Yunanistan’da planlanan vergi reformunun, işlem bazlı sürekli denetime (Continuous Transaction Control) dair üç inisiyatifte kendini göstermesi bekleniyor.

  1. İşlem ve muhasebe verilerinin gerçek zamanlı olarak myDATA platformuna bildirilmesini ve ardından devlet portalında tutulan birtakım çevrimiçi defterlerin doldurulmasını içeren myDATA e-defter inisiyatifi;
  2. Ne zaman açıklanacağı henüz bilinmemekle beraber, Yunanistan Vergi Dairesine fayda sağlayacağı kesin olan Fatura Onaylama;
  3. Satış verilerini gerçek zamanlı olarak vergi dairesine iletecek çevrimiçi yazar kasalar.

Bu ayın başında, yazar kasaların devlet portalına çevrimiçi bağlanmasına dair yeni teknik şartlar yayınlandı. Şu an Yunanistan’da kullanımda olan tüm yazar kasaların Haziran 2020’den itibaren, devlet portalına bağlanarak işlem verilerini aktarabilmek için yeni teknik şartları sağlayacak şekilde güncellenmiş olmaları zorunludur.

Teknik şartnamede iki konuya düzenleme getirilmektedir:

Bu şartname 2018 sonlarında yayınlanan ve temelde yeni nesil yazar kasaların güvenlik ve belgelendirme gerekliliklerini düzenleyen şartnameyi tamamlar niteliktedir.

Bu son gelişme de Yunan hükümetinin ana hatlarını ilk kez iki yıl önce ortaya koyduğu CTC planlarını ileri taşımada kararlı olduğunun diğer bir kanıtıdır.

Yunanistan Vergi Uyumluluğu Hakkında Daha Fazla Bilgi Alın

Avrupa Birliği (AB)’ndeki tedarikçiler; 1 Ocak 2020 tarihinden bu yana yürürlükte olan 2018/1910 sayılı AB Direktifi doğrultusunda, ticaret yaptıkları işletmelerin KDV kayıtlarının olup olmadığını kontrol etmek zorunda bırakıldı.

Söz konusu direktif ise ilgili kontrollerinin zamanlamasıyla ilgili endişe uyandırdı.

KDV Bilgi Değişim Sistemi (VIES) Nedir?

Online bir hizmet olan KDV Bilgi Değişim Sistemi’yle tedarikçiler alıcıların vergi mükellefiyetlerini ve başka bir Üye Devlet’te KDV numarasına sahip olup olmadıklarını sorgulayabilir.

Genel olarak AB üyesi ülkeler AB içinde yapılan sevkiyatlarda KDV’den muaftır.

KDV Bilgi Değişim Sistemi’ndeki Değişiklikler Neler Getirdi?

Tarihsel olarak Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), AB içindeki tedariklerde KDV muafiyeti sağlamak adına bazı yükümlülüklerde esnek davranmıştır.

Örneğin, 2018/1910 sayılı AB Direktifi uygulanmadan önce Avrupa Adalet Divanının içtihatları uygulanıyordu. Bu içtihatlar doğrultusunda alıcının KDV numarasının kontrol edilmesine pek önem verilmiyor, alıcılar sisteme kayıtlı olmasa dahi şirketlere muafiyet tanınıyordu.

Tedarikçiler muafiyet koşullarını karşıladıklarını somut belgelerle ispat ederlerse, vergi muafiyeti sağlanıyordu. Fakat AB içi işlemlerde sahteciliğin artmasıyla, AB Ülkeleri KDV Direktiflerini güncelleme kararı aldı. Güncelleme, alıcının KDV numarasının KDV Bilgi Değişim Sistemi’ne eklemeyi zorunlu kıldı.

Böylelikle, “muafiyet başvurusunda sisteme kayıtlı olma şartı formaliteden çıkarılıp, yasal zorunluluk haline getirildi.”

Söz konusu Direktif’te bu güncellemenin gerekçesi şöyle açıklandı: “KDV Bilgi Değişim Sistem’i (VIES), AB’deki sahtecilikle mücadele için önemli bir rol oynamaktadır.” Bu nedenle “Üye Devletler, sisteme kayıtlı olmayan tedarikçilere muafiyet uygulayamaz.”

Bu gerekçe, 2018/1910 sayılı Direktif’in hükümlerinde de yer almaktadır. Mevcut değişiklik kapsamında muafiyet verilebilmesi için; alıcı, sevkiyatın başlatıldığı AB ülkesi dışındaki bir AB ülkesinden KDV numarası almış olmalı, bu KDV numarasını tedarikçiye bildirmeli ve özet raporda tedarikçiden “doğru bilgi” aldığını beyan etmelidir.

Yabancı Alıcıların KDV Numaralarının Doğrulanması

KDV numarasını sisteme kaydetmek, AB içi tedarik işlemlerinde muafiyet için “esas koşul” olarak kabul edilmektedir.
Ancak, VIES doğrulamasının nasıl yapılacağı yeni Direktif’te açıkça belirtilmemiştir.

Böyle bir koşulun üstü kapalı belirtildiğini varsaysak bile, söz konusu kontrollerin ne zaman yapılacağı konusunda da net bir açıklama yapılmamıştır.

Muafiyetin reddedilmesi özet raporda ibraz edilen verilerin doğru olmamasıyla ilişkilendirilebilir. Özet rapor, gerçekleşmiş ve muhtemelen faturalandırılmış işlemlerin verilerini içerir.

Mevcut faturadaki verilerin özet rapordakilerle uyumlu olması bekleniyorsa, kontroller özet rapor ibraz edilmeden önce, yani faturalandırma zamanında yapılmalıdır. Aksi takdirde, faturalardaki verilerle beyanda bildirilen verilerin arasında uyumsuzluk olabilir. Beyan yalnızca tedarikçinin gerçekleştirmiş olduğu işlemleri yansıtırsa, beyan sırasında KDV numarası doğrulamanın da bir önemi olmayacaktır.

KDV numarasının sisteme kayıtlı olması zorunlu hale getirilmesiyle, Avrupa Adalet Divanı’nın içtihatlarını hükümsüz kılıp kılamayacağı belirsizdir.

2018/1910 sayılı Direktif’e göre, muafiyet tedarikçinin özet raporda doğru bilgi ibraz etmemesi durumunda reddedilecektir.

Ancak bu, “tedarikçinin yanlış ibraz gerekçesini yetkili mercilerin gözünde meşru kıldığı” durumlarda geçerli olmayacaktır.
Yani, tedarikçi diğer muafiyet koşullarını karşıladığını kanıtlarsa, muafiyetin reddedilmesi pek mümkün değildir.

Bu değişiklik, yeni faturalandırma yöntemlerine gerek olup olmayacağı ve Avrupa Adalet Divanı’nın önceki içtihatını hükümsüz kılıp kılmayacağı sorularını beraberinde getirmiştir.

Fakat konuyla ilgili gerçek dava dosyaları Divanın önüne getirilene kadar, bu soruların kesin cevaplarını öğrenemek mümkün görünmüyor.

KDV Açığını Kapatmak İçin Alınan Önlemler

Avrupa Komisyonu’nun son raporuna göre Avrupa’daki KDV açığı yıllık 137 milyar € civarında ve bu tutar, bölge için beklenen KDV gelirinin %11,2’sine karşılık geliyor.

KDV açığının en çok göründüğü ülkeler ise; %37,89 ile Romanya, %33,6 ile Yunanistan ve %25,3 ile Litvanya.

Hindistan, Tayland, Vietnam ve Latin Amerika da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, KDV açığını kapatmak ve KDV sahtekarlığıyla mücadele etmek için farklı denetimleri uygulamaya alarak, yasal düzenlemeler getiriyor.

İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi diğer Avrupa ülkelerinde de alınan önlemler, genellikle Avrupa Birliği KDV kurallarına aykırı. Örneğin İtalya’da ticari taraflar, kendi belirledikleri formatta (kâğıt veya elektronik olarak) fatura düzenleyebiliyorlar. Bu durum ise, 2006/112 KDV Direktifi’nde ortaya konan düzenlemelerle çelişiyor.

B2B ekosistemindeki işletmeler için bölünmüş ödeme sistemi; dönemsel KDV iadesini dolduran tedarikçilerin, tahsilat yaptıktan sonra vergi dairesine düzenli ödeme yapma zorunluluğu ile çelişiyor.

Bölünmüş KDV Ödeme Sistemi Nedir?

Bölünmüş ödeme sistemi, KDV tutarının ve vergi matrahının iki ayrı hesapta ödendiği alternatif bir KDV tahsilat sistemidir.

Bu sistemin dünyada farklı çeşitleri bulunmakla birlikte, genel olarak net tutar tedarikçinin ticari banka hesabına, KDV tutarı ise doğrudan KDV hesabı adı verilen tedarikçinin özel banka hesabına ödenmektedir.

Avrupa Komisyonu, bölünmüş ödeme sisteminin KDV tahsilat aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağını ölçmek amacıyla, Aralık 2017’de yasal ve teknik olarak uygulanabilir senaryolar tasarladıkları bir çalışma yürüttü.

Bu çalışma sonucunda, bölünmüş ödeme sisteminin, KDV’yi tahsil ettikten sonra bunu vergi dairesine beyan etmeden ya da ödemeden kaybolma riskini ortadan kaldırdığı için KDV sahtekarlığıyla mücadele edebilecek yetkinlikte bir önlem olduğu sonucuna varıldı.

Bölünmüş ödeme sistemi; Avrupa’da KDV tahsilatı satıcı tarafından yapıldığından ve kayıtlı tacirlerin düzenli raporlamasına ve ödemesine dayandığından, AB’nin KDV düzenlemesinden farklılık gösteriyor.

Dolayısıyla bu çalışma sonucunda, bu sistemin faydasından çok zararı olduğuna dair güçlü bir kanıt bulunamadı ve geniş kapsamlı bölünmüş ödemenin, KDV açığında büyük düşüş sağlanmasına olanak sağlarken, idari maliyetleri de önemli ölçüde artıracağı ortaya çıkarıldı.

Bölünmüş Ödeme Sistemini Benimseyen Avrupa ülkeleri

AB Komisyonu’nun bölünmüş ödeme sisteminin önemi, faydaları ve mevzuat uyumluluğuna ilişkin endişelerine rağmen, bu mekanizma günümüzde pek çok ülke tarafından benimseniyor.

Bu mekanizmayı benimsemeyen ülkeler ise genellikle Avrupa dışındaki ülkeler. Örneğin;

Romanya’daki Bölünmüş KDV Ödeme Sistemi

Romanya; 1 Ocak 2018’den itibaren, vergi yükümlülüğü belirli bir sınırın üstünde olan vergi mükellefleri için bölünmüş ödeme sistemini zorunlu hale getirdi.

İlerleyen aylarda Avrupa Komisyonu Romanya’ya ilk resmi tebligat mektubunu göndererek onların bu alandaki KDV Direktifinden istisna tutulma taleplerini reddetti ve AB kurallarına uygun düzeltici önlemler alması için Romanya’ya süre tanındı.

Aralık 2019’da, Romanya Acil Durum Yönetmeliği No. 78/2019 ile detayları belirtilen ve 1 Şubat 2020’de uygulamaya alınması beklenen yasal önlemlerle, KDV bölünmüş ödeme sistemi yürürlükten kaldırıldı.

Romanya’daki Vergi Mükellefleri İçin Ne İfade Ediyor?

Bölünmüş ödeme sistemini uygulayan vergi mükelleflerine ait KDV hesaplarının kullanılabilir bakiyesi 1-11 Şubat 2020 tarihleri arasında otomatik olarak mevcut banka hesaplarına aktarılacak.

Vergi mükellefleri 23 Aralık 2019’dan itibaren bölünmüş KDV ödeme sistemine kaydedilmeyecek,

KDV hesabı, 1 Şubat 2020’ye kadar herhangi bir alacaklı tarafından icra takibine alınabilecek.

Romanya’da SAF-T Uygulamasının Geleceği

Bölünmüş ödeme sistemindeki gelişmelere rağmen, KDV tahsilatını artırmaya yönelik bakış açısını sürdüren Romanya’nın, SAF-T planlarına sadık kalması bekleniyor.

SAF-T raporlaması, büyük vergi mükelleflerine yönelik bir pilot uygulama ile Ocak 2020 itibarıyla Romanya’da uygulamaya alınacak.

SAF-T raporlama sistemine ise 2020 sonuna kadar tam olarak geçilmesi hedefleniyor.

Bu uygulama bölünmüş ödeme sisteminden farklı olduğundan ve yerel SAF-T uygulamaları ortak pazar kapsamına girmediği için, Avrupa Birliği’nin düzenleyebileceği bir konu olarak karşımıza çıkmıyor.

2019 yılı KDV için oldukça heyecan verici bir yıl oldu. Gelir arttırmak adına hükümetler üzerinde kurulan baskı göz önünde bulundurulduğunda, 2020 yılının da benzer şekilde yoğun geçeceği öngörülüyor.

KDV alanındaki manzara sürekli değişiklik gösterse de aşağıdaki trendler 2020 yılı ve sonrasında devam edecek.

Uzaktan Satış Yapanlar İçin KDV Yükümlülükleri

Uzaktan satış yapanlara uygulanan vergi tahsilatı ve havale yükümlülükleri dünya genelide ivme kazanmaya devam ediyor.

Avrupa Birliği üyesi devletlerin tamamı dahil olmak üzere, pek çok ülkede bu tür zorunluluklar çoktan yürürlüğe kondu ve bu sayı yakın gelecekte artmaya devam edecek.

Periyodik KDV İadelerinin Yükümsüzleştirilmesi

Periyodik KDV iadesi; KDV tahsilat yükümlülüklerini takip etmenin temel aracı olmaktan çıkarak, yerini karmaşık dijital raporlama planlarına bırakacak.

Aşağıda, dört ülkede vergi mükellefleri için getirilen yeni dijital KDV raporlama yükümlülüklerini bulabilirsiniz:

Bu listedeki dört ülkeden üçünün Romanya, İtalya ve Macaristan olması şaşırtıcı değil.

KDV gelirine kıyasla gelir kaybında % cinsinden en yüksek paya sahip AB ülkeleri listesinde, Romanya 1. sırada, İtalya 4. sırada ve Macaristan 7. sırada yer alıyor.

Benzer gelir kayıpları yaşayan ülkeler de KDV açıklarını kapatmak için büyük olasılıkla kendi raporlama düzenlemelerini getirecekler.

e-Fatura Uygulaması (B2B)

e-Fatura uygulaması, Latin Amerika’da ve Asya’nın bazı bölgelerinde KDV sahtekarlığıyla mücadele etmek için kullanılan bir araç olarak, İtalya’nın SDI platformu aracılığıyla Avrupa’da da yer edindi.

e-Fatura uygulaması teknik altyapı yatırımı gerektirmekle beraber; Brezilya, Meksika ve başka bölgelerde olduğu gibi, KDV gelirlerini arttırmak için farklı ülkelerde de uygulanacak.

AB üyesi devletlerin, B2B e-faturalamayı zorunlu hale getirmek için AB KDV Direktifinden derogasyon talep etmek zorunda olduğunu da belirtelim. Ancak İtalya’nın deneyimleri ve Fransa’nın duyurduğu planlar dikkate alındığında, derogasyon sürecinin caydırıcı olmayacağı öngörülüyor.

Sonuç

Hükümetler vergi mükellefi tabanını genişleterek ve vergi mükellefi yükümlülüklerini takip etmek için dijital kayıt tutma standartlarını uygulayarak KDV tahsilatındaki açıkları kapatmayı hedefliyor. İşletmelerin de kendi kaynak verilerinin hatasız olduğundan emin olması ve yeni yetki alanlarına açılırken üstlendikleri zorunlulukları anlaması gerekiyor.

Güvenli Mobil Ödeme Nedir?

Güvenli Mobil Ödeme Sistemi, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)  tarafından yayımlanan Tebliğ’in usul ve esaslarına uygun olarak gerçekleştirilen ve finans kuruluşları veya kaydedici cihaz üreticileri ile birlikte özel entegratör kuruluşlar tarafından; satış, ödeme, tahsilat işlemleri ile bu işlemlere ilişkin mali belgelerin elektronik belge olarak oluşturulması, iletilmesi, muhafaza ve ibraz edilmesi süreçlerine ilişkin Bakanlık tarafından izin verilen sistemdir.

30 Aralık 2019 tarihinde GİB tarafından Güvenli Mobil Ödeme Uygulama Kılavuzu yayımlanmıştır. İlgili blog yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Güvenli Mobil Ödeme Sistemi’nin Amacı Nedir?

Güvenli Mobil Ödeme Sistemi, finansal işlemlerini elektronik ortama taşıyan her ölçekten işletme için;

Güvenli Mobil Ödeme ve Elektronik Belge Yönetim Sistemi’ne İlişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ Kapsamı Nedir?

GİB; 1/6/2019 tarihli Resmi Gazete’de “Güvenli Mobil Ödeme ve Elektronik Belge Yönetim Sistemi hakkında 507 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ni yayımladı.

Tebliğ ile Güvenli Mobil Ödeme Sistemi ve Elektronik Belge Yönetim Sistemi dahilinde mükelleflerce gerçekleştirilen mal ve hizmet satışlarına ait bedellerin tahsilatı ve mali belgelerin elektronik ortamda oluşturulmasına ilişkin satış, tahsilat ve elektronik belge uygulamalarının Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yetkilendirilen kurum ve kuruluşlar tarafından mükelleflerin uyması gereken usul ve esaslara yer verildi.

Güvenli Ödeme Sistemi ile, artık mobil cihazlar artık yazar kasa yerine geçecek.

Güvenli Mobil Ödeme ve Elektronik Belge Yönetim Sistemi Yoluyla Elektronik Belge Düzenlenebilmesine İlişkin Usul ve Esaslar:

Ödeme kabul eden araçlar, finans kuruluşu yada ödeme kaydedici cihaz üreticisi tarafından güvenliği sağlanmış ve bu Tebliğ kapsamındaki satış-tahsilat-belge oluşturma süreçlerine ilişkin işlemlerin doğru bir şekilde yapılmasına ait sorumluluğu bunlar tarafından kabul edilmiş nitelikte olmalıdır. Ödeme kabul eden araçların bu Tebliğ’de belirtilen elektronik belgelerin oluşturulması sürecinde belgelerde yer alması gereken zorunlu bilgileri temin edecek özellikte olması zorunludur.

Güvenli Mobil Ödeme Sistemi’nden hangi mükellef grupları yararlanacak?

Güvenli Mobil Ödeme Sistemi’ne nasıl geçiş yapabilirsiniz?

GİB tarafından yayımlanan tebliğe göre; Güvenli Ödeme Sistemi’ne geçiş yapmak isteyen her ölçekten işletme, yetkilendirilen kuruluşla anlaşma yaparak, uygulamaya geçiş yapabilir. GİB tarafından yetkilendirilen kuruluşlar:

Güvenli Ödeme Sistemi’nin faydaları nelerdir?

Güvenli Ödeme Sistemi; tüm satış, faturalama ve tahsilat işlemlerini elektronik ortama aktarır ve işletmenize zaman ve maliyet tasarrufu konusunda birçok avantaj sağlar:

Sovos Ailesi Olarak, Güvenli Mobil Ödeme Sistemine Hazırız!

Kullanıcılarının finansal ve muhasebe süreçlerini dijital ortama taşıyan şirketimiz, Türkiye’deki kurumsal yazılım ve entegrasyon hizmetleri pazarının gelişimine yön vermektedir.

Kılavuz’da yazan şartlara tam uyumlu özel entegratörlüğümüz ile siz de Güvenli Mobil Ödeme Sistemi’ne geçiş yaparak, 13.000+ mutlu iş ortaklarımız arasına katılabilirsiniz!

Christiaan Van Der Valk, Sovos’ta vice president, strategy olarak görev almaktadır. 2000 yılında Dünya Ekonomi Forumu’nun Global Leader for Tomorrow ödülünü kazanan Christiaan, e-iş stratejileri, hukuk, politika, en iyi uygulamalar ve ticari konularda uluslararası tanınırlığa sahiptir.
Önceden (Sovos tarafından satın alınan) Trustweaver’ın kurucu ortağı ve başkanı olan Christiaan, Uluslararası Ticaret Odası (ICC) ve Avrupa E-Fatura Hizmeti Sağlayıcıları Kuruluşu’nda (EESPA) uzun süredir liderlik rolleri yapmaktadır.

Son 20 yılda, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Asya – Avrupa Zirvesi, Dünya Ticaret Örgütü ve diğer BM kurumlarının düzenlediği toplantıları sunmuş ve bu toplantılara yönelik önemli belgeler hazırlamıştır.

Christiaan, Hukuk Yüksek Lisans Derecesini Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nde tamamlamıştır.