Hitsoft
Türkiye ile birlikte 16 ülkede SAP çözümleri sunan Hitsoft’un en büyük önceliklerinden biri müşterilerinin kendisine duyduğu güveni korumak. Bu nedenle bazı süreçleri birlikte yürüttüğü iş ortaklarını da aynı hassasiyetle seçiyor.
e-Mutabakatın iş dünyasındaki rolünü ve avantajlarını merak edenler için, “e-Mutabakat nedir?” “Elektronik mutabakat nasıl faydalar sunar?” gibi soruları yanıtlayacak bir yazı hazırladık. Gelin, muhasebe ve finans dönüşümünde e-Mutabakatın rolünü birlikte ele alalım…
Kelime olarak uzlaşma, uygunluk, uyum anlamlarına gelen mutabakat; şirketler için elektronik ortamda sunduğu kolaylıklarla dikkat çekiyor. Türkiye’de henüz yasal bir zorunluluk olarak görülmeyen e-Mutabakat çalışmaları, şirketler tarafından gönüllü geçişlerle gerçekleşiyor. Tıpkı ilk dönemlerde e-Fatura geçişlerinde olduğu gibi… Bugün yasal olarak e-Fatura, e-Arşiv fatura kullanıcısı olan şirketlerin yarısı; ilk dönemde avantajlarını görerek, gönüllü olarak bu elektronik belgeleri kullanmaya başlamıştı. Şimdi benzer bir durum e-Mutabakat için geçerli…
Peki e-Mutabakat nedir ve şirketler yasal bir zorunluluk olmadığı halde bu elektronik mutabakat uygulamasını neden kullanmak isteyebilir? Bu soruların yanıtlarına geçmeden önce mutabakat türlerini anlamak faydalı olacaktır.
Türkiye’de iki mutabakat türü bulunuyor:
Cari Mutabakat, birlikte iş yapan iki firmanın borç ve alacak ilişkisini izlemek amacıyla bu konuda uzlaşmaları ve cari hesaplarını birbiriyle paylaşması anlamına geliyor. Böylece hesaplar arasındaki eksiklik ya da uyuşmazlıkların kontrol edilmesi mümkün oluyor. İnsana bağlı hata faktörünü ortadan kaldırmaya yarayan bu paylaşım ve kontrol süreci; şirketlerin işleyişine göre aylık ya da yıl bazında yapılabiliyor. Regülatif bir zorunluluk olmadan, tamamen gönüllülük esasıyla yapılan bu çalışmalar, şirketlerin hesaplamalarında gerçekleşebilecek farklılıklar/yanlışlıklar sonucunda sorgulanmalarını da önlemiş oluyor.
BA-BS Mutabakat ise regülatif olarak zorunlu olan bir işlem. Karışıklık olmaması için açıklamak gerekir: BA-BS adıyla bir mutabakat, bir de formların beyan edilmesi işlemi söz konusu. BA, ‘bildirim alış’; BS ise ‘bildirim satış’ın kısaltmaları.
Bir firmanın, bir cari hesaba 30 günlük süre içinde KDV miktarı hariç 5000 TL’yi geçen alım ya da satımlarından, elektronik olmayan faturalarının formla beyan edilmesi gerekiyor. Bu işlem her ayın 5’ine kadar, mutabakat ve beyanname şeklinde yapılıyor ve her iki firmanın karşılıklı beyanlarının uyumlu olması gerekiyor. Uyumsuzluk söz konusu ise her iki şirket de otomatik olarak sorgulanmaya tabi tutulabiliyor.
BA/BS mutabakat formunun yasal dayanağı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Bilgi Verme” başlığını taşıyan 148. maddesi. Bu maddede gerçek ve tüzel kişilerin, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ya da vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecbur olduğu bilgisi yer alıyor. BA/BS sınırına ve esaslarına göre verilen formlar da bu bilgilerden biri. Muhasebe defterlerini bilanço esasına göre tutan ve beyannamesini de elektronik ortamda veren işletmeler, BA/BS formunu da elektronik ortamda vermekle yükümlüler. BA/BS mutabakatı yapılmadan formların beyan edilmesi durumunda ise hata yapılabilir. Bu nedenle mutabakat işlemlerinin de elektronik ortamda yapılması, zorunlu olmamakla birlikte, şirketlerin kendi faydası için önem taşıyor.
Yukarıda detaylı bir şekilde anlatıldığı gibi mutabakat, şirketler arası alacak-borç hesaplarının eşitlenmesi süreçlerini kapsıyor. Bu işlemler geleneksel mutabakatta e-posta, telefon, faks gibi yöntemlerle yapılırken; e-Mutabakatta tamamen elektronik olarak gerçekleşiyor. Böylece verilerin eşleştirilmesi, karşılaştırılması ve mutabakata çevrilmesi; mutabakatların takip, onay ve ret süreçlerinin tek kontrol paneli üzerinden yürütülmesi ve de ciddi bir zaman tasarrufu sağlanması mümkün oluyor. Şirket kendi verileri ile karşıdakini kolayca karşılaştırıp işlemlerine hızla devam edebiliyor. Ek olarak bir de söz konusu şirketler devletin sunduğu KEP adresine sahipse ve gönderim buraya yapılıyorsa, tüm süreç yasal zemine oturtularak yürütülmüş oluyor.
Elektronik mutabakatın, geleneksel mutabakata kıyasla neleri kolaylaştırdığını biraz daha detaylı inceleyebiliriz:
Daha sağlıklı nakit akışı: Öncelikle bu yöntem, müşterilerinizle olan fatura ve nakit akışlarınızı daha sağlıklı takip etmenizi sağlıyor. Çok fazla fatura akışınınız varsa, tüm belgeleri tek tek kontrol etmek kolay olmuyor. Cari mutabakatı yapılmayan faturaların tahsilatları, ortaya çıkan hatalar/uyumsuzluklar nedeniyle gecikebiliyor. Tahsilat vadesi gecikince de şirketin nakit akışı doğrudan etkileniyor.
Hata azaltma: Elektronik mutabakat, verilerin tutarlılığını sağlıyor ve hataları en aza indiriyor. Bu da finansal tabloların ve raporların doğruluğunu artırıyor.
Hız ve verimlilik: Manuel mutabakat süreçleri zaman alabilir ve hata riski taşıyabilir. E-Mutabakat, işlemleri otomatikleştirerek süreci hızlandırıyor ve verimliliği artırıyor.
İzlenebilirlik ve denetim: Elektronik mutabakat süreci, her aşamada kimin ne yaptığını izleme ve denetleme olanağı sunuyor. İç ve dış denetim süreçlerini kolaylaştırması açısından önemli bir izlenebilirlik imkanı…
Kağıtsız çalışma ortamı: e-Mutabakat, kağıt kullanımını ve dolayısıyla da çevreye etkiyi azaltıyor. Aynı zamanda ofis içindeki depolama ve arşivleme maliyetlerini düşürüyor.
Esneklik ve uyum: e-Mutabakat çözümü, değişen iş gereksinimlerine kolayca uyum sağlayabilir. Bu çözümü kullanıyorsanız bir özel entegratörler işlerinizi yürütüyorsunuz demektir. Özel entegratör ise GİB’in yeniliklerini yakından takip eder ve bunlara hızlıca uyum sağlamanız için çalışır. Çöümü kullanırken ihtiyaç duyduğunuz yenilikleri de geliştirerek sisteme adapte edebilir. Sisteme yeni gereksinimler eklenebilir ve iş süreçleri güncellenebilir.
Mobil erişim: e-Mutabakat çözümü, mobil erişim imkanı sunarak kullanıcıların herhangi bir yerden işlem yapmasına olanak tanır. Bu nedenle sürekli masa başında olmaya gerek yoktur. İş süreçlerini daha da esnek hala getirir.
Maliyet tasarrufu: Online mutabakat süreci, iş gücü maliyetlerini azaltabilir ve kağıt, mürekkep, posta gibi geleneksel maliyetleri ortadan kaldırabilir.
Tüm bu kolaylıklarla birlikte şirketin finansal süreçlerini daha yönetilebilir kılmış olursunuz.
e-Mutabakat ile ilgili sık sorulan soruları da bu yazıda ele almak istiyoruz…
e-Belgelerin elektronik olması süreçlerdeki insana bağlı hata faktörünü yüzde 100 ortadan kaldırmıyor. e-Fatura sizin sisteminizden çıktıktan sonra önce Gelir İdaresi Başkanlığı’na onaya, ardından da karşı tarafa onaya gidiyor. Belge sizden hatasız şekilde gitmiş olsa bile, karşı tarafın belgeyi onaylaması, kendi sistemlerine alması esnasında; yabancı para birimli fatura varsa kur farkından doğabilecek hatalar, faturanın reddi olan durumlarda ya da iade faturası kesilecek durumlarda ortaya çıkabilecek hatalar söz konusu olabiliyor. Bu da cari mutabakat kullanımını gönüllü olarak ‘zorunlu’ hale getiriyor. Mutabakat olmadan ilerlediğinde hata ya da hatalar söz gerçekleşirse, tüm şirketin nakit akışı o şekilde planlandığı için, sonradan düzeltme yapmak çok daha zor oluyor.
KEP kullanımı için herhangi bir entegrasyona ihtiyaç duyulmuyor. KEP süreci normal bir mail kullanımı gibi ilerliyor.
Online mutabakat henüz GİB tarafından bir zorunluluk olarak belirlenmediği için, işlemlerle ilgili bir saklama süresi de bulunmuyor.
Elektronik mutabakat kullanımı hiçbir şirket/sektör için zorunlu olarak belirlenmemiştir. Mutabakatlarını dijital ortamda yönetmek isteyen tüm şirketler bu yöntemi kullanabilirler. Bunun için yalnızca bilanço esasına göre defter tutmak yeterlidir.
Yazının son bölümünde Sovos olarak sunduğumuz e-Mutabakat çözümü hakkında da bilgi vermek istiyoruz. e-Mutabakat sistemini kullanmak istiyorsunuz, peki bunun için nasıl bir süreç sizi bekliyor?
Sovos aracılığıyla e-Mutabakatı üç farklı yöntemle ile kullanabilirsiniz.
Bunlardan ilki: Web Servis Entegrasyonu. Eğer e-Mutabakat süreçlerini kendi ERP’niz ile yönetmek istiyorsanız Sovos Web Servis Entegrasyonu aracılığıyla gönderimlerinizi yapabilir, var olan mutabakatlarınızın durumlarını görüntüleyebilir, güncelleme, iptal vb işlemlerinizi yapabilirsiniz.
İkinci seçenek: SAP Çözümü. Yukarıda bahsedilen tüm çözümü, ayrı bir platforma ihtiyaç duymadan SAP’deki ekranlarınızdan takip edebilirsiniz.
Üçüncü seçenek: Manuel Kullanım. Manuel süreçlerde tüm işlemlerinizi e-Mutabakat portalı üzerinden yürütebilirsiniz.
Bu sistemler üzerinden mutabakat verilerini tarih, tür gibi kriterlere göre filtreleyebilir; göndermiş olduğunuz bütün mutabakatların durumlarını inceleyebilir, ne kadarının onaylandığını, ne kadarının onay beklediğini veya reddedildiğini görebilir ve pek çok farklı kritere göre raporlamalar yapabilirsiniz.
Portal kullanımı hakkında detaylı bilgi almak için ilgili webinarımızı izleyebilirsiniz. e-Mutabakat sistemi hakkında bilgi almak ya da sisteme geçiş yapmak için ise linke tıklayabilirsiniz.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 28 Aralık 2023 tarihinde Elektrikli Şarj Hizmetlerine ilişkin iki önemli güncelleme paylaştı. Elektrikli şarj hizmeti sunan işletmeleri doğrudan ilgilendiren bu güncellemelerden biri e-Faturalar, diğeri ise elektrikli şarj ünitelerinin (EŞÜ) paketleri ile ilgili.
7 Ekim 2023’te yayımlanan 551 Sıra No.lu tebliğ ile elektrikli araçlara sunulan şarj hizmetine ilişkin faturanın teslim anında düzenlenmesi zorunluluğu getirildi. Bir diğer önemli değişiklik ise şarj istasyonlarında gerçekleştirilen şarj hizmetlerine ilişkin bilgiler ile bu hizmet karşılığında düzenlenen faturada yer alan bilgilerin, anlık olarak, elektronik ortamda GİB Teknoloji sistemlerine bildirilmesi zorunluluğu oldu. Konuyla ilgili ilk tebliğ ve yeni güncellemeler hakkındaki bilgileri yazının devamında okuyabilirsiniz…
Resmî Gazete’de 7 Ekim 2023 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren, ‘Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 509)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 550), e-Fatura uygulamasının kapsamını genişletti. Buna göre:
Şarj Hizmeti Yönetmeliği kapsamında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan şarj ağı işletmeci lisansı alan mükellefler ile bu mükellefler tarafından sertifika verilen şarj istasyonu işletmecileri için e-Fatura kullanımı zorunlu hale geldi.
Geçmiş örneklerin aksine bu kez herhangi bir hasılat limiti getirilmeden, tüm işletmelerin e-Faturaya geçişi söz konusudur. Belirtilen alanda halihazırda faaliyette olan işletmelerin 2 Ocak 2024 tarihine kadar e-Faturaya geçiş yapması gerekiyordu. Bu süreçte faaliyete yeni başlayacak işletmeler ise doğrudan e-Fatura kullanmak durumundadır.
Söz konusu işletmeler için e-Fatura kullanma zorunluluğunun başlamasına sayılı gün kala, Gelir İdaresi Başkanlığı konuyla ilgili önemli güncellemeler paylaştı.
GİB, 28 Aralık 2023 tarihli duyurusu ile şarj ağı işletmecisi mükellefler ile şarj istasyonu işletmecilerini ilgilendiren Elektrik Şarj Hizmetlerine İlişkin Fatura Teknik Kılavuzu’nu ve güncellenmiş e-Arşiv Teknik Kılavuzu’nu yayımladı. Aynı zamanda, yeni teknik düzenlemeler ışığında e-Fatura ve e-Arşiv paketleri güncellendi ve duyuruyla birlikte güncel paketler paylaşıldı.
Söz konusu kılavuz ve e-Fatura paket değişiklikleri, 2 Ocak 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.
**e-Arşiv teknik kılavuzu 3 Ocak 2024 tarihinde tekrar güncellenmiştir.
28 Aralık 2023’te yayımlanan, yeni Şarj Ağı İşletmelerinin Elektrik Şarj Hizmetlerine İlişkin Bildirim Teknik Kılavuzu ile birlikte:
551 Sıra No.lu tebliğ kapsamında, Şarj Ağı İşletmecilerinin hizmet vermek üzere şarj ağına ekledikleri veya çıkardıkları EŞÜ’lere ilişkin bilgileri ve bu bilgiler ait formatı, içeriği, XML şema yapısı, GİB Teknoloji’ye bildirilme usulü ve bildirim zamanına ilişkin hususlar açıklandı:
Kılavuzun 1.1 numaralı bölümüne göre, Şarj Ağı İşletmecisi tarafından, hizmet vermek üzere EŞÜ’lerin şarj ağına eklenmesi veya şarj ağından çıkarılması durumunda EŞÜ sahibi/kullanan mükellefe ait bilgiler, elektronik ortamda GİB Teknoloji’ye gönderilecektir.
Yayınlanan tabloda yer alan günlük bilgiler, her günün sonunda saat 23:59:59’a kadar bir defada toplu olarak elektronik ortamda GİB Teknoloji’ye gönderilecektir.
Bu kılavuzun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde sahada şarj hizmeti veren tüm EŞÜ’lerin sisteme kaydolması gerekmektedir.
551 Sıra No.lu tebliğin dördüncü maddesinde, elektrikli araçlara sunulan şarj hizmetine ilişkin faturanın teslim anında düzenlenmesi öngörülmüştür.
Bununla birlikte, şarj hizmeti verilecek kişilerle asgari altı aylık sözleşme düzenlenmesi, verilen her bir şarj hizmetine ilişkin bilgileri içerecek şekilde bir icmal hazırlanması ve bu icmallerin düzenlenecek faturaya eklenmesi ile bu kapsamda verilen şarj hizmetine ilişkin bilgilerin anlık olarak Başkanlık ile paylaşılması şartlarının sağlanmasına bağlı olarak, verilen şarj hizmetlerine ilişkin olarak yedi günde bir fatura (katma değer vergisi açısından vergilendirme dönemi aşılmamak şartıyla) düzenlenebilmesi mümkündür.
Söz konusu teknik kılavuz ile, şarj istasyonlarından gerçekleştirilen şarj hizmetlerine ilişkin bilgilerin, fatura düzenleme tarihlerine göre formatı, içeriği, XML şema yapısı, GİB Teknoloji’ye bildirilme usul ve zamanına ilişkin hususlar şöyle açıklandı:
Şarj istasyonlarından gerçekleştirilen şarj hizmetlerine ilişkin bilgilerinin anlık ve aylık bildirilmesine ilişkin yükümlülükler 1 Mart 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
Vergi Usul Kanunu (VUK) genel tebliğinde değişiklik yapılmasına dair yayınlanan son tebliğin e-Fatura uygulamasına etkilerini bu yazıda okuyabilirsiniz.
Resmî Gazete’de 7 Ekim 2023 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren, ‘Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 509)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 550), e-Fatura uygulamasının kapsamını genişletti. Kapsam değişikliğindeki ilk düzenleme şarj ağı işletmecilerine yönelik oldu. Buna göre:
Tebliğ’deki bir diğer düzenleme ise ihracat işlemlerine yönelik olarak gerçekleşti:
Söz konusu Tebliğ ile bir değişiklik de ‘V.2. Belgelerin Elektronik Ortamda Oluşturulması’ bölümünde yapıldı:
e-Fatura uygulaması ile ilgili değişiklikleri blog yazılarımız aracılığıyla aktarmaya devam edeceğiz. Sorularınız için iletişim sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.
e-Fatura keserken dikkat edilmesi gerekenleri ele aldığımız blog yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Sürekli geliri ve müşteriyi elde tutmayı artırmak için müşteri başarısına ve bağlılığına öncülük edecek Constandi
ATLANTA, 9 OCAK 2024 – Küresel uyumluluk teknolojisi çözümleri ve hizmetleri sağlayıcısı Sovos, bugün Dominic Constandi’nin yeni Baş Müşteri Sorumlusu olarak atandığını duyurdu. Bu görevinde, müşteri değerini en üst düzeye çıkaran, müşteri başarısını garantileyen ve karmaşık düzenleme ortamında gezinen işletmelere gerçek güven sağlamak için Sovos’un sınıfının en iyisi çözüm ve hizmet portföyünden yararlanan müşteri programlarını başlatacak ve yönlendirecek. Constandi, finansal hizmetler ve teknoloji sektörlerindeki çapraz işlevli ekiplere liderlik etme konusundaki kapsamlı deneyimiyle, 20 yılı aşkın küresel müşteri uzmanlığını Sovos’a getiriyor. Yaratıcı ve analitik bir lider olarak bilinen, başarılı organizasyonlarda güçlü ekipler oluşturma konusunda kanıtlanmış bir geçmişe sahiptir.
Sovos CEO’su Kevin Akeroyd, “Küresel müşterilerimizin başarısını sağlamak yaptığımız her şeyin merkezinde yer alıyor; bu nedenle mümkün olan en güçlü müşteri ortaklıklarını kurma konusundaki kararlılığımız değişmez” dedi. “Müşteri başarı programlarına liderlik eden çeşitli ve kapsamlı deneyimiyle Dominic’in küresel uygulamamıza liderlik edecek hem motivasyona hem de bakış açısına sahip olduğundan eminim. Onu yönetim ekibimizin bir parçası olarak görmekten büyük heyecan duyuyorum.”
Constandi, Sovos’a en son müşteri sorumlusu olarak görev yaptığı ZoomInfo’dan katıldı. Bu görevinde müşteri deneyimi ekibini 60’tan 500’ün üzerinde çalışana çıkararak tüm müşteri başarısı fonksiyonlarına küresel çapta ölçeklendirdi. ZoomInfo’dan önce, Eze Software’de üst düzey müşteri deneyimi rolleri üstlendi ve burada yıllık 400 milyon dolardan fazla sürekli gelirden sorumlu bir müşteri başarı organizasyonunu yönetti.
Constandi, “Hedefim her zaman, sizi yalnızca bir satıcı değil, stratejik bir ortak olarak gördükleri uzun süreli müşteri ilişkileri oluşturmaktır ve aynı bağlılığı Sovos’un yaptığı her şeyde görüyorum” dedi. “Sovos’un sağladığı çözümlerin ve hizmetlerin kritik doğası, işleri her seferinde ilk seferinde doğru yapmak için güçlü çalışma ilişkileri gerektiriyor. Şirketin bu müşteri ihtiyaçlarını karşılamada mükemmeliyetini sürdürmesini sağlamak için bu role adım atmaktan ve bu yetenekli ekibe liderlik etmekten daha fazla heyecan duyamazdım.”
Sovos
Hakkında Sovos, işletmelerin giderek daha fazla düzenlemeye tabi tutulan bir dünyada gerçek bir güvenle gezinmesine olanak tanıyan küresel bir vergi, uyumluluk ve güven çözümleri ve hizmetleri sağlayıcısıdır. Her zaman açık uyumluluk yetenekleri için amaca yönelik olarak tasarlanan ölçeklenebilir BT odaklı çözümlerimiz, gelişen ve karmaşık küresel düzenleme ortamının taleplerini karşılar. Sovos’un bulut tabanlı yazılım platformu, iş uygulamaları ve devlet uyumluluk süreçleriyle benzersiz düzeyde entegrasyon sağlar.
Fortune 500’ün yarısı da dahil olmak üzere 100’den fazla ülkede 100.000’den fazla müşteri uyumluluk ihtiyaçları konusunda Sovos’a güveniyor. Sovos, 19.000 küresel vergi bölgesinde yıllık olarak üç milyardan fazla işlem gerçekleştiriyor. 400’ü aşkın güçlü iş ortağı programıyla desteklenen Sovos, farklı sektörlerdeki ve coğrafyalardaki şirketler için rakipsiz bir küresel ağ sağlıyor. 1979 yılında kurulan Sovos, Amerika ve Avrupa’da faaliyet göstermektedir ve sahibi Hg ve TA Associates’tir. Daha fazla bilgi için http://www.sovos.com adresini ziyaret edin ve bizi LinkedIn ve Twitter’da takip edin.
Medya iletişim adresi:
Pek çok kişi gibi ben de Vertex’in resmi olarak Pagero’yu satın alma planlarıyla ilgili haberleri ilgiyle okudum. Bu bana pek şaşırtıcı gelmedi. Söz konusu iki şirketin zaten ticari bir ilişkisi vardı ve Ekim ayında stratejik ortaklıklarının kamuya duyurulmasından bu yana, sektörün içinden bazı kişiler ve uzmanlar bunun mantıklı bir sonuç olacağını tahmin ediyordu. Konu, bu hamleyi yapıp yapmayacakları değil, ne zaman yapacakları meselesi haline gelmişti. Ama asıl soru şu: Bu ne anlama geliyor?
Ortaklıklarını duyurduklarında belirtilen amaç, “çok uluslu şirketlere işlemleri otomatikleştirmek ve dolaylı vergi, raporlama ve e-Fatura uyumluluğunu küresel ölçekte yönetmek için uçtan uca bir çözüm sağlamaktı.” Buna karşılık ben de “Harika! Zamanı gelmişti!” dedim.
Başka bir donanım çözüm sağlayıcısı daha, doğru yönde küçük bir adım attığı için bu fikirdeyim. Sovos’un yıllardır sektöre sunduğu ve bildiği şeyi kabul ettiler. Sektörümüzün “nokta çözümlerden platformlara” tam anlamıyla bir geçiş içinde olduğunu anladılar. Müşterilerimiz, ölçek dışı, entegre olmayan, bölgesel teknoloji çözümlerinde; insan, süreç ve sistem entegrasyonları için artık yatırım yapmak zorunda kalmak istemiyor. Çünkü bu çözümler duruma, iş alanlarına ve ülkelere göre farklılık gösteriyor. Bu satın almayla Vertex ve Pagero, Sovos’un sekiz yıldır içinde olduğu bir yolculuğun ilk adımını atıyor.
Sovos olarak dünyanın giderek daha dijital, sınır ötesi ve regülatif düzenlemelere tabi olma eğiliminde olduğunu gördük. Şirketlerde CFO ve CIO pozisyonundaki yöneticiler, vergi ve uyumluluk gereksinimleri için bütünsel kayıt sistemi olan bir platforma ihtiyaç duyduklarını her gün biraz daha fark ediyor. Sadece tek bir etkin yazılım platformu değil, aynı zamanda uyumluluk içeren bir veri kayıt sistemi olmalı.
Artık ülkeler arasında ve doğrudan ve dolaylı vergi, uyum, küresel KDV, dijital kimlik ve güven, düzenleyici teknolojiler, e-envanter, CTC, veri ve analitik ve uyum ihtiyaçları arasında farklı sağlayıcılara sahip olmak mantıklı değildi. Bu açıdan, Vertex’in Pagero’yu satın alma kararını en iyi bizim anladığımızı söyleyebilirim. Piyasanın acil ihtiyacını belirlemede erken davrandık ve bu ihtiyaçları karşılamak için milyarlarca dolarlık satın almalar ve yüz milyonlarca dolarlık entegrasyon ve global uyumluluk kayıt sistemi oluşturma yatırımı yaptık. Sovos, Fortune 500’ün yarısını ve on binlerce başka işletmeyi destekleyerek her yıl altı milyar uyumlu işlem gerçekleştiriyor. Bizimle aynı sonuca varan ve bizimle birlikte bu yolculukta olan işletmeler – uçtan uca otomatik platform çözümünün basit bir gereksinim değil, bir zorunluluk olduğunun farkında.
Vertex’in şu anda yaptığı şey de bu yönde bir adım atmak. Vergi belirleme ve e-Fatura çözümünü birleştirmek kesinlikle paketin tamamı olmasa da ilerlenecek yön açısından doğru. Şimdi eğlenceli kısım onlar için başlıyor! Bu işler zor ve hissedarlarına birleşik varlık olarak muazzam düzeyde karlılık taahhüt ettiler. Bu yüzden muazzam maliyet kesintileri ile temel entegrasyona yatırım yapma arasındaki ince çizgiyi bulmak zorunda kalacaklar… Bir şekilde aynı zamanda çözümlerine ve müşterilerine yatırım yapacaklar. Bu oldukça meşakkatli bir durum. Bu süreci biz de deneyimledik. Kendilerine başarılar dilerim.
Bu haberi pek çok açıdan bir iltifat olarak kabul ediyorum – “taklit, övgünün en samimi şeklidir” derler. Bugün burada durduğumuzda, Sovos dünyanın en karmaşık regülatif sorunlarını çözebilen tek global, uçtan uca vergi uyumluluğu sağlayıcısı konumunda. Sektördeki saygın meslektaşlarımızın şimdi bizim inşa ettiğimiz şeyi oluşturma yolunda ilk adımlarını atmaları, Sovos’un – ve müşterilerimizin – son sekiz yıldır doğru şeyleri yaptığını ve daha da önemlisi, gelecek sekiz yıl boyunca bunu yapmaya devam edeceğini pekiştiriyor.
Sovos’ta sektörün olgunlaştığını görmekten mutluyum. Geleceği mümkün kıldığımızdan dolayı bu herkes için iyi. Herhangi bir sektör veya bölgedeki en karmaşık yasal düzenleme ortamlarında her şirkete ihtiyaç duydukları çözümü sunmaya devam ettiğimiz için heyecan duyuyoruz. Ve bunu, sektördeki en iyi teknoloji ve mevzuat uzmanlığıyla destekleyerek, gerçek bir güvenle yapıyoruz. Oyuna hoş geldiniz!
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-Dönüşüm sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
Bu blog yazısı 20 Kasım 2023 tarihinde güncellenmiştir.
Günden güne daha fazla mükellef, elektronik belgeleri kullanmaya başlıyor. e-Belgelerin sunduğu imkanların gün geçtikçe daha çok fark edilmesi ve gönüllü katılımların artması bu durumu doğrudan etkilese de temel nedenin Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yapılan yeni düzenlemeler olduğunu söyleyebiliriz.
Nitekim GİB’in son düzenlemesi neticesinde e-Fatura, e-Arşiv fatura ve e-İrsaliye belgelerinin kapsamları genişletilmiş ve yeni mükellefler belirlenmişti.
e-Fatura’nın kapsamında meydana gelen değişikliğe göre 2022 hesap yılı içerisinde 3 Milyon TL’lik brüt satış hasılatı şartını sağlayan mükellefler 1 Temmuz 2023 tarihinden itibaren zorunlu şekilde e-Fatura uygulamasını kullanmaya başladılar.
Bununla birlikte e-Fatura uygulamasını yıl içinde ilk kez kullanmaya başlayan mükellefler, 1 Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliği uyarınca bir sonraki yılın başından itibaren e-Defter uygulamasını kullanmaya başlamak zorundalar. Buna göre 1 Temmuz 2023 tarihinden itibaren e-Fatura uygulamasını kullanmaya başlayan mükelleflerin 1 Ocak 2024 itibarıyla e-Defter uygulamasını kullanmaya başlamaları yasal bir gereklilik.
1 No’lu Elektronik Defter Genel Tebliği’ne göre e-Fatura uygulamasına yıl içinde zorunlu olarak geçen mükelleflerin, izleyen yılın başından itibaren e-Defter uygulamasını kullanmaları zorunludur. Bu kapsamda 2023 yılı içerisinde e-Fatura uygulamasını zorunlu olarak kullanmaya başlayan aşağıdaki mükelleflerin 1 Ocak 2024 itibarıyla e-Defter uygulamasını kullanmaya başlamaları gerekmektedir:
Mükellef/Mükellef Grubu
şartların sağlandığı yılı takip eden yılın başından itibaren e-Defter’e geçiş yapmak zorundalar.
e-Defter uygulamasını kullanmaya başlayabilmek için mükelleflerin edefter.gov.tr adresinde yayımlanan başvuru kılavuzuna uygun olarak e-Defter uygulamasına başvuruda bulunması ve aşağıdaki şartları yerine getirmiş olması gerekmektedir:
e-Defterlerin tutulması konusundaki kurallara uymayan mükellefler Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’ndan (TTK) doğacak cezalarla karşılaşabilirler.
Bu kapsamda, e-Defterlerin Tebliğ’de öngörülen kurallara aykırı şekilde tutulması veya e-Defterlere ait beratların Tebliğ’de öngörülen süreler veya GİB tarafından duyurulan özel ek süreler içerisinde yüklenmemesi veya geç yüklenmesi halinde VUK gereğince usulsüzlük cezası kesilebileceği gibi mükellefin TTK uyarınca idari para cezasına çarptırılması da söz konusu olabilir. 2.200 TL’den az olmamak üzere, düzenlenmesi gereken fatura veya meblağ farkının %10’u kadar kesilecek özel usulsüzlük cezası tutarı, 2023 yılı için 544 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenmiştir. Söz konusu VUK Genel Tebliğ ve ekine linke tıklayarak ulaşabilir, güncel ceza tutarlarını görüntüleyebilirsiniz.
Sovos e-Defter Çözümünün zorunlu e-Belge geçiş sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
Doğru bir çözüm ile karmaşık mutabakat süreçlerini elektronik ortamda takip ederek iş akışınızı kolaylaştırabilirsiniz. Mutabakat süreçlerinizi elektronik ortama taşımanın püf noktalarının anlatıldığı canlı yayınımızın kaydını izleyebilirsiniz.
📌 Ajanda:
Soru-cevap bölümünde ilettiğiniz tüm sorular yanıtlanacak.
📝 Kayıt: Webinar kaydını izlemek için formu doldurmayı unutmayın.
Başarılı e-Dönüşüm projelerinin özelliklerini derlediğimiz yazı dizisinde beşinci konumuz ‘projelerin zamanında tamamlanması için önemli hususlar’… Projenin zamanında tamamlanması için nelere dikkat edilmesi gerektiğini birlikte inceleyelim.
e-Dönüşüm projelerinde başarının yolu yazı dizimizin ilk yazısı, ikinci yazısı, üçüncü yazısı ve dördüncü yazısına linklerden ulaşabilirsiniz. Bu yazıda aktarmak istediğimiz, ‘zamanlama’ için önemli hususlar’ ise şöyle:
Bir projenin zamanında tamamlanabilmesi için öncelikle her adımın iyi kurgulanması, sorumlulukların dağıtılmış olması ve her ekibin kendi sorumluluklarının farkında olması gerekir. Projenin hangi tarihte tamamlanmış olmasına ihtiyaç duyuluyorsa, bitiş tarihi mutlaka bu söz konusu tarihten daha önce olacak şekilde planlanmalıdır. e-Dönüşüm kararı verildikten sonra zaman kaybetmeden erken bir şekilde çalışmalara başlamak ve erken de bitirmek hedeflenmelidir. Her zaman dış kaynaklı riskler ortaya çıkabilir, süre konusunda sıkıntıya düşmeyecek bir planlama bu açıdan da önemli olacaktır.
Daha önce pek çok benzer projeyi başarıyla tamamlamış bir servis sağlayıcı hem sürecin normal akışına hem de olası risklere karşı deneyimlidir ve bu sizin işini çok kolaylaştıracaktır. Deneyimi işin içine katmak projenin zamanında bitmesi için temel destekleyicilerden biridir.
Projenin tüm paydaşlarının sıkı iletişimde olması ve ortak kararlar alabilmesi önemlidir. Örneğin iki farklı departmanınız kendi iş alışkanlıkları gereği aynı süreç için farklı bir yol izlenmesini talep ediyor olabilir. Böyle bir durumda süreci en iyi şekilde yorumlayarak karar vericilerin birlikte değerlendirme yapması çok kıymetli olacaktır.
Test aşamaları senaryo bazlı uygulanmalı, canlı geçişe kadar denenmemiş bir senaryo kalmamalıdır. Çünkü canlı sistemde yaşanacak sorunlar şirketiniz ve çalışanlarınız için büyük bir kaos yaratabilir. Bununla birlikte yasal başvuru süreçleri ya da işlemin büyüklüğü nedeniyle canlı sistemi doğrudan etkileyecek geçişleri sistemlerin en az kullanıldığı ya da kullanılmayacağı günlere planlamak; canlı sistemde etkisi hissedilmeyecek değişimleri ise aralarda yapılacak şekilde planlayarak ilerlemek sürecin daha hızlı tamamlanmasına katkı sağlayacaktır.
Firmanızın ihtiyaçlarına uygun bulut tabanlı ortama geçiş projesi için e-Dönüşüm danışmanlarımızla hemen iletişime geçin.
Sovos olarak yürüttüğümüz tüm e-Dönüşüm projelerinde ekibimizde mutlaka bir ‘Bilgi Güvenliği Uzmanı’ yer alıyor. Bilgi güvenliği uzmanının projelerde neden mutlaka bulunması gerektiğini sizlere daha iyi açıklamak için sorularımızı Bilgi Güvenliği Müdürü Cemile Yıldız’a yönelttik…
EMEA bölgesi Bilgi Güvenliği Müdürü olarak Sovos’un bilgi güvenliği stratejilerinin oluşturulması, uygulanması ve yönetilmesinin yanında; müşterilerimizin verilerinin doğru, güvenli ve erişilebilir olması için fiziksel ve siber güvenlik stratejilerinin geliştirilmesinden ve uygulanmasından sorumluyum.
Sovos, küresel alanda bir CISO (Baş Bilgi Güvenliği Sorumlusu Başkanı) tarafından yönetilen, rolleri ve sorumlulukları açıkça tanımlanmış özel bir ‘Bilgi Güvenliği’ departmanına sahip. Bu departman Kuzey Amerika, Güney Amerika ve EMEA’yı kapsayan üç kıtada bulunan liderler tarafından yönetiliyor. İçerisinde Bilgi Güvenliği Mühendisleri, Bilgi Güvenliği Analistleri ve Risk Analistleri olarak üç farklı rolü barındıran, yaklaşık 23 kişilik bir ekipten oluşuyor.
Bilgi Güvenliği departmanı olarak öncelikli sorumluluklarımızı şöyle sıralayabilirim:
Bunların yanında Sovos’un bilgi güvenliği stratejisinin oluşturulması ve geliştirilmesine liderlik etmek, Sovos’un güvenlik hedeflerini ve önceliklerini belirlemek, güvenlik ve risk yönetimi stratejileri oluşturmak/uygulamak, yeni teknolojilerin güvenli entegrasyonunu sağlamak, yeni güvenlik tehditleriyle başa çıkmak için yöntemler geliştirmek ve üst düzey yöneticilere raporlar sunarak güvenlik stratejilerini ve başarılarını paylaşmak da görevlerimiz arasında.
Öncelikle firmaların hizmet verdikleri sektör gereği siber güvenlik ve veri koruma konusundaki gereklilikleri farklı olabilir. Sektörel düzenlemelere uygun olacak şekilde güvenlik politikaları, prosedürler ve kontroller geliştirmek ve uygulamak önemlidir.
Büyük Ölçekli Firmalar karmaşık ve geniş BT altyapılarına sahip olabilirler. Bu altyapının güvenliği için, ağ güvenliği, sunucu güvenliği, veri tabanı güvenliği gibi çeşitli katmanlarda güvenlik önlemleri almak önemlidir. Bunun yanında büyük ölçekli firmalar genellikle daha fazla personel ve kaynağa sahiptir. Bu, siber güvenlik ekiplerini güçlendirmek, güvenlik operasyonlarını izlemek ve olaylara yanıt vermek için daha fazla imkan sağlayacaktır.
Küçük Ölçekli Firmalar ise genellikle daha sınırlı kaynaklara sahip olabilir. Ancak temel güvenlik önlemlerini almak çok önemlidir. Güçlü parolalar kullanmak, güncel yazılımlar ve sistemler kullanmak, temel ağ güvenliği önlemlerini uygulamak ve verilerin yedeklenmesi gibi…
Küçük ölçekli firmalar, siber güvenlik yeteneklerini geliştirmek için dış kaynaklardan (outsourcing) yararlanabilir, güvenlik danışmanlık/yönetim hizmetleri sağlayıcıları ile çalışabilirler. Küçük ölçekli firmalarda, tüm personelin güvenlik konusunda bilinçli olması ve güvenlik politikalarına uyması önemlidir. Çalışanlara güvenlik eğitimleri ve farkındalık programları sunarak, sosyal mühendislik saldırılarına karşı korunmalarını sağlamak önemlidir.
Büyük ölçekli firmalar, siber saldırılara karşı daha büyük bir hedef olabilir. Bu nedenle, gelişmiş güvenlik çözümleri, güvenlik testleri ve saldırı tespit sistemleri gibi ileri düzey koruma önlemlerine yatırım yapmak önemlidir. Küçük ölçekli firmalar müşteri verisi işliyorlar ise, verilerin doğru şekilde korunması ve gizlilik gereksinimlerine uyulması büyük önem taşır. Veri şifrelemesi, erişim kontrolleri, veri yedeklemeleri gibi önlemler, verilerin korunmasında yardımcı olabilir.
Doğru siber güvenlik ve veri koruma prosedürlerine sahip olmak, bir şirketin başarısı ve sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahip. Bunlar şirketlerin müşteri bilgileri, finansal veriler, ticari sırlar veya stratejik bilgiler gibi önemli varlıklarını içeren hassas ve değerli verilerini korumalarını sağlar. Yanlış yapılandırılmış veya yetersiz güvenlik önlemleri, bu tip verilerin yetkisiz erişime, veri sızıntılarına veya saldırılara maruz kalma riskini artırabilir.
Doğru yapılandırılmış bir güvenlik çerçevesi, bir şirketin faaliyetlerini durdurabilecek veya olumsuz etkileyebilecek siber saldırı veya veri kaybı durumunda; veri kaybını önleme, saldırıları tespit etme ve iş sürekliliğini sağlama yeteneğini artırır.
Birçok sektör, veri koruma ve gizlilik konusunda çeşitli yasal düzenlemelere tabidir. Doğru güvenlik prosedürleri, şirketin bu düzenlemelere uymasını sağlar. Uyumluluk gerekliliklerini yerine getirmemek, yasal yaptırımlara ve itibar kaybına neden olabilir. e-Dönüşüm ile birlikte şirketler belge süreçlerini dijital ortamlara taşıyorlar fakat ilk aşamada bu belgelerin güvenliğini hesaba katmayanlar olabiliyor. Oysa hem kendileri hem de birlikte iş yaptıkları her kurum için bu bilgilerin güvenliği önem taşıyor, verilerin iyi korunamaması itibarda onarılması güç zararlar oluşturabiliyor.
Siber güvenlik sürekli bir çaba gerektirir, tek bir çözüm veya adım yeterli olmayabilir, bu nedenle bütünsel bir yaklaşımla güvenlik programlarının uygulanması önemlidir. Şirket içi farkındalığın artırılması, eğitimler düzenlenmesi, güvenlik politika ve prosedürlerinin oluşturulması, bunların uygulanması, güçlü parolaların ve kimlik doğrulama sistemlerinin kullanılması çok önemli. Ayrıca yazılım ve sistemlerin güncelliğinin korunması, veri sınıflandırması ve veri şifrelemesi yapılması, zayıf nokta taramaları ve sızma testlerinin periyodik olarak uygulanması gerekiyor. İş sürekliliği planlarının oluşturulması, üçüncü taraflarla ilişkilerin değerlendirilmesi, güvenlik olaylarının izlenmesi ve yanıtlanması önemli çalışmalar. Tüm bunların en iyi şekilde yapılabilmesi için ise üst düzey yönetimin siber güvenlik konusundaki taahhüdü ve desteğinin kritik olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Bunların yanında güvenlik programları, işletmelerin veri güvenliğini sağlamak ve tehditlere karşı koruma sağlamak için önemlidir, ancak aynı zamanda iş operasyonlarına zarar vermemelidir. İşletmeler için en etkili güvenlik stratejisi, iş ihtiyaçlarına ve sektörel gereksinimlere uyum sağlamak için özelleştirilebilir ve esnek bir yaklaşımı içermelidir. Sovos hem veri güvenliği hem de iş sürekliliği açısından dengeyi sağlamak amacıyla güvenlik programının iş ihtiyaçlarını karşılayan ve operasyonu hantallaştırmayan bir yaklaşımı benimsemektedir.
Teknolojinin hızla ilerlemesi ve dijital dönüşümün yaygınlaşmasıyla; siber tehditlerin çeşitliliği ve sofistikasyonu da artıyor, siber güvenlik ve veri koruma gün geçtikçe daha karmaşık hale geliyor. Teknolojinin hızına paralel olarak bu konuların da önemini artırarak korumaya devam edeceğini düşünüyorum. Şirketlerin sürekli olarak güvenlik önlemlerini güncellemeleri, yenilikçi teknolojileri ve tehditleri izlemeleri gerekecek. Siber saldırganlarla mücadele için iş birliğinin önemi artacak. Buna ek olarak yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin saldırıları tespit etmek, zararlı yazılımları engellemek ve güvenlik olaylarını otomatik olarak analiz etmek için daha yaygın olarak kullanılmasını bekliyoruz.
Gelecekte küresel düzenleyici kurumların veri koruma ve gizlilik konusunda daha sıkı düzenlemeler getirmesi bekleniyor. Bu nedenle, şirketlerin veri koruma politikalarını güncellemeleri ve uyumlu olmaları önem kazanıyor. Her ne kadar pek çok teknolojik güvenlik önlemleri alınsa da insan faktörü siber güvenlik açısından hala büyük bir zayıf nokta olarak kalacak. Bu nedenle sosyal mühendislik saldırıları, dolandırıcılık amacıyla gönderilen e-postalar ve güvenlik politikalarına uyumsuzluk gibi sorunların; çalışanların eğitimi ve farkındalığıyla ele alınması, insan faktörünü göz ardı etmeden güvenlik kültürünün geliştirilmesi önemini korumaya devam edecek.
Bu soruyu yanıtlamaya önemli bir bilgiyi paylaşarak başlamak isterim: Sovos olarak 2008’den beri ISO 27001 sertifikalı bir güvenlik programına sahibiz. ISO standartlarına aşina olan firmalar, ISO standardına uygunluğun yanı sıra belirli bir olgunluk seviyesini koruma ve her yıl üstüne katarak daha fazla hassasiyet ve uyumluluk konusunda çaba gösterirler. Güvenlik programımızın olgunluk seviyesini korumadan, büyüme göstermeden Bu kadar uzun zamandır sertifikanın sürekliliğini sağlamak mümkün olmazdı. Sektörde farklılaşmamızda, bilgi güvenliği konusunda öncü olmamız ve olgunluk seviyemizin yüksek olmasının payı büyük. Bilgi güvenliği konusunda en son teknolojileri kullanarak, müşterilerimizin ve çalışanlarımızın verilerini koruyoruz. Ayrıca, bu konuda üst düzey sertifikalara sahip olan personelimizle de farklılaşıyoruz. Böylece, müşterilerimize en yüksek seviyede güvenli bir hizmet sunmayı taahhüt ediyoruz.
Bilgi güvenliği programımız, farklı sektörlerden ihtiyaçları karşılayacak şekilde tüm alanları kapsıyor, en kısıtlayıcı kontrollerin uygulayan bir yaklaşımla sürekli iyileşme ve gelişme gösteriyor. Bu sürekli iyileşme, bir düzenleme veya gereklilik söz konusu olduğunda değişikliğe uyum sağlama konusundaki duyarlılığımız ve hızımızı olumlu etkiliyor.
Siber tehditlerin sürekli olarak evrim geçirmesi sebebiyle Sovos olarak tüm güvenlik politikalarının ve kontrollerinin gözden geçirilmesi ve güncellenmesi ile düzenli olarak ilgileniyoruz. Bu da hem iş sürekliliğini hem de güvenlik programımızın sürekliliğini sağlıyor. Birlikte çalıştığımız müşterilerimiz de bu sayede gönül rahatlığıyla kendi işlerine odaklanabiliyorlar.
Firmanızın ihtiyaçlarına uygun bulut tabanlı ortama geçiş projesi için e-Dönüşüm danışmanlarımızla hemen iletişime geçin.
e-Gider Pusulası zorunluluğu ile ilgili olarak e-Belge kullanıcılarının akıllarında “e-Gider pusulası nedir?”, “e-Gider Pusulası nasıl düzenlenir?”, “e-Gider pusulası kimlere zorunlu?” gibi pek çok soru bulunuyor. e-Gider Pusulası 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne eklenen belge türlerinden biri ancak Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) bu belgenin kullanımı ile ilgili henüz teknik bir kılavuz yayınlamadı. Bu nedenle henüz yoğun bir kullanımı söz konusu değil. Mevcut bilgilerle e-Gider pusulası hakkındaki sorularınızı yanıtladık. Teknik kılavuz yayınlandığında bu yazıyı sizler için güncelleyeceğiz…
Yazımıza “e-Gider Pusulası nedir?” sorusunu yanıtlayarak başlıyoruz. e-Gider Pusulası, kâğıt ortamda düzenlenen gider Pusulasının, e-Belge olarak elektronik ortama aktarılmış hali. Gider Pusulası ise vergi mükellefi olan kişilerin vergi mükellefi olmayan kişilerden satın aldıkları mal ve hizmetleri belgelendirmek amacı ile oluşturuldukları bir tür evrak. Aynı zamanda tüketiciye satılan malın iade alınması durumunda da düzenlenebiliyor.
e-Gider Pusulasının kullanımıyla, kâğıt ortamda düzenlenen gider Pusulasının, e-Belge olarak elektronik ortama aktarılması, muhatabının talebi doğrultusunda elektronik ortamda ya da kâğıt olarak iletilebilmesi, elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilebilmesi mümkün oluyor. Belge bu şekilde GİB’e elektronik ortamda iletilebiliyor ve raporlanabiliyor.
Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde belirlenenler, defter tutma zorunluluğu olan serbest meslek sahipleri ve çiftçiler tarafından vergiden muaf olan esnafa; yaptırılan işler ya da satın alınan mallar için düzenleniyor.
e-Gider Pusulası ile ilgili en çok sorulan diğer sorular ise e-Gider Pusulası zorunluluğunun kimleri kapsadığı ve bu elektronik belgenin kullanıcılarına nasıl avantajlar sağladığı yönünde.
e-Gider Pusulası uygulaması, Gelir İdaresi Başkanlığınca kendisine yazılı bildirim yapılan mükellefler dışındaki mükellefler için zorunlu bir uygulama değildir. Kendisine yazılı bildirim yapılan ya da başkanlığın resmi sitesinden yapılan duyuruda kapsama alınan mükelleflerin, yine kendilerine belirtilen süre (3 ay) içerisinde belgenin kullanımına başlaması gerekiyor.
e-Gider Pusulası uygulamasının kullanıcıları için sağladığı en önemli avantaj, kâğıt gider Pusulasına göre daha pratik bir kullanım sunuyor olması. Belgeleri, elektronik ortamda düzenlemek, muhafaza etmek ve iletebilmek işlemlerin daha hızlı gerçekleşmesini sağlıyor. Bu belgelere istenilen zamanda, istenilen yerde ulaşmak mümkün oluyor. Ayrıca bu yolla kağıt israfı da ciddi ölçüde azaltılmış oluyor. Hem kağıtların kullanımı azalıyor hem de sonrasındaki kağıt atıkların önüne geçiliyor.
Günümüzde dijitalleşmenin getirisiyle sosyal medya üzerinden tanıtım yaparak gelir elde etme imkanı kazanan ‘influencer’lar, çoğunlukla iş birliği yaptığı markalara gider Pusulası keserler. Teknoloji ile bu kadar yakın olan kişilerin kağıt belgeleri tek tek işlem yaparak kullanması oldukça zorlayıcıdır. e-Gider belgesi işlerini son derece kolaylaştırır ve hızlandırır, pratiklik kazandırır.
Diğer yandan e-Gider Pusulası uygulaması için özel entegratör kullanımı tercih edilmesi halinde, sağlayacağı danışmanlık hizmetinden yararlanarak olası sorunlara en kısa sürede çözüm bulunabilir.
e-Gider Pusulası düzenleme zorunluluğu ile e-Fatura arasında da bir ilişki bulunuyor. e-Gider Pusulası uygulamasına dahil olmak isteyen mükelleflerin mutlaka e-Fatura uygulaması kullanması gerekiyor.
e-Fatura uygulaması kullanımının yanı sıra mükelleflerin sistemlerinin, tebliğde açıklanan usul ve esaslara uygun olarak, e-Gider Pusulası düzenleyebilecek şekilde hazırlıklarını tamamlaması ihtiyacı bulunuyor. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından elektronik olarak ya da interaktif vergi dairesinden başvuru yapılabiliyor. Süreçte bir özel entegratör desteği alınabiliyor.
e-Gider Pusulasının öncelikle bir şablonu olmalıdır. Bu şablonda alıcının adı, soyadı; alıcı tüzel bir kişi ise unvanı, alıcının vergi dairesi, T.C. kimlik numarası ya da vergi kimlik numarası ile adresi; işin mahiyeti ve ücreti; malın cinsi, türü, miktarı, bedeli; malın ya da hizmetin vergisi ve varsa diğer kesintilerin tutarı, başkanlığa ait sistem üzerinden belgenin elektronik ortamda sorgulanmasını, doğrulanmasını ve görüntülenmesini sağlayan barkod ya da karekod bilgilerinin bulunması gerekir.
Gider Pusulası elektronik ortamda düzenlendiğinde en az bir adet örnek çıktı alınması ve bu çıktının belgeyi düzenleyen taraf ile muhatabı olan tarafından ıslak imza ile imzalanması gerekir. Belgeyi düzenleyen tarafın bu belgeyi kâğıt ortamında muhafaza ve ibraz etmesi gerekir. Belge muhataba kâğıt ortamında ya da elektronik ortam üzerinden iletilebilir. Daha önce açıklanan bilgilerde e-Gider Pusulasının muhataba kâğıt ortamda iletilmesi durumunda kâğıt belgenin her iki tarafça ıslak imza ile imzalanması şart konulmuştu. Ancak daha sonra 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliğinde yapılan değişiklikle e-Gider Pusulası uygulamasında, elektronik ortamda düzenlenen ve elektronik sertifika ile
imzalanan e-Gider Pusulasının en az bir örnek kâğıt çıktısının sadece muhatabı tarafından ıslak imza ile imzalanması yeterli hale gelmiş, düzenleyenin ayrıca kağıt çıktı üzerinde ıslak imza atma şartı kaldırılmıştır.
Gider Pusulası hasılat ve gider belgeleyen bir evrak olmasıyla birlikte, gerçek usulde vergi mükellefi olmayanlardan mal satın alanların veya iş yaptıranların, satın aldıkları mal veya yaptırdıkları işler karşılığında düzenlendiği için üzerinde KDV hesaplanmaz ve gösterilmez. Gider Pusulasında stopaj vardır. Vergi kesintisi, ödeme alıcıya ulaşmadan önce yapılır.
Gelir vergisinde stopaj, gelir henüz sahibinin eline geçmeden verginin kesilmesini ifade eder. Normalde kişinin kazancını belgelemesi ve beyan etmesi sonucu vergi kesilirken, stopaj kazanç henüz beyan edilmeden kesilen vergidir. Yasa ile belirlenen oranlara uygun olarak yapılan kesinti, tarafından vergi dairesine yatırılır.
Gider Pusulası stopaj oranları, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinde yer alır. Farklı ticari faaliyetlere, alınan hizmete ya da ürüne bağlı olarak gider pusulası stopaj oranları da farklılık gösterir. Güncel stopaj oranlarını linke tıklayarak öğrenebilirsiniz.
Vergi Usul Kanunu’nun 234’üncü maddesine eklenen hükümle bazı belgelerin varlığı durumunda, ayrıca gider Pusulası düzenlenmesine gerek olmadığı belirtilir. Buna göre:
Bu yazımızda e-Gider Pusulası ile ilgili en çok sorulan soruları yanıtladık. Aklınızdaki diğer sorular ve e-Gider Pusulası hizmeti hakkında Sovos’un uzman ekiplerinden bilgi almak için linke tıklayarak iletişim bilgilerinizi bırakabilirsiniz.
Başarılı e-Dönüşüm projelerinin özelliklerini derlediğimiz yazı dizisinde dördüncü konumuz ‘proje sürecinde dikkat edilmesi gerekenler’… e-Dönüşüm projenizin başarıyla sonuçlanması için servis sağlayıcınıza büyük rol düşüyor. Servis sağlayıcınız konusuna her alanda hâkim değilse, burada belirtilenleri dikkate alarak süreci ilerletmeniz faydalı olacaktır…
e-Dönüşüm projelerinde başarının yolu yazı dizimizin ilk yazısı, ikinci yazısı ve üçüncü yazısına linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz. Bu bölümde ise projenin başarıya ulaşabilmesi için dikkat edilmesi gerekenleri aktarıyoruz:
• Sorumlulukları İyi Belirlemek: Süreçte birkaç farklı ekibin sorumluluğu alacaktır. Hizmet alan firma ve servis sağlayıcı arasındaki iş birlikleri en baştan belirlenmelidir.
• Risklere Karşı Eylem Planının Hazır Olması: Proje süresince karşılaşılabilecek ihtimaller baştan belirlenerek hazırlıklı olunabilir. Beklenmedik bir risk ortaya çıktığında verilen yanıt ile ‘böyle bir risk ortaya çıkabilir, çıkarsa şu şekilde hareket edilmelidir” diye daha önceden hazırlık yapılan bir riske verilen yanıt çok farklı olacaktır. Projenin gelişimiyle birlikte eylem planı da güncellenmelidir.
• Haftalık Toplantılarla Süreci Takip Etmek: Risk listesi takibi, gelişmeleri birlikte izlemek, iletişim kanallarını açık tutmak ve tüm bunları haftalık olarak birlikte değerlendirmek, projenin sağlıklı ilerlemesi için en iyi yollardan biri.
• Test Senaryolarının Hazırlanması: e-Dönüşüm projelerinin standart test senaryoları vardır ancak müşteriden müşteriye değişebilecek ek koşullar olabilir. Müşteri beklentileri ve sistemlerini iyi anlayarak senaryoları da bu farklılıklara adapte etmek gerekir. Müşterilerin de farklılaşan beklentilerini iyi aktarması önem taşır. Örneğin bir müşteri bütün gönderimleri otomatik sürece bağlamak istiyor olabilir ya da gelen faturalarını standart sunulan SAP ekranlarından değil de bir servis aracılığıyla farklı noktalarda görüntülemek isteyebilir. Bunların mutlaka test senaryolarına eklenmesi gerekir. Bu şekilde test zamanı geldiğinde doğru şekilde kontroller yapılabilir ve süreç hakimiyeti oluşturulabilir.
Başarılı e-Dönüşüm projelerinin özelliklerini değerlendirdiğimiz yazı dizimizde bir sonraki yazımız e-Dönüşüm projelerinin zamanında tamamlanabilmesi için önemli hususlar hakkında olacak.
Dilerseniz bu yazı dizisinin kapsadığı tüm konuları ilgili webinar kaydından da dinleyebilirsiniz.