Dijitalleşmeye geçiş, tüm sektörlerin mevcut teknolojilere radikal bir şekilde uyum sağlamasını ve değişimi zorunlu kıldı. Bu durum da, otomasyon ve iş kaybı konusunda haklı bir endişe yarattı. Oxford Economics’in 2030 yılına kadar Çin’de 12,5 milyon imalat işinin otomatikleşeceğine dair tahmini, iş gücünün gelecekte kısmen otomatikleşeceğinin bir habercisi gibi görünüyor.

Fakat alanında uzman insanlar teknoloji ile uyum içinde çalışabiliyor; buna teknik ekiplerin de desteği eklendiğinde verimlilik on kat artabiliyor. Günden güne dijitalleşen bir dünyada başarılı olmak isteyen işletmelerin tek çıkış yolunun doğru teknolojiye yatırım yapmak olduğu ortada.

Özellikle küresel olarak faliyet gösteren şirketler için bu çok büyük önem taşıyor çünkü çoğu ülkede devletlerin mali mevzuatının kapsamlı olarak bilinmesi gerekiyor. Finansal yapılar sürekli değişim halinde olduğu için yön bulmak zor olabiliyor. Gerçek zamanlı KDV raporlama, sürekli denetimle (CTC’ler) birçok farklı yetki alanını sıkı bir şekilde kısıtlayarak dünya çapında giderek yaygınlaşıyor. Otomasyon olmadan, manuel çalışarak yeni kurallara ayak uydurmak geleneksel insani becerilerin çok üzerine çıkmayı gerektiriyor.

Küresel şirketlerde hesapları ve raporları manuel girmekse hiç de mantıklı ve sürdürülebilir değil. Ancak farklı yetki alanlarında faliyet gösteren bu şirketlerin, ticari işlemlerini gerçekleştirmek için uymaları gereken kurallara ve devletlerin düzenlemelerine nasıl ayak uyduracakları da bir başka sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü bu kurallar sürekli değişiyor.

Dijital devletler

Tüm dünyada devletler, ülkelerindeki ekonomik standartları güçlendirmek için vergi iadelerini belirleme ve toplama süreçlerini gözden geçirmeye başladı. İade sürecini dijitalleştirmek, bir devletin ekonomik geleceğine dair daha doğru bir tablo çizmeye imkan sağlıyor. Bu durumda da, otomatik faturalandırma ve raporlandırmanın son yıllarda gündemdeki en önemli konulardan biri olması hiç de şaşırtıcı değil.

Çoğu işlem ve etkileşimi iyileştirmede yaklaşımların nasıl benimsendiği ülkelerdeki belirli bakış açılarına göre değişiyor. Belirli yetki alanları, ticari belgelerde farklı düzeylerdeki CTC’leri uygulamayı, gerçek zamanlı faturalandırma, arşivleme ve raporlamayı da zorunlu kılıyor. Ayrıca, uluslararası faaliyet gösteren bu şirketler, sayıları giderek artan ve son derece karmaşık olan bu yasaları takip etme ve bunlara uyumluluğu sağlama konusunda da ciddi bir baskı altındalar. Bu yasalara uyulmadığında ödenmesi gereken cezalar oldukça yüksek. Ticari faaliyetleri kanunlara uygun şekilde gerçekleştirebilmek artık akıllı teknolojilerin ve altyapıların kullanımını gerektiriyor.

Dünyanın farklı bölgelerinde ise farklı yaklaşımlar var. Örneğin, Latin Amerika işletmeler arası e-faturalarda gerçek zamanlı denetimi zorunlu kılarak bu konuda öncü oldu. Brezilya da, gerçek zamanlı denetimin bir hükumet platformu aracılığıyla yapılmasını zorunlu kılıyor. Avrupa’da ise AB-KDV yönergesi, ülkelerin tamamen e-faturaya geçmesini yasaklıyor. Ancak, İtalya bu yasağı 2019 yılında, uzun bir istisna sürecinden sonra aşmayı başardı. Ekonomilerdeki veriye dayalı işletme modeline geçiş, vergilerin de dijitalleşmesini kaçınılmaz hale getiriyor.

Makine öğrenmesi

KDV açığı tüm dünyada devletler için karmaşa yaratmaya devam ediyor. Bu süreci yönetebilmek için birçok devlet kendi sistemini oluşturdu. Bunun sonucunda da birbiriyle iletişim kuramayan mekanizmalar ortaya çıktı. Ayrıca çoğu ülkenin e-faturaya adaptasyonunun gecikmesi, parçalı bir görüntü ortaya çıkardı. KDV raporlamaları hala birçok ülkede periyodik olarak yapılıyor ve her ülke kendi belirlediği standartlara uygun ilerliyor. Küresel dijitalleşmede tutarlılığı sağlamak yakın gelecekte mümkün olmayabilir.

Her ülke, faturalandırmayı dijitalleştirmek amacıyla kendi yöntemlerini geliştirdikçe, her şey daha da karmaşık hale geliyor. Bir yandan da yeni düzenleyici yasalar çıkıyor. Bu yasaları takip ederken yapılacak hatalar, uyumluluğu sağlamada eksikliklere neden olarak can sıkıcı şekilde sonuçlanabilir. Küresel şirketler, faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki bu gelişmeleri yakından takip etmek zorunda. Ayrıca, yeni düzenlemeler çıktıkça onları takip edecek ve uygulayacak sistemleri de geliştirmeleri gerekiyor.

Teknolojik geliştirmelerin, vergi raporlamasını doğru şekilde yapabilmesi için tüm bu farklı sistemlerin de birbirine bağlanması gerekiyor. Bir işletmenin mali durumunu hatasız olarak gösterebilmek ancak bu şekilde mümkün olabilir. Bu nedenle, esnek API’ler öncelik ve önem kazanıyor. Gelişmiş API’leri olan programlar, vergi sistemlerinin işletmelerden önemli bilgileri toplamasına imkan sağlıyor. İşletmelerin gerekli verileri ve doğru sonuçları göstererek cezai yaptırımlardan kaçınabilmesi de ancak bu şekilde mümkün. Kamu kurumlarıyla gerçekleştirilen hassas işlemler, birçok faturalandırma sistemi, ERP ve tedarik platformlarının entegre olmasını gerektiriyor. Oluşturulan ve işlenen verilerin hacmi çok büyük olduğundan, bu hacimdeki veriyi sadece insani iş gücüyle işlemek artık pek mümkün değil.

Teknoloji, bilgi formatının her ülkenin gerekliliklerine uygun şekilde sunulmasını da kolaylaştırabiliyor. Bu da zaten dijital raporlandırmada neredeyse bir zorunluluk. Fatura formatlarını görüntüleyecek ve gerekli adaptasyonu sağlayacak teknolojiler artık mevcut. Örneğin, bir işletmenin faaliyet gösterdiği ülkeye uyum sağlaması ve uyumsuzluktan kaynaklanan cezalardan kaçınması mümkün. İdari görevleri otomatikleştiren ve bu sayede işletme finansmanının stratejik unsurlarına odaklanmak için zaman yaratan araçlara yapılan yatırımın karşılığı fazlasıyla alınıyor. Makinelerin süreçlere entegrasyonu arttıkça analizlerin manuel yapılması da aynı oranda zorlaşıyor. Devletler ve işletmeler, idari iş yüklerini hafifletmek için otomasyona ve ileri teknolojiye daha fazla güveniyorlar.

Uyumluluk için otomasyon

Tamamen dijitalleşmiş bir gelecek çoğu ekonominin uzun vadeli planlarında yer alsa da bunun bir maliyeti var. Bu hızlı dijital dönüşümü faydaya dönüştürmek isteyen işletmeler, kendilerini en son teknolojiyle donatmak zorunda. Bu dönüşümün beraberinde getirdiği karmaşık ve veriye dayalı düzenlemeleri yönetmeleri ancak bu şekilde mümkün olabilir. Maliyetli uzmanlarla çalışmak veya dışarıdan destek almak yerine, süreçleri kolaylaştırmak ve finans ekiplerinin yüklerini hafifletmek için manuel emek gerektiren analiz ve araştırma görevlerini yerine getirebilecek araçlara yatırım yapmak çok daha akıllıca bir seçim. Tam anlamıyla dijitalleşmenin eşiğindeyken, hesapları ve raporları manuel girmek artık uygulanabilir ya da pratik bir yol olmaktan çıktı.

Ancak, bir işletmenin BT altyapısındaki önemli bilgileri senkronize edecek ve aktaracak teknolojiyi de dikkatlice seçmek gerekiyor. Mevcut küresel ekonomik durgunluk dolayısıyla, finans ekiplerinin üzerindeki en iyi performansı gösterme, oluşacak herhangi bir finansal sızıntıyı önleyebilme ve harcamaları sıkı bir şekilde takip etme baskısı da arttı. Zorluklarla mücadelede teknoloji bize rehberlik ediyor ve destek oluyor – hatta işletmeler açısından kritik önem taşıyor.

Otomasyona yatırım yapmak insanların var olduğu iş alanlarını yok etmez. Aksine, uzman kişiler teknolojiyle birlikte çalışabilir. Bu da, zorlu ve karmaşık görevlerle başa çıkarak zaman ve enerji kazanılmasını sağlar; işletmeler de böylece kendi misyonlarını gerçekleştirmeye odaklanabilirler.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Her geçen gün değişen ve gelişen dijital dönüşüm, şirketler için yeni teknolojik çözümleri de beraberinde getiriyor. Bu teknolojiler, daha esnek, hızlı uygulanabilir olması ve operasyonel maliyetleri azaltması gibi özellikleri ile ön plana çıkıyor.

Kalite, verimlilik ve kârlılık gibi pek çok avantaj sağlayan teknolojilere geçiş sürecinde dikkat edilmesi gereken hususların başında, alanında uzman, kurumsal ve köklü bir kurumun seçilmesi gelmektedir.

Webinarımıza katılarak, şirketinizin iş süreçlerinde herhangi bir duraksama yaşamadan e-belge regülasyonlarına nasıl uyumlu kalabileceğinizi ve daha fazlasını öğrenebilirsiniz. Kayıt olmayı unutmayın.

AJANDA

Webinara buradan kayıt olabiliriniz.

Teknolojik gelişmeler, tüm dünyada ve hayatın her alanında büyük değişimler yaratırken, iş dünyası üzerindeki etkileri de son yıllarda şiddetli bir şekilde hissedilmeye başladı. Tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de iş yapış şekilleri hızla değişirken; pek çok şirkette ve kurumda arşivlemeler, aktarımlar, denetimler dijital ortamlarda sürdürülüyor.

Dijitalleşemeyen İş Süreçleri Müşteri Memnuniyetini Etkiliyor

Teknolojiyi iş yapış şekillerine uyarlamak ve iş süreçlerini dijitalleştirmek önemli bir rekabet avantajı sağlıyor. Öte yandan bu dijitalleşme sürecini başarılı şekilde iş süreçlerine uyarlayamayan şirketler ise aşağıdaki gibi kritik sorunlarla karşı karşıya kalabiliyorlar;

Tüm bu zorluklar sonucu aksayan iş süreçleri de özellikle faturalama ve irsaliye süreçlerinde müşteriye yansıyarak, müşteri memnuniyetini kötü yönde etkiliyor.

Dijital Dönüşüm Konusunda Uzmanlaşmaya Zaman Ayırmak Zorlayıcı Olabiliyor

Teknolojiye uyum süreci çoğu zaman sancılı olurken bu süreç iş akışında aksamalara yol açabiliyor. E-dönüşüm sürecinde regülasyonları takip etme yükünü hafifletmek ve iş yüklerini azaltmak için servis sağlayıcıları ile çalışmanın önemi bu noktada devreye giriyor. İşletmeler kendi alanlarında ne kadar uzman olsalar da, yeterli bilgiye sahip olamayabiliyorlar. Bu gibi süreçlerde işletmeler uzman servis sağlayıcıları aracılığıyla çözüm üretme yoluna gidiyorlar.

Verilerin Her Zaman Denetime Hazır, Erişilebilir ve Güvende Olması Mümkün

İşletmeler e-dönüşüm için, işinde uzman bir servis sağlayıcısı tercih ettiklerinde, sürekli değişen regülasyonlardan endişe etmeden odaklanmaları gereken asıl işlerine odaklanabiliyorlar. Tüm süreçleri uçtan uca güvenli bir şekilde yönetirken hem operasyonel verimliliği artırıyor hem de doğru ve uyumlu verilerle riskleri en aza indirmiş oluyorlar. Fiziki süreçlerin karmaşıklığı ve maliyetleriyle uğraşmadan iş akışı devam ediyor, belgelerin kaybolmasını önlemek kolaylaşıyor, veriler her zaman denetime hazır, erişilebilir ve güvende kalıyor.

Operasyonel Mükemmelliğin Yolu e-Dönüşümden Geçiyor

Operasyonel mükemmelliğin getirisinin en yüksek olduğu kısımlar işletmelerin finans, IT ve tedarik zincirlerinin yönetildiği ve en kritik iş akışlarının yer aldığı departmanlardır. Tüm işletmelerin arzu ettiği bu operasyonel mükemmelliğe ulaşabilmeleri ve verimliliği maksimumda tutabilmeleri için, işletmelerin oturmuş ve aksamadan işleyen bir e-dönüşüm stratejisine sahip olmaları çok önemlidir. E-dönüşümün doğru benimsenmesi sadece IT departmanının değil aynı zamanda finans, muhasebe, tedarik zinciri yönetimi ve hatta kimi zaman pazarlama gibi diğer departmanların da sorumluluğunda olmalıdır.

Şirketlerin faturalama ya da irsaliye süreçlerinde yaşanan aksaklıklar, şirket içindeki tüm departmanların üzerinde ek iş yükü yaratırken, şirket dışındaki yansımaları da müşteri memnuniyetsizliği şeklinde ortaya çıkar.

Sektörlerinde lider konumda olan işletmeler bu problemlerin önüne geçmenin yaratacağı değerin farkındadırlar. Bu firmaların ortak özelliklerinin operasyonel mükemmelik projelerine öncelik vermek ve bu alanlara gerekli yatırımları yapmak olduğunu söyleyebiliriz. Bu kapsamda e-dönüşüm alanında doğru strateji ve yatırımlarla, doğru çözüm ortaklarıyla çalışmak daha da önemli hale gelmektedir.

Harekete Geçin

Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.

Dijital dönüşümün her geçen gün değişerek gelişmesiyle  kurumlar için yeni teknolojik çözümler ve bulut teknolojiler ön plana çıkıyor. Şirketlerin dijital dönüşümlerini gerçekleştirirken temelde on-premise ve bulut tabanlı teknolojiler olmak üzere tercih edebilecekleri iki yöntem bulunuyor.  

İhtiyaç duyulan yazılımların satın alınarak şirketlerin kendi veri merkezlerinde yönetilmesi şeklinde tanımlanan on-premise yöntemi, sistem yönetimini zorlaştırmasının yanı sıra maliyetli de olabiliyor.  

Bulut tabanlı çözümler; daha esnek, hızlı uygulanabilir olması ve operasyonel maliyetleri azaltması gibi özellikleri ile firmalara sağladığı avantajlar sayesinde dijital dönüşümün önemli bir parçası olarak kabul ediliyor. 

Bulut Tabanlı Çözümlerin Avantajları Nelerdir? 

Doğru Hizmet Sağlayıcısını Seçmenin Önemi 

Bulut tabanlı servis sağlayıcı seçerken; entegrasyon süreç yönetimi, destek, ulaşılabilirlik, güvenlik, itibar ve referans kriterlerinin göz önünde bulundurulması gerekiyor.  

İlk olarak entegrasyon sürecinin nasıl yönetileceği, ne kadar zaman alacağı, hem bu süreçte hem de ilerleyen süreçte desteğe ihtiyaç duyulan her anda firmanın ulaşılabilir olması dikkat edilmesi gereken unsurların başında yer alıyor. Entegrasyon sürecinin herhangi bir aksaklık oluşmadan kısa bir süre içerisinde tamamlanması iş akışının olumsuz etkilenmemesi anlamında değerli bir nokta. Yanı sıra ilerleyen süreçte teknik desteğe ihtiyaç duyulması anında hizmet sağlayıcının ulaşılabilir ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimseme de oldukça önemli. 

Dikkat edilmesi gereken bir diğer kritik konu ise verilerin gizliliği ve güvenliği. Servis sağlayıcı bu anlamda sertifika sahibi olsa bile bu sertifikanın kim tarafından, hangi kriterler değerlendirilerek verildiğini öğrenmek ayrı bir önem taşıyor. Bu anlamda bulut tabanlı hizmet sağlayıcısı seçerken; güçlü referanslarının olması, sahip olduğu sertifika türleri, sektör tecrübesi ve hatta belki de global anlamda hizmet vermesi dikkat edilebilecek değerli noktalar olarak ön plana çıkıyor. 

Webinarı İzleyin

E-belge yönetiminde on-premise çözümler mi, bulut tabanlı çözümler mi?

Ekibimiz; firmalar için hangi yöntemin daha avantajlı olduğunu ve bulut ortamına geçişte nelere dikkat edilmesi gerektiğini canlı yayında anlattı. Detaylı bilgi için yayın kaydını izleyebilirsiniz.

Tüm dünyayı etkisine alan Covid-19 salgını hayatın her alanını olduğu gibi iş dünyasını da fazlasıyla etkiledi. Ülkemizde iş dünyası üzerindeki bu olumsuz etkileri azaltabilmek ve istihdamı teşvik etmek için bir dizi tedbir alındı. Tedbirlerden biri de 7256 sayılı Kanunla getirilen İstihdama Dönüş Prim Desteği ve İlave İstidam Prim Desteği’ni içeren teşvik oldu.

Teşvikten faydalanılan sigortalıların en az yarısı kadar sigortalı işe devam etmeli

Söz konusu iki teşvik için de Aralık 2020’de başlayan faydalanma süresi, fesih yasağının sona erme tarihi olan 30 Haziran 2021 itibarıyla sona erdi. Ancak teşvik ile birlikte işverenlerin yükümlülüğü sona ermedi. 4447 sayılı Kanunun geçici 27’nci ve 28’inci maddeleriyle; teşvikten faydalanan işverenler, teşvikin uygulama süresi boyunca teşvikten faydalanılan sigortalıların en az yarısı kadar sigortalıyı, teşvik uygulama süresi bittikten sonra da teşvikten yararlanılan ortalama süre kadar istihdam etmekle yükümlü olmayı kabul etmişlerdi.

Buna göre; 4447 sayılı Kanunun geçici 27 ve 28’inci maddelerinde yer alan prim desteklerinden yararlanılan sigortalıların iş sözleşmelerinin aşağıda belirtilen işten çıkış kodlarıyla feshedilmesi ve işverenin destek sonrası istihdam zorunluluğunu sağlayamaması hâlinde yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyor. Bu işverenlerin 4447 sayılı Kanunun geçici 27’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında ve anılan kanunun geçici 28’inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında yararlandığı tüm prim desteklerinin, 5510 sayılı Kanunun 89’uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte geri alınması gerekiyor.

SGK tarafından belirtilen ilgili işten çıkış kodları ve istihdam teşviklerinin geri alınmasına neden olacak detayların anlatıldığı bilgilendirme yazıları aşağıda görülebilir;

1- Deneme süreli iş sözleşmesinin işverence feshi,

4- Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi,

5- Belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi,

15- Toplu işçi çıkarma,

17- İş yerinin kapanması,

19- Mevsim bitimi,

20- Kampanya bitimi,

22- Diğer nedenler,

25- İşçi tarafından işverenin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış nedeni ile fesih,

34- İş yerinin devri, işin veya iş yerinin niteliğinin değişmesi nedeniyle fesih,

 

4447 sayılı Kanunun geçici 27’nci maddesinin üçüncü fıkrasında;

“İşveren, birinci fıkranın (a) bendi uyarınca destekten yararlanan sigortalıların yarısından her birini, bu maddenin uygulama süresinin sona ermesinden itibaren, birinci fıkranın (a) bendi kapsamına girenlerin destekten yararlandığı ortalama süre kadar fiilen çalıştırmakla yükümlüdür. Ödenen destek tutarı, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenden, desteğin ödeme tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 89’uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte işverenden tahsil edilir.”

4447 sayılı Kanunun geçici 28’inci maddesinin dördüncü fıkrasında;

“İşveren, birinci fıkra uyarınca destekten yararlanan sigortalıların yarısından her birini, bu maddenin uygulama süresinin sona ermesinden itibaren, birinci fıkra kapsamına girenlerin destekten yararlandığı ortalama süre kadar fiilen çalıştırmakla yükümlüdür. Ödenen destek tutarı, bu yükümlüğünü yerine getirmeyen işverenden, desteğin ödeme tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 89’uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte işverenden tahsil edilir” hükümleri yer alır.

Harekete Geçin

Personel maliyetinden tasarruf etmenizi sağlayarak işletmenizin kalkınmasına katkıda bulunan Sovos SGK Teşvik çözümümüz ile geçmiş dönem teşviklerinizi eksiksiz hesaplayarak, SGK beyannamelerinizi düşürebilirsiniz.

Tüm dünyada, eskiden ciltlerce basılan ve raflarda saklanan defterlerin yerini hızla elektronik belgeler alırken, Türkiye e-dönüşüm sürecini başarıyla yürüten ülkelerden biri olarak ön plana çıkıyor. Ülkemizde vergi sistemlerinin tüm aşamalarında teknolojinin kullanımı adına önemli yol kat edildi ve edilmeye de devam ediyor.

Türkiye’de e-dönüşüm öncelikle vergi idaresinin kendi işlerini elektronik ortama taşımasıyla başladı; mükelleflerin beyanname verme, belge düzenleme ve defter tutma gibi temel vergi zorunluluklarının da elektronik ortama taşınması kararıyla devam ediyor. Peki hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde e-dönüşüm neden bu kadar hızlandı? Devletler e-dönüşümle, vergi süreçlerinin elektronikleşmesiyle nasıl avantajlar elde ediyor, bu alana neden yatırım yapıyor?

Sıklıkla karşılaştığımız bu sorunun yanıtını beş maddede özetleyebiliriz:

Vergi toplamak daha kolay, daha az maliyetli: İşlemlerin dijital ortama taşınması vergi toplama maliyetlerine pozitif katkı sağlıyor. Üstelik bu pozitif etki sadece devlet için değil şirketler için de geçerli. Vergiyle ilgili tüm konuları bilgisayar başında yürütebilmek süreçleri kısaltıyor ve kolaylaştırıyor. Teknolojinin doğru kullanımı, vergi mükelleflerinin gönüllü uyum seviyesini de artırıyor.

Gelir kaybını önlüyor: Dijitalleşme, ekonominin kayıt altına alınması konusunda çok önemli veri kaynakları yarattı. Vergi bilindiği gibi devletin öncelikli gelir kaynaklarından biri. Bu nedenle şirketlerin işlemlerinin etkin bir şekilde kayıt altına alınması, vergilerin bunu takiben dijital ortamda toplanması ve gerçek zamanlı kontrol edilebilmesi gelir kaybını önlemesi açısından önemseniyor.

Standardizasyon ve otomasyon süreçleri kolaylaştırıyor: Teknolojinin sunduğu imkanlar ve e-dönüşüm ile birlikte finans ve muhasebe alanında pek çok belgenin ve sürecin standartlaştırılması süreçlerin daha kolay ilerlemesine yardımcı oluyor. Vergi dairelerinde görülebilen uygulama farklılıkları da bu vesileyle sona eriyor.

Belge alışverişi azalıyor: E-dönüşüm ile birlikte vergi otoriteleri, mükelleflerin vergiye konu olan işlemlerine dair tüm belgelerine kendi kayıtlarından kolaylıkla erişebiliyorlar. Mükellefler tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı’na iletilen e-belgeler vergi otoriteleri tarafından otomatik formlar oluşturmak üzere kullanılabiliyor. Belgelerin tekrar tekrar mükelleflerden talep edilmesine gerek kalmıyor.

Çevresel Sürdürülebilirlik: Kâğıt ortamından elektronik ortama taşınan her işlem karbon ayak izinin azaltılmasına fayda sağlar. Bu açıdan e-belge kullanımı kağıda oranla daha etkin bir çözümdür.

Bu Alanda Neden Daha Çok Regülasyon Görüyoruz?

Sıklıkla karşılaştığımız bir diğer soru da bu alanda neden daha çok regülasyon yapıldığı. Bu sorunun yanıtını da şu şekilde özetleyebiliriz: Bir yandan gelişen teknoloji, bir yandan da iş alanlarının hızlı artışı vergi idareleri için uyum sorununa neden olabiliyor. Teknolojinin sağladığı imkanlar sayesinde vergi dairesi, vergiye konu olan belgelere anında erişebiliyor ve bu veriler sayesinde bazı vergi uyumsuzluklarının önüne geçilebiliyor. Özellikle pandemi döneminde geleneksel ticaretin yerini alan e-ticaretle birlikte, hayatımıza pek çok yeni iş ve ticaret modeli girdi. Vergi idareleri bu işlemlerin vergilendirilmesinde birtakım sorunlar yaşayabiliyor. Mevcut vergi kuralları dijital işletmelerin vergilendirilmesi konusunda yetersiz kalabiliyor. Bunun sonucunda devletler ciddi oranda vergi geliri kaybı yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla devletler bu alanda sık sık regülasyonlar yayınlayarak verginin nabzını tutmaya çalışıyor.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

G20 Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımı (“BEPS”) projesinin üyeleri 1 Temmuz 2021’de yayınlanan “Ekonominin Dijitalleşmesinden Doğan Vergi Sorunlarına İki Yapılı Çözüme İlişkin Bildiri” metninde, küresel vergi reformu anlaşmasında sonraki aşamaya geçme konusunda anlaştı.

Bu sayede giderek dijitalleşen dünya ekonomisinde karşılaşılan vergi sorunlarına çözüm üretilecek. 9 Temmuz 2021 itibarıyla, OECD/G20’nin 139 üyesinden 132’si BEPS için Kapsayıcı Çerçeve konusunda anlaştı.

Yapılarla ilgili Bilgiler

Yapı 1

Yapı 1 kapsamında, şirketlerin fiziksel varlıklarından bağımsız olarak farklı ülkelerdeki faaliyetlerinden kazandıkları bakiye kârların bir kısmı üzerinden vergi ödemesi için, pazar konumundaki ülkelere, Tutar A olarak anılan yeni bir vergilendirme hakkı veriliyor. Yapı 1, küresel cirosu 20 milyar Euro’nun üzerinde olan ve kârlılığı %10’dan fazla olan çok uluslu şirketler için uygulanacak.

Yeni uygulanacak bir bağlantı noktası kuralıyla, bu kapsama giren çok uluslu şirketler ilgili ülkede en az 1 milyon Euro gelir elde ederse, Tutar A ilgili ülke pazarına tahsis edilebilecek. GSYİH’si 40 milyar Euro’nun altında olan ülkeler için hasılat sınırı 250.000 Euro olarak belirlenecek.

“Özel amaçlı bağlantı noktası kuralı”, bir ülkenin Tutar A’nın tahsisi için uygun olup olmadığının belirlenmesinde kullanılacak. Ayrıca ülkeler, kapsama giren çok uluslu şirketlerin bakiye kârlarının %20 ila %30’unun pazar ülkelere tahsis edilmesi ve bağlantı noktasında hasılata dayalı bir dağıtım anahtarının kullanılması konusunda anlaştı.

Gelirler, mal veya hizmetlerin tüketildiği nihai pazar ülkelere dağıtılacak ancak ayrıntılı dağıtım kuralları ileride belirlenecek.

Segmentasyonla ilgili ayrıntılar üzerinde çalışmalar devam ediyor. Benzer şekilde, Tutar A üzerinden pazar ülkeye dağıtılacak bakiye kârların üst sınırını belirleyecek pazarlama ve dağıtım kârları için güvenli liman tasarımının detayları da belirlenecek.

Son olarak üyeler, özellikle düşük kapasiteli ülkelerin ihtiyaçlarına odaklanarak Tutar B’yi düzenlemek ve sadeleştirmek konusunda uzlaştı. 2022 sonuna kadar detayların kesinleşmesi bekleniyor.

Yapı 2

Yapı 2, 750 milyon Euro’luk eşiğe ulaşan çok uluslu şirketlerin en az %15 oranında vergi ödemesini öngören Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme (“GloBE”) kurallarından oluşuyor. GloBE kuralları, Gelir Kapsama Kuralından ve Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralından oluşuyor. Bunlar arasında, Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralı henüz son halini almadı.

Yapı 2 aynı zamanda Vergiye Tabi Olma kuralını içeriyor. Bu, sözleşmeye dayanan bir kural ve kaynak ülkelerin, asgari bir oranın altında vergiye tabi olan belirli ilgili taraf ödemelerinde sınırlı kaynak vergilendirmesi uygulamasına imkân tanıyor. Vergi oranı %7,5 ile %9 arasında olacak.

Plan Ne Zaman Uygulanacak?

Taraflar mevcut aşamada planla ilgili görüşmeleri sürdürüyor ve Ekim 2021’e kadar kabul edilen çerçeve dahilinde planın tasarım bileşenlerine son halinin verilmesi öngörülüyor. Kapsayıcı Çerçeve’nin üyeleri, uygulama planı üzerinde anlaşmaya varacak ve planı açıklayacak.

Mevcut planda Tutar A’nın uygulanması için kullanılacak çok taraflı aracın geliştirilmesi ve 2022’de imzaya açılması planlanıyor. Tutar A’nın da 2023’te yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Benzer şekilde, Yapı 2’nin 2022’de yasalaşması ve 2023’te yürürlüğe girmesi planlanıyor.

Ayrıntılar Gelecek

İki Yapılı Çözümün kilit bileşenleri üzerinde anlaşma sağlanmış olsa da geriye kalan sorunların çözülmesini de içeren ayrıntılı bir uygulama planı ayrıca hazırlanacak.

Yakın gelecekte birçok ülke bu değişiklikleri uygulamaya başlayabilir, bu nedenle dijital ekonomide aktif olan şirketlerin OECD/G20 Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımı Projesi etrafında yaşanan gelişmeleri yakından izlemesi ve anlaması büyük önem taşıyor.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

2000’li yılların başında tüm dünyada hızlı bir yükselişe geçen E-ticaret, yaygın internet kullanımına paralel olarak tüketicilerin öncelikli tercihi olmaya başladı. İçerisinden geçmekte olduğumuz dönemde ise, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını sektörleri olumsuz etkilerken, e-ticarete olan ilgiyi de arttırdı. E-ticaretin büyüyen pazar payı, bu alanda iş fırsatları gören birçok yatırımcı ve girişimcinin e-ticarete yönelmesini sağladı. E-ticaret sektörünün yükselişiyle e-ticaret alanında başarılı olmak isteyen firmalar için dijital vergi dönüşümü ve kullanılması zorunlu e-belgelerin de önemi arttı.

E-ticarette neden e-dönüşüm süreci başladı?

Kovid 19 salgını ile kurumların iş süreçlerini dijital ortama aktarmaya başlaması, e-ticaret sektörünü de e-dönüşüm sürecine yöneltti. Buna paralel olarak da Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) 509 sıra No’lu tebliğine göre e-ticaret yapan firmaların tamamı e-Fatura ve e-Arşiv fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirildi.

Normal perakende satışa göre daha büyük hacme sahip e-Ticaret alanında hangi ürünün, hangi mecralarda, nasıl yönetilebileceğinin yanı sıra tüm bu süreçlerin arka plandaki analizi, dokümanları, arşivi gibi noktalar e-ticaret sektörü için e-dönüşüm sürecini hızlandırdı.

E-dönüşüm e-ticarete hız katıyor

‘Hız’ kavramı içinde bulunduğumuz çağın en önemli özellikleri arasında yer alıyor. E-ticarete talebin artmasında ‘hızlı’ olması büyük rol oynarken e-ticaret yapan firmaların rekabette öne geçmeleri için süreçlerini hızlandırmaları daha önemli hale geliyor. E-dönüşüm, şirketlerin diğer iş süreçlerine odaklanması için zamandan tasarruf sağlarken, gelen bir siparişi otomatik olarak faturaya dönüştürmek örneğinde olduğu gibi e-ticaretle ilgilenen şirketler için dijital vergi süreçlerini de hızlandırıyor.

E-dönüşümün sağladığı faydalar

Firmalara hız katmasının yanında e-dönüşüm yasal zorunlulukları takip etme açısından da büyük kolaylıklar getiriyor. Çeşitli düzenlemeler neticesinde zorunlu hale gelen e-belgelere uyum sağlama sürecinde de e-dönüşüm kolaylık sağlıyor. E-fatura yerine kâğıt fatura kullanıldığı dönemlerde yaşanan operasyonel sorunlar, kaybolma ve benzeri aksaklıklar da e-dönüşüm sayesinde sorun olmaktan çıkıyor.

E-belge kullanımında dikkat edilmesi gerekenler

E-ticarete başlamak isteyenler için iki önemli konu ortaya çıkıyor. İlk olarak e-ticaret yapan bir firma, faaliyetleri neticesinde bir kazanç sağlıyor ve bu kazancın sonunda da devlete birtakım yükümlükleri bulunuyor. Bu yükümlüklerin sonucunda firmanın tüm işlemlerinin denetlenebilir olması gerekiyor.

İkinci olarak ise müşterilere ürünler satılırken, servisler sunulurken hızlı ve anlaşılır bir sistem kurmak gerekiyor. Sadece özel entegratör tarafında değil, kullanılan pazar yeri ya da diğer entegrasyon katmanlarında, stok sisteminde hızlı ve anlaşılır bir işleyiş olması gerekir. Buradaki en temel amaç, firmanın ana faaliyetini yani ürünlerin satış işini rahatça yapabilmek.

Seçilecek özel entegratörün firmaların iş hedeflerine ulaşmalarında katkısı çok büyük olduğu için dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus yukarıdaki iki konu ile alakalı süreçleri sorunsuz gerçekleştirecek iş ortakları ile çalışılmasıdır.

Harekete Geçin

E-ticarette e-belgelerin önemine ilişkin hazırladığımız ve E-ticaret ile ilgili e-dönüşüm alanında yasal düzenlemelere karşı firmaların yükümlü olduğu konular hakkında önemli bilgiler verdiğimiz e-kitabımızı hemen indirin. “E-TİCARETE İLK ADIM E-DÖNÜŞÜM VE E-BELGELER

Dijitalleşme, özellikle pandemi sürecinde tüm dünyada iş yapış şekillerini büyük değişime sürüklemeye devam ediyor. Kurumlar iş sürekliliği endişesi ve rekabette öne geçme isteğiyle -belki de geç kalınmış- gelecek stratejilerini bu dönemde belirliyor. Bilgi teknolojilerinin yoğun kullanımıyla iş süreçlerinde sağlanan hız, verimlilik, çeviklik, para ve zaman tasarrufu yıllardır anlatılıyor olsa da hak ettiği değeri birçok kurum tarafından yeni görmeye başlıyor. Kuşkusuz ki dijitalleşme son iki yıldır, geçmişten olduğundan çok daha önemli bir noktaya taşındı.

Dijitalleşme kapsamında kurumların finansal süreçlerinin kontrolünün elektronik ortama taşınmasını kapsayan ve Türkiye’de 2004’lü yıllarda başlayan “e-dönüşüm” süreci bugün şirketler için kaçınılmaz bir gerçeği ortaya koyuyor. Bir zamanlar gelecek dönemde yapılması gereken bir çalışma olarak görülen e-dönüşümün, artık bugünün gerçeği haline geldiği görülüyor. İşin uzmanları e-dönüşüm ve genel anlamda dijitalleşme sürecine dahil olamayan söz konusu kurumların öncelikle küçülme sonra da yok olma tehdidi ile karşı karşıya olduğu konusunda uyarıyor.

E-dönüşüm süreci kurumları içerisinden geçmekte olduğumuz zorlu süreçte ve gelecekte sürdürülebilir kılarken, faydaları sürdürülebilirliğin üç payandası göz önüne alınarak şu şekilde özetlenebilir:

E-dönüşümün geleceğinde göz önünde bulundurulması gereken hususlar

Pandemi döneminde dijitalleşmenin ivmesinin birçok sektörde hızla artışına ve yeni sektörlerin bu sürece dahil olmasına rağmen, dijitalleşmeyi operasyonlarına henüz entegre edememiş şirketler için en önemli nokta dijital dönüşümden korkmamaktır. E-dönüşümün sunduğu zaman, maliyet ve iş gücünde verimliliği şirkete adapte edebilmek için özel entegratörlerle çalışarak servis sağlayıcıların çözümlerine odaklanmak bu konudaki tereddütleri ortadan kaldıracaktır.

Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için Şirketler Vergi Uyumluluğu Süreçlerinde Neden Dışarıdan Hizmet Almalılar? başlıklı blog yazımızı inceleyebilirsiniz.

E-dönüşümün geleceği

Pazar araştırma firması International Data Corporation‘a (IDC) göre; 2022 yılına kadar iş uygulamalarının, ürünlerin ve şirketlerin dijital dönüşümünü sağlayan teknolojiler ve hizmetlere yapılan küresel harcamaların 1,97 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu durum, 2017’den 2022’ye kadar olan beş senelik süreçte, bileşik olarak yıllık %16,7’lik bir büyüme oranı anlamına geliyor.

Bu rakamlar ve göstergeler göz önüne alındığında dijitalleşme ve e-dönüşüm kurumlar için bir tercih olmaktan ziyade; iş hedeflerine en etkin, kolay ve düşük maliyetli bir şekilde erişmek için bir fırsat hatta bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Pandemi süreci avantaja çevrilerek bugün hali hazırda bu sürece dahil olan kurum sayısının hızla arttığı gözlemlenirken, yakın gelecekte de ciddi oranda artmaya devam edeceği öngörülüyor.

Harekete Geçin

Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.

Tüm dünyada KDV açıkları büyürken, vergi daireleri giderek daha da sıkı denetimleri uygulamaya koyuyor. Amaçları verimliliği yükseltmek, sahteciliğin önüne geçmek ve gelirleri artırmak.

Hükümetlerin bir şirketteki işlemleri daha iyi anlayabilmesinin bir yolu Sürekli İşlem Denetimi (CTC) uygulamaktır. Bu kapsamda şirketler, fatura bilgilerini alıcıdan önce vergi dairelerine gerçek zamanlı olarak veya gerçek zamana yakın bir sürede göndermek zorundadır. Yaygın olarak kullanılan bir CTC yöntemine göre, faturanın hazırlanması veya ödenmesi için önce vergi dairesi tarafından onaylanması gerekir. Bu sayede vergi dairesi hem görünürlük kazanır hem de ticari işlemler üzerinde belli bir derecede operasyonel denetim sağlamış olur.

KDV nedir?

Katma değer vergisinin (KDV) temel ilkesi, ekonomik zincirin her bir aşamasında hükümetin katma değerden belli bir pay almasıdır. Bu zincir, ürün veya hizmetlerin bir kişi tarafından tüketilmesiyle sona erer. Son müşteri dahil olmak üzere zincirdeki tüm taraflar KDV öder. Ancak sadece işletmeler girdiler üzerinden alınan vergileri mahsup edebilir.

Birçok hükümet, şirketlerin devlete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri tespit etmek için faturaları asli delil olarak kullanır. Dünyada ticaret yapan hemen hemen tüm ülkelerde en önemli dolaylı vergi KDV’dir. KDV uygulamasına sahip birçok ülkede tüm gelirlerin %30’undan fazlası bu vergi kaleminden sağlanmaktadır.

KDV açığı nedir?

KDV açığı, beklenen KDV geliri ile gerçekleşen KDV tahsilatı arasındaki toplam fark anlamına gelir.

Avrupa Komisyonu’nun en son yayınladığı rapora göre Avrupa’da her yıl yaklaşık 140 milyar euro tutarında KDV açığı gerçekleşmektedir. Bu tutar, ilgili ülkelerde beklenen KDV gelirinin %11’inin kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Tüm dünyada ödenmesi gereken ancak hatalar veya dolandırıcılık nedeniyle hükümetlerin tahsil edemediği KDV toplamının yarım trilyon euro tutarında olabileceği tahmin edilmektedir. Bu rakam, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi bazı ülkelerin gayri safi yurt içi gelirine eşittir. KDV açığı tüm dünyada ödenmemiş KDV tutarının yaklaşık %15 ila %30’una karşılık gelir.

Sürekli İşlem Denetimi nedir?

Sürekli işlem denetimi bir çeşit vergi uygulamasıdır. Bu uygulamada işlem bilgileri vergi mükellefinin sistemlerinden vergi idaresinin belirlediği bir platforma elektronik olarak gönderilir. Gönderme işlemi, ilgili işlemin tarafları arasında bilgilerin fiili olarak gönderilmesinden hemen önce veya bilgilerin gönderilmesi sırasında veya hemen sonrasında gerçekleşir.

Yaygın kullanılan CTC yöntemlerinden biri “clearance model” (gerçek zamanlı denetim modeli) olarak adlandırılmaktadır çünkü bu sistemde fatura bilgileri alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından ve gerçek zamanlı veya gerçek zamana yakın bir sürede onaylanmaktadır. CTC, mali ve para politikalarını oluşturmak için bilgi sağlamak amacıyla kullanılabilecek benzersiz ekonomik veriler elde etmek de için güçlü bir araç olabilir.

CTC nerede başladı?

Bu son derece farklı vergi uygulamasının ilk adımları 2000’li yılların başında Latin Amerika’da atıldı. Türkiye gibi diğer yükselen ekonomiler de on yıl sonra bu yöntemi benimsedi. Bugün Latin Amerika’daki birçok ülkede sağlam CTC sistemleri bulunuyor. Bu sistemlerde fatura üzerinden KDV uygulanması için ciddi miktarda veri gereklidir. Diğer önemli veriler de (örn. ödeme durumu veya taşıma belgeleri) işlem anında alınabilir ve doğrudan ön onaydan geçebilir.

E-fatura nedir?

Elektronik fatura veya e-fatura, vergi uyumu veya kanıt gösterme amacıyla basılı fatura kullanmaksızın, faturaların elektronik formatta gönderilmesi, alınması ve saklanmasıdır. Basılı faturalara ek olarak tarayıcıyla fatura görüntüsünün alınması veya e-fatura mesajlarının alınıp gönderilmesi hukuki açıdan elektronik fatura kullanılması anlamına gelmemektedir. CTC uygulaması kapsamında e-fatura kullanımı genellikle zorunludur ancak her zaman zorunlu olmayabilir. Örneğin Hindistan’da faturaların alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından onaylanması zorunludur ancak sonrasında faturanın dijital formatta gönderilmesi zorunlu değildir.

CTC ve e-fatura uygulamalarının amacı, KDV iadesini önceden doldurmak veya değiştirmek için işlem sırasında kaynakta kontrol edilen işletme verilerinin kullanılmasıdır. Bu nedenle işletmeler, teknoloji ve organizasyon planlamalarında CTC dönüşümünü ve CTC sisteminin vergi idareleri tarafından nasıl kullanıldığını bütüncül bir şekilde kavramalıdır.

Ufukta neler var?

Hükümetler bu sıkı denetimlerle birlikte gelen gelirlerin ve ekonomik istatistiklerdeki iyileşmelerin farkına varırken, ufukta yeni uygulamaların belirdiğini görüyoruz. Gelecek beş ila on yıl içinde CTC sistemine dayalı dolaylı vergi rejimlerinin yükselişinin hızlanacağını tahmin ediyoruz. Halihazırda KDV, mal ve hizmet vergisi veya benzeri dolaylı vergileri uygulayan çoğu ülkenin 2030’a kadar bu tip denetimleri kısmen veya tamamen uygulamaya koymasını bekliyoruz.

Avrupa’da gelecek birkaç yıl içinde Fransa, Bulgaristan ve Polonya’nın CTC yöntemini uygulamaya başlayacağını biliyoruz. Suudi Arabistan da yakın zamanda e-fatura için uygulanacak kuralları yayınladı ve başka birçok ülke bu yönde adımlar atacak.

Gündeme gelecek olan bu uygulamalar, bir zorluktan ziyade şirketlerin dijital dönüşümü için bir fırsat niteliğindedir. Tabii ki bunun için doğru zihniyetin benimsenmesi gerekiyor. Ancak her tür değişimde olduğu gibi, bu alanda da hazırlık süreci büyük önem taşıyor. Global şirketler, yakında gündeme gelecek olan CTC sitemine ve KDV dijitalleştirmenin getireceği diğer gerekliliklere göre stratejik planlarını hazırlamak için yeterli zaman ve kaynak ayırmalı. Tüm dünyada yeni uygulamalar hızla hayatımıza girerken, küresel bir KDV uyum çözümü, şirketlerin hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarına doğru şekilde yanıt verecektir.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında geçtiğimiz yıl özel şirketlere birçok destek sağlayan SGK, 2021 yılında da Genç, Kadın ve Mesleki Belge Sahibi Olanların İstihdamına Yönelik Teşvik, İşbaşı Eğitim Programını Tamamlayanların İstihdamına Yönelik Teşvik, İlave İstihdam Teşviki gibi geçmişten gelen teşviklerin süresini uzatarak ya da yeni teşvikler oluşturarak desteklerini sürdürmeye devam ediyor.

Hali hazırda devam eden teşviklerde güncel durum

Normalleşme Desteği: Normalleşme Desteği kapsamında; 1 Temmuz 2020 tarihinden önce başvurarak kovid-19 kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle uygulanan kısa çalışma ödeneğinden veya nakdi ücret desteğinden yararlanan sigortalıların aynı işyerinde haftalık normal çalışma sürelerine dönmeleri durumunda işverenlere prim desteği sağlanmaktadır.

Artı İstihdam Prim Desteği: 2019 Ocak ila 2020 Nisan aylarında/dönemlerinde en az sigortalı çalıştırılan aydaki/dönemdeki sigortalı sayısına ilave olarak istihdam edilecek sigortalıların prim ödeme gün sayılarının 53,67 TL ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda işverenlere prim desteği sağlanmaktadır.

*Ek Kurallar: İşveren, destekten yararlanan sigortalıların yarısından her birini, bu maddenin uygulama süresinin sona ermesinden itibaren, destek kapsamına girenlerin destekten yararlandığı ortalama süre kadar fiilen çalıştırmakla yükümlüdür.

Faaliyetine ara verilen sektörlere yönelik teşviklerde son durum

SGK’nın 2021-14 sayılı Genelgesi çerçevesinde 7316 Kanun numaralı “Faaliyetine Ara Verilen Sektörlere Yönelik Teşvik” olarak isimlendirilen prim teşvikinden yararlanma şartları şu şekilde belirtildi:

Teşvik kapsamına giren işyerlerinde, 2021/Mart ayında 4447 sayılı Kanun kapsamında bildirilen (işsizlik sigortasına tabi olan) sigortalıların 2021/Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin olmak kaydıyla, 5510 sayılı Kanunun 82. Maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı (brüt asgari ücret) üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı (%37,50) tutarında destek sağlanacaktır.

Yeni Prim Destekleri

2021/Mart ayında 49 veya altında sigortalı çalıştıran özel sektör işverenlerine yönelik, en fazla 5 sigortalıdan dolayı yararlanabilecekleri yeni bir prim desteği getirilmiştir.

Yararlanma şartları:

2021/Mart ayında 50 veya üzerinde sigortalı bildiriminde bulunan işyerleri, 5335/30-2. fıkrada belirtilen işyerleri, 2886 sayılı Kanuna, 4734 sayılı Kanuna ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işleri söz konusu destekten yararlanmayacaktır.

Ayrıca sosyal güvenlik destek primine tabi çalışan sigortalılar ile yurt dışında çalıştırılan sigortalılardan dolayı da destekten yararlanamayacak.

KOSGEB ve İŞKUR kaynaklı Ücret ve Mesleki Eğitim Destekleri

Şirketlerin Yararlanabileceği Diğer Teşvikler

Sağlanan SGK teşvikleri, küçük ve büyük ölçekli tüm işletmelere, çalışan sayısında herhangi bir sınırlama olmaksızın, her ay sigortalı çalışanları için yatırdığı sigorta priminde teşvik, destek ve indirim imkânı sunuyor. Bu sayede kurumlar personel maliyetlerinde ciddi bir oranda tasarruf sağlayabiliyor.

Harekete Geçin

Personel maliyetinden tasarruf etmenizi sağlayarak işletmenizin kalkınmasına katkıda bulunan Sovos SGK Teşvik çözümümüz ile geçmiş dönem teşviklerinizi eksiksiz hesaplayarak, SGK beyannamelerinizi düşürebilirsiniz.

Türkiye’de 2010 yılında başlayan e-dönüşüm hikâyesi, 2012’de sistematik bir şekilde ilerlemeye geçti. İlk olarak 1 Ocak 2012’de e-defter zorunluluğuyla başlayan süreç, günümüzde e-belgelerin kapsamının geliştirilmesiyle hız kesmeden sürmektedir. Türkiye’de e-dönüşüm sürecini yöneten Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) vergisel dijital dönüşümü şirketlere benimsetme konusunda önemli bir rol üstlenerek vergi süreçlerinin takibinde başarılı bir denetim modeli oluşturdu. 2012 yılından bu yana sürekli olarak belgelerin elektronikleştirilmesi ve e-belgelerin kullanma zorunluluğu da bu süreci hızlandırdı. 

E-dönüşümde güncel gelişmeler ve beklentiler 

Yaşanan gelişmeler neticesinde GİB çeşitli e-belge türlerinde yeniden düzenlemeye giderek kapsamları genişletti. Bu belgeler aşağıdaki gibidir: 

 E-belgelerin dijital dönüşüm yolculuğu 

GİB’in e-dönüşüm ve e-belgeler konusunda izlemiş olduğu yolun yanı sıra süreci optimum düzeyde yürürlüğe sokması mükelleflerin de zorunlu olmasalar dahi uygulamalara gönüllü olarak geçiş yapmalarını sağladı. GİB’in e-belgelerle ilgili son güncellemeleri, vergi süreçlerinin takibi açısından da büyük öneme sahiptir. E-belgelerin yaygınlaşmasıyla, vergisel anlamda gelir kayıplarının da en aza indirgenmesi bekleniyor. Şirketler açısından da e-belgeler zaman, maliyet ve iş gücü verimliliği sağlaması açısından hem kamu hem de özel sektör tarafında ciddi avantajlar barındırıyor. İlerleyen süreçte de e-belgelerin kapsamlarınin gerek uygulama gerekse de mükellefler açısından daha da genişlemesi bekleniyor. 

Harekete Geçin

E-dönüşüm uygulamarındaki son güncellemeler ve vergi mükelleflerinin dikkat etmeleri gereken kurallar hakkında detaylı bilgi almak için webinarımızın kaydını izleyebilirsiniz: E-Dönüşüm Süreçlerinde Son Gelişmeler

KDV’nin Dönüşümü konulu blog dizimizin birinci bölümünde dünyanın dört bir yanında vergi dairelerinin ve hükümetlerin gelir tahsilatını artırmanın ve vergi açıklarını azaltmanın bir yolu olarak neden dijitalleşmeyi ve teknolojiyi benimsediğini incelemiştik. “KDV’de Üç Odak Alan” başlıklı ikinci bölümde ise düzenleme kuruluşları için öne çıkan bazı kaygıları irdelemiştik. Bu dizinin son bölümünde teknolojiye odaklanacağız ve IT liderlerinin neden KDV yönetiminde yerel çözümlerden uzaklaşarak küresel bir yaklaşıma yöneldiğini inceleyeceğiz.

KDV yönetiminde yerel düzeyde uzmanlık olmazsa olmazdır ancak bu uzmanlık farklı ülkelerde ne kadar geçerli olabilir? Bu soru hem vergi kurumlarını hem de IT liderlerini düşündürüyor. IDC’nin desteklediği “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporumuzda bu konuyu ele almıştık. Raporun ücretsiz kopyasını buradan indirebilirsiniz.

Vergi süreçlerinde IT’nin görevi, KDV uzmanlarının teknolojiyi kullanarak vergileri doğru şekilde tahsil etmesini ve ödemesini ve istendiğinde ayrıntılı raporlar oluşturup paylaşabilmesini sağlamaktır. Dolayısıyla, IT liderleri teknoloji seçimi yaparken belli başlı bazı kriterlere göre değerlendirme yapar. En önemli üç kriter şunlardır:

İşinizi baştan sağlama almanız için teknoloji sağlayıcınızın şirketinizin tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceğinden emin olmanız önemlidir. Yeni teknolojileri uygulamadan önce hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarınızı değerlendirmek hayati önem taşır.

KDV’nin dönüşümü ve bu alandaki karmaşıklığı en iyi nasıl yönetebileceğiniz hakkında daha fazla bilgi için IDC’nin desteğiyle hazırladığımız “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporu indirin ve uzmanlarımızla mutlaka görüşün.

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin

KDV’nin Dönüşümü konulu yazı dizimizin birinci bölümünde, farklı ülkelerde vergi dairelerinin ve hükümetlerin gelir tahsilatını artırmak ve vergi açıklarını azaltmak için neden dijitalleşme ve teknolojiyi kullanmaya başladığını incelemiştik. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için IDC’nin desteklediği “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporun ücretsiz bir kopyasını indirebilirsiniz.

Dizimizin ikinci yazısında, düzenleme kurumlarının yeni pazarlara, hizmetlere ve iş süreçlerine kendilerini adapte ederken özellikle ilgilendiği üç alana bakacağız. Bu alanlar:

E-ticaret hız kazanıyor

Amazon gibi şirketlerin yükselişi ve birçok tüketicinin çevrimiçi alışverişin rahatlığını seçmesiyle birlikte e-ticaretin yükselişe geçmesi sürpriz değil. Ne var ki bu büyümenin hızı en iyimser tahminlerin bile çok ötesine geçti.

eMarketer’ın yayınladığı verilere göre tüm dünyada perakende e-ticaret satışları yıllık olarak %27,6 oranında arttı ve satışlar 4 trilyon doları geçti. Bu tutarın 2022’de 4 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Bu büyümeyle birlikte, vergi daireleri e-ticaret işlemleriyle ilgili kuralları ve hangi belgelerin zorunlu olacağını yeniden gözden geçiriyor. Bu nedenle artık internet üzerinden satış yapan şirketler, uluslararası güzergahlarda vergilerini yönetme konusunda deneyim sahibi olmadan yeni pazarlara girdiklerinde, karmaşık bir durumla karşı karşıya kalıyor.

Dijital hizmetler ve küresel ekonomi

Dijital ürün ve hizmet satışı küresel ekonominin işleyiş biçimini yeniden tanımlıyor. Elektronik zincir marketlere girip kullanıma hazır bir yazılım veya müzik CD’si aldığınız günler artık geride kaldı. Bugün bir yazılıma veya medyaya ihtiyacınız olduğunda, tek bir düğmeye basarak bunları istediğiniz cihaza indirebiliyorsunuz. Bu durum, böyle potansiyel gelir akışlarının hesabını tutmak isteyen hükümetler için bir senaryo ortaya çıkardı. Dijital hizmetler pazarı ne kadar büyüyecek? Buna birkaç örnek verelim:

Sınır ötesi ticaretin ilave karmaşıklığı

İşletmeler ürünlerini çevrimiçi yollardan satmanın hızından ve rahatlığından faydalanırken ürünleri dünyanın farklı yerlerine ulaştırmada yeni vergi uyumluluk sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. E-ticaret hacminin ve çeşitliliğinin artışı, işlemlerde vergi uyumunu daha da karmaşıklaştırıyor.

2025 yılına kadar firmadan müşteriye sınır ötesi e-ticaret yapan satıcıların %40’ı, yerelleştirilmiş ödeme yöntemlerinden oluşan küresel ağlar üzerinden çalışan bir “Merchant of Record” modelini kullanacak.

Tüm dünyada sınır ötesi çevrimiçi satışların her yıl %15 ila 20 oranında artması bekleniyor. Bu alanda başı çeken ülkeler Birleşik Krallık, Almanya, İtalya ve İspanya.

Ürünlerin bir yerden bir yere taşınabilmesi sayesinde e-ticaret büyümeye ve perakende sektörüne yön vermeye devam ettikçe, KDV konusu giderek daha da karmaşıklaşacak.

Bu dizinin “KDV’nin Dönüşümü ve Karmaşıklığın Nedenleri – Bölüm I: Küresel Düşünmek” başlıklı birinci yazısını okumayı unutmayın.

 

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin

E-Faturalama Fransa

Fransa, zorunlu B2B e-faturalamanın yanı sıra bir e-raporlama yükümlülüğü uygulayacaktır. Bu direktif, Fransa’da faaliyet gösteren tüm şirketleri etkilemektedir.

Bu yeni e-faturalama direktifi karmaşıktır ve sürekli işlem kontrolleri (CTC) modelini getirmektedir.

Not: 15 Ekim‘de Fransız Vergi Makamları (DGFIP) PPF’nin rolünün önemli ölçüde azaltıldığını ve artık ülke çapındaki şirketler için fatura alışverişiyle ilgilenmeyeceğini açıkladı. Bu kapsamda artık tüm şirketlerin bir PDP seçmesi gerekiyor. Bunun işletmeler için ne anlama geldiğini blog paylaşımımızda bulabilirsiniz.

Fransa’nın e-faturalama direktifi, e-raporlama yükümlülüğüyle birlikte, vergi makamlarının işlem verilerine erişmesini sağlar. Bunun amacı verimliliği artırmak, maliyetleri azaltmak ve dolandırıcılıkla mücadele etmektir. İster alıcı ister tedarikçi olun, direktifin şirketler ve operasyonel süreçler, finansal sistemler ve çalışanlar üzerindeki etkisi çok büyüktür.

Fransa e-faturalama kılavuzunda şu konular açıklanmıştır:

  • Fransa’da e-faturalamanın işleyiş şekli
  • Kimin ve ne zaman uyum sağlaması gerekiyor?
  • Cezalar ve uyumsuzluk hakkında önemli bilgiler

Bir bakışta: Fransa'da e-faturalama

Fransa'da B2B e-faturalama


ChorusPro

Format
UBL, CII veya Factur-X

Fransa'da B2G e-faturalama


ChorusPro

Format
UBL, CII veya Factur-X

Fransa'da e-faturalama: Gereklilikler ve düzenlemeler

  • E-fatura direktifi, vergi mükelleflerini merkezi bir platforma (Chorus Pro) bağlayan kayıtlı sertifikalı hizmet sağlayıcılara dayalı bir modeldir.
  • E-faturaların yapısı UBL, CII veya Factur-X (karma bir format) ya da başka herhangi bir yapılandırılmış format olabilir. Ayrıca, geçiş döneminde (Aralık 2027’ye kadar) vergi mükellefleri faturalarını yapılandırılmamış PDF formatında gönderebilirler.
  • E-faturalar, tüm mevcut vergi zorunlu alanlarının yanı sıra satır kalemi ayrıntıları (ve Ocak 2026’dan itibaren satır kalemi verileri için) dahil olmak üzere ticaret kanunlarının gerektirdiği alanları içermelidir. Faturada işlem türü (mal, hizmet, karma) ve KDV ödeme seçeneği belirtilmelidir. E-faturalara ek zorunlu alanların dahil edilmesi bir gerekliliktir. Kabul edilen formatlar, yapılandırılmış ve hibrit (görüntü + yapılandırılmış veriler) formatlardır.
  • Ticari taraflar arasında doğrudan e-fatura alışverişine izin verilmez. Faturalar, taraflar arasında alıcı tarafın hizmet sağlayıcıları yoluyla iletilmelidir.
  • Her hizmet faturası için ödeme durumu verileri paylaşılır.
  • E-raporlama sıklıkları, vergi mükelleflerinin tabi olduğu KDV mevzuatına dayanmaktadır.

Fransa'da e-faturalama ve e-raporlama: Uygulama zaman çizelgesi

  • Ağustos 2023: Fransa Kamu Maliyesi Genel Müdürlüğü (DGFiP), ülkenin e-faturalama direktifinin uygulanmasını erteledi
  • Aralık 2023: E-faturalama direktifi için yeni uygulama tarihleri belirleyen 2024 Maliye Yasası kabul edildi
  • Haziran 2024: Fransız makamları, e-faturalama direktifi Harici Şartnameler dosyasının yeni bir sürümünü yayınladı
  • 2025: Pilot aşamanın başlaması bekleniyor
  • Eylül 2026: Tüm şirketler için gelen e-faturalama ve büyük ve orta ölçekli işletmeler için giden e-faturalama ve e-raporlama zorunluluğu getiren direktifin ilk aşaması yürürlüğe girecek
  • Eylül 2027: Diğer tüm şirketler için giden e-faturalama ve e-raporlama zorunluluğu getiren direktifin ikinci aşaması yürürlüğe girecek

Fransa'da Sovos ile e-faturalama için kaydolun

Sovos, bir dizi hizmetle işletmenizin Fransa direktifine uyum sağlamasına yardımcı olabilir:

  • Vergi uyumluluğu hizmetleri – faturalama verilerini yasal gerekliliklere göre kontrol etme, imzalama, arşivleme ve biçimlendirmenin yanı sıra hem tedarikçiler hem de alıcılar için SAF-T (FEC) raporlaması oluşturmak
  • Sovos PDP – Sovos, onaylanmış bir Partner Dematerialization Platform’dur (PDP)
  • Bağlantı hizmetleri – Sovos veya iş ortaklarımız aracılığıyla e-fatura, e-raporlama ve yaşam döngüsü durumu verileri sunmak için

Fransa’nın sürekli işlem kontrolü gereklilikleri için ölçeklenebilir çözümümüz hakkında daha fazla bilgi edinin.

E-faturalama uzmanlarımızdan biriyle görüşmek için aşağıdaki formu doldurun

Sık Sorulan Sorular

Fransa’nın e-raporlama gereklilikleri, vergi mükelleflerinin geçerli KDV rejimine bağlı raporlama sıklığıyla yeni e-faturalama direktifiyle birlikte belirlenmiştir. E-raporlama gerekliliği, B2C işlemleriyle ilgili verilerin iletilmesini kolaylaştırarak veya yabancı kuruluşlara sağlanan verilerin iletilmesini kolaylaştırarak e-faturalama direktifini tamamlayacaktır.

Fransa’da elektronik fatura, yapılandırılmış bir format kullanılarak elektronik ortamda düzenlenen ve iletilen faturalar olarak tanımlanmaktadır.

Fransa’nın e-faturalama gereklilikleri, işletme büyüklüğüne bağlı olarak 2026-2027 döneminde yürürlüğe girecektir. Ancak Eylül 2026’dan itibaren tüm şirketler e-fatura alabilmelidir.

  • E-faturalama: Fatura başına 15 euro, yıllık 15.000 euro ile sınırlı
  • E-raporlama: İletim başına 250 avro, yıllık 45.000 avro ile sınırlı

E-faturaların yapısı UBL, CII veya Factur-X (karışık bir format) veya başka herhangi bir yapılandırılmış format olabilir.

Aralık 2027’ye kadar olan geçiş döneminde vergi mükellefleri faturalarını yapılandırılmamış PDF formatında gönderebilirler.

Ticari taraflar arasında doğrudan e-fatura alışverişine izin verilmez. Başlangıçta e-faturayı alıcı tarafa kayıtlı bir hizmet sağlayıcının (PDP) veya merkezi platformun (Portail Public de Facturation – PPF) iletmesi planlanmıştı. Alıcı taraf, faturayı almak için PDP veya PPF’yi kullanacaktı.

Ancak Fransız Vergi Makamları 15 Ekim‘de PPF’nin rolünün önemli ölçüde azaltıldığını ve artık ülke çapındaki şirketler için fatura alışverişiyle ilgilenmeyeceğini açıkladı. Bu nedenle Fransız Devletinin “kendi ücretsiz” PDP hizmeti Fransız işletmeleri tarafından kullanılamayacak.

Dolayısıyla, kapsama giren tüm şirketlerin bir PDP seçmesi gerekmektedir. Ücretsiz fatura alışveriş platformu olarak PPF olmadığında 4+ milyon şirketin artık bu işlemleri almak için PDP özellikli muhasebe yazılımına güvenmek zorunda kalacağı tahmin edilmektedir.

PDP’ler, ticari ortaklar ve PPF arasındaki veri akışlarına aracılık etmeleri için vergi makamı tarafından akredite edilmiş özel hizmet sağlayıcılardır. Şirketler ve Fransız hükûmeti arasında arayüz görevi görecek ve faturaların düzenlenmesi ve alınmasına doğrudan müdahil olacaklardır. 15 Ekim 2024 tarihinde PPF’nin artık ücretsiz fatura alışveriş platformu olarak kullanılmayacağının duyurulmasının ardından kapsama giren tüm şirketlerin bir PDP seçmesi gerekmektedir.

Fransız Vergi Makamı, 26 Ağustos 2024 Pazartesi günü Sovos’u resmen Partner Dematerialization Platform (PDP) olarak onaylamıştır. Bu yetkilendirme, detaylı bir başvuru ve inceleme sürecinin ardından verilmiştir. Daha fazla bilgiyi basın bültenimizde bulabilirsiniz.

Fransa, İtalya, Brezilya ve Hindistan dâhil olmak üzere küresel ölçekte e-fatura uygulamasına geçen vergi makamlarının sayısı giderek artıyor. Ayrıca Almanya ve İspanya dâhil olmak üzere e-fatura uygulamasına geçiş üzerinde çalışan pek çok ülke var.

E-faturalama ve nasıl uyum sağlanacağı hakkında daha fazla bilgi edinin.

E-Dönüşüm Nedir?

e-Dönüşüm günümüzde pek çok devlet ve vergi idaresi için kaçınılmaz hale gelse de  aslında bu trend 2000’li yılların başlarında Latin Amerika’da başladı. Türkiye ise 2010’lu yılların başında, Latin Amerika’nın ardından bu yolculuğa adım atarak vergi sistemini dijitalleştirmeye başlayan ilk ülke oldu.

Bugün dünya genelinde verginin dijitalleşmesi için yapılan çalışmalara bakıldığında, Türkiye -Dijital Çağda KDV girişiminde önemli bir rol üstlenme yolunda dijtalleşmeye yönelik çalışmalar yapan AB Üye Devletleri de dâhil olmak üzere- e-dönüşüm yolculuğunda çoğu ülkeden daha ileri konumda.

Günümüzde Türkiye, e-faturadan elektronik serbest meslek makbuzuna kadar pek çok e-belge çeşitliliği olan tam teşekküllü, yerleşik bir dijital vergi sistemine sahip. Türkiye’nin e-dönüşümünü anlamak ve gelişmeleri takip edebilmek için bu sayfaya yer işareti ekleyin ve okumaya devam edin.

Bir bakışta: Türkiye’de e-Belgeler

Türkiye’de e-belge sistemi, dijital dönüşüm sürecinin önemli bir adımı olarak kabul edilerek, işletmeler ve vergi otoriteleri arasında belge yönetimini modernize etme konusunda önemli kazanımlar sağlamıştır.

E-Fatura Türkiye

CTC Türü
Portalda kayıtlı her iki tarafla e-fatura onayı


Merkezi – e-Fatura Portalı, B2B işlemleri için e-faturaları alıcılara teslim eder

Biçim
UBL-TR formatı

eİmza Gerekliliği
Gerekli – mali mühür veya nitelikli elektronik imza

Arşivleme Gerekliliği
10 yıl

E-Arşiv Fatura Türkiye

CTC Türü E-fatura raporlama (günlük bazda) Merkezi olmayan – e-Fatura Portalı, e-arşiv faturaları iletmez; bu durum vergi mükelleflerinin sorumluluğundadır Format UBL-TR formatında veya PDF gibi ücretsiz bir formatta ve ayrıca basılı formda olmalıdır eİmza Gerekliliği Gerekli – mali mühür veya nitelikli elektronik imza

Türkiye’de E-Dönüşüm

Türkiye, önemli bilgilerin kolay ve doğru bir şekilde toplanmasına ve iletilmesine yardımcı olmak için 2012 yılında dijitalleşme yoluyla vergi sistemini geliştirmeye başladı.  e-Defter yükümlülüğünden başlayarak birçok vergi mükellefi için zorunlu kılınan çeşitli elektronik sistemler ve belgelerle gelişimini her yıl sürdürdü.  

Türkiye, eEurope+ girişimine katıldı ve vergiyi dijitalleştirme çalışmalarının gelişimine ayak uydurmak için hızlı hareket ederek, bilgi açısından tüm ekonomik ekosistemini rahatlattı. Söz konusu değişikliklerin amacı, KDV sahtekarlığını azaltmak, devletin verilere erişimini ve veriler üzerindeki kontrolünü artırmak, finans ve muhasebe süreçlerini standartlaştırmak ve hataları azaltmaktı.

Artık faturaların, defterlerin, irsaliyelerin, serbest meslek makbuzlarının ve diğer evrakların elektronik versiyonları etkili bir şekilde kullanıldığından; vergi mükelleflerinin, Türkiye’nin e-dönüşümüne uyumlu kalabilmek için üstesinden gelmesi gereken birçok zorluk bulunuyor.

E-Dönüşüm Sistemleri ve Uygulamaları

Türkiye’nin vergi ekosistemini elektronik olarak dönüştürme hedefi, birçok ürün ve hizmetin geliştirilmesini ve hayata geçirilmesini gerektirdi. Bununla birlikte vergi mükelleflerinin uyumlanması için yeni gereklilikler ve zorluklar oluştu.

Türkiye’nin e-dönüşüm sisteminde yer alan ürün ve hizmetler şunlardır:

e-Fatura

Cirosu 5 milyon TL’nin üzerinde olan şirketler için zorunlu olan e-fatura yükümlülüğü, 1 Nisan 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Mükellef kapsamı zamanla genişleyen e-fatura düzenlemesinde, ciro eşiğini kaldıran ve aşağıda belirtilen kişileri ve kurumları elektronik fatura zorunluluğuna tabi kılan sektör bazlı parametreler de belirlendi:

  • Türkiye Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu lisanslı şirketler
  • Meyve veya sebze ticareti yapan aracılar veya tüccarlar
  • Çevrimiçi ticareti kolaylaştıran çevrimiçi hizmet sağlayıcılar
  • İthalatçılar ve bayiler

Türkiye’nin e-fatura girişimi, bir doğrulama modeli ve iki yönlü bir uygulamadır. Düzenlenen faturaların UBL-TR formatında olması ve 10 yıl boyunca arşivlenmesi gerekir. Sovos’un e-fatura çözümü, e-fatura gerekliliklerine uyulmasını sağlar.

e-Arşiv Fatura

e-Arşiv fatura, Türkiye’nin e-belge sisteminin en büyük uygulamalarından biridir. e-Fatura sistemine kayıtlı vergi mükellefleri de UBL-TR formatında veya PDF gibi ücretsiz bir formatta e-arşiv fatura düzenlemek zorundadır.

Bu faturalar düzenlendiğinde gerçek zamanlı doğrulama yapılmasa da e-arşiv raporunun ertesi günün sonuna kadar vergi idaresine elektronik olarak sunulması gerekir. e-Arşiv faturalar her zaman elektronik olarak oluşturulur ancak alıcı belgeyi elektronik olarak almayı kabul etmezse basılı formatta mevcut olmalıdır.

Sovos e-Arşiv Fatura çözümü, e-arşiv fatura uyumluluğunu kolaylaştırır.

e-İrsaliye

e-İrsaliye  belgelerinin kullanımı, 10 milyon TL gelir eşiğini aşan mükellefler için 1 Temmuz 2023 tarihinde zorunlu hâle gelmiştir. Ancak kapsam dışında kalan mükellefler, gönüllü olarak elektronik İrsaliye belgelerine geçiş yapabilmektedir.

Sevkiyat ve nakliye olmak üzere iki tür basılı irsaliye vardır. e-İrsaliye aslen sevkiyat irsaliyesinin yerini alır.

Bu e-belgede gerekli olan bilgiler şunlardır:

  • Tedarikçi bilgileri
  • Yayın tarihi ve belge numarası
  • Alıcı bilgileri
  • Taşınan malların türü ve miktarı
  • Sevkiyat tarihi ve saati

Basılı irsaliyeler ile e-irsaliyeler arasında yasal olarak herhangi bir fark yoktur. Ancak elektronik versiyon için her iki tarafın da ulusal sisteme kayıtlı olması gerekir.

e-Defter

Türkiye vergi idareleri, e-Defter uygulamasını bağımsız denetime tabi e-fatura kullanıcıları ve vergi mükellefleri için 2015 yılında zorunlu hâle getirdi.

Bu e-belgelerin XBRL-GL formatında hazırlanması ve standart XML formatında belirli bilgileri içermesi gerekir. Ayrıca hepsi mali mühürle imzalanmalıdır. Vergi mükellefleri, e-defter oluşturmanın yanı sıra aylık olarak Gelir İdaresi Başkanlığı’na (GİB) gönderilecek ve 10 yıl boyunca arşivlenecek bir defter özeti oluşturmakla yükümlüdür.

Elektronik defterler, veri toplama süresini azaltır, noter tasdik süreciyle ilgili maliyetlerden tasarruf sağlar ve vergi süreçlerine uyulmasını temin eder.

e-Mutabakat

Mutabakat, bir anlaşmaya taraf olan şirketlerin borç ve alacak konusunda karşılıklı olarak anlaşmaya varmaları için hesaplar arasındaki iletişimdir.

Türkiye vergi idaresi, şirketlerin belirli zamanlarda mutabakat yapmak zorunda olduğuna hükmetmiştir. Bir anlaşma veya yasal bir gereklilik aksini belirtmediği sürece iki taraf arasındaki hesabın kapatılacağı gün genellikle yılın son günüdür.

GİB tarafından e-mutabakat için geliştirilen BA-BS web uygulaması, BA-BA formlarının elektronik olarak gönderilmesinden önce vergi mükelleflerinin mevcut anlaşmaları ve dengeli olmayan anlaşmaları karşılaştırmasına olanak verir.

e-Müstahsil Makbuzu

e-Müstahsil makbuzu, defter tutmayan çiftçilerden satın aldıkları ürünlerin kaydını tutmak için çiftçiler veya toptancılar tarafından düzenlenir.

Müstahsil makbuzu düzenleme yükümlülüğü bulunan vergi mükelleflerine, 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren, belgeyi elektronik ortamda düzenleme zorunluluğu getirildi.  Meyve ve sebze komisyoncuları veya tüccarları ise 1 Ocak 2020’den beri e-müstahsil makbuzu düzenlemekle yükümlüdür.

e-Müstahsil makbuzu kullanmakla yükümlü olanlar kişiler e-fatura, e-arşiv fatura ve e-defter gerekliliklerinin kapsamı dışında kalabilir.

e-Serbest Meslek

e-Serbest meslek makbuzu (e-SMM), 1 Şubat 2020’de yürürlüğe girmişdi. Bu e-belge türü, aşağıdakiler de dâhil olmak üzere tüm serbest meslek sahibi kişiler için geçerli:

  • Mimarlar
  • Mühendisler
  • Finans danışmanları
  • Avukatlar
  • Senaristler, yazarlar, besteciler ve ressamlar
  • Serbest meslek sahibi doktorlar, diş hekimleri ve veteriner hekimler

e-SMM, elektronik olarak oluşturulabilir, iletilebilir ve raporlanabilir ve basılı Serbest Meslek Makbuzları ile aynı yasal geçerliliğe sahiptir. Bu makbuzların 10 yıl boyunca arşivlenmeleri gerekir.

Öne çıkan e-belgeler yukarıda anlatılmış olsa da Türkiye’de bilmeniz gereken daha da fazla elektronik belge vardır. Daha fazla bilgi edinmek için ebelgelere genel bakış yazımızı okuyabilirsiniz.

E-Dönüşümden Kimler Etkilenir?

Cirosu 5 milyon TL’nin üzerinde olan firmalar veya yukarıda detaylarını açıkladığımız sektörlere dahil olan tüm mükellefler e-Dönüşümden etkilenmektedir.  

E-Dönüşüm, her biri kendi türüne göre belirli eşiklere ve kriterlere tabi olan pek çok belge içerir. Ayrıca bazı belgeler herhangi bir eşik kriteri olmaksızın belirli sektörler için zorunludur. e-Fatura artık vergi mükelleflerinin büyük bölümü için zorunludur ancak vergi idarelerine hangi belgelerin sunulması gerektiğinin anlaşılması çok önemlidir.

GİB, belirli dönemlerde, farklı belge türleri kapsamında yeni vergi mükellefi gruplarını duyurmaya devam etmektedir. Bu nedenle işletmelerin uyumluluklarını sürdürmek için en son bilgilerden haberdar olmaları önemlidir.

E-Dönüşümün Faydaları Nelerdir?

Türkiye’nin vergi dönüşümü hem devlete hem de vergi mükelleflerine fayda sağlamayı amaçlamıştır.

E-dönüşüm girişimi aşağıdaki faydaları sağlamayı amaçlamaktadır:

  • Türkiye’de verginin dijital dönüşümü hem devlete hem de vergi mükelleflerine fayda sağlamayı amaçlamıştır. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:Finansal verilerin gerçek zamanlı toplanması,
  • KDV dolandırıcılığının ve sahte faturaların dolaşımının azaltılması,
  • Muhasebe süreçlerini otomatikleştirmek için daha fazla standardizasyon yapılması,
  • Otomatik veri doldurma sayesinde verimlilik artışı sağlanması ve manuel hataların azaltılması

Vergi Uyumluluğu ve e-Dönüşüm

Türkiye’nin e-dönüşümü, önemli finansal verilerin gerçek zamanlı iletimini başarıyla uygulayarak vergi uyumunu önemli ölçüde etkiledi.

Verilerin belgelere otomatik olarak doldurulması, manuel giriş kaynaklı hataları ve sahte faturaların gönderilme ihtimalini azaltır. KDV açığının azaltılması, Türkiye dâhil olmak üzere birçok ülke için itici bir güçtür.

Basılı faturalarla ilişkili kâğıt, kartuş, nakliye ve arşivleme maliyetlerinin ortadan kaldırılması da işletmeler ve devletler için bir avantajdır.

16’dan fazla belge düzenlemesine sahip olan Türkiye’de e-dönüşüm sisteminin gereklilikleri kapsamlı ve karmaşıktır. Hangi düzenlemelerin geçerli olduğunun anlaşılması ve en son vergi uyum yönergelerinin takip edilmesi çok önemlidir.

Sovos, e-Dönüşüm Yolculuğunuzda Size Nasıl Yardımcı Olabilir?

Sovos, ilk küresel e-dönüşüm çözümü paketini sunarak her form ve büyüklükteki işletmenin Türkiye’deki vergi yönergelerinin gerekliliklerini karşılamasına yardımcı oldu. Platformumuz, Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tanımlanan tüm gerekliliklere, standartlara ve formatlara uygundur.

Kuruluşların küresel uyumluluk ortağı olarak Sovos’u seçmelerinin nedenlerinden biri, nerede ve nasıl iş yapıyor olurlarsa olsunlar, uyumluluk göstermelerine yardımcı olacak tek bir sağlayıcıya sahip olmanın rahatlığıdır.

e-Dönüşüm ile İlgili Sık Sorulan Sorular 

Gönüllü e-fatura kullanımında e-defter zorunlu değildir.

Özel entegratör, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yetkilendirilmiş bir aracı hizmet sağlayıcısıdır. Özel entegratörler, vergi mükellefleri adına elektronik kayıt oluşturma yetkisine sahiptir.

e-Dönüşüm ile İlgili Kaynaklar

İçinde bulunduğumuz çağa ismini veren dijitalleşme şirketler için her geçen gün kaçınılmaz bir alana dönüşüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2019 yılında 16-74 yaş aralığında internet kullanım oranı yüzde 75 çıkarken, pandemi etkisinde geçen 2020 yılında bu oran yüzde 79 oldu.

İnternet kullanımında e-ticaret artışta

2019 Nisan ayı ile 2020 Mart ayı arasındaki dönemde e-ticaret kullanımı yüzde 36,5 oldu. Bu oran önceki yılın aynı döneminde yüzde 34 düzeyindeydi. Bireysel kullanımların yanında kendi web siteleri ya da mobil uygulamalarını kullanarak e-ticaret yapan firmaların oranı ise yüzde 77.

Dijitalleşmenin artmasıyla şirketler için bulut çözümler de önemli bir ihtiyaca dönüşüyor. Bulut bilişim kullanımı 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerde 2018’de yüzde 10 olurken 2020 yılında yüzde 14’e yükseldi. Bulut bilişim hizmeti kullanım oranı 250 ve üzeri çalışanı olan girişimlerde ise yüzde 41’i buluyor.

Dijital stratejinin belirlenmesi

İnternet kullanımının arttığı ve teknolojinin hayatlarımızın vazgeçilmez parçası olduğu bir zamanda, şirketler için dijital stratejiye karar verilirken en kritik nokta ihtiyaçların belirlenmesidir. Şirketlerin bilişim teknolojileri, finans, muhasebe ve lojistik gibi departmanlarının ihtiyaçlarını ortaya koymasıyla dijital dönüşüm için stratejinin belirlenmesindeki ilk adım da atılmış olur.

Farklı departmanlarca kullanılan tüm uygulamaların birbirine entegre olarak çalışmasını sağlayarak sürecin büyük çoğunluğunu dijital hale getirmek stratejinin en büyük amacını oluşturuyor. Entegrasyon sürecinde, lojistik uygulamalarından başlayarak gelen malın barkodunun okutulup muhasebe departmanlarının kullandığı yazılıma otomatik olarak düşmesini sağlayana kadarki tüm aşamaların dijitalde birbiriyle bağlantılı şekilde olması hedeflenir.

Dijital uygulamalar arasındaki uyumluluk

Dijital stratejinin belirlenmesi sonrasında entegrasyon sürecinde uyumluluk konusu büyük öneme sahip. Dijital dönüşüm için iş birliği yapılan servis sağlayıcının sunacağı hizmetlerin daha sonra ortaya çıkacak ihtiyaçlar ve gelişen teknolojilerle uyumlu olması gerekir.

Dijitalleşmenin globalleşmeye de zemin hazırlamasıyla farklı ülkelerdeki dijital uygulamalara da hızla uyum sağlayacak altyapılara sahip olmak ve bu fonksiyonelliği sağlayan servis sağlayıcıları ile çalışmak da oldukça kritik. Tüm bunların yanında GİB tarafından yayımlanan regülasyonları düzenli takip eden ve ilgili düzenlemeler konusunda uzmanlaşmış servis sağlayıcıları şirketler için önemli avantajlar oluşturur.

Harekete Geçin

Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.

Katma değer vergisinde (KDV) yönetimin ve idarenin sürekli değişmesinin nedenlerini anlamak için, önce hükümetleri bu değişikliklere yönelten unsurları anlamak gerekir. Vergi dairelerinin öncelikli sorumluluğu hükümete yasalar gereğince ödenecek geliri tahsil etmektir. Borç tutarı ile tahsil edilen tutar arasındaki farka vergi açığı denir. Bu tip farklar, önemli programları finanse etmek isteyen ülkelerin gelirlerinde ciddi riskler yaratabilir. Örneğin, Avrupa Birliği Ekonomi Komisyonu’na göre, 2018’de ABde tahmini vergi açığı 140 milyar sterlindi, yani toplam gelirin %11’iydi. 

Dünya genelinde bütün hükümetler yasal hakları olan gelirleri daha iyi takip ve tahsil etmek için dijitalleşmeyi ve diğer yeni teknolojileri benimsemeyi tercih ediyorlar. Eğer risk konusunu kavrayabilirsek, böyle bir tercihin nedenlerini de daha kolay anlayabiliriz. Biz de bunun için Sovos olarak yeni KDV ortamının daha net bir resmini oluşturmayı hedefledik ve bu bağlamda IDC ile birlikte çalışarak yeni bir rapor oluşturduk: Taming the Value-Added Tax Beast with Technology. Ücretsiz kopyanızı buradan indirebilirsiniz. 

Vergi daireleri açısından faydaları 

Vergi yolculuğuna atılan hükümetlerin motivasyonunu anladığımıza göre, teknolojinin bu alandaki bazı avantajlarına daha yakından bakabiliriz. Dünya genelinde bütün vergi daireleri aşağıda belirtilen konularda dijitalleşmeyi kullanarak iyileşme sağlayabilir: 

Bu iyileştirmeler sayesinde hükümetler; süreçlerdeki kör noktaları daha hızlı ve kolay bir şekilde tespit edebilir, vergilerin doğru şekilde ödenip ödenmediğini belirlemek için verileri gözden geçirebilir ve gerektiğinde yaptırım tedbirlerini uygulayabilir.  

Neden bu kadar karmaşık? 

Bu bilgilerden sonra KDV sisteminde, hükümetleri değişikliğe yönelten nedenleri ve bu tip değişikliklerden edinebilecekleri faydaları net bir şekilde anlayabiliriz. Peki tüm bu teknolojik iyileştirmelere rağmen KDV basitleşmek yerine neden daha da karmaşıklaşıyor? Yeni sistemler, yasalar ve yetkiler geliştikçe KDV’nin daha karmaşık hale gelmesinin birkaç nedeni bulunuyor. 

KDV’nin çok yaygın olması ve hükümetlerin konuya yaklaşımlarının birbirinden farklı olması bu karmaşıklığın temel nedenidir. Diğer nedenler ise şunlardır: 

 Tüm ülkeler ve vergi daireleri hem gelirlerini artırmaya hem de vergi açıklarını kapatmaya çalışır. Fakat bu iki sürecin birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Her ülkenin kendi öncelikleri vardır. Endüstrileri bulundukları coğrafi bölgeye göre büyük farklılıklar gösterebilir. Dahası, sahip oldukları ekonomik duruşları, gelir akışlarını hızlı ve agresif bir şekilde takip edebilmek konusunda tercihlerine yön verebilir.  

Mesele KDV ise, hiçbir zaman varsayımlara göre hareket etmemeli ve kesinlikle risk alınmamalıdır. Sürekli değişen düzenlemelere uyum sağlayabilmek ve denetim veya ceza gibi konularda riskten kaçınmak için en iyi çözüm, bu konuda güncel yerel bilgileri en iyi şekilde aktaracak ve izlenmesi gereken süreçlerde destek verebilecek bir uzmanla birlikte çalışmaktır. 

Bu serideki ikinci blogumuz olan KDV’de Üç Odak Alan’ı okumayı ve Taming the Value-Added Tax Beast with Technology başlıklı İngilizce raporumuzun ücretsiz kopyasını indirmeyi unutmayın. 

 

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.