SGK teşvikleri, istihdam ve sigorta prim desteği (işveren teşvik sistemi, işveren teşvik sorgulama) ile kurumlara önemli fırsatlar ve maliyet avantajı sağlıyor. Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında özel şirketlere birçok destek sağlayan SGK’nin teşvik süresini uzattığı teşviklerden biri de İşbaşı eğitim programını tamamlayanların istihdamına yönelik.
Türkiye İş Kurumu tarafından başlatılan işbaşı eğitim programlarını tamamlayanlardan en az %50 sini eğitim sonunda işe alan özel sektör işverenlerine işe aldıkları bu sigortalılar için, sigorta primine esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanacak sigorta primi işveren payının tamamının İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanmasına imkân sağlıyor.
Teşvikten yararlanma şartları
Hangi işverenler bu teşvikten yararlanabilir?
İşbaşı Eğitim Programından en az 2 çalışanı olan tüm işverenler yararlanabilir. 10 çalışana dek 1 kursiyer, 10 çalışandan sonra ise çalışan sayısının %10’u kadar kursiyer kontenjanı kullanılabilir.
İşveren, İŞKUR’un bu teşvikinden devam eden aylarda da yararlanabilmek için başvuru esnasında talep ettiği kursiyer sayısının en az yarısını kurs bitiminde istihdam edeceğini taahhüt etmelidir. (Örneğin; ilk aşamada 10 kursiyer ile program başlatıldığı varsayılırsa, programın sonunda en az 5 kursiyerin işe girişinin yapılması gereklidir.)
Ayrıca bu 5 kursiyerin program sonunda, başvuru evraklarında taahhüt edilen sigortalı çalışan sayısına ilave olarak işe alınması dikkat edilmesi gereken bir diğer husustur.
Çalışan açısından teşvikten yararlanma şartları ise aşağıdaki gibidir:
İŞKUR’a kayıtlı olması,
15 yaşını tamamlamış olması,
Emekli olmaması,
İŞKUR teşviklerinden yararlanması yasaklanmamış olması,
Program öncesindeki 1 aylık süreçte işe girişi bulunmaması,
Program öncesindeki 3 aylık dönemde ise ilgili işverenin çalışanı olmaması gerekmektedir.
Başvuru Evrakları nelerdir?
İşbaşı Eğitim Programı başlatabilmek için öncelikle bağlı olunan İŞKUR’a teslim etmek üzere;
Talep dilekçesi,
İşveren taahhütnamesi,
Ön Talep Formu,
Ticaret Sicil Gazetesi, Vergi Levhası, Faaliyet Belgesi,
Son 3 aylık sigortalı hizmet listesi,
Şirket yetkilisine ait imza sirküleri evrakları en güncel halleri ile hazırlanır.
Sonrasında bu evrakların incelemeleri gerçekleşir ve programın başlangıç tarihi belirlenir. Bu tarih belirlendikten sonra Kursiyer-İşveren-İŞKUR arasında toplu bir sözleşme imzalanıp onaylanır ve program başlatılır.
Teşvik ile ilgili uyarılar
Program başladıktan sonra, atanan portal numarasına ve meslek koduna göre hazırlanan aylık rutin evraklar (Devam Çizelgesi, Değerlendirme Formu vs.) ilk günden itibaren düzenli olarak imzalanmalıdır.
İşbaşı Eğitim Programı kapsamında işe alınan kursiyer, günde en az 5 en fazla 8 saat, haftada 6 gün ve 45 saat aşmayacak şekilde çalışabilir.
Destek süresi imalat sektöründe 42 ay, diğer sektörlerde 30 ay olarak belirlenmiştir.
En az 2 ya da üzerinde sigortalı çalışanı olan özel sektör işverenleri, İŞKUR’a kayıtlı olması şartı ile Vakıflar, Dernekler, Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, meslek birlikleri, sendikalar, ticaret ve sanayi odaları, noterler vb. işverenler programa katılabilir.
Destek tutarı ise;
Son olarak PEK tutar üzerinden 5 puanlık indirime ilave %15,5 işveren payı üzerinden hesaplanır.
Harekete Geçin
Personel maliyetinden tasarruf etmenizi sağlayarak işletmenizin kalkınmasına katkıda bulunan Sovos SGK Teşvik çözümümüz ile hakkettiğiniz teşvikleri eksiksiz hesaplayarak, SGK beyannamelerinizi düşürebilirsiniz.
509 sayılı VUK Genel Tebliği’nin uygulama alanını genişleten taslak tebliğin 22 Ocak 2022 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle e-irsaliye kapsamı resmi olarak genişledi.
Söz konusu değişiklik kapsamında e-irsaliye uygulamasına zorunlu geçiş sınırı olan 25 milyon TL’lik brüt satış hasılat tutarının düşürülmesi ile daha çok mükellef e-irsaliye düzenlemeye başlayacak. 2021 ve müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 10 milyon TL ve üzeri olan mükelleflerin e-irsaliye düzenlemesi zorunlu hale getirildi.
E-irsaliye düzenlemekle yükümlü sektörler
E-irsaliyedeki bir diğer değişiklik ise demir ve çelik ile demir veya çelikten eşyaların imali, ithali veya ihracı faaliyetinde bulunan mükelleflerin (ticari kazançları basit usulde tespit edilenler hariç) kapsamında gerçekleşti. Daha önce, bu mükelleflerin e-irsaliye uygulamasına geçiş zorunluluğu kapsamına alınması için e-faturaya kayıtlı olma şartı aranırken, artık e-faturaya kayıtlı olmasalar bile e-irsaliye düzenlemekle yükümlü oldukları açıklandı.
E-irsaliye uygulamasına zorunlu geçiş tarihi: 1 Temmuz 2022
Geçiş zorunluluğu kapsamına alınan mükelleflerin, şartları sağladıkları ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar başvurularını ve fiili hazırlıklarını tamamlayarak e-İrsaliye uygulamasına geçmeleri gerektiği belirtildi. Bu kapsamda, örneğin 2021 hesap dönemi içerisinde brüt satış hasılatı 10 milyon TL ve üzeri olan mükelleflerin zorunlu olarak 1 Temmuz 2022 tarihinden itibaren e-İrsaliye uygulamasını kullanmaları gerekecek.
Tebliğin yürürlüğe girmesi ile mükellef sayılarının ve kullanılan e-belgelerin artması, özel entegratörlerin kapasitesinin ve arka planda işleyen sistemlerin de aynı doğrultuda artmasını gerektiriyor. Güvenilir ve kendi alanında yatırım yapan, sistemin gelişim hızına ayak uyduran bir servis sağlayıcı ile çalışmak gün geçtikçe daha önem kazanıyor.
GİB tarafından Kasım 2021’de yayımlanan taslak tebliğ sonrasında gerçekleştirdiğimiz webinarda uzmanlarımızın öngördüğü gibi 22 Ocak 2022’de e-belge kapsamları bazı değişiklikler ile resmi olarak genişledi.
Yürürlüğe giren Tebliğ ile e-fatura ve e-irsaliye uygulamalarına zorunlu geçiş için gereken brüt satış hasılatı sınırı düşürülerek daha fazla mükellefin bu uygulamalara geçiş yapması zorunlu oldu. Ayrıca, E-arşiv fatura yükümlüsü olmayan mükelleflerce e-arşiv olarak düzenlenmesi gereken faturaların da toplam tutarı düşürüldü.
Bir diğer öne çıkan yenilik, turizm ve demir çelik sektöründe faaliyet gösteren bazı mükellef grupları için sektörel bazlı zorunlu geçiş hallerinin getirilmesi oldu. Tebliğ’in değişiklik getirdiği diğer elektronik belge türleri ise E-döviz alım satım belgesi ile e-gider pusulası.
2022 yılında işletmeleri ve mükellefleri bekleyen zorunlu geçiş tarihleri ve şartlarını ele alacağımız webinarımıza kaydolarak tüm bu güncel gelişmeleri kaçırmayın.
Ajanda:
E-Fatura, E-Arşiv Fatura, E-İrsaliye Uygulamalarında Yeni Kapsamlar ve Zorunlu Geçiş Tarihleri
Önceki blog yazımızda Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 509 sayılı VUK Genel Tebliği’nin uygulama alanını genişleten taslak bir tebliğ yayınladığını ifade etmiştik. Söz konusu tebliğ, 22 Ocak 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Hangi E-Belgelerde Değişiklik Mevcut?
Yürürlüğe giren Tebliğ ile e-fatura ve e-irsaliye uygulamalarına geçme zorunluluğu için halihazırda mevcut olan brüt satış hasılatı sınırı aşağı çekilerek daha fazla mükellefin bu uygulamalara geçiş yapması zorunlu oldu.
Bir diğer değişiklik ise e-arşiv fatura yükümlüsü olmayan mükellefler bakımından e-arşiv olarak düzenlenmesi gereken faturaların toplam tutarının düşürülmesi şeklinde yer alıyor. Turizm ve demir çelik sektöründe faaliyet gösteren bazı mükellef grupları için de sektörel bazlı zorunlu geçiş hallerinin getirilmesi Tebliğ ile getirilen bir başka yenilik olarak öne çıkıyor. E-döviz alım satım belgesi ile e-gider pusulası da Tebliğ’in değişiklik getirdiği diğer iki elektronik belge türü.
E-Fatura Uygulamasına Zorunlu Geçiş Kapsamı Genişledi
Tebliğ ile aşağıda yer alan mükellef gruplarının e-fatura uygulamasına zorunlu olarak geçmeleri gerekmektedir:
Brüt satış hasılatı 2021 hesap dönemi için 4 Milyon, 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 3 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler.
Gerek kendilerine ait siteler gerekse de aracı platformlar üzerinden e-ticaret faaliyetinde bulunan mükelleflerden 2020 veya 2021 hesap dönemleri için 1 Milyon TL, 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 Bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) şartını sağlayan mükellefler.
Gayrimenkul ve/veya motorlu taşıt, inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunan mükelleflerden; 2020 veya 2021 hesap dönemleri için 1 Milyon TL, 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 Bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) şartını sağlayan mükellefler.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile belediyelerden yatırım ve/veya işletme belgesi almak suretiyle konaklama hizmeti veren otel işletmeleri.
Söz konusu şartları sağlayan mükelleflerin, ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Fatura uygulamasına geçmeleri gerekmektedir. Bu kapsamda örneğin 2021 hesap dönemi içerisinde brüt satış hasılatı 4 milyon ve üzeri olan işletmelerin hazırlıklarını tamamlayarak 1 Temmuz 2022 tarihinden itibaren e-fatura uygulamasını kullanmaları zorunludur.
Konaklama hizmeti veren otel işletmelerinin, Tebliğ’in yayım tarihi itibarıyla hizmet veriyorlarsa 1 Temmuz 2022 tarihine dek; Tebliğ’in yayım tarihinden sonraki bir tarihte hizmet vermeye başlayacaklar ise faaliyete başladıkları ayı izleyen dördüncü ayın başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Fatura uygulamasına geçme zorunlulukları bulunmaktadır.
E-Arşiv Fatura Uygulamasının Zorunlu Kullanımı için Gerekli Fatura Tutarı Düşürüldü
509 sayılı Tebliğ’in değişiklikten önceki halinde, e-arşiv fatura uygulamasına kayıtlı olmayan mükelleflerce kesilecek faturalardan vergi mükellefi olmayanlara düzenlenecek faturaların, vergiler dahil toplam tutarının 30 Bin TL’yi aşması halinde e-arşiv fatura olarak düzenlenmesi gerekiyordu. Tebliğ ile bu sınır 5 Bin TL olarak revize edildi. Bu kapsamda mükelleflerin 1 Mart 2022 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri teslim ve hizmetlere ilişkin bu kurala dikkat etmeleri gerekiyor.
Söz konusu faturaların nasıl e-arşiv fatura olarak kesileceği hakkında daha detaylı bilgi için blog yazımızı okuyabilirsiniz.
Bunun yanında elektronik ortamda mal ve hizmet satışı gerçekleştiren mükelleflerden 2020 veya 2021 hesap dönemleri için 1 Milyon TL, 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 Bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) şartını sağlayan mükelleflerin tıpkı e-faturada olduğu gibi ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar e-Arşiv uygulamasına da geçme zorunlulukları bulunuyor.
E-İrsaliye Uygulamasına Zorunlu Geçiş Kapsamı Genişledi
509 sayılı Tebliğ’in mevcut halinde e-irsaliye uygulamasına zorunlu geçiş için belirlenen 25 milyon TL’lik brüt satış hasılatı, 2021 hesap döneminden itibaren 10 milyon TL ve üzeri olarak revize edildi.
Bunun yanında demir ve çelik (GTİP 72) ile demir veya çelikten eşyaların (GTİP 73) imali, ithali veya ihracı faaliyetinde bulunan mükelleflerin (ticari kazançları basit usulde tespit edilenler hariç) e-Fatura uygulamasına dahil olma şartı aranmaksızın e-İrsaliye uygulamasını kullanmaları gerekiyor.
Söz konusu şartları sağlayan mükelleflerin, ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-İrsaliye uygulamasına geçmeleri gerekmektedir. Bu kapsamda, örneğin 2021 hesap dönemi içerisinde brüt satış hasılatı 10 milyon TL ve üzeri olan mükelleflerin zorunlu olarak 1 Temmuz 2022 tarihinden itibaren e-İrsaliye uygulamasını kullanmaları gerekiyor.
Vergi sektörünün küresel KDV zorunlulukları ve uyumluluk kontrollerine ilişkin en kapsamlı çalışması olan Trend Raporu’nun 13.’sü yayınlandı.
Dünya üzerindeki pek çok ülke KDV zorunluluklarını hayata geçirmek, ekonomik veriler hakkında daha önce görülmemiş derinlikte bir iç görü edinmek ve gelir açığını kapatmak için karmaşık yeni politikalar uygularken; rapor tüm dünyadaki regülasyonlara kapsamlı bir bakış sunuyor.
Bu yılki rapor, son yıllarda artan dijital dönüşüm ve bu alana yapılan büyük ölçekli yatırımların, dünyanın farklı ülkelerinde vergi makamlarının gerçek zamanlı veri analizine nasıl katkı sağladığını ele alıyor.
Verginin dijitalleşmesinde Avrupa hamlesi
Bugüne kadar verginin dijital dönüşüm sürecinde Latin Amerika ve Türkiye’ye oranla daha geriden bir süreç izleyen Avrupa, yavaş yavaş bu alana girmeye başladı. 2022’yi etkileyecek trendlerden bazıları şu şekilde:
Avrupa’da KDV süreçleri dijitalleşiyor ve sıklaşıyor: Mevcut KDV raporlama sistemi pek çok AB ülkesinde elektronik faturaya doğru evriliyor. Bu kapsamda:
Otomatik e-Faturalama sürecinde öncü: İtalya- İtalya, bir tasfiye e-faturalama modelinin (FatturaPA) uygulanması da dahil olmak üzere, Avrupa’nın en büyük KDV açığını kapatmak için çalışmalar yürütüyor.
İspanya’da 2017’den tüm kurumlar gelen ve giden tüm faturalarını dört gün içerisinde raporluyor.
Macaristan’da 2018’den itibaren tedarikçilerin satış faturalarını gerçek zamanlı olarak bildirmek zorunluluğu var.
Kamu ihaleleri standartları, farklı Sürekli İşlem Denetimi (CTC) modellerinin tasarımında önemli bir rol oynayacak.
“Own the Transaction” sürekli işlem denetimi modeli daha popüler olacak: Her geçen gün daha fazla vergi idaresi, ticari işlemlerinden gelen verileri almanın yanı sıra, kendilerini fatura işleme platformu olarak konumlandırmak için mevzuat değişikliklerine gidiyor.
Standart Vergi Denetim Dosyası bir standart olmaya devam edecek: Avrupalı vergi idareleri için KDV’yi gerçek zamanlı ya da buna yakın şekilde kontrollerle tatbik etmek ve kendi sistemlerinde vergi mükelleflerinin tüm muhasebe kayıtlarının kopyalarına sahip olmak anlamında bir ilham kaynağı olmaya devam edecek.
AB E-Ticaret KDV Paketi ve Tek Durak Dükkânı: AB, 1 Temmuz 2021’den itibaren e-Ticaret KDV Paketini uygulamaya başladı. Paket mevcut uzaktan satış kurallarının yerini aldı ve Mini One Stop Shop’u (MOSS) daha geniş kapsamlı bir One Stop Shop (OSS) olarak güncelledi.
Harekete Geçin
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Sürekli işlem denetimi uygulayan ülkelerin sayısı tüm dünyada büyük bir hızla artıyor. Ayrıca, paralel bir gelişme daha yaşanıyor: Halihazırda sürekli işlem denetimi uygulayan ülkeler, özellikle irsaliye belgeleri ve diğer ilgili belge türleri için yeni yükümlülükler getirerek sürekli işlem denetimi rejiminin kapsamını genişletiyor.
Elektronik irsaliye belgelerinin birçok sürekli işlem denetimi sistemine eşlik ettiği ya da bu sistemlerin ayrılmaz bir parçası haline geldiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Bunun nedeni aşağıdaki gibi açıklanabilir:
E-İrsaliye belgelerine olan rağbetin artması
İrsaliye belgesi, taşıma işlemi sırasında mallarla birlikte kullanılmak üzere verilir ve transferin kanıtı niteliğindedir. İrsaliye belgelerinde ve faturalarda ortak olan birçok bilgi bulunmaktadır. Bu nedenle irsaliye belgeleri genellikle bir sürekli işlem denetimi prosedüründe bildirilen veya onaylanan fatura verilerine bağlanmak üzere tasarlanır ve bu sayede fiziksel tedarik zinciri için mali tedarik zincirinde entegre olan işlem doğrulama mekanizmalarından kontrol etmesi için seçenekler sunar. Sonuç olarak vergi dairesinin e-fatura ve e-irsaliye belge sistemlerinden aldığı verileri karşılaştırarak vergiye tabi işlemlerin fiziksel gerçekliğini değerlendirmesine yardımcı olur.
Kontrol mekanizması olarak kare kod, radyo frekans ile tanımlama ve kamera kullanımı
Bazı uygulamalarda, malları taşıyan aracın kontrol için durdurulması durumunda kontrollerin kolayca yapılması için e-irsaliye belgelerinde kare kodların olması gerekmektedir. Öte yandan bazı ülkelerde malların taşınmasını doğrulamak için çok daha gelişmiş yöntemler kullanılmaktadır.
Hindistan’da belli koşullar altında, e-irsaliyenin hazırlandığı tarihte geçerli olan mal sınıflandırması, varış yeri ve araç bilgilerini içeren Radyo Frekans ile Tanımlama (RFID) etiketlerinin taşıma araçlarında bulunması zorunludur. Bu etiket yolda kameralar tarafından okunarak, e-irsaliyede belirtilen araç hareketine ilişkin detaylar, aracın fiziksel hareketiyle karşılaştırılır. Bu sistem sayesinde vergi idaresi hem uyumsuz davranışları tespit eder hem de vergi kaçakçılığını daha iyi görünürlükle ve hassasiyetle takip eder.
Bundan sonra ne olacak?
Özellikle sürekli işlem denetimi uygulaması olan ülkelerde e-irsaliye belgesine ilişkin zorunlulukların giderek daha yaygın hale geleceği öngörülüyor. Bunun nedeni vergi dairesinin platformu üzerinden daha fazla veri toplanabilmesi ve bunların karşılaştırma için kullanılabilmesi. Sürekli işlem denetimlerinin genişleme hızı düşünüldüğünde, işletmelerin birincil ihtiyacı verilerin tutarlığının ve eşleştirmesinin sürdürülmesi olacaktır. Vergi mükellefleri, bu uygulamalara uyum sağlamak için süreçlerinin esnek olmasına ve vergi idarelerinin getirdiği değişikliklere uygun olmasına dikkat etmelidir.
Harekete Geçin
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir. Regülasyonlara ilişkin tüm bilmeniz gerekenlere göz atabilirsiniz.
2022’ye sayılı haftalar kala yayınlanan tebliğ taslağını geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz webinarda detaylı olarak ele aldık. Tüm e-belge regülasyonlarını tek çatı altında toplayan 509 sayılı Genel Tebliğ ’de değişiklik yapılmasına yönelik hazırlanan bu tebliğ taslağının öne çıkan konularını derledik.
Türkiye, e-belge uygulamalarının kapsamını hızla genişletiyor.
Geçmişten bugüne e-belge uygulamalarının gelişimine bakıldığında; Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB), teknolojik altyapıyı kurup onu işler hale getirdikten sonra yeni elektronik belge tanıtmak ve hali hazırda uygulamada olan belgelerin kapsamını genişletmek üzere çalışmalar yaptığı görülüyor.
12 Kasım 2021’de yayınlanan tebliğ taslağı da hali hazırda uygulamada olan ya da daha önce tanıtılmış ama henüz uygulamaya alınmamış belgelerin kapsamını genişletmek üzere hazırlanmış durumda. GİB’in düzenlemeyi planladığı belgeler şu şekilde sıralanabilir:
E-fatura
E-arşiv fatura
E-irsaliye
E-gider pusulası
E-döviz alım satım belgesi
E-fatura mükellefleri artıyor
Tebliğ taslağı incelendiğinde, e-fatura’da mükellef kapsamına yönelik değişikliklerin planlandığı görülüyor. E-fatura mükellefi olmak için, 2018 veya müteakip hesap dönemleri için daha önce 5 milyon TL olarak belirlenmiş satış hasılatı rakamında değişikliğe gidilerek daha çok mükellefin e-fatura düzenlemesi amaçlanıyor. Buna göre değişiklikle birlikte; satış hasılatı 2021 hesap dönemi için 4 milyon TL, 2022 ve sonrası için ise 3 milyon TL olanlar, e-fatura mükellefi kabul ediliyor.
E-fatura geçiş zorunluluğuna yeni sektörler ekleniyor
E-fatura mükelleflerinin kapsamını genişleten bir diğer adım ise hali hazırda var olan sektörel geçiş zorunluluklarına yeni sektörlerin eklenmesiyle gerçekleşiyor. E-faturaya geçiş zorunluluğu getirilecek sektörler ise 2020 ve 2021 hesap dönemleri için 1 milyon TL, 2022 veya müteakip dönem için 500 bin TL ve üzeri satış hasılatı olan;
Elektronik ortamda mal ve hizmet satışı gerçekleştirenler,
Gayrimenkul ve/veya motorlu taşıt, inşa, imal, alım, satım veya kirama işlemlerini yapanlar ve bu işlemlere aracılık faaliyetlerinde bulunanlar olarak belirtiliyor.
Bunlara ek olarak planlanan düzenlemeler gerçekleşirse, satış hasılatı önem taşımaksızın Kültür ve Turizm Bakanlığı ve belediyelerden yatırım ve/veya işletme belgesi almak suretiyle konaklama hizmeti veren otel işletmeleri de e-fatura kapsamına giriyor.
E-arşiv faturada limit 10 bin TL’ye kadar düşürülüyor
Taslak tebliğin hayata geçirilmesiyle, hali hazırda e-arşiv fatura kapsamında olan;
Aracı hizmet sağlayıcıları, İnternet ortamında ilan yayınlayanlar ve internet reklamcılığı hizmet aracılarına ek olarak,
Kendilerine veya aracı hizmet sağlayıcılarına ait internet sitelerinde veya diğer her türlü elektronik ortamlarda mal ve hizmet satışını gerçekleştirenlere e-arşiv faturaya geçiş zorunluluğu getiriliyor.
Tebliğ Taslağında belirtilen bir başka değişiklik ise e-arşiv fatura uygulamasına dahil olmayan ancak düzenlediği faturaların vergiler dahil toplan tutarı 30 bin TL’yi geçmesiyle e-arşiv fatura mükellefi sayılanlarla ilgili oldu. Yeni düzenlemeyle vergiler dahil toplan tutar limiti vergi mükellefi olmayanlar bakımından 30 bin TL’den 10 bin TL’ye düşürülüyor.
Gelecek haftalarda GİB’in, sektörden gelen geri bildirimleri incelemeyi tamamlaması ve tebliğ taslağının hükümlerini son haline getirmesi bekleniyor.
SAP S/4 HANA GEÇİŞİ, İŞ SÜREÇLERİNİ AKSATMADAN MÜMKÜN MÜ?
Entegre çözümleri ve bulut hizmetleri ile işletmelere en iyi müşteri deneyimini sunmaktan en güçlü tedarik zincirine sahip olmaya kadar birçok avantaj sağlayan SAP S/4HANA, akıllı bir ERP çözümü. Kullanımı ise dünya genelinde hızla artıyor. Bu durumun nedenlerini, geçiş için bilmeniz gerekenleri ve iş süreçlerinizi aksatmadan nasıl S/4 HANA’yı kullanmaya başlayabileceğinize dair bilgileri bir e-kitap ile size aktarıyoruz.
SAP S4/HANA Nedir?
SAP S/4HANA, SAP SE tarafından geliştirilmiş, büyük işletmeler için bir kurumsal kaynak planlama yazılımıdır. Entegre çözümleri ve bulut hizmetleri ile işletmelere en iyi müşteri deneyimini sunmaktan en güçlü tedarik zincirine sahip olmaya kadar birçok avantaj sağlar. Önceki yazılım setlerine göre daha karmaşık sorunları çözmeye elverişlidir ve daha çok veriyi işlemeye yardımcı olur. Kullanıcı dostu arayüzleri ile yönetimi daha kolaydır.
SAP S/4HANA’ya Geçişiniz Neden Önemli?
Çağın gerekliliklerini yakalama ve müşteri odaklı bilgi teknolojilerine uyum sağlama, merkezileşme, artan mobiliteye ayak uydurma, birden fazla coğrafyayı bağlayacak global entegrasyon gibi istek ve ihtiyaçlara karşılık bulmak için şirketlerin SAP S/4HANA’ya geçişlerini gerçekleştirmeleri gerekiyor.
Bunun yanı sıra global genişleme ile şirketler diğer ülkelerin karmaşık vergi düzenlemelerine de açık hale geliyorlar. Alanında uzman bir vergi uyumluluğu çözümü ile entegre bir SAP S/4HANA kullanımıyla şirketler, sürekli uyumluluğu destekleyen bir güvenlik ağı oluşturabilme imkânı elde ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, dolandırıcılığı takip etmek ve KDV açığını azaltmak için her geçen gün daha iyi teknolojiler kullandığından, her zaman güncel olan bir vergi uyumluluğu çözümü ile entegre bir ERP sistemi önem kazanıyor. Bu tarz bir sistem şirketlerin yalnızca güncel değişikliklere ayak uydurmasını değil, gelecekteki vergi düzenlemelerinin de bir adım önünde olmasını sağlıyor.
E-Ki̇tabi i̇ndi̇ri̇n
SAP S/4HANA’ya Geçişi, İşleri Aksatmadan Nasıl Tamamlanır?
Dijital dönüşümünüz sekteye uğramadan süreci doğru ve verimli bir şekilde yürütebilmek için öncelikle:
SAP S4/HANA geçişinde verilerinizi nasıl saklayacağınıza karar vermeniz,
SAP ile ve ihtiyaçlarınızla uyumlu bir paket yazılımı almanız,
SAP sertifikası olan, implementasyon ve paket yazılımına dedike ekipler ile çalışan, hosting hizmeti verebilen, GİB entegratörlüğü almış bir firma üzerinden işlem yapıyor olmanız ve
Eğer çok uluslu bir şirket yapınız varsa, sadece Türkiye’deki değil dünyadaki tüm regülasyonlara hâkim olan bir servis sağlayıcı seçmeniz gerekiyor.
Vergi uyumluluğu çözüm sağlayıcınızı seçerken, bu ihtiyaçların hepsine yanıt verebilecek bir firma ile anlaşmanız dijital dönüşümünüzün başarısı için önem taşıyor. Böyle bir firmayla çalışmak S/4HANA geçişinde “Operasyonel Mükemmellik” alanında da muazzam faydalar sağlıyor. SAP ya da Non-SAP ERP sisteminizi SAP S/4HANA’ya taşımayı iş akışlarınızdaki tüm verimsizlikleri temizlemek için bir fırsat olarak da görebilirsiniz.
SAP S/4HANA’ya Geçişinizde Karşılaşabileceğiniz Riskler
Şirketlerin uzmanlardan danışmanlık almadan geçiş sürecini başlatması, sorunlar yaşamalarına, kendi iş odaklarından uzaklaşmalarına ve süreç nedeniyle işlerini aksatmalarına neden olabilir. Bunun yanı sıra hangi geçiş yönteminin şirket için daha iyi olduğuna ilk aşamada doğru karar verilmeli ve zaman /maliyet/emek kaybı önlenmelidir. Şirketlerin süreçte karşılaşabileceği pek çok risk bulunur ancak doğru bir çözüm sağlayıcıyı seçerek tüm riskleri engellemek mümkündür.
SAP S/4HANA Geçişi ve Yöntemleri
SAP S/4HANA geçişlerinde, halihazırda SAP kullanıcısı olan ve S/4 HANA’ya geçecek firmalar için uzun zamandır üç ana yöntem kullanılıyor. Ancak teknolojinin gelişimine ve sistemlerin değişimine bağlı olarak yeni yöntemler de ortaya çıkabiliyor. Şirketlerin tercih ettikleri üç ana yöntem ‘Brownfield’ olarak bilinen Sistem Dönüşümü, Greenfield olarak bilinen Yeni Kurulum ve Bluefield olarak bilinen Sistem Birleştirme. Son dönemde uygulanmaya başlanan bir diğer yöntem ise ‘Two-Tier ERP’ adıyla anılıyor.
Şirketler bu yöntemlerden hangisi ile geçiş yapacaklarına nasıl karar verdiklerini e-kitapta detaylı olarak anlatıyoruz. Kısaca bahsetmek gerekirse:
Brownfield - Sistem Dönüşümü
Halihazırda SAP’nin eski versiyonlarını kullanan şirketler için geçerli olan bu yaklaşım, dönüşümü gerçekleşecek şirketin mevcut verilerinin korunması istendiği hallerde tercih ediliyor.
Greenfild - Yeni Kurulum
Brownfield yönteminde olduğu gibi geçmişte de SAP kullanıcısı olmakla birlikte, bazı süreçleri değişmiş ve bu nedenle bu geçişi eski datalarını sıfırlamak için bir fırsat olarak gören, organizasyon yapısını değiştirmek isteyen şirketler için ideal bir yöntem.
Bluefield - Sistem Birleştirme
Daha çok, büyük ve çok uluslu şirketlerin tercih ettiği bir yöntem olan Bluefiled’i hem eski SAP kullanıcıları hem de daha önce SAP kullanmamış şirketler tercih edebiliyor. Bu yöntem söz konusu şirketin çoklu bir ERP yapısı varsa önem kazanıyor. Çünkü tüm ERP sistemlerinin S/4HANA’ya geçmesi zaman alacaktır.
Bluefild yaklaşımı ile tüm ERP sistemlerinin konuşturulabileceği bir S/4HANA sistemi oluşturuluyor.
Yakın zamanda kullanılmaya başlanan “Two Tier ERP” ise SAP’nin Public Cloud versiyonu ile birlikte ERP yapısının esnetilebildiği bir model. Geçiş sürecinde zaman avantajı sağlamak için kullanılıyor. Bir yandan eski sistemde süreçlere devam ederken, diğer yandan farklı bir ERP yapısı olan “yeni satın alınan şirketin”, “yurt dışındaki bir iştirakin” ya da “bayilerin” hızlı bir şekilde yeni sisteme geçirilmesi söz konusu olabiliyor.
E-kitapta neler bulacaksınız?
SAP S/4 HANA’ya Geçiş Yöntemleri ve Farklı Senaryolar.
Süreç Yönetimi İçin Kritik Noktalar
Vergi ve İşlem Yönetiminde Global Paradigma Değişikliği.
Global Sürekli İşlem Denetimleri.
Tek Bir Servis Sağlayıcı ile Çalışmanın Avantajları.
Geleceğe Yönelik KDV Uyumluluğu Çözümü için Kriterler.
21 Aralık 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 534 sıra no’lu VUK Genel Tebliğiile Vergi Usul Kanunu’nda öngörülen ceza miktarları yeniden değerleme yapılarak düzenlendi. Bu kapsamda elektronik belgelere ilişkin düzenlemelere uyulmaması halinde öngörülen cezalar1 Ocak 2022’den itibaren uygulanmak üzereartırıldı.
Yeni dönem ceza uygulamaları
Vergi Usul Kanunu’na göre elektronik belge olarak düzenlenmesi gereken fatura, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzlarının, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen zorunlu haller dışında kâğıt olarak düzenlenmesi veya hiç düzenlenmemiş sayılması durumundabelgelereyazılmasıgerekenmeblağınveyameblağfarkının %10’u nispetindeözelusulsüzlükcezasıkesilmektedir.Yenidendeğerlemeoranıncaartırılancezamiktarlarınagörebumeblağenaz 500 TL olarakbelirlendi.Sözkonusucezahem belgeyi düzenleyen hem de alması gereken hakkında uygulanıyor.
Elektronik belgeolarakdüzenlenmesigerekensevkirsaliyesinin de HazineveMaliye Bakanlığı tarafındanbelirlenen zorunlu haller dışında kâğıt olarak düzenlenmesi veya hiç düzenlenmemiş sayılması durumunda her bir belge için 500 TL ceza kesilecek.
Yeni cezamiktarlarıgözönündebulundurulduğunda, bir takvim yılı içerisinde kesilecek cezaların her bir belge türüne ilişkin toplamda 250 Bin TL’yi aşması mümkün değildir.
Harekete Geçin
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir. Regülasyonlara ilişkin tüm bilmeniz gerekenlere göz atabilirsiniz.
SAP’in versiyonlarının bakım süreçlerinin sonuna doğru yaklaşılmasıyla şirketlerin hangi geçiş yöntemini seçmeliyim sorusuna bir önceki yazımızda yanıt vermiştik. Şimdi sıra bu konuda karşımıza sıklıkla çıkan diğer önemli soruda: “Geçiş sürecinde e-dönüşümü nasıl planlamak gerekiyor?”
Dijital dönüşümünüzü sekteye uğratmadan süreci doğru ve verimli bir şekilde yürütebilmek için;
SAP S4/HANA geçişinde verilerinizi nasıl saklayacağınıza karar vermelisiniz: tüm sistemlerinizi kendiniz konumlandırıp, e-dönüşüm IT altyapı sistemlerinizin bakımı gibi tüm süreçleri kendiniz mi yapacaksınız ya da bulut sistemlerin avantajlarından yararlanarak sistemi profesyonel bir ekibe mi teslim etmek istiyorsunuz?
E-dönüşüm için, SAP ile ve ihtiyaçlarınızla uyumlu bir paket yazılımı almalısınız: regülasyona uyumlu, ortak dili benimsemiş, kendi içinde tutarlı, ortak dizayn dilleri olan, SAP’nin standartlarına, kod kalitesine uygun bir paketi tercih etmelisiniz ki geçişiniz sağlıkla ilerleyebilsin.
Mümkünse uygun SAP ürün sertifikasına sahip olan, implementasyon ve paket yazılımına dedike ekipler ile çalışan, hosting hizmeti verebilen, GİB entegratörlüğü almış bir firma üzerinden işlem yapıyor olmalısınız. Bu özellikleri dikkate alırsanız, geçişte hangi yöntemi seçerseniz seçin size sunulan yazılım belli kriterleri, güvenlik önlemlerini hali hazırda sağlamış olacaktır.
Eğer çok uluslu bir şirket yapınız varsa, sadece Türkiye’deki değil dünyadaki tüm regülasyonlara hâkim olan, farklı dillerde hizmet verebilen bir servis sağlayıcı seçmelisiniz.
Vergi uyumluluğu çözüm sağlayıcınızı seçerken, bu ihtiyaçların hepsine yanıt verebilecek bir firma ile anlaşmanız dijital dönüşümünüzün başarısı için önem taşıyor. Böyle bir firmayla çalışmak S4/HANA geçişinde ‘Operasyonel Mükemmellik’ alanında da muazzam faydalar sağlıyor. SAP ya da Non-SAP ERP sisteminizi SAP S4/HANA’ya taşımayı iş akışlarınızdaki tüm verimsizlikleri temizlemek için bir fırsat olarak da görebilirsiniz.
Bazı IT yöneticileri ve uzmanları, e-fatura, e-irsaliye, e-arşiv gibi ürünlerin her birini farklı tedarikçilerden temin ederek, kritik iş akışlarında oluşacak hataların riskini dağıtarak azaltmayı hedefliyor ancak bu bakış açısı da diğer başka birçok verimsizliğin ve riskin oluşmasına sebep oluyor. Farklı sağlayıcılardan dış kaynak kullanımı;
Dijital dönüşüm sürecinizin uzamasına,
Genel verimliliğinizin düşmesine,
SAP yapılarınızın karmaşıklaşmasına,
Ve en önemlisi, riski dağıtarak azalttığınızı düşünürken, herhangi bir aksaklık olduğunda destek almak için farklı yollar izlemek zorunda kalmanıza neden oluyor.
Böylece destek çağrılarınızın çözümüne harcanan toplam süre de uzuyor.
Tek servis sağlayıcı ile çalışmak ise dijital dönüşüm sürecini kolaylaştıran pek çok avantaj sunuyor:
Tüm e-dönüşüm ürünlerinde tek düze ve aynı akışı içeren daha temiz bir SAP paketi yapısı,
Aynı platformda birlikte çalışacak şekilde tasarlanan ürünler sayesinde; çift veri girişi olmaması, daha fazla çapraz uygulama özelliği ve daha yüksek işlem hızları,
Daha hızlı satın alma süreçleri,
Destek konularında daha hızlı çözüm,
Verilerin siteme daha hızlı ve kolay bir şekilde geçirilmesi ve kullanıma açılması,
Daha verimli kullanıcı eğitimleri bu avantajların başında geliyor.
Webinarı İzleyin
16 Şubat 2023 Perşembe günü S/4 HANA geçişi ve e-dönüşüm planlamasına dair merak edilenleri webinarda ele alacağız. Ajandayı incelemek ve webinara kaydolmak için hemen tıklayın.
SAP, eski versiyonlarının bakımlarını önümüzdeki dönemde sona erdirmeyi ve mevcut kullanıcılarını S4 HANA’ya taşımayı planlarken, şirketler zorunlu geçişte hangi yöntemi tercih edeceklerine karar vermeye çalışıyorlar. Yöntemleri, avantajlarını ve dezavantajlarını net bir şekilde anlamak tercih sürecini kolaylaştırabilir.
S4 HANA’ya geçiş,
Sıfırdan kurulum (Greenfield)
Geçmiş verilerin ve süreçlerin tümünün korunması (Brownfield)
Seçilen verilerin korunup diğerlerinin yeniden tasarlanması (Bluefield)
Olmak üzere üç farklı senaryoda gerçekleşebiliyor. Bu üç senaryonun avantajları ve dezavantajlarını ise şöyle özetleyebiliriz:
Tamamen Yenilenmek İsteyenler İçin Greenfield
Greenfield, tüm süreçler için yeniden tasarım ve sadeleştirme sunan bir geçiş yöntemi. Bu yöntemi genellikle daha önce SAP dışı bir uygulama kullanan ya da kullandığı SAP versiyonu çok eski olan firmalar tercih ediyorlar ve özelleştirilmiş, eski, hantallaşmış yapıları tamamen geride bırakıp modern bir teknolojiyle yola devam ediyorlar.
Her şey yeniden modellendiği için sürecin diğer yöntemlere göre daha uzun olması,
Data geride bırakıldığı için geçmişe yönelik raporlamaların ilk dönemde yapılamayacak olması,
Çalışanların yeni sisteme adaptasyon sürecine ihtiyaç duyması,
Tüm süreçler sıfırdan modellendiği için iş birimlerinin yüksek katılımını gerektirmesi bu yöntemin dezavantajları olarak sıralanabilir.
Ancak sistemlerin yeniden tasarlanmasında sağladığı esneklik sayesinde, işletmelere süreç verimliliklerini arttırma imkânı da tanıyan bir yöntem.
Brownfield, mevcut sistemi koruyan ancak S4 HANA’nın yeni teknolojisinden, hızından faydalanmaya imkan tanıyan bir yöntem. Bu yöntemi genellikle SAP projesini yakın zamanda tamamlamış, en iyi uygulamalara uyum sağlayan, sistemlerinde çok az özelleştirilmiş çalışma bulunan firmalar tercih ediyorlar.
Operasyonel süreçleri kesintiye uğratmadan ve geçmişe dayalı verileri tamamen koruyarak S/4HANA’ya geçişe olanak tanıyor.
Var olan sistemi hiç değiştiremeden geçiş yaptığınız için memnun olmadığınız çalışmaları da yanınızda taşımış oluyorsunuz.
Dataların transferi sırasında sistemlerin uyuşmadığı alanlar olabiliyor ve karmaşa doğabiliyor.
İş birimlerinin çok fazla katılımını gerektirmiyor.
Mevcut SAP sistemlerinizden ve süreçlerinizden memnunsanız ve herhangi bir iyileştirme talep etmiyorsanız Brownfield sizin için maliyet ve proje süresi avantajıyla doğru bir seçim olabilir.
Geçmişinden Memnun Geleceğinden Umutlu Olanlar İçin Bluefield
Bluefield (hibrit), mevcut sistemin bir bölümünü koruyan, bir bölümünü de tamamen yenileyen bir yöntem. Bu yöntemi genellikle hali hazırda memnuniyet sağlayan çözümlerinin yeni sisteme taşınmasını isteyen, bir yandan da S4/HANA ile gelen yeni özelliklere sahip olmayı faydalı gören firmalar tercih ediyorlar.
SAP S4/HANA her noktadan bilgiye erişim sağlayarak, IT, finans, tedarik zinciri ve muhasebe gibi departmanlar arasındaki iş birliğini destekliyor ve çalışma şekline esneklik katıyor. Ayrıca merkezileşmeye de katkıda bulunarak tüm süreçler üzerindeki erişilebilirliği ve görünürlüğü arttırmaya yardımcı oluyor. Ancak geçiş sürecinin doğru yürütülmesi, kuruma en uygun geçiş yönteminin tercih edilmesi bunun için de tek servis sağlayıcıyla çalışması önem taşıyor.
Webinarı İzleyin
16 Şubat 2023 Perşembe günü S/4 HANA geçişi ve e-dönüşüm planlamasına dair merak edilenleri webinarda ele alacağız. Ajandayı incelemek ve webinara kaydolmak için hemen tıklayın.
1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği’ne (“Tebliğ”) göre e-fatura uygulamasına zorunlu olarak yıl içinde geçen mükellefler ile 2020 ve sonraki yıllarda Türk Ticaret Kanunu’na göre bağımsız denetime tabi olan mükelleflerin şartların sağlandığı yılı izleyen yılın başından itibaren e-defter uygulamasına geçmeleri zorunluluğu bulunuyor. Bu kapsamda, 2021 yılı içerisinde e-fatura uygulamasına zorunlu olarak geçen ya da bağımsız denetime tabi olma şartlarını sağlayan mükelleflerin 2022’nin başından itibaren e-defter uygulamasını kullanması gerekiyor.
E-Defter Nedir?
E-defter uygulaması, yasal olarak tutulması zorunlu olan yevmiye defteri ve büyük defterin dijital ortamda oluşturulduğu, berat adı verilen dijital dosyalarla GİB’e iletildiği sistemdir. E-defter uygulaması, defterlerin saklanma maliyetini azaltır ve noter onayı gibi işlemlerin yerine geçmesi sebebiyle de zaman tasarrufu sağlar. Bu gönüllü geçişlerin artmasını da destekler.
E-defter uygulamasını kullanabilmek için, şirketlerin tamamlaması gereken ön hazırlıklar:
Gerçek kişi mükelleflerin Elektronik İmza Kanunu hükümleri çerçevesinde üretilen nitelikli elektronik sertifika veya Tebliğ ( doğrultusunda mali mühür temin etmiş olmaları,
Tüzel kişi mükelleflerin Tebliğ çerçevesinde mali mühür temin etmiş olmaları,
Kullanılacak e-defter yazılımının uyumluluk onayı almış bir yazılım olması gerekiyor.
E-Defterin Amacı
E-defter, tüm defter verilerinin elektronik olarak oluşturulup imzalanmasını sağlayarak, verilerin ve kaynaklarının doğruluğunu garanti altına alma amacıyla uygulanır. Bu uygulamayla birlikte daha hızlı ve düzenli bir denetim amaçlanır. Bunun yanı sıra saklanan verilerin kaybolma ve zarar görme ihtimali de düşer.
E-defter uygulamasının sunduğu avantajlar:
Defterlerin dijital yöntemlerle daha güvenilir ortamlarda saklanması,
Denetim süreçlerinde doğru veriye ulaşma süresinin kısalması,
Noter onay süreçlerinden kaynaklanan maliyet ve zaman kaybının azalması,
Vergisel süreçlere uyumluluk artışı
Harekete Geçin
Yasal defterlerinizin oluşturulma ve arşivlenme sürecini dijitalleştirmek için tasarlanan Sovos e-Defter çözümümüze göz atın.
GİB e-belgelerin kapsamını, yayımladığı yeni regülasyonlar ile genişletmeye devam ediyor. E-belge kullanımının yaygınlaşmasına yönelik yapılan hamleler ile 2022 yılına girerken e-dönüşüm dünyasında ikinci büyük değişiklik yolda görünüyor.
Bu değişiklik ile e-dönüşüm uygulamalarını zorunlu olarak kullanan mükelleflerin kapsamının artacağı öngörülürken birçok farklı sektörün de e-dönüşüm yolculuğu başlayacak.
Vergi mükelleflerinin, yoğun iş süreçleri esnasında e-dönüşüm dünyasının kapsamlı ve sürekli gelişen ortamına uyum sağlamaları zaman zaman zorlayıcı olabiliyor.
2022 yılında işletmeleri ve mükellefleri bekleyen güncellemeleri ele alacağımız ve e-belge kapsamlarına yönelik dikkat edilmesi gereken noktalardan bahsedeceğimiz webinarımıza kaydolarak güncel gelişmeleri kaçırmayın.
Ajanda:
Taslak Tebliğ ile Öngörülen Değişiklikler
E-Ticaret: Pazar Yerlerinde Satış Yapanlar için Yeni Zorunluluk Dönemi
Perakende Sektörü, Güvenli Mobil Ödeme Sistemleri ile Buluşuyor
509 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, 09.02.2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 526 Sıra No’lu tebliğ ile değiştirilmeden önce e-arşiv uygulamasına dahil olmayan mükellefler gerekli hallerde yalnızca Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından sunulan portal üzerinden e-arşiv fatura düzenleyebiliyordu. 509 sayılı VUK Genel Tebliği, 526 Sıra No’lu tebliğ ile değiştirilerek, söz konusu e-arşiv faturaların gerekli entegrasyonu sağlayan özel entegratörlerin sistemleri aracılığı ile düzenlenmesine olanak verilmişti. GİB, bu kapsamda 30.09.2021 tarihinde yayımladığı kılavuz ile mükelleflerin özel entegratör sistemlerinden nasıl yararlanabileceğini açıkladı.
E-arsiv fatura düzenlenmesi gereken durumlar
E-arşiv fatura uygulamasına dahil olmayan mükelleflerin 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren düzenleyecekleri faturaların vergi mükellefi olmayanlar bakımından vergiler dahil toplam tutarının 30 Bin TL’yi; vergi mükellefi olanlar bakımından ise vergiler dahil toplam tutarın 5 Bin TL’yi aşması halinde söz konusu faturaların GİB portalı ya da özel entegratör sistemleri aracılığıyla e-arşiv fatura olarak düzenlenmesi gerekiyor.
GİB, geçtiğimiz günlerde yayımlamış olduğu taslak tebliğ ile e-arşiv fatura olarak düzenlenmesi gereken faturaların tutarında değişiklik yapılmasını öngördü. Söz konusu taslak tebliğ ve öngörülen değişiklikler için blog yazımızı okuyabilirsiniz.
Özel entegratör seçimi
Özel entegratör sistemlerinden faydalanmak isteyen mükellefler, hizmet almak istediği özel entegratör ile ıslak ya da e-imzalı sözleşme yapacak. Bunun yanı sıra interaktif vergi dairesi üzerinden “e-defter ve e-belge işlemleri” menüsünde yer a<5lan “e-Arşiv Portal Entegratör Kullanım Başvurusu” kutucuğundan başvuru yaparak hizmet alacakları özel entegratörü seçmeleri de gerekiyor.
E-arşiv fatura düzenlenmemesinin yaptırımı
E-arşiv fatura şeklinde düzenlenmesi gereken faturanın matbu (kağıt) fatura düzenlenmesi halinde düzenlenen her bir kağıt fatura için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanunu’nun 353’üncü maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilir.
Harekete Geçin
Türkiye’deki e-dönüşüm uygulamalarına ilişkin son güncellemeler ve zorunluluk kapsamları hakkında tüm detayları öğrenmek için uzman ekibimizle iletişime geçin.
Şirketlerin dijital dönüşümünde tercih edebilecekleri iki yöntem bulunuyor.
On-premise: İhtiyaç duyulan yazılımların satın alınarak şirketlerin kendi veri merkezlerinde yönetilmesi.
Bulut tabanlı teknolojilerin kullanılması.
On-premise yöntemi, sistemlerin işletilebilmesinin zorluğunun yanı sıra maliyet açısından da dezavantajlı görülüyor. Bulut tabanlı teknolojilerin tercih edilmesiyle ise uzun soluklu teknoloji yatırımları ve güvenlik önlemi arayışlarına maruz kalmadan doğrudan hizmeti almak mümkün oluyor.
Pandemi ile Bulut Tabanlı Teknolojilere Olan İhtiyaç Arttı
Bulut tabanlı teknolojilerin, pandemi döneminde daha iyi fark edilen en önemli faydası esneklik ve erişilebilirlik. Çoğu şirketlerin evlerden çalışmaya mecbur kaldığı bir dönemde hali hazırda bulut tabanlı teknolojilere geçiş yapmış olan şirketler çok rahat bir süreç geçirdi. Ofislere ve ofis bilgisayarlarına bağlı olmak zorunda olanlar için ise zorlu bir dönem yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
Doğru Servis Sağlayıcısını Nasıl Seçebilirsiniz?
Bulut tabanlı servis sağlayıcı seçerken ise güvenlik, itibar ve referans kriterlerinin göz önünde bulundurulması gerekiyor. Servis sağlayıcısı sertifika sahibi olabilir ancak bu sertifikanın kim tarafından hangi kriterler değerlendirilerek verildiğini araştırmak önemli bir konu olarak öne çıkıyor.
Sistem üzerinde işlemler yapılırken bir sayfanın milisaniyeler içerisinde açılması, çok ciddi maliyet ve zaman tasarrufu sağlayabiliyor, o iş ile ilgilenen çalışanların işlerini daha mutlu yapmalarına bile katkıda bulunabiliyor..
E-belge yönetiminde on-premise çözümler mi, bulut tabanlı çözümler mi?
Ekibimiz; firmalar için hangi yöntemin daha avantajlı olduğunu ve bulut ortamına geçişte nelere dikkat edilmesi gerektiğini canlı yayında anlattı. Detaylı bilgi için yayın kaydını izleyebilirsiniz.
Global vergi yazılımı lideri olarak, Türkiye’de sunduğumuz e-fatura çözümünün SAP® sertifikası aldığını bildirmekten mutluluk duyuyoruz. Linke tıklayarak inceleyebileceğiniz sertifika, Türkiye için geliştirdiğimiz e-fatura çözümünün SAP prosedürleri ile teknik uygunluğu ve güvenilirliğinin onaylanması açısından oldukça önemli.
Verginin dijitalleştirilmesi gün geçtikçe yaygınlaşırken, işletmelerin iş yaptıkları her yerde kendilerini destekleyen ve artan denetim riskine karşı koruma sağlayan gerçek zamanlı vergi hesaplaması çözümüne duydukları ihtiyaç da sürüyor.
Muhasebe ve bilişim teknolojileri departmanlarının yoğun uzmanlığının yanı sıra şirketler için teknolojik altyapı yatırımlarını da gerekli kılan e-dönüşüm sürecini, servis sağlayıcıları aracılığıyla sürdürmek şirketlere birçok avantaj kazandırıyor.
E-dönüşüm süreçlerini tasarlarken, şirketlerin göz önünde bulundurması gereken birden fazla konu mevcuttur. Özellikle SAP kullanan işletmelerin hem SAP içerisindeki süreçler hem de GİB bağlantısı konularında desteğe ihtiyaçları vardır. Bu kapsamda uçtan uca servis sağlayan, hem SAP süreçlerinde gereken desteği verebilen, hem de alanında uzman ve GİB uyumluluğuna hâkim bir sağlayıcıyla çalışmak operasyonel verimliliği maksimum seviyeye taşır.
Sovos SAP e-Fatura Çözümümüz, şirketlerin elektronik faturalarını Gelir İdaresi Başkanlığı düzenlemelerine göre kolayca yönetmelerini sağlayarak uçtan uca desteği sayesinde süreçlerin her adımının tek noktadan yürütülmesine imkân tanıyor. Sunduğumuz SAP sertifikalı entegrasyon, SAP teknolojilerini kullanan işletmelerin değişikliklere kolayca ayak uydurabilmesine ve kendi dijital dönüşümlerini aksatmadan sürdürebilmesine yardımcı oluyor.
Harekete Geçin
Sağlam adımlarla ilerlediğimiz e-dönüşüm yolunda; güvenilir ve kaliteli yazılımlar geliştirerek karmaşık e-belge uyumluluk süreçleri için tam kapsamlı çözümler sunmaya devam ediyoruz.
Tüm dünyayı etkisine alan Covid-19 salgını hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyasını da fazlasıyla etkiledi. Ülkemizde, iş dünyası üzerindeki bu olumsuz etkileri azaltabilmek ve istihdamı teşvik etmek için İstihdama Dönüş Prim Desteği ve İlave İstidam Prim Desteği sağlandı.
Bu teşvikler sona erdi ancak SGK, yeni teşvikler oluşturarak ve çeşitli diğer teşvikleri devam ettirerek firmalara desteklerini sürdürüyor.
Siz de her ay sigortalı çalışanlarınız için yatırdığınız sigorta priminde teşvik, destek ve indirimden faydalanmak ve personel maliyetlerinden tasarruf etmek istiyorsanız, webinarımıza kaydolarak tüm detayları öğrenebilirsiniz.
Ajanda:
Şirketlerin 2022 Sonuna Kadar Yararlanabileceği Güncel Teşvikler
Süresi Devam Eden Diğer Teşvikler
KOSGEB ve İŞKUR Kaynaklı Ücret ve Mesleki Eğitim Destekleri
İŞKUR İşbaşı Eğitim Teşvikinde Güncel Gelişmeler
Yeni Prim Desteği: 7319 No’lu Teşvik
Meslek Liseleri ile Teşvikleri Arttırıcı Çalışmalar Planlamak (Mesleki Yeterlilik Belgeleri)
Türkiye’de e-dönüşüm adıyla andığımız, verilerin vergi mükellefinin sistemlerinden, vergi idareleri tarafından belirlenen elektronik ortamlara gerçek ya da yarı gerçek zamanlı ve elektronik olarak gönderilmesine dayanan Sürekli İşlem Denetimleri (CTC), KDV açıklarına çözüm bulmak isteyen ülkelerin olmazsa olmazı haline geliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın vizyoner yaklaşımıyla Türkiye bu gerçeği ilk fark eden ve harekete geçen ülkelerden biridir. EMEA bölgesinde e-dönüşüm 2012 yılında Türkiye ile başlarken; Meksika, Brezilya, İtalya ve Şili ile birlikte ülkemiz dünya genelinde de e-dönüşümde öncü konumda yer alıyor.
EMEA ve Asya bölgelerindeki ülkelerin, özellikle son beş yıldır ivmelenen bir şekilde sürekli işlem denetimi modeline geçiş çalışmalarına başladığı gözlemleniyor. Bu ivmeye paralel olarak da 2025’e kadar tüm faturaların yüzde 75‘inin gerçek ya da yarı gerçek zamanlı olarak vergi otoritelerine bildirileceği bir vergi sisteminin var olacağını öngörüyoruz.
Dünya büyük bir dönüşüm sürecindeyken her ülkenin vergi zorunluluklarına giden farklı ve kaotik bir yol bulunuyor. Bu yolda karşılaşılan üç ana konu:
Vergi otoritelerinin dijital dönüşümü (regülasyon değişimleri, yeni duyurulan tebliğler vb),
İş yapış biçimlerinin dönüşümü ile büyüyen data ve bu datanın doğru yönetilmesinin şirketler için önemi (geçtiğimiz sene e-ticarette yaşanan talep artışı vb),
Bilgi Teknolojileri (BT) dönüşümleri
Şirketlerin karşı karşıya kaldığı regülasyonlar bu üç alana da yansıyor ve bir bütün olarak ele alınması gerekiyor. Dönüşüm yolculuğunda şirketlerin karşısına; kötü veri kalitesi, karmaşık işlem türleri, tutarsız uygulamalar, sürekli değişen regülasyonlar gibi zorluklar çıkabiliyor. Faturalamada yaşanan herhangi bir hata operasyonel bir tehdit haline gelebiliyor. Multidisipliner, işlem odaklı, veriler üzerinden ispata dayalı ve esnek süreçler önem kazanıyor.
Bilgi Teknojileri Dijital Dönüşümde Öncü
Bu doğrultuda e-dönüşümü kurgularken ve uygularken yalnızca e-belgelerin değil, şirketlerin muhasebe, finans, tedarik zinciri gibi tüm süreçlerinin dikkate alınması gerektiği görülüyor. Bu da e-dönüşüm stratejilerinin operasyonel verimliliği maksimize edecek kapsamda şekillendirilmesinin önemini ortaya koyuyor. Verginin dijital dönüşümü, şirketler için artık bir Bilgi Teknolojileri (BT) problemi ve operasyonel mükemmelliği hedefleyen her BT projesi altında ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konu.
Harekete Geçin
İş süreçleriniz etkilenmeden e-dönüşüm stratejinizi nasıl güçlendirebileceğiniz hakkında tüm detayları öğrenmek için webinarımızın kaydını izleyin.