Birçok sektörde şirketler tedarik zincirlerini hızlı bir şekilde dönüştürüyor.
Tedarik zincirinin küreselleşmesinin ve otomasyonunun temel hedefleri büyük oranda operasyonlarla ilgili ve mali fayda sağlamayı amaçlıyor. Öte yandan birçok şirket, faaliyet yürüttükleri ülkelerde KDV gibi dolaylı vergilerin tedarik zincirleri üzerindeki etkisini küçümsüyor.
Şirketler, işlerinde riskleri ve aksamaları en aza indirmek için tedarik zinciri stratejisinin bir parçası olarak KDV uyumunun etkisini proaktif bir küresel yaklaşımla en baştan değerlendirmelidir.
Şirketler KDV’nin etkisini en çok nakit akışında hisseder, zira faaliyet yürüttükleri her ülkede KDV makbuzlarını almak ve bunları vergi dairelerine göndermek zorundadırlar.
Şirketler, fatura tutarına karşılık olarak satış veya makbuzlardan ödeme tahsil etmiş olsunlar veya olmasınlar, KDV yükümlülüklerini peşinen ödemek zorundadır. Bazı durumlarda hükümetler gerçek zamanlı ödeme veya taksitli ödeme yöntemlerine geçmektedir; bu modellerde vergi dairesinin alacaklı olduğu tutarlar doğrudan hükümetin hesabına giderken kalan tutar tedarikçiye aktarılmaktadır.
KDV nihayetinde geri alınsa da bu süreç bazı şirketleri çıkmaza sokabilmektedir zira şirketler KDV ödemelerini yapmak için işletme sermayesini yeniden yönlendirmek veya kısa vadede çıkan nakit akışını telafi etmek için farklı bir gelir kaynağı bulmak zorunda kalmaktadır. Bu özellikle İtalya gibi kapsamlı KDV düzenlemeleri olan ülkelerde geçerlidir; bu sistemlerde vergi dairelerinin şirketlere vergi iadelerini ödemesi iki yıla yakın sürebilmekte ve bu süreç boyunca nakit akışı engellenmektedir.
Şirketler sorun yaşamamak için KDV kesintilerini destekleyecek doğru, denetlenebilir kayıtlar tutmalıdır, aksi halde net nötr maliyet olacak bir kalemin harici bir gidere dönüşmesi riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Ayrıca şirketler, hükümetin alacaklı olduğu vergi tutarlarının farklı işlemlerde kullanılmaması ve hükümete giden ve hükümetten gelen nakit akışının daha görünür olması için vergi daireleriyle yapılan işlemlerin takibini ayrı bir banka hesabından yapmayı düşünebilirler.
Avrupa’da faaliyet yürüten işletmeler için KDV konusunda uyumsuzlukların ve hataların maliyeti tedarik zincirleri üzerinde ciddi bir bedel yaratabilir.
Bu sonuçlar arasında aşağıdakiler yer alabilir:
Tüm bu riskler, tedarikçi ilişkilerini ve tedarik zincirinin istikrarını tehlikeye atmaktadır. Bu nedenle KDV, tedarik zinciri planlamasında kritik bir faktör olmalıdır.
Avrupa Birliği (AB), birlik içindeki teslimatların artık iki işlem olarak değil (sevkiyat ve teslim alma) tek işlem olarak değerlendirileceği bir varış yeri ilkesine doğru ilerlemeyi planlıyor. AB çapındaki bu teslimat sisteminde KDV, varış yeri olan Üye Devlette ödenecek ve tüm Üye Devletleri içeren tek bir KDV iadesi üzerinde bildirilecek.
Böylelikle muafiyeti kanıtlama ihtiyacı ortadan kalkacak ve vergi bildirimi basitleşecek. Bu planın yürürlüğe giriş tarihi ve diğer detayları henüz bilinmiyor. Şüphesiz, karşılanması gereken koşullar olacaktır.
Tedarik zincirinizin KDV’den nasıl etkilendiği ve düzenlemelerde yapılan son değişiklikler hakkında daha fazla bilgi edinmek için İngilizce olarak hazırlanmış e-kitabımızı indirin: Protecting Global Supply Chains: The VAT Effect in Europe and Beyond.
Dijitalleşmeye geçiş, tüm sektörlerin mevcut teknolojilere radikal bir şekilde uyum sağlamasını ve değişimi zorunlu kıldı. Bu durum da, otomasyon ve iş kaybı konusunda haklı bir endişe yarattı. Oxford Economics’in 2030 yılına kadar Çin’de 12,5 milyon imalat işinin otomatikleşeceğine dair tahmini, iş gücünün gelecekte kısmen otomatikleşeceğinin bir habercisi gibi görünüyor.
Fakat alanında uzman insanlar teknoloji ile uyum içinde çalışabiliyor; buna teknik ekiplerin de desteği eklendiğinde verimlilik on kat artabiliyor. Günden güne dijitalleşen bir dünyada başarılı olmak isteyen işletmelerin tek çıkış yolunun doğru teknolojiye yatırım yapmak olduğu ortada.
Özellikle küresel olarak faliyet gösteren şirketler için bu çok büyük önem taşıyor çünkü çoğu ülkede devletlerin mali mevzuatının kapsamlı olarak bilinmesi gerekiyor. Finansal yapılar sürekli değişim halinde olduğu için yön bulmak zor olabiliyor. Gerçek zamanlı KDV raporlama, sürekli denetimle (CTC’ler) birçok farklı yetki alanını sıkı bir şekilde kısıtlayarak dünya çapında giderek yaygınlaşıyor. Otomasyon olmadan, manuel çalışarak yeni kurallara ayak uydurmak geleneksel insani becerilerin çok üzerine çıkmayı gerektiriyor.
Küresel şirketlerde hesapları ve raporları manuel girmekse hiç de mantıklı ve sürdürülebilir değil. Ancak farklı yetki alanlarında faliyet gösteren bu şirketlerin, ticari işlemlerini gerçekleştirmek için uymaları gereken kurallara ve devletlerin düzenlemelerine nasıl ayak uyduracakları da bir başka sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü bu kurallar sürekli değişiyor.
Tüm dünyada devletler, ülkelerindeki ekonomik standartları güçlendirmek için vergi iadelerini belirleme ve toplama süreçlerini gözden geçirmeye başladı. İade sürecini dijitalleştirmek, bir devletin ekonomik geleceğine dair daha doğru bir tablo çizmeye imkan sağlıyor. Bu durumda da, otomatik faturalandırma ve raporlandırmanın son yıllarda gündemdeki en önemli konulardan biri olması hiç de şaşırtıcı değil.
Çoğu işlem ve etkileşimi iyileştirmede yaklaşımların nasıl benimsendiği ülkelerdeki belirli bakış açılarına göre değişiyor. Belirli yetki alanları, ticari belgelerde farklı düzeylerdeki CTC’leri uygulamayı, gerçek zamanlı faturalandırma, arşivleme ve raporlamayı da zorunlu kılıyor. Ayrıca, uluslararası faaliyet gösteren bu şirketler, sayıları giderek artan ve son derece karmaşık olan bu yasaları takip etme ve bunlara uyumluluğu sağlama konusunda da ciddi bir baskı altındalar. Bu yasalara uyulmadığında ödenmesi gereken cezalar oldukça yüksek. Ticari faaliyetleri kanunlara uygun şekilde gerçekleştirebilmek artık akıllı teknolojilerin ve altyapıların kullanımını gerektiriyor.
Dünyanın farklı bölgelerinde ise farklı yaklaşımlar var. Örneğin, Latin Amerika işletmeler arası e-faturalarda gerçek zamanlı denetimi zorunlu kılarak bu konuda öncü oldu. Brezilya da, gerçek zamanlı denetimin bir hükumet platformu aracılığıyla yapılmasını zorunlu kılıyor. Avrupa’da ise AB-KDV yönergesi, ülkelerin tamamen e-faturaya geçmesini yasaklıyor. Ancak, İtalya bu yasağı 2019 yılında, uzun bir istisna sürecinden sonra aşmayı başardı. Ekonomilerdeki veriye dayalı işletme modeline geçiş, vergilerin de dijitalleşmesini kaçınılmaz hale getiriyor.
KDV açığı tüm dünyada devletler için karmaşa yaratmaya devam ediyor. Bu süreci yönetebilmek için birçok devlet kendi sistemini oluşturdu. Bunun sonucunda da birbiriyle iletişim kuramayan mekanizmalar ortaya çıktı. Ayrıca çoğu ülkenin e-faturaya adaptasyonunun gecikmesi, parçalı bir görüntü ortaya çıkardı. KDV raporlamaları hala birçok ülkede periyodik olarak yapılıyor ve her ülke kendi belirlediği standartlara uygun ilerliyor. Küresel dijitalleşmede tutarlılığı sağlamak yakın gelecekte mümkün olmayabilir.
Her ülke, faturalandırmayı dijitalleştirmek amacıyla kendi yöntemlerini geliştirdikçe, her şey daha da karmaşık hale geliyor. Bir yandan da yeni düzenleyici yasalar çıkıyor. Bu yasaları takip ederken yapılacak hatalar, uyumluluğu sağlamada eksikliklere neden olarak can sıkıcı şekilde sonuçlanabilir. Küresel şirketler, faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki bu gelişmeleri yakından takip etmek zorunda. Ayrıca, yeni düzenlemeler çıktıkça onları takip edecek ve uygulayacak sistemleri de geliştirmeleri gerekiyor.
Teknolojik geliştirmelerin, vergi raporlamasını doğru şekilde yapabilmesi için tüm bu farklı sistemlerin de birbirine bağlanması gerekiyor. Bir işletmenin mali durumunu hatasız olarak gösterebilmek ancak bu şekilde mümkün olabilir. Bu nedenle, esnek API’ler öncelik ve önem kazanıyor. Gelişmiş API’leri olan programlar, vergi sistemlerinin işletmelerden önemli bilgileri toplamasına imkan sağlıyor. İşletmelerin gerekli verileri ve doğru sonuçları göstererek cezai yaptırımlardan kaçınabilmesi de ancak bu şekilde mümkün. Kamu kurumlarıyla gerçekleştirilen hassas işlemler, birçok faturalandırma sistemi, ERP ve tedarik platformlarının entegre olmasını gerektiriyor. Oluşturulan ve işlenen verilerin hacmi çok büyük olduğundan, bu hacimdeki veriyi sadece insani iş gücüyle işlemek artık pek mümkün değil.
Teknoloji, bilgi formatının her ülkenin gerekliliklerine uygun şekilde sunulmasını da kolaylaştırabiliyor. Bu da zaten dijital raporlandırmada neredeyse bir zorunluluk. Fatura formatlarını görüntüleyecek ve gerekli adaptasyonu sağlayacak teknolojiler artık mevcut. Örneğin, bir işletmenin faaliyet gösterdiği ülkeye uyum sağlaması ve uyumsuzluktan kaynaklanan cezalardan kaçınması mümkün. İdari görevleri otomatikleştiren ve bu sayede işletme finansmanının stratejik unsurlarına odaklanmak için zaman yaratan araçlara yapılan yatırımın karşılığı fazlasıyla alınıyor. Makinelerin süreçlere entegrasyonu arttıkça analizlerin manuel yapılması da aynı oranda zorlaşıyor. Devletler ve işletmeler, idari iş yüklerini hafifletmek için otomasyona ve ileri teknolojiye daha fazla güveniyorlar.
Tamamen dijitalleşmiş bir gelecek çoğu ekonominin uzun vadeli planlarında yer alsa da bunun bir maliyeti var. Bu hızlı dijital dönüşümü faydaya dönüştürmek isteyen işletmeler, kendilerini en son teknolojiyle donatmak zorunda. Bu dönüşümün beraberinde getirdiği karmaşık ve veriye dayalı düzenlemeleri yönetmeleri ancak bu şekilde mümkün olabilir. Maliyetli uzmanlarla çalışmak veya dışarıdan destek almak yerine, süreçleri kolaylaştırmak ve finans ekiplerinin yüklerini hafifletmek için manuel emek gerektiren analiz ve araştırma görevlerini yerine getirebilecek araçlara yatırım yapmak çok daha akıllıca bir seçim. Tam anlamıyla dijitalleşmenin eşiğindeyken, hesapları ve raporları manuel girmek artık uygulanabilir ya da pratik bir yol olmaktan çıktı.
Ancak, bir işletmenin BT altyapısındaki önemli bilgileri senkronize edecek ve aktaracak teknolojiyi de dikkatlice seçmek gerekiyor. Mevcut küresel ekonomik durgunluk dolayısıyla, finans ekiplerinin üzerindeki en iyi performansı gösterme, oluşacak herhangi bir finansal sızıntıyı önleyebilme ve harcamaları sıkı bir şekilde takip etme baskısı da arttı. Zorluklarla mücadelede teknoloji bize rehberlik ediyor ve destek oluyor – hatta işletmeler açısından kritik önem taşıyor.
Otomasyona yatırım yapmak insanların var olduğu iş alanlarını yok etmez. Aksine, uzman kişiler teknolojiyle birlikte çalışabilir. Bu da, zorlu ve karmaşık görevlerle başa çıkarak zaman ve enerji kazanılmasını sağlar; işletmeler de böylece kendi misyonlarını gerçekleştirmeye odaklanabilirler.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Güney Kore’deki Ulusal Vergi Servisi’nin yakın zamanda açıkladığı bir soruşturmaya göre, ülkedeki bazı yabancı şirketler, Kore’de beyan edilmesi gereken on milyarlarca dolar tutarında vergiyi uluslararası işlemler üzerinden kaçırıyor.
Bu şirketlerin kullandığı yöntemler arasında, vergi cennetlerinde bulunan sınır ötesi şirketler üzerinden satış yapılıyormuş gibi göstermek ve farklı ülkelerde bulunan merkez ofisleriyle yaptıkları içeriden işlemlerle yurt içindeki gelirleri haksız şekilde yurt dışına aktarmak bulunuyor.
Sonuç olarak Güney Kore Maliye Bakanlığı, 2021 Vergi Reformu Tasarısı’nda gelecekte uluslararası işlemler üzerinden vergi kaçırılmasını engellemek amacıyla yeni madde önerilerine yer verdi.
Güney Kore, 2021 Vergi Reformu Tasarısı, Yeni Sektörleri ve İstihdamı Desteklemek için 2021 Reformu ile vergi matrahını iyileştirmeyi hedefliyor. Özellikle de çoğunlukla uluslararası işlemlerde gerçekleşen vergi kaçakçılığının engellenmesi amaçlanıyor.
Önerilen reformlar şunlar:
Zorunluluğun başlangıç tarihi: Vergiye tabi yıllardaki durumla ilgili bilgiler için 1 Ocak 2022’den itibaren
Zorunluluğun başlangıç tarihi: Elektronik hizmetlerin sunulması için 1 Temmuz 2022’den itibaren
Önerilen kural, icra kararnamesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte geçerli olacak.
Zorunluluğun başlangıç tarihi: 1 Ocak 2022’den itibaren.
Dikkat edilmesi gereken önemli noktalar:
Bu hususların henüz öneri aşamasında olduğu ve değişikliklerin yürürlüğe girmesi için 2021 Vergi Reformu Tasarısı’nın Güney Kore Ulusal Meclisi tarafından incelenip onaylanması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu yeni öneriler, şirketlerin özellikle sınır ötesi işlemlerinde keşfetmesi gereken ve sürekli olarak değişen küresel vergi uyumu ortamının diğer bir örneğidir.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Romanya’da Standart Vergi Denetim Dosyası Uygulaması (SAF-T) hakkındaki son incelememizde Romanya vergi makamları tarafından yayınlanan teknik bilgilerin ayrıntılarını ele almıştık. O tarihten bu yana ilave bir kılavuz yayınlandı ve iletilecek SAF-T dosyaları için resmi bir isim belirlendi: D406.
Raporun karmaşıklığından ve bilgi ayıklamadaki zorluklardan kaynaklı olarak vergi mükelleflerinde oluşabilecek kaygıları azaltmak amacıyla vergi makamları, önümüzdeki haftalarda başlayacak olan, gönüllülüğe dayalı bir test dönemi uygulayacak. Bu dönem boyunca vergi mükellefleri, vergi dairelerinin gelecekte denetim için kullanmayacağı test verilerini içeren ve D406T adı verilen dosyaları iletebilecek.
Romanya’da SAF-T dosyaları, yani D406 dosyaları, OECD’nin 2.0 sayılı şema versiyonuna dayanmaktadır ve beş bölümden oluşmaktadır:
Teslim için son tarihler aşağıdaki gibidir:
Vergi mükellefleri D406 dosyasının bölümlerini ayda bir veya üç ayda bir, KDV iadesinin teslim edilmesi için geçerli vergi dönemini müteakip iletmelidir.
İlk raporla ilgili olarak vergi daireleri, dosyanın iletileceği ilk üç ay için bir kanuni süre tanınacağını açıklamıştır. Bu kanuni süre ilgili vergi mükellefi için dosya teslim yükümlülüğünün geçerli olduğu tarihten itibaren başlayacaktır ve şayet kanuni sürenin sonunda doğru belgeler teslim edilirse, öncesinde dosyaların iletilmemesi veya yanlış dosya iletilmesi durumunda ceza uygulanmayacaktır.
D406 dosyası PDF formatında, elektronik olarak, XML ekiyle ve elektronik imzayla iletilmelidir. İki dosyasının toplam büyüklüğü 500 MB’den fazla olmamalıdır. Dosya büyüklüğü maksimum limitin üzerindeyse, portal dosyayı kabul etmeyecektir ve Romanya’daki kılavuzda verilen bilgilere göre dosyanın bölümlere ayrılması gerekecektir.
Vergi daireleri, teslim edilen asıl dosyada vergi mükellefi tarafından hataların tespit edilmesi durumunda bu hataların giderilmesi için mükellef tarafından bir düzeltme beyanının iletilebileceğini belirtmiştir. Vergi mükellefi, hatalı olan asıl dosyanın yerine kullanılmak üzere tamamen düzeltilmiş ikinci bir dosyayı teslim etmelidir. Vergi mükellefi aynı dönem için ikinci bir D406 dosyası teslim ederse, bu dosya otomatik olarak düzeltme beyanı olarak değerlendirilecektir.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
G20 Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımı (“BEPS”) projesinin üyeleri 1 Temmuz 2021’de yayınlanan “Ekonominin Dijitalleşmesinden Doğan Vergi Sorunlarına İki Yapılı Çözüme İlişkin Bildiri” metninde, küresel vergi reformu anlaşmasında sonraki aşamaya geçme konusunda anlaştı.
Bu sayede giderek dijitalleşen dünya ekonomisinde karşılaşılan vergi sorunlarına çözüm üretilecek. 9 Temmuz 2021 itibarıyla, OECD/G20’nin 139 üyesinden 132’si BEPS için Kapsayıcı Çerçeve konusunda anlaştı.
Yapı 1 kapsamında, şirketlerin fiziksel varlıklarından bağımsız olarak farklı ülkelerdeki faaliyetlerinden kazandıkları bakiye kârların bir kısmı üzerinden vergi ödemesi için, pazar konumundaki ülkelere, Tutar A olarak anılan yeni bir vergilendirme hakkı veriliyor. Yapı 1, küresel cirosu 20 milyar Euro’nun üzerinde olan ve kârlılığı %10’dan fazla olan çok uluslu şirketler için uygulanacak.
Yeni uygulanacak bir bağlantı noktası kuralıyla, bu kapsama giren çok uluslu şirketler ilgili ülkede en az 1 milyon Euro gelir elde ederse, Tutar A ilgili ülke pazarına tahsis edilebilecek. GSYİH’si 40 milyar Euro’nun altında olan ülkeler için hasılat sınırı 250.000 Euro olarak belirlenecek.
“Özel amaçlı bağlantı noktası kuralı”, bir ülkenin Tutar A’nın tahsisi için uygun olup olmadığının belirlenmesinde kullanılacak. Ayrıca ülkeler, kapsama giren çok uluslu şirketlerin bakiye kârlarının %20 ila %30’unun pazar ülkelere tahsis edilmesi ve bağlantı noktasında hasılata dayalı bir dağıtım anahtarının kullanılması konusunda anlaştı.
Gelirler, mal veya hizmetlerin tüketildiği nihai pazar ülkelere dağıtılacak ancak ayrıntılı dağıtım kuralları ileride belirlenecek.
Segmentasyonla ilgili ayrıntılar üzerinde çalışmalar devam ediyor. Benzer şekilde, Tutar A üzerinden pazar ülkeye dağıtılacak bakiye kârların üst sınırını belirleyecek pazarlama ve dağıtım kârları için güvenli liman tasarımının detayları da belirlenecek.
Son olarak üyeler, özellikle düşük kapasiteli ülkelerin ihtiyaçlarına odaklanarak Tutar B’yi düzenlemek ve sadeleştirmek konusunda uzlaştı. 2022 sonuna kadar detayların kesinleşmesi bekleniyor.
Yapı 2, 750 milyon Euro’luk eşiğe ulaşan çok uluslu şirketlerin en az %15 oranında vergi ödemesini öngören Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme (“GloBE”) kurallarından oluşuyor. GloBE kuralları, Gelir Kapsama Kuralından ve Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralından oluşuyor. Bunlar arasında, Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralı henüz son halini almadı.
Yapı 2 aynı zamanda Vergiye Tabi Olma kuralını içeriyor. Bu, sözleşmeye dayanan bir kural ve kaynak ülkelerin, asgari bir oranın altında vergiye tabi olan belirli ilgili taraf ödemelerinde sınırlı kaynak vergilendirmesi uygulamasına imkân tanıyor. Vergi oranı %7,5 ile %9 arasında olacak.
Taraflar mevcut aşamada planla ilgili görüşmeleri sürdürüyor ve Ekim 2021’e kadar kabul edilen çerçeve dahilinde planın tasarım bileşenlerine son halinin verilmesi öngörülüyor. Kapsayıcı Çerçeve’nin üyeleri, uygulama planı üzerinde anlaşmaya varacak ve planı açıklayacak.
Mevcut planda Tutar A’nın uygulanması için kullanılacak çok taraflı aracın geliştirilmesi ve 2022’de imzaya açılması planlanıyor. Tutar A’nın da 2023’te yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Benzer şekilde, Yapı 2’nin 2022’de yasalaşması ve 2023’te yürürlüğe girmesi planlanıyor.
İki Yapılı Çözümün kilit bileşenleri üzerinde anlaşma sağlanmış olsa da geriye kalan sorunların çözülmesini de içeren ayrıntılı bir uygulama planı ayrıca hazırlanacak.
Yakın gelecekte birçok ülke bu değişiklikleri uygulamaya başlayabilir, bu nedenle dijital ekonomide aktif olan şirketlerin OECD/G20 Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımı Projesi etrafında yaşanan gelişmeleri yakından izlemesi ve anlaması büyük önem taşıyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
KDV’de günümüzdeki en büyük trendlerden biri sürekli işlem denetimidir. Bu nedenle vergi idareleri giderek daha fazla gerçek zamanlı işlem verisi talep etmekte ve çoğu durumda şirketlerin satış veya satın alma sürecinde sonraki aşamaya geçebilmesi için verilerin vergi idareleri tarafından onaylanması gerekmektedir.
Bir vergi dairesi Sürekli İşlem Denetimi’ne geçtiğinde, şirketler bunu genellikle Bilgi-İşlem Uzmanları tarafından ERP’de veya işlem otomasyon yazılımında bir dizi ilave gerekliliğin uygulanmasından ibaret olarak görür. Uygulama takvimleri genelde çok kısa olduğundan ve uygunsuzluk durumunda ciddi yaptırımlar söz konusu olabileceğinden, şirketlerin çok düşünmeden verdiği bu tepki bir ölçüde anlaşılabilir.
Ancak şirketler, verimsizliklerle ve diğer risklerle karşılaşmamak için bu değişiklikleri devam eden bir yolculuğun parçası olarak görmelidir. Bir vergi dairesi açısından Sürekli İşlem Denetimleri her şeyden bağımsız bir uygulama değildir; aksine, denetim amacıyla yasal olarak erişilebilen tüm verilerin vergi dairelerine elektronik olarak iletildiği daha kapsamlı bir dijital dönüşüm stratejisinin bir parçasıdır.
Birçok vergi dairesinin dijitalleşme vizyonunda, her bir veri kategorisi, şirketlerin doğal veri işleme temposuna ve hükümetlerin veri ihtiyaçlarına göre belirlenen ‘organik’ aralıklarla alınır.
Vergi idareleri, veriye daha kolay şekilde, daha detaylı seviyede ve daha sık olarak erişebilmek için dijitalleşmeyi kullanır.
Raporlama ve denetimlerin olduğu eski dünyadan otomatik veri alışverişinin olduğu yeni dünyaya uzanan bu sürekliliği dikkate almayan şirketler, ‘neden’ sorusundan, yani ticari operasyonların şeffaflığından ziyade, ‘nasıl’ sorusuna, yani bir Sürekli İşlem Denetimi platformuna giden ve gelen mesajların nasıl düzenlendiğine odaklanma hatasını yapabilir.
Vergi idareleri için daha hızlı ve yapılandırılmış, bilgisayarda işlenebilir bir formatta alınan veri kesinlikle daha değerlidir zira bu veriler, hem farklı vergi mükellefleriyle ilgili verileri hem de üçüncü taraflardan gelen veri kaynaklarını daha derinlemesine analiz etmelerine imkan verir.
Eğer şirketinizin verileri eksik veya hatalıysa, daha fazla denetime tabi olma ihtimaliniz vardır çünkü sorunlu veriler vergi memurları tarafından incelenecek ve daha şeffaf hale gelecektir.
Diğer bir deyişle, dijitalleşen vergi dünyasında ne ekerseniz onu biçeceksiniz.
Birçok şirket bu veri sorunlarını çözmek için sihirli formülü parmaklarının ucunda tutuyor. İlk olarak, KDV’nin dijitalleşme dalgasına hazırlanmak için bir projeyle şirket içindeki veri sorunlarını analiz edin ve bu sorunları çözmek için şirket içindeki ve dışındaki paydaşlarla – tedarikçiler dahil – birlikte çalışın.
KDV bildirim süreçlerinde otomatik denetim sağlamak üzere tasarlanmış araçlar, işlem öncesinde var olan ve giderilmesi gereken veri sorunlarını daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. Bu araçlar aynı zamanda Sürekli İşlem Denetimi’nin iletilmesi için oluşturulan veri çıkarma ve entegrasyon yöntemlerini yeniden kullanarak ve böylelikle daha iyi veri yönetişimi sağlayarak ve doğal olarak birbiriyle bağlantılı bu iki süreç arasında bir bağ kurarak Sürekli İşlem Denetimi yolculuğunda size yardımcı olabilir.
Sorunlu veriler büyük oranda kağıt veya PDF formatında tutulan tedarikçi faturaları veya müşteri satın alma emirleri gibi hala devam eden kağıt tabanlı süreçlerden kaynaklanır. Yapılandırılmış, tamamen bilgisayarlar tarafından okunabilecek alternatiflere dayalı otomatik süreçlere geçmek için bugün adım atmak büyük fark yaratacaktır.
Tek zorluk, fatura verilerinin iyileştirilmesinden ibaret değildir. Sürekli İşlem Denetimi kuralları kapsamında iletilmesi gereken belge türleri kaçınılmaz olarak artacağından (fatura ve satın alma tarafındaki onay mesajlarından nakliye belgelerine ve ödeme durumu verilerine kadar), vergi idareleri hem sizin verilerinizi hem de ticaret ortaklarınızın ve üçüncü tarafların verilerini daha fazla kontrol edecektir. Bu bağlamda mali kurumları, gümrük dairelerini ve diğer mevcut veri noktalarını düşünün.
Vergi idareleri dolaylı vergilerde de dijitalleşme adımlarına son vermeyecektir. Standart Vergi Denetim Dosyası (SAF-T ) uygulamasını getirmeye dönük adımlar ve benzer e-muhasebe gereklilikleri, ülkelerin geçmişteki vergi ve yerinde denetim uygulamalarından ne kadar hızlı şekilde uzaklaştığını gösteriyor.
Farklı kaynaklardan güçlü bir doğrulamayla alınan tüm bu veriler, ticari operasyonlarınızın giderek daha ayrıntılı ve inkar edilemez bir resmini ortaya serecektir. Muhtemelen çok yakın bir zamanda kurumsal gelir vergisi iadeleri, vergi idareleri tarafından önceden doldurulacak, sizin bunlar üzerinde yasal değişiklikler yapmanıza gerek kalmayacaktır.
‘Biçim değil, içerik önemlidir’ ifadesi, vergi dünyasında yaygın kullanılan bir özdeyiştir. Vergi idareleri giderek daha fazla iş uygulamasına ve veri akışına eriştikçe, dijital vergi uygulamaları dünyasında büyümek için ilk adım olarak veri kalitesini ve veri tutarlılığını düşünmeye başlamanız gereklidir.
Nihayetinde vergi idareleri işletmenizi anlamak ister. Sadece veri istemekle kalmazlar; ne yaptığınız, neden yaptığınız, nasıl, kimlerle ve ne zaman ticaret yaptığınız konusunda anlamlı bilgi isterler. Bu, şirketinizin sahiplerinin ve yönetiminin de istediği şeydir.
Bu nedenle işletmelerin ve vergi idarelerinin nihai hedefi aynıdır; öte yandan işletmeler operasyonel verimliliğe ve mali hedeflere öncelik verirken vergi idareleri mümkün olan en iyi ve en objektif bilgiye ulaşmaya odaklanır.
Hedef olarak Sürekli İşlem Denetimini gündemine alan vergi idareleri gizli bir lütuf olabilir. Vergi idarelerinin belirlediği gerekliliklere uymak için işletmenizde daha iyi analizler kullanmaya başlamanız faydalı olacaktır.
Asıl değer, nakit yönetimi veya tedarik zincirindeki zayıflıklar gibi ticari operasyonlar ve mali göstergeler konusunda gerçek zamanlı olarak toplanan bilgidedir. İşletmenizle ilgili bu seviyede anında bilgiye ulaşmak, herkesten sürekli bir adım önde olmanızı ve verilerinizin hükümetlere sunduğu resmi kontrol altında tutmanızı sağlayacaktır.
Sürekli İşlem Denetimi, ticari şeffaflığın hakim olduğu cesur, yeni dünyaya doğru yolculukta doğal olarak bir sonraki adımdır.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Polonya’da “E-Faktur” adlı ulusal e-fatura sisteminin hayata geçirilmesine yönelik ilerleme kaydedildi. Polonya Maliye Bakanlığı’nın bu yıl yayınladığı yasa tasarısının henüz parlamentoda onaylanarak yasalaşması bekleniyor. Ancak e-fatura için istenen koşulların taslağı yayınlandı ve Sürekli İşlem Denetimi sistemi konusunda kamuoyuyla istişareler yürütüldü.
Haziran ayında Maliye Bakanlığı, Sürekli İşlem Denetimi sistemi hakkında kamu ve bakanlar tarafından iletilen tüm değerlendirmeleri incelediğini ve aşağıdaki adımları atmaya karar verdiğini duyurdu:
Bakanlığın açıklamasında, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin vergi mükellefleri açısından getireceği faydalara değinildi. Bu faydalar arasında KDV iadelerinin hızlandırılması, saklanan faturaların vergi dairesinin veri tabanında zorunlu saklama süresinin sonuna kadar güvenli şekilde saklanabilmesi, Sürekli İşlem Denetimi platformu üzerinden faturaların alıcıya güvenle ulaştırılması ve bu sayede faturaların daha hızlı ödenmesi, fatura formatının standartlaştırılması sayesinde faturaların işleme alınmasının ve gönderilmesinin otomasyona bağlanması yer alıyor.
Ayrıca, yeni e-fatura kurallarının uygulanması sonucunda SLIM VAT 2 paketinde gerçekleştirilecek değişikliklerle, örneğin mükerrer veya düzeltilmiş faturaların yönetilmesi konusunda ilave destek tedbirleri alınacak.
Polonyalı yetkililer, Ulusal E-Fatura Sisteminin uygulanmasında iyi bir ilerleme kaydediyor. İleride atılacak adımların tanımlanmasında kamuyla istişarelerin yararlı olduğunu görmek olumlu bir izlenim yaratıyor. Yetkililerin şeffaflık ve zamanında belgelendirme konusundaki istekliliğinin, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin hayata geçirilmesi sürecinin sonuna kadar devam etmesi umuluyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Dünyada 170’ten fazla ülke KDV sistemini uyguluyor. Körfez ülkeleri de yakın zamanda bu sistemi uygulayan ülkeler arasına katıldı. Ekonomik kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan Körfez ülkeleri, son on yılı kamu hizmetlerini finanse etmek için diğer yöntemleri araştırarak geçirdi.
Sonuç olarak 2016 yılında, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Kuveyt, Katar ve Umman’dan oluşan KİK (Körfez İşbirliği Konseyi), bundan böyle %5 oranında KDV uygulamak üzere Ortak KDV Anlaşması’nı imzaladı.
KDV anlaşmasının imzalanmasının ardından Suudi Arabistan ve BAE 2018’de KDV’yi yürürlüğe soktu. Bahreyn de 2019 yılında KDV rejimine geçti. Son olarak Umman Nisan 2021’de %5 oranında KDV uygulamaya başladı ve Katar ve Kuveyt’in de KDV yasasını yürürlüğe sokması bekleniyor.
Suudi Arabistan KDV uygulamasını başlattıktan ve KDV oranını %5’ten %15’e çıkardıktan sonra, yeni bir adım atarak KDV düzenlemelerine uyumu sağlamak için denetim mekanizmalarını dijitalleştirdi.
Aralık 2020’de yürürlüğe giren E-fatura Düzenlemesi ülkede ikamet eden ve vergi yükümlülüğü olan herkesin faturaları elektronik olarak oluşturmasını ve saklamasını zorunlu hale getiriyor. Bu zorunluluk 4 Aralık 2021’den itibaren başlayacak.
Suudi Arabistan, 2018’de KDV uygulamasını ilk kez başlatmasından bu yana ciddi bir ilerleme kaydetti. Ülkedeki E-Fatura Düzenlemesinin sadece işletmelerde dijitalleşme ve otomasyonu teşvik etmekle kalmayacağı, aynı zamanda KDV denetiminin daha verimli hale getirilmesini ve vergi dairelerinin daha iyi makro-ekonomik veriler toplamasını sağlayacağı öngörülüyor. Bu durumun yakın zamanda diğer KİK üyesi ülkelerde de gözlemlenebileceği tahmin ediliyor.
Hükümet süreçlerinin dijitalleştirilmesi ve KDV uygulamasının takvimine bakıldığında, BAE’nin de büyük ihtimalle benzer bir e-fatura uygulamasını benimsemesi bekleniyor. E-faturayı zorunlu hale getirmeye yönelik mevcut bir planı olmasa da, BAE genel anlamda dijitalleşme konusunda cesur planlarını açıkladı bile. BAE hükümetinin internet sitesine göre, “2021 yılında, Dubai Akıllı hükümeti kağıt kullanımını tamamen bırakacak. Bu sayede her yıl hükümetin işlemleri için kullanılan 1 milyar kağıt artık kullanılmayacak. Böylelikle zaman ve kaynak tasarrufu sağlanırken çevre de korunacak.”
KDV sisteminin benimsenmesinin ardından uygulanan ikinci reform genellikle KDV’nin dijitalleştirilmesinin yaygın hale getirilmesidir. Bahreyn ve Umman’da halihazırda KDV sistemi bulunduğundan, bu ülkelerde gelecek birkaç yıl içinde zorunlu e-fatura uygulamasının başlatılması şaşırtıcı olmayacaktır. Katar ve Kuveyt’te ise e-fatura uygulaması, KDV uygulamasının başarısına bağlı olacaktır, bu nedenle bu ülkelerde KDV’nin dijitalleşmesine yönelik yolculuğun ne zaman başlayacağını tahmin etmek pek kolay değil ancak böyle bir süreç bir noktada mutlaka başlatılacaktır.
Körfez ülkeleri, e-fatura sistemini uygulamaya başladıktan sonra KDV iadesi gibi KDV ile ilgili diğer süreçleri de dijitalleştirebilir. Ülkelerin izlediği diğer bir trend, e-fatura sistemleri üzerinden toplanan verilerle KDV iade listelerinin önceden doldurulmasıdır.
Dijitalleşmenin biçimi ve formu ne olursa olsun, KDV sistemi ve bu sistemin uygulanması konusunda birçok bileşen söz konusu olacaktır. Bölgede faaliyet yürüten şirketler, gereksiz yere ceza yememek ve itibarlarıyla ilgili uyumsuzluktan doğabilecek risklerden kaçınmak için KDV uyum süreçlerin yatırım yapmaya hazırlıklı olmalıdır.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Tüm dünyada KDV açıkları büyürken, vergi daireleri giderek daha da sıkı denetimleri uygulamaya koyuyor. Amaçları verimliliği yükseltmek, sahteciliğin önüne geçmek ve gelirleri artırmak.
Hükümetlerin bir şirketteki işlemleri daha iyi anlayabilmesinin bir yolu Sürekli İşlem Denetimi (CTC) uygulamaktır. Bu kapsamda şirketler, fatura bilgilerini alıcıdan önce vergi dairelerine gerçek zamanlı olarak veya gerçek zamana yakın bir sürede göndermek zorundadır. Yaygın olarak kullanılan bir CTC yöntemine göre, faturanın hazırlanması veya ödenmesi için önce vergi dairesi tarafından onaylanması gerekir. Bu sayede vergi dairesi hem görünürlük kazanır hem de ticari işlemler üzerinde belli bir derecede operasyonel denetim sağlamış olur.
Katma değer vergisinin (KDV) temel ilkesi, ekonomik zincirin her bir aşamasında hükümetin katma değerden belli bir pay almasıdır. Bu zincir, ürün veya hizmetlerin bir kişi tarafından tüketilmesiyle sona erer. Son müşteri dahil olmak üzere zincirdeki tüm taraflar KDV öder. Ancak sadece işletmeler girdiler üzerinden alınan vergileri mahsup edebilir.
Birçok hükümet, şirketlerin devlete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri tespit etmek için faturaları asli delil olarak kullanır. Dünyada ticaret yapan hemen hemen tüm ülkelerde en önemli dolaylı vergi KDV’dir. KDV uygulamasına sahip birçok ülkede tüm gelirlerin %30’undan fazlası bu vergi kaleminden sağlanmaktadır.
KDV açığı, beklenen KDV geliri ile gerçekleşen KDV tahsilatı arasındaki toplam fark anlamına gelir.
Avrupa Komisyonu’nun en son yayınladığı rapora göre Avrupa’da her yıl yaklaşık 140 milyar euro tutarında KDV açığı gerçekleşmektedir. Bu tutar, ilgili ülkelerde beklenen KDV gelirinin %11’inin kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Tüm dünyada ödenmesi gereken ancak hatalar veya dolandırıcılık nedeniyle hükümetlerin tahsil edemediği KDV toplamının yarım trilyon euro tutarında olabileceği tahmin edilmektedir. Bu rakam, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi bazı ülkelerin gayri safi yurt içi gelirine eşittir. KDV açığı tüm dünyada ödenmemiş KDV tutarının yaklaşık %15 ila %30’una karşılık gelir.
Sürekli işlem denetimi bir çeşit vergi uygulamasıdır. Bu uygulamada işlem bilgileri vergi mükellefinin sistemlerinden vergi idaresinin belirlediği bir platforma elektronik olarak gönderilir. Gönderme işlemi, ilgili işlemin tarafları arasında bilgilerin fiili olarak gönderilmesinden hemen önce veya bilgilerin gönderilmesi sırasında veya hemen sonrasında gerçekleşir.
Yaygın kullanılan CTC yöntemlerinden biri “clearance model” (gerçek zamanlı denetim modeli) olarak adlandırılmaktadır çünkü bu sistemde fatura bilgileri alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından ve gerçek zamanlı veya gerçek zamana yakın bir sürede onaylanmaktadır. CTC, mali ve para politikalarını oluşturmak için bilgi sağlamak amacıyla kullanılabilecek benzersiz ekonomik veriler elde etmek de için güçlü bir araç olabilir.
Bu son derece farklı vergi uygulamasının ilk adımları 2000’li yılların başında Latin Amerika’da atıldı. Türkiye gibi diğer yükselen ekonomiler de on yıl sonra bu yöntemi benimsedi. Bugün Latin Amerika’daki birçok ülkede sağlam CTC sistemleri bulunuyor. Bu sistemlerde fatura üzerinden KDV uygulanması için ciddi miktarda veri gereklidir. Diğer önemli veriler de (örn. ödeme durumu veya taşıma belgeleri) işlem anında alınabilir ve doğrudan ön onaydan geçebilir.
Elektronik fatura veya e-fatura, vergi uyumu veya kanıt gösterme amacıyla basılı fatura kullanmaksızın, faturaların elektronik formatta gönderilmesi, alınması ve saklanmasıdır. Basılı faturalara ek olarak tarayıcıyla fatura görüntüsünün alınması veya e-fatura mesajlarının alınıp gönderilmesi hukuki açıdan elektronik fatura kullanılması anlamına gelmemektedir. CTC uygulaması kapsamında e-fatura kullanımı genellikle zorunludur ancak her zaman zorunlu olmayabilir. Örneğin Hindistan’da faturaların alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından onaylanması zorunludur ancak sonrasında faturanın dijital formatta gönderilmesi zorunlu değildir.
CTC ve e-fatura uygulamalarının amacı, KDV iadesini önceden doldurmak veya değiştirmek için işlem sırasında kaynakta kontrol edilen işletme verilerinin kullanılmasıdır. Bu nedenle işletmeler, teknoloji ve organizasyon planlamalarında CTC dönüşümünü ve CTC sisteminin vergi idareleri tarafından nasıl kullanıldığını bütüncül bir şekilde kavramalıdır.
Hükümetler bu sıkı denetimlerle birlikte gelen gelirlerin ve ekonomik istatistiklerdeki iyileşmelerin farkına varırken, ufukta yeni uygulamaların belirdiğini görüyoruz. Gelecek beş ila on yıl içinde CTC sistemine dayalı dolaylı vergi rejimlerinin yükselişinin hızlanacağını tahmin ediyoruz. Halihazırda KDV, mal ve hizmet vergisi veya benzeri dolaylı vergileri uygulayan çoğu ülkenin 2030’a kadar bu tip denetimleri kısmen veya tamamen uygulamaya koymasını bekliyoruz.
Avrupa’da gelecek birkaç yıl içinde Fransa, Bulgaristan ve Polonya’nın CTC yöntemini uygulamaya başlayacağını biliyoruz. Suudi Arabistan da yakın zamanda e-fatura için uygulanacak kuralları yayınladı ve başka birçok ülke bu yönde adımlar atacak.
Gündeme gelecek olan bu uygulamalar, bir zorluktan ziyade şirketlerin dijital dönüşümü için bir fırsat niteliğindedir. Tabii ki bunun için doğru zihniyetin benimsenmesi gerekiyor. Ancak her tür değişimde olduğu gibi, bu alanda da hazırlık süreci büyük önem taşıyor. Global şirketler, yakında gündeme gelecek olan CTC sitemine ve KDV dijitalleştirmenin getireceği diğer gerekliliklere göre stratejik planlarını hazırlamak için yeterli zaman ve kaynak ayırmalı. Tüm dünyada yeni uygulamalar hızla hayatımıza girerken, küresel bir KDV uyum çözümü, şirketlerin hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarına doğru şekilde yanıt verecektir.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) e-fatura ve e-arşiv faturalarının iptal ve itiraz bildirim işlemlerine ilişkin yeni kılavuzlar yayımladı. “e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu” ve “e-Arşiv Uygulamaları (e-Arşiv Fatura, e-SMM) İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu” olmak üzere iki kılavuzda güncelleme yapıldı.
Güncellenen kılavuzlar, e-fatura ve e-arşiv faturalarına yapılacak itirazlar ve bunların GİB’e bildirimlerine ilişkin yeni prosedürler konusunda vergi mükelleflerini bilgilendirmeyi amaçlıyor. Değişen itiraz prosedürü ile birlikte e-arşiv uygulamasının şemasında da değişikliğe gidildi. Henüz bir değişiklik yapılmamış olsa da yakın gelecekte e-fatura uygulamasının şemasında da değişikliğe gidilmesi söz konusu olabilir. Güncellenen kılavuzlarda düzenlenen e-fatura ve e-arşiv faturalarına yapılacak itirazlar için GİB portalının kullanılabileceği belirtildi.
Temmuz 2021’den itibaren elektronik ortamda düzenlenen belgeler, BA (Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu) ve BS (Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu) formlarda belirtilmeyecek. BA ve BS formları, toplam fatura tutarının 5.000 TL ve üzeri olduğu durumlarda düzenlenen veya alınan faturaların periyodik olarak raporlanması amacıyla oluşturulur. Tüm limited ve anonim şirketler, bildirimde bulunmaları gereken faturalar olmasa bile bu formları oluşturup GİB’e göndermekle yükümlüdür.
Kısa süre önce GİB, elektronik olarak düzenlenen belgelerin BA ve BS formlarında gösterilmeyeceğini ve bunun yerine denetim (e-fatura) ve raporlama (e-arşiv) sürecinde doğrudan GİB’e raporlanacağını belirten yeni bir kanun hükmü yayımladı. Elektronik olarak düzenlenen faturalara ait verilerin gerçek zamanlı olarak GİB’e gönderildiği göz önüne alındığında, mükellefler BA ve BS formları aracılığıyla elektronik düzenlenen faturaların bildirimini yapmaktan kurtarılarak ilgili verilerin yalnızca bir kez toplu şekilde alınacağı daha verimli bir sistem oluşturuluyor.
Mevcut durumda e-belgeler yukarıda belirtilen formlarda belirtilmeyecek. Ancak, GİB’in her bir mükellefe ait doğru fatura bilgilerine sahip olabilmesi için mükelleflerin, nihai faturaların hangileri olduğunu bildirmesi ve gönderilen veriler değerlendirilirken itiraz veya iptal edilen belgelerin dikkate alınmaması gerekiyor.
İptal süreci halihazırda GİB’in temel e-fatura ve e-arşiv portalı üzerinden gerçekleştiriliyor olsa da, dışarıdan yapılan itiraz talepleri (noter, taahhütlü mektup veya kayıtlı e-posta sistemi aracılığıyla) düşünüldüğünde GİB, tüm itirazları görebilme imkanına sahip değildir. Dolayısıyla bu durum, GİB’in (itiraz nedeniyle) iptal edilen bir belgeyi düzenlenmiş olarak kabul etmesi ve vergi mükelleflerinin kayıtları ile GİB’in vergi tahsilatı için kabul ettiği veriler arasında tutarsızlıklara yol açması riskine neden olabilmekteydi.
Bu nedenle artık mükellefler, kayıtları ile BA ve BS formları arasında herhangi bir tutarsızlık olmaması için itiraz taleplerini GİB’e bildirmekle yükümlüler. Uygulamanın nihai amacı, gelecekte BA ve BS formlarının GİB tarafından tamamen otomatik şekilde doldurulmasıdır.
Türk Ticaret Kanunu’na göre itiraz veya iptal taleplerinin sekiz gün içinde yapılması gerekiyor. Alıcı ve satıcılar, GİB sistemi dışında yapılması gereken (noter, taahhütlü mektup veya kayıtlı e-posta sistemi aracılığıyla) ve GİB sistemine kaydedilmesi gereken itiraz talebinde bulunabilirler.
E-arşiv uygulaması için ise satıcıların itiraz talebini GİB’e bildirebilecekleri iki yol bulunuyor. Bunun için isterlerse (otomatik olarak) e-arşiv uygulamasını kullanabilir, isterlerse de itiraz taleplerini GİB’in portal sistemine girebilirler. Alıcılar, GİB portalından bu talepleri görebilir ve zorunlu olmamakla birlikte, isterlerse yanıt verebilirler. e-Serbest Meslek Makbuzlarına (e-SMM) iliskin itiraz bildirimleri de e-arşiv uygulaması üzerinden yapıldığı için aynı itiraz kuralları bunlar için de geçerlidir.
E-fatura uygulamasında herhangi bir değişiklik olmadığı için satıcıların veya alıcıların e-fatura uygulamalarını kullanarak GİB’e bildirimde bulunmaları mümkün değil. Mevcut durumda e-fatura itirazlarını yalnızca GİB portal sistemi üzerinden GİB’e bildirebiliyor. Mükellefler de itiraz taleplerine sadece portal sistemi üzerinden cevap verebiliyor.
Her ne kadar GİB, iptal ve itiraz taleplerinin dijitalleştirilmesine yönelik bir adım atmış olsa da, bu işlemlerin otomatik olarak gerçekleştirilmesinin bir yolu yok. Dijitalleştirilen itiraz sürecinin ülkede hayata geçirilmesinden önce, yetkililerin süreci otomatikleştirmeye ve geçerli mevzuatı yürürlüğe koymaya veya değiştirmeye yönelik daha sofistike bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
Rusya, belirli malların izlenebilirliği için 1 Temmuz 2021’de yürürlüğe girecek yeni bir sistem tanıtıyor. 371-FZ no’lu Federal Kanun, izlenebilirlik sistemine yönelik yeni prosedürü hayata geçirmek için Rus Vergi Kanununda değişiklik yapacak. Bu prosedürle birlikte, izlenebilir malların ticaretini yapan vergi mükellefleri zorunlu olarak e-fatura düzenleyecek.
Yürürlüğe girdiğinden beri Rusya’da B2B e-fatura düzenlemek için gönüllük esastı. Ancak, yaz itibariyle izlenebilirlik sistemine tabi malların ticaretini yapan mükellefler için bu durum değişiyor. E-fatura düzenlemek ve e-faturanın kabulü zorunlu olacak.
İzlenebilirlik sisteminin amacı, Rusya’ya ve Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) ithal edilen belirli malların hareket takibini sağlamaktır. İzlenebilirlik sisteminde, her malın sevkiyatı için ithalat sırasında bir kayıt numarası atanıyor ve bu numara her türlü işlemde kontrol ediliyor. Yeni izlenebilirlik sistemi kapsamındaki işletmeler, faturalarında ve birincil muhasebe belgelerinde kayıt numarası belirtmek zorunda olacak. İşletmeler, izlenebilir mallar için yapılan işlemler hakkında da KDV iadeleri ve ilgili işlem raporları ile bilgi vermek zorundalar.
İzlenebilirlik zorunlulukları kapsamında, izlenebilir malların dolaşımında yer alan tüzel kişiler ve bireysel işletmeler de bulunuyor. 1 Temmuz 2021’den itibaren, bu mallar için elektronik fatura düzenlenmesi gerekiyor. İzlenebilirliğe tabi malların alıcıları, elektronik fatura kabul etmek zorunda. İhracat/yeniden ihracat ve B2C satışlarında, izlenebilir malların satışı için e-fatura zorunluluğu bulunmuyor.
Güncel liste aşağıdakileri içeriyor:
Rusya’nın 2024’ün sonuna kadar faturaların %95’inin ve irsaliyelerin %70’inin elektronik olarak düzenlenmesini hedeflediği düşünülürse, dijitalleşmeye yönelik daha fazla adım atılacağını söylemek mümkün. Rus vergi dairesinin ilerleme kaydettiği bir diğer alan ise muhasebe kayıtlarının elektronik ortamda tutulması. Bu sebeple, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Rus mevzuatında yapılacak değişiklikler sürpriz olmayacak.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
İtalya zorunlu e-fatura sistemini tanıttığında, sınır ötesi faturalar reform kapsamında bulunmuyordu. İtalya zorunluluğu uygulamaya koymak için, Avrupa Konseyi KDV Direktifi’nden bir derogasyon talebinde bulundu. Bu talebin sonucunda, İtalya’nın İtalyan vergi mükellefleri arasında yapılan yurt içi işlemler için zorunlu bir gümrük sistemini yürürlüğe koymasına izin verildi.
İtalyan yasalarına göre işlem gören tüm yurt içi ve sınır ötesi faturaların en başından beri Agenzia delle Entrate’in planlarına dahil edildiğini söylemek mümkün. Öyleyse, geniş kapsamlı sürekli işlem denetimlerini (CTC) uygulamaya geçirme fikrinden hiç vazgeçilmemiş gibi görünüyor.
SDI platformunun (Sistema di Interscambio) henüz açıklığa kavuşturmadığı İtalya’ya gelen ve İtalya’dan giden sınır ötesi faturalar konusuna, Esterometro raporunda ayrı olarak yer verildi. Esterometro, SDI’ın gözlerinden uzakta düzenlenen ve iletilen sınır ötesi gelen ve giden faturaları kapsıyor.
Esterometro için gereken veriler, FatturaPA faturasını düzenlemek için gereken verilerle benzerlik gösterse de, önemli farklılıklar mevcut. FatturaPA’da daha fazla belge türü bulunuyor. Ayrıca, mal ve hizmetlerin tanımı için daha fazla ayrıntıya ihtiyaç var.
İtalya vergi dairesinin zorunlu gerçek zamanlı denetim (clearance) platformunu yürürlüğe koyarken hedeflediği tam da bu derece ayrıntı düzeyiydi. Ayrıca, geniş kapsamlı CTC planları hâlâ gündemde: 2022’de, sınır ötesinden talep edilen ayrıntıların vergi dairesine sağlanıp FatturaPA’daki sınır ötesi fatura verilerinin SDI’ye iletilmesi Esterometro’nun yerini alacak.
İtalya, bu kararla Avrupa Konseyi’nin verdiği kısmi derogasyonun etkilerinin üstesinden gelmiş oluyor. Bilindiği üzere raporlama, Avrupa Konseyi’nin müdahalesi olmadan çeşitli AB ülkelerinin CTC’leri sessizce uygulamaya koyduğu bir alan oldu.
İtalya artık, Macaristan ve İspanya gibi diğer Üye Ülkelerle aynı stratejiyi uyguluyor. Bu ülkeler, AB kurumlarından (karşılaşsa bile) pek az itirazla karşılaşan, raporlama yükümlülükleri ile CTC’leri yürürlüğe koyan ülkeler. Bu ülkeler, sadece faturada bulunan verilerin raporlanmasını zorunlu tutarak bahsi geçen işlemler için ayrıntılı verilerden yararlanıyor. Gerçek zamanlı e-faturayı zorunlu kılmıyor.
Yeni yükümlülük, verilerin iletilmesini SDI platformu üzerinden sağlamak için bir gereklilik olarak tanımlanıyor. Bu durum, Esterometro ile gönderilecek olan verilerin bile artık FatturaPA formatında gönderileceği anlamına geliyor. Özel FatturaPA, temelde bir e-fatura değil.
Yani, sınır ötesi mal tedariğinde e-fatura hâlâ alıcının onayına tabi. İşlemi gerçekleştiren taraflar, faturaların formatı konusunda (FatturaPA ya da diğer) anlaşma sağlayabilir. Sonuç olarak, FatturaPA’dan başka yollar ile gönderilen hukuken geçerli bir fatura, FatturaPA sayesinde fatura veri raporu ile bir arada bulunacak.
İtalya vergi dairesi, şimdilik FatturaPA için ek teknik özellik duyurmadı. Bu durum, FatturaPA’nın geçtiğimiz Ekim ayından beri kullanıma hazır olduğunun güçlü bir göstergesi. FatturaPA 1.2.1 sürümüyle birlikte, entegrasyon belgeleri (sınır ötesi faturaların alınması üzerine düzenlenen bir belge sınıfı) için çeşitli sınıflandırmaların yapıldığı ayrıntılı yeni belge türleri Ekim 2020’de tanıtıldı. Bu sürümde, vergiden muaf veya karşı ödemeli sisteme tabi olanların ayrıntılı sınıflandırılması da yer alıyor.
FatturaPA’nın Esterometro’nun yerini alması ile SDI merkezi bir platform hâline geliyor. Artık sınır ötesi işlemler de dahil, FatturaPA ülkede ulaşılabilecek tüm ayrıntılı veriyi İtalya vergi dairesine sağlıyor. Yeni zorunlulukla elde edilen veriler, bu mali yıl boyunca vergi dairesinin gözlerden uzakta düzenlediği kullanıma hazır KDV iadelerinin işine yarayabilir. Bir sonraki mali yılın başında da, bu veriler vergi mükelleflerinin kullanımına muhtemelen hazır olacak.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Eylül 2020’de İtalya, elektronik belgelerin oluşturulması ve korunmasına ilişkin mevzuatta büyük değişiklikler yaptı. Bu yeni gerekliliklerin 7 Haziran 2021’de yürürlüğe girmesi bekleniyordu ancak Dijital İtalya Ajansı (AGID) yeni mevzuatın yürürlüğe giriş tarihinin 1 Ocak 2022’ye ertelenmesine karar verdi.
Bu yeni “Elektronik belgelerin oluşturulması, yönetilmesi ve korunmasına ilişkin yönergeler” (“Yönergeler”), elektronik belgeleri farklı açılardan düzenliyor. İşletmeler, Yönergeleri izleyerek elektronik belgelerinin mahkemede sağlam bir kanıt niteliği taşıyacağı varsayımından yararlanıyor.
Yönergelerin ertelenmesi, özellikle meta verileri e-belgelerle ilişkilendirme yükümlülüğü konusunda endişelerini dile getiren yerel kuruluşların iddiaları sonucunda AGID tarafından alınmış bir karar. Yönergelerde, sistemlerin kendi aralarında karşılıklı çalışabilir olmasını sağlayacak şekilde, e-belgelerle birlikte saklanması gereken meta veri alanları ayrıntılı olarak listeleniyor.
AGID, yeni e-belge mevzuatının yürürlüğe giriş tarihini ertelemenin yanında, yeni meta veri bölümleri ekleyip, bazı alanların açıklamasını değiştirerek meta veri gerekliliklerinde de değişikliğe gitti. Bununla birlikte AGID, özellikle standartlara yönelik referansları düzeltti ve bazı yükümlülükleri açıklığa kavuşturmak adına ifadeleri yeniden yorumladı.
Güncellenen Yönergeler’e ve bunlara ilişkin Ekler’e AGID’in internet sitesinden ulaşılabilir.
E belgeler hakkında daha fazla bilgi için bu bloga bakın.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Eylül 2020’de, Dijital İtalya Ajansı (AGID), 7 Haziran 2021’den itibaren yürürlüğe girecek olan elektronik belgelerin oluşturulması ve muhafazası konusundaki yeni gereklilikleri açıkladı.
AGID, İtalya’nın dijital gündeminden ve BT sistemlerinin kendi aralarında karşılıklı çalışabilir olmasını sağlamak için yasalara eşdeğer yönergeler ve teknik kurallar oluşturmaktan sorumludur. Yükümlülüklerinden biri, elektronik belgelerin oluşturulması, yönetimi, korunması ve saklanmasına ilişkin teknik kurallar belirlemek ve tesis etmektir.
İtalya’da e-belgeleri düzenleyen yasalar, Dijital Yönetim Kanunu, CAD’in (IT: Codice dell’amministrazione digitale) yayınlanmasıyla birlikte 2005’ten beri mevcuttur. CAD, kamu idaresi tarafından ve bazı durumlarda bireyler arasında teknolojinin kullanımına ilişkin temel kuralları ana hatlarıyla belirler. AGID’e, bir e-belgenin oluşturulmasından kalıcı olarak silinmesine kadar yaşam döngüsünün çeşitli yönlerini daha ileri seviyede düzenlemesi için normatif yetkiler veren CAD’dir.
E-belgelerin oluşturulması, yönetilmesi ve korunmasına yönelik AGID tarafından Eylül 2020’de sunulan yönergeler, çeşitli kuruluş ve devlet kurumu regülasyonlarını tek bir belgede topluyor. Yeni yasa, diğer yasal düzenlemelerdeki birçok hükmü yürürlükten kaldırıyor. İşletmeler, AGID yönergelerini izleyerek, elektronik belgelerinin yasal işlemlerde sağlam bir kanıt niteliği taşıdığı varsayımından yararlanıyor.
Mahkemede hangi belgelerin delil olarak kullanılacağının değerlendirilmesi, AGID yönergeleri uyarınca bir elektronik dosyanın bir e-belge olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin belirlenmesine yardımcı oluyor. Kanıtlara dayalı bir durumu mümkün olan en iyi şekilde oluşturmak için e-belgenin oluşturulması, korunması ve depolanması İtalyan yönergelerine uygun olmalıdır. Kural olarak, bir mahkemede yasal bir işleme ait delil olarak sunulması gerekebilecek belgeler yönergelere uygun olmalıdır.
İtalya da, birçok yargı bölgesi gibi, faturaların saklanması konusunu düzenlemiş (örneğin, belgelerin bütünlüğünün ve doğrulunun saklama süresinin sonuna kadar korunması zorunlu kılınmıştır) ve vergiye ilişkin belgeler için özel saklama süreleri belirlemiştir.
Faturalarla ilgili ayrıntılı regülasyon, e-faturaların mahkemede delil olarak sunulan vergi dairesi denetimlerinin bir parçası olduğunu göstermektedir. AGID yönergelerine göre, e-faturalar mahkemede tam kanıt niteliği taşıması için e-belge olarak ele alınmalıdır.
Yönergeler, bir elektronik belgeyi birçok açıdan düzenler. E-fatura söz konusu olduğunda en önemli konu, e-faturaların oluşturulması ve korunmasıdır.
1. E-belgelerin oluşturulması
İtalyan yönergelerine göre, bir e-belge değiştirilemez bir duruma geldiğinde oluşturulmuş kabul edilmektedir.
E-belge oluşturma yöntemine bağlı olarak (yazılım yoluyla oluşturma, elektronik yollarla edinme, vb.), nitelikli bir elektronik imza,mühür uygulaması veya bir koruma sistemine koyulması gibi çeşitli teknik yöntemler, bir belgenin değiştirilemez bir biçimde kalmasını sağlayabilir. AGID tarafından belirlenen bir listeye göre, her belgenin bir dizi meta veri (“meta veri raporu”) ile ilişkilendirilmesi de gereklidir.
Meta veri raporu, AGID tarafından düzenlenen bir XML formatında oluşturulur. Rapordaki alanlar, yönergelerdeki bir ekte açıklanmıştır ve kullanılan belgenin içeriğine ve belge yönetim planına göre isteğe bağlı veya zorunlu olabilir. Bununla birlikte, meta veri raporu işleme ait e-fatura verilerini içermez, çünkü raporun amacı vergiyle ilgili bilgileri toplamak değil, sistemlerin kendi içinde birlikte çalışabilmesini sağlamaktır.
İtalya’da dijital vergi kontrolleriyle ilgili iki yetkili merci bulunur: AGID (İtalya’nın dijitalleştirilmesi için İtalyan ajansı) ve ADE (İtalyan vergi dairesi). Bunun bir sonucu olarak, ADE’nin elektronik faturaların düzenlenmesine ilişkin hükümleri bazen e-belgelerin oluşturulmasını yöneten AGID hükümleriyle tutarsız gibi görünebilir.
AGID’in açısından bir e-belge, bütünlüğü ve doğruluğu güvence altına alınarak oluşturulurken, ADE için bir e-fatura yalnızca SDI tarafından onaylandığı takdirde yasal olarak geçerlilik kazanır.
Elektronik imzanın bulunması ve üst veri raporu oluşturulması gibi AGID hükümlerine uyulması, bir e-faturanın, AGID veya ADE formalitelerine uygun olmaması nedeniyle yasal bir işlemde kullanımının reddedilmemesini sağlayacaktır.
2. E-belgelerin korunması
İtalyan e-belgelerinin geçerliliği, yalnızca doğru şekilde muhafaza edildikleri takdirde korunur. Diğer ülkelerde, dosyaları bir bellek sistemi ile her türlü donanımda tutmak yeterliyken, İtalya, e-belgelerin saklanmasını kapsamlı şekilde düzenler ve koruma olarak adlandırdıkları şeyi talep eder.
Koruma, bir belge saklanmadan önce uygulanan bir dizi prosedürden oluşur. Daha detaylı şekilde bakıldığında, e-belgeler İtalyan standardizasyon kurumu UNI tarafından oluşturulan belirli bir standarda uyumlu bir ‘arşivleme paketi’ ile eşleştirilmelidir. Belgeye daha sonra hesaba dayalı adresleme uygulanır, belge imzalanır ve saklanmadan önce zaman damgası koyulur.
İtalya’da e-belgelerin saklanmasına ilişkin süreç yeni değil; ancak AGID yönergelerinin atıfta bulunduğu standartlar 2020 yılında, e-faturalar gibi e-belgeleri saklayanların uygulamadaki yaşadıkları zorlukları yansıtacak şekilde gözden geçirilmiştir.
AGID yönergelerinin dışında, ADE, bir koruma sisteminde saklanan e-faturalar için ‘arama kriteri’nin uygulanmasını zorunlu kılar. Bu, bir denetçinin, işlemi gerçekleştiren tarafların adı, KDV numarası ve belge türü gibi yasayla tanımlanan parametreleri kullanarak e-faturaları bulabilmesi ve erişebilmesi gerektiği anlamına gelir.
Birçok saklama sisteminde arama kriterleri, veriler “meta veri” şeklinde bildirilerek oluşturulur (bir e-belgenin oluşturulması sırasında üretilen “meta veri raporu” ile karıştırılmamalıdır). Arama kriterlerini besleyen vergiyle ilgili meta veriler ve bir e-belge ile birlikte oluşturulan meta veri raporu, farklı devlet organları tarafından uygulanan farklı yükümlülükler şeklinde bir arada bulunur.
İtalya’da e-fatura kullanan vergi mükellefleri, AGID yönergelerinden doğrudan etkilenmektedir. Bir e-belgenin tanımı söz konusu olduğunda ve oluşturulduğu düşünüldüğünde bir miktar takdir yetkisi olsa da, tam uyum ve kanıt niteliği ancak bir e-faturanın AGID ve ADE düzenlemelerine uygun olması halinde elde edilir.
Faturanın düzenlenmesi sırasında meta veri raporunun otomatik olarak oluşturulması, mevcut BT sistemlerinden bilgi alan vergi mükelleflerinin eşleme konusunda çalışmasını gerektirebilir. Meta veri raporu şu anda ADE’ye veya SDI denetim platformuna gönderilmiyor. Bununla birlikte, tam uyum için meta veri raporunun vergi mükellefinin koruma sisteminde e-fatura ile birlikte saklanması gerekiyor.
Çeviri (standartlar yalnızca İtalyanca olarak mevcuttur), yorumlama ve değişiklikleri uygulama için belgelerin korunması süreci ve yeni standartlara uyacak şekilde arşivleme çözümlerinin uyarlanması önemli düzeyde BT kaynağı gerektiriyor. Kullanımı yalnızca bir kişi ile sınırlandıran telif hakkı lisanslarıyla korunan standartları edinmenin de bir maliyeti var.
AGID tarafından yeni kuralların konsolide edilmesi ve sunulması, İtalyan yasalarına göre elektronik fatura oluşturan ve saklayan vergi mükelleflerinin, bazen vergi yasasıyla tutarsız olan gerekliliklere uymaları gerektiği anlamına geliyor. Sonuç olarak, işletmelerin mahkemede tam kanıt niteliği taşıyan belge sunmasının tek yolu, hem AGID hem de ADE kurallarına uymaktır.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Umman Sultanlığı, 16 Nisan 2021 itibariyle Katma Değer Vergisi’ni yürürlüğe koydu. KDV sisteminin aşamalı olarak uygulanması planlanıyor. İşletmeler, cirolarına göre gelecek yıl farklı kriterlerle KDV’ye kaydolacak.
| Ciro | Zorunlu Kayıt İçin Son Tarih | Kaydın Yürürlüğe Girme Tarihi |
| 1.000.000 OMR’den fazla | 15 Mart 2021 | 16 Nisan 2021 |
| 500.000 OMR – 1.000.000 OMR | 31 Mayıs 2021 | 1 Temmuz 2021 |
| 250.000 OMR – 499.999 OMR | 31 Ağustos 2021 | 1 Ekim 2021 |
| 38.500 OMR – 249.999 OMR | 28 Şubat 2022 | 1 Nisan 2022 |
İthalata ek olarak, Umman kaynaklı mal ve hizmetlerin tedariğine de %5 oranında KDV uygulanacak. İşten tüketiciye ulaştırılan birçok hizmet, tedarikçinin ikametgahından sağlanacak. Ancak, elektronik hizmetlerin ve telekomünikasyon (Umman’da kullanılanın temini Umman’dan sağlanır) veya restoran hizmetlerinin temini gibi bazı istisnalar mevcut. KDV kaydı olan işletmelerin, üç ayda bir elektronik bir portal aracılığıyla iadeleri dosyalaması gerekiyor.
Aşağıda belirtilen mallar/hizmetler sıfır KDV oranına tabi:
KDV’den muaf olan hizmetler/mallar:
2016 yılında Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin (GCC) altı Üye Devleti, ortak bir çerçeveye kapsamında %5 KDV uygulamayı kabul etti. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri KDV sistemlerini 2018 itibariyle yürürlüğe koydu. 2019 itibariyle Bahreyn de onların arasına katıldı. Suudi Arabistan, 2020 Temmuz ayında KDV oranını %15’e çıkardı. Kuveyt ve Katar, zaman çizelgesi henüz netleşmemiş olsa da, gelecekte KDV uygulayacaklarını açıkladılar.
Çerçeve anlaşmasında, GCC Üye Devletleri arasında mal satışına ilişkin özel kurallar belirtiliyor. AB’nin topluluk içi tedarik kurallarına benzer bir şekilde, daha fazla Üye Devlet çerçeveyi uygulayana ve gerekli BT altyapılarını sağlayana kadar bu tür kurallar askıya alındı.
Umman’da iş yapan kuruluşların, önümüzdeki günlerde KDV yükümlülüklerini gözden geçirmeleri gerekiyor.
Yeni önlemlerle ilgili ayrıntılı bilgi için Umman Vergi Dairesi internet sitesine göz atın: https://tms.taxoman.gov.om/portal/web/taxportal/
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Kısa bir süre önce, vergi sahtekarlıklarıyla mücadele etmek ve KDV açığını azaltmak isteyen birkaç Doğu Avrupa ülkesinin, bu konuda etkili bir araç olan sürekli işlem denetimlerini (CTC) uygulama yolculuklarına başladıklarını gördük.
CTC çerçevelerinin yapısı, kapsamı ve uygulaması değişebilse de, hepsinin ortak bir özelliği var: İşletmeler için operasyonel verimlilik sağlamak ve vergi kaçakçılığına karşı mücadele etmek için iş verileri üzerindeki devlet kontrolünü artırma gayesi.
Gelin, Doğu Avrupa’daki CTC gelişmelerinden bazılarını daha yakından inceleyelim.
Slovakya Maliye Bakanlığı, ülkede bir CTC projesinin başlatılması yönünde mevzuat hazırladığı yaptıklarını duyurdu. Bu gelişme, Slovakya’nın İtalya, Macaristan ve İspanya gibi ülkelerin izinden gittiği anlamına geliyor. Ülkenin bunu yapmasındaki amaç; Slovakya’nın KDV açığı oranını (%20) AB ortalamasına (%11) çekmek ve ticari işlemlerin temelindeki gerçek zamanlı bilgileri elde etmek.
Slovakya’da önerilen CTC projesi, işletmelerin, ticari iş ortaklarına fatura düzenlemeden önce ilgili vergi dairesine fatura verilerini raporlamalarını ve aynı şekilde, ticari tarafların da alınan faturalarını bildirme yükümlülükleri olmasını gerektiriyor. Söz konusu verilerin, lisanslı bir muhasebe yazılımı veya devlete ait bir portal (şu anda geliştirme aşamasında) üzerinden gönderilmesi gerekiyor.
Mart 2021’de yasa tasarısına ilişkin sonuçlanan kamuoyu istişaresi, Slovakya devletinin mevzuat sürecinde istikrarlı bir ilerleme kaydettiğinin bir göstergesi oldu. Ancak henüz uygulamanın yürürlüğe girmesi konusunda bir tarih duyurulmadı.
CTC’leri piyasaya sunmaya çalışan bir diğer ülke de Bulgaristan. Bulgaristan’ın vergi otoritesi olan Ulusal Gelir Dairesi (NRA), e-faturaları ve faturaların vergi dairesine iletilmesini zorunlu kılmayı değerlendirdiğini duyurdu. Faturaların vergi dairesine iletilmesi, tedarikçilerin e-fatura yazılımı veya vergi dairesi tarafından geliştirilen ve barındırılan bir yazılım üzerinden gerçekleştirilebilir.
NRA, zorunlu bir e-fatura modelinin benimsenip benimsenmeyeceğine karar vermek için ilgili sektör paydaşlarıyla birlikte e-fatura teklifini değerlendiriyor. 2021 yılı sonuna kadar CTC projesinin benimsenmesine ilişkin bir kararın duyurulması bekleniyor.
Tıpkı Bulgaristan gibi, Sırbistan da böyle bir reformun işletmelere sağlayacağı faydaların yanı sıra devlete de ticari faaliyetlere ilişkin bilgi sunması umuduyla zorunlu e-fatura uygulamasına geçme niyetinde olduklarını duyurdu.
Sırbistan devleti; B2B ve B2G işlemleri için elektronik faturaların düzenlenmesini, e-fatura sistemini, bir e-faturanın içermesi gereken unsurları ve e-arşivlemenin ana hatlarını ortaya koyan e-fatura mevzuatını benimsedi.
Faturaların ve diğer muhasebe belgelerinin de Mart 2021’de yasal olarak kabul edilen yeni projenin bir parçası olarak elektronik biçimde (Sırbistan elektronik faturalama standardına göre, UBL 2.1.) düzenlenmesi, iletilmesi ve dijital imza ile imzalanması gerekiyor.
Mevzuata ilişkin daha fazla bilgiler yayınlanacak olsa da, yasa; mevzuatın aşamalı olarak yürürlüğe girmesini ortaya koyuyor:
Mevcut aşamada söz konusu e-fatura sistemine nasıl erişilmesi ve kullanılması gerektiğine dair ayrıntılar hala belirsizliğini koruyor. Ancak, B2G ve B2B faturalarının vergi dairesinin merkezi kayıtına gerçek zamanlı olarak rapor edilmesi beklendiğinden, sürecin bir CTC unsuru içereceği açık.
AB’deki en büyük KDV açığına sahip olan (2017 yılı KDV açığı %35,5) Romanya, Standart Vergi Denetim Dosyası (SAF-T) gereksinimlerine uygun olarak vergi denetimleri getirmeyi planlıyor. Bu denetimlerin gelmesi durumunda, Romanya Mali İdari Ulusal Kurumu (ANAF) geniş bir işletme muhasebesi yelpazesinde daha fazla görünürlüğe sahip olacak.
OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarafından 2005 yılında geliştirilen SAF-T yükümlülükleri; içlerinde Portekiz, Lüksemburg, Fransa, Avusturya, Polonya, Litvanya ve Norveç’in de olduğu birçok AB ülkesinde uygulamaya başlandı. Bu ülkelerin izinden giden ANAF, SAF-T’nin uygulanmasını içeren bir proje duyurdu. Duyurunun ardından birkaç gecikme yaşansa da, projenin Temmuz 2021’de sonuçlanması bekleniyor.
Hırvatistan, çevrimiçi malileştirme de denen perakende işlemlerinin vergi dairesine gerçek zamanlı bildirimine ilişkin bir sistemi uygulamaya koyan dünyadaki ilk ülkelerden biri.
Perakendeci dolandırıcılığıyla mücadele etmeyi amaçlayan sistem, nakit işlemlerin vergi dairesine gerçek zamanlı iletilmesini sağlıyor. Ayrıca, vergi dairesinin web uygulaması üzerinden mali makbuzu doğrulayarak vatandaşları da vergi uyumluluğunda yer almaya teşvik ediyor.
Devlet, Ocak 2021’de vergi denetimlerini kolaylaştırmak amacıyla nakit işlemlerdeki mali makbuzlar için QR kodu gereksinimini uygulamaya aldı. Tüketiciler, web uygulamasına JIR kodunu girerek veya QR kodunu tarayarak makbuzlarını doğrulamak zorundalar.
CTC girişimlerinin Avrupa’daki devletler ve vergi daireleri arasında giderek daha popüler hale gelmesiyle, bu tür rejimleri benimsemenin bölgedeki vergi politikası için yeni bir standart haline gelmesi uzun sürmeyecektir.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Hırvatistan, nakit işlemlerin gerçek zamanlı olarak vergi dairesine raporlanmasını sağlayan sistemi tanıtan ilk ülkelerden biriydi. Çevrimiçi malileştirme sistemi olarak bilinen sistem, nakit işlemlere uygulanan vergi denetimlerini bir üst seviyeye taşımak amacıyla yeni zorunlulukları beraberinde getirdi.
Perakendeci dolandırıcılığıyla mücadele etmeyi amaçlayan sistem, nakit işlemlerin vergi dairesine gerçek zamanlı iletilmesini sağlıyor. Ayrıca, vergi dairesinin web uygulaması ile mali makbuzu doğrulayarak vatandaşları da vergi kontrollerinde yer almaya teşvik ediyor.
Önceki çevrimiçi malileştirme sisteminde, fatura düzenleyenlerin fatura verilerini onay için vergi dairesine göndermesi gerekiyordu. Ayrıca, müşteriye verilen son makbuza vergi dairesinin oluşturduğu özel fatura tanımlama kodunu (JIR) eklemesi gerekiyordu. Satış kaydını, vergi dairesinin web uygulamasına JIR kodunu girerek doğrulamak mümkündü.
Hükumet, vatandaşların katılımını sağlamak, ayrıca vergi kayıt ve kanıtlarının kontrol edilebilirliğini artırmak için yeni bir mali makbuz zorunluluğunu yürürlüğe koydu.
1 Ocak 2021 itibariyle, nakit işlemler için, mali makbuzlara bir QR kodu eklenmek zorunda. Tüketiciler, artık makbuzlarını web uygulamasına JIR kodu girerek veya QR kodunu tarayarak doğrulayabilirler.
Vergi reformunun bir parçası olan ve satışların self-servis cihazlar aracılığıyla malileştirilmesini amaçlayan yeni prosedür, 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girdi.
Vergi mükellefi, malileştirme prosedürünü self-servis cihazlar aracılığıyla gerçekleştirmek için; (I) satış mesajlarının elektronik olarak imzalanması için yazılımı etkinleştirmek ve (II) vergi idaresi ile elektronik veri alışverişi sağlamak için internet bağlantısı sağlamak zorunda.
Self-servis cihazların malileştirilmesi gerçekleştirilirken sadece satış mali hâle getirilir ve vergi idaresine gönderilir. Müşteri için fatura düzenlenmez.
Zorunluluk uygulamaya konmasına karşın, veri güvenliği ve değişimine yönelik süreç ve önlemleri kapsayan ikincil mevzuat henüz yayınlanmadı. Ancak, yakın zamanda yayınlanması bekleniyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
1 Ocak 2021’deki tanıtımı COVID-19 salgını nedeniyle ertelenen e-ticaret paketi, 1 Temmuz 2021’de tanıtılacak. Birçok ülkede yürürlükte olan geniş kapsamlı kısıtlamalar nedeniyle üye ülkelerin çoğu adaptasyon sürecinde. Salgından önemli ölçüde etkilenen çoğu üye ülke için COVID-19 sorunu, çözüme kavuşmaktan hala oldukça uzak.
Ancak yine de, Avrupa Komisyonu’nun planı, önemli ek gelir yaratma potansiyeline sahip olduğu için paketin uygulanması konusunda kararlılıkla devam etmek yönünde. Komisyon, planın üye ülkeler için yıllık olarak 7 milyar Euro ek gelir üreteceğini tahmin ediyor.
Bu durum, uygulanan karantinaların bir sonucu olarak tüketicilerin satın alma tercihlerinin çevrimiçi satın almaya kayması ve paketin yürürlüğe konmasında yaşanacak daha fazla gecikme ile birleşince, AB dışından gelen ürünlerin satıcıların için geçerli olan düşük tutarlı konsinye muafiyetinin (LVCR) sağladığı faydayı sürdürecek. Bu, düşük tutarlı ithalatı KDV’den muaf tutarken, mevcut bir yerel tedarikçi sattığı ürünlerin değeri ne olursa olsun KDV’ye tabi olmak zorunda. Düşük tutarlı konsinye muafiyeti (LVCR), yeni paketin tanıtıldığı 1 Temmuz 2021’de kaldırılıyor.
Düşük tutarlı konsinye muafiyeti (LVCR), Birleşik Krallık Hükumeti tarafından kısa süre önce kaldırıldı; böylece, İngiltere’ye yapılan tüm ithalat artık KDV’ye tabi ve tedarikçiler ile tedarikçi kabul edilenler, ürünlerin 135 sterlin altında olduğu B2C satışları için KDV’yi kaydettirmek ve hesaplamakla yükümlüler.
AB’deki muadil plan, tedarikçiler ve tedarikçi kabul edilenlerin Import One-Stop Shop (iOSS) yoluyla yaptıkları 150 Euro’nun altındaki ithalatlarda tek bir Üye Ülkede KDV’yi hesaplamakla yükümlü olmalarını sağlayan bir mekanizma oluşturacak. One-Stop Shop’un (OSS) diğer versiyonları da AB şirketlerinin AB içi mesafeli satışları ve sınır ötesi B2C hizmet tedarikleri (Birlik içi OSS) ile AB dışı tedarikçiler tarafından gerçekleştirilen B2C hizmetlerinin tedariki (Birlik dışı OSS) için geçerli olacak.
Hem üye ülkelerin hem de işletmelerin, e-ticaret paketi sunulduğunda gerçekleşecek temel değişikliklere hazırlıklı olup olmadıkları konusunda devam eden endişeleri var. Avrupa Komisyonu, açıklayıcı notlar şeklinde bazı rehberler ve bir gümrük kılavuzu yayınladı, ancak yine de birçok soru cevapsız kaldı.
Komisyon’un bulmacadaki son parçası, OSS kılavuzu. Bu, yaklaşan e-ticaret paketinin getireceği değişiklikleri yansıtacak şekilde mevcut Mini One-Stop Shop kılavuzunu güncelleyecek aynı zamanda kayıt, iade ve ödeme gibi önemli konuları kapsayacak. Bu kılavuzun ne zaman yayınlanacağı henüz belli değil ancak zaman azalıyor.
Üye ülkeler açısından bakıldığında, tüm vergi dairelerinin değişime hazır olmadığının göstergeleri de var. Hollanda hükumeti, zamanında hazır olmak için acil durum önlemlerini uygulamaya koyuyor ve uygulamaya konan sistem vergi dairesinin hiç istenmese de manuel müdahalesini gerektirecek gibi gözüküyor.
Buna ek olarak, Alman gümrük idaresi kısa süre önce, 150 Euro’nun altındaki ürünler için yeni elektronik gümrük beyannamesinin 1 Ocak 2022’ye kadar uygulanmayacağını duyurdu; ancak bunun Almanya’da yürürlükte olacak iOSS’nin üzerinde ne gibi bir etkisi olacağı ise tam olarak belli değil.
Yeni OSS mekanizmalarının işletmeler için basitleştirme sağlayacağı ve KDV’nin tek bir üye ülkede muhasebeleştirilmesine imkan sunacağı açık. Ancak işletmelerin, kendileri için OSS’nin doğru çözüm olduğundan ve regülasyonla uyumlu olduklarından emin olmaları için dikkate almaları gereken karmaşıklıklar var.
Sipariş tamamlanmadan önce müşteri tarafından ödenen KDV’nin gösterilmesi gerekliliği, halihazırda COVID-19 ve Brexit kaynaklı bir çok sorunla boğuşan çok sayıdaki işletmeyi zorlayacak sistem değişikliklerini beraberinde gerektirecek. Buna bir de kayıt tutma gereksinimlerini ekleyince, basitleştirmenin o kadar basit olmadığı açık.
Kurallara uyulmaması, planlara dahil edilmemeye ve KDV’nin ödenmesi gereken tüm üye ülkelerde KDV için kayıt yaptırmak zorunda kalınmasına neden olabilir. Gerçekleştirdikleri mesafeli satışın bir sonucu olarak, hali hazırda tüm üye ülkelerde KDV için kayıtlı olan e-ticaret işletmeleri için bu durum, mevcut düzenlemelere geri dönüş anlamına geliyor. Fakat OSS’ye katılmayı seçen birçok ülkede büyük olasılıkla bu geri dönüş için mevcut kayıtlar iptal edilecek. Bu nedenle bunların eski haline getirilmesi de işletmeler için ek maliyet ve idari yük yaratacak.
Hali hazırda kendi üye ülkeleri dışında yalnızca az sayıda ülkede kayıtlı olması muhtemel olan küçük işletmeler için plandan çıkarılma, uyum maliyetlerinde önemli bir artışa neden olacak. AB içi B2C mal tedariğine yönelik yeni tedarik yeri kuralları, AB içi B2C malları ve elektronik olarak sağlanan hizmet satışları 10.000 Euro’nun altında olan AB’de yerleşik işletmeler için geçerli değil. Ancak işletmelerin birçoğu bu tutarı aşacak ve OSS kullanılamıyorsa uyumluluk yükleri önemli ölçüde artacak.
Bu nedenle, işletmelerin yeni kuralların yaratacağı etkiyi etraflıca düşünmesi ve OSS’nin kendileri için doğru olup olmadığını ve eğer doğruysa, kurallara uyumu nasıl sağlayacaklarını belirlemesi gerekiyor. Değişikliklerin uygulamaya konmasına ilişkin daha fazla gecikme olası görünmediği için Avrupa Komisyonu ve vergi daireleri tarafından acilen ilave rehberlik sunulması gerekiyor.
KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin