Hindistan ekonomisinin büyüklüğü ve bu yeni uygulamaya zorunlu geçiş yapacak firmaların sayısı düşünüldüğünde, fatura onaylamanın yeni kapsamı birçok firmayı ilgilendiren sıcak bir gündem konusu.

13 Aralık 2019 tarihli Hindistan Resmi Gazetesi’nde yayımlanan 68/2019 sayılı Tebliğ’de belirtildiği gibi, beklenen reformun yasal zemini hazır. Yayımlanan Tebliğ’de sadece vergi mükellefi kapsamına, zorunlu tarihe ve Fatura Referans Numarası (IRN) şartına düzenleme getirildi.

Bunlar uygulama reformunun temel unsurları olsa da henüz netlik kazanmayan ve yasal zemini oturtulmamış birçok husus var.

Belirsizlik Sürüyor Aralık ayında yayımlanan detaylar hoş karşılanmakla beraber, soru işaretleri hala varlığını koruyor.

Örneğin,

Bu gibi sorulara verilecek yanıtlar; firma stratejilerini, süreçlerini ve planlama aşamalarını büyük ölçüde etkileyecek. Ancak fatura hazırlama, imzalama ve arşivleme süreçleri bu sorulara getirilecek açıklamalara bağlı olduğundan, işletmelerin uyumluluk süreçlerinin de etkilenmesi söz konusu.

Dolayısıyla, firmaların 1 Nisan 2020 tarihinden önce hazır olabilmeleri için ilgili makamların bu konuya en kısa sürede açıklık getirmesi gerekiyor.

İş akışıyla ilgili bilgilerin büyük bölümü Mal ve Hizmet Vergileri Ağı (GSTN) tanıtım yazısında ve SSS bölümünde yer alsa da çelişkili bilgiler barındırdıkları için bunların yasal olarak bir bağlayıcılıkları bulunmuyor.

Şu anda durum pek öyle görünmese de, e-faturanın geçerli olduğu ülkelerde doğrulama mekanizması da sürecin bir parçası haline gelmiş durumda. Hatta doğrulama işlemi, kimi e-fatura alıcıları için zorunlu tutuluyor.

Şimdiye kadar iş akışında Hindistan yetkililerince önerilmiş bir otomatik doğrulama sürecinden hiç söz edilmemiş olsa da, bu konuya daha sonra değinip değinilmeyeceği ayrı bir beklenti konusu.

GSTN’nin resmi internet sitesinde yer alan SSS bölümünde, yukarıda altı çizilen konuların da ele alınacağı bazı hususlara açıklık getirmek için ileride yönetmelik değişiklikleri ve duyurular yapılacağı belirtildi. Elbette piyasanın beklentisi son geçiş tarihi olan 1 Nisan 2020’in çok öncesinde bu belirsizliklere açıklama getirilmesi yönünde.

Ancak açıklama yapılmasa da, bu süreç içerisindeki işletmeler bu tarihe kadar hazırlıklarını yapıyorlar ve çözümlerini somut yasal veriler yerine varsayımlara dayandırıyorlar.

Yeni sistemin hem Hindistan hükümetine hem de iş dünyasına faydalı olacağına şüphe yok. Ancak gerekli açıklamalar yakında yayınlanmazsa, bu kapsama giren firmaların uyumluluğu riske girebilir.

Asya ve ötesindeki bölgelere ait ülkelerin zorunlu e-fatura sistemini uygulamaya almaları çok uluslu firmalar için de kapsamlı sonuçlar doğuracak.

İşletmelerin cezai yaptırım çekinceleri olmaksızın sınır ötesi ticaret yapmaya devam edebilmeleri için vergi yönetmeliklerine getirilen bütün değişikliklerden haberdar olmaları büyük önem taşıyor.

Dünya çapındaki müşterilerimizin e-fatura uyumluluğu ile baş etmelerine 10 yıldan fazla bir süredir yardımcı oluyoruz. Hindistan ve tüm dünyadaki e-faturalandırma mevzuatlarına nasıl uyumlu kalabileceğinizi hemen öğrenin.

 

Avrupa Birliği (AB)’ndeki tedarikçiler; 1 Ocak 2020 tarihinden bu yana yürürlükte olan 2018/1910 sayılı AB Direktifi doğrultusunda, ticaret yaptıkları işletmelerin KDV kayıtlarının olup olmadığını kontrol etmek zorunda bırakıldı.

Söz konusu direktif ise ilgili kontrollerinin zamanlamasıyla ilgili endişe uyandırdı.

KDV Bilgi Değişim Sistemi (VIES) Nedir?

Online bir hizmet olan KDV Bilgi Değişim Sistemi’yle tedarikçiler alıcıların vergi mükellefiyetlerini ve başka bir Üye Devlet’te KDV numarasına sahip olup olmadıklarını sorgulayabilir.

Genel olarak AB üyesi ülkeler AB içinde yapılan sevkiyatlarda KDV’den muaftır.

KDV Bilgi Değişim Sistemi’ndeki Değişiklikler Neler Getirdi?

Tarihsel olarak Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), AB içindeki tedariklerde KDV muafiyeti sağlamak adına bazı yükümlülüklerde esnek davranmıştır.

Örneğin, 2018/1910 sayılı AB Direktifi uygulanmadan önce Avrupa Adalet Divanının içtihatları uygulanıyordu. Bu içtihatlar doğrultusunda alıcının KDV numarasının kontrol edilmesine pek önem verilmiyor, alıcılar sisteme kayıtlı olmasa dahi şirketlere muafiyet tanınıyordu.

Tedarikçiler muafiyet koşullarını karşıladıklarını somut belgelerle ispat ederlerse, vergi muafiyeti sağlanıyordu. Fakat AB içi işlemlerde sahteciliğin artmasıyla, AB Ülkeleri KDV Direktiflerini güncelleme kararı aldı. Güncelleme, alıcının KDV numarasının KDV Bilgi Değişim Sistemi’ne eklemeyi zorunlu kıldı.

Böylelikle, “muafiyet başvurusunda sisteme kayıtlı olma şartı formaliteden çıkarılıp, yasal zorunluluk haline getirildi.”

Söz konusu Direktif’te bu güncellemenin gerekçesi şöyle açıklandı: “KDV Bilgi Değişim Sistem’i (VIES), AB’deki sahtecilikle mücadele için önemli bir rol oynamaktadır.” Bu nedenle “Üye Devletler, sisteme kayıtlı olmayan tedarikçilere muafiyet uygulayamaz.”

Bu gerekçe, 2018/1910 sayılı Direktif’in hükümlerinde de yer almaktadır. Mevcut değişiklik kapsamında muafiyet verilebilmesi için; alıcı, sevkiyatın başlatıldığı AB ülkesi dışındaki bir AB ülkesinden KDV numarası almış olmalı, bu KDV numarasını tedarikçiye bildirmeli ve özet raporda tedarikçiden “doğru bilgi” aldığını beyan etmelidir.

Yabancı Alıcıların KDV Numaralarının Doğrulanması

KDV numarasını sisteme kaydetmek, AB içi tedarik işlemlerinde muafiyet için “esas koşul” olarak kabul edilmektedir.
Ancak, VIES doğrulamasının nasıl yapılacağı yeni Direktif’te açıkça belirtilmemiştir.

Böyle bir koşulun üstü kapalı belirtildiğini varsaysak bile, söz konusu kontrollerin ne zaman yapılacağı konusunda da net bir açıklama yapılmamıştır.

Muafiyetin reddedilmesi özet raporda ibraz edilen verilerin doğru olmamasıyla ilişkilendirilebilir. Özet rapor, gerçekleşmiş ve muhtemelen faturalandırılmış işlemlerin verilerini içerir.

Mevcut faturadaki verilerin özet rapordakilerle uyumlu olması bekleniyorsa, kontroller özet rapor ibraz edilmeden önce, yani faturalandırma zamanında yapılmalıdır. Aksi takdirde, faturalardaki verilerle beyanda bildirilen verilerin arasında uyumsuzluk olabilir. Beyan yalnızca tedarikçinin gerçekleştirmiş olduğu işlemleri yansıtırsa, beyan sırasında KDV numarası doğrulamanın da bir önemi olmayacaktır.

KDV numarasının sisteme kayıtlı olması zorunlu hale getirilmesiyle, Avrupa Adalet Divanı’nın içtihatlarını hükümsüz kılıp kılamayacağı belirsizdir.

2018/1910 sayılı Direktif’e göre, muafiyet tedarikçinin özet raporda doğru bilgi ibraz etmemesi durumunda reddedilecektir.

Ancak bu, “tedarikçinin yanlış ibraz gerekçesini yetkili mercilerin gözünde meşru kıldığı” durumlarda geçerli olmayacaktır.
Yani, tedarikçi diğer muafiyet koşullarını karşıladığını kanıtlarsa, muafiyetin reddedilmesi pek mümkün değildir.

Bu değişiklik, yeni faturalandırma yöntemlerine gerek olup olmayacağı ve Avrupa Adalet Divanı’nın önceki içtihatını hükümsüz kılıp kılmayacağı sorularını beraberinde getirmiştir.

Fakat konuyla ilgili gerçek dava dosyaları Divanın önüne getirilene kadar, bu soruların kesin cevaplarını öğrenemek mümkün görünmüyor.

KDV Açığını Kapatmak İçin Alınan Önlemler

Avrupa Komisyonu’nun son raporuna göre Avrupa’daki KDV açığı yıllık 137 milyar € civarında ve bu tutar, bölge için beklenen KDV gelirinin %11,2’sine karşılık geliyor.

KDV açığının en çok göründüğü ülkeler ise; %37,89 ile Romanya, %33,6 ile Yunanistan ve %25,3 ile Litvanya.

Hindistan, Tayland, Vietnam ve Latin Amerika da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, KDV açığını kapatmak ve KDV sahtekarlığıyla mücadele etmek için farklı denetimleri uygulamaya alarak, yasal düzenlemeler getiriyor.

İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi diğer Avrupa ülkelerinde de alınan önlemler, genellikle Avrupa Birliği KDV kurallarına aykırı. Örneğin İtalya’da ticari taraflar, kendi belirledikleri formatta (kâğıt veya elektronik olarak) fatura düzenleyebiliyorlar. Bu durum ise, 2006/112 KDV Direktifi’nde ortaya konan düzenlemelerle çelişiyor.

B2B ekosistemindeki işletmeler için bölünmüş ödeme sistemi; dönemsel KDV iadesini dolduran tedarikçilerin, tahsilat yaptıktan sonra vergi dairesine düzenli ödeme yapma zorunluluğu ile çelişiyor.

Bölünmüş KDV Ödeme Sistemi Nedir?

Bölünmüş ödeme sistemi, KDV tutarının ve vergi matrahının iki ayrı hesapta ödendiği alternatif bir KDV tahsilat sistemidir.

Bu sistemin dünyada farklı çeşitleri bulunmakla birlikte, genel olarak net tutar tedarikçinin ticari banka hesabına, KDV tutarı ise doğrudan KDV hesabı adı verilen tedarikçinin özel banka hesabına ödenmektedir.

Avrupa Komisyonu, bölünmüş ödeme sisteminin KDV tahsilat aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağını ölçmek amacıyla, Aralık 2017’de yasal ve teknik olarak uygulanabilir senaryolar tasarladıkları bir çalışma yürüttü.

Bu çalışma sonucunda, bölünmüş ödeme sisteminin, KDV’yi tahsil ettikten sonra bunu vergi dairesine beyan etmeden ya da ödemeden kaybolma riskini ortadan kaldırdığı için KDV sahtekarlığıyla mücadele edebilecek yetkinlikte bir önlem olduğu sonucuna varıldı.

Bölünmüş ödeme sistemi; Avrupa’da KDV tahsilatı satıcı tarafından yapıldığından ve kayıtlı tacirlerin düzenli raporlamasına ve ödemesine dayandığından, AB’nin KDV düzenlemesinden farklılık gösteriyor.

Dolayısıyla bu çalışma sonucunda, bu sistemin faydasından çok zararı olduğuna dair güçlü bir kanıt bulunamadı ve geniş kapsamlı bölünmüş ödemenin, KDV açığında büyük düşüş sağlanmasına olanak sağlarken, idari maliyetleri de önemli ölçüde artıracağı ortaya çıkarıldı.

Bölünmüş Ödeme Sistemini Benimseyen Avrupa ülkeleri

AB Komisyonu’nun bölünmüş ödeme sisteminin önemi, faydaları ve mevzuat uyumluluğuna ilişkin endişelerine rağmen, bu mekanizma günümüzde pek çok ülke tarafından benimseniyor.

Bu mekanizmayı benimsemeyen ülkeler ise genellikle Avrupa dışındaki ülkeler. Örneğin;

Romanya’daki Bölünmüş KDV Ödeme Sistemi

Romanya; 1 Ocak 2018’den itibaren, vergi yükümlülüğü belirli bir sınırın üstünde olan vergi mükellefleri için bölünmüş ödeme sistemini zorunlu hale getirdi.

İlerleyen aylarda Avrupa Komisyonu Romanya’ya ilk resmi tebligat mektubunu göndererek onların bu alandaki KDV Direktifinden istisna tutulma taleplerini reddetti ve AB kurallarına uygun düzeltici önlemler alması için Romanya’ya süre tanındı.

Aralık 2019’da, Romanya Acil Durum Yönetmeliği No. 78/2019 ile detayları belirtilen ve 1 Şubat 2020’de uygulamaya alınması beklenen yasal önlemlerle, KDV bölünmüş ödeme sistemi yürürlükten kaldırıldı.

Romanya’daki Vergi Mükellefleri İçin Ne İfade Ediyor?

Bölünmüş ödeme sistemini uygulayan vergi mükelleflerine ait KDV hesaplarının kullanılabilir bakiyesi 1-11 Şubat 2020 tarihleri arasında otomatik olarak mevcut banka hesaplarına aktarılacak.

Vergi mükellefleri 23 Aralık 2019’dan itibaren bölünmüş KDV ödeme sistemine kaydedilmeyecek,

KDV hesabı, 1 Şubat 2020’ye kadar herhangi bir alacaklı tarafından icra takibine alınabilecek.

Romanya’da SAF-T Uygulamasının Geleceği

Bölünmüş ödeme sistemindeki gelişmelere rağmen, KDV tahsilatını artırmaya yönelik bakış açısını sürdüren Romanya’nın, SAF-T planlarına sadık kalması bekleniyor.

SAF-T raporlaması, büyük vergi mükelleflerine yönelik bir pilot uygulama ile Ocak 2020 itibarıyla Romanya’da uygulamaya alınacak.

SAF-T raporlama sistemine ise 2020 sonuna kadar tam olarak geçilmesi hedefleniyor.

Bu uygulama bölünmüş ödeme sisteminden farklı olduğundan ve yerel SAF-T uygulamaları ortak pazar kapsamına girmediği için, Avrupa Birliği’nin düzenleyebileceği bir konu olarak karşımıza çıkmıyor.

2019 yılı KDV için oldukça heyecan verici bir yıl oldu. Gelir arttırmak adına hükümetler üzerinde kurulan baskı göz önünde bulundurulduğunda, 2020 yılının da benzer şekilde yoğun geçeceği öngörülüyor.

KDV alanındaki manzara sürekli değişiklik gösterse de aşağıdaki trendler 2020 yılı ve sonrasında devam edecek.

Uzaktan Satış Yapanlar İçin KDV Yükümlülükleri

Uzaktan satış yapanlara uygulanan vergi tahsilatı ve havale yükümlülükleri dünya genelide ivme kazanmaya devam ediyor.

Avrupa Birliği üyesi devletlerin tamamı dahil olmak üzere, pek çok ülkede bu tür zorunluluklar çoktan yürürlüğe kondu ve bu sayı yakın gelecekte artmaya devam edecek.

Periyodik KDV İadelerinin Yükümsüzleştirilmesi

Periyodik KDV iadesi; KDV tahsilat yükümlülüklerini takip etmenin temel aracı olmaktan çıkarak, yerini karmaşık dijital raporlama planlarına bırakacak.

Aşağıda, dört ülkede vergi mükellefleri için getirilen yeni dijital KDV raporlama yükümlülüklerini bulabilirsiniz:

Bu listedeki dört ülkeden üçünün Romanya, İtalya ve Macaristan olması şaşırtıcı değil.

KDV gelirine kıyasla gelir kaybında % cinsinden en yüksek paya sahip AB ülkeleri listesinde, Romanya 1. sırada, İtalya 4. sırada ve Macaristan 7. sırada yer alıyor.

Benzer gelir kayıpları yaşayan ülkeler de KDV açıklarını kapatmak için büyük olasılıkla kendi raporlama düzenlemelerini getirecekler.

e-Fatura Uygulaması (B2B)

e-Fatura uygulaması, Latin Amerika’da ve Asya’nın bazı bölgelerinde KDV sahtekarlığıyla mücadele etmek için kullanılan bir araç olarak, İtalya’nın SDI platformu aracılığıyla Avrupa’da da yer edindi.

e-Fatura uygulaması teknik altyapı yatırımı gerektirmekle beraber; Brezilya, Meksika ve başka bölgelerde olduğu gibi, KDV gelirlerini arttırmak için farklı ülkelerde de uygulanacak.

AB üyesi devletlerin, B2B e-faturalamayı zorunlu hale getirmek için AB KDV Direktifinden derogasyon talep etmek zorunda olduğunu da belirtelim. Ancak İtalya’nın deneyimleri ve Fransa’nın duyurduğu planlar dikkate alındığında, derogasyon sürecinin caydırıcı olmayacağı öngörülüyor.

Sonuç

Hükümetler vergi mükellefi tabanını genişleterek ve vergi mükellefi yükümlülüklerini takip etmek için dijital kayıt tutma standartlarını uygulayarak KDV tahsilatındaki açıkları kapatmayı hedefliyor. İşletmelerin de kendi kaynak verilerinin hatasız olduğundan emin olması ve yeni yetki alanlarına açılırken üstlendikleri zorunlulukları anlaması gerekiyor.

19 Ekim 2019’da, Gelir İdaresi Başkanlığı(GİB) tarafından yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin (tebliğ) amacı elektronik belge uygulamalarında bütünlüğün sağlanmasıydı.

Bu tebliğ ile e-fatura, e-defterin etkilediği mükellef kapsamını da genişletildi;

E-fatura için;

E-defter için;

E-fatura ve e-defter sistemine yıl ortasında geçiş

E-fatura ve e-defter uygulaması zorunluluk kapsamına giren mükelleflerin izlemeleri gereken yol genel olarak aynıdır. Geçişin yapıldığı zaman diliminin yılın başı, ortası veya sonunda olması herhangi bir fark yaratmaz.
Yıl ortasında yapılacak e-defter geçişi için mükelleflerin; resmi defterlerini, e-deftere geçiş tarihine kadar muhasebecileri tarafından yazdırması ve kapanış tasdikiyile kapatması gerekir.

E-faturaya geçiş yapacak mükellefler ise, öncelikle Kamu Sertifikasyon Merkezi’nin (KSM) internet sitesinden mali mühür başvurusunda bulunulmalıdır. Başvurunun ardından, mali mühür mükelleflere posta yoluyla iletilir.
Mali mühür temin edildikten sonra, GİB’e başvurarak e-fatura geçiş süreci tamamlanır. E-fatura başvurusu tamamladıktan sonra ise sistemi kullanmak için üç farklı yol vardır:

GİB Portal ve Doğrudan Entegrasyon

GİB Portal, e-belge süreçlerinin temel fonksiyonlarının yönetilebildiği bir platformdur, saklama ve özelleştirme yapılamaz.
Yani e-fatura düzenlenebilir, gelen faturalar yönetilebilir ancak belge girişlerinde çok fazla manuel işlem uygulanır ve belgeleri on yıl saklama sorumluluğu tamamen firmaya verilir.

Doğrudan entegrasyon, firmaların kendi bilişim sistemleri yolu ve uygun bir yazılım ile e-belgelerini doğrudan başkanlığa iletmesidir. Bu yöntemlde saklama ve imzalama firma tarafından gerçekleştirilir. Bu yöntem ile GİB firmalara güncellemelerle uyumluluğun devamını gözetme ve sistemlerin sürekli ulaşılabilir olması gibi teknik sorumluluklar yükler.

Özel Entegratörler aracılığıyla e-fatura sistemi

Özel entegratörler aracılığıyla e-fatura uygulamasını kullanan mükellefler; fatura saklama sorumluluğunu özel entegratörlere devredebilir ve işlemlerini daha hızlı bir şekilde gerçekleştirebilir.

Şirketler e-belge saklama sorumlulukları için özel entegratörleri kullanabilirler. Ayrıca kullanıcı deneyimi yüksek özelleştirilmiş portaller kullanabilir ve regülasyon güncellemeleri hakkında destek alabilirler.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Ashland, KDV raporlama verimliliğini Sovos ile en üst düzeye çıkardı

BAŞARI HİKAYESİ

Ashland

Ashland, Sovos KDV Raporlama çözümünü kullanarak 40 farklı KDV yönetmeliğinde standartlaşma, verimlilik ve netlik elde etti.

Özet

Karşılaşılan Zorluklar

  • EMEA bölgesinde her ay 40 ayrı KDV iadesi ve raporu işleme koyan Ashland’in merkezi bir uyumluluk yaklaşımı olsa da bu yaklaşım standartlaştırılmadığı için uyumluluk zaman alıyor ve hatalarla karşılaşılabiliyordu.
  • Şirket iki hizmet merkezi kullanmayı kararlaştırdı ve uyumluluğun standartlaştırılması ve verimliliğin artırılması için bir KDV çözümüne ihtiyaç duydu.

Çözüm

  • Ashland, bu zorlukların üstesinden gelmek ve kişiselleştirilmiş destek almak için Sovos KDV Raporlama çözümünü uyguladı.
  • Ashland, bunun ardından merkezileştirilen ve verimli bir şekilde işleyen uyumluluk sürecini sürdürmek için Sovos SAF-T ve Spain SII çözümlerini de uyguladı.

Sonuçlar

  • Ashland, Sovos ile standartlaştırma, verimlilik ve doğruluk elde ederek ekibinin analiz ve süreç iyileştirmelerine odaklanmasına olanak tanıdı.
  • KDV iadesinin hazırlanması için gereken süre ortalama %30 ile %50 arasında azaldı.
  • Ashland, ticari faaliyet gösterdiği ülkelerde uyumluluğu sürekli olarak devam ettiriyor.

Firma Hakkında

Ashland Global Holdings Inc, yapıştırıcılar ve mimaride kullanılan kaplamalar gibi ürünlerin yanı sıra otomotiv, inşaat, enerji, yiyecek ve içecek, kişisel bakım ve farmakoloji gibi sektörlerde de global ölçekte geniş bir müşteri kitlesine sahip ve endüstriyel pazara ürün sunan bir özel kimyasal ürünler firmasıdır. 100’den fazla ülkede bulunan müşterilerinin karşılaştığı karmaşık sorunlar için pratik, yenilikçi ve zarif çözümler geliştiren Ashland, ünlü bilim insanları, araştırma kimyagerleri, yetenekli mühendisler ve tesis yetkililerini de içeren yaklaşık 6.500 tutkulu ve azimli çalışana sahiptir.

Karşılaşılan Zorluklar

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde 40’tan fazla KDV kaydı ve farklı bölgelerde hizmet merkezi bulunan Ashland’in, KDV iadelerine ve raporlamaya yönelik yaklaşımı standardize edilememişti. Her muhasebecinin mutabakatlara ve rapor hazırlama süreçlerine yönelik kişisel bir yaklaşımının olması; iadelerin verimli bir şekilde incelenmesini ve doğrulanmasını zorlaştırıyordu. KDV uyumluluğu, standart haline getirilmiş bir süreç olmadığından oldukça zaman alan bir girişimdi.

Çözüm

Diğer KDV raporlamalarına ek olarak Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde ayda 40’tan fazla KDV iadesi işleyen Ashland, KDV uyumluluğu süreçlerini biri Polonya diğeri de Hindistan’da bulunan iki hizmet (shared services) merkezine taşımaya karar verdi. Bu merkezileştirme, şirket için her ülkedeki kdv iadelerini oluşturmanın yanı sıra standartlaştırma ve doğruluk sağlayan tek bir araç ihtiyacı doğurdu.
“İyi bir yazılım olmadan sürekli değişen KDV raporlama yükümlülüklerine hızlı bir şekilde uyum sağlamak imkansız olurdu. Sovos çözümü ile tüm yeni mevzuatlara zamanında uyum sağladık.”

Anna Buchnowska

EMEA KDV yöneticisi, Ashland

Kazanımlar

Ashland, Sovos KDV Raporlama çözümünün uygulanması ile özellikle verimlilik ve hataları sıfırlamak konusunda standartlaşmaya ilişkin çeşitli avantajlar elde edildiğini belirtti. Hazırlık, mutabakat ve raporların oluşturulması gibi KDV işlemleri de artık daha verimli. Böylelikle vergi ekibi zaman kazanarak denetçilere yanıt verme ve uyumluluğun teknik yönlerini yönetme (örn. veri toplama, excel tabloları vb.) gibi işlemlerden ziyade gerçek analizlere odaklanabiliyor.

KDV Raporlama çözümü ile KDV’den sorumlu yöneticinin raporları inceleyip denetlemesi de kolaylaşıyor. KDV raporlarının otomatikleştirilmesiyle insan kaynaklı hatalar azalıyor, aynı anda birden fazla işlem incelenebiliyor ve raporlar gönderilmeden önce öz denetimden geçiyor. Sovos, Ashland’e SAF-T gibi yeni ve genişleyen KDV raporlama yükümlülüklerine hızla uyum sağlama olanağını da tanıdı.

Ashland, kurumsal yönden verimliliği arttırıp maliyetten tasarruf elde ederek şirketin uyumluluk düzeyini sürekli olarak koruyup geliştirmesini sağladı.

Sonuçlar

Ashland, EMEA uyumluluk ortamının daha karmaşık hale gelmesine ve sayısı sürekli olarak artan raporlama gereksinimlerine rağmen önceki çalışan sayısını artırmadan verimli bir şekilde KDV raporlama sürecini yönetmeyi başardı. Sovos çözümünün uygulanmasıyla KDV iadesinin hazırlanması için gereken süre yaklaşık %30 – %50 oranında azaltıldı ve KDV ekibinin doğrulamalara, denetim süreçlerine ve analizlere odaklanmasına olanak tanındı. Ashland, Sovos’un uygulanmasıyla raporlama öncesindeki sorunları tanımlama ve denetimleri hızla yönetme olanağı elde ederek net, erişilebilir ve onaylanmış verilerle ceza riskini azalttı.

Neden Sovos?

Ashland, KDV uyumluluğuna yönelik çözümleri değerlendirirken teknoloji sağlayıcılarının yanı sıra danışmanlık firmalarını da inceledi. Gereken standartlaştırmayı ve doğruluğu Sovos ile elde etti. KDV çözümü için iş ortağı belirlenirken karar, yalnızca teknoloji göz önünde bulundurularak alınmadı; hizmete de önem verildi. Vergi departmanındaki yetkili kişiler, geleneksel danışmanlık modellerinden çok daha güçlü ve uyarlanmış bir hizmet elde edeceklerine inandıkları için Sovos’u tercih ettiler.

Ashland, KDV raporlaması çözümü için Sovos’un seçilmesiyle, İspanya’da geçerli olan SII ile uyumluluğunu da genişletti. Ashland, dünya çapında değişen tüm uyumluluk gereksinimleri için tek çözüm noktası olarak Sovos’u kullanıyor ve avantaj elde ediyor.

Türk ticaret kanununa göre tutulması zorunlu ve defterde yer alması gereken bilgilerin tümünü kapsayan elektronik kayıtların bütününe e-Defter denilmektedir.

Yevmiye ve büyük defterler elektronik defter olarak tutulabilmektedir. Gerçek ve tüzel kişiler bu defteri tutabilir. e-Defter’e geçme şartları 2018 arasında bazı kriterler bulunmaktadır. Bu şartları yerine getiren herkes kolaylıkla bu uygulamaya geçebilir.

Bunun yanı sıra 10.08.2018 tarihinde yayımlanan bir taslak tebliğe göre;

Başkanlığımızca hazırlanan Vergi Usul Kanunu Tebliğ Taslağında; e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına zorunlu olarak dahil olacak mükellef grupları yeniden belirlenmiş ve ayrıca e-Fatura sistemine kayıtlı kullanıcıların, ihracat faturaları ile yolcu beraberi eşya ihracı faturalarının e-Fatura olarak düzenleme zorunluluğunda olduğu gibi bavul ticareti kapsamında hali hazırda kağıt ortamda düzenlenmekte olan “Özel Fatura”ların da elektronik ortamda eFatura olarak düzenlenmesi zorunluluğuna ilişkin açıklamalar yer almaktadır. Söz konusu taslak ile zorunluluk kapsamını belirleyen 10 milyon TL’lik ciro sınırı 5 Milyon TL ye indirilerek kapsama yeni mükelleflerin dahil edilmesi ve bu suretle kağıt belge-defter düzenlemekten kaynaklanan mükelleflerimizin maliyetlerinde önemli tasarruflar sağlanması öngörülmektedir.

10 milyon TL’lik ciro sınırının düşürülmesi hakkında ise Birinci paragrafının (a) bendinde yer alan “2014” ifadesi “2017” olarak, “brüt satış hasılatı” ifadesi “brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı)” olarak, “10 Milyon TL” ifadesi ise “5 Milyon TL” olarak düzenlenmiştir”

Bunlar hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

e- Defter İle Düzenlemeleri Kimler Yapıyor?

e-Defter ile ilgili düzenlemeleri yapma yetkisi, Elektronik defter genel tebliğine göre, yevmiye defteri, envanter defteri, işletme defteri, elektronik ortamda dosyalama, saklama ve tutulması, defterin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve bu defterlerin nasıl tutulacağı ile ilgili tüm yetki Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı yetkisindedir.

e-Defter Sisteminin Amacı Nedir?

Birçok faydası bulunan e-Defter sisteminin faydaları arasında e-dönüşüm sistemine uyum sağlaması açısından oldukça faydalıdır. Baskı, saklama ve onaylama maliyetlerini ortadan kaldırarak, onaylama yükümlülüklerinin elektronik araçlarla gerçekleştirilebilmesini sağlar.

İdari işlemleri yeni, yöntemler ile gerçekleştirmeye olanak sağlar.

Elektronik denetimin kolay ve hızlı yapılmasına zemin hazırlar ve aynı zamanda uluslararası ortak denetime olanak sağlar.

e-Defter uygulaması ve kullanımı ile ilgili tüm bilgi ve detaylar hakkında size yardımcı olan firma bu konuda başından sonuna kadar sorunsuz olarak destek sağlamaktadır.

e-Defter Uygulamasının Faydaları

e-Defter uygulamasına geçen işletmeler kırtasiye ve muhasebe giderini azaltarak büyük ölçüde bütçe maliyetlerini azaltır. Arşivleme işlemi ile uğraşılmadığından yerden ve zamandan tasarruf oluşturur. İstediğiniz evraka daha kolay ulaşmanız açısından ticari kolaylık oluşturur. Noterde defter tasdik işlemi gibi işler ile uğraşılmamış olunur. Ayrıca en önemlisi kağıt israfını büyük ölçüde önleyerek gereksiz ağaç kesiminin önlenmesine ve ekolojik sistemin dengesini korumaya yardımcı olursunuz. Bu sitem ile hem zamanınız hem de paranız size kalır.