Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Temmuz 2020 tarihinde mevcut e-belge regülasyonlarında yapılan çeşitli değişiklikleri içeren bir Tebliğ Taslağı yayımladı. Bu Taslak Tebliğ´de öngörülen gelişmeler bazı farklılıklar ile 9 Şubat 2021’de 509 no´lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair Tebliğ olarak yürürlüğe girdi.

Gerçekleştirilen değişikliklerin son versiyonlarını tüm detayları ile inceledik.

Sağlık hizmetleri sağlayıcılarına e-fatura ve e-arşiv fatura zorunluluğu

E-fatura ve e-arşiv faturalarının düzenlemesi, sağlık hizmetleri sağlayan kurumlar için (eczaneler, hastaneler, tıbbi ürün tedarikçileri, gözlükçüler, laboratuvarlar, vb.) zorunlu hale gelecek. Bu yükümlülüğün zorunlu olarak uygulanması için son tarih ise 1 Temmuz 2021.

E-Arşiv faturaları özel bir entegratör kullanılarak düzenlenebilecek

Tutarı 5.000/30.000 TL’nin üzerinde olan faturaların GİB portalı kullanılarak e-arşiv faturası olarak düzenlenmesi zaten zorunlu hale getirilmişti. Yapılan son değişiklikler ile birlikte, vergi mükellefleri e-arşiv faturalarını artık özel bir entegratör kullanarak düzenleyebilecek.

E-Adisyon düzenlenmesi zorunluluğu

Taslak Tebliğ ile birlikte e-adisyon adlı yeni bir elektronik belge türü tanıtılmıştı. Bu belge, adisyonların eskiden kâğıt olarak düzenlendiği masada servis yapan işletmeler için (restoran, bar ve kafeler gibi) zorunlu bir belgedir. Cirolarına bağlı olarak, bu tür işletmeler için e-adisyon artık zorunlu hale geldi. Belge ile ilgili eşik sınırı ve zaman çizelgeleri ise ileri bir tarihte GİB tarafından ilan edilecek.

E-Döviz alım satım belgesinin (E-Dasb) kapsamı genişletildi

Tebliğ Taslağında öngörülmemesine rağmen, son Tebliğ ile e-dasb’ın kapsamına ilişkin bir başka gelişme tanıtıldı. Teknik koşulların henüz yayımlanmaması nedeniyle bu e-belge türüne dair hala bazı boşluklar olsa da bankaların e-dasb’ın mevcut kapsamına dahil olduğu ve belgenin henüz zorunlu hale gelmediği açıkça görülmektedir.

GİB uyarınca vergi mükelleflerinin re’sen kaydı

Vergi mükellefleri, kendileri için zorunlu olan e-belgeler için GİB sistemine kayıtlı değilse; GİB, zorunlu belge uygulamaları nedeniyle vergi mükellefleri için kullanıcı hesapları oluşturacak.

İptal/itiraz, ihtar ve ihbar bildirimleri elektronik ortamda yapılabiliyor

Vergi mükelleflerinin, e-belgelere ilişkin iptal/itiraz veya ihbar işlemleri her zaman elektronik ortamda gerçekleştirilemiyordu. Bunun yerine, genellikle bu işlemler GİB sisteminde olmayan tedarikçiye noter tasdikli bir belge iletilmesi ile yürütülüyordu. GİB, uçtan uca bir elektronik sürece sahip olmak için bu uygulamayı değiştirmeye karar verdi; uygulama kullanıma sunulduğunda, bu faaliyetlerin e-belgeler için elektronik olarak gerçekleştirilmesi mümkün olacak.

Türkiye oldukça iddialı bir dijital dönüşüm planına sahip. Yetkililer de her çeyrekte yeni kurallar koyarak hedeflere emin adımlarla ilerleme konusunda tereddüt etmiyor. Böylesine zorlu bir regülasyon ortamında ilgili kurallara uyumlu kalabilmek için vergi mükellefleri, en güncel değişikliklerden haberdar olmak adına yeterli zaman ve kaynak ayırmalıdır.

Harekete Geçin

E-dönüşüm uygulamarındaki son güncellemelere ve vergi mükelleflerinin dikkat etmeleri gereken kurallara yönelik detaylı bilgi almak için webinarımızın kaydını izleyebilirsiniz: E-Dönüşüm: 2021 Neler Getirecek?

Dijitalleşmenin her geçen gün artması şirketlerin farklı gelişim alanlarına yönelmelerini sağlıyor. Verimlilik ise şirketlerin geliştirmek istediği konuların başında yer alıyor. Dijital dönüşüm sayesinde verimliliği artırmak isteyen şirketler gelişen vergi teknolojilerini iş süreçlerine dahil ederek kaynaklarını daha etkin kullanıyor.

Verimliliğin Artması Şirketlere Ne Gibi Kazanımlar Sağlıyor?

Şirketlerin temel faaliyetlerini yerine getirirken kalitenin artırılması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için verimlilik hayati öneme sahip. Üretkenliğin artması, süreçlerin hızlanması ve insan kaynağının etkin kullanımı için verimliliğin artırılması çok önemlidir.

Dijital dönüşümle birlikte gelişen vergi teknolojileri şirketlerin 3 temel konuda verimliliklerini artırmalarını sağlıyor.

E-Belge Kullanımının Şirketlerin Verimliliğine Etkisi

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı Genel Tebliğ ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamını genişletirken 2020 yılı Türkiye için e-belge kullanımlarının arttığı bir yıl oldu. Zorunlu geçişlerin yanında gönüllü olarak da e-belge kullanımına geçen birçok şirket var.

Verimlilik açısından şirketlere önemli avantajlar sağlayan e-belgeler ve bu dijital dönüşümün şirketlere getirdiği faydalar şu şekildedir:

E-Fatura

E-Arşiv Fatura

E-İrsaliye

E-Defter

Diğer E-Belgeler

E-serbest meslek makbuzu ve e-müstahsil makbuzu gibi zorunluluk kapsamında yer alan e-belgelerin yanında, kullanımı zorunlu olmasa da önümüzdeki yıllarda kullanım alanı artabilecek, e-gider pusulası, e-bilet, e-sigorta komisyon gider belgesi, e-sigorta poliçesi, e-döviz alım satım belgesi ve e-dekont gibi e-belgeler, faaliyet alanlarına göre şirketlerin zaman, maliyet ve iş gücü açısından verimliliğini artırmasını sağlar

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

COVID-19 krizi ilk ortaya çıktığında küresel işletmeler üzerinde nasıl etkileri olacağı bilinmiyordu. Zaman geçtikçe ve periyodik olarak yoğunlaşarak devam eden kısıtlamalar belirlendikçe, koronavirüsün hem kişisel hem de işletmeler için sonuçlarının uzun ömürlü olacağı daha açık hale geldi.

Daha fazla dalgalanma ve durgunluk tehdidi sürerken, teknoloji hem hükumetler hem de iş dünyası için mevcut durumun daha net bir resmini elde etmeye yönelik benzersiz bir fırsat sunuyor. Dijital vergi beyannameleri ve gerçek zamanlı raporlama, güncel finansal bilgi sunuyor; birçok vergi dairesi de dijitalleştirme planlarını hızlandırıyor.

Hasar değerlendirme ve hafifletme

Ekonomik çekişmelerin ortasında hem en güçlü hem de kullanması en zor araç netlik. Teknoloji bu aracı kullanmayı mümkün hale getiriyor.

Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşmiş süreçlerin benimsenmesi, makro düzeyde kaybedilen vergiyi ölçmek için bir fırsat sunuyor. Halihazırda sürekli işlem denetimi (CTC) uygulayan ülkeler, krizde kaybedilen gelirlere ilişkin içgörüye sahip olmanın avantajına sahip. Bu yılki olaylar, ekonomik iyileşmenin ayrıntılı verilere erişime bağlı olduğunu ve bir ülkenin ekonomik sağlığına ilişkin doğru zamanda, panoramik bir dijital görünüme sahip olmanın faydalarını vurguladı.

Uyumluluğun dijitalleştirilmesine öncülük eden Latin Amerika’da, ekonomideki tüm işlemler için sıralı fatura verilerine erişim sayesinde kriz sırasında kilit noktalarda oldukça ayrıntılı COVID-19 etki analizi raporları yayınlandı. Bu verilerin doğrudan alınması ve kalitesine ek olarak, ülke ekonomisinin tamamını veya çok büyük bir bölümünü kapsıyor olması gerçekten çığır açan bir gelişme.

Salgından önce sürekli işlem denetimine (CTC) yönelik başlayan eğilim, önceden düşünülenden daha hızlı katalize edildi. CTC’lerin avantajları daha önce açıkça görülmüş olsa da, EY’nin en erken 2024 yılına kadar tam bir ekonomik toparlanma sağlanamayacağına dair tahminleri ile birlikte, işletmelerin ve devletlerin durumu izlemesi için rakipsiz bir mekanizma sunmaları daha büyük önem taşımaya başladı.

Sürekli sağlık kontrolü

Sürekli ve dinamik değerlendirmeler, devlete ve ticari karar alma süreçlerine bilgi sağlayan temel araçlar olarak kabul edildiği için dijitalleşmenin faydaları daha önemli hale geldi. Periyodik olarak özet beyan göndermek yerine, ticari işlemlerin fiili fatura verilerini gerçek veya gerçek zamanlıya yakın olarak doğrudan devlet platformlarına (B2G) gönderen firmalar, giden faturalarını anlık olarak görüntüleyebiliyor. Buna karşılık, devletler de dijital araçları kullanarak genel KDV kaybına dayalı makro resmi daha doğru bir şekilde ölçebiliyor.

Arz ve talebin evrimini ortaya çıkaran canlı bir gösterge panosunun avantajları açık; bu sayede gerçek zamanlı olarak stok hareketleri, ithalat/ihracat ve fiyat dalgalanmaları izlenebiliyor. Bunlara ve diğer birçok veri noktasına ilişkin içgörüye sahip olmak, bir ekonomide sunulan ve satılan mal ve hizmet alt kategorilerinin ayrıntılarının derinlemesine analiz edilebilmesine olanak tanıyarak işletmeler ve devletler için daha net görünürlük sağlıyor. Bu tür veriler, belirsizliği ortadan kaldırarak şirketlerin ve yetkililerin riskleri azaltmasının yanı sıra, politika ve yatırım kararlarıyla bağlantılı fırsatları belirlemesine de olanak tanıyor.

Genel itibariyle ülkeler, kaybı gerçek zamanlı olarak görebildikleri takdirde, şimdiki gibi sağlam veriler olmadan bilgiye dayalı tahminlere güvenmek yerine, değişen davranışları ve pazar boyutunu izleyebiliyor. Ne de olsa, sonraki senaryoları etkili bir şekilde planlamak için şu anda neler olup bittiğini anlamak çok önemli.

Finansal ekosistemler için risk

Hem küçük hem de büyük işletmeler, mali faaliyetlerini ve mali ayak izlerini kanıtlama konusunda aynı kurallara tabi; bu sebeple vergi ölçümü, bu sıkıntılı zamanların yarattığı gerçek zararın çok önemli bir göstergesi.

Gelişmiş tedarik ve değer zincirlerinin tümü karmaşık bir ağda yer alıyor ve her düzeyde yoğun bir bağımlılık yaratıyor. Bu iklimde başarılı bir şekilde hayatta kalmak için gelişmeleri meydana geldikleri esnada izleyebilmek büyük önem taşıyor. Bireysel dijital faturaları ve diğer önemli ticari verileri yakından takip etmek, vergi dairelerine kaç firmanın hala ayakta olduğunu, daha geniş bir seviyede ise hangi ekonomilerin ciddi anlamda sıkıntıda olduğunu geçerli ve doğru bir şekilde gösteriyor.

Krizden önce de zaten endişe kaynağı olan büyük vergi açıkları, artık tüketim vergisi oranlarındaki indirimler ve ekonomik hareketsizlikle bağlantılı diğer mali teşviklerin hem kısa hem de orta vadeli gelir tahsilatı üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olması nedeniyle daha da önem kazanıyor. Vergi açığını ölçmek ve hatta azaltmak giderek daha önemli hale gelecek.

Verilerin sağladığı içgörüler

Verilere erişim, karmaşık ağları çözmeye yardımcı olacak ve hem durgunluk sırasında hem de durgunluktan çıktıktan sonraki adımların daha iyi anlaşılmasını sağlayacak. Küresel bir ortamda faaliyet gösteren ortaklıklara yatırım yapmak, iş dünyası ve hükumetler için ekonomik iyileşmeye giden yolun haritasını çıkarmak üzere gereken bilgiyi sağlamaya destek olacak. Piyasaları ve üzerlerindeki etkileri anlamak, vergi daireleri için açık bir öncelik ve bunun için de gelişmeleri anında takip eden bir veri analizi çok önemli.

Tüm ekonomiler halihazırda yıkıcı bir açıkla ve kar kaybıyla karşı karşıya olduğu için, teknolojinin bize iyileşme için ihtiyaç duyduğumuz net vizyonu sağlamaya devam etmesi gerekiyor. İçgörü teknolojisinin makro düzeyde sunabilecekleri benzersiz. Bununla birlikte mikro düzeyde bile bireyler, stratejik kararları ve gelecekteki yatırımları yönlendirmek için bu verileri kullanabilir ve sürekli bir işlem kaydı tutabilir. Dünya ekonomilerinin birçoğunun önündeki ekonomik yol zorlu görünürken, teknoloji ve gerçek zamanlı veriler daha net bir geleceğe yönelik potansiyel sunuyor.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Yunan hükümeti, myDATA’nın faaliyete geçme tarihini Nisan 2021 olarak belirleyerek projeyi bir kez daha erteledi. Bu beklenen bir duyuruydu ve önceki faaliyete geçme tarihi olan Ocak 2021’e kadar hazırlıklarını tamamlayamayacaklarından endişe duyan Yunan vergi mükellefleri büyük bir rahatlama yaşadı.

2021’in ilk çeyreği, ek eğitim ve yeni Sürekli İşlem Denetimi (CTC) çerçevesinin benimsenmesi için bir fırsat sunacak.

Özellikle Bakanlık Kararı A.1300 / 2020 (Haziran ayında yayınlanan 1138/2020 kararını değiştirerek) gereği, gerekli verilerin myDATA platformuna zorunlu olarak iletilmesi de 1 Nisan 2021’e ertelenecek. 2021’in ilk çeyreğine ait veriler ise en geç 31 Ekim 2021’e kadar gönderilecek, böylece myDATA e-kitaplarında bir yılın eksiksiz bir genel tablosu oluşturulmuş olacak.

Bakanlık Kararı ile aşağıdakiler dahil bazı ek değişiklikler yayınlandı:

MyDATA’nın faaliyete geçme tarihinin yeniden ertelenmesinin, Yunan vergi mükelleflerinin ve ilgili paydaşların yanı sıra IAPR’nin (Yunanistan Vergi Dairesi) yeni CTC gerekliliklerine uygun bir şekilde ve zamanında hazırlanmasını sağlayıp sağlamayacağı henüz kesinliğe kavuşmuş değil.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı Genel Tebliğ ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamını 2020 yılında hem uygulama olarak hem de mükellefler açısından genişletmişti.

GİB’in Genel Tebliğ’i sonrasında 2020 yılı, e-dönüşüm uygulamalarına zorunlu geçiş açısından önemli bir yıl oldu. 2021 yılı da benzer bir trendle vergi mükelleflerinin çeşitli e-belgelere zorunlu geçiş yapacağı bir yıl olacak.

2021’de zorunlu e-fatura kullanımına geçiş kimleri kapsıyor?

E-arşiv fatura ve e-defter kullanımında dikkat edilecek noktalar

E-fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin e-arşiv fatura kullanımı zorunlu olduğundan, 509 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereğince, 2020 ve takip eden yıllarda brüt satış hasılatları 5 milyon TL ve üzeri olan tüm firmalar ilgili hesap dönemini izleyen mali yılın yedinci ayından itibaren e-fatura uygulaması ile e-arşiv fatura uygulamasına da geçmek zorundalar.

1 Temmuz 2020 tarihinde zorunlu olarak e-fatura ve e-arşiv fatura uygulamasına geçen firmalar dönemsellik gereği 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle zorunlu olarak e-defter uygulamasına tabi olacak.

2020 yılında satış hasılatı 5 milyon TL ve üzeri olan firmalar ise 1 Temmuz 2021 tarihi itibariyle e-fatura ve e-arşiv fatura; 1 Ocak 2022 tarihi itibariyle de e-defter kullanmak zorunda olacaklar.

E-defter uygulamasında GİB’den yenilikler

Geride bıraktığımız 2020 yılında, e-defter konusunda GİB bazı güncellemeler getirdi. Yeni uygulamalar arasında e-defterlerin berat dosyalarının aylık veya geçici vergi dönemleri bazında yüklenebilmesi imkânı yer alıyor. Mükellefler isterlerse aylık bazda, isterlerse de üçer aylık dönemlerde defter gönderimi yapabilecekler.

Bununla beraber, e-defter dosyaları ile bunlara ilişkin berat dosyalarının ikincil kopyalarının GİB’in bilgi işlem sistemlerinde saklanması zorunluluğu da geldi. 2020 yılı e-Defter ve berat dosyalarının ikincil kopyalarının GİB’in bilgi işlem sistemlerine aktarım zamanları şu şekilde:

E-bilet uygulamasında zorunluluk 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle başladı

GİB tarafından yayımlanan 509 sayılı Genel Tebliğ uyarınca tarifeli yolcu taşımacılığı yapan işletmelere e-bilet uygulamasına geçme zorunluluğu getirilmiş ve ilgili firmalara 31 Aralık 2020 tarihine kadar hazırlık süreçlerini tamamlamaları bildirilmişti.

Şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan işletmelerin 1 Ocak 2021 itibariyle e-bilet uygulamasına geçmeleri zorunlu oldu. 2021 ve takip eden yıllarda faaliyetlerine başlayan işletmeler ise faaliyete başladıkları ayı izleyen dördüncü ayın başından itibaren e-bilet kullanmak zorunda olacaklar.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Günümüz iş dünyasında şirketlerin, iç işlerine odaklanabilmek için dış kaynaklı kurumlardan destek alması oldukça yaygındır.

Regülatif entegrasyonlar, dış kaynaklı destek alırken dikkate alınması gereken önemli konulardan biridir. Bu kapsamda şirketler, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından belirlenen koşulları sağlayarak kazandıkları yetki ile mükellef adına e-fatura, e-defter, e-arşiv fatura, e-irsaliye gibi elektronik kayıtları oluşturabilen özel entegratörler ile çalışmaktadır.

Söz konusu süreçte yaşanabilecek aksaklıklar firmalarda büyük yaptırımlara neden olabileceği için entegratör seçiminde hassas davranılması büyük önem arz etmektedir.

E-dönüşüm servis sağlayıcısının değiştirilmesine karar verdikten sonra, herhangi bir sorun yaşamadan sorunsuz bir geçiş sağlamak için aşağıdaki süreci göz önünde bulundurmanız önemlidir.

Geçiş sürecinde proje yönetiminin temel aşamaları:

  1. Geçiş gününe karar vermek  
    Yasal olarak, geçiş gününün finansal yılın sonu olması gerekmemektedir, ancak çoğu firma bu yanlış ön görüye sahiptir. İş sürekliliğinin aksamasını ve yıl sonu sebebiyle oluşabilecek karmaşaları önlemek için geçiş tarihini belirlerken yıl sonundan kaçınmak en iyisidir.
  2. Mevcut ihtiyaçları doğru aktararak yeni sağlayıcının sunabileceği hizmetleri anlamak 
    Yeni bir projeye başlarken kapsamın ve ihtiyaçların net olarak aktarımı çözüm tasarımında önemli bir yer tutmaktadır. Aynı amaca hizmet etse de farklı tedarikçi firmaların e-dönüşüm ürünleri aynı değildir, bu sebeple ürünlerin nasıl çalıştığını iyi anlamak gerekmektedir. Seçilen sağlayıcının, firmanın ihtiyacı olan hizmetleri ve desteği sunabileceğinden emin olunmalıdır.
  3. Eski verilerin durumuna karar vermek 
    Yasal olarak verinin sahibi her zaman mükelleftir. Her tedarikçi kendi ürettiği veriyi yasal zorunluluk olan 10 yıl boyunca yasal kurallara uygun olarak saklama hizmetini sağlıyor olsa bile tedarikçi ile olan sözleşmenin bitirilmesi durumunda bu saklanan verilere ilişkin karar vermek büyük önem arz etmektedir.Eski veriler, yasal süre boyunca eski tedarikçide saklanabileceği gibi firmanın kendi bünyesinde mevcut olan arşivleme sistemlerine ya da yeni geçilen tedarikçiye de aktarılabilir.
    Süreç içerisinde bütün verilerin aktarıldığından emin olmak ve denetim sırasında verilerin bulunabilir olması mükellefin sorumluluğundadır. Bu nedenle firmalar geçiş kararı öncesinde bu detayı netleştirmelidir.
  4. Geçiş öncesi, eski sistemdeki süreçlerin tamamlanmasını beklemek 
    E-dönüşüm süreçleri genel olarak “gönder ve unut” tasarımında değildir. Gönderilen belgenin takip edilmesi gereken bir süreç bulunmaktadır ve kimi zaman bu süreç günler sürebilmektedir.
    Eski sistemden gönderilen belgelerin statülerinin tekrar eski sisteme gönderilmesi süreci Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yönetilen bir süreç değildir. GİB, o an için entegrasyon hangi sistemde ise ilgili veriyi o sisteme gönderecektir.Bu sebeple geçiş öncesinde eski sistemlerden gönderilen belgelerin statülerinin tamamlanmasını beklemek gerekmektedir. Aynı şekilde eski sisteme gelen belgelerin yanıtlarının da geçiş öncesi verilmiş olması tavsiye edilmektedir.

Yeni bir e-dönüşüm sağlayıcısına geçiş zor bir görev gibi gelebilir ancak bu adımları takip etmek, geçişin mümkün olduğunca sorunsuz olmasını sağlayacaktır.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

İtalya 2019’da Sürekli İşlem Denetimi (CTC) reformunu kamuoyuna açıkladı – 2020’nin de bir büyüme yılı olduğu söylenebilir. İtalyan yetkililer, ülkedeki merkezi e-fatura platformunun sağladığı başarının tüm potansiyel faydalarından yararlanmayı planlıyor. Güncellemelerin çoğu, önümüzdeki yıl veya 2022’de yürürlüğe konacak ve uygulanacak.

İşletmelerin bilmesi ve önümüzdeki yıl için önceden hazırlıklı olması gereken önemli değişikliklerin kesin listesi şöyle:

FatturaPA and SDI: Yeni şema ve doğrulamalar

Şubat ayında, İtalyan vergi idaresi, FatturaPA için yeni teknik özellikleri ve SDI’nın gerçekleştirdiği doğrulamaların duyurusunu yaptı. Yeni teknik özelliklerin ilk etapta Ekim 2020’de yürürlüğe konması planlanmış olsa da, İtalya yeni şemanın zorunlu kullanımını ve yeni doğrulamaları 1 Ocak 2021’e kadar erteledi.

Kasım ayı sonunda, vergi dairesi 1 Ocak’ta yürürlüğe girecek olanları tamamlayıcı nitelikte olan yeni teknik özellikler yayınladı. Yeni kurallar, belirli alanların doğrulanmasında etkili olan kriterleri değiştiriyor. Bu kurallar, 31 Aralık 2020 tarihine kadar CausalePagamento alanı için geçici bir “Z” kodunu yeniden kullanıma sunuyor.

E-arşivlemede yeni kurallar

Dijital İtalya Ajansı (AGID), 7 Haziran 2021’de yürürlüğe girecek arşivleme kurallarının duyurusunu yaptı. Bu durum, İtalyan yasalarınca e-fatura düzenleyen işletmelerin, yeni standartları ve ayrıntılı meta verilerin bildirilmesini içeren yeni gereklilikleri yerine getirmesi anlamına geliyor.

Kağıt faturadan elektronik faturaya dönüşümde yeni kurallar

AGID, yukarıdaki arşivleme kuralları ve 7 Haziran 2021’de yürürlüğe girecek olan kurallar dışında, kağıt faturaların elektronik faturalara dönüşümü için yeni kurallar da yayınladı. İtalya’da birçok fatura elektronik ortamda düzenlenip gönderilse de, sınır ötesi faturalar gibi bazı belgeler hala farklı yollarla düzenleniyor.

Bahsi geçen kurallar, kağıt belgelerin büyük oranda kaydileştirilmesi sırasında gerçekleştirilen sertifikalandırma sürecine ilişkin yeni standartları ve açıklamaları kapsıyor. Sertifikalandırma, elektronik dosyanın içeriğinin ve biçiminin saklanabilir kopyasıyla uyumlu olmasını amaçlıyor.

Kullanıma hazır KDV iadesi

2019’un sonunda İtalya; e-faturalar, Esterometro (sınır ötesi işlemler raporu) ve corrispettivi elettronici(günlük toplu raporu içeren B2C satış kaydı) aracılığıyla SDI platformuna gönderilen verileri kullanarak, kullanıma hazır KDV iadesi planının duyurusunu vergi mükellefleriyle paylaştı. İlk plan, kullanıma hazır KDV iadelerini bu yılın Temmuz ayında piyasaya sürmekti. Ancak İtalya, bu durum FatturaPA şemasında değişikliklere sebep olacağı için projeyi erteledi.

Proje, KDV iadesi taslağının ve 1 Ocak 2021’den sonra gerçekleştirilen işlemlerde gelen ve giden fatura kayıtlarının oluşturulmasını ve geçerliliğini kapsıyor. Vergi mükelleflerinin kullanıma hazır belgedeki verilere nasıl erişim sağlayacakları veya verileri nasıl değiştireceklerine ilişkin daha fazla açıklamanın da yapılması bekleniyor.

Esterometro’nun son günleri

İtalya, 2022’de Esterometro ile yollarını ayıracak. 2021 İtalyan Bütçe Kanununa göre, sınır ötesi işlemler gerçekleştiren (örn. sınır ötesine ürün tedariği sağlayan veya sınır ötesinden tedarik eden) İtalyan vergi mükelleflerinin, Esterometro’yu ibraz etmek yerine, FatturaPA şemasını kullanarak SDI platformu aracılığıyla sınır ötesi işlemlerinin verilerini bildirmesi gerekiyor. 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girecek yeni FatturaPA şemasındaki değişiklikler ile vergi dairesi, sınır ötesi işlem verilerine eskiye kıyasla daha fazla erişim sağlayacak.

2020’nin sonuna hızla yaklaştığımız bugünlerde, İtalya’da ticaret yapan şirketler, 2021 ve ilerleyen zamanlar için bahsi geçen değişikliklere, yürürlüğe konmadan önce hazırlıklı olmalı.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından 19 Ekim 2019 tarihinde yayımlanan Genel Tebliğ ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamı hem uygulama hem de mükellefler açısından genişledi. Bu kapsamda yıllık cirosu 5 milyon TL ve üzeri olan işletmeler için e-fatura uygulaması ve beraberinde e-arşiv fatura kullanımı zorunlu oldu.

2020 yılı içinde brüt satış hasılatı 5 milyon TL ve üzeri olan mükellefler için de 1 Temmuz 2021 itibariyle e-arşiv faturaya geçiş zorunluluğu geliyor.

E-arşiv fatura uygulaması nedir, kimleri kapsar?

E-arşiv fatura dijital ortamda oluşturulabilen ve e-fatura mükellefi olmayan kişilere elektronik fatura gönderimini mümkün kılan bir e-belgedir.

GİB’in yayımladığı tebliğ’e göre;

E-arşiv fatura uygulamasına dahil olmayan mükelleflerce, 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren vergi mükellefi olmayanlara düzenlenecek faturaların vergiler dahil toplam tutarı 30.000 TL’yi veya vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından vergiler dahil toplam tutarı 5.000 TL’yi aşması halinde faturanın e-arşiv fatura olarak GİB Portalleri üzerinden düzenlenmesi zorunludur.

E-arşiv fatura uygulamasının sağladığı avantajlar

E-arşiv fatura entegrasyon yöntemleri

GİB tarafından yayımlanan kılavuza göre, e-arşiv fatura uygulamasına üç farklı yöntem ile entegre olunabilir.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler neticesinde, ticari kurum ve kuruluşlar yürütülen finansal süreçleri kontrollü olarak elektronik ortama taşımaya başladılar. E-dönüşüm uygulamaları ile kurumların finansal süreçleri düzenlenerek iş verimlilikleri arttırıldı. Türkiye’deki e-dönüşüm sistemi, e-fatura, e-defter, e-arşiv, e-bilet, e-mutabakat ve e-irsaliye gibi uygulamaları kapsamaktadır.

E-arşiv fatura zorunluluk kapsamı

En son yayınlanan tebliğe göre, 2018 veya 2019 hesap dönemleri brüt satış hasılatı 5 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler e-fatura ve e-arşiv fatura zorunlu geçişlerini 1 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla gerçekleştirdiler. 2020 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 5 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler ise ilgili hesap dönemini izleyen yılın yedinci ayının başından itibaren, e-fatura ve e-arşiv uygulamasına geçmek zorundadırlar.

E-arşiv fatura ve e-fatura farkı

E-fatura ile e-arşiv fatura arasındaki ayrıştırıcı özelliklerin en önemlileri aşağıdaki gibidir:

E-arşiv faturanın avantajları

Dijital dönüşüm ile sıklıkla duyulan e-arşiv, kâğıt faturanın hazırlanma, basım ve gönderim maliyetini ciddi oranda azaltırken sağladığı diğer faydalar şöyledir:

E-arşiv fatura sistemi, uluslararası standartlara uygun bir politika izleyerek firmaların çağa ayak uydurmasını mümkün kılar.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Son on yıla damgasını vuran teknoloji, şirketleri ve ekonomileri de büyük ölçüde etkiledi. Farklı sektörlerde yapılan inovasyon çalışmaları, altyapı güçlendirmeleri ve Endüstri 4.0 kavramı şirketlerin ajandalarına hızla girdi. Bilgi kaynaklarına ulaşma hızı, yorumlama ve raporlama becerisi şirketlerin geleceğe ilişkin öngörülerini tıpkı sanayi devriminde olduğu gibi bambaşka bir noktaya taşıdı.

Günümüzde bilgiye erişim şirketler için çok kolaylaştı. Şirketler büyük veri sayesinde geleceklerini stratejik olarak tasarlarken, gerçek kişiler ise satın aldıkları ürün ve hizmetler hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olabiliyor. Ancak büyük verinin tek paydaşı yalnızca kişiler ve şirketler değil. E-dönüşüm sürecinde kamu kurumlarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Globalleşen E-Dönüşüm Dünyasında Türkiye’nin Konumu

Türkiye’de e-dönüşüm süreci uzun yıllardır devam ediyor. Özellikle son on yıldaki güncellemeler ile Türkiye, başta Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) ve bakanlıklara bağlı diğer kurumlar vasıtasıyla globalleşen dünyada adından sıkça söz ettirir oldu. Uzun yıllar önce vergi mükelleflerinin hayatına giren e-fatura, bugün birçok ülkenin gerçekleştirmek istediği dijital dönüşüm yolculuğuna rehberlik etti. Türkiye’de e-dönüşüm çözümleri üreten şirketler çeşitli ülkelere yazılım ve hizmet ihracatı yapar oldu.

Türkiye’de Regülasyonların Son Durumu

Kamu kurumlarının farklı alanlarda uygulamaya geçirdikleri düzenlemelerin bildirimi tebliğler aracılığıyla devam ediyor. GİB ise elektronik uygulamalarda kazandığı tecrübeleri yeni regülasyonların uygulanmasında kullanıyor. Yayımlanan taslak tebliğ ve kılavuzlar, şirketlerin bu karşılıklı öğrenme ve dönüşüm sürecine uyumunu kolaylaştırıyor.

Başkanlığın hayata geçirdiği regülasyonların en temel amacı vergi kayıplarını önlemek. GİB bu sayede;

GİB bu süreçleri, vergi dairelerini dijitalleştirme, beyanname sistemlerini güçlendirme, e-dönüşüm süreçlerini artırma gibi hizmetlerle sağlıyor. GİB’in son yayımladığı 509 nolu tebliğ güncelleme taslağı, Türkiye’nin bu süreçteki amacını daha net gösteriyor. Türkiye’de e-fatura ve benzer uygulamaların yaygınlaşması ile beraber yakın gelecekte BA/BS beyannamelerine de ihtiyaç kalmayabilir.

Sürdürülebilir bir Çevre için E-Dönüşüm

E-Dönüşüm uygulamaları, çevremize ve ekosistemimize sağladığı katkıdan dolayı sosyal sorumluluk projeleri ile de yakından ilgili. Ekonomiler hızla büyürken, çevreye duyarlılık azalabiliyor. Önceleri ciltlerce basılan defterlerin aksine e-belgelerin sağladığı fayda muhasebe süreçlerinin hızlanmasının ve sarf giderlerinin azalmasının çok ötesinde… Milyonlarca ağacın kâğıda dönüştürülmesinin önüne geçen e-dönüşüm, ormanları ve dolayısıyla tüm canlıları koruyarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünyayı mümkün kılıyor.

Dönüşümün sadece e-fatura, e-defter ve e-irsaliye ile sınırlı kalmaması; e-SMM, e-müstahsil makbuzu, e-dekont, e-bilet, e-gider pusulası, e-adisyon gibi uygulamaların da bu sürece katılması ise Türkiye’deki regülasyonlara bakışı ve varılmak istenen noktayı kesin bir şekilde gösteriyor.

Şimdi ise şirketler e-dönüşümü hızla içselleştirerek sorumluluğu devralıyor ve düzenleyici kurumlara yön veriyorlar. Bu da gerçekleştirilmek istenen amaca giden en hızlı ve zahmetsiz yolun temelini oluşturuyor.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) e-dönüşüm kapsamında belirlediği yeni düzenlemeler ardı ardına hayata geçti. Herhangi bir malın sevkiyatı gerçekleşmeden önce düzenlenmesi zorunlu olan e-irsaliye belgesine ilişkin yeni düzenleme de 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Yeni düzenlemeye göre belli işletmeler, ciro eşiğine ve faaliyet gösterdikleri sektöre bağlı olarak e-irsaliye uygulamasını kullanmaya başladılar. Yeni düzenlemeyle ilgili mükelleflerin en çok merak ettiği konu ise, alıcısı belli olmayan ya da alıcısı e-irsaliye kullanıcısı olmayanlara düzenlenen e-irsaliyelerin nasıl yönetileceği konusu.

Sanal Alıcı Uygulaması Nedir?

Türkiye içinde belli bir malı taşımak için yasal olarak e-irsaliye oluşturmak gerekiyor. İşletmeler, alıcının e-irsaliye uygulamasına kayıtlı olmadığı, alıcının kim olacağının belli olmadığı ya da ne miktarda mal alacaklarının belirsiz olduğu senaryolar ile karşılaşabilirler.

Bu senaryolar karşısında GİB, mükellefler için çözüm olarak “Sanal Alıcı” uygulamasını sunuyor. Mükelleflerin karşılaştıkları senaryolar, belge üzerindeki alıcı VKN alanı ile birbirlerinden ayrışıyor. Malı kimin teslim alacağının bilinmediği durumlarda kolayca e-irsaliye oluşturabilmek için sistemdeki “Muhtelif Müşteriler” seçeneğini kullanmak gerekiyor. Muhtelif Müşteriler e-irsaliyesinde unvan alanına “Muhtelif Müşteriler” yazılırken, VKN alanına ise “5555555555” numarasını girmek gerekiyor.

Özellikle ihracatla uğraşan işletmelerin karşılaştıkları bir senaryo da malın gönderildiği alıcının sisteme kayıtlı olmaması. Bu işletmelerin, yurt dışına gönderdikleri mallar için aynı Türkiye içinde olduğu gibi e-irsaliye keserek bildirimde bulunmaları gerekiyor. Alıcının sisteme kayıtlı olmaması durumunda mükellefler, özel entegratörlerin sunmuş olduğu sistemde alıcı olarak “Gelir İdaresi Başkanlığı e-İrsaliye Sanal Alıcısı” seçeneğini kullanıyor ve VKN bölümüne “3900892152” yazarak gönderi yapıyor. Bu gibi senaryolarda, e-irsaliyeler alıcısına sistem içinden iletilemese de düzenleyici tarafından e-posta gibi elektronik ortamdan ya da kağıt çıktı aracılığıyla teslim edilebiliyor.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Hindistan’da GST olarak adlandırılan mal ve hizmet vergisi iki yıl önce uygulamaya konulmasına rağmen işletmelere bazı zorluklar yaşatmaya devam ediyor. GST Network tarafından yeni vergi bildirimi iyileştirmelerinin sunulması ve e-fatura uygulamasının gelmesiyle GST uyumluluğu konusuna daha çok odaklanıldığı için, periyodik GST bildirimi hakkında bir inceleme yapılması gerekiyor.

Periyodik GST beyanının tarihçesi

GST vergi mükelleflerinin, GST Network tarafından sağlanan bir portal üzerinden vergi beyanlarını elektronik ortamda yapması gerekiyor. GST kuralları aslen normal mükelleflerin her ay üç vergi beyanı yapması gerektiğini belirtiyor. Bunlar; vergi beyanı yapan tarafından giden ürünler hakkında ayrıntılı bilgi veren GSTR-1, gelen ürünler hakkında ayrıntılı bilgi veren GSTR-2 ve ilk iki beyanda verilen bilgilerle otomatik olarak doldurulan özet GSTR-3 belgeleridir. GSTR-2’nin beyanı kısa zamanda askıya alındı. Bu durum, GSTR-3’ün de askıya alınmasını ve vergi mükelleflerinin elle doldurması gereken “daha basit” bir form olan GSTR-3B formunun getirilmesine yol açtı.

Mevcut aylık beyanların yerini, gelen ve giden ürünlerde yeni GST RET-1 formu ve eklerinin aldığı yeni bir GST beyan sisteminin Ekim 2020’de yürürlüğe konulması planlanıyor. Bu yeni sistemin önemli yönleri, tedarikçinin giden ürünlerinin alıcı tarafından doğrulanması ile, gelen ve giden ürünlerin eklerine göre RET-1’in otomatik olarak doldurulması özellikleridir. Ancak yeni sistem, mevcut vergi beyanı sistemini iyileştireceklerini duyuran hükumet ve GST Network tarafından belirsiz bir süre için beklemeye alındı.

GST beyanında yapılan son iyileştirmeler

Ağustos ayından itibaren GST Network tarafından, GST beyanı alanında üç büyük iyileştirme gerçekleştirildi:

1.GSTR-2B’nin oluşturulması:

GST Network, tüm alıcılar için Girdi Vergisi Kredisi hakkında bir beyan formu olan GSTR-2B oluşturur. Bu beyan, her ayın 12. gününden itibaren mevcut ya da mevcut olmayan girdi vergisi kredileri hakkında alıcılara bilgi sağlar. Beyan, bir alıcının tedarikçisinin doldurduğu GSTR-1 ile, uygun hallerde GSTR-5 ve 6 gibi diğer formlardan bilgi toplar. Eylül ayı itibariyle, Özel Ekonomik Bölgeler Birimler/Geliştiricilerden yapılan ithalatlarla ilgili bilgiler de beyanda yer alacak. GSTR-2B’nin oluşturulması, GSTR-3B’nin tamamlanması ve girdi kredilerinin yönetilmesi alanlarında vergi mükelleflerine yardımcı olacak. Buna ek olarak, GST Network aynı zamanda vergi mükelleflerine, GSTR-2B ve kendi alış defterleri arasında bir uzlaştırma aracı da sunuyor.

2.GSTR-3B:

Vergi mükellefleri artık beyan ettikleri GSTR-1 formunda yer alan verilere göre GSTR-3B formunda Tablo 3’te (3.1d hariç) yer alan değerleri içeren bir PDF oluşturabilecek. Raporun değiştirilemeyen alanları otomatik olarak doldurulmayacak. Vergi mükelleflerinin PDF belge üzerinde yer alan değerleri doğrulaması ve bunları beyan ettikleri asıl GDTR-3B belgesine aktarmaları gerekiyor.

3.Nil Beyanları:

Vergi mükellefleri, SMS (metin mesajı) kullanarak Nil GSTR-1 ve GSTR-3B beyanlarını gerçekleştirebilecek.

Tüm bu değişiklikler, vergi mükellefleri üzerindeki GST uyumluluğu yükünü hafifletmek için otomatik vergi beyanı süreçlerinin hızını artırmaya yönelik adımlardır. Hindistan’da e-fatura sisteminin yürülüğe girmesiyle, Koronavirüs krizinden kaynaklanan zorluklar karşısında vergi mükellefleri, bu iyileştirmelerden faydalanabilecek ve yeni bir vergi beyanı sistemini öğrenmelerine gerek kalmayacak. Ancak bu değişiklikler, hali hazırda askıya alınan yeni vergi beyanı sistemi kapsamında öngörülen otomasyon seviyesine ya da GST beyanının gerçekten otomatik hale getirilmesi hedefine ulaşmaktan uzak denebilir. Önümüzdeki günlerde, özellikle de e-fatura reformu tam olarak devreye girdiğinde, vergi mükelleflerinin, hükumetin Hindistan’ın GST beyan sistemini otomatik hale getirme yolundaki adımlarını takip etmeleri gerekiyor.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Birleşik Krallık, 31 Ocak 2020’den bu yana resmi olarak AB üyeliğinden çıkmış olmasına rağmen ülkede 2020’nin sonuna kadar AB mevzuatı geçerli olacağı için birliğin üçüncü ülkesi olarak kabul edilmektedir. Kuzey İrlanda ise Birleşik Krallığa bağlı olmasına karşın, bölgede 1 Ocak 2021 sonrasında da ürün tedarikinde AB’nin KDV mevzuatı geçerli olmaya devam edecektir. AB Komisyonu, KDV Direktifine getirilecek ve Kuzey İrlanda firmalarının vergi kimlik numaralarında kullanılacak yeni bir ülke kodu oluşturan bir değişiklik yapılmasını önerdi.

Avrupa Birliği mensubu vergi mükelleflerinin, AB tarafından onaylanan vergi numarasını kullanma ve bu numara ile ürün tedariki gerçekleştirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu nedenle, Kuzey İrlanda’ya veya bu ülkeden yapılacak ürün tedarikinde geçerli olan AB kanunu gereğince, firmaların AB mevzuatına uyumlu bir KDV kimlik numarasına sahip olması gerekmektedir. AB Üye Devletleri, ülke kodunu temsil eden bir ön ek olan Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda’ya “GB” ülke kodunu veren ISO 3166-1 standardını kullanmaktadır.

Kuzey İrlanda’da kullanılacak vergi kimlik numaraları için yeni ön ek

1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, KDV numaralarında kullanılan ortak “GB” ön eki, Kuzey İrlanda’ya ve bu ülkeden ürün tedariki yapacak olan firmalar için sorun teşkil edebilir. Bu tarihten itibaren; topluluk içi tedarik, Kuzey İrlanda’dan ürün alımı ve bu ülkeye ürün satışı konuları, AB KDV kanunu kapsamında ele alınmaya devam edecektir. Bunun sonucu olarak da Kuzey İrlandalı vergi mükelleflerinin, Avrupa kanunlarına göre belirlenecek bir AB KDV numarasına sahip olması gerekmektedir. “GB” ülke kodunun Birleşik Krallık tarafından kullanılması ve Britanya mevzuatına göre tayin edilmesi koşuluyla AB Komisyonu, Kuzey İrlandalı vergi mükelleflerinin kullanımına özel yeni “Xl” ülke kodunun bir ön ek olarak kullanılması hakkında bir öneri sunmuştur.

Geçerli bir AB vergi kimliği, topluluk içi tedarik sürecinde doğru vergi ve gümrük uygulamalarını sağlamak (ya da kolaylaştırmak) gibi birçok göreve sahiptir. AB’nin KDV hakkında bilgilendirme sistemine ev sahipliği yapan VEIS Platformu, AB’nin geçerli vergi kimlik numaralarına verdiği önemin bir kanıtıdır. Kuzey İrlanda’ya verilecek olan yeni koddan doğrudan etkilenecek ilk AB mekanizması olacak VIES sistemini AB oluşturmuştur. Bu sistem, işlemi gerçekleştiren tarafların birbirlerinin vergi kimlik numaralarını kontrol edebilmesi ve topluluk içi tedarik süreçlerinde muafiyetlerden faydalanmalarını sağlar.

AB Komisyonunun bu teklifi, Üye Devletler sistemlerini etkileyebilir. Bu teklifin kabul edilmesinin ardından yeni direktif ile Ocak 2021’den itibaren “XI” kodlu faturaları işleme almak için üye devletlerin mekanizmalarını hızlıca duruma adapte etmeleri gerekecektir. İtalya, Macaristan ve İspanya gibi sürekli işlem denetimlerini kullanan ülkelerden, söz konusu değişikliğe uygunluk amacıyla platformlarını güncellemeleri beklenebilir.

Muhasebe ve ERP sistemleri üzerindeki etkileri

Komisyondan geçtiği takdirde bu öneri, vergi mükelleflerinin muhasebe ve ERP sistemlerini etkileyecek. Bu durumda da vergi mükelleflerinin kesilen ve alınan faturalarda Kuzey İrlanda’nın göstergesi olarak “XI” kodunu işleme alması gerektirecektir. Ek olarak, birçok sistem, özelleştirilmiş işlem akışlarında kullanıcının tayin ettiği ülke kodlarının kullanımına izin vermektedir. Kullanıcı tarafından tayin edilen ülke kodları, kullanıcılar tarafından serbestçe tayin edilen ve bir ERP sistemi dahilinde desteklenen/desteklenmeyen ülkeler arasındaki akışlar gibi durumlarda kullanıcıların kendi takdirine göre kullanılan ISO kodlarıdır. Şimdiye kadar “XI” kodu da kullanıcı tarafından tayin edilen bir ülke koduydu. Bu öneri, birçok BT departmanının kullanıcı tarafından atanan ülke kodlarının kullanımını düzenleyen iç politikalarını değiştirmesine neden olabilir.

AB KDV kanunun Kuzey İrlanda’ya ve bu ülkeden hizmet tedarikinde değil yalnızca ürün tedarikinde geçerli olacağı göz önüne alındığında, Vergi dairelerinin de “XI” faturalarının vergi işlemlerinden haberdar olması gerekmektedir. Sonuç olarak firmalar, hizmet tedariki sırasında geçerli bir “GB” ülke koduyla birlikte yer almıyorsa, “XI” ülke kodunun kullanımı ya da doğrulanmasını engellemek adına iç akışlar oluşturması gerekecektir.

Avrupa Birliği Konseyinin, 9 Eylül tarihinde öneriyle ilgili açıklama yapması bekleniyor.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Serbest mesleğe sahip ve aktif olarak faaliyet gösteren tüm kişilerin, her türlü tahsilat için serbest meslek makbuzu(SMM) kullanması zorunludur. Bu makbuz, 487 ve 509 no.lu VUK Genel Tebliğleriyle, dijitalleşmiş ve zorunlu hale gelmiştir.

Serbest Meslek Makbuzu nedir?

Serbest meslek ile uğraşan bireylerin, mesleki faaliyetlerini ilgilendiren tüm tahsilatlarda düzenlemek ve kesmek yükümlülüğünde olduğu belgeye SMM denir. Hukuki olarak, fatura ve fiş muadili sayılan, değerli evrak niteliğindeki SMM, tüm hizmetlerin karşılığında tahsil edilen ücretin kanıtıdır.

SMM düzenlenmeden önce bir takım şartların sağlanması gerekir:

E-SMM’ye dönüşüm

Diğer dokümanlar gibi Serbest meslek makbuzu da e-dönüşüm sürecine girdi. 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle gönüllü olarak kullanılmaya başlandı ve 30 Haziran 2020 tarihinde ise zorunlu hale geldi.

Noterler hariç mali müşavir, avukat, doktor, mimar, mühendis ve sanatçı gibi SMM düzenleme zorunluluğu olan vergi mükellefleri şimdi e-SMM düzenlemek zorundalar. Bu uygulama ile serbest meslek erbapları artık tahsilatları için düzenleyecekleri makbuzları dijital ortamda hazırlayacak, kağıt ya da mail olarak iletecekler. Raporlamalar ise günlük olarak birlikte çalıştıkları özel entegratör üzerinden gerçekleştirilecek.

e-SMM Geçişinin Faydaları

e-SMM dijital ortamda oluşturulur, gönderilir ve saklanır. e-SMM kağıt makbuz oluşturma, kargolama ve arşivleme gibi fiziksel basamakları kaldırarak maliyeti düşürür ve serbest meslek erbaplarının verimliliğini arttırır.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

KDV açıkları genellikle dolaylı vergi toplayan ülkelerde görülür. Bu fark çoğu vergi dairesinin, işlem ve muhasebe verilerinin gerçek zamanlı ya da neredeyse gerçek zamanlı bir şekilde izlendiği Sürekli İşlem Denetimi’ni (CTC) uygulamasına sebep oldu. Fakat, gelişmiş Sürekli İşlem Denetimleri olan ülkeler bile vergi yolsuzluğu ya da var olmayan tedarik gibi durumlarla karşılaşabilir. Bu ise KDV toplama zincirinde boşluklar yaratarak önemli açıklara neden olur. Vergi mükellefleri gelen e-fatura ve e-imzaları onaylamaya alışkın olsalar da, çoğu devlet gelir kaybı ile başa çıkmak için ek onaylama gereklilikleri sunuyor.

Onaylama gereklilikleri

Geçersiz işlemler nedeniyle kayıpları kabul etmek genellikle vergi daireleri için söz konusu değildir. Bu sebeple, borcu KDV kredi zincirlerinin parçası olan diğer vergi mükelleflerine aktarmak için yöntemler uygulanır. Bu yöntemlerin genellikle yasal rejimlerde olan düz oran gerekliliklerini geçersiz kılmamaları için vergi daireleri, çoğunlukla vergi mükelleflerinin KDV ücretlerini zincirde yeniden konumlandırmadan önce ek kontrolleri yapmalarını bekler. Bu gibi onaylama gerekliliklerinin ardında yatan düşünce, ticari ortağın kanunu çiğnediğini bilen ya da bilmesi gereken vergi mükelleflerine vergi sorumlulukları yüklemektir. Bu sorumluluklar çeşitlidir. Ticari ortağın vergi kimlik numarasını kontrol etmek kadar kolay ya da KDV tutarının ticari ortaklardan biri tarafından toplandığını temin etmek kadar da karmaşık olabilir.

Vergi Numarası kontrol gereklilikleri

En basit alternatifler arasında vergi numarası kontrol gereklilikleri vardır. Bu noktada, ticaret ortakları bir işlem ya da ödeme yapmadan önce birbirlerinin vergi numaralarını onaylamalıdır. KDV bir ortağın kaybolması sebebi ile ödenmemiş ve kontroller yapılmamışsa, toplanmamış KDV diğer ticaret ortağının sorumluluğundadır. Bu yöntem topluluk içi tedariklere verilen muafiyetin, periyodik beyanlarda ilgili tarafça sağlanan doğru bilgiye dayandığı Avrupa Birliğinde ilgi çekmiş durumda. Pratikte, tedarikçiler alıcıların KDV numaralarını KDV bilgi alışveriş sistemi olan VIES platformu üzerinden kontrol etmelidirler. Bilgi hatalı ise (ya da ticaret ortağı yoksa), şirket alıcının KDV numarasının tedarik gününde VIES platformunda geçerli olduğunu kanıtlayamadığı sürece, tedarikçi aksi takdirde alıcının sorumluluğunda olacak olan KDV’nin yükümlülüğünü taşır.

Diğer onaylamalar

Bazı ülkeler kimlik kontrolünün de ötesine geçerek, vergilerin toplandığından emin olmak için ticaret yapan taraflarca yürütülecek diğer onaylamaları uygular. Burada çok farklı olmayan nokta ise, ihmalkar tarafın diğer tarafın KDV yükümlülükleri ile ortak sorumluluk aracılığıyla KDV kredi zincirindeki farklılıkları kapatacağı varsayımıdır. Örneğin, Polonya’da topluluk içi tedariklerde uygulanan VIES kontrollerinin yanı sıra, alıcılar Polonyalı vergi daireleri tarafından kaydedilmiş ve listelenmiş banka hesaplarına ödeme yapmalıdırlar. Bir vergi mükellefi, tedarikçinin onaylanmamış banka hesabına ödeme yaparsa tedarikçinin KDV yükümlülüğünden sorumlu tutulabilir. Meksika’da Sürekli İşlem Denetimlerinin (CTC) erken benimsenmesine rağmen, alıcılar tedarikçilerin onaylanmamış listesinde (örneğin, sahte fatura düzenlemiş ya da sahte işlemlerde bulunduğu düşünülen) olup olmadıklarını kontrol etmelidirler. Kara listede yer alan Meksikalı onaylanmamış şirketlerin düzenlediği faturalarda mali değer eksikleri olabileceği için KDV kredi istemini onaylayamazlar böylece alıcı KDV ücretini üstlenir.

Artırılmış verim

İş süreçleri ile birlikte ilerleyen düzgün bir KDV kredi sistemi verim için kilit noktadır. Bu sebeple, vergi daireleri doğrudan kredi-borç sistemini engelleyecek önlemler uygulamaktan kaçınmalıdır. Hindistan, vergi dairelerinin otomatikleştirilmiş vergi numarası kontrollerini gerçekleştireceği Sürekli İşlem Denetimleri (CTC) sistemine geçiyor. Yine de, ülkenin alıcıların sadece tedarikçileri mal ve hizmet vergilerini doğru bir şekilde topladıysa vergi kredisini kullanmaya hakkı olduğu mevcut çerçevesini koruması gibi bir beklenti var. Bu yaklaşım, bir taraftan vergi mükelleflerine denetim getirirken diğer taraftan ödeme olasılığına güvenemeyen ve kolayca bulunamayabilecek veri konusunda uzlaşması gereken vergi mükelleflerine çok fazla idari yükü beraberinde getiriyor.

Vergi numaralarının ve listelerinin onayı hem denetim sonrasını hem de Sürekli İşlem Denetimleri (CTC) sistemi olan ülkeleri etkileyen bir eğilimdir. Ne var ki, son sınıfa dahil olan vergi daireleri otomatik kontrol yapmak için ve işlem durumunda ilgili tarafları bilgilendirmek için sistemlerini geliştirebilirler. İtalya’da da böyle olmuştur. Merkezi e-fatura platformu olan SDI, bir faturada belirlenmiş KDV numaralarını ve bu KDV numaraları daha geniş bir KDV grubuna dahilse de, kontrol ediyor ve geçersiz veri bulunduran belgeleri geri çeviriyor. Brezilya’da da, Hindistan’da olması beklendiği gibi, bu kontroller çoklu Devlet e-fatura platformlarında yürütülüyor.

Uymamanın cezası

Bu kurallara uyulmamasının maliyeti oldukça yüksektir. Özellikle her bir yetersiz vergi numarası ve liste kontrolü tedarik ile ilişkili olan KDV tutarını saklayabileceği için beklenmeyen KDV ücretlendirmelerinden sorumlu olma riski oldukça yüksektir. Neticede, alacaklar ve borçlar hesabı sistemi eğilimi yakalamalı, ya gerekli kontrolleri kendisi yapabilmeli ya da kontrollerin tam anlamıyla yerine getirildiğinden emin olmak için hükümet platformları ya da hizmet sağlayıcıları ile entegre olabilmek için esnek olmalıdır.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Kuralların bir ağırlığı olması için, kural koyucuların kuralları ya ödül ya da ceza ile taçlandırılması gerekiyor. Vergi mevzuatı alanında kural koyucular, yani yasa koyucular ya da vergi daireleri, kurallara uyulmaması durumunda genellikle cezayı seçerler. Öyle ki, bu cezalar genel olarak şahısların kurala uygun hareket etmelerini sağlar. Bu temel kavram aynı zamanda Türk elektronik belge mevzuatında da uygulanır ve kurallara uyulmaması durumunda mükellefleri cezalandırmak üzere belirlenmiş yaptırımlar da vardır.

Cezalar iki kategori altında toplanır: E-fatura, e-arşiv faturaları ve ihracat faturaları için öngörülen cezalar; ve e-irsaliye için öngörülen cezalar.

E-fatura, e-arşiv faturaları ve ihracat faturaları kurallarına uymama cezaları

509 Sayılı Vergi Usul Kanunu Tebliği Madde 6 (tebliğ) uyarınca, aşağıda belirtilen senaryolar e-fatura (e-fatura, e-arşiv ve ihracat faturaları) gerçek tutarının ya da kayıp tutarının %10’u oranında bir ceza ile sonuçlanır. Her bir fatura için para cezası 350 TRY (yaklaşık 50 Euro) tutarından daha az olamaz ve her belge türü için yıllık olarak azami para cezası tutarı 180.000 TRY’ye (yaklaşık 25.700 Euro) kadar çıkabilir. Bu aşağıdaki durumlarda geçerlidir:

Cezalar sadece düzenleyene değil aynı zamanda fatura alıcısına da uygulanır. Bu yüzden, bu fatura alıcılarının e-fatura süreçleri konusunda dikkatli olmaları gerekir.

E-irsaliye kurallarına uymama cezaları

E-irsaliye kurallarına uymama durumunda her bir belge için 350 TRY (yaklaşık 50 Euro) para cezası uygulanır. Yıllık olarak azami para cezası tutarı 180.000 TRY’ye (yaklaşık 25.700 Euro) ulaşabilir fakat bu tutarı aşamaz. Bu azami para cezaları her yıl artarak güncellenir.

Kurallara uymama olarak değerlendirilen altı durum vardır:

Karmaşık yapılı yargı ve ağır şekilde düzenlenmiş e-belge çerçevesi ile Türkiye’de iş geliştirmek ve operasyonlarını yönetmek için, mükellefler ellerinde uyumlu e-belge işlemleri olduğundan emin olmalıdırlar. Aksi takdirde, belirtilen para cezaları uygulanabilir.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

CLASS dokunuşu: Gümrük tarifesi verilerine basitleştirilmiş erişim

CLASS – Sınıflama Bilgi Sisteminin kısaltılmış hali- Avrupa Komisyonunun yeni tek uçlu arama sunucusudur. AB’ye giren ve AB’den çıkan malların gümrük tarifesi sınıflama verilerine erişim sağlar. Vergi bilgilerini ve işlemlerini yönetmek için bütünleştirilmiş bir yaklaşım geliştirmede de son adımdır. Mallar bir AB sınır kapısında beyan edildiğinde, Kombine Tarife (“CN”) ya da bir Üye Devletin yurt içi sınıflaması uyarınca gümrük vergisi transit belgelerine göre sınıflanmalı ve beyan edilmelidirler. CLASS, gümrük vergilerinin doğru oranlarına ve uygulanan tarife dışı engellerin detaylarına kolay erişim sağlar. Ayrıca şunları da sağlar:

CLASS’ı kullanmak, gerekli gümrük vergisi bilgilerini elde etmek için farklı konumlar, formatlar ve dillerde birden çok kaynağa güvenmek zorunda kalmadan işletmelere kayda değer bir zaman kazandırır. Zaman kazanmak ise daha hızlı bir tedarik zinciri karar verme sürecinin yanı sıra daha az idare ve maliyet ve dolayısıyla daha etkin mal nakliye süreci demektir.

Yeni bir Birleşik Krallık global gümrük tarifesi

Tesadüfen, Birleşik Krallık Hükümeti neredeyse CLASS’ın sunulması ile aynı zamanda Birleşik Krallık Küresel Gümrük Tarifesi (“UKGT”) rejiminin ayrıntılı tasarısını duyurdu. UKGT, Birleşik Krallığın Brexit dönüşümü sona erdiğinde (mevcut durumda 31 Aralık 2020 tarihinde sona ermesi bekleniyor) AB Ortak Gümrük Tarifesinin yerine getireceği rejimdir. Euro yerine Birleşik Krallık pound para birimine vergi değeri uygulayan UKGT, denizaşırı şirketler için Birleşik Krallığa mal ithalini daha basit ve ucuz bir hale getirmelidir. Altı binden fazla tarife kategorisi ve oranında düşürme ve basitleştirme gerçekleştirir (örneğin, tam yüzdelerde yuvarlama oranı), ve çok çeşitli mallarda vergilerin tamamen kaldırılması dâhil, AB Ortak Gümrük Tarifesinden daha düşük bir tarife rejimidir. Amaç işletmeler için gümrük yönetimini kolaylaştırmak, tüketici tercihlerini genişletmek ve küresel çapta ticaret yapan Birleşik Krallık işletmeleri için rekabet gücünü artırmaktır. Tartışmalara yol açan adımlardan biri, hükümetin gereksiz olarak gördüğü gıda ürünleri üzerindeki 13.000’den fazla vergi çeşitliliğini kaldıran AB tarife cetvelinin terk edilmesidir. Kalan tarifeler Birleşik Krallığın özellikle rekabet gücünün yüksek olduğu tarım, otomotiv ve balıkçılık gibi özel stratejik sanayilere destek olmak üzere hedeflenmiş ve ayrıca rekabet gücünü ve “yeşil” enerjilerin ve ilgili ürünlerin kullanımını artırmak üzere planlanmış durumdadır.

UKGT tarafından bildirilen basitleştirmeler, Brexit sonrası gümrük idaresi maliyetlerinde beklenen artışı İngiltere’deki işletmeler için dengeleyebilir. Özelikle Birleşik Krallık-AB arasında devam eden ticaret görüşmelerinin sonucu anlaşmasız ayrılık olduğu takdirde, Birleşik Krallık ürünleri AB ülkelerine girişte eşit düşük oranlara tabi olamayabileceğinden ithalat gümrük tarifesi için yapılacak stratejik değişikliklerin Birleşik Krallıktaki işletmelere zarar verip vermeyeceği net değildir. Diğer taraftan, net olan bir konu ise tüm bu değişikliklerin işletmeleri, gelecek seneden itibaren tedarik zincirlerini gözden geçirmek ve satış fiyatları ve kar oranlarını incelemek için Birleşik Krallıktan ithalat ya da Birleşik Krallığa ihracat yapmak üzere harekete geçirmesidir. İthalat KDV oranı vergi içeren fiyatlar üzerinden hesaplandığı için ayrıca ithalat KDV muhasebesi ve nakit akışında sonuçları olabilir.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Artan vergi kontrolü ve maliyet azaltımına çözüm üreten e-fatura kavramı, dünyanın yeni alanlarına yayılıyor. Hem devletler hem de işletmeler e-faturanın faydalarının farkında olduğu için, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da e-fatura rejimlerini benimseyen ülke sayısı artıyor. Bu bölgelerdeki bazı ülkeler e-faturayı çoktan benimsemiş olsalar da diğer ülkeler Sürekli İşlem Denetimi (CTC) sistemlerini benimseme aşamasındalar. Bu bölgelerdeki ülkeler farklı yaklaşımlar izleseler de asıl amaç aynı: Vergi kontrolünün dijital dönüşümü.

Orta Doğu

Orta Doğu’da birçok değişiklik oluyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Umman ve Katar zaten e-faturayı yürürlüğe koydular. Ocak 2018’de, KDV’nin uygulanmaya başlamasının ardından Suudi Arabistan, ESAL adlı ulusal bir elektronik faturalama platformunun kullanılmasını da teşvik etmeye başladı. Umman ve Katar henüz KDV uygulamıyor, ancak uygulamaya başladıklarında e-fatura bu ülkeler için daha önemli bir hâle gelecek. CTC rejimlerini kullanmaya hazırlanan bölgedeki diğer ülkeler ise onlar için örnek teşkil edecek.

Ürdün’de vergi dairesi, farklı ülkelerdeki CTC rejimlerini analiz etmek için araştırmalar yapıyor. Bu da, çok yakında yeni bir CTC e-fatura sistemini piyasaya tanıtma niyetinde olduklarına dair güçlü bir işaret.

Son zamanlarda, İsrail de yeni CTC rejimi planları olduğunu açıkladı. Muhasebe yazılımı sağlayıcılarına, önümüzdeki süreçte CTC rejimine hazırlıklı olmaları için tavsiyelerde bulundu. İsrail’in bir CTC rejimini benimsemesinden sonra, bölgedeki gelişmeler domino etkisi gibi ardı ardına gelecektir.

Kuzey Afrika

Tunus, e-faturada konusunda bir öncüdür. 2016 yılından bu yana, faturaların elektronik ortamda düzenlenmesi Mali Hukuk çerçevesinde yürürlüğe konmuştur ve daha büyük vergi mükellefleri için e-fatura zorunlu hâle getirilmiştir. Tunus e-fatura rejimine göre, e-faturalar devletin atadığı bir otorite tarafından kaydedilmek zorundadır. Bu nedenle de CTC çerçevesine dâhil edilir.

CTC sistemine doğru hızla ilerleyen bir diğer ülke de Mısır. Mısır Hükümeti, bir süredir CTC rejimlerine yönelik olan en iyi uygulamaları değerlendiriyor. Son olarak, Nisan 2020’de ülkede kayıtlı tüm işletmeler için e-faturayı zorunlu kılan bir kararname yayınlandı. Ancak, e-fatura sisteminin detayları henüz açıklanmadı. Mısır Vergi İdaresi; uyulması gereken teknik kontroller ve koşullar ile e-fatura sisteminin uygulanma aşamalarını açıklayacak.

Fas da farklı e-fatura sistemlerini takip ediyor. Mısır’ın e-fatura girişimlerinden sonra, Fas Hükümeti ülkeye kayıtlı vergi mükellefleri için e-faturayı zorunlu kılma yönünde benzer bir adım atmaya hazırlanıyor.

Tüm biçim ve versiyonları ile e-faturanın, önümüzdeki yıllarda CTC rejimlerinin uygulanmasının beklendiği Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da giderek daha popüler hâle gelen bir eğilim olduğu açıktır. Alınan tedbirlerde benzerlikler olsa da vergilendirme, vergi kontrol zorlukları ve yasal kültür söz konusu olduğunda her ülkenin kendine özgü özellikleri vardır. Bunun sonucu olarak, her rejimde çeşitlilikle karşılaşılabilir.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.