Polonya’da “E-Faktur” adlı ulusal e-fatura sisteminin hayata geçirilmesine yönelik ilerleme kaydedildi. Polonya Maliye Bakanlığı’nın bu yıl yayınladığı yasa tasarısının henüz parlamentoda onaylanarak yasalaşması bekleniyor. Ancak e-fatura için istenen koşulların taslağı yayınlandı ve Sürekli İşlem Denetimi sistemi konusunda kamuoyuyla istişareler yürütüldü.

Haziran ayında Maliye Bakanlığı, Sürekli İşlem Denetimi sistemi hakkında kamu ve bakanlar tarafından iletilen tüm değerlendirmeleri incelediğini ve aşağıdaki adımları atmaya karar verdiğini duyurdu:

Bakanlığın açıklamasında, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin vergi mükellefleri açısından getireceği faydalara değinildi. Bu faydalar arasında KDV iadelerinin hızlandırılması, saklanan faturaların vergi dairesinin veri tabanında zorunlu saklama süresinin sonuna kadar güvenli şekilde saklanabilmesi, Sürekli İşlem Denetimi platformu üzerinden faturaların alıcıya güvenle ulaştırılması ve bu sayede faturaların daha hızlı ödenmesi, fatura formatının standartlaştırılması sayesinde faturaların işleme alınmasının ve gönderilmesinin otomasyona bağlanması yer alıyor.

Ayrıca, yeni e-fatura kurallarının uygulanması sonucunda SLIM VAT 2 paketinde gerçekleştirilecek değişikliklerle, örneğin mükerrer veya düzeltilmiş faturaların yönetilmesi konusunda ilave destek tedbirleri alınacak.

Polonyalı yetkililer, Ulusal E-Fatura Sisteminin uygulanmasında iyi bir ilerleme kaydediyor. İleride atılacak adımların tanımlanmasında kamuyla istişarelerin yararlı olduğunu görmek olumlu bir izlenim yaratıyor. Yetkililerin şeffaflık ve zamanında belgelendirme konusundaki istekliliğinin, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin hayata geçirilmesi sürecinin sonuna kadar devam etmesi umuluyor.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Dünyada 170’ten fazla ülke KDV sistemini uyguluyor. Körfez ülkeleri de yakın zamanda bu sistemi uygulayan ülkeler arasına katıldı. Ekonomik kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan Körfez ülkeleri, son on yılı kamu hizmetlerini finanse etmek için diğer yöntemleri araştırarak geçirdi.

Sonuç olarak 2016 yılında, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Kuveyt, Katar ve Umman’dan oluşan KİK (Körfez İşbirliği Konseyi), bundan böyle %5 oranında KDV uygulamak üzere Ortak KDV Anlaşması’nı imzaladı.

Birinci adım: KİK ülkelerinde KDV sisteminin uygulanması

KDV anlaşmasının imzalanmasının ardından Suudi Arabistan ve BAE 2018’de KDV’yi yürürlüğe soktu. Bahreyn de 2019 yılında KDV rejimine geçti. Son olarak Umman Nisan 2021’de %5 oranında KDV uygulamaya başladı ve Katar ve Kuveyt’in de KDV yasasını yürürlüğe sokması bekleniyor.

İkinci adım: KDV’nin dijitalleştirilmesi

Suudi Arabistan KDV uygulamasını başlattıktan ve KDV oranını %5’ten %15’e çıkardıktan sonra, yeni bir adım atarak KDV düzenlemelerine uyumu sağlamak için denetim mekanizmalarını dijitalleştirdi.

Aralık 2020’de yürürlüğe giren E-fatura Düzenlemesi ülkede ikamet eden ve vergi yükümlülüğü olan herkesin faturaları elektronik olarak oluşturmasını ve saklamasını zorunlu hale getiriyor. Bu zorunluluk 4 Aralık 2021’den itibaren başlayacak.

Suudi Arabistan, 2018’de KDV uygulamasını ilk kez başlatmasından bu yana ciddi bir ilerleme kaydetti. Ülkedeki E-Fatura Düzenlemesinin sadece işletmelerde dijitalleşme ve otomasyonu teşvik etmekle kalmayacağı, aynı zamanda KDV denetiminin daha verimli hale getirilmesini ve vergi dairelerinin daha iyi makro-ekonomik veriler toplamasını sağlayacağı öngörülüyor. Bu durumun yakın zamanda diğer KİK üyesi ülkelerde de gözlemlenebileceği tahmin ediliyor.

Hükümet süreçlerinin dijitalleştirilmesi ve KDV uygulamasının takvimine bakıldığında, BAE’nin de büyük ihtimalle benzer bir e-fatura uygulamasını benimsemesi bekleniyor. E-faturayı zorunlu hale getirmeye yönelik mevcut bir planı olmasa da, BAE genel anlamda dijitalleşme konusunda cesur planlarını açıkladı bile. BAE hükümetinin internet sitesine göre, “2021 yılında, Dubai Akıllı hükümeti kağıt kullanımını tamamen bırakacak. Bu sayede her yıl hükümetin işlemleri için kullanılan 1 milyar kağıt artık kullanılmayacak. Böylelikle zaman ve kaynak tasarrufu sağlanırken çevre de korunacak.”

KDV sisteminin benimsenmesinin ardından uygulanan ikinci reform genellikle KDV’nin dijitalleştirilmesinin yaygın hale getirilmesidir. Bahreyn ve Umman’da halihazırda KDV sistemi bulunduğundan, bu ülkelerde gelecek birkaç yıl içinde zorunlu e-fatura uygulamasının başlatılması şaşırtıcı olmayacaktır. Katar ve Kuveyt’te ise e-fatura uygulaması, KDV uygulamasının başarısına bağlı olacaktır, bu nedenle bu ülkelerde KDV’nin dijitalleşmesine yönelik yolculuğun ne zaman başlayacağını tahmin etmek pek kolay değil ancak böyle bir süreç bir noktada mutlaka başlatılacaktır.

KİK ülkelerinde KDV sisteminin uygulanması için sonraki adım

Körfez ülkeleri, e-fatura sistemini uygulamaya başladıktan sonra KDV iadesi gibi KDV ile ilgili diğer süreçleri de dijitalleştirebilir. Ülkelerin izlediği diğer bir trend, e-fatura sistemleri üzerinden toplanan verilerle KDV iade listelerinin önceden doldurulmasıdır.

Dijitalleşmenin biçimi ve formu ne olursa olsun, KDV sistemi ve bu sistemin uygulanması konusunda birçok bileşen söz konusu olacaktır. Bölgede faaliyet yürüten şirketler, gereksiz yere ceza yememek ve itibarlarıyla ilgili uyumsuzluktan doğabilecek risklerden kaçınmak için KDV uyum süreçlerin yatırım yapmaya hazırlıklı olmalıdır.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Tüm dünyada KDV açıkları büyürken, vergi daireleri giderek daha da sıkı denetimleri uygulamaya koyuyor. Amaçları verimliliği yükseltmek, sahteciliğin önüne geçmek ve gelirleri artırmak.

Hükümetlerin bir şirketteki işlemleri daha iyi anlayabilmesinin bir yolu Sürekli İşlem Denetimi (CTC) uygulamaktır. Bu kapsamda şirketler, fatura bilgilerini alıcıdan önce vergi dairelerine gerçek zamanlı olarak veya gerçek zamana yakın bir sürede göndermek zorundadır. Yaygın olarak kullanılan bir CTC yöntemine göre, faturanın hazırlanması veya ödenmesi için önce vergi dairesi tarafından onaylanması gerekir. Bu sayede vergi dairesi hem görünürlük kazanır hem de ticari işlemler üzerinde belli bir derecede operasyonel denetim sağlamış olur.

KDV nedir?

Katma değer vergisinin (KDV) temel ilkesi, ekonomik zincirin her bir aşamasında hükümetin katma değerden belli bir pay almasıdır. Bu zincir, ürün veya hizmetlerin bir kişi tarafından tüketilmesiyle sona erer. Son müşteri dahil olmak üzere zincirdeki tüm taraflar KDV öder. Ancak sadece işletmeler girdiler üzerinden alınan vergileri mahsup edebilir.

Birçok hükümet, şirketlerin devlete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri tespit etmek için faturaları asli delil olarak kullanır. Dünyada ticaret yapan hemen hemen tüm ülkelerde en önemli dolaylı vergi KDV’dir. KDV uygulamasına sahip birçok ülkede tüm gelirlerin %30’undan fazlası bu vergi kaleminden sağlanmaktadır.

KDV açığı nedir?

KDV açığı, beklenen KDV geliri ile gerçekleşen KDV tahsilatı arasındaki toplam fark anlamına gelir.

Avrupa Komisyonu’nun en son yayınladığı rapora göre Avrupa’da her yıl yaklaşık 140 milyar euro tutarında KDV açığı gerçekleşmektedir. Bu tutar, ilgili ülkelerde beklenen KDV gelirinin %11’inin kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Tüm dünyada ödenmesi gereken ancak hatalar veya dolandırıcılık nedeniyle hükümetlerin tahsil edemediği KDV toplamının yarım trilyon euro tutarında olabileceği tahmin edilmektedir. Bu rakam, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi bazı ülkelerin gayri safi yurt içi gelirine eşittir. KDV açığı tüm dünyada ödenmemiş KDV tutarının yaklaşık %15 ila %30’una karşılık gelir.

Sürekli İşlem Denetimi nedir?

Sürekli işlem denetimi bir çeşit vergi uygulamasıdır. Bu uygulamada işlem bilgileri vergi mükellefinin sistemlerinden vergi idaresinin belirlediği bir platforma elektronik olarak gönderilir. Gönderme işlemi, ilgili işlemin tarafları arasında bilgilerin fiili olarak gönderilmesinden hemen önce veya bilgilerin gönderilmesi sırasında veya hemen sonrasında gerçekleşir.

Yaygın kullanılan CTC yöntemlerinden biri “clearance model” (gerçek zamanlı denetim modeli) olarak adlandırılmaktadır çünkü bu sistemde fatura bilgileri alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından ve gerçek zamanlı veya gerçek zamana yakın bir sürede onaylanmaktadır. CTC, mali ve para politikalarını oluşturmak için bilgi sağlamak amacıyla kullanılabilecek benzersiz ekonomik veriler elde etmek de için güçlü bir araç olabilir.

CTC nerede başladı?

Bu son derece farklı vergi uygulamasının ilk adımları 2000’li yılların başında Latin Amerika’da atıldı. Türkiye gibi diğer yükselen ekonomiler de on yıl sonra bu yöntemi benimsedi. Bugün Latin Amerika’daki birçok ülkede sağlam CTC sistemleri bulunuyor. Bu sistemlerde fatura üzerinden KDV uygulanması için ciddi miktarda veri gereklidir. Diğer önemli veriler de (örn. ödeme durumu veya taşıma belgeleri) işlem anında alınabilir ve doğrudan ön onaydan geçebilir.

E-fatura nedir?

Elektronik fatura veya e-fatura, vergi uyumu veya kanıt gösterme amacıyla basılı fatura kullanmaksızın, faturaların elektronik formatta gönderilmesi, alınması ve saklanmasıdır. Basılı faturalara ek olarak tarayıcıyla fatura görüntüsünün alınması veya e-fatura mesajlarının alınıp gönderilmesi hukuki açıdan elektronik fatura kullanılması anlamına gelmemektedir. CTC uygulaması kapsamında e-fatura kullanımı genellikle zorunludur ancak her zaman zorunlu olmayabilir. Örneğin Hindistan’da faturaların alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından onaylanması zorunludur ancak sonrasında faturanın dijital formatta gönderilmesi zorunlu değildir.

CTC ve e-fatura uygulamalarının amacı, KDV iadesini önceden doldurmak veya değiştirmek için işlem sırasında kaynakta kontrol edilen işletme verilerinin kullanılmasıdır. Bu nedenle işletmeler, teknoloji ve organizasyon planlamalarında CTC dönüşümünü ve CTC sisteminin vergi idareleri tarafından nasıl kullanıldığını bütüncül bir şekilde kavramalıdır.

Ufukta neler var?

Hükümetler bu sıkı denetimlerle birlikte gelen gelirlerin ve ekonomik istatistiklerdeki iyileşmelerin farkına varırken, ufukta yeni uygulamaların belirdiğini görüyoruz. Gelecek beş ila on yıl içinde CTC sistemine dayalı dolaylı vergi rejimlerinin yükselişinin hızlanacağını tahmin ediyoruz. Halihazırda KDV, mal ve hizmet vergisi veya benzeri dolaylı vergileri uygulayan çoğu ülkenin 2030’a kadar bu tip denetimleri kısmen veya tamamen uygulamaya koymasını bekliyoruz.

Avrupa’da gelecek birkaç yıl içinde Fransa, Bulgaristan ve Polonya’nın CTC yöntemini uygulamaya başlayacağını biliyoruz. Suudi Arabistan da yakın zamanda e-fatura için uygulanacak kuralları yayınladı ve başka birçok ülke bu yönde adımlar atacak.

Gündeme gelecek olan bu uygulamalar, bir zorluktan ziyade şirketlerin dijital dönüşümü için bir fırsat niteliğindedir. Tabii ki bunun için doğru zihniyetin benimsenmesi gerekiyor. Ancak her tür değişimde olduğu gibi, bu alanda da hazırlık süreci büyük önem taşıyor. Global şirketler, yakında gündeme gelecek olan CTC sitemine ve KDV dijitalleştirmenin getireceği diğer gerekliliklere göre stratejik planlarını hazırlamak için yeterli zaman ve kaynak ayırmalı. Tüm dünyada yeni uygulamalar hızla hayatımıza girerken, küresel bir KDV uyum çözümü, şirketlerin hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarına doğru şekilde yanıt verecektir.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) e-fatura ve e-arşiv faturalarının iptal ve itiraz bildirim işlemlerine ilişkin yeni kılavuzlar yayımladı. “e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu” ve “e-Arşiv Uygulamaları (e-Arşiv Fatura, e-SMM) İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu” olmak üzere iki kılavuzda güncelleme yapıldı.

Güncellenen kılavuzlar, e-fatura ve e-arşiv faturalarına yapılacak itirazlar ve bunların GİB’e bildirimlerine ilişkin yeni prosedürler konusunda vergi mükelleflerini bilgilendirmeyi amaçlıyor. Değişen itiraz prosedürü ile birlikte e-arşiv uygulamasının şemasında da değişikliğe gidildi. Henüz bir değişiklik yapılmamış olsa da yakın gelecekte e-fatura uygulamasının şemasında da değişikliğe gidilmesi söz konusu olabilir. Güncellenen kılavuzlarda düzenlenen e-fatura ve e-arşiv faturalarına yapılacak itirazlar için GİB portalının kullanılabileceği belirtildi.

Güncellenen kılavuzlar neden önemli?

Temmuz 2021’den itibaren elektronik ortamda düzenlenen belgeler, BA (Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu) ve BS (Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu) formlarda belirtilmeyecek. BA ve BS formları, toplam fatura tutarının 5.000 TL ve üzeri olduğu durumlarda düzenlenen veya alınan faturaların periyodik olarak raporlanması amacıyla oluşturulur. Tüm limited ve anonim şirketler, bildirimde bulunmaları gereken faturalar olmasa bile bu formları oluşturup GİB’e göndermekle yükümlüdür.

Kısa süre önce GİB, elektronik olarak düzenlenen belgelerin BA ve BS formlarında gösterilmeyeceğini ve bunun yerine denetim (e-fatura) ve raporlama (e-arşiv) sürecinde doğrudan GİB’e raporlanacağını belirten yeni bir kanun hükmü yayımladı. Elektronik olarak düzenlenen faturalara ait verilerin gerçek zamanlı olarak GİB’e gönderildiği göz önüne alındığında, mükellefler BA ve BS formları aracılığıyla elektronik düzenlenen faturaların bildirimini yapmaktan kurtarılarak ilgili verilerin yalnızca bir kez toplu şekilde alınacağı daha verimli bir sistem oluşturuluyor.

Mevcut durumda e-belgeler yukarıda belirtilen formlarda belirtilmeyecek. Ancak, GİB’in her bir mükellefe ait doğru fatura bilgilerine sahip olabilmesi için mükelleflerin, nihai faturaların hangileri olduğunu bildirmesi ve gönderilen veriler değerlendirilirken itiraz veya iptal edilen belgelerin dikkate alınmaması gerekiyor.

İptal süreci halihazırda GİB’in temel e-fatura ve e-arşiv portalı üzerinden gerçekleştiriliyor olsa da, dışarıdan yapılan itiraz talepleri (noter, taahhütlü mektup veya kayıtlı e-posta sistemi aracılığıyla) düşünüldüğünde GİB, tüm itirazları görebilme imkanına sahip değildir. Dolayısıyla bu durum, GİB’in (itiraz nedeniyle) iptal edilen bir belgeyi düzenlenmiş olarak kabul etmesi ve vergi mükelleflerinin kayıtları ile GİB’in vergi tahsilatı için kabul ettiği veriler arasında tutarsızlıklara yol açması riskine neden olabilmekteydi.

Bu nedenle artık mükellefler, kayıtları ile BA ve BS formları arasında herhangi bir tutarsızlık olmaması için itiraz taleplerini GİB’e bildirmekle yükümlüler. Uygulamanın nihai amacı, gelecekte BA ve BS formlarının GİB tarafından tamamen otomatik şekilde doldurulmasıdır.

Yeni süreç nasıl işliyor?

Türk Ticaret Kanunu’na göre itiraz veya iptal taleplerinin sekiz gün içinde yapılması gerekiyor. Alıcı ve satıcılar, GİB sistemi dışında yapılması gereken (noter, taahhütlü mektup veya kayıtlı e-posta sistemi aracılığıyla) ve GİB sistemine kaydedilmesi gereken itiraz talebinde bulunabilirler.

E-arşiv uygulaması için ise satıcıların itiraz talebini GİB’e bildirebilecekleri iki yol bulunuyor. Bunun için isterlerse (otomatik olarak) e-arşiv uygulamasını kullanabilir, isterlerse de itiraz taleplerini GİB’in portal sistemine girebilirler. Alıcılar, GİB portalından bu talepleri görebilir ve zorunlu olmamakla birlikte, isterlerse yanıt verebilirler. e-Serbest Meslek Makbuzlarına (e-SMM) iliskin itiraz bildirimleri de e-arşiv uygulaması üzerinden yapıldığı için aynı itiraz kuralları bunlar için de geçerlidir.

E-fatura uygulamasında herhangi bir değişiklik olmadığı için satıcıların veya alıcıların e-fatura uygulamalarını kullanarak GİB’e bildirimde bulunmaları mümkün değil. Mevcut durumda e-fatura itirazlarını yalnızca GİB portal sistemi üzerinden GİB’e bildirebiliyor. Mükellefler de itiraz taleplerine sadece portal sistemi üzerinden cevap verebiliyor.

Sırada ne var?

Her ne kadar GİB, iptal ve itiraz taleplerinin dijitalleştirilmesine yönelik bir adım atmış olsa da, bu işlemlerin otomatik olarak gerçekleştirilmesinin bir yolu yok. Dijitalleştirilen itiraz sürecinin ülkede hayata geçirilmesinden önce, yetkililerin süreci otomatikleştirmeye ve geçerli mevzuatı yürürlüğe koymaya veya değiştirmeye yönelik daha sofistike bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.

Harekete Geçin

Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.

Rusya, belirli malların izlenebilirliği için 1 Temmuz 2021’de yürürlüğe girecek yeni bir sistem tanıtıyor. 371-FZ no’lu Federal Kanun, izlenebilirlik sistemine yönelik yeni prosedürü hayata geçirmek için Rus Vergi Kanununda değişiklik yapacak. Bu prosedürle birlikte, izlenebilir malların ticaretini yapan vergi mükellefleri zorunlu olarak e-fatura düzenleyecek.

Yürürlüğe girdiğinden beri Rusya’da B2B e-fatura düzenlemek için gönüllük esastı. Ancak, yaz itibariyle izlenebilirlik sistemine tabi malların ticaretini yapan mükellefler için bu durum değişiyor. E-fatura düzenlemek ve e-faturanın kabulü zorunlu olacak.

İzlenebilirlik sistemi nedir?

İzlenebilirlik sisteminin amacı, Rusya’ya ve Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) ithal edilen belirli malların hareket takibini sağlamaktır. İzlenebilirlik sisteminde, her malın sevkiyatı için ithalat sırasında bir kayıt numarası atanıyor ve bu numara her türlü işlemde kontrol ediliyor. Yeni izlenebilirlik sistemi kapsamındaki işletmeler, faturalarında ve birincil muhasebe belgelerinde kayıt numarası belirtmek zorunda olacak. İşletmeler, izlenebilir mallar için yapılan işlemler hakkında da KDV iadeleri ve ilgili işlem raporları ile bilgi vermek zorundalar.

İzlenebilirlik zorunlulukları kapsamında, izlenebilir malların dolaşımında yer alan tüzel kişiler ve bireysel işletmeler de bulunuyor. 1 Temmuz 2021’den itibaren, bu mallar için elektronik fatura düzenlenmesi gerekiyor. İzlenebilirliğe tabi malların alıcıları, elektronik fatura kabul etmek zorunda. İhracat/yeniden ihracat ve B2C satışlarında, izlenebilir malların satışı için e-fatura zorunluluğu bulunmuyor.

Ne tür mallar izlenebilirlik zorunluluklarına tabidir?

Güncel liste aşağıdakileri içeriyor:

Rusya’da elektronik belge regülasyonunda sırada ne var?

Rusya’nın 2024’ün sonuna kadar faturaların %95’inin ve irsaliyelerin %70’inin elektronik olarak düzenlenmesini hedeflediği düşünülürse, dijitalleşmeye yönelik daha fazla adım atılacağını söylemek mümkün. Rus vergi dairesinin ilerleme kaydettiği bir diğer alan ise muhasebe kayıtlarının elektronik ortamda tutulması. Bu sebeple, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Rus mevzuatında yapılacak değişiklikler sürpriz olmayacak.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

İtalya zorunlu e-fatura sistemini tanıttığında, sınır ötesi faturalar reform kapsamında bulunmuyordu. İtalya zorunluluğu uygulamaya koymak için, Avrupa Konseyi KDV Direktifi’nden bir derogasyon talebinde bulundu. Bu talebin sonucunda, İtalya’nın İtalyan vergi mükellefleri arasında yapılan yurt içi işlemler için zorunlu bir gümrük sistemini yürürlüğe koymasına izin verildi.

İtalyan yasalarına göre işlem gören tüm yurt içi ve sınır ötesi faturaların en başından beri Agenzia delle Entrate’in planlarına dahil edildiğini söylemek mümkün. Öyleyse, geniş kapsamlı sürekli işlem denetimlerini (CTC) uygulamaya geçirme fikrinden hiç vazgeçilmemiş gibi görünüyor.

SDI platformunun (Sistema di Interscambio) henüz açıklığa kavuşturmadığı İtalya’ya gelen ve İtalya’dan giden sınır ötesi faturalar konusuna, Esterometro raporunda ayrı olarak yer verildi. Esterometro, SDI’ın gözlerinden uzakta düzenlenen ve iletilen sınır ötesi gelen ve giden faturaları kapsıyor.

Esterometro için gereken veriler, FatturaPA faturasını düzenlemek için gereken verilerle benzerlik gösterse de, önemli farklılıklar mevcut. FatturaPA’da daha fazla belge türü bulunuyor. Ayrıca, mal ve hizmetlerin tanımı için daha fazla ayrıntıya ihtiyaç var.

İtalya vergi dairesinin zorunlu gerçek zamanlı denetim (clearance) platformunu yürürlüğe koyarken hedeflediği tam da bu derece ayrıntı düzeyiydi. Ayrıca, geniş kapsamlı CTC planları hâlâ gündemde: 2022’de, sınır ötesinden talep edilen ayrıntıların vergi dairesine sağlanıp FatturaPA’daki sınır ötesi fatura verilerinin SDI’ye iletilmesi Esterometro’nun yerini alacak.

İtalya, bu kararla Avrupa Konseyi’nin verdiği kısmi derogasyonun etkilerinin üstesinden gelmiş oluyor. Bilindiği üzere raporlama, Avrupa Konseyi’nin müdahalesi olmadan çeşitli AB ülkelerinin CTC’leri sessizce uygulamaya koyduğu bir alan oldu.

İtalya artık, Macaristan ve İspanya gibi diğer Üye Ülkelerle aynı stratejiyi uyguluyor. Bu ülkeler, AB kurumlarından (karşılaşsa bile) pek az itirazla karşılaşan, raporlama yükümlülükleri ile CTC’leri yürürlüğe koyan ülkeler. Bu ülkeler, sadece faturada bulunan verilerin raporlanmasını zorunlu tutarak bahsi geçen işlemler için ayrıntılı verilerden yararlanıyor. Gerçek zamanlı e-faturayı zorunlu kılmıyor.

Yeni yükümlülük, verilerin iletilmesini SDI platformu üzerinden sağlamak için bir gereklilik olarak tanımlanıyor. Bu durum, Esterometro ile gönderilecek olan verilerin bile artık FatturaPA formatında gönderileceği anlamına geliyor. Özel FatturaPA, temelde bir e-fatura değil.

Yani, sınır ötesi mal tedariğinde e-fatura hâlâ alıcının onayına tabi. İşlemi gerçekleştiren taraflar, faturaların formatı konusunda (FatturaPA ya da diğer) anlaşma sağlayabilir. Sonuç olarak, FatturaPA’dan başka yollar ile gönderilen hukuken geçerli bir fatura, FatturaPA sayesinde fatura veri raporu ile bir arada bulunacak.

İtalya vergi dairesi, şimdilik FatturaPA için ek teknik özellik duyurmadı. Bu durum, FatturaPA’nın geçtiğimiz Ekim ayından beri kullanıma hazır olduğunun güçlü bir göstergesi. FatturaPA 1.2.1 sürümüyle birlikte, entegrasyon belgeleri (sınır ötesi faturaların alınması üzerine düzenlenen bir belge sınıfı) için çeşitli sınıflandırmaların yapıldığı ayrıntılı yeni belge türleri Ekim 2020’de tanıtıldı. Bu sürümde, vergiden muaf veya karşı ödemeli sisteme tabi olanların ayrıntılı sınıflandırılması da yer alıyor.

FatturaPA’nın Esterometro’nun yerini alması ile SDI merkezi bir platform hâline geliyor. Artık sınır ötesi işlemler de dahil, FatturaPA ülkede ulaşılabilecek tüm ayrıntılı veriyi İtalya vergi dairesine sağlıyor. Yeni zorunlulukla elde edilen veriler, bu mali yıl boyunca vergi dairesinin gözlerden uzakta düzenlediği kullanıma hazır KDV iadelerinin işine yarayabilir. Bir sonraki mali yılın başında da, bu veriler vergi mükelleflerinin kullanımına muhtemelen hazır olacak.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Eylül 2020’de İtalya, elektronik belgelerin oluşturulması ve korunmasına ilişkin mevzuatta büyük değişiklikler yaptı. Bu yeni gerekliliklerin 7 Haziran 2021’de yürürlüğe girmesi bekleniyordu ancak Dijital İtalya Ajansı (AGID) yeni mevzuatın yürürlüğe giriş tarihinin 1 Ocak 2022’ye ertelenmesine karar verdi.

Bu yeni “Elektronik belgelerin oluşturulması, yönetilmesi ve korunmasına ilişkin yönergeler” (“Yönergeler”), elektronik belgeleri farklı açılardan düzenliyor. İşletmeler, Yönergeleri izleyerek elektronik belgelerinin mahkemede sağlam bir kanıt niteliği taşıyacağı varsayımından yararlanıyor.

Yönergelerin ertelenmesi, özellikle meta verileri e-belgelerle ilişkilendirme yükümlülüğü konusunda endişelerini dile getiren yerel kuruluşların iddiaları sonucunda AGID tarafından alınmış bir karar. Yönergelerde, sistemlerin kendi aralarında karşılıklı çalışabilir olmasını sağlayacak şekilde, e-belgelerle birlikte saklanması gereken meta veri alanları ayrıntılı olarak listeleniyor.

Meta veri gereklilikleri değiştirildi

AGID, yeni e-belge mevzuatının yürürlüğe giriş tarihini ertelemenin yanında, yeni meta veri bölümleri ekleyip, bazı alanların açıklamasını değiştirerek meta veri gerekliliklerinde de değişikliğe gitti. Bununla birlikte AGID, özellikle standartlara yönelik referansları düzeltti ve bazı yükümlülükleri açıklığa kavuşturmak adına ifadeleri yeniden yorumladı.

Güncellenen Yönergeler’e ve bunlara ilişkin Ekler’e AGID’in internet sitesinden ulaşılabilir.

E belgeler hakkında daha fazla bilgi için bu bloga bakın.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

 

Eylül 2020’de, Dijital İtalya Ajansı (AGID), 7 Haziran 2021’den itibaren yürürlüğe girecek olan elektronik belgelerin oluşturulması ve muhafazası konusundaki yeni gereklilikleri açıkladı.

İtalya’daki Elektronik Belgeler

AGID, İtalya’nın dijital gündeminden ve BT sistemlerinin kendi aralarında karşılıklı çalışabilir olmasını sağlamak için yasalara eşdeğer yönergeler ve teknik kurallar oluşturmaktan sorumludur. Yükümlülüklerinden biri, elektronik belgelerin oluşturulması, yönetimi, korunması ve saklanmasına ilişkin teknik kurallar belirlemek ve tesis etmektir.

İtalya’da e-belgeleri düzenleyen yasalar, Dijital Yönetim Kanunu, CAD’in (IT: Codice dell’amministrazione digitale) yayınlanmasıyla birlikte 2005’ten beri mevcuttur. CAD, kamu idaresi tarafından ve bazı durumlarda bireyler arasında teknolojinin kullanımına ilişkin temel kuralları ana hatlarıyla belirler. AGID’e, bir e-belgenin oluşturulmasından kalıcı olarak silinmesine kadar yaşam döngüsünün çeşitli yönlerini daha ileri seviyede düzenlemesi için normatif yetkiler veren CAD’dir.

Elektronik fatura ile e-belge arasındaki fark nedir?

E-belgelerin oluşturulması, yönetilmesi ve korunmasına yönelik AGID tarafından Eylül 2020’de sunulan yönergeler, çeşitli kuruluş ve devlet kurumu regülasyonlarını tek bir belgede topluyor. Yeni yasa, diğer yasal düzenlemelerdeki birçok hükmü yürürlükten kaldırıyor. İşletmeler, AGID yönergelerini izleyerek, elektronik belgelerinin yasal işlemlerde sağlam bir kanıt niteliği taşıdığı varsayımından yararlanıyor.

Mahkemede hangi belgelerin delil olarak kullanılacağının değerlendirilmesi, AGID yönergeleri uyarınca bir elektronik dosyanın bir e-belge olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin belirlenmesine yardımcı oluyor. Kanıtlara dayalı bir durumu mümkün olan en iyi şekilde oluşturmak için e-belgenin oluşturulması, korunması ve depolanması İtalyan yönergelerine uygun olmalıdır. Kural olarak, bir mahkemede yasal bir işleme ait delil olarak sunulması gerekebilecek belgeler yönergelere uygun olmalıdır.

İtalya da, birçok yargı bölgesi gibi, faturaların saklanması konusunu düzenlemiş (örneğin, belgelerin bütünlüğünün ve doğrulunun saklama süresinin sonuna kadar korunması zorunlu kılınmıştır) ve vergiye ilişkin belgeler için özel saklama süreleri belirlemiştir.

Faturalarla ilgili ayrıntılı regülasyon, e-faturaların mahkemede delil olarak sunulan vergi dairesi denetimlerinin bir parçası olduğunu göstermektedir. AGID yönergelerine göre, e-faturalar mahkemede tam kanıt niteliği taşıması için e-belge olarak ele alınmalıdır.

E-belge gereklilikleri

Yönergeler, bir elektronik belgeyi birçok açıdan düzenler. E-fatura söz konusu olduğunda en önemli konu, e-faturaların oluşturulması ve korunmasıdır.

1. E-belgelerin oluşturulması

İtalyan yönergelerine göre, bir e-belge değiştirilemez bir duruma geldiğinde oluşturulmuş kabul edilmektedir.

E-belge oluşturma yöntemine bağlı olarak (yazılım yoluyla oluşturma, elektronik yollarla edinme, vb.), nitelikli bir elektronik imza,mühür uygulaması veya bir koruma sistemine koyulması gibi çeşitli teknik yöntemler, bir belgenin değiştirilemez bir biçimde kalmasını sağlayabilir. AGID tarafından belirlenen bir listeye göre, her belgenin bir dizi meta veri (“meta veri raporu”) ile ilişkilendirilmesi de gereklidir.

Meta veri raporu, AGID tarafından düzenlenen bir XML formatında oluşturulur. Rapordaki alanlar, yönergelerdeki bir ekte açıklanmıştır ve kullanılan belgenin içeriğine ve belge yönetim planına göre isteğe bağlı veya zorunlu olabilir. Bununla birlikte, meta veri raporu işleme ait e-fatura verilerini içermez, çünkü raporun amacı vergiyle ilgili bilgileri toplamak değil, sistemlerin kendi içinde birlikte çalışabilmesini sağlamaktır.

İtalya’da dijital vergi kontrolleriyle ilgili iki yetkili merci bulunur: AGID (İtalya’nın dijitalleştirilmesi için İtalyan ajansı) ve ADE (İtalyan vergi dairesi). Bunun bir sonucu olarak, ADE’nin elektronik faturaların düzenlenmesine ilişkin hükümleri bazen e-belgelerin oluşturulmasını yöneten AGID hükümleriyle tutarsız gibi görünebilir.

AGID’in açısından bir e-belge, bütünlüğü ve doğruluğu güvence altına alınarak oluşturulurken, ADE için bir e-fatura yalnızca SDI tarafından onaylandığı takdirde yasal olarak geçerlilik kazanır.

Elektronik imzanın bulunması ve üst veri raporu oluşturulması gibi AGID hükümlerine uyulması, bir e-faturanın, AGID veya ADE formalitelerine uygun olmaması nedeniyle yasal bir işlemde kullanımının reddedilmemesini sağlayacaktır.

2. E-belgelerin korunması

İtalyan e-belgelerinin geçerliliği, yalnızca doğru şekilde muhafaza edildikleri takdirde korunur. Diğer ülkelerde, dosyaları bir bellek sistemi ile her türlü donanımda tutmak yeterliyken, İtalya, e-belgelerin saklanmasını kapsamlı şekilde düzenler ve koruma olarak adlandırdıkları şeyi talep eder.

Koruma, bir belge saklanmadan önce uygulanan bir dizi prosedürden oluşur. Daha detaylı şekilde bakıldığında, e-belgeler İtalyan standardizasyon kurumu UNI tarafından oluşturulan belirli bir standarda uyumlu bir ‘arşivleme paketi’ ile eşleştirilmelidir. Belgeye daha sonra hesaba dayalı adresleme uygulanır, belge imzalanır ve saklanmadan önce zaman damgası koyulur.

İtalya’da e-belgelerin saklanmasına ilişkin süreç yeni değil; ancak AGID yönergelerinin atıfta bulunduğu standartlar 2020 yılında, e-faturalar gibi e-belgeleri saklayanların uygulamadaki yaşadıkları zorlukları yansıtacak şekilde gözden geçirilmiştir.

AGID yönergelerinin dışında, ADE, bir koruma sisteminde saklanan e-faturalar için ‘arama kriteri’nin uygulanmasını zorunlu kılar. Bu, bir denetçinin, işlemi gerçekleştiren tarafların adı, KDV numarası ve belge türü gibi yasayla tanımlanan parametreleri kullanarak e-faturaları bulabilmesi ve erişebilmesi gerektiği anlamına gelir.

Birçok saklama sisteminde arama kriterleri, veriler “meta veri” şeklinde bildirilerek oluşturulur (bir e-belgenin oluşturulması sırasında üretilen “meta veri raporu” ile karıştırılmamalıdır). Arama kriterlerini besleyen vergiyle ilgili meta veriler ve bir e-belge ile birlikte oluşturulan meta veri raporu, farklı devlet organları tarafından uygulanan farklı yükümlülükler şeklinde bir arada bulunur.

Vergi mükelleflerinin sistemlerine etkisi

İtalya’da e-fatura kullanan vergi mükellefleri, AGID yönergelerinden doğrudan etkilenmektedir. Bir e-belgenin tanımı söz konusu olduğunda ve oluşturulduğu düşünüldüğünde bir miktar takdir yetkisi olsa da, tam uyum ve kanıt niteliği ancak bir e-faturanın AGID ve ADE düzenlemelerine uygun olması halinde elde edilir.

Faturanın düzenlenmesi sırasında meta veri raporunun otomatik olarak oluşturulması, mevcut BT sistemlerinden bilgi alan vergi mükelleflerinin eşleme konusunda çalışmasını gerektirebilir. Meta veri raporu şu anda ADE’ye veya SDI denetim platformuna gönderilmiyor. Bununla birlikte, tam uyum için meta veri raporunun vergi mükellefinin koruma sisteminde e-fatura ile birlikte saklanması gerekiyor.

Çeviri (standartlar yalnızca İtalyanca olarak mevcuttur), yorumlama ve değişiklikleri uygulama için belgelerin korunması süreci ve yeni standartlara uyacak şekilde arşivleme çözümlerinin uyarlanması önemli düzeyde BT kaynağı gerektiriyor. Kullanımı yalnızca bir kişi ile sınırlandıran telif hakkı lisanslarıyla korunan standartları edinmenin de bir maliyeti var.

AGID tarafından yeni kuralların konsolide edilmesi ve sunulması, İtalyan yasalarına göre elektronik fatura oluşturan ve saklayan vergi mükelleflerinin, bazen vergi yasasıyla tutarsız olan gerekliliklere uymaları gerektiği anlamına geliyor. Sonuç olarak, işletmelerin mahkemede tam kanıt niteliği taşıyan belge sunmasının tek yolu, hem AGID hem de ADE kurallarına uymaktır.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Umman Sultanlığı, 16 Nisan 2021 itibariyle Katma Değer Vergisi’ni yürürlüğe koydu. KDV sisteminin aşamalı olarak uygulanması planlanıyor. İşletmeler, cirolarına göre gelecek yıl farklı kriterlerle KDV’ye kaydolacak.

Ciro Zorunlu Kayıt İçin Son Tarih Kaydın Yürürlüğe Girme Tarihi
1.000.000 OMR’den fazla 15 Mart 2021 16 Nisan 2021
500.000 OMR – 1.000.000 OMR 31 Mayıs 2021 1 Temmuz 2021
250.000 OMR – 499.999 OMR 31 Ağustos 2021 1 Ekim 2021
38.500 OMR – 249.999 OMR 28 Şubat 2022 1 Nisan 2022

İthalata ek olarak, Umman kaynaklı mal ve hizmetlerin tedariğine de %5 oranında KDV uygulanacak. İşten tüketiciye ulaştırılan birçok hizmet, tedarikçinin ikametgahından sağlanacak. Ancak, elektronik hizmetlerin ve telekomünikasyon (Umman’da kullanılanın temini Umman’dan sağlanır) veya restoran hizmetlerinin temini gibi bazı istisnalar mevcut. KDV kaydı olan işletmelerin, üç ayda bir elektronik bir portal aracılığıyla iadeleri dosyalaması gerekiyor.

Aşağıda belirtilen mallar/hizmetler sıfır KDV oranına tabi:

KDV’den muaf olan hizmetler/mallar:

2016 yılında Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin (GCC) altı Üye Devleti, ortak bir çerçeveye kapsamında %5 KDV uygulamayı kabul etti. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri KDV sistemlerini 2018 itibariyle yürürlüğe koydu. 2019 itibariyle Bahreyn de onların arasına katıldı. Suudi Arabistan, 2020 Temmuz ayında KDV oranını %15’e çıkardı. Kuveyt ve Katar, zaman çizelgesi henüz netleşmemiş olsa da, gelecekte KDV uygulayacaklarını açıkladılar.

Çerçeve anlaşmasında, GCC Üye Devletleri arasında mal satışına ilişkin özel kurallar belirtiliyor. AB’nin topluluk içi tedarik kurallarına benzer bir şekilde, daha fazla Üye Devlet çerçeveyi uygulayana ve gerekli BT altyapılarını sağlayana kadar bu tür kurallar askıya alındı.

Umman’da iş yapan kuruluşların, önümüzdeki günlerde KDV yükümlülüklerini gözden geçirmeleri gerekiyor.

Yeni önlemlerle ilgili ayrıntılı bilgi için Umman Vergi Dairesi internet sitesine göz atın: https://tms.taxoman.gov.om/portal/web/taxportal/

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

 

Kısa bir süre önce, vergi sahtekarlıklarıyla mücadele etmek ve KDV açığını azaltmak isteyen birkaç Doğu Avrupa ülkesinin, bu konuda etkili bir araç olan sürekli işlem denetimlerini (CTC) uygulama yolculuklarına başladıklarını gördük.  

CTC çerçevelerinin yapısı, kapsamı ve uygulaması değişebilse de, hepsinin ortak bir özelliği var: İşletmeler için operasyonel verimlilik sağlamak ve vergi kaçakçılığına karşı mücadele etmek için iş verileri üzerindeki devlet kontrolünü artırma gayesi.  

Gelin, Doğu Avrupa’daki CTC gelişmelerinden bazılarını daha yakından inceleyelim.  

Slovakya 

Slovakya Maliye Bakanlığı, ülkede bir CTC projesinin başlatılması yönünde mevzuat hazırladığı yaptıklarını duyurdu. Bu gelişme, Slovakya’nın İtalya, Macaristan ve İspanya gibi ülkelerin izinden gittiği anlamına geliyor. Ülkenin bunu yapmasındaki amaç; Slovakya’nın KDV açığı oranını (%20) AB ortalamasına (%11) çekmek ve ticari işlemlerin temelindeki gerçek zamanlı bilgileri elde etmek.

Slovakya’da önerilen CTC projesi, işletmelerin, ticari iş ortaklarına fatura düzenlemeden önce ilgili vergi dairesine fatura verilerini raporlamalarını ve aynı şekilde, ticari tarafların da alınan faturalarını bildirme yükümlülükleri olmasını gerektiriyor. Söz konusu verilerin, lisanslı bir muhasebe yazılımı veya devlete ait bir portal (şu anda geliştirme aşamasında) üzerinden gönderilmesi gerekiyor.  

Mart 2021’de yasa tasarısına ilişkin sonuçlanan kamuoyu istişaresi, Slovakya devletinin mevzuat sürecinde istikrarlı bir ilerleme kaydettiğinin bir göstergesi oldu. Ancak henüz uygulamanın yürürlüğe girmesi konusunda bir tarih duyurulmadı. 

Bulgaristan 

CTC’leri piyasaya sunmaya çalışan bir diğer ülke de Bulgaristan. Bulgaristan’ın vergi otoritesi olan Ulusal Gelir Dairesi (NRA), e-faturaları ve faturaların vergi dairesine iletilmesini zorunlu kılmayı değerlendirdiğini duyurdu. Faturaların vergi dairesine iletilmesi, tedarikçilerin e-fatura yazılımı veya vergi dairesi tarafından geliştirilen ve barındırılan bir yazılım üzerinden gerçekleştirilebilir. 

NRA, zorunlu bir e-fatura modelinin benimsenip benimsenmeyeceğine karar vermek için ilgili sektör paydaşlarıyla birlikte e-fatura teklifini değerlendiriyor. 2021 yılı sonuna kadar CTC projesinin benimsenmesine ilişkin bir kararın duyurulması bekleniyor. 

Sırbistan 

Tıpkı Bulgaristan gibi, Sırbistan da böyle bir reformun işletmelere sağlayacağı faydaların yanı sıra devlete de ticari faaliyetlere ilişkin bilgi sunması umuduyla zorunlu e-fatura uygulamasına geçme niyetinde olduklarını duyurdu.  

Sırbistan devleti; B2B ve B2G işlemleri için elektronik faturaların düzenlenmesini, e-fatura sistemini, bir e-faturanın içermesi gereken unsurları ve e-arşivlemenin ana hatlarını ortaya koyan e-fatura mevzuatını benimsedi. 

Faturaların ve diğer muhasebe belgelerinin de Mart 2021’de yasal olarak kabul edilen yeni projenin bir parçası olarak elektronik biçimde (Sırbistan elektronik faturalama standardına göre, UBL 2.1.) düzenlenmesi, iletilmesi ve dijital imza ile imzalanması gerekiyor.  

Mevzuata ilişkin daha fazla bilgiler yayınlanacak olsa da, yasa; mevzuatın aşamalı olarak yürürlüğe girmesini ortaya koyuyor: 

Mevcut aşamada söz konusu e-fatura sistemine nasıl erişilmesi ve kullanılması gerektiğine dair ayrıntılar hala belirsizliğini koruyor. Ancak, B2G ve B2B faturalarının vergi dairesinin merkezi kayıtına gerçek zamanlı olarak rapor edilmesi beklendiğinden, sürecin bir CTC unsuru içereceği açık. 

Romanya 

AB’deki en büyük KDV açığına sahip olan (2017 yılı KDV açığı %35,5) Romanya, Standart Vergi Denetim Dosyası (SAF-T) gereksinimlerine uygun olarak vergi denetimleri getirmeyi planlıyor. Bu denetimlerin gelmesi durumunda, Romanya Mali İdari Ulusal Kurumu (ANAF) geniş bir işletme muhasebesi yelpazesinde daha fazla görünürlüğe sahip olacak. 

OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarafından 2005 yılında geliştirilen SAF-T yükümlülükleri; içlerinde Portekiz, Lüksemburg, Fransa, Avusturya, Polonya, Litvanya ve Norveç’in de olduğu birçok AB ülkesinde uygulamaya başlandı. Bu ülkelerin izinden giden ANAF, SAF-T’nin uygulanmasını içeren bir proje duyurdu. Duyurunun ardından birkaç gecikme yaşansa da, projenin Temmuz 2021’de sonuçlanması bekleniyor. 

Hırvatistan 

Hırvatistan, çevrimiçi malileştirme de denen perakende işlemlerinin vergi dairesine gerçek zamanlı bildirimine ilişkin bir sistemi uygulamaya koyan dünyadaki ilk ülkelerden biri. 

Perakendeci dolandırıcılığıyla mücadele etmeyi amaçlayan sistem, nakit işlemlerin vergi dairesine gerçek zamanlı iletilmesini sağlıyor. Ayrıca, vergi dairesinin web uygulaması üzerinden mali makbuzu doğrulayarak vatandaşları da vergi uyumluluğunda yer almaya teşvik ediyor. 

Devlet, Ocak 2021’de vergi denetimlerini kolaylaştırmak amacıyla nakit işlemlerdeki mali makbuzlar için QR kodu gereksinimini uygulamaya aldı. Tüketiciler, web uygulamasına JIR kodunu girerek veya QR kodunu tarayarak makbuzlarını doğrulamak zorundalar. 

CTC girişimlerinin Avrupa’daki devletler ve vergi daireleri arasında giderek daha popüler hale gelmesiyle, bu tür rejimleri benimsemenin bölgedeki vergi politikası için yeni bir standart haline gelmesi uzun sürmeyecektir.  

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

 

 

Hırvatistan, nakit işlemlerin gerçek zamanlı olarak vergi dairesine raporlanmasını sağlayan sistemi tanıtan ilk ülkelerden biriydi. Çevrimiçi malileştirme sistemi olarak bilinen sistem, nakit işlemlere uygulanan vergi denetimlerini bir üst seviyeye taşımak amacıyla yeni zorunlulukları beraberinde getirdi.

Hırvatistan’ın çevrimiçi malileştirme sistemi

Perakendeci dolandırıcılığıyla mücadele etmeyi amaçlayan sistem, nakit işlemlerin vergi dairesine gerçek zamanlı iletilmesini sağlıyor. Ayrıca, vergi dairesinin web uygulaması ile mali makbuzu doğrulayarak vatandaşları da vergi kontrollerinde yer almaya teşvik ediyor.

Önceki çevrimiçi malileştirme sisteminde, fatura düzenleyenlerin fatura verilerini onay için vergi dairesine göndermesi gerekiyordu. Ayrıca, müşteriye verilen son makbuza vergi dairesinin oluşturduğu özel fatura tanımlama kodunu (JIR) eklemesi gerekiyordu. Satış kaydını, vergi dairesinin web uygulamasına JIR kodunu girerek doğrulamak mümkündü.

Hırvatistan’ın çevrimiçi malileştirme sistemindeki yenilikler neler?

Hükumet, vatandaşların katılımını sağlamak, ayrıca vergi kayıt ve kanıtlarının kontrol edilebilirliğini artırmak için yeni bir mali makbuz zorunluluğunu yürürlüğe koydu.

1 Ocak 2021 itibariyle, nakit işlemler için, mali makbuzlara bir QR kodu eklenmek zorunda. Tüketiciler, artık makbuzlarını web uygulamasına JIR kodu girerek veya QR kodunu tarayarak doğrulayabilirler.

Vergi reformunun bir parçası olan ve satışların self-servis cihazlar aracılığıyla malileştirilmesini amaçlayan yeni prosedür, 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girdi.

Vergi mükellefi, malileştirme prosedürünü self-servis cihazlar aracılığıyla gerçekleştirmek için; (I) satış mesajlarının elektronik olarak imzalanması için yazılımı etkinleştirmek ve (II) vergi idaresi ile elektronik veri alışverişi sağlamak için internet bağlantısı sağlamak zorunda.

Self-servis cihazların malileştirilmesi gerçekleştirilirken sadece satış mali hâle getirilir ve vergi idaresine gönderilir. Müşteri için fatura düzenlenmez.

Zorunluluk uygulamaya konmasına karşın, veri güvenliği ve değişimine yönelik süreç ve önlemleri kapsayan ikincil mevzuat henüz yayınlanmadı. Ancak, yakın zamanda yayınlanması bekleniyor.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

1 Ocak 2021’deki tanıtımı COVID-19 salgını nedeniyle ertelenen e-ticaret paketi, 1 Temmuz 2021’de tanıtılacak. Birçok ülkede yürürlükte olan geniş kapsamlı kısıtlamalar nedeniyle üye ülkelerin çoğu adaptasyon sürecinde. Salgından önemli ölçüde etkilenen çoğu üye ülke için COVID-19 sorunu, çözüme kavuşmaktan hala oldukça uzak.

Ancak yine de, Avrupa Komisyonu’nun planı, önemli ek gelir yaratma potansiyeline sahip olduğu için paketin uygulanması konusunda kararlılıkla devam etmek yönünde. Komisyon, planın üye ülkeler için yıllık olarak 7 milyar Euro ek gelir üreteceğini tahmin ediyor.

Bu durum, uygulanan karantinaların bir sonucu olarak tüketicilerin satın alma tercihlerinin çevrimiçi satın almaya kayması ve paketin yürürlüğe konmasında yaşanacak daha fazla gecikme ile birleşince, AB dışından gelen ürünlerin satıcıların için geçerli olan düşük tutarlı konsinye muafiyetinin (LVCR) sağladığı faydayı sürdürecek. Bu, düşük tutarlı ithalatı KDV’den muaf tutarken, mevcut bir yerel tedarikçi sattığı ürünlerin değeri ne olursa olsun KDV’ye tabi olmak zorunda. Düşük tutarlı konsinye muafiyeti (LVCR), yeni paketin tanıtıldığı 1 Temmuz 2021’de kaldırılıyor.

Düşük tutarlı konsinye muafiyeti (LVCR), Birleşik Krallık Hükumeti tarafından kısa süre önce kaldırıldı; böylece, İngiltere’ye yapılan tüm ithalat artık KDV’ye tabi ve tedarikçiler ile tedarikçi kabul edilenler, ürünlerin 135 sterlin altında olduğu B2C satışları için KDV’yi kaydettirmek ve hesaplamakla yükümlüler.

AB’deki muadil plan, tedarikçiler ve tedarikçi kabul edilenlerin Import One-Stop Shop (iOSS) yoluyla yaptıkları 150 Euro’nun altındaki ithalatlarda tek bir Üye Ülkede KDV’yi hesaplamakla yükümlü olmalarını sağlayan bir mekanizma oluşturacak. One-Stop Shop’un (OSS) diğer versiyonları da AB şirketlerinin AB içi mesafeli satışları ve sınır ötesi B2C hizmet tedarikleri (Birlik içi OSS) ile AB dışı tedarikçiler tarafından gerçekleştirilen B2C hizmetlerinin tedariki (Birlik dışı OSS) için geçerli olacak.

İşletmeler buna hazır olacak mı?

Hem üye ülkelerin hem de işletmelerin, e-ticaret paketi sunulduğunda gerçekleşecek temel değişikliklere hazırlıklı olup olmadıkları konusunda devam eden endişeleri var. Avrupa Komisyonu, açıklayıcı notlar şeklinde bazı rehberler ve bir gümrük kılavuzu yayınladı, ancak yine de birçok soru cevapsız kaldı.

Komisyon’un bulmacadaki son parçası, OSS kılavuzu. Bu, yaklaşan e-ticaret paketinin getireceği değişiklikleri yansıtacak şekilde mevcut Mini One-Stop Shop kılavuzunu güncelleyecek aynı zamanda kayıt, iade ve ödeme gibi önemli konuları kapsayacak. Bu kılavuzun ne zaman yayınlanacağı henüz belli değil ancak zaman azalıyor.

Üye ülkeler açısından bakıldığında, tüm vergi dairelerinin değişime hazır olmadığının göstergeleri de var. Hollanda hükumeti, zamanında hazır olmak için acil durum önlemlerini uygulamaya koyuyor ve uygulamaya konan sistem vergi dairesinin hiç istenmese de manuel müdahalesini gerektirecek gibi gözüküyor.

Buna ek olarak, Alman gümrük idaresi kısa süre önce, 150 Euro’nun altındaki ürünler için yeni elektronik gümrük beyannamesinin 1 Ocak 2022’ye kadar uygulanmayacağını duyurdu; ancak bunun Almanya’da yürürlükte olacak iOSS’nin üzerinde ne gibi bir etkisi olacağı ise tam olarak belli değil.

Yeni OSS mekanizmalarının işletmeler için basitleştirme sağlayacağı ve KDV’nin tek bir üye ülkede muhasebeleştirilmesine imkan sunacağı açık. Ancak işletmelerin, kendileri için OSS’nin doğru çözüm olduğundan ve regülasyonla uyumlu olduklarından emin olmaları için dikkate almaları gereken karmaşıklıklar var.

Sipariş tamamlanmadan önce müşteri tarafından ödenen KDV’nin gösterilmesi gerekliliği, halihazırda COVID-19 ve Brexit kaynaklı bir çok sorunla boğuşan çok sayıdaki işletmeyi zorlayacak sistem değişikliklerini beraberinde gerektirecek. Buna bir de kayıt tutma gereksinimlerini ekleyince, basitleştirmenin o kadar basit olmadığı açık.

Uyumluluğu sağlayamamak

Kurallara uyulmaması, planlara dahil edilmemeye ve KDV’nin ödenmesi gereken tüm üye ülkelerde KDV için kayıt yaptırmak zorunda kalınmasına neden olabilir. Gerçekleştirdikleri mesafeli satışın bir sonucu olarak, hali hazırda tüm üye ülkelerde KDV için kayıtlı olan e-ticaret işletmeleri için bu durum, mevcut düzenlemelere geri dönüş anlamına geliyor. Fakat OSS’ye katılmayı seçen birçok ülkede büyük olasılıkla bu geri dönüş için mevcut kayıtlar iptal edilecek. Bu nedenle bunların eski haline getirilmesi de işletmeler için ek maliyet ve idari yük yaratacak.

Hali hazırda kendi üye ülkeleri dışında yalnızca az sayıda ülkede kayıtlı olması muhtemel olan küçük işletmeler için plandan çıkarılma, uyum maliyetlerinde önemli bir artışa neden olacak. AB içi B2C mal tedariğine yönelik yeni tedarik yeri kuralları, AB içi B2C malları ve elektronik olarak sağlanan hizmet satışları 10.000 Euro’nun altında olan AB’de yerleşik işletmeler için geçerli değil. Ancak işletmelerin birçoğu bu tutarı aşacak ve OSS kullanılamıyorsa uyumluluk yükleri önemli ölçüde artacak.

Bu nedenle, işletmelerin yeni kuralların yaratacağı etkiyi etraflıca düşünmesi ve OSS’nin kendileri için doğru olup olmadığını ve eğer doğruysa, kurallara uyumu nasıl sağlayacaklarını belirlemesi gerekiyor. Değişikliklerin uygulamaya konmasına ilişkin daha fazla gecikme olası görünmediği için Avrupa Komisyonu ve vergi daireleri tarafından acilen ilave rehberlik sunulması gerekiyor.

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin

Küresel bazda tüm kamu gelirlerinin %15 ila %40’ını KDV oluşturmaktadır. Küresel KDV açığının – yani hatalar ve dolandırıcılık nedeniyle kaybedilen KDV gelirinin – yarım trilyon Euro’ya ulaşmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Bu tutar Norveç, Avusturya ve Nijerya gibi ülkelerin GSYİH’sine yakın seviyede ve bu KDV açığı birçok ülkenin ekonomisini önemli ölçüde etkileyecek kadar büyük. Bu nedenle, vergi otoriteleri küresel bazda artan gelir kaybını engellemek için adımlar atıyor.

Yakın zamana kadar, KDV’ye ilişkin gereklilikler geleneksel olarak geniş kapsamlı üç kategori üzerinden takip ediliyordu.

1. Fatura ve saklama gereklilikleri

Daha detaylı olarak bakıldığında ticari işlemlerin işlenmesi sırasında geçerli olan gereksinimler aşağıdaki konulara ilişkin alt kırılımlara ayrılıyor:

2. Periyodik raporlama gereklilikleri

Bu gereklilikler, ticari işlemlere ilişkin özet veya toplu şekildeki bilginin veya her bir faturaya ait tüm bilginin yer aldığı ait raporlardır. Tarihsel olarak bakıldığında bu tür raporlama gereksinimleri genellikle aylıktı, daha az yaygın olan bazı raporlar ise üç aylık veya yıllıktı.

3. Denetimsel gereklilikler

Bu gereklilikler, faturalar ile diğer kayıt ve defterlerin genellikle yedi ila on yıl olan zorunlu saklama süresi boyunca bir vergi dairesinin, raporlara ait yazışmalarını değerlendirmek için bu tür kayıtlara erişim talep etmesi halinde ortaya çıkar.

Sürekli işlem denetimlerine (CTC’ler) doğru artan trend

Yukarıda bahsedilen gereklilik türleri ve bunların hem ticari hem de vergi otoriteleri açısından görece önemi, son yıllarda önemli ölçüde değişti. Genel trendin çeşitli Sürekli İşlem Denetimleri (CTC’ler) şeklinde olduğu olduğu çok açıktır.

“Denetim modeli” olarak bilinen bu oldukça farklı uygulama biçimi, 15 yıldan fazla bir süre önce Latin Amerika’da başladı. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler de on yıl sonra bunu takip etti. Latin Amerika’daki birçok ülke artık, KDV uygulaması için gereken verilerin büyük bir kısmının faturalara dayandığı ve diğer önemli verilerin doğrudan işlem sırasında toplandığı (ve genellikle önceden onaylandığı) istikrarlı CTC sistemlerine sahip.

Avrupa ve diğer ülkeler doğrudan, KDV kanununa ilişkin uygulama modelinin temellerini değiştirmeden, orijinal KDV faturalarının elektronik hale getirilebileceği bir aşamaya geçti. Sürecin yeniden yapılandırılmadığı bu gönüllü e-fatura aşaması genellikle “sonradan denetlenen” (post-audit) e-fatura olarak biliniyor. Sonradan denetlenen (post audit) bir sistemde, büyük ölçüde vergi mükellefi tarafından iletilen periyodik raporlara dayanan faturalama sürecinde vergi dairesinin herhangi bir operasyonel rolü yoktur. Sonradan denetim sisteminde, düzenlenme zamanından zorunlu saklama süresinin sonuna kadar e-faturaların bütünlüğünü ve doğruluğunun kanıtlanabilmesi ticari ortaklar için oldukça önemlidir.

Çoğunlukla halihazırda CTC sistemini uygulayan ülkelerde gelir tahsilatında yaşanan şaşırtıcı gelişmeler ve ekonomik şeffaflık nedeniyle, Avrupa, Asya ve Afrika’daki ülkeler de benzer programları benimsemeye başladılar. Birçok başka ülkede CTC’lerin bu şekilde hızlı benimsenmesi, erken benimseyen ülkelerdeki hızlı geçişe ilişkin aynı yolu izlemiyor. Aslında bu trend tüm dünyaya yayıldıkça, günümüzde çok uluslu şirketlerin karşılaştığı karmaşıklığa ve zorluklara katkıda bulunan birçok farklı modelin ortaya çıkacağı gittikçe daha da açık bir şekilde görülüyor.

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin

2020’nin başlarında Arnavutluk’un Sürekli İşlem Denetimi (CTC) planında ‘malileştirme’nin tanıtılmasının ardından, Arnavutluk hükümeti CTC sistemi hakkında daha fazla bilgi paylaştı ve 2020’nin sonlarında sistemin yürürlüğe girişine ilişkin takvimi güncelledi.

2020 içinde Arnavutluk hükümeti, CTC planının farklı unsurları ile ilgili bir dizi ikincil mevzuat yayınladı. Arnavutluk’un CTC Denetimi projesi, e-fatura denetimi ve vergi dairesine gerçek zamanlı veri raporlamasının birleşiminden oluşan bir yapıya sahiptir. Her iki süreç de ayrı ancak eşit derecede ayrıntılı mevzuatlarda düzenlenmiştir.

Yayınlanan belgelere göre, nakit olarak ödenmeyen B2B ve B2G işlemlerinin faturaları elektronik biçimde düzenlenmeli ve alınmalıdır; nakit işlem faturaları (örneğin B2C) için faturalar, alıcının onayına bağlı olarak elektronik olabilir.

E-faturalar, Avrupa Standartlarına uygun şekilde oluşturulmuş bir formatta, Arnavutluk Ulusal Bilgi Toplumu Ajansı AKSHI tarafından yönetilen Merkezi Bilgi Sistemi (CIS) aracılığıyla gönderilmelidir.

E-faturalar, taraflar arasında değişimden önce “malileştirilmelidir”, yani vergi dairesi tarafından denetlenmeli ve faturanın içeriğinde yer alması gereken bir Benzersiz Kimlik Numarası (NIVF) almalıdır. E-faturalar ancak vergi dairesinin denetiminden sonra geçerlilik kazanır.

Merkezi faturalama platformu, e-fatura içeriği ve şeması ile ilgili daha fazla bilgiyle birlikte ödeme hizmeti sağlayıcılarının raporlama gereksinimleri de yayınlanmıştır.

Arnavutluk’un CTC’nin yürürlüğe girişine ilişkin takvim şu şekildedir:

Arnavutluk’un son aylarda CTC’ye ilişkin etkileyici sayıda ve hızda belge yayınlaması, sistemin uygulamaya alınmasına ilişkin belirlenen son tarihe uyma yolunda ilerlediğinin bir işaretidir.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

COVID-19’a karşı geliştirilen aşıların gösterdikleri ilk başarılara tanık olmamızla birlikte, işletmeler ve pazarlar da 2021’in son çeyreğine kadar ülkelerin yeni bir seyir hızına kavuşacağına dair güven tazelemeye başladı.

Tünelin sonunda bir ışık olduğunu görmek çok güzel. Ancak, birçok küçük – aynı zamanda birçok büyük – şirket için çoktan iş işten geçti. Binlerce şirket, başta insan temasına bağımlı olmaları nedeniyle bu krizi atlatamadı. Diğer şirketler ise kendi yaşam döngülerinde halihazırda zor bir dönemden geçerken COVID-19 sürecini deneyimledikleri için durumdan orantısız bir şekilde etkilendi. Dikkate değer birkaç istisna dışında, dünyanın en güçlü ekonomilerinin birçoğunun, sürecin neden olduğu sonuçlara karşı toparlanması yıllar alacak diyebiliriz.

İnternet yardıma yetişiyor – ancak bazı sorunlar var

Tüm krizlerde olduğu gibi, geçtiğimiz yıl zayıflıklar vurgulanırken başarısızlıklar da hızla arttı. Öncelikle, internet ve mevcut teknolojik gelişmeler dünya genelinde şu anki kadar benimsenmiş olmasaydı, COVID-19 krizinin çok daha kötü sonuçları olacağını kabul etmek gerek. Ancak, bir yandan çalışanlar, terk edilmiş ofislerdeki ve veri merkezlerindeki işleri yürütme zorunluluğu ile birlikte sağlık kaygılarını dengede tutmaya çabalarken, şirketlerin dijital dönüşümlerinde geride kalmasına neden olan eski süreçlerin var olan boşluklarına da vurgu yapılmış oldu.

Şirket içi yazılımlar, verimsizliğin başı çektiği alanlardan biri. Birçok şirket, farklı iş akışı kategorilerini ve ticari ortaklık bağlarını desteklemek adına bulut tabanlı yazılımları benimsemeye başlasa da, büyük şirketlerin birçoğu, ERP’ler, lojistik veya rezervasyon sistemleri gibi temel kurumsal sistemlerini bulut ortamına taşıma konusunda isteksiz davranmaya devam ediyor. Bu şirketlerin isteksiz olmalarının arkasında yatan sebep, genellikle oldukça özelleştirilmiş eski sistemleri kullanıyor olmaları.

Birçok kurumsal yazılım sağlayıcısı teoride şirket içi kurulum adına pek çok fayda sağlayan genel bulut sürümleri sunuyor; ancak kuruluşları ve süreçleri standart en iyi uygulamalar çerçevesinde tasarlanan “hazır” iş akışlarına adapte etmenin pratikteki zorlukları, bu tür şirketler için sunulan faydalara kıyasla daha ağır basan taraf oluyor.

Bunlardan daha karmaşık olan başka bir zorluk grubu da var. Global olarak her ölçekten şirket için sipariş ve fatura yönetiminde hala manuel süreçler hakim. İş akışı yazılımlarının, muhasebe departmanında çalışanların sisteme uzaktan erişim sağlamalarına imkan verdiği durumlarda, onay ve gönderim aşamaları evden çalışma koşullarında yönetilebiliyor. Ancak tedarikçi ve müşteri ilişkilerinin birçoğunda yaygın olan kağıt kullanımı, insanların hala sınırlı erişime sahip ofislerinden önemli belgeleri tarama, yazdırma, postalama veya fakslama – evet, faks – süreçlerini uygulamalarını gerektiriyor.

Kağıt dokümanların işlenmesi amacıyla kullanılan endüstriyel güçteki pahalı makineler evlerdeki ofislere kolaylıkla entegre edilemeyeceğinden bu tür problemlerin üstesinden gelmek daha da zorlaşacak. Bu sorunların çözümü, evlerimizdeki mutfakları tarama veya baskı merkezlerine dönüştürmek için yaratıcı yollar aramak değil, uçtan uca veri entegrasyonuna doğru artık büyük bir adım atmak.

Bir e-dönüşüm otomasyonu faktörü olarak verginin iyi, kötü ve çirkin yanları

İlginç bir şekilde, COVID-19’u bu adımı atmak için yeterli bir neden olarak görmeyen işletmeler, vergi idarelerinden bir yardım eli uzatmasını bekleyebilir. Birçok ülke, dijital faturalar adına zorunlu gerçek zamanlı denetim uygulaması benzeri sürekli işlem denetimlerini (CTC’ler) teşvik etmek için halihazırda büyük ölçekli programlar başlatmıştı.

Global olarak yaşadığımız mevcut sağlık krizi, vergi idarelerinin bu programları hızlandırmalarına neden oluyor. Fransa, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin muhasebe verilerine yönelik zorunlu e-Fatura veya dijital raporlama planları ile ilgili yaptıkları duyuruları takip ediyoruz. Bunun yanında, Polonya ve Slovakya dahil pek çok ülke de, İtalya ve Türkiye gibi Avrupalı öncüler ile Latin Amerika ülkelerinin bu yöndeki adımlarını takip etme niyetinde olduklarını açıkladılar. CTC’lerin çağrısına uzun süredir direnen Almanya’da bile, ülkedeki önemli siyasi partilerden biri bu doğrultuda belirleyici bir eylem planı önerisinde bulundu.

Her ne kadar bu tür girişimler genellikle hala vergi açıklarını kapama ihtiyacından kaynaklansa da, gelir tahsilatındaki esneklik ihtiyacının bir diğer belirleyicisi olduğu açık. Ayrıca Brezilya gibi ülkelerden elde edilen örnekler CTC’lerin, hükümetler adına bir krizin ekonomik etkilerini sektörel anlamda en küçük ayrıntısına kadar gözlemleme ve izleme becerilerini büyük oranda geliştirdiğini gösteriyor. Bu da, hükümetlerin, bir krizden en çok zarar gören faaliyetleri yönlendirmek adına mali politikalar açısından müdahalede bulunmaları için kullanabilecekleri ayrıntılı verilere erişmelerini sağlıyor.

Şartların tamamının, işletmeleri tam e- dönüşüm otomasyonu – kendilerinin ve ticari ortaklarının satışları ve satın alma operasyonları arasındaki arayüz –sürecine geçmek için son adımlarını atmaları yönünde yönlendirmesiyle birlikte, şirketlerin artık süreçler ve kurumsal yapılar anlamında tamamen dijital ve çok daha esnek bir düzene geçmek için ​hazırlık planları yaptıkları düşünülebilir.

Ancak maalesef ki CTC zorunluluklarının sunulma şekli ile şirketlerin bu zorunlulukları yanıtlama şekli, e-dönüşüm otomasyonuna yapılan yatırımların ve modern bulut tabanlı kurumsal yazılımın benimsenmesinin tarihsel açıdan yavaşlamasına neden oldu.

CTC zorunlulukları inanılmaz bir çeşitliliğe sahip; Yunanistan’da, hükümetin sunduğu sistemdeki malzemelerin ek sınıflandırması – diğer şeylerin yanı sıra – yoluyla saklanmak üzere tamamıyla çevrimiçi ikinci bir muhasebe defteri dizisi bulunurken, Fransa’da tasarlanan ve içerisinde hizmet sağlayıcıları ile işlem ödemesi raporlamalarının yer aldığı tamamen farklı bir düzen var. Çinli temsilciler blok zinciri tabanlı faturalama denetimlerinden bahsederken, Polonya ve Suudi Arabistan gibi ülkeler merkezi ve devlet tarafından yürütülen fatura değişim ağları için hazırlık içerisinde. Zorunluluklara uyum sağlanması için verilen son tarihlerin genellikle çok kısa olmasının yanı sıra, vergi daireleri zorunlulukların uygulanma dönemlerinde ve sonraki yıllar boyunca yine aynı şekilde her birinde oldukça kısa son tarih verilen ve sadece yerel dilde mevcut olan sayısız yapısal düzenleme gerçekleştiriyor.

Bununla birlikte, vergi daireleri, vergi mükelleflerine ne kadar süre verildiğine neredeyse hiç bakılmaksızın son tarihlerin daima oldukça kısa süreler olması yönünde yasal hak talep edebiliyor. Bunun nedeni ise birçok işletmenin yapısal olarak çok geç hazırlık yapması. CTC’ler, SAF-T ve benzer zorunluluklara doğru yönelen global trend şirketler tarafından yıllardır gözlemleniyordu, ancak hazırlık yapma konusunda birçoğu yine de yetersiz kaldı; özellikle de birçok çok uluslu işletme, KDV uyumluluğunun yerel aracılar tarafından çözümlenecek bir mesele olduğunu düşünüyor. Bu da, vergi dairesi ofisleri tarafından tasarlanan en iyi kurumsal uygulamalara bir yanıt sunmaktan çok, adım adım büyüyen, devasa bir yerelleşmiş prosedür ağının oluşmasına neden oluyor.

E- dönüşüm otomasyonuna doğru verimli bir döngü oluşturma

Bu konu bizi tekrardan şirketlerin neden genel bulut modundaki kurumsal yazılım paketlerinin yeni sürümlerini hızla benimsemedikleri ya da ticari ortakları ile birbirlerine ilettikleri faturaları daha hızlı şekilde otomatikleştirmedikleri sorusuna getiriyor. Bu denklemde yer alan tüm taraflar aynı şeyi istiyor: İşletmelerin kendi arasında ve aynı zamanda işletmeler ile vergi daireleri arasında ilgili verilerin sorunsuz ve güvenli şekilde paylaşımı. Ancak işletmelerin düzenleyici zorunluluklara verdikleri refleks tepkiler ve vergi dairelerinin modern kurumsal sistemlere çok fazla aşina olmaması tam tersi bir etki yaratıyor. Şirketler, yerel zorunluluklara karşı panikle hareket ediyor ve bunu yaparken de verecekleri kararların gelecekteki yenilik ve standartlaşma becerileri üzerindeki etkilerini yeterince kavrayamıyorlar. İlk olarak sistemleri büyük bir hızla devreye almak, ardından ise vergi odaklı finansal ve fiziksel tedarik zinciri verilerinin entegrasyon yaklaşımlarının bir yamasını benimsemekten kaynaklanan sorunları yönetmek için ihtiyaç duyulan kurumsal kaynaklar, daha sonrasında uygun otomasyona harcanmayan BT bütçesinden alınıyor.

Bu kısır döngünün kırılması için çeşitli şeylere ihtiyaç var. İşletmeler, bu gibi KDV dijitalleşmesi yönündeki değişiklikleri gelişimselden ziyade devrimsel olarak ele alıyorlar ve bu yaklaşımlarını değiştirmeleri gerekiyor. CTC zorunlulukları nedeniyle sıkıntı yaşamaktansa bu zorunluluklardan faydalanmak için stratejik bir yaklaşım benimsemek, düzgün şekilde bilgilendirilerek ve yeterince iyi hazırlanarak mümkün. Vergi dairelerinin de zorunlu ticari veri değiş tokuşu adına dijital platformları tasarlamada, uygulamada ve işletmede mevcut iyi uygulamaları benimseyerek kendi üstlerine düşeni yerine getirmeleri gerekiyor. ICC CTC İlkeleri, dünya ekonomisine oldukça ihtiyacı bağışıklık gücünü vermenin mükemmel bir yoludur. Bu ilkeler, bir yandan işletmelerin ve hükumetlerin esnekliklerini geliştirmelerine olanak tanırken, diğer yandan da verimliliği olmayan manuel iş ve vergi uyumluluğu süreçlerinde hapsolan kaynakları serbest bırakıyor.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Dünya genelinde, vergi dairelerinin bir vergi kontrol mekanizması olarak kullandığı gerçek zamanlı veri toplama trendi, artık eskisi kadar şaşırtıcı değil. Hükumetler, genellikle CTC olarak anılan Sürekli İşlem Denetimi sistemlerinin yerel uygulamalarını gün geçtikçe artan bir hızla yürürlüğe koymaya başlıyor. Ancak, vergi daireleri arasında yeni trendler oluşmaya başlıyor. Bu trendler, mali verilerin gerçek zamanlı olarak toplanmasını bir adım öteye taşıyor. Vergi mükelleflerinin muhasebe verilerine gerçek zamanlı erişimine ve bu verilerin vergi uyum riskini değerlendirmek için kullanılması noktasına parmak basıyor.

Gerçek zamanlı veri toplama, vergi dairelerine birçok imkân sağlıyor. Devletin, finansal verileri, işlemeye uygun iç görülere dönüştürmesini sağlayarak ülke bazında ticari işlemlere güvenilir bir genel yaklaşım sunabilir. Gerçek zamanlı veriler, vergi dairesinin mükellef vergi risklerini öngörülü bir şekilde belirleyip bir denetimden veya anlaşmazlıktan önce gerekli işlemlerin yapılmasına da olanak sağlayabilir.

Rusya, bir ilke imza atıyor

Rusya, vergi mükelleflerinin uyumluluğuna ilişkin risk değerlendirmeleri yapan bir araç geliştirerek diğer ülkelere örnek oluyor. İlk etapta, Rusya’daki sistem Entegre Risk Yönetim Sistemi olarak adlandırıldı. Daha sonra, Kooperatif Uyumluluk Sistemi (CCS) olarak yeni bir isim seçildi. Vergi dairesi, CCS aracılığıyla vergi mükellefinin uyum ihlalini değerlendirebilir. Risk tespiti yapıldığında, sistem hem vergi memurlarının hem de vergi mükelleflerinin görebileceği bir uyarı oluşturur.

Rusya’da sistem nasıl işliyor?

Şimdilik, sadece bu sistemi kullanmaya gönüllü olan en büyük ve dijital anlamda en gelişmiş vergi mükellefleri CCS’nin bir parçası olabilir. Vergi mükellefleri, masa başı ve saha denetimlerinden muafiyet, finansal süreçlerde sosyal yönü ağır basan kararlar verme ve kâğıttan dijitale geçme kabiliyeti gibi avantajlar konusunda motive ediliyor.

CCS, Federal Vergi Dairesi’nin (FTS), vergi mükellefinin muhasebe verilerine doğrudan erişmesine imkân sağlar. Yapay zekâ teknolojisi kullanılarak, belirli mükellef işlemleri değerlendirilir ve uyum riski hesaplanır. Risk tespit edilirse ve sistem uyarı oluşturursa, vergi dairesi ve vergi mükellefi herhangi bir anlaşmazlık ortaya çıkmadan önce iletişim kurabilir ve harekete geçebilir.

Gelecekte neler olmasını bekleyebiliriz?

Rusya’nın CCS sistemi, dünyanın mevcut ve gelecekteki CTC sistemlerinin birçoğunun iş birliğini odak noktası haline getiren sistemlere evrileceğini açıkça ortaya koyuyor. Bahsi geçen sistemler de dünya genelindeki vergi dairelerinin teknolojiden yararlanırken vergi mükellefleriyle etkileşimi ve iş birliğini arttıran sistemler olacak.

Teknolojik gelişmeleri yürürlüğe koymak zaman alsa bile, vergi daireleri iş birliği yoluyla işletmelerin vergi uyumluluğu yükünü azaltırken vergi denetimlerini sağlamanın yeni ve etkili yollarını bulma konusunda kararlı görünüyor. Rusya’nın CCS sistemi henüz oldukça yeni, bu nedenle diğer ülkelerin sistemi ne kadar benimseyeceğini bu aşamada tahmin etmek zor. Fakat, sistemin avantajları düşünüldüğünde, önümüzdeki yıllarda diğer ülkelerde de benzer gelişmelere tanıklık edebiliriz.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Katma değer vergisinin (KDV) temel prensibi, hükumetin ekonomik zincirin her aşamasında katma değerin bir yüzdesini alması şeklinde tanımlanabilir. Bu durumun son aşaması da, bir bireyin mal veya hizmetleri tüketmesiyle gerçekleşir. Son müşteri dahil olmak üzere zincirde yer alan herkes KDV’yi öderken, sadece işletmeler girdi vergilerini kendi hesaplarından düşebilir. Bu sebeple, faturalardan kaynaklı KDV zorunlulukları genellikle sadece işletmeler arasında geçerlidir.

Birçok hükumet, şirketlerin hükumete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri belirlerken öncelikli olarak faturaları kullanır. Neredeyse dünyanın tüm ticaret yapan ülkelerinde açık ara en önemli dolaylı vergi, KDV’dir. Kamu gelirinin yaklaşık olarak %30’undan fazlasına katkısı vardır. Bir vergilendirme yöntemi olan KDV, özel şirketleri vergi tahsildarı haline getirir. Verginin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle, bu vergiler bazen “öz değerlendirme vergileri” olarak da tanımlanır.

KDV Açığı

KDV; satış, satın alma ve ticari faaliyetlerinin bir parçası olarak kamu hukuku yükümlülüklerini yerine getiren şirketlere bağlıdır. KDV’nin işlenme ve raporlanması için şirketlere bağlı olma durumu, vergi dairelerinin ticari işlemleri denetlemesini veya farklı yollarla kontrol etmesini zorunlu hale getiriyor. Ancak bu tarz denetimlere rağmen, dolandırıcılık ve yasaya aykırı hareketler sebebiyle çoğu zaman hükumet gerekenden daha az KDV tahsil ediyor. Öngörülen KDV geliri ile tahsil edilen tutar arasındaki fark genellikle KDV açığı olarak nitelendirilir.

Avrupa Komisyonu ‘nun yayınladığı son rapor, Avrupa’da KDV açığının her yıl yaklaşık 140 milyar Euro olduğunu belirtiyor. Bu tutar, AB genelinde tahsil edilmesi öngörülen KDV’nin %11’i oranında bir kayba denk geliyor. Dünya genelinde ödenmesi gereken KDV’yi hesaplıyoruz, ancak hükumetler bu tutarı hatalar ve dolandırıcılık sebebiyle tahsil edemiyor. Dolayısıyla, bahsi geçen tutar yarım trilyon Euro’ya kadar çıkabiliyor. Bu durumun, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi ülkelerin GSYİH’siyle karşılaştırılması mümkün.

KDV açığı, dünya genelinde toplanması gereken KDV’nin yaklaşık %15-30’unu oluşturuyor. Ayrıca rakamlar yalnızca gerçek, kayıtlı ticari faaliyetleri kapsıyor. Eğer kayıt dışı ticari faaliyetlerden kaybedilen vergi geliri eklenirse, tutar kesinlikle çok daha yüksek oluyor.

Hükumetler, KDV zorunluluklarını uygulamak, ekonomik verilerle ilgili daha önce rastlanmamış yaklaşımları edinmek ve gelir açıklarını kapatmak için yeni ve kompleks politikaları yürürlüğe koyuyor. Vergi daireleri, KDV açığını kapatmak konusunda kararlı ve alacaklarını toplamak için ellerindeki tüm araçları kullanacaklar. Bu durum, özellikle hükumetlerin ciddi bütçe kesintileriyle karşılaşacağı öngörülen COVID-19 sonrasında kendini gösterecek.

KDV zorunluluklarına uymamanın bedeli

Ülkeler KDV açığını kapatmak için, vergi dairelerini KDV gerekliliklerine uymaya zorluyor ve düzensizlikler için farklı yasal sonuçlar uyguluyor. KDV zorunluluklarına uyulmazsa olağanüstü sonuçlar ile karşılaşılabilir. Bu nedenle çoğu şirket, aşağıda belirtilen risklerden kaçınmak için KDV uyumluluklarını hızlı ve kolay bir şekilde ispat etmek ister:

Dünya genelinde vergi dairelerince belirlenen zorunluluklar arttığında, işletmelerin karşılaştıkları uyumluluk zorluklarının farkında olmaları ve ileride olacaklara hazırlıklı olmaları gerektiği ortadadır.

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için İngilizce olarak düzenlenen Trend Rehberini İndirin.

Dijitalleşmenin her geçen gün artması şirketlerin farklı gelişim alanlarına yönelmelerini sağlıyor. Verimlilik ise şirketlerin geliştirmek istediği konuların başında yer alıyor. Dijital dönüşüm sayesinde verimliliği artırmak isteyen şirketler gelişen vergi teknolojilerini iş süreçlerine dahil ederek kaynaklarını daha etkin kullanıyor.

Verimliliğin Artması Şirketlere Ne Gibi Kazanımlar Sağlıyor?

Şirketlerin temel faaliyetlerini yerine getirirken kalitenin artırılması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için verimlilik hayati öneme sahip. Üretkenliğin artması, süreçlerin hızlanması ve insan kaynağının etkin kullanımı için verimliliğin artırılması çok önemlidir.

Dijital dönüşümle birlikte gelişen vergi teknolojileri şirketlerin 3 temel konuda verimliliklerini artırmalarını sağlıyor.

E-Belge Kullanımının Şirketlerin Verimliliğine Etkisi

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı Genel Tebliğ ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamını genişletirken 2020 yılı Türkiye için e-belge kullanımlarının arttığı bir yıl oldu. Zorunlu geçişlerin yanında gönüllü olarak da e-belge kullanımına geçen birçok şirket var.

Verimlilik açısından şirketlere önemli avantajlar sağlayan e-belgeler ve bu dijital dönüşümün şirketlere getirdiği faydalar şu şekildedir:

E-Fatura

E-Arşiv Fatura

E-İrsaliye

E-Defter

Diğer E-Belgeler

E-serbest meslek makbuzu ve e-müstahsil makbuzu gibi zorunluluk kapsamında yer alan e-belgelerin yanında, kullanımı zorunlu olmasa da önümüzdeki yıllarda kullanım alanı artabilecek, e-gider pusulası, e-bilet, e-sigorta komisyon gider belgesi, e-sigorta poliçesi, e-döviz alım satım belgesi ve e-dekont gibi e-belgeler, faaliyet alanlarına göre şirketlerin zaman, maliyet ve iş gücü açısından verimliliğini artırmasını sağlar

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.