COVID-19 krizi ilk ortaya çıktığında küresel işletmeler üzerinde nasıl etkileri olacağı bilinmiyordu. Zaman geçtikçe ve periyodik olarak yoğunlaşarak devam eden kısıtlamalar belirlendikçe, koronavirüsün hem kişisel hem de işletmeler için sonuçlarının uzun ömürlü olacağı daha açık hale geldi.
Daha fazla dalgalanma ve durgunluk tehdidi sürerken, teknoloji hem hükumetler hem de iş dünyası için mevcut durumun daha net bir resmini elde etmeye yönelik benzersiz bir fırsat sunuyor. Dijital vergi beyannameleri ve gerçek zamanlı raporlama, güncel finansal bilgi sunuyor; birçok vergi dairesi de dijitalleştirme planlarını hızlandırıyor.
Ekonomik çekişmelerin ortasında hem en güçlü hem de kullanması en zor araç netlik. Teknoloji bu aracı kullanmayı mümkün hale getiriyor.
Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşmiş süreçlerin benimsenmesi, makro düzeyde kaybedilen vergiyi ölçmek için bir fırsat sunuyor. Halihazırda sürekli işlem denetimi (CTC) uygulayan ülkeler, krizde kaybedilen gelirlere ilişkin içgörüye sahip olmanın avantajına sahip. Bu yılki olaylar, ekonomik iyileşmenin ayrıntılı verilere erişime bağlı olduğunu ve bir ülkenin ekonomik sağlığına ilişkin doğru zamanda, panoramik bir dijital görünüme sahip olmanın faydalarını vurguladı.
Uyumluluğun dijitalleştirilmesine öncülük eden Latin Amerika’da, ekonomideki tüm işlemler için sıralı fatura verilerine erişim sayesinde kriz sırasında kilit noktalarda oldukça ayrıntılı COVID-19 etki analizi raporları yayınlandı. Bu verilerin doğrudan alınması ve kalitesine ek olarak, ülke ekonomisinin tamamını veya çok büyük bir bölümünü kapsıyor olması gerçekten çığır açan bir gelişme.
Salgından önce sürekli işlem denetimine (CTC) yönelik başlayan eğilim, önceden düşünülenden daha hızlı katalize edildi. CTC’lerin avantajları daha önce açıkça görülmüş olsa da, EY’nin en erken 2024 yılına kadar tam bir ekonomik toparlanma sağlanamayacağına dair tahminleri ile birlikte, işletmelerin ve devletlerin durumu izlemesi için rakipsiz bir mekanizma sunmaları daha büyük önem taşımaya başladı.
Sürekli ve dinamik değerlendirmeler, devlete ve ticari karar alma süreçlerine bilgi sağlayan temel araçlar olarak kabul edildiği için dijitalleşmenin faydaları daha önemli hale geldi. Periyodik olarak özet beyan göndermek yerine, ticari işlemlerin fiili fatura verilerini gerçek veya gerçek zamanlıya yakın olarak doğrudan devlet platformlarına (B2G) gönderen firmalar, giden faturalarını anlık olarak görüntüleyebiliyor. Buna karşılık, devletler de dijital araçları kullanarak genel KDV kaybına dayalı makro resmi daha doğru bir şekilde ölçebiliyor.
Arz ve talebin evrimini ortaya çıkaran canlı bir gösterge panosunun avantajları açık; bu sayede gerçek zamanlı olarak stok hareketleri, ithalat/ihracat ve fiyat dalgalanmaları izlenebiliyor. Bunlara ve diğer birçok veri noktasına ilişkin içgörüye sahip olmak, bir ekonomide sunulan ve satılan mal ve hizmet alt kategorilerinin ayrıntılarının derinlemesine analiz edilebilmesine olanak tanıyarak işletmeler ve devletler için daha net görünürlük sağlıyor. Bu tür veriler, belirsizliği ortadan kaldırarak şirketlerin ve yetkililerin riskleri azaltmasının yanı sıra, politika ve yatırım kararlarıyla bağlantılı fırsatları belirlemesine de olanak tanıyor.
Genel itibariyle ülkeler, kaybı gerçek zamanlı olarak görebildikleri takdirde, şimdiki gibi sağlam veriler olmadan bilgiye dayalı tahminlere güvenmek yerine, değişen davranışları ve pazar boyutunu izleyebiliyor. Ne de olsa, sonraki senaryoları etkili bir şekilde planlamak için şu anda neler olup bittiğini anlamak çok önemli.
Hem küçük hem de büyük işletmeler, mali faaliyetlerini ve mali ayak izlerini kanıtlama konusunda aynı kurallara tabi; bu sebeple vergi ölçümü, bu sıkıntılı zamanların yarattığı gerçek zararın çok önemli bir göstergesi.
Gelişmiş tedarik ve değer zincirlerinin tümü karmaşık bir ağda yer alıyor ve her düzeyde yoğun bir bağımlılık yaratıyor. Bu iklimde başarılı bir şekilde hayatta kalmak için gelişmeleri meydana geldikleri esnada izleyebilmek büyük önem taşıyor. Bireysel dijital faturaları ve diğer önemli ticari verileri yakından takip etmek, vergi dairelerine kaç firmanın hala ayakta olduğunu, daha geniş bir seviyede ise hangi ekonomilerin ciddi anlamda sıkıntıda olduğunu geçerli ve doğru bir şekilde gösteriyor.
Krizden önce de zaten endişe kaynağı olan büyük vergi açıkları, artık tüketim vergisi oranlarındaki indirimler ve ekonomik hareketsizlikle bağlantılı diğer mali teşviklerin hem kısa hem de orta vadeli gelir tahsilatı üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olması nedeniyle daha da önem kazanıyor. Vergi açığını ölçmek ve hatta azaltmak giderek daha önemli hale gelecek.
Verilere erişim, karmaşık ağları çözmeye yardımcı olacak ve hem durgunluk sırasında hem de durgunluktan çıktıktan sonraki adımların daha iyi anlaşılmasını sağlayacak. Küresel bir ortamda faaliyet gösteren ortaklıklara yatırım yapmak, iş dünyası ve hükumetler için ekonomik iyileşmeye giden yolun haritasını çıkarmak üzere gereken bilgiyi sağlamaya destek olacak. Piyasaları ve üzerlerindeki etkileri anlamak, vergi daireleri için açık bir öncelik ve bunun için de gelişmeleri anında takip eden bir veri analizi çok önemli.
Tüm ekonomiler halihazırda yıkıcı bir açıkla ve kar kaybıyla karşı karşıya olduğu için, teknolojinin bize iyileşme için ihtiyaç duyduğumuz net vizyonu sağlamaya devam etmesi gerekiyor. İçgörü teknolojisinin makro düzeyde sunabilecekleri benzersiz. Bununla birlikte mikro düzeyde bile bireyler, stratejik kararları ve gelecekteki yatırımları yönlendirmek için bu verileri kullanabilir ve sürekli bir işlem kaydı tutabilir. Dünya ekonomilerinin birçoğunun önündeki ekonomik yol zorlu görünürken, teknoloji ve gerçek zamanlı veriler daha net bir geleceğe yönelik potansiyel sunuyor.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
2020 yılı, e-dönüşüm uygulamalarına zorunlu geçiş açısından önemli bir yıl oldu. 2021 yılı da benzer bir trendle vergi mükelleflerinin çeşitli e-belgelere zorunlu geçiş yapacağı bir yıl olacak.
Zorunlu e-belge geçişi gerçekleştirecek veya destek aldığı servis sağlayıcısında değişiklik yapacak firmaların e-dönüşüm uygulamalarının entegrasyon süreçlerine hâkim olmaları gerekiyor.
E-dönüşüm uygulamalarına entegrasyon öncesinde ve sonrasında dikkatli edilmesi gerekenler, bu uygulamaların sağladığı avantajlar ve veri güvenliği tüm detayları ile webinarımızda anlatıldı.
Neler Anlatıldı?
Yayın kaydını buradan izleyebilirsiniz.
Türkiye’de Covid-19 salgının şirketlere olan etkisi minimize edilmeye devam ediyor. Çalışanı ve işvereni koruyan İşçi Çıkarma Yasağı, Nakdi Ücret Yardımı ve Kısa Çalışma Ödeneği gibi imkanlara yenileri eklendi.
01 Temmuz 2020 tarihinden önce kısa çalışma ödeneği (KÇÖ) veya nakdi ücret desteği başvurusunda bulunan ve bu desteklerin sona ermesi ile normal çalışma süresine dönen özel sektör iş yerleri için 7252 sayılı kanun teşvik yayımlandı.
Covid-19 etkisi tüm dünyada devam ederken Türkiye de bu etkileri azaltabilmek için yeni teşvikler yayımlamaya devam ediyor. Webinar kaydını izleyerek firmanızın yararlanabileceği tüm teşvikleri uzmanlarımızdan öğrenebilirsiniz
Neler Anlatıldı?
Yayın kaydını buradan izleyebilirsiniz.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı Genel Tebliğ ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamını 2020 yılında hem uygulama olarak hem de mükellefler açısından genişletmişti.
GİB’in Genel Tebliğ’i sonrasında 2020 yılı, e-dönüşüm uygulamalarına zorunlu geçiş açısından önemli bir yıl oldu. 2021 yılı da benzer bir trendle vergi mükelleflerinin çeşitli e-belgelere zorunlu geçiş yapacağı bir yıl olacak.
E-fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin e-arşiv fatura kullanımı zorunlu olduğundan, 509 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereğince, 2020 ve takip eden yıllarda brüt satış hasılatları 5 milyon TL ve üzeri olan tüm firmalar ilgili hesap dönemini izleyen mali yılın yedinci ayından itibaren e-fatura uygulaması ile e-arşiv fatura uygulamasına da geçmek zorundalar.
1 Temmuz 2020 tarihinde zorunlu olarak e-fatura ve e-arşiv fatura uygulamasına geçen firmalar dönemsellik gereği 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle zorunlu olarak e-defter uygulamasına tabi olacak.
2020 yılında satış hasılatı 5 milyon TL ve üzeri olan firmalar ise 1 Temmuz 2021 tarihi itibariyle e-fatura ve e-arşiv fatura; 1 Ocak 2022 tarihi itibariyle de e-defter kullanmak zorunda olacaklar.
Geride bıraktığımız 2020 yılında, e-defter konusunda GİB bazı güncellemeler getirdi. Yeni uygulamalar arasında e-defterlerin berat dosyalarının aylık veya geçici vergi dönemleri bazında yüklenebilmesi imkânı yer alıyor. Mükellefler isterlerse aylık bazda, isterlerse de üçer aylık dönemlerde defter gönderimi yapabilecekler.
Bununla beraber, e-defter dosyaları ile bunlara ilişkin berat dosyalarının ikincil kopyalarının GİB’in bilgi işlem sistemlerinde saklanması zorunluluğu da geldi. 2020 yılı e-Defter ve berat dosyalarının ikincil kopyalarının GİB’in bilgi işlem sistemlerine aktarım zamanları şu şekilde:
GİB tarafından yayımlanan 509 sayılı Genel Tebliğ uyarınca tarifeli yolcu taşımacılığı yapan işletmelere e-bilet uygulamasına geçme zorunluluğu getirilmiş ve ilgili firmalara 31 Aralık 2020 tarihine kadar hazırlık süreçlerini tamamlamaları bildirilmişti.
Şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan işletmelerin 1 Ocak 2021 itibariyle e-bilet uygulamasına geçmeleri zorunlu oldu. 2021 ve takip eden yıllarda faaliyetlerine başlayan işletmeler ise faaliyete başladıkları ayı izleyen dördüncü ayın başından itibaren e-bilet kullanmak zorunda olacaklar.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Günümüz iş dünyasında şirketlerin, iç işlerine odaklanabilmek için dış kaynaklı kurumlardan destek alması oldukça yaygındır.
Regülatif entegrasyonlar, dış kaynaklı destek alırken dikkate alınması gereken önemli konulardan biridir. Bu kapsamda şirketler, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından belirlenen koşulları sağlayarak kazandıkları yetki ile mükellef adına e-fatura, e-defter, e-arşiv fatura, e-irsaliye gibi elektronik kayıtları oluşturabilen özel entegratörler ile çalışmaktadır.
Söz konusu süreçte yaşanabilecek aksaklıklar firmalarda büyük yaptırımlara neden olabileceği için entegratör seçiminde hassas davranılması büyük önem arz etmektedir.
E-dönüşüm servis sağlayıcısının değiştirilmesine karar verdikten sonra, herhangi bir sorun yaşamadan sorunsuz bir geçiş sağlamak için aşağıdaki süreci göz önünde bulundurmanız önemlidir.
Yeni bir e-dönüşüm sağlayıcısına geçiş zor bir görev gibi gelebilir ancak bu adımları takip etmek, geçişin mümkün olduğunca sorunsuz olmasını sağlayacaktır.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Sürekli gelişen ve büyüyen, yeniliği ve teknolojiyi takip edebilen firmalar için oldukça cazip fırsatlar sunan e-ticaret alanında bir operasyon başlatmayı düşünüyorsunuz ya da e-ticaret operasyonunuza yeni başladınız; peki e-dönüşüm adına neler yapmanız gerektiğini biliyor musunuz?
Türkiye’de faaliyet gösteren e-ticaret işletmelerinin; dijital vergi dönüşümü çağında varlıklarını sürdürerek başarılı olabilmeleri için dijital vergi stratejilerini hızla uygulamaya geçirmeleri gerekiyor. Bu konuda yapılması gereken tüm hazırlıklar, kullanılması zorunlu e-belgeler ve ilgili başvuru süreçleri, e-ticarette e-belgelerin operasyonu ve gerekli durumlarda iptal-iade senaryoları Sovos Türkiye webinarında tüm detaylarıyla paylaşıldı.
Neler Anlatıldı?
Yayın kaydını buradan izleyebilirsiniz.
17 Kasım 2020 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 7256 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen yeni teşvikler işverenlere ve çalışanlara destek sağlayacaktır.
Nihai halini SGK’nın belirleyeceği teşviklerin her birinin başvuru ve yararlanma şartları farklılık göstermektedir.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen yeni madde, işsizlik ödeneği alanların işe girmesi durumunda çalışana İşsizlik Sigortası Fonu tarafından destek sağlanmasını kapsamaktadır. İşsizlik ödeneğinden yararlanan, işten ayrılmasını takip eden 90 gün içinde işe başlayan çalışanın bu teşvikten yararlanabilmesi için bu iş yerinde işe girdiği tarihten itibaren 12 ay kesintisiz çalışması gerekmektedir.
Bu teşvikin tutarı, sigorta priminin esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanacaktır. Uzun vadeli (MYÖ-malullük, yaşlılık ve ölüm) sigorta primlerinin işveren ve sigortalı hisselerinin tamamı İşsizlik Sigortası Fonu tarafından çalışana destek sağlanacaktır. Teşvikin süresi sigortalının işe başladığı tarihten önce yararlandığı en son işsizlik ödeneği süresi kadar olacaktır.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen Geçici-27.Maddeyle getirilen yeni teşvikten, 1 Ekim 2020 tarihi itibarıyla SGK’ya bildirilen sigortalılar arasında olmayan, 1 Ocak 2019 ila 17 Nisan 2020 tarihleri arasında 4857/25-II numaralı bendi dışında iş akdi sona eren veya (sigortasız) kayıt dışı olarak çalıştırılmaya devam edilen çalışanlar yararlanabilmektedir. Bunun yanı sıra çalışanın, maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden 30 iş günü içerisinde en son çalıştığı veya halen kayıt dışı olarak çalıştığı işverenine başvuruda bulunması gerekmektedir. SGK’dan yaşlılık ya da emekli aylığı alan ya da yabancı uyruklu çalışanlar bu teşvikten yararlanamamaktadır.
Bu destekten yararlanan sigortalıların yarısından her birini, bu maddenin uygulama süresinin sona ermesinden itibaren, destekten yararlandığı ortalama süre kadar fiilen çalıştırmakla yükümlüdür. Bunun yanı sıra aynı sigortalı için destekten yararlanılan süre boyunca, diğer sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerinden yararlanılamayacaktır.
Teşvikin tutarı, sigortalının fiilen çalıştırılması halinde prim ödeme gün sayısının 44,15 TL ile çarpımı ile bulunacaktır. Sigortalının işe başlatıldıktan sonra ücretsiz izne ayrılması durumunda çalışana günlük 39,24 TL nakdi ücret desteği (NÜD) sağlanacaktır. Bu tutardan, damga vergisi hariç herhangi bir ek kesinti yapılmayacaktır. İşçinin iş başvurusunun işveren tarafından kabul edilmemesi halinde; çalışanın düzenli sosyal yardım almaması şartıyla, hane başına günlük 34,34 TL destek verilecektir. Teşvikin destek süresi 30 Haziran 2021’de sona ermektedir.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen yeni teşvikten 1 Ekim 2020 tarihi itibarıyla SGK’ya bildirilen sigortalılar arasında olmayanlar yararlanabilmektedir. Bunun yanı sıra Ocak 2019 ile Nisan 2020 arasındaki dönemlerde 5510/4-1 (a) bendi kapsamındaki uzun vadeli sigorta kollarından en az sigortalı bildirimi yapılan dönemdeki çalışan sayısına ilave olarak bu teşvikin yürürlüğe girdiği tarihten sonra işe alınmış olanlar için de geçerlidir. SGK’dan yaşlılık ya da emekli aylığı alan ya da yabancı uyruklu çalışanlar için bu teşvik uygulanmamaktadır.
Teşvikin tutarı işe alınan çalışanın fiilen çalıştırılması halinde, prim ödeme gün sayısının 44,15 TL ile çarpımı sonucunda bulunmaktadır. İşverene sağlanan destek tutarı işverenin prim borçlarından mahsup edilecektir. Tutar, işe başlatılıp ücretsiz izne ayrılan çalışan için günlük 39,24 TL nakdi ücret desteğidir. Bu tutardan Damga Vergisi hariç herhangi bir ek kesinti yapılmayacaktır. Teşvikin destek süresi 30 Haziran 2021’de sona ermektedir.
Sovos, kanunları takip ederek müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik hizmetler sunma konusunda on yılın üzerinde deneyime sahiptir.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından 19 Ekim 2019 tarihinde yayımlanan Genel Tebliğ ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamı hem uygulama hem de mükellefler açısından genişledi. Bu kapsamda yıllık cirosu 5 milyon TL ve üzeri olan işletmeler için e-fatura uygulaması ve beraberinde e-arşiv fatura kullanımı zorunlu oldu.
2020 yılı içinde brüt satış hasılatı 5 milyon TL ve üzeri olan mükellefler için de 1 Temmuz 2021 itibariyle e-arşiv faturaya geçiş zorunluluğu geliyor.
E-arşiv fatura dijital ortamda oluşturulabilen ve e-fatura mükellefi olmayan kişilere elektronik fatura gönderimini mümkün kılan bir e-belgedir.
GİB’in yayımladığı tebliğ’e göre;
E-arşiv fatura uygulamasına dahil olmayan mükelleflerce, 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren vergi mükellefi olmayanlara düzenlenecek faturaların vergiler dahil toplam tutarı 30.000 TL’yi veya vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından vergiler dahil toplam tutarı 5.000 TL’yi aşması halinde faturanın e-arşiv fatura olarak GİB Portalleri üzerinden düzenlenmesi zorunludur.
GİB tarafından yayımlanan kılavuza göre, e-arşiv fatura uygulamasına üç farklı yöntem ile entegre olunabilir.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler neticesinde, ticari kurum ve kuruluşlar yürütülen finansal süreçleri kontrollü olarak elektronik ortama taşımaya başladılar. E-dönüşüm uygulamaları ile kurumların finansal süreçleri düzenlenerek iş verimlilikleri arttırıldı. Türkiye’deki e-dönüşüm sistemi, e-fatura, e-defter, e-arşiv, e-bilet, e-mutabakat ve e-irsaliye gibi uygulamaları kapsamaktadır.
En son yayınlanan tebliğe göre, 2018 veya 2019 hesap dönemleri brüt satış hasılatı 5 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler e-fatura ve e-arşiv fatura zorunlu geçişlerini 1 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla gerçekleştirdiler. 2020 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 5 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler ise ilgili hesap dönemini izleyen yılın yedinci ayının başından itibaren, e-fatura ve e-arşiv uygulamasına geçmek zorundadırlar.
E-fatura ile e-arşiv fatura arasındaki ayrıştırıcı özelliklerin en önemlileri aşağıdaki gibidir:
Dijital dönüşüm ile sıklıkla duyulan e-arşiv, kâğıt faturanın hazırlanma, basım ve gönderim maliyetini ciddi oranda azaltırken sağladığı diğer faydalar şöyledir:
E-arşiv fatura sistemi, uluslararası standartlara uygun bir politika izleyerek firmaların çağa ayak uydurmasını mümkün kılar.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
7252 sayılı Normalleşme Teşviki, mücbir sebep olarak dünya genelinde yaşanan salgın hastalık sebebiyle 01 Temmuz 2020 tarihinden önce kısa çalışma ödeneği (KÇÖ) veya nakdi ücret desteği başvurusunda bulunan ve bu desteklerin sona erdirilmesi ile normal çalışma süresine dönmüş özel sektör iş yerlerini kapsamaktadır. Teşvik, sadece normal çalışma düzenine geçmiş işverenler için geçerlidir.
Teşvik, kısa çalışmanın/nakdi ücret desteğinin sona erdiği tarihi takip eden aydan itibaren üç aylık bir zaman dilimini kapsamaktadır. Örnek olarak Mayıs ayında normal çalışmaya başlayanlar bir ay, Haziranda iki ay, Temmuz ayındakiler ise üç ay destekten faydalanabilirler. Bu sürenin daha sonra faaliyete başlayan işyerleri için 31 Aralık 2020 tarihini geçmemesi gerekmektedir.
KÇÖ gün sayısının 30 gün ile çarpımı sonucu elde edilen tutarın kısa çalışma süresi gün sayısına oranı ile teşvik tutarı elde edilir.
Kurumlar, normal çalışmaya geçerek teşvikten yararlandıktan sonra tekrar kısa çalışmaya geçiş yapabilir. Bu sürede ise 7252 teşviki uygulanmaz. Tekrar normal çalışmaya geçtiğinde kalan süresi kadar yine teşviki kullanabilir.
Bu yeni teşvikten faydalanan personeller 5510 – 27103 – 17103 gibi diğer teşviklerden faydalanamaz. Teşvik hesaplaması yapılırken, en fazla hangi teşvik indirim sağlıyor ise o teşvikin tercih edilmesine bu yüzden dikkat edilmelidir.
Güncel SGK Teşvik kanunları hakkında detaylı bilgi almak için SGK Teşvik Rehberi’ni indirebilir, haberler ve son gelişmeler için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Son on yıla damgasını vuran teknoloji, şirketleri ve ekonomileri de büyük ölçüde etkiledi. Farklı sektörlerde yapılan inovasyon çalışmaları, altyapı güçlendirmeleri ve Endüstri 4.0 kavramı şirketlerin ajandalarına hızla girdi. Bilgi kaynaklarına ulaşma hızı, yorumlama ve raporlama becerisi şirketlerin geleceğe ilişkin öngörülerini tıpkı sanayi devriminde olduğu gibi bambaşka bir noktaya taşıdı.
Günümüzde bilgiye erişim şirketler için çok kolaylaştı. Şirketler büyük veri sayesinde geleceklerini stratejik olarak tasarlarken, gerçek kişiler ise satın aldıkları ürün ve hizmetler hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olabiliyor. Ancak büyük verinin tek paydaşı yalnızca kişiler ve şirketler değil. E-dönüşüm sürecinde kamu kurumlarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Türkiye’de e-dönüşüm süreci uzun yıllardır devam ediyor. Özellikle son on yıldaki güncellemeler ile Türkiye, başta Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) ve bakanlıklara bağlı diğer kurumlar vasıtasıyla globalleşen dünyada adından sıkça söz ettirir oldu. Uzun yıllar önce vergi mükelleflerinin hayatına giren e-fatura, bugün birçok ülkenin gerçekleştirmek istediği dijital dönüşüm yolculuğuna rehberlik etti. Türkiye’de e-dönüşüm çözümleri üreten şirketler çeşitli ülkelere yazılım ve hizmet ihracatı yapar oldu.
Kamu kurumlarının farklı alanlarda uygulamaya geçirdikleri düzenlemelerin bildirimi tebliğler aracılığıyla devam ediyor. GİB ise elektronik uygulamalarda kazandığı tecrübeleri yeni regülasyonların uygulanmasında kullanıyor. Yayımlanan taslak tebliğ ve kılavuzlar, şirketlerin bu karşılıklı öğrenme ve dönüşüm sürecine uyumunu kolaylaştırıyor.
Başkanlığın hayata geçirdiği regülasyonların en temel amacı vergi kayıplarını önlemek. GİB bu sayede;
GİB bu süreçleri, vergi dairelerini dijitalleştirme, beyanname sistemlerini güçlendirme, e-dönüşüm süreçlerini artırma gibi hizmetlerle sağlıyor. GİB’in son yayımladığı 509 nolu tebliğ güncelleme taslağı, Türkiye’nin bu süreçteki amacını daha net gösteriyor. Türkiye’de e-fatura ve benzer uygulamaların yaygınlaşması ile beraber yakın gelecekte BA/BS beyannamelerine de ihtiyaç kalmayabilir.
E-Dönüşüm uygulamaları, çevremize ve ekosistemimize sağladığı katkıdan dolayı sosyal sorumluluk projeleri ile de yakından ilgili. Ekonomiler hızla büyürken, çevreye duyarlılık azalabiliyor. Önceleri ciltlerce basılan defterlerin aksine e-belgelerin sağladığı fayda muhasebe süreçlerinin hızlanmasının ve sarf giderlerinin azalmasının çok ötesinde… Milyonlarca ağacın kâğıda dönüştürülmesinin önüne geçen e-dönüşüm, ormanları ve dolayısıyla tüm canlıları koruyarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünyayı mümkün kılıyor.
Dönüşümün sadece e-fatura, e-defter ve e-irsaliye ile sınırlı kalmaması; e-SMM, e-müstahsil makbuzu, e-dekont, e-bilet, e-gider pusulası, e-adisyon gibi uygulamaların da bu sürece katılması ise Türkiye’deki regülasyonlara bakışı ve varılmak istenen noktayı kesin bir şekilde gösteriyor.
Şimdi ise şirketler e-dönüşümü hızla içselleştirerek sorumluluğu devralıyor ve düzenleyici kurumlara yön veriyorlar. Bu da gerçekleştirilmek istenen amaca giden en hızlı ve zahmetsiz yolun temelini oluşturuyor.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) e-dönüşüm kapsamında belirlediği yeni düzenlemeler ardı ardına hayata geçti. Herhangi bir malın sevkiyatı gerçekleşmeden önce düzenlenmesi zorunlu olan e-irsaliye belgesine ilişkin yeni düzenleme de 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Yeni düzenlemeye göre belli işletmeler, ciro eşiğine ve faaliyet gösterdikleri sektöre bağlı olarak e-irsaliye uygulamasını kullanmaya başladılar. Yeni düzenlemeyle ilgili mükelleflerin en çok merak ettiği konu ise, alıcısı belli olmayan ya da alıcısı e-irsaliye kullanıcısı olmayanlara düzenlenen e-irsaliyelerin nasıl yönetileceği konusu.
Türkiye içinde belli bir malı taşımak için yasal olarak e-irsaliye oluşturmak gerekiyor. İşletmeler, alıcının e-irsaliye uygulamasına kayıtlı olmadığı, alıcının kim olacağının belli olmadığı ya da ne miktarda mal alacaklarının belirsiz olduğu senaryolar ile karşılaşabilirler.
Bu senaryolar karşısında GİB, mükellefler için çözüm olarak “Sanal Alıcı” uygulamasını sunuyor. Mükelleflerin karşılaştıkları senaryolar, belge üzerindeki alıcı VKN alanı ile birbirlerinden ayrışıyor. Malı kimin teslim alacağının bilinmediği durumlarda kolayca e-irsaliye oluşturabilmek için sistemdeki “Muhtelif Müşteriler” seçeneğini kullanmak gerekiyor. Muhtelif Müşteriler e-irsaliyesinde unvan alanına “Muhtelif Müşteriler” yazılırken, VKN alanına ise “5555555555” numarasını girmek gerekiyor.
Özellikle ihracatla uğraşan işletmelerin karşılaştıkları bir senaryo da malın gönderildiği alıcının sisteme kayıtlı olmaması. Bu işletmelerin, yurt dışına gönderdikleri mallar için aynı Türkiye içinde olduğu gibi e-irsaliye keserek bildirimde bulunmaları gerekiyor. Alıcının sisteme kayıtlı olmaması durumunda mükellefler, özel entegratörlerin sunmuş olduğu sistemde alıcı olarak “Gelir İdaresi Başkanlığı e-İrsaliye Sanal Alıcısı” seçeneğini kullanıyor ve VKN bölümüne “3900892152” yazarak gönderi yapıyor. Bu gibi senaryolarda, e-irsaliyeler alıcısına sistem içinden iletilemese de düzenleyici tarafından e-posta gibi elektronik ortamdan ya da kağıt çıktı aracılığıyla teslim edilebiliyor.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Devlet, muhtasar hizmet beyannamesini ve sgk beyannamelerini birleştirdi. Bu gelişme, 01 Mart 2020 tarihinde duyurulmuştu ancak olağanüstü hal dolayısıyla işleme geçmesi günümüzü buldu.
SGK ve muhtasar hizmet beyannamesi verecek olan şirketlerin, Muhtasar ve Prim Hizmetleri Beyannamelerini (MUHSGK) hazırlayıp, cari ayı takip eden ayın 26’sına kadar Gelir İdaresi Başkanlığı’na(GİB) göndermesi gerekiyor.
Muhtasar beyannamesi, Gelir Vergisi Kanunu’nun 84. maddesine göre işverenler ya da vergi kesintisi yapan diğer kişilerin kesilen vergi matrahların toplu olarak vergi dairesine bildirmesidir. Muhtasar beyanname aylık olarak veya üç aylık olarak düzenlenebilir ve GİB’in muhtasar beyannamesi programı üzerinden verilir.
Aylık Prim ve Hizmet Bildirgesi(APH) ise çalışanların toplam bir ay içinde elde ettikleri kazançların, çalışılan sürelerin ve işveren paylarının topluca yazıldığı ve her ayın 23’üne kadar e-bildirge sistemine yüklendiği bir belgedir.
Resmi Gazete’ye göre, işçi ve işveren primlerinin GİB’e bildirilmesi ve ödenmesi gerekir. Şimdiye kadar sigortalı çalışanların bu bildirimleri ayrı ayrı, yıllık Sigorta Primleri Bildirgesi, Aylık Sosyal Güvenlik Destek Prim Bordrosu, Dört Aylık Sigorta Primleri Bordrosu olarak yapılıyordu. Yeni düzenlemede bu bildirgeler “Aylık Prim ve Hizmet Belgesi” altında toplandı ve aylık düzende bildirilmeye ve ödenmeye başlandı.
SGK Aylık Prim ve Hizmet Bildirgesi (APH) ve muhtasar beyannameleri 1 Temmuz 2020 tarihinde birleşti. Şimdi vergi beyannameleri SGK bildirimleri, Muhtasar ve prim hizmet beyannamesi (MUHSGK) adı altında, aynı anda yapılıyor.
Beyanname düzenleme programında MUHSGK_8 versiyonu ile oluşturulan muhtasar beyannamesinin beşinci sekmesinde bulunan SGK bildirimleri bölümüne, iş yeri ve çalışanların bilgileri (sicil bilgileri, prim günü, PEK, eksik günleri vb.) ve şubeleri aynı sayfada, satır satır olmak üzere APH Bildirgesinde yazıldığı gibi dolduruluyor. Sonra e-beyanname sistemi üzerinden onaylandığında hem vergi tahakkuk fişlerini hem SGK hizmet listelerini ve SGK tahakkuk fişlerini aynı ekrandan alınıyor.
MUHSGK; Beyanname Düzenleme Programı, İnternet Vergi Dairesine Beyanname Düzenleme ve Defter Beyan Sistemi Mükelleflerinin Sistemlerinde Düzenleme aracılığıyla gönderilmektedir. Buradaki tercih seçeneği ücret gizliliği üzerine kuruludur. Mevcut e-beyanname şifresinden ayrı olarak kullanıcı kodu, parola ve şifre alarak, sadece ücret gelirlerinin bildirimine ilişkin 1003B Beyanname kodlu MUHSGK verebilirler.
Ücret ödemelerine ilişkin beyanı, 1003B Beyannamesi ile yapan işverenler, ücret ödemeleri dışındaki kira ödemesi kesintisi, serbest meslek ödemesi kesintisi gibi kesintileri ise 1003A kodlu MUHSGK ile beyan etmeye devam edecekler.
MUHSGK’yı; 10 üzeri işçi çalıştıranlar her ay, 1-10 arası işçi çalıştıranlar prim ve hizmete ait bildirimlerini her ay vergi kesintisine ait bildirimlerini 3 ayda bir (mart, haziran, eylül ve aralık dönemlerinde) ve son olarak hiç İşçi çalıştırmayanlar ise yine 3 ayda bir bildirebilirler.
İşverenlerin, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi (MUHSGK) bildirimleri için çalışan sayılarına bağlı olarak uymaları gereken bir bildirim düzeni vardır:
Bunun yanı sıra, çalışan sayısı 1-10 arasında olan işletmeler, üç ayda bir (Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında) vergi kesintisine ait bildirimlerini yapmaları zorunludur.
MUHSGK’nın ise, vergi kesintisi ve prim ve hizmete ait bildirimleri takip eden ayın 26. günü gece saat 23.59’a kadar verilmesi gerekir.
Sovos, regülasyonları takip ederek müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik hizmetler sunma konusunda on yılın üzerinde deneyime sahiptir.
Özel sektör işverenler için 28 Temmuz 2020 tarihinde resmi gazetede 7252 sayılı teşvik kanunu yayımlandı. Bu kanun sayesinde Temmuz 2020 öncesinde kısa çalışma ödeneğine (KÇÖ) ve nakdi ücret desteğine başvurmuş ve kısa çalışma süresi sonlanmış özel sektör işverenleri prim desteğinden yararlanabilecek.
7252 sayılı yeni teşvik kanunundan yararlanmak isteyen özel sektör şirketlerinin KÇÖ ve nakdi ücret desteğine 1 Temmuz 2020 tarihinden önce başvurmuş olmaları ve kısa çalışma sürelerinin sonlanmış olması önemlidir. Ayrıca işveren bu teşvikten yararlanırken aynı ayda aynı sigortalı için diğer sigorta primi indirimi, teşviklerden yararlanmamalıdır. Bu koşulu sağlayan işverenler bu teşvikten, en fazla asgari ücret düzeyinde işçi işveren hissesi payları kadar yararlanabilirler.
Özel sektör işverenleri kısa çalışma sürelerinin sona erdiği tarihten itibaren en fazla 3 ay boyunca bu teşvikten yararlanabilirler.
İşverenlerin KÇÖ ve nakdi ücret desteği teşvik şartlarına uyum sağladığından ve başvurularında hata yapmadıklarından emin olması gerekiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı(Bakanlık), işverenin bu teşviklerden herhangi birinden yersiz yararlandığını veya başvurusunda bir uygunsuzluk olduğunu tespit ederse, işveren ceza öder ve bu desteklerden bir daha yararlanamaz. Yararlanılmış KÇÖ ve nakdi ücret desteği için gecikme cezası ve gecikme zammı birlikte tahsis edilir.
7252 sayılı yeni kanun teşvikinde hem işveren üzerinden hem de çalışan üzerinden sigorta indirimi sağlanır. Çalışan, kendi üzerinden yararlanılan sigorta indirimini talep edemez, işverende bu indirimi çalışanlarına yansıtamaz.
SGK, 27 Ağustos 2020 tarihinde teşvik hakkında genelge yayımladı ve uygulama kullanılmaya başlandı. Ancak 7252 sayılı yeni teşvik kanunun uygulama esas ve usulleri henüz belirlenmedi. Teşvikten yararlanabilme son tarihi Aralık 2020 olsa da bu süre Cumhurbaşkanlığı kararı ile yine üç aylık periyotlarla Haziran 2021 tarihine kadar uzatılabilir.
Güncel SGK Teşvik kanunları hakkında detaylı bilgi almak için SGK Teşvik Rehberi’ni indirebilir; haberler ve son gelişmeler için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Serbest meslek makbuzu, serbest meslek sahibi kişilerin mesleki faaliyetleri karşılığında yaptıkları tahsilatlar için düzenledikleri bir evraktır. Freelance çalışan olarak da adlandırılan, kişisel bilgi ve becerileriyle iş yaparak, herhangi bir işverene bağlı olmadan para kazanan meslek erbabına, serbest meslek sahibi denir. Serbest meslek sahiplerinin kazancı, bilimsel veya mesleki bilgiye dayanır ve resmi ya da yarı resmi olmayan işler dışındaki tüm meslekler, serbest meslek olarak tanımlanır.
Serbest mesleklerini icra ederek kazanç elde eden mükelleflerin de kanunlarımızca vergilendirilmesi gerekiyor. Serbest meslek sahipleri kazançları konusundaki bilgilendirmeyi kimi zaman doğrudan, bazen de mali müşavirler aracılığıyla yaparak, Maliye Bakanlığı’na bildirimde bulunuyor. Rehber, avukat, kendi muayenehanesinde iş yapan doktorlar, danışmanlar, yazarlar, noterler, sanatçılar hatta mali müşavirlerin kendileri bile serbest meslek erbabı olarak sayılıyor ve Maliye Bakanlığı’na bu bildirimde bulunmaları gerekiyor.
Daha önce kâğıt makbuz keserek mali işlemleri için belge düzenleyen serbest meslek çalışanları, GİB’in yayımladığı tebliğ ile birlikte 30 Haziran 2020 tarihi itibari ile e-serbest meslek makbuzu(e-SMM) kullanmaya başladı. e-SMM uygulamasına geçilmesiyle birlikte hem serbest meslek sahiplerinin hem de onların mali akışını düzenleyen mali müşavirlerin de iş süreçleri kolaylaşmış oldu. Makbuz kesmek, gelir gider takibi yapmak, tahsilatları takip etmek gibi işlemler elektronik ortama taşınınca, tüm bu işlemleri tek bir ekrandan yönetme kolaylığı sağlandı. Mali müşavirler bu sayede serbest meslek sahiplerinin hizmetlerini verdikten sonra brüt gelirini, KDV’sini ve stopajını hesaplamayı da rahatlıkla bilgisayar ekranlarından yapar hale getirdiler. Daha önce kâğıt belge yüküyle uğraşan müşavirler elektronik ortamda tüm bilgilere ulaşırken bir yandan da diledikleri her yerden çalışma esnekliğine de kavuştular.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), dijital vergi kontrolü uygulamalarında yaptığı yeniliklere e-dönüşüm uygulamalarının kapsamlarının genişletilmesi ve yeni bir belge türünün uygulamaya alınması ile devam ediyor. GİB, geçtiğimiz günlerde yayımladığı Tebliğ Taslağında, kamu istişaresine açılan mevcut regülasyonlarda değişikliğe gidilebileceğini belirtti. Vergi Usul Kanunu hakkında 2019 yılının Ekim ayında yayımlanan ve tüm e-belge regülasyonlarını tek çatı altına toplamayı amaçlayan Genel Tebliğin, bu son taslakla birlikte değiştirilmesi planlanıyor. Genel Tebliğ, elektronik belge uygulamalarına dâhil olma ve geçiş süreçleriyle ilgili prosedürleri ve ilkeleri, elektronik belge uygulamalarının zorunlu olduğu alanları ve bu belgelerde yer alacak bilgileri öne çıkarıyordu. Taslak Tebliğde ise yeni bir belge türü olan e-adisyon tanıtılıyor, e-fatura ve e-arşiv faturaları kapsamındaki değişiklikler ve yeni yükümlülükler yer alıyor.
Taslak tebliğde, e-adisyon adı verilen bir belge türüne yer veriliyor. Adisyon (hesap), restoranlar, barlar ve kafelerde kullanılan ve müşterinin ödemesi gereken toplam tutarın hesabının tutulduğu bir belgedir ve masada servis yapan işletmeler için zorunlu bir doküman olup halihazırda kağıt olarak düzenlenmektedir. Yeni tebliğ taslağına göre e-adisyon, satış hasılatı tutarlarına bağlı olarak bazı işletmeler için zorunlu hale gelebilir.
Tebliğ Taslağında yer alan bir başka yeni yükümlülük ise Türk İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan standart kodlarının mal ve hizmetlere dâhil edilmesiyle ilgilidir. Bu kodların e-fatura, e-arşiv fatura, e-irsaliye, e-muhasebe makbuzu ve e-serbest meslek makbuzu gibi belgelerde kullanılması gerekecek. Bu yeni yükümlülüğün uygulanmasıyla ilgili farklı vergi mükellefleri için farklı zaman çizelgesi sunan aşamalı bir yaklaşım benimsendi.
Tebliğ Taslağına göre, “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)”, GİB sistemi tarafından otomatik olarak doldurulacak. GİB ise toplanan bu verileri, daha sonra vergi mükellefleri tarafından onaylanacak bildirimleri otomatik olarak doldurmak üzere kullanacak.
Tebliğ Taslağında belirtilen bir başka değişiklik ise, e-fatura ve e-arşiv faturalarının kapsamının genişletilmesi oldu. E-fatura ve e-arşiv fatura uygulamaları sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç/etken madde temin eden merkezler için (eczaneler, hastaneler, tıbbi ürün tedarikçileri, gözlükçüler vb.) zorunlu hale getiriliyor. E-fatura ve e-arşiv faturalarıyla ilgili olarak, söz konusu zorunluluk kapsamında olan vergi mükellefleri GİB portalına bağlanmak için herhangi bir yöntem tercih etmezse bu vergi mükellefleri için GİB tarafından otomatik olarak bir kullanıcı hesabı oluşturulabilecek.
Türkiye, e-belge uygulamalarının kapsamını hızla genişletiyor ve Tebliğ Taslağından da anlaşılacağı gibi, dijital vergi dönüşümü hızla devam ediyor. Gelecek haftalarda GİB’in, sektörden gelen geri bildirimleri incelemeyi tamamlaması ve Tebliğ Taslağı hükümlerini son haline getirmesi bekleniyor.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Serbest mesleğe sahip ve aktif olarak faaliyet gösteren tüm kişilerin, her türlü tahsilat için serbest meslek makbuzu(SMM) kullanması zorunludur. Bu makbuz, 487 ve 509 no.lu VUK Genel Tebliğleriyle, dijitalleşmiş ve zorunlu hale gelmiştir.
Serbest meslek ile uğraşan bireylerin, mesleki faaliyetlerini ilgilendiren tüm tahsilatlarda düzenlemek ve kesmek yükümlülüğünde olduğu belgeye SMM denir. Hukuki olarak, fatura ve fiş muadili sayılan, değerli evrak niteliğindeki SMM, tüm hizmetlerin karşılığında tahsil edilen ücretin kanıtıdır.
SMM düzenlenmeden önce bir takım şartların sağlanması gerekir:
Diğer dokümanlar gibi Serbest meslek makbuzu da e-dönüşüm sürecine girdi. 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle gönüllü olarak kullanılmaya başlandı ve 30 Haziran 2020 tarihinde ise zorunlu hale geldi.
Noterler hariç mali müşavir, avukat, doktor, mimar, mühendis ve sanatçı gibi SMM düzenleme zorunluluğu olan vergi mükellefleri şimdi e-SMM düzenlemek zorundalar. Bu uygulama ile serbest meslek erbapları artık tahsilatları için düzenleyecekleri makbuzları dijital ortamda hazırlayacak, kağıt ya da mail olarak iletecekler. Raporlamalar ise günlük olarak birlikte çalıştıkları özel entegratör üzerinden gerçekleştirilecek.
e-SMM dijital ortamda oluşturulur, gönderilir ve saklanır. e-SMM kağıt makbuz oluşturma, kargolama ve arşivleme gibi fiziksel basamakları kaldırarak maliyeti düşürür ve serbest meslek erbaplarının verimliliğini arttırır.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Türkiye’de Covid-19 salgının şirketlere olan etkisini minimize etmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı kararı ile, çalışanı ve işvereni koruyan İşçi Çıkarma Yasağı ve Nakdi Ücret Yardımının süresi 17 Temmuz 2020’den 17 Ağustos 2020 tarihine kadar uzatıldı.
Hem çalışanları hem de işverenleri koruyan bu yasa, Cumhurbaşkanlığı Kararı ile üç aylık periyodlarla 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatılacaktır.
Bu yasaya göre, 17 Nisan 2020 tarihinden itibaren işveren sadece işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranması nedeniyle işçilerin iş sözleşmesini fesh edebilir. Bunun dışında işveren, fesih yasağı süresince, çalışanın aşağıdaki başlıklara uyum sağlaması dahilinde çıkışını yapabilir:
İş kanununa eklenen bir diğer madde ise, yasağın sonunda sözleşmesi biten işçilerin yasak boyu ücretsiz izne çıkarılabilme hakkı. İşveren, çalışmaya devam etmek istemediği çalışanını bu süre içerisinde ücretsiz izne çıkarabilir. Bu süre içinde çalışan, Kısa Çalışma Ödeneği(KÇÖ)’nden yararlanamaz ancak Bakanlık tarafından sağlanan fon üzerinden günlük 39,24 TRY nakdi ücret desteği alır. Bu ödemeler damga vergisi hariç tüm vergilerden muaftır.
Başvurular ücretsiz izne çıkarılan çalışanlar için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun işveren sistemi üzerinden işverence yapılır. İşsiz kalanlar ise başvurularını İŞKUR’un internet sitesi üzerinden yapabilirler.
Ücretsiz izne çıkarılan veya iş akdi feshedilenler nakdi destekten yararlanabilecek çalışanlardır ve tarihlere dikkat edilmelidir:
Nakdi Ücret Desteğinden yararlanacak işçilerin aynı zamanda belirli şartlara uyum sağlaması gerekir:
Covid-19 salgını, Türkiye de dahil olmak üzere bütün dünya ülkelerini maddi-manevi olumsuz yönde etkilemiştir. Bu süreç içerisinde çalışanların sigorta primlerinin düzgün yatırılamaması ya da takip edilememesi olası bir durum. İşçi Çıkarma Yasağı ve Nakdi Ücret Desteği ve Kısa Çalışma Ödeneği uygulamaları, bu negatif etkiyi minimize etmeyi ve çalışanları desteklemeyi amaçlayarak oluşturulmuştur.
Güncel SGK Teşvik kanunları hakkında detaylı bilgi almak için SGK Teşvik Rehberi’ni indirebilir , haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.