Tüm dünyada, eskiden ciltlerce basılan ve raflarda saklanan defterlerin yerini hızla elektronik belgeler alırken, Türkiye e-dönüşüm sürecini başarıyla yürüten ülkelerden biri olarak ön plana çıkıyor. Ülkemizde vergi sistemlerinin tüm aşamalarında teknolojinin kullanımı adına önemli yol kat edildi ve edilmeye de devam ediyor.
Türkiye’de e-dönüşüm öncelikle vergi idaresinin kendi işlerini elektronik ortama taşımasıyla başladı; mükelleflerin beyanname verme, belge düzenleme ve defter tutma gibi temel vergi zorunluluklarının da elektronik ortama taşınması kararıyla devam ediyor. Peki hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde e-dönüşüm neden bu kadar hızlandı? Devletler e-dönüşümle, vergi süreçlerinin elektronikleşmesiyle nasıl avantajlar elde ediyor, bu alana neden yatırım yapıyor?
Sıklıkla karşılaştığımız bu sorunun yanıtını beş maddede özetleyebiliriz:
Vergi toplamak daha kolay, daha az maliyetli: İşlemlerin dijital ortama taşınması vergi toplama maliyetlerine pozitif katkı sağlıyor. Üstelik bu pozitif etki sadece devlet için değil şirketler için de geçerli. Vergiyle ilgili tüm konuları bilgisayar başında yürütebilmek süreçleri kısaltıyor ve kolaylaştırıyor. Teknolojinin doğru kullanımı, vergi mükelleflerinin gönüllü uyum seviyesini de artırıyor.
Gelir kaybını önlüyor: Dijitalleşme, ekonominin kayıt altına alınması konusunda çok önemli veri kaynakları yarattı. Vergi bilindiği gibi devletin öncelikli gelir kaynaklarından biri. Bu nedenle şirketlerin işlemlerinin etkin bir şekilde kayıt altına alınması, vergilerin bunu takiben dijital ortamda toplanması ve gerçek zamanlı kontrol edilebilmesi gelir kaybını önlemesi açısından önemseniyor.
Standardizasyon ve otomasyon süreçleri kolaylaştırıyor: Teknolojinin sunduğu imkanlar ve e-dönüşüm ile birlikte finans ve muhasebe alanında pek çok belgenin ve sürecin standartlaştırılması süreçlerin daha kolay ilerlemesine yardımcı oluyor. Vergi dairelerinde görülebilen uygulama farklılıkları da bu vesileyle sona eriyor.
Belge alışverişi azalıyor: E-dönüşüm ile birlikte vergi otoriteleri, mükelleflerin vergiye konu olan işlemlerine dair tüm belgelerine kendi kayıtlarından kolaylıkla erişebiliyorlar. Mükellefler tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı’na iletilen e-belgeler vergi otoriteleri tarafından otomatik formlar oluşturmak üzere kullanılabiliyor. Belgelerin tekrar tekrar mükelleflerden talep edilmesine gerek kalmıyor.
Çevresel Sürdürülebilirlik: Kâğıt ortamından elektronik ortama taşınan her işlem karbon ayak izinin azaltılmasına fayda sağlar. Bu açıdan e-belge kullanımı kağıda oranla daha etkin bir çözümdür.
Bu Alanda Neden Daha Çok Regülasyon Görüyoruz?
Sıklıkla karşılaştığımız bir diğer soru da bu alanda neden daha çok regülasyon yapıldığı. Bu sorunun yanıtını da şu şekilde özetleyebiliriz: Bir yandan gelişen teknoloji, bir yandan da iş alanlarının hızlı artışı vergi idareleri için uyum sorununa neden olabiliyor. Teknolojinin sağladığı imkanlar sayesinde vergi dairesi, vergiye konu olan belgelere anında erişebiliyor ve bu veriler sayesinde bazı vergi uyumsuzluklarının önüne geçilebiliyor. Özellikle pandemi döneminde geleneksel ticaretin yerini alan e-ticaretle birlikte, hayatımıza pek çok yeni iş ve ticaret modeli girdi. Vergi idareleri bu işlemlerin vergilendirilmesinde birtakım sorunlar yaşayabiliyor. Mevcut vergi kuralları dijital işletmelerin vergilendirilmesi konusunda yetersiz kalabiliyor. Bunun sonucunda devletler ciddi oranda vergi geliri kaybı yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla devletler bu alanda sık sık regülasyonlar yayınlayarak verginin nabzını tutmaya çalışıyor.
Romanya’da Standart Vergi Denetim Dosyası Uygulaması (SAF-T) hakkındaki son incelememizde Romanya vergi makamları tarafından yayınlanan teknik bilgilerin ayrıntılarını ele almıştık. O tarihten bu yana ilave bir kılavuz yayınlandı ve iletilecek SAF-T dosyaları için resmi bir isim belirlendi: D406.
Romanya’da zorunlu SAF-T uygulaması için uygulama takvimi:
Büyük vergi mükellefleri (Romanya vergi daireleri tarafından tanımlandığı şekilde) – 1 Ocak 2022
Orta ölçekli vergi mükellefleri – kılavuzda sadece 2022’de uygulanacağı belirtiliyor, resmi tarih henüz açıklanmadı
Küçük ölçekli vergi mükellefleri – 2023
Raporun karmaşıklığından ve bilgi ayıklamadaki zorluklardan kaynaklı olarak vergi mükelleflerinde oluşabilecek kaygıları azaltmak amacıyla vergi makamları, önümüzdeki haftalarda başlayacak olan, gönüllülüğe dayalı bir test dönemi uygulayacak. Bu dönem boyunca vergi mükellefleri, vergi dairelerinin gelecekte denetim için kullanmayacağı test verilerini içeren ve D406T adı verilen dosyaları iletebilecek.
Romanya’da SAF-T dosyalarının teslimi için son tarihler:
Romanya’da SAF-T dosyaları, yani D406 dosyaları, OECD’nin 2.0 sayılı şema versiyonuna dayanmaktadır ve beş bölümden oluşmaktadır:
Ana Defter
Alacaklı Hesapları
Borçlu Hesapları
Sabit Varlıklar
Envanter
Teslim için son tarihler aşağıdaki gibidir:
Düzenli aralıklarla(raporlama dönemini takip eden ayın son takvim gününe kadar) – Ana Defter, Alacaklı Hesapları ve Borçlu Hesapları hakkında bilgi için
Yıllık olarak (mali yıla ilişkin finansal tabloların teslimi için belirlenen son tarihe kadar) – Sabit Varlıklar hakkında bilgi için
İstendiği Durumlarda(mali kuruluşun belirlediği süre içerisinde, bu süre talep tarihinden itibaren 30 takvim gününden daha az olamaz) – Envanter hakkında bilgi için
Vergi mükellefleri D406 dosyasının bölümlerini ayda bir veya üç ayda bir, KDV iadesinin teslim edilmesi için geçerli vergi dönemini müteakip iletmelidir.
İlk raporla ilgili olarak vergi daireleri, dosyanın iletileceği ilk üç ay için bir kanuni süre tanınacağını açıklamıştır. Bu kanuni süre ilgili vergi mükellefi için dosya teslim yükümlülüğünün geçerli olduğu tarihten itibaren başlayacaktır ve şayet kanuni sürenin sonunda doğru belgeler teslim edilirse, öncesinde dosyaların iletilmemesi veya yanlış dosya iletilmesi durumunda ceza uygulanmayacaktır.
Romanya’da SAF-T dosyalarının teslimine ilişkin bilgiler:
D406 dosyası PDF formatında, elektronik olarak, XML ekiyle ve elektronik imzayla iletilmelidir. İki dosyasının toplam büyüklüğü 500 MB’den fazla olmamalıdır. Dosya büyüklüğü maksimum limitin üzerindeyse, portal dosyayı kabul etmeyecektir ve Romanya’daki kılavuzda verilen bilgilere göre dosyanın bölümlere ayrılması gerekecektir.
Vergi daireleri, teslim edilen asıl dosyada vergi mükellefi tarafından hataların tespit edilmesi durumunda bu hataların giderilmesi için mükellef tarafından bir düzeltme beyanının iletilebileceğini belirtmiştir. Vergi mükellefi, hatalı olan asıl dosyanın yerine kullanılmak üzere tamamen düzeltilmiş ikinci bir dosyayı teslim etmelidir. Vergi mükellefi aynı dönem için ikinci bir D406 dosyası teslim ederse, bu dosya otomatik olarak düzeltme beyanı olarak değerlendirilecektir.
Harekete Geçin
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Bu sayede giderek dijitalleşen dünya ekonomisinde karşılaşılan vergi sorunlarına çözüm üretilecek. 9 Temmuz 2021 itibarıyla, OECD/G20’nin 139 üyesinden 132’si BEPS için Kapsayıcı Çerçeve konusunda anlaştı.
Yapılarla ilgili Bilgiler
Yapı 1
Yapı 1 kapsamında, şirketlerin fiziksel varlıklarından bağımsız olarak farklı ülkelerdeki faaliyetlerinden kazandıkları bakiye kârların bir kısmı üzerinden vergi ödemesi için, pazar konumundaki ülkelere, Tutar A olarak anılan yeni bir vergilendirme hakkı veriliyor. Yapı 1, küresel cirosu 20 milyar Euro’nun üzerinde olan ve kârlılığı %10’dan fazla olan çok uluslu şirketler için uygulanacak.
Yeni uygulanacak bir bağlantı noktası kuralıyla, bu kapsama giren çok uluslu şirketler ilgili ülkede en az 1 milyon Euro gelir elde ederse, Tutar A ilgili ülke pazarına tahsis edilebilecek. GSYİH’si 40 milyar Euro’nun altında olan ülkeler için hasılat sınırı 250.000 Euro olarak belirlenecek.
“Özel amaçlı bağlantı noktası kuralı”, bir ülkenin Tutar A’nın tahsisi için uygun olup olmadığının belirlenmesinde kullanılacak. Ayrıca ülkeler, kapsama giren çok uluslu şirketlerin bakiye kârlarının %20 ila %30’unun pazar ülkelere tahsis edilmesi ve bağlantı noktasında hasılata dayalı bir dağıtım anahtarının kullanılması konusunda anlaştı.
Gelirler, mal veya hizmetlerin tüketildiği nihai pazar ülkelere dağıtılacak ancak ayrıntılı dağıtım kuralları ileride belirlenecek.
Segmentasyonla ilgili ayrıntılar üzerinde çalışmalar devam ediyor. Benzer şekilde, Tutar A üzerinden pazar ülkeye dağıtılacak bakiye kârların üst sınırını belirleyecek pazarlama ve dağıtım kârları için güvenli liman tasarımının detayları da belirlenecek.
Son olarak üyeler, özellikle düşük kapasiteli ülkelerin ihtiyaçlarına odaklanarak Tutar B’yi düzenlemek ve sadeleştirmek konusunda uzlaştı. 2022 sonuna kadar detayların kesinleşmesi bekleniyor.
Yapı 2
Yapı 2, 750 milyon Euro’luk eşiğe ulaşan çok uluslu şirketlerin en az %15 oranında vergi ödemesini öngören Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme (“GloBE”) kurallarından oluşuyor. GloBE kuralları, Gelir Kapsama Kuralından ve Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralından oluşuyor. Bunlar arasında, Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralı henüz son halini almadı.
Yapı 2 aynı zamanda Vergiye Tabi Olma kuralını içeriyor. Bu, sözleşmeye dayanan bir kural ve kaynak ülkelerin, asgari bir oranın altında vergiye tabi olan belirli ilgili taraf ödemelerinde sınırlı kaynak vergilendirmesi uygulamasına imkân tanıyor. Vergi oranı %7,5 ile %9 arasında olacak.
Plan Ne Zaman Uygulanacak?
Taraflar mevcut aşamada planla ilgili görüşmeleri sürdürüyor ve Ekim 2021’e kadar kabul edilen çerçeve dahilinde planın tasarım bileşenlerine son halinin verilmesi öngörülüyor. Kapsayıcı Çerçeve’nin üyeleri, uygulama planı üzerinde anlaşmaya varacak ve planı açıklayacak.
Mevcut planda Tutar A’nın uygulanması için kullanılacak çok taraflı aracın geliştirilmesi ve 2022’de imzaya açılması planlanıyor. Tutar A’nın da 2023’te yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Benzer şekilde, Yapı 2’nin 2022’de yasalaşması ve 2023’te yürürlüğe girmesi planlanıyor.
Ayrıntılar Gelecek
İki Yapılı Çözümün kilit bileşenleri üzerinde anlaşma sağlanmış olsa da geriye kalan sorunların çözülmesini de içeren ayrıntılı bir uygulama planı ayrıca hazırlanacak.
Yakın gelecekte birçok ülke bu değişiklikleri uygulamaya başlayabilir, bu nedenle dijital ekonomide aktif olan şirketlerin OECD/G20 Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımı Projesi etrafında yaşanan gelişmeleri yakından izlemesi ve anlaması büyük önem taşıyor.
Harekete Geçin
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
2000’li yılların başında tüm dünyada hızlı bir yükselişe geçen E-ticaret, yaygın internet kullanımına paralel olarak tüketicilerin öncelikli tercihi olmaya başladı. İçerisinden geçmekte olduğumuz dönemde ise, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını sektörleri olumsuz etkilerken, e-ticarete olan ilgiyi de arttırdı. E-ticaretin büyüyen pazar payı, bu alanda iş fırsatları gören birçok yatırımcı ve girişimcinin e-ticarete yönelmesini sağladı. E-ticaret sektörünün yükselişiyle e-ticaret alanında başarılı olmak isteyen firmalar için dijital vergi dönüşümü ve kullanılması zorunlu e-belgelerin de önemi arttı.
E-ticarette neden e-dönüşüm süreci başladı?
Kovid 19 salgını ile kurumların iş süreçlerini dijital ortama aktarmaya başlaması, e-ticaret sektörünü de e-dönüşüm sürecine yöneltti. Buna paralel olarak da Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) 509 sıra No’lu tebliğine göre e-ticaret yapan firmaların tamamı e-Fatura ve e-Arşiv fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirildi.
Normal perakende satışa göre daha büyük hacme sahip e-Ticaret alanında hangi ürünün, hangi mecralarda, nasıl yönetilebileceğinin yanı sıra tüm bu süreçlerin arka plandaki analizi, dokümanları, arşivi gibi noktalar e-ticaret sektörü için e-dönüşüm sürecini hızlandırdı.
E-dönüşüm e-ticarete hız katıyor
‘Hız’ kavramı içinde bulunduğumuz çağın en önemli özellikleri arasında yer alıyor. E-ticarete talebin artmasında ‘hızlı’ olması büyük rol oynarken e-ticaret yapan firmaların rekabette öne geçmeleri için süreçlerini hızlandırmaları daha önemli hale geliyor. E-dönüşüm, şirketlerin diğer iş süreçlerine odaklanması için zamandan tasarruf sağlarken, gelen bir siparişi otomatik olarak faturaya dönüştürmek örneğinde olduğu gibi e-ticaretle ilgilenen şirketler için dijital vergi süreçlerini de hızlandırıyor.
E-dönüşümün sağladığı faydalar
Firmalara hız katmasının yanında e-dönüşüm yasal zorunlulukları takip etme açısından da büyük kolaylıklar getiriyor. Çeşitli düzenlemeler neticesinde zorunlu hale gelen e-belgelere uyum sağlama sürecinde de e-dönüşüm kolaylık sağlıyor. E-fatura yerine kâğıt fatura kullanıldığı dönemlerde yaşanan operasyonel sorunlar, kaybolma ve benzeri aksaklıklar da e-dönüşüm sayesinde sorun olmaktan çıkıyor.
E-belge kullanımında dikkat edilmesi gerekenler
E-ticarete başlamak isteyenler için iki önemli konu ortaya çıkıyor. İlk olarak e-ticaret yapan bir firma, faaliyetleri neticesinde bir kazanç sağlıyor ve bu kazancın sonunda da devlete birtakım yükümlükleri bulunuyor. Bu yükümlüklerin sonucunda firmanın tüm işlemlerinin denetlenebilir olması gerekiyor.
İkinci olarak ise müşterilere ürünler satılırken, servisler sunulurken hızlı ve anlaşılır bir sistem kurmak gerekiyor. Sadece özel entegratör tarafında değil, kullanılan pazar yeri ya da diğer entegrasyon katmanlarında, stok sisteminde hızlı ve anlaşılır bir işleyiş olması gerekir. Buradaki en temel amaç, firmanın ana faaliyetini yani ürünlerin satış işini rahatça yapabilmek.
Seçilecek özel entegratörün firmaların iş hedeflerine ulaşmalarında katkısı çok büyük olduğu için dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus yukarıdaki iki konu ile alakalı süreçleri sorunsuz gerçekleştirecek iş ortakları ile çalışılmasıdır.
Harekete Geçin
E-ticarette e-belgelerin önemine ilişkin hazırladığımız ve E-ticaret ile ilgili e-dönüşüm alanında yasal düzenlemelere karşı firmaların yükümlü olduğu konular hakkında önemli bilgiler verdiğimiz e-kitabımızı hemen indirin. “E-TİCARETE İLK ADIM E-DÖNÜŞÜM VE E-BELGELER”
KDV’de günümüzdeki en büyük trendlerden biri sürekli işlem denetimidir. Bu nedenle vergi idareleri giderek daha fazla gerçek zamanlı işlem verisi talep etmekte ve çoğu durumda şirketlerin satış veya satın alma sürecinde sonraki aşamaya geçebilmesi için verilerin vergi idareleri tarafından onaylanması gerekmektedir.
Bir vergi dairesi Sürekli İşlem Denetimi’ne geçtiğinde, şirketler bunu genellikle Bilgi-İşlem Uzmanları tarafından ERP’de veya işlem otomasyon yazılımında bir dizi ilave gerekliliğin uygulanmasından ibaret olarak görür. Uygulama takvimleri genelde çok kısa olduğundan ve uygunsuzluk durumunda ciddi yaptırımlar söz konusu olabileceğinden, şirketlerin çok düşünmeden verdiği bu tepki bir ölçüde anlaşılabilir.
Ancak şirketler, verimsizliklerle ve diğer risklerle karşılaşmamak için bu değişiklikleri devam eden bir yolculuğun parçası olarak görmelidir. Bir vergi dairesi açısından Sürekli İşlem Denetimleri her şeyden bağımsız bir uygulama değildir; aksine, denetim amacıyla yasal olarak erişilebilen tüm verilerin vergi dairelerine elektronik olarak iletildiği daha kapsamlı bir dijital dönüşüm stratejisinin bir parçasıdır.
Meselenin özü veri
Birçok vergi dairesinin dijitalleşme vizyonunda, her bir veri kategorisi, şirketlerin doğal veri işleme temposuna ve hükümetlerin veri ihtiyaçlarına göre belirlenen ‘organik’ aralıklarla alınır.
Vergi idareleri, veriye daha kolay şekilde, daha detaylı seviyede ve daha sık olarak erişebilmek için dijitalleşmeyi kullanır.
Raporlama ve denetimlerin olduğu eski dünyadan otomatik veri alışverişinin olduğu yeni dünyaya uzanan bu sürekliliği dikkate almayan şirketler, ‘neden’ sorusundan, yani ticari operasyonların şeffaflığından ziyade, ‘nasıl’ sorusuna, yani bir Sürekli İşlem Denetimi platformuna giden ve gelen mesajların nasıl düzenlendiğine odaklanma hatasını yapabilir.
Vergi idareleri için daha hızlı ve yapılandırılmış, bilgisayarda işlenebilir bir formatta alınan veri kesinlikle daha değerlidir zira bu veriler, hem farklı vergi mükellefleriyle ilgili verileri hem de üçüncü taraflardan gelen veri kaynaklarını daha derinlemesine analiz etmelerine imkan verir.
Eğer şirketinizin verileri eksik veya hatalıysa, daha fazla denetime tabi olma ihtimaliniz vardır çünkü sorunlu veriler vergi memurları tarafından incelenecek ve daha şeffaf hale gelecektir.
Diğer bir deyişle, dijitalleşen vergi dünyasında ne ekerseniz onu biçeceksiniz.
Sürekli İşlem Denetimine nasıl hazırlanmalı – otomasyonun önemi
Birçok şirket bu veri sorunlarını çözmek için sihirli formülü parmaklarının ucunda tutuyor. İlk olarak, KDV’nin dijitalleşme dalgasına hazırlanmak için bir projeyle şirket içindeki veri sorunlarını analiz edin ve bu sorunları çözmek için şirket içindeki ve dışındaki paydaşlarla – tedarikçiler dahil – birlikte çalışın.
KDV bildirim süreçlerinde otomatik denetim sağlamak üzere tasarlanmış araçlar, işlem öncesinde var olan ve giderilmesi gereken veri sorunlarını daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. Bu araçlar aynı zamanda Sürekli İşlem Denetimi’nin iletilmesi için oluşturulan veri çıkarma ve entegrasyon yöntemlerini yeniden kullanarak ve böylelikle daha iyi veri yönetişimi sağlayarak ve doğal olarak birbiriyle bağlantılı bu iki süreç arasında bir bağ kurarak Sürekli İşlem Denetimi yolculuğunda size yardımcı olabilir.
Sorunlu veriler büyük oranda kağıt veya PDF formatında tutulan tedarikçi faturaları veya müşteri satın alma emirleri gibi hala devam eden kağıt tabanlı süreçlerden kaynaklanır. Yapılandırılmış, tamamen bilgisayarlar tarafından okunabilecek alternatiflere dayalı otomatik süreçlere geçmek için bugün adım atmak büyük fark yaratacaktır.
Tek zorluk, fatura verilerinin iyileştirilmesinden ibaret değildir. Sürekli İşlem Denetimi kuralları kapsamında iletilmesi gereken belge türleri kaçınılmaz olarak artacağından (fatura ve satın alma tarafındaki onay mesajlarından nakliye belgelerine ve ödeme durumu verilerine kadar), vergi idareleri hem sizin verilerinizi hem de ticaret ortaklarınızın ve üçüncü tarafların verilerini daha fazla kontrol edecektir. Bu bağlamda mali kurumları, gümrük dairelerini ve diğer mevcut veri noktalarını düşünün.
Vergi idareleri dolaylı vergilerde de dijitalleşme adımlarına son vermeyecektir. Standart Vergi Denetim Dosyası (SAF-T ) uygulamasını getirmeye dönük adımlar ve benzer e-muhasebe gereklilikleri, ülkelerin geçmişteki vergi ve yerinde denetim uygulamalarından ne kadar hızlı şekilde uzaklaştığını gösteriyor.
Farklı kaynaklardan güçlü bir doğrulamayla alınan tüm bu veriler, ticari operasyonlarınızın giderek daha ayrıntılı ve inkar edilemez bir resmini ortaya serecektir. Muhtemelen çok yakın bir zamanda kurumsal gelir vergisi iadeleri, vergi idareleri tarafından önceden doldurulacak, sizin bunlar üzerinde yasal değişiklikler yapmanıza gerek kalmayacaktır.
‘Biçim değil, içerik önemlidir’ ifadesi, vergi dünyasında yaygın kullanılan bir özdeyiştir. Vergi idareleri giderek daha fazla iş uygulamasına ve veri akışına eriştikçe, dijital vergi uygulamaları dünyasında büyümek için ilk adım olarak veri kalitesini ve veri tutarlılığını düşünmeye başlamanız gereklidir.
Azı değil çoğu hedefleyin; vergi memurunu değil işletmenizi anlamaya çalışın
Nihayetinde vergi idareleri işletmenizi anlamak ister. Sadece veri istemekle kalmazlar; ne yaptığınız, neden yaptığınız, nasıl, kimlerle ve ne zaman ticaret yaptığınız konusunda anlamlı bilgi isterler. Bu, şirketinizin sahiplerinin ve yönetiminin de istediği şeydir.
Bu nedenle işletmelerin ve vergi idarelerinin nihai hedefi aynıdır; öte yandan işletmeler operasyonel verimliliğe ve mali hedeflere öncelik verirken vergi idareleri mümkün olan en iyi ve en objektif bilgiye ulaşmaya odaklanır.
Hedef olarak Sürekli İşlem Denetimini gündemine alan vergi idareleri gizli bir lütuf olabilir. Vergi idarelerinin belirlediği gerekliliklere uymak için işletmenizde daha iyi analizler kullanmaya başlamanız faydalı olacaktır.
Asıl değer, nakit yönetimi veya tedarik zincirindeki zayıflıklar gibi ticari operasyonlar ve mali göstergeler konusunda gerçek zamanlı olarak toplanan bilgidedir. İşletmenizle ilgili bu seviyede anında bilgiye ulaşmak, herkesten sürekli bir adım önde olmanızı ve verilerinizin hükümetlere sunduğu resmi kontrol altında tutmanızı sağlayacaktır.
Sürekli İşlem Denetimi, ticari şeffaflığın hakim olduğu cesur, yeni dünyaya doğru yolculukta doğal olarak bir sonraki adımdır.
Harekete Geçin
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Dijitalleşme, özellikle pandemi sürecinde tüm dünyada iş yapış şekillerini büyük değişime sürüklemeye devam ediyor. Kurumlar iş sürekliliği endişesi ve rekabette öne geçme isteğiyle -belki de geç kalınmış- gelecek stratejilerini bu dönemde belirliyor. Bilgi teknolojilerinin yoğun kullanımıyla iş süreçlerinde sağlanan hız, verimlilik, çeviklik, para ve zaman tasarrufu yıllardır anlatılıyor olsa da hak ettiği değeri birçok kurum tarafından yeni görmeye başlıyor. Kuşkusuz ki dijitalleşme son iki yıldır, geçmişten olduğundan çok daha önemli bir noktaya taşındı.
Dijitalleşme kapsamında kurumların finansal süreçlerinin kontrolünün elektronik ortama taşınmasını kapsayan ve Türkiye’de 2004’lü yıllarda başlayan “e-dönüşüm” süreci bugün şirketler için kaçınılmaz bir gerçeği ortaya koyuyor. Bir zamanlar gelecek dönemde yapılması gereken bir çalışma olarak görülen e-dönüşümün, artık bugünün gerçeği haline geldiği görülüyor. İşin uzmanları e-dönüşüm ve genel anlamda dijitalleşme sürecine dahil olamayan söz konusu kurumların öncelikle küçülme sonra da yok olma tehdidi ile karşı karşıya olduğu konusunda uyarıyor.
E-dönüşüm süreci kurumları içerisinden geçmekte olduğumuz zorlu süreçte ve gelecekte sürdürülebilir kılarken, faydaları sürdürülebilirliğin üç payandası göz önüne alınarak şu şekilde özetlenebilir:
Ekonomik sürdürülebilirlik: E-dönüşümün kurumlara finansal sağlamlık getirmesinin yanı sıra teknolojiyi iş yapış şekillerine uyarlamış kurumların son 10 yılda en büyük şirketlerin bile önüne geçtiği görülüyor. Ancak bu noktada, kritik başarı faktörü dijitalleşmenin sadece IT departmanı tarafından değil; tüm şirket tarafından benimsemesine dayanıyor.
Çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik: Kâğıt ortamından elektronik ortama taşınan her işlem, doğanın korunmasının yanında ekonomik ve sosyal faydalar da sağlıyor.
E-dönüşümün geleceğinde göz önünde bulundurulması gereken hususlar
Pandemi döneminde dijitalleşmenin ivmesinin birçok sektörde hızla artışına ve yeni sektörlerin bu sürece dahil olmasına rağmen, dijitalleşmeyi operasyonlarına henüz entegre edememiş şirketler için en önemli nokta dijital dönüşümden korkmamaktır. E-dönüşümün sunduğu zaman, maliyet ve iş gücünde verimliliği şirkete adapte edebilmek için özel entegratörlerle çalışarak servis sağlayıcıların çözümlerine odaklanmak bu konudaki tereddütleri ortadan kaldıracaktır.
Pazar araştırma firması International Data Corporation‘a (IDC) göre; 2022 yılına kadar iş uygulamalarının, ürünlerin ve şirketlerin dijital dönüşümünü sağlayan teknolojiler ve hizmetlere yapılan küresel harcamaların 1,97 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu durum, 2017’den 2022’ye kadar olan beş senelik süreçte, bileşik olarak yıllık %16,7’lik bir büyüme oranı anlamına geliyor.
Bu rakamlar ve göstergeler göz önüne alındığında dijitalleşme ve e-dönüşüm kurumlar için bir tercih olmaktan ziyade; iş hedeflerine en etkin, kolay ve düşük maliyetli bir şekilde erişmek için bir fırsat hatta bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Pandemi süreci avantaja çevrilerek bugün hali hazırda bu sürece dahil olan kurum sayısının hızla arttığı gözlemlenirken, yakın gelecekte de ciddi oranda artmaya devam edeceği öngörülüyor.
Polonya’da “E-Faktur” adlı ulusal e-fatura sisteminin hayata geçirilmesine yönelik ilerleme kaydedildi. Polonya Maliye Bakanlığı’nın bu yıl yayınladığı yasa tasarısının henüz parlamentoda onaylanarak yasalaşması bekleniyor. Ancak e-fatura için istenen koşulların taslağı yayınlandı ve Sürekli İşlem Denetimi sistemi konusunda kamuoyuyla istişareler yürütüldü.
Haziran ayında Maliye Bakanlığı, Sürekli İşlem Denetimi sistemi hakkında kamu ve bakanlar tarafından iletilen tüm değerlendirmeleri incelediğini ve aşağıdaki adımları atmaya karar verdiğini duyurdu:
2022’deki canlıya geçişe hazırlanmak üzere, Sürekli İşlem Denetimi Sistemi Ekim 2021’de yapılacak testlere uygun hale getirilecek. Pilot uygulama tüm vergi mükelleflerinin erişimine açık olacak.
Konuyla ilgili mevzuat Ekim 2021’de onaylanarak yayınlanacak.
Biri Lehçe, diğeri İngilizce olmak üzere iki adet fatura şablonu hazırlanacak.
3 ay (Ekim – Aralık 2021) sürecek testlerin ardından Sürekli İşlem Denetimi sistemi Ocak 2022’de gönüllülük esasında uygulanmaya başlanacak.
Sürekli İşlem Denetimi sistemi 2023’ten itibaren zorunlu hale getirilecek.
Bakanlığın açıklamasında, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin vergi mükellefleri açısından getireceği faydalara değinildi. Bu faydalar arasında KDV iadelerinin hızlandırılması, saklanan faturaların vergi dairesinin veri tabanında zorunlu saklama süresinin sonuna kadar güvenli şekilde saklanabilmesi, Sürekli İşlem Denetimi platformu üzerinden faturaların alıcıya güvenle ulaştırılması ve bu sayede faturaların daha hızlı ödenmesi, fatura formatının standartlaştırılması sayesinde faturaların işleme alınmasının ve gönderilmesinin otomasyona bağlanması yer alıyor.
Ayrıca, yeni e-fatura kurallarının uygulanması sonucunda SLIM VAT 2 paketinde gerçekleştirilecek değişikliklerle, örneğin mükerrer veya düzeltilmiş faturaların yönetilmesi konusunda ilave destek tedbirleri alınacak.
Polonyalı yetkililer, Ulusal E-Fatura Sisteminin uygulanmasında iyi bir ilerleme kaydediyor. İleride atılacak adımların tanımlanmasında kamuyla istişarelerin yararlı olduğunu görmek olumlu bir izlenim yaratıyor. Yetkililerin şeffaflık ve zamanında belgelendirme konusundaki istekliliğinin, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin hayata geçirilmesi sürecinin sonuna kadar devam etmesi umuluyor.
Harekete Geçin
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Dünyada 170’ten fazla ülke KDV sistemini uyguluyor. Körfez ülkeleri de yakın zamanda bu sistemi uygulayan ülkeler arasına katıldı. Ekonomik kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan Körfez ülkeleri, son on yılı kamu hizmetlerini finanse etmek için diğer yöntemleri araştırarak geçirdi.
Sonuç olarak 2016 yılında, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Kuveyt, Katar ve Umman’dan oluşan KİK (Körfez İşbirliği Konseyi), bundan böyle %5 oranında KDV uygulamak üzere Ortak KDV Anlaşması’nı imzaladı.
Birinci adım: KİK ülkelerinde KDV sisteminin uygulanması
KDV anlaşmasının imzalanmasının ardından Suudi Arabistan ve BAE 2018’de KDV’yi yürürlüğe soktu. Bahreyn de 2019 yılında KDV rejimine geçti. Son olarak Umman Nisan 2021’de %5 oranında KDV uygulamaya başladı ve Katar ve Kuveyt’in de KDV yasasını yürürlüğe sokması bekleniyor.
İkinci adım: KDV’nin dijitalleştirilmesi
Suudi Arabistan KDV uygulamasını başlattıktan ve KDV oranını %5’ten %15’e çıkardıktan sonra, yeni bir adım atarak KDV düzenlemelerine uyumu sağlamak için denetim mekanizmalarını dijitalleştirdi.
Aralık 2020’de yürürlüğe giren E-fatura Düzenlemesi ülkede ikamet eden ve vergi yükümlülüğü olan herkesin faturaları elektronik olarak oluşturmasını ve saklamasını zorunlu hale getiriyor. Bu zorunluluk 4 Aralık 2021’den itibaren başlayacak.
Suudi Arabistan, 2018’de KDV uygulamasını ilk kez başlatmasından bu yana ciddi bir ilerleme kaydetti. Ülkedeki E-Fatura Düzenlemesinin sadece işletmelerde dijitalleşme ve otomasyonu teşvik etmekle kalmayacağı, aynı zamanda KDV denetiminin daha verimli hale getirilmesini ve vergi dairelerinin daha iyi makro-ekonomik veriler toplamasını sağlayacağı öngörülüyor. Bu durumun yakın zamanda diğer KİK üyesi ülkelerde de gözlemlenebileceği tahmin ediliyor.
Hükümet süreçlerinin dijitalleştirilmesi ve KDV uygulamasının takvimine bakıldığında, BAE’nin de büyük ihtimalle benzer bir e-fatura uygulamasını benimsemesi bekleniyor. E-faturayı zorunlu hale getirmeye yönelik mevcut bir planı olmasa da, BAE genel anlamda dijitalleşme konusunda cesur planlarını açıkladı bile. BAE hükümetinin internet sitesine göre, “2021 yılında, Dubai Akıllı hükümeti kağıt kullanımını tamamen bırakacak. Bu sayede her yıl hükümetin işlemleri için kullanılan 1 milyar kağıt artık kullanılmayacak. Böylelikle zaman ve kaynak tasarrufu sağlanırken çevre de korunacak.”
KDV sisteminin benimsenmesinin ardından uygulanan ikinci reform genellikle KDV’nin dijitalleştirilmesinin yaygın hale getirilmesidir. Bahreyn ve Umman’da halihazırda KDV sistemi bulunduğundan, bu ülkelerde gelecek birkaç yıl içinde zorunlu e-fatura uygulamasının başlatılması şaşırtıcı olmayacaktır. Katar ve Kuveyt’te ise e-fatura uygulaması, KDV uygulamasının başarısına bağlı olacaktır, bu nedenle bu ülkelerde KDV’nin dijitalleşmesine yönelik yolculuğun ne zaman başlayacağını tahmin etmek pek kolay değil ancak böyle bir süreç bir noktada mutlaka başlatılacaktır.
KİK ülkelerinde KDV sisteminin uygulanması için sonraki adım
Körfez ülkeleri, e-fatura sistemini uygulamaya başladıktan sonra KDV iadesi gibi KDV ile ilgili diğer süreçleri de dijitalleştirebilir. Ülkelerin izlediği diğer bir trend, e-fatura sistemleri üzerinden toplanan verilerle KDV iade listelerinin önceden doldurulmasıdır.
Dijitalleşmenin biçimi ve formu ne olursa olsun, KDV sistemi ve bu sistemin uygulanması konusunda birçok bileşen söz konusu olacaktır. Bölgede faaliyet yürüten şirketler, gereksiz yere ceza yememek ve itibarlarıyla ilgili uyumsuzluktan doğabilecek risklerden kaçınmak için KDV uyum süreçlerin yatırım yapmaya hazırlıklı olmalıdır.
Harekete Geçin
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Japonya, tüketim vergisi sistemini güncellemeyi amaçlayan ve birkaç yıla yayılan sürecin yarısını tamamladı. Bu süreç 1 Ekim 2019’da çoklu vergi oranı sisteminin yürürlüğe girmesiyle başlamıştı. Bir sonraki aşamada, 1 Ekim 2023 itibarıyla vergi denetleme tedbiri olarak Nitelikli Fatura Sistemi’nin uygulanması bekleniyor.
Japonya hükümeti, bu büyük değişimle birlikte yıllardır devam eden vergi sızıntısı sorununu çözmeyi amaçlıyor.
Çoklu vergi oranının çağlayan etkisi
Japonya’da dolaylı vergi “Japon Tüketim Vergisi (JCT)” olarak adlandırılıyor ve ülke içinde sunulan mal ve hizmet tedarikinde uygulanıyor. 1 Ekim 2019’da tüketim vergisinin oranı %8’den %10’a yükseltilmişti. Aynı zamanda Japonya çoklu vergi oranlarını uygulamaya koydu. Bu kapsamda belli işlemlerde vergi oranı indirimli olarak %8 oranında uygulanmaya başladı.
Şu anda Japonya, tüketim vergisini hesaplamak için kullanılacak vergi oranını faturada gösterme yöntemini kullanmıyor. Bunun yerine, işlem kanıtına ve şirketin muhasebe defterlerine dayalı (“defter sistemi” adı verilen) bir sistem uygulanıyor. Hükümete göre bu sistem, sistemde vergi sızıntısıyla ilgili sorunlara yol açıyor.
Bunu önlemek için 1 Ekim 2023’te Nitelikli Fatura Sistemi adı verilen yeni bir sistem yürürlüğe girecek. Bugün oluşturulan faturalardan farklı olarak, nitelikli faturalarda verili bir işlem için uygulanan vergi oranlarının dökümü yer alacak.
Yeni sistem kapsamında sadece kayıtlı JCT mükellefleri nitelikli vergi faturası oluşturabilecek. İşlemin alıcı tarafında ise, nitelikli bir fatura oluşturulmuşsa, vergi mükellefi girdi vergisi kredisi alabilecek. Başka bir deyişle Nitelikli Fatura Sistemi’nde her iki tarafın fatura şablonlarını ve süreçlerini yeni bilgileri kapsayacak şekilde adapte etmesi ve ilgili vergi dairesine kayıt olması gerekecek.
Nitelikli Fatura Sistemi’ne hazırlanma
Yeni e-fatura sisteminin uygulanması için geçiş dönemi 1 Ekim 2019 ile 1 Ekim 2023 tarihleri arasında olacak.
JCT mükellefleri, nitelikli fatura oluşturabilmek için Japonya’daki Ulusal Vergi Dairesi’ne (NTA) kayıt olmak zorunda. Başvurular 1 Ekim 2021 tarihinden itibaren kabul edilecek. Başvuru için en son tarih ise 31 Mart 2023; yani e-fatura sisteminin uygulanmasından altı ay önce başvuruların tamamlanması gerekiyor. Kayıtlı olmayan vergi mükellefleri nitelikli fatura oluşturamayacak.
Kayıtlı JCT mükellefleri, belli koşullara uymak kaydıyla, basılı fatura yerine elektronik fatura oluşturabilecek.
Peki sonra?
Nitelikli Fatura Sistemi’nin devreye girmesi hem Japon şirketleri hem JCT vergisine tabi işlemler yapan yabancı şirketleri etkileyecek. Vergi mükellefleri, vergilerini doğru şekilde hesaplamak ve girdi vergisi kredisinden yararlanabilmek için bu alandaki gereklilikleri doğru şekilde anlamak ve 2023’te Nitelikli Fatura Sistemi yürürlüğe girmeden önce yeni gerekliliklere uyum sağlamak için muhasebe ve defter tutma sistemlerini güncellemek veya değiştirmek zorunda.
Harekete Geçin
16 Şubat 2023 Perşembe günü S/4 HANA geçişi ve e-dönüşüm planlamasına dair merak edilenleri webinarda ele alacağız. Ajandayı incelemek ve webinara kaydolmak için hemen tıklayın.
Tüm dünyada KDV açıkları büyürken, vergi daireleri giderek daha da sıkı denetimleri uygulamaya koyuyor. Amaçları verimliliği yükseltmek, sahteciliğin önüne geçmek ve gelirleri artırmak.
Hükümetlerin bir şirketteki işlemleri daha iyi anlayabilmesinin bir yolu Sürekli İşlem Denetimi (CTC) uygulamaktır. Bu kapsamda şirketler, fatura bilgilerini alıcıdan önce vergi dairelerine gerçek zamanlı olarak veya gerçek zamana yakın bir sürede göndermek zorundadır. Yaygın olarak kullanılan bir CTC yöntemine göre, faturanın hazırlanması veya ödenmesi için önce vergi dairesi tarafından onaylanması gerekir. Bu sayede vergi dairesi hem görünürlük kazanır hem de ticari işlemler üzerinde belli bir derecede operasyonel denetim sağlamış olur.
KDV nedir?
Katma değer vergisinin (KDV) temel ilkesi, ekonomik zincirin her bir aşamasında hükümetin katma değerden belli bir pay almasıdır. Bu zincir, ürün veya hizmetlerin bir kişi tarafından tüketilmesiyle sona erer. Son müşteri dahil olmak üzere zincirdeki tüm taraflar KDV öder. Ancak sadece işletmeler girdiler üzerinden alınan vergileri mahsup edebilir.
Birçok hükümet, şirketlerin devlete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri tespit etmek için faturaları asli delil olarak kullanır. Dünyada ticaret yapan hemen hemen tüm ülkelerde en önemli dolaylı vergi KDV’dir. KDV uygulamasına sahip birçok ülkede tüm gelirlerin %30’undan fazlası bu vergi kaleminden sağlanmaktadır.
KDV açığı nedir?
KDV açığı, beklenen KDV geliri ile gerçekleşen KDV tahsilatı arasındaki toplam fark anlamına gelir.
Avrupa Komisyonu’nun en son yayınladığı rapora göre Avrupa’da her yıl yaklaşık 140 milyar euro tutarında KDV açığı gerçekleşmektedir. Bu tutar, ilgili ülkelerde beklenen KDV gelirinin %11’inin kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Tüm dünyada ödenmesi gereken ancak hatalar veya dolandırıcılık nedeniyle hükümetlerin tahsil edemediği KDV toplamının yarım trilyon euro tutarında olabileceği tahmin edilmektedir. Bu rakam, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi bazı ülkelerin gayri safi yurt içi gelirine eşittir. KDV açığı tüm dünyada ödenmemiş KDV tutarının yaklaşık %15 ila %30’una karşılık gelir.
Sürekli İşlem Denetimi nedir?
Sürekli işlem denetimi bir çeşit vergi uygulamasıdır. Bu uygulamada işlem bilgileri vergi mükellefinin sistemlerinden vergi idaresinin belirlediği bir platforma elektronik olarak gönderilir. Gönderme işlemi, ilgili işlemin tarafları arasında bilgilerin fiili olarak gönderilmesinden hemen önce veya bilgilerin gönderilmesi sırasında veya hemen sonrasında gerçekleşir.
Yaygın kullanılan CTC yöntemlerinden biri “clearance model” (gerçek zamanlı denetim modeli) olarak adlandırılmaktadır çünkü bu sistemde fatura bilgileri alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından ve gerçek zamanlı veya gerçek zamana yakın bir sürede onaylanmaktadır. CTC, mali ve para politikalarını oluşturmak için bilgi sağlamak amacıyla kullanılabilecek benzersiz ekonomik veriler elde etmek de için güçlü bir araç olabilir.
CTC nerede başladı?
Bu son derece farklı vergi uygulamasının ilk adımları 2000’li yılların başında Latin Amerika’da atıldı. Türkiye gibi diğer yükselen ekonomiler de on yıl sonra bu yöntemi benimsedi. Bugün Latin Amerika’daki birçok ülkede sağlam CTC sistemleri bulunuyor. Bu sistemlerde fatura üzerinden KDV uygulanması için ciddi miktarda veri gereklidir. Diğer önemli veriler de (örn. ödeme durumu veya taşıma belgeleri) işlem anında alınabilir ve doğrudan ön onaydan geçebilir.
E-fatura nedir?
Elektronik fatura veya e-fatura, vergi uyumu veya kanıt gösterme amacıyla basılı fatura kullanmaksızın, faturaların elektronik formatta gönderilmesi, alınması ve saklanmasıdır. Basılı faturalara ek olarak tarayıcıyla fatura görüntüsünün alınması veya e-fatura mesajlarının alınıp gönderilmesi hukuki açıdan elektronik fatura kullanılması anlamına gelmemektedir. CTC uygulaması kapsamında e-fatura kullanımı genellikle zorunludur ancak her zaman zorunlu olmayabilir. Örneğin Hindistan’da faturaların alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından onaylanması zorunludur ancak sonrasında faturanın dijital formatta gönderilmesi zorunlu değildir.
CTC ve e-fatura uygulamalarının amacı, KDV iadesini önceden doldurmak veya değiştirmek için işlem sırasında kaynakta kontrol edilen işletme verilerinin kullanılmasıdır. Bu nedenle işletmeler, teknoloji ve organizasyon planlamalarında CTC dönüşümünü ve CTC sisteminin vergi idareleri tarafından nasıl kullanıldığını bütüncül bir şekilde kavramalıdır.
Ufukta neler var?
Hükümetler bu sıkı denetimlerle birlikte gelen gelirlerin ve ekonomik istatistiklerdeki iyileşmelerin farkına varırken, ufukta yeni uygulamaların belirdiğini görüyoruz. Gelecek beş ila on yıl içinde CTC sistemine dayalı dolaylı vergi rejimlerinin yükselişinin hızlanacağını tahmin ediyoruz. Halihazırda KDV, mal ve hizmet vergisi veya benzeri dolaylı vergileri uygulayan çoğu ülkenin 2030’a kadar bu tip denetimleri kısmen veya tamamen uygulamaya koymasını bekliyoruz.
Avrupa’da gelecek birkaç yıl içinde Fransa, Bulgaristan ve Polonya’nın CTC yöntemini uygulamaya başlayacağını biliyoruz. Suudi Arabistan da yakın zamanda e-fatura için uygulanacak kuralları yayınladı ve başka birçok ülke bu yönde adımlar atacak.
Gündeme gelecek olan bu uygulamalar, bir zorluktan ziyade şirketlerin dijital dönüşümü için bir fırsat niteliğindedir. Tabii ki bunun için doğru zihniyetin benimsenmesi gerekiyor. Ancak her tür değişimde olduğu gibi, bu alanda da hazırlık süreci büyük önem taşıyor. Global şirketler, yakında gündeme gelecek olan CTC sitemine ve KDV dijitalleştirmenin getireceği diğer gerekliliklere göre stratejik planlarını hazırlamak için yeterli zaman ve kaynak ayırmalı. Tüm dünyada yeni uygulamalar hızla hayatımıza girerken, küresel bir KDV uyum çözümü, şirketlerin hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarına doğru şekilde yanıt verecektir.
Yunanistan Maliye Bakanlığı, 28 Haziran 2021’de myDATA zorunluluğunun 2021’in sonbaharına ertelendiğini duyurdu. Erteleme kararı, pandeminin işletmeler ve tüm ülke üzerindeki olumsuz mali etkisi nedeniyle alındı.
Aşamalı hayata geçiş süreci Eylül 2021’de başlayacak ve Kasım 2021’de tamamlanacak. Geçmiş verilerin (myDATA canlıya geçiş tarihine kadar yayınlanan veriler) 2022 Mart ayının sonuna kadar geriye dönük olarak raporlanması gerekiyor.
Gelir bilgilerinin raporlanacağı tarihler aşağıdaki şekilde belirlendi:
1 Ekim 2021’den itibaren a) ikili usulde muhasebe defteri tutan ve 50.000 Euro üzerinde geliri olan vergi mükellefleri ve b) basit usulde muhasebe defteri tutan ve 100.000 Euro üzerinde geliri olan vergi mükellefleri
1 Kasım 2021’den itibaren tüm vergi mükellefleri 2021 yılı için harcama sınıflandırmalarını raporlama yükümlülüğü bulunmuyor.
POS perakende verilerinin raporlanması için:
POS raporlamasının kademeli olarak hayata geçirilme süreci bazı vergi mükellefleri için 1 Eylül 2021’de başlayacak ve 1 Kasım 2021’e kadar tüm vergi mükellefleri için süreç tamamlanmış olacak.
Şu anda kullanılan POS cihazlarının IAPR’nin (Yunanistan Vergi Dairesi) yeni belirlediği özelliklere uygun şekilde yenilenmesi gerekecek.
POS cihazlarının myDATA sistemine verileri işlem bazında (tek tek) ve gerçek zamanlı olarak iletmesi gerekecek.
myDATA programıyla birlikte, Yunanistan’da vergi mükelleflerinin üzerinde idari bir yük olarak görülen dönemlik fatura raporu verme gerekliliğinin (συγκεντρωτικές καταστάσεις πελατών – προμηθευτών) ortadan kalkması bekleniyor. IAPR, aşamalı olarak hayata geçirilecek olan yeni plan sayesinde vergi mükelleflerinin yeni sürekli işlem kontrol sistemine hazırlanmak için yeterli zaman kazanacağını umuyor.
Harekete Geçin
Yakında uygulamaya girecek olan myDATA gereklilikleri konusunda işletmenizin hazırlanmasına nasıl yardımcı olabileceğimizi öğrenmek için bize ulaşın. Düzenlemeler ve son gelişmeler için LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Türkiye’de 2010 yılında başlayan e-dönüşüm hikâyesi, 2012’de sistematik bir şekilde ilerlemeye geçti. İlk olarak 1 Ocak 2012’de e-defter zorunluluğuyla başlayan süreç, günümüzde e-belgelerin kapsamının geliştirilmesiyle hız kesmeden sürmektedir. Türkiye’de e-dönüşüm sürecini yöneten Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) vergisel dijital dönüşümü şirketlere benimsetme konusunda önemli bir rol üstlenerek vergi süreçlerinin takibinde başarılı bir denetim modeli oluşturdu. 2012 yılından bu yana sürekli olarak belgelerin elektronikleştirilmesi ve e-belgelerin kullanma zorunluluğu da bu süreci hızlandırdı.
E-dönüşümde güncel gelişmeler ve beklentiler
Yaşanan gelişmeler neticesinde GİB çeşitli e-belge türlerinde yeniden düzenlemeye giderek kapsamları genişletti. Bu belgeler aşağıdaki gibidir:
E-Gider Pusulası: Başkanlık tarafından belirlenen standartlara uygun olarak gider pusulasının elektronik ortamda oluşturulması, elektronik ve kâğıt ortamda muhafazası, ibrazı ve raporlamasını kapsayan uygulama
E-Dekont: Başkanlık tarafından belirlenen standartlara uygun olarak banka dekontunun elektronik ortamda oluşturulması, muhafazası, ibrazı ve raporlamasını kapsayan uygulama
E-Döviz Alım-Satım Belgesi: Döviz alım ve satım faaliyetinde bulunan yetkili müesseselerin kâğıt ortamda düzenledikleri Döviz Alım ve Satım Belgesi’nin, ilgili müesseseler ve gönüllülük esası ile bankalar tarafından elektronik belge olarak elektronik ortamda düzenlenmesi
E-Sigorta Komisyon Gider Belgesi: Bu Tebliğde yer alan şartlara uygun olarak elektronik belge şeklinde oluşturulan, muhafaza ve ibraz edilebilen sigorta komisyon gider belgesi
E-Sigorta Poliçesi: Sigorta, emeklilik ve reasürans şirketleri ile sigorta ve emeklilik aracılarının kâğıt ortamda düzenlediği sigorta poliçelerinin elektronik ortamda düzenlemesi ile oluşan elektronik belge
E-Adisyon: Restoran, kafe gibi yerlerde müşteriden alınan yiyecek siparişinin yazıldığı ve müşterinin bulunduğu masada bulunması gereken belge
E-belgelerin dijital dönüşüm yolculuğu
GİB’in e-dönüşüm ve e-belgeler konusunda izlemiş olduğu yolun yanı sıra süreci optimum düzeyde yürürlüğe sokması mükelleflerin de zorunlu olmasalar dahi uygulamalara gönüllü olarak geçiş yapmalarını sağladı. GİB’in e-belgelerle ilgili son güncellemeleri, vergi süreçlerinin takibi açısından da büyük öneme sahiptir. E-belgelerin yaygınlaşmasıyla, vergisel anlamda gelir kayıplarının da en aza indirgenmesi bekleniyor. Şirketler açısından da e-belgeler zaman, maliyet ve iş gücü verimliliği sağlaması açısından hem kamu hem de özel sektör tarafında ciddi avantajlar barındırıyor. İlerleyen süreçte de e-belgelerin kapsamlarınin gerek uygulama gerekse de mükellefler açısından daha da genişlemesi bekleniyor.
Harekete Geçin
E-dönüşüm uygulamarındaki son güncellemeler ve vergi mükelleflerinin dikkat etmeleri gereken kurallar hakkında detaylı bilgi almak için webinarımızın kaydını izleyebilirsiniz: E-Dönüşüm Süreçlerinde Son Gelişmeler
KDV’nin Dönüşümü konulu blog dizimizin birinci bölümünde dünyanın dört bir yanında vergi dairelerinin ve hükümetlerin gelir tahsilatını artırmanın ve vergi açıklarını azaltmanın bir yolu olarak neden dijitalleşmeyi ve teknolojiyi benimsediğini incelemiştik. “KDV’de Üç Odak Alan” başlıklı ikinci bölümde ise düzenleme kuruluşları için öne çıkan bazı kaygıları irdelemiştik. Bu dizinin son bölümünde teknolojiye odaklanacağız ve IT liderlerinin neden KDV yönetiminde yerel çözümlerden uzaklaşarak küresel bir yaklaşıma yöneldiğini inceleyeceğiz.
KDV yönetiminde yerel düzeyde uzmanlık olmazsa olmazdır ancak bu uzmanlık farklı ülkelerde ne kadar geçerli olabilir? Bu soru hem vergi kurumlarını hem de IT liderlerini düşündürüyor. IDC’nin desteklediği “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporumuzda bu konuyu ele almıştık. Raporun ücretsiz kopyasını buradan indirebilirsiniz.
Vergi süreçlerinde IT’nin görevi, KDV uzmanlarının teknolojiyi kullanarak vergileri doğru şekilde tahsil etmesini ve ödemesini ve istendiğinde ayrıntılı raporlar oluşturup paylaşabilmesini sağlamaktır. Dolayısıyla, IT liderleri teknoloji seçimi yaparken belli başlı bazı kriterlere göre değerlendirme yapar. En önemli üç kriter şunlardır:
Olumlu bir kullanıcı deneyimi yaratmak – Vergi ve finans yöneticileri doğru ve uyumlu şekilde raporlama yapabilmek için farklı kaynaklardan gelen verileri yönetmek ve analiz etmek gibi zorlu bir görev yüklenmiştir ve bu nedenle IT’nin sürece daha üst seviyede dahil olması gereklidir. Bu durum, IT’nin sürekli azaltmaya ve hatta mümkünse tamamen ortadan kaldırmaya çalıştığı bir maliyet merkezi yaratmaktadır.
Veri Güvenliği – Çok büyük miktarda hassas verinin depolanması ve farklı teslimat kanalları üzerinden satıcılarla ve vergi daireleriyle paylaşılması nedeniyle güvenlik konusu artık karmaşık bir mesele haline gelmiştir. Bu bilgilerin güvenli şekilde korunması en büyük önceliktir.
Ölçeklendirilebilirlik/Esneklik – Bir şirket büyüdükçe, vergi uyum teknolojisinin de farklı ülkelerin, bölgelerin ve düzenleme standartlarının gerekliliklerine uygun hale getirilmesi gerekir. Birçok IT liderinin amacı farklı noktalarda farklı çözümler kaçınmaktır zira bu tutarlı bir uyum politikası oluşturmanızı engelleyebilir.
İşinizi baştan sağlama almanız için teknoloji sağlayıcınızın şirketinizin tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceğinden emin olmanız önemlidir. Yeni teknolojileri uygulamadan önce hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarınızı değerlendirmek hayati önem taşır.
KDV’nin dönüşümü ve bu alandaki karmaşıklığı en iyi nasıl yönetebileceğiniz hakkında daha fazla bilgi için IDC’nin desteğiyle hazırladığımız “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporu indirin ve uzmanlarımızla mutlaka görüşün.
KDV’nin Dönüşümü konulu yazı dizimizin birinci bölümünde, farklı ülkelerde vergi dairelerinin ve hükümetlerin gelir tahsilatını artırmak ve vergi açıklarını azaltmak için neden dijitalleşme ve teknolojiyi kullanmaya başladığını incelemiştik. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için IDC’nin desteklediği “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporun ücretsiz bir kopyasını indirebilirsiniz.
Dizimizin ikinci yazısında, düzenleme kurumlarının yeni pazarlara, hizmetlere ve iş süreçlerine kendilerini adapte ederken özellikle ilgilendiği üç alana bakacağız. Bu alanlar:
E-ticaret
Dijital hizmetler
Sınır Ötesi ticaret
E-ticaret hız kazanıyor
Amazon gibi şirketlerin yükselişi ve birçok tüketicinin çevrimiçi alışverişin rahatlığını seçmesiyle birlikte e-ticaretin yükselişe geçmesi sürpriz değil. Ne var ki bu büyümenin hızı en iyimser tahminlerin bile çok ötesine geçti.
eMarketer’ın yayınladığı verilere göre tüm dünyada perakende e-ticaret satışları yıllık olarak %27,6 oranında arttı ve satışlar 4 trilyon doları geçti. Bu tutarın 2022’de 4 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bu büyümeyle birlikte, vergi daireleri e-ticaret işlemleriyle ilgili kuralları ve hangi belgelerin zorunlu olacağını yeniden gözden geçiriyor. Bu nedenle artık internet üzerinden satış yapan şirketler, uluslararası güzergahlarda vergilerini yönetme konusunda deneyim sahibi olmadan yeni pazarlara girdiklerinde, karmaşık bir durumla karşı karşıya kalıyor.
Dijital hizmetler ve küresel ekonomi
Dijital ürün ve hizmet satışı küresel ekonominin işleyiş biçimini yeniden tanımlıyor. Elektronik zincir marketlere girip kullanıma hazır bir yazılım veya müzik CD’si aldığınız günler artık geride kaldı. Bugün bir yazılıma veya medyaya ihtiyacınız olduğunda, tek bir düğmeye basarak bunları istediğiniz cihaza indirebiliyorsunuz. Bu durum, böyle potansiyel gelir akışlarının hesabını tutmak isteyen hükümetler için bir senaryo ortaya çıkardı. Dijital hizmetler pazarı ne kadar büyüyecek? Buna birkaç örnek verelim:
2020’de video yayın hizmetleri pazarı %37 oranında büyüdü.
2020’de tüm gelirlerin %80’inden fazlasını Spotify ve Apple Music gibi müzik yayın hizmetleri oluşturdu.
2020’de Microsoft Teams, Zoom ve Google Meet gibi video konferans hizmetlerinin toplam aktif kullanıcı sayısı 500 milyona ulaştı.
Sınır ötesi ticaretin ilave karmaşıklığı
İşletmeler ürünlerini çevrimiçi yollardan satmanın hızından ve rahatlığından faydalanırken ürünleri dünyanın farklı yerlerine ulaştırmada yeni vergi uyumluluk sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. E-ticaret hacminin ve çeşitliliğinin artışı, işlemlerde vergi uyumunu daha da karmaşıklaştırıyor.
2025 yılına kadar firmadan müşteriye sınır ötesi e-ticaret yapan satıcıların %40’ı, yerelleştirilmiş ödeme yöntemlerinden oluşan küresel ağlar üzerinden çalışan bir “Merchant of Record” modelini kullanacak.
Tüm dünyada sınır ötesi çevrimiçi satışların her yıl %15 ila 20 oranında artması bekleniyor. Bu alanda başı çeken ülkeler Birleşik Krallık, Almanya, İtalya ve İspanya.
Ürünlerin bir yerden bir yere taşınabilmesi sayesinde e-ticaret büyümeye ve perakende sektörüne yön vermeye devam ettikçe, KDV konusu giderek daha da karmaşıklaşacak.
Norveç vergi dairesi ilk olarak 2017 yılında SAF-T raporlamasını gönüllülük bazında çıkardı ve 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren zorunlu hale getirdi.
Şu anda Norveç SAF-T raporlaması sadece bir denetim sonrasında talep üzerine sunulmalıdır. Ancak kurumlar vergisi gibi alanlara da genişletilmesi bekleniyor.
İhtiyacınız olan bilgileri alın
Yönergelere ilişkin özet bilgiler
Norveç’in SAF-T şartları, elektronik muhasebe sistemleri kullanan ve muhasebe yükümlülükleri olan işletmeler için geçerlidir. Norveç’te KDV için kayıt yaptırmış yerleşik olmayan kuruluşlar da buna dahildir.
Zorunlu muhasebeye tabi olmayan ve 5 milyon Kron’dan az cirosu olan işletmeler bu şarttan muaftır.
Birinci aşamada SAF-T, bir denetim bildirimi sonrası gerekli ve talep edilen bilginin sınırlı olması nedeniyle (isteğe bağlı dosya) KDV kontrolleri ile ilgili olacaktır.
SAF-T, dışa aktarılan muhasebe bilgilerini içeren standartlaştırılmış bir XML biçimidir.
Norveç SAF-T dosyaları öncelikle Altınn internet portalı üzerinden yüklenerek gönderilecektir.
Test yapılabilir ve vergi dairesi tarafından yapılması önerilmektedir.
Yönergenin kullanıma sunulma tarihleri
1 Ekim 2016: SAF-T Finansal’ın ilk sürümü Norveç vergi dairesi web sitesinde yayınlandı.
9 Haziran 2017: Norveç SAF-T standartlarına ilişkin idari kurum, standartları hem kamu hem de özel sektöre uyumlu hale getirmek için ilk kez bir araya geldi. Kurum yılda en az bir kez toplanır.
1 Ocak 2017: SAF-T’nin gönüllü kabulü başladı.
1 Ocak 2020: Norveç, zorunlu SAF-T raporlama şartlarını uygulamaya koydu.
1 Ocak 2022: Norveç mevcut manuel KDV dosyalama yerine muhasebe sistemlerinden doğrudan dijital gönderimi içeren SAF-T KDV raporlama sistemini çıkaracak.
SAF-T Raporlama Zorlukları
OECD’nin SAF-T’yi uluslararası bir standart olarak tasarlamasına rağmen SAF-T’nin yorumlanması, yapılandırılması ve benimsenmesi konusunda ülkeler arasında önemli farklılıklar vardır.
Cezalar
SAF-T gereksinimleri Norveç’in muhasebe yönetmeliklerinin bir parçası olduğu için bunlara uyulmaması, geç veya yanlış KDV iadesi kaynaklı ciddi yaptırım cezalarına neden olabilir.
Cezaya uygulanan oran mahkeme harcına göre hesaplanır. KDV vergi beyannamesi ile ilgili sorunlar için oran günlük yarım mahkeme harcıdır: maksimum limit 50 mahkeme harcı ve maksimum harç 59,95 Kron’dur.
Ancak denetim öncesinde düzeltilmiş hatalar normalde Norveç’te cezaya yol açmaz.
İşletmenizin Norveç'te ikinci aşamaya uyumlu ve hazır olmasını sağlamak için yardıma mı ihtiyacınız var?
SAF-T’nin bir ön denetim senaryosunda verilerin sunulmasını kolaylaştırarak vergi mükelleflerine fayda sağladığı söylense de pratikte SAF-T uyumluluğu zordur.
Uzmanlarımız bu yasal değişiklikleri sürekli olarak izler, yorumlar ve yazılımımıza gerekli kodları ekleyerek vergi ve BT ekiplerinizin uyumluluk yükünü azaltır.
Sovos’un Norveç SAF-T çözümü, Norveç Vergi Dairesi tarafından belirlenen tüm yönetmelikleri içerir. Daha fazlasını keşfedin.
Yunanistan, 2020 yılında myDATA adlı bir e-denetim sistemi olan sürekli işlem kontrolü (CTC) programını uygulamaya koydu. myDATA, vergi mükelleflerinin işlem ve muhasebe verilerini gerçek zamanlı veya periyodik olarak vergi idaresine iletmesini gerektiriyor ve bu veriler, hükümet portalında tutulan bir dizi çevrimiçi deftere aktarılıyor.
myDATA’nın amacı, çevrimiçi defterlerin vergi mükelleflerinin vergi ve mali sonuçlarının tek doğru kaynağı olması ve ilgili bilgilerin vergi mükelleflerinin KDV beyannamelerine ve mali tablolarında önceden doldurulmasıdır.
myDATA şeması, Yunan Muhasebe Standartlarına göre muhasebe kayıtlarını tutmakla yükümlü olan Yunan vergi mükellefleri için geçerlidir. B2B, B2G ve B2C işlemlerini kapsar.
myDATA e-Defter kaydı: Gelir ve gider işlemlerinin özeti, işlemlerin sınıflandırılması ve muhasebe ayarlamalarını içerir ve mükelleflerin muhasebe ve vergi sonuçlarına kapsamlı bir bakış sunmayı amaçlar.
İşletmeler vergi beyannamelerini sunduklarında beyan ettikleri verilerle e-Defter verileri arasında mutabakat sağlanacaktır.
e-Defter ve vergi beyannameleri arasındaki tutarsızlıklar, mükellefin ortaya çıkan farkı düzeltmesi gereken iki aşamalı bir uzlaşma sürecini tetikler. Aksi takdirde denetim veya cezalar uygulanır.
myDATA portalında hangi bilgilerin beyan edilmesi gerekiyor?
myDATA portalında aşağıdaki bilgilerin bildirilmesi gerekmektedir:
Muhasebe verileri: myDATA portalında işletmelerin muhasebe ve vergi sonuçlarını oluşturan veriler, örneğin bordro, itfa payları, amortismanlar
Tedarikçiler ve satın alıcıların, örneğin mal satışından elde edilen gelir, hizmet satın alımından kaynaklanan gider, hizmet sunumundan elde edilen gelir, amortisman gideri, topluluk içi mal satın alımından kaynaklanan gider vb. gibi alt kategorilere ayırmaları gerekmektedir.
myDATA ile hangi bilgiler sunulacak?
Gerekli verilerin, veri türüne ve veri aktarım yöntemine bağlı olarak farklı bildirim sıklıklarında raporlanması gerekmektedir.
Prensipte, myDATA bildirim sıklıkları şu şekildedir:
Gelir: gerçek zamanlı olarak bildirilir
Giderler: KDV beyannamesinin sunulması için belirlenen son tarihlerden sonra düzenli aralıklarla (aylık veya üç aylık olarak) bildirilir.
Diğer muhasebe kayıtları (gelir veya gider): iki ayda bir (maaş bordrosu) veya yılda bir (örneğin muhasebe düzeltmeleri, amortismanlar) bildirilir.
Veri aktarım yöntemleri arasında ERP, manuel yükleme ve merkezi e-fatura uygulaması (timologio) yer alabilir.
Düzenleyiciler ve alıcılar tarafından myDATA'ya hangi tür belgelerin bildirilmesi gerekiyor?
Düzenleyeciler ile alıcılar, myDATA sistemine birbirinden farklı belge türlerini bildirmekle yükümlüdür.
Düzenleyiciler:
Düzenleyenler, oluşturdukları farklı türdeki işlem ve muhasebe belgelerinden elde edilen gelirleri myDATA sistemine bildirmelidir. Bildirilmesi gereken belgelere; B2B, B2G ve B2C faturalar, sevk irsaliyeleri, bordrolar, amortisman kayıtları, sözleşmeler ve benzeri dokümanlar örnek olarak verilebilir.
Alıcılar:
Alıcıların, aldıkları farklı türdeki işlem ve muhasebe belgelerinden kaynaklanan giderleri bildirmeleri gerekmektedir. Alıcıların bildirmesi gereken belgelere örnek olarak, yurt içi B2C faturaları, yabancı tedarikçilerden gelen B2B/B2C faturaları, elektrik, su, doğalgaz faturaları, kredi notları, maaş bordroları, amortismanlar, sözleşmeler vb. sayılabilir.
Ek olarak, yurt içi düzenleyicilerin gerekli verileri myDATA platformuna bildirmemiş olması durumunda, alıcıların bunları eksiklik veya sapma olarak bildirmeleri gerekmektedir.
Tüm işletmeler:
Tüm işletmelerin (düzenleyiciler ve alıcılar) işlemlerini, örneğin mal satışından elde edilen gelir, hizmet alımından kaynaklanan gider, amortisman gideri, topluluk içi mal alımından kaynaklanan gider vb. şeklinde sınıflandırarak göndermeleri gerekmektedir.
MyData'nın Yunanistan'da uygulamaya konulma tarihleri
20 Temmuz 2020: Onaylı e-fatura sağlayıcıları aracılığıyla elektronik faturalandırma ve bildirim sürecinin başlangıcı
1 Ekim 2020: Tüm bildirim yöntemleri aracılığıyla gelir ve giderlerin gönüllü olarak bildirilmesinin ve sınıflandırılmasının başlangıcı
1 Ekim 2021: Gelir vergisi mükellefleri ve belirli vergi mükellefleri için zorunlu myDATA gerekliliklerinin 1. aşamasının başlangıcı
1 Kasım 2021: Gelir mükellefleri ve tüm vergi mükelleflerini kapsayacak şekilde myDATA kapsamının genişletilmesi.
1 Ocak 2024: myDATA yasasının, birkaç istisna dışında, 2024 yılında oluşturulan tüm veriler için geçerli olması.
1 Nisan 2025: Taşıma belgesi verilerinin myDATA’ya sunulması zorunluluğunun, ilk iki grup yükümlü vergi mükellefi için geçerli olması (2022 gelir vergisi beyannamesine göre brüt geliri 200.000 Euro’yu aşanlar veya 2022 yılında ana gelir faaliyeti olarak akaryakıt, ilaç, inşaat malzemeleri veya zeytinyağı üretimi gibi belirli alanlarda faaliyet gösterenler).
1 Kasım 2025: Taşıma belgesi verilerinin myDATA’ya sunulması zorunluluğunun, myDATA kapsamındaki tüm vergi mükellefleri için geçici olması.
Son tarih değişiklikleri konusunda güncel bilgiler için Yunanistan myDATA blogumuzu takip edin.
Cezalar
E-defterlerde kayıtlı veriler ile vergi beyannamelerinde bildirilen veriler arasında tutarsızlık olması cezai yaptırımlara veya vergi denetimlerine yol açar.
Cezalar, yalnızca faturalardan ve diğer muhasebe kayıtlarından elde edilen gelirlerin (giderler hariç) uygun şekilde bildirilmemesine ve yakın zamanda uygulamaya konulan e-nakil belgesine yönelik ihlallere ilişkindir.
Kabul edilen cezalara ilişkin uygulama takvimi ve diğer ayrıntılar henüz yayınlanmamıştır.
Sovos, Yunanistan'da kullanılan myDATA ile uyumluluğu sağlamaya nasıl yardımcı oluyor?
Sovos, Yunanistan’daki KDV uyumluluk yükümlülüklerini ve dünyanın dört bir yanındaki e-faturalama uyumluluk yükümlülüklerini yönetmek için gerçek bir tek adres olarak hizmet vermektedir. Sovos, yerel mükemmelliği kusursuz, küresel bir müşteri deneyimi ile benzersiz bir şekilde birleştirir.
Verilerin raporlanması ve myDATA platformuna iletilmesi şu anda vergi mükellefleri için zorunludur. myDATA yükümlülüklerinin genişletilmesi devam etmektedir; örneğin, taşıma belgesi verilerinin zorunlu sunulması uygulamaya konulmuştur ve son tarihler ile gereklilikler güncellenmeye devam etmektedir.
myDATA şeması, Yunan Muhasebe Standartlarına göre muhasebe kayıtlarını tutmakla yükümlü olan Yunan vergi mükellefleri için geçerlidir. B2B, B2G ve B2C işlemlerini kapsar.
Gerekli belgeler, myDATA’ya aşağıdaki yöntemlerle bildirilir: ERP, akredite hizmet sağlayıcı aracılığıyla e-faturalama, manuel yükleme, merkezi e-faturalama uygulaması (‘timologio’), finansal araçlar (FIM).
İspanya, yurtiçi işlemler için neredeyse gerçek zamanlı bir raporlama sistemine sahiptir
Spain SII
İspanya, 2017 yılında zorunlu yakın gerçek zamanlı fatura verilerinin raporlanması ile Sürekli İşlem Kontrolü (TCK) yöntemini benimseyen ilk AB ülkelerinden biridir. Bu gereklilikle İspanya’nın vergi idaresi AEAT, geri ödemeleri düzene sokmayı, vergi mükelleflerine iadeler için doğru verileri sağlamayı, denetimleri daha etkin bir şekilde yürütmeyi ve KDV sahtekarlığıyla mücadele etmeyi amaçladı.
Kapsam dahilinde olan vergiye tabi kişiler, fatura verilerini Suministro Inmediato de Información (SII) olarak bilinen bir platform aracılığıyla kesilme tarihini izleyen dört iş günü içinde vergi dairesine bildirmelidir.
2020 yılında vergi idaresi, SII yeni bir sürümünü duyurdu ve konsinye malların satışı ile ilgili işlemleri kaydetmek için bir hesap defterini çıkardı. Bu durum 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
İhtiyacınız olan bilgileri alın
Yönergelere ilişkin özet bilgiler
İspanyol yönergesi, yıllık cirosu 6 milyon Euro’nun üzerinde olan şirketler, KDV gruplarının bir parçası olan şirketler ve REDEME sistemini kullanan şirketler için geçerlidir.
Aşağıdaki kayıtlar vergi dairesine gönderilmelidir:
Kesilen faturaların kayıt defteri
Alınan faturaların kayıt defteri
Yatırım mallarının kayıt defteri
Bazı topluluk içi işlemlerin kayıt defteri
Bilgilerin iletimi, XML mesajlarını alışverişinde bulunabilecek web hizmetleri aracılığıyla olmalıdır.
Vergi mükelleflerinin 347 (üçüncü taraf bilgileri) formu, 340 (kayıt defterlerindeki işlemler) ve 390 (KDV yıllık özeti) formunda bilgi iadelerini dosyalamak zorunda kalmayacağı için bazı resmi yükümlülükler azaltılmıştır.
2020 yılında İspanyol vergi idaresi, mükelleflerin SII aracılığıyla sağlanan bilgileri kullanarak dönemsel KDV iadesini (Modelo 303) önceden doldurabilecekleri bir hizmet tanıttı.
Yönergenin kullanıma sunulma tarihleri
2 Ocak 2017: Hemen bilgi temini, İspanya’daki vergi mükellefleri için gönüllülük bazında başladı.
1 Temmuz 2017: Yönerge kapsamında olan vergi mükellefleri için derhal bilgi temin etme zorunlu aşaması.
1 Ocak 2018: Bilgi sağlama süresi 8 günden 4 güne düşürüldü. Bu görev de diğer İspanyol topraklarına (Bask Eyaletleri ve Kanarya Adaları) genişletildi.
1 Ocak 2020: Konsinye malların satışı ile ilgili işlemlerin kaydedilmesi için bir defterinin çıkarılması.
Cezalar
Bilgi raporlama yükümlülüğündeki ihmaller veya yanlışlıklar, kaçırılan toplam tutarın %1’ine varan bir cezaya sahiptir ve maksimum 6.000 € tutarındadır.
Gerçek zamanlı elektronik KDV defterlerinin geç bildirilmesi, rapor edilen toplam tutarın %0,5’i, en az 300 € ve çeyrek başına maksimum 6.000 € tutarında bir cezayı tetikleyecektir.
Bazı Topluluk içi işlemler ve yatırım malları kayıt defterinde hata veya eksiklikler 150 €’luk sabit bir cezaya sahiptir.
Sovos, Şirketlerin İspanya SII Sistemiyle Uyumlu Kalmasına Yardımcı Olur
Sovos, İspanya’da ve dünyanın dört bir yanındaki KDV uyumluluk yükümlülüklerini yönetmek için gerçek bir tek adres olarak hizmet vermektedir.
Sovos, Suministro Inmediato de Información (SII) platformunu destekleyerek müşterilerinin İspanyol vergi idaresi (AEAT) tarafından geliştirilen yasal ve teknik çerçeveyle uyumlu kalmasını sağlar.
Sovos uzmanları bu değişiklikleri sürekli olarak izler, yorumlar ve yazılımımıza gerekli kodları ekleyerek vergi ve BT ekiplerinizin uyumluluk yükünü azaltır.
Polonya, 2016 yılında Jednolity Plik Kontrolny (JPK) olarak bilinen Standart Vergi Denetim Dosyası (SAF-T) sistemini uygulamaya koydu. Tüm vergi mükellefleri için aylık gönderim şartı 1 Ocak 2018’de başladı. Polonya’da yedi adet düzenlenmiş JPK yapısı bulunur. Bunlardan altısı bir denetim durumunda vergi dairesinin talebi üzerine gönderilir. Yedincisi ise Polonya KDV İadesinin bir modifikasyonudur ve periyodik olarak sunulmalıdır.
İhtiyacınız olan bilgileri alın
Yönergelere ilişkin özet bilgiler
KDV faturaları (JPK_FA), banka ekstreleri (JPK_WB), gelir ve gider defteri (JPK_WB), gelir hesabı (JPK_EWP), muhasebe defterleri (JPK_KR), depolar (JPK_MAG), KDV kayıtları ve beyanname ile birlikte satın alma ve satışlar (JPK_V7M/K) olmak üzere ve bunlardan ikisi KDV için anlamlı olan birkaç Polonya JPK yapısı bulunur.
Yeni SAF-T yapısı, hem JPK_VAT hem de KDV iadelerinden (JPK_V7M aylık ve JPK_V7K üç aylık) gelen bilgileri konsolide bir gönderimde birleştirir.
Polonya’nın yeni SAF-T yapısı, iki dosya oluşturma ihtiyacını ortadan kaldırarak vergi dairesine gönderimleri basitleştirmeyi amaçlasa da tasfiyenin doğruluğunu analiz etmek için ek veri gerektirir
Yönergenin kullanıma sunulma tarihleri
1 Temmuz 2016: SAF-T Polonya’da uygulanmaya başlandı
1 Ocak 2018: Polonya, tüm vergiye tabi kişiler için JPK_VAT’yi zorunlu kıld
1 Ekim 2020: Tüm vergi mükellefleri için KDV iadesi yerine yeni JPK yapısı (JPK_V7M/K) geçerli kılındı
1 Ekim 2021: Sürekli İşlem Kontrol (CTC) e-faturalama sisteminin gönüllülük bazında uygulanması beklenmekte.
1 Ocak 2023: CTC sisteminin zorunlu kılınması bekleniyor.
Cezalar
JPK_VAT ve KDV iadeleri gibi uygulamalar içeren yeni SAF-T yapısının aylık veya üç aylık olarak gönderilmesi gerekmektedir. Doğru ve zamanında gönderilmemesi ceza ile sonuçlanabilir. Polonya vergi dairesi, SAF-T dosyalarında tespit edilen tutarsızlıklara hızlı bir şekilde tepki verecek ve hileli işlemleri tanımlamak için veri analiz algoritmalarını kullanacaktır.
İşletmenizin Polonya'da gelişen raporlama ve CTC yükümlülükleriyle uyumlu kalmasını sağlamak için yardıma mı ihtiyacınız var?
Polonya, KDV Açığını azaltmak ve sistemi modernleştirmek için adımlar atmaya devam ettikçe KDV uyumluluk yükümlülüklerine ayak uydurmak daha da zorlaşmıştır.
Uzmanlarımız bu değişiklikleri sürekli olarak izler, yorumlar ve yazılımımıza gerekli kodları ekleyerek vergi ve BT ekiplerinizin uyumluluk yükünü azaltır.
Sovos’un JPK_V7M/K ve diğer KDV uyumluluk çözümlerinin şirketlerin uyumlu kalmasına nasıl yardımcı olabileceğini öğrenin.