Birleşik Krallık, 31 Ocak 2020’den bu yana resmi olarak AB üyeliğinden çıkmış olmasına rağmen ülkede 2020’nin sonuna kadar AB mevzuatı geçerli olacağı için birliğin üçüncü ülkesi olarak kabul edilmektedir. Kuzey İrlanda ise Birleşik Krallığa bağlı olmasına karşın, bölgede 1 Ocak 2021 sonrasında da ürün tedarikinde AB’nin KDV mevzuatı geçerli olmaya devam edecektir. AB Komisyonu, KDV Direktifine getirilecek ve Kuzey İrlanda firmalarının vergi kimlik numaralarında kullanılacak yeni bir ülke kodu oluşturan bir değişiklik yapılmasını önerdi.
Avrupa Birliği mensubu vergi mükelleflerinin, AB tarafından onaylanan vergi numarasını kullanma ve bu numara ile ürün tedariki gerçekleştirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu nedenle, Kuzey İrlanda’ya veya bu ülkeden yapılacak ürün tedarikinde geçerli olan AB kanunu gereğince, firmaların AB mevzuatına uyumlu bir KDV kimlik numarasına sahip olması gerekmektedir. AB Üye Devletleri, ülke kodunu temsil eden bir ön ek olan Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda’ya “GB” ülke kodunu veren ISO 3166-1 standardını kullanmaktadır.
1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, KDV numaralarında kullanılan ortak “GB” ön eki, Kuzey İrlanda’ya ve bu ülkeden ürün tedariki yapacak olan firmalar için sorun teşkil edebilir. Bu tarihten itibaren; topluluk içi tedarik, Kuzey İrlanda’dan ürün alımı ve bu ülkeye ürün satışı konuları, AB KDV kanunu kapsamında ele alınmaya devam edecektir. Bunun sonucu olarak da Kuzey İrlandalı vergi mükelleflerinin, Avrupa kanunlarına göre belirlenecek bir AB KDV numarasına sahip olması gerekmektedir. “GB” ülke kodunun Birleşik Krallık tarafından kullanılması ve Britanya mevzuatına göre tayin edilmesi koşuluyla AB Komisyonu, Kuzey İrlandalı vergi mükelleflerinin kullanımına özel yeni “Xl” ülke kodunun bir ön ek olarak kullanılması hakkında bir öneri sunmuştur.
Geçerli bir AB vergi kimliği, topluluk içi tedarik sürecinde doğru vergi ve gümrük uygulamalarını sağlamak (ya da kolaylaştırmak) gibi birçok göreve sahiptir. AB’nin KDV hakkında bilgilendirme sistemine ev sahipliği yapan VEIS Platformu, AB’nin geçerli vergi kimlik numaralarına verdiği önemin bir kanıtıdır. Kuzey İrlanda’ya verilecek olan yeni koddan doğrudan etkilenecek ilk AB mekanizması olacak VIES sistemini AB oluşturmuştur. Bu sistem, işlemi gerçekleştiren tarafların birbirlerinin vergi kimlik numaralarını kontrol edebilmesi ve topluluk içi tedarik süreçlerinde muafiyetlerden faydalanmalarını sağlar.
AB Komisyonunun bu teklifi, Üye Devletler sistemlerini etkileyebilir. Bu teklifin kabul edilmesinin ardından yeni direktif ile Ocak 2021’den itibaren “XI” kodlu faturaları işleme almak için üye devletlerin mekanizmalarını hızlıca duruma adapte etmeleri gerekecektir. İtalya, Macaristan ve İspanya gibi sürekli işlem denetimlerini kullanan ülkelerden, söz konusu değişikliğe uygunluk amacıyla platformlarını güncellemeleri beklenebilir.
Komisyondan geçtiği takdirde bu öneri, vergi mükelleflerinin muhasebe ve ERP sistemlerini etkileyecek. Bu durumda da vergi mükelleflerinin kesilen ve alınan faturalarda Kuzey İrlanda’nın göstergesi olarak “XI” kodunu işleme alması gerektirecektir. Ek olarak, birçok sistem, özelleştirilmiş işlem akışlarında kullanıcının tayin ettiği ülke kodlarının kullanımına izin vermektedir. Kullanıcı tarafından tayin edilen ülke kodları, kullanıcılar tarafından serbestçe tayin edilen ve bir ERP sistemi dahilinde desteklenen/desteklenmeyen ülkeler arasındaki akışlar gibi durumlarda kullanıcıların kendi takdirine göre kullanılan ISO kodlarıdır. Şimdiye kadar “XI” kodu da kullanıcı tarafından tayin edilen bir ülke koduydu. Bu öneri, birçok BT departmanının kullanıcı tarafından atanan ülke kodlarının kullanımını düzenleyen iç politikalarını değiştirmesine neden olabilir.
AB KDV kanunun Kuzey İrlanda’ya ve bu ülkeden hizmet tedarikinde değil yalnızca ürün tedarikinde geçerli olacağı göz önüne alındığında, Vergi dairelerinin de “XI” faturalarının vergi işlemlerinden haberdar olması gerekmektedir. Sonuç olarak firmalar, hizmet tedariki sırasında geçerli bir “GB” ülke koduyla birlikte yer almıyorsa, “XI” ülke kodunun kullanımı ya da doğrulanmasını engellemek adına iç akışlar oluşturması gerekecektir.
Avrupa Birliği Konseyinin, 9 Eylül tarihinde öneriyle ilgili açıklama yapması bekleniyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Sürekli İşlem Denetimi (CTC) alanında Yunanistan’da gerçekleştirilen ilk uygulama olan myDATA’nın 1 Ekim tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, daha geniş kapsamlı bir vergi reformunun yasal anlamda netlik kazanma sürecinin de tamamlanmaya bir adım daha yaklaşacağı tahmin ediliyor. Yunanistan’ın vergi reformunun yalnızca CTC raporlamayı değil, aynı zamanda e-fatura uygulamasını da kapsaması bekleniyor. Ancak, bugüne kadar parçalar halinde yayımlanmış olan dokümantasyon, e-fatura uygulamasına dair tanımlanan ya da iletilen herhangi net bir zorunluluk içermiyor. Bu durum, myDATA uygulamasının görücüye çıkmasına birkaç ay kalmışken belirsizlik ortamı yaratıyor.
E-fatura uygulamasıyla ilgili bölümlere ayrılmış dokümantasyon, myDATA dokümantasyonuyla aynı zamanda yayımlandı. Bu durum, iki yasal çerçevenin, e-fatura uygulamasıyla ilgili dokümantasyonun yalnızca myDATA uygulaması için geçerli olacağı şekilde birbirine bağlı olduğu kanısını oluşturdu. Dokümantasyonun bir kısmında e-fatura uygulaması, Şubat ayında verilen 1035/2020 sayılı Kararda sunulan ve myDATA mevzuatına göre myDATA platformuna veri aktarımı yapacak yöntemlerden biri olan akredite hizmet sağlayıcıları üzerinden ele alınıyor. Diğer yöntemler arasında ERP ya da çevrim içi yazar kasalar üzerinden yapılan raporlama işlemi bulunuyor. Ancak, e-fatura süreçlerinde akredite hizmet sağlayıcılarını kullanmayı tercih eden vergi mükellefleri için e-fatura teşvikleri hakkında yayımlanan mevzuatta görülebileceği üzere, bu iki yasal çerçeve birbirinden bağımsız – ya da en azından öyle olması hedefleniyor.
IAPR tarafından gelecekte CTC e-fatura uygulamasının benimsenmesi planlanmış olsa da, hali hazırda yürürlükte olan sonradan denetlenen e-fatura kurallarının aynen uygulandığını belirtmekte fayda var. 1 Ekim tarihinde yürürlüğe girecek olan myDATA planı, Yunanistan’da e-fatura uygulamalarını etkilemeyecek. Vergi mükellefleri, ERP’leri üzerinden myDATA platformuna verilerini rapor ettikleri sürece, kağit ya da elektronik fatura düzenlemeye, KDV Yönetmeliğinde kabul edilen herhangi bir yöntemle eksiksizlik ve aslına uygunluk gerekliliklerini karşılamaya (dijital imza, fatura ve tedarik arasında bir denetim yolu oluşturan işletme kontrolleri (BCAT) ya da Avrupa Komisyonunun 1994 tarihli Tavsiyelerine göre yapılacak olan bir trampa anlaşmasıyla birlikte EDI), seçtikleri hizmet sağlayıcısı üzerinden kurumsal e-fatura süreçlerini yürütmeye ve otomatik hale getirmeye devam edebilecek.
Yunanistan’da kurumsal e-fatura süreçlerini, tedarik ve ödeme emri gibi araçlarla otomatik hale getiren işletmelerin tedarikçilerinin akredite olmasalar bile süreçlerini yarıda kesmesine gerek bulunmuyor. Benzer şekilde, Yunanistan’da otomatik e-fatura hizmeti sağlayan tedarikçiler de akredite olmaya gerek duymaksızın işlerine devam edebilecek.
E-fatura uygulamasının denetiminin sonradan yapılmasının halen mümkün olması ve sonradan denetimle ilgili yerel mevzuata uyum sağlanmasının gerekliliği gibi konular, Yunanistan’da faaliyet gösteren işletmeler ve hizmet sağlayıcılar için önemli sayılabilecek bir çıkarım olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, IAPR’nin bazı CTC e-fatura uygulamalarını kabul etme yolunda adımlar atmış olmasına rağmen işletmelerin, böyle bir gerçek zamanlı denetim (clearance ) sistemin şekil ve düzeniyle ilgili talep edilen açıklığın önümüzdeki aylarda getirilmesini beklemesi gerekiyor.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Beklendiği gibi, Portekiz vergi dairesi tarafından faturaların düzenlenmesi ile ilgili daha fazla bilgi yayımlandı. Ülkenin küçük ölçekli e-fatura reformu sırasında belirlenen şartların ertelenmesine ilişkin geçen hafta yayımlanan haberler ve şirketlerin vergi dairesine belli başlı bazı bilgileri bildirme yükümlülüğünün kaldırılması, benzersiz kimlik numarası ve QR kodlar hakkında uzun süredir beklenen bir regülasyon ile sonuçlandı.
Geçtiğimiz 2019 yılı içerisinde, 28/2019 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, benzersiz kimlik numarasını ve QR kodu zorunlu birer fatura içeriği olarak sundu. Öncesinde, 1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenen bu benzersiz kimlik numarasının içeriğinin ne olduğuna ve QR kodların içeriğine ilişkin ayrıntılar eksikti. Ancak, Portekiz hükümeti her iki gerekliliği daha da düzenli hale getiren bir yönetmelik yayımladı.
195/2020 sayılı Yönetmeliğe göre, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, Portekiz yasalarına göre fatura düzenleyen şirketler, faturalarda kullanılan seri numaralarını, bu numaraları kullanmaya başlamadan önce Portekiz vergi dairesine bildirmek zorunda. Seri numaralarının vergi dairesine bildirilmesinin ardından vergi dairesi, bildirilen her seri numarası için bir doğrulama kodu veriyor.
Bu doğrulama kodu, daha sonra ATCUD olarak adlandırılan benzersiz kimlik numarasının bir parçası olarak kullanılıyor. ATCUD, serinin doğrulama kodu ve “ATCUD: Doğrulama Kodu-Seri numarası” formatında seri içindeki bir sıralı numaradan oluşuyor. ATCUD’nin, QR kodundan hemen önce tüm faturalara dahil edilmesi ve faturanın her sayfasında okunabilir olması gerekiyor.
Doğrulama kodu almak için vergi mükelleflerinin aşağıdaki bilgileri Portekiz vergi dairesine bildirmesi gerekiyor:
Seri numaralarının vergi dairesine bildirilmesinden sonra vergi dairesi, minimum sekiz karakterden oluşan bir doğrulama kodu oluşturuyor.
Yönetmeliğe göre, ATCUD’nin de bir parçası olan seri numarası, SAF-T dosyasının Portekiz versiyonunun belirli bir alanından elde edilen bir referans.
Yönetmelik, QR kodu tanıtmayı amaçlasa da, teknik özelliklerin vergi dairesinin internet sitesinde yayımlanacağını belirtmektedir. Ancak Yönetmelik, sertifikalı yazılım kullanılarak düzenlenen tüm belgelerde ve faturalarda QR kodun da eklenmesi gerektiğini eklemekte ve QR kodun, faturanın ilk veya son sayfasına eklenmesi ve okunabilir olması gerektiğini belirtiyor.
Geçen hafta yayımlanan Yönetmelik, fatura düzenlemek için sertifikalı yazılım kullanması gereken şirketlerin kapsamını değiştirmediği gibi sertifika gereksinimlerini de değiştirmiyor. Fakat yine de, Portekizli vergi mükellefleri, tekrardan mevcut iş ve uyumluluk süreçlerini uyarlamak ve sistemlerini 1 Ocak 2021 tarihinden önce değiştirme baskısı altındalar.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Geçen yıl Şubat ayında Portekiz hükümeti, 28/2019 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi yayımlayarak e-faturaları etkileyen bazı değişiklikleri hayata geçirdi. Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı Portekiz yasal çerçevesinde dağınık halde bulunan yasal hükümleri birleştirmek ve basitleştirmektir. Ancak bu kuralların birçoğunun geçerliliği hala gelecek yönetmeliklere bağlıdır. Bunlar arasında QR kod ve e-faturalarda kullanılması gereken benzersiz kimlik numarası (UUID) oluşturma konusunda yol gösterici yasal ve teknik özelliklerin tanımlanması da bulunmaktadır.
Portekiz vergi daireleri, QR kod ve UUID ile ilgili olarak belirlenen son tarihi değiştirmedi. Resmi olarak son tarih hala 1 Ocak 2020. Ancak bu iki gereklilik ile ilgili daha fazla ayrıntılı bilginin bulunmayışı, vergi daireleri tarafından ek bilgiler yayımlanmadan önce vergi mükelleflerinin kurallara uyabileceği konusunda şüphelere neden oldu.
Kanun Hükmünde Kararnamenin gerekçesine göre faturalarda QR kodu uygulaması ve UUID kullanımı, vergi gelirinden düşülebilecek harcamaların hesaplanması aşamasında gerçek kişiler tarafından fatura verilerinin vergi dairelerine iletilmesini kolaylaştırmayı amaçlamakta. Bu iki gereklilik konusunda teknik özelliklerin belirlenmemiş olması, tüm e-faturaların mı yoksa sadece işletmeden müşteriye (B2C) yapılan işlemlerde düzenlenen faturaların mı bu gerekliliklere uyacağı sorusunu akıllara getiriyor. Portekiz’de işletmeden işletmeye (B2B) ve işletmeden müşteriye (B2C) düzenlenen faturalar arasında bazı farklılıklar olduğu için kuralların fark gözetmek için uygulanması bekleniyor.
Kanun Hükmünde Kararname, gelecek yönetmeliklerde QR kod ve UUID ile ilgili neler bekleyebileceğimizle ilgili ipuçları sunuyor. Vergi mükelleflerinin e-faturalar düzenlenirken kullanılan seri numarasını, bu numarayı kullanmaya başlamadan önce ilgili makamlara iletmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca Kanun Hükmünde Kararnamede vergi dairesine iletilen her bir belge seri numarası için vergi dairesi tarafından UUID’yi “içeren” bir kod oluşturulacağı bilgisi yer alıyor. Sonuç olarak seri numarası ve UUID bir şekilde ilişkili olabilir.
QR kod konusunda ise, QR kodun içeriği UUID ile birlikte fatura verilerini de yansıtabilir. Gelir vergisi mevzuatında yapılan bir değişikliğe göre faturaların vergi indirimi için kullanılması halinde kişiler, fatura verilerini vergi dairelerine iletmek için QR kod veya UUID kullanabilirler.
Son birkaç aydır Portekiz vergi daireleri tarafından alınan önlemler, e-fatura ile ilgili süreçlerde gecikmeye sebebiyet vermiş olabilecek Covid-19 salgınının etkilerini ortadan kaldırmaya odaklanmıştı. Buna karşılık Temmuz ayının başında Portekiz Mali İşler Bakanı, 28/2019 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameden kaynaklanan bazı yükümlülüklerin ertelenmesiyle ilgili bir bakanlık emri yayımlarken QR kod ve UUID yükümlülüklerinin uygulanmasıyla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı. Bakanın bu sessizliği, Portekiz hükümetinin geçen yıl yayımlanan önlemleri etkili bir şekilde hayata geçirme konusunu tekrar gündemine aldığını ve beklenen açıklamanın yakında yayımlanacağını gösteriyor olabilir.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Global KDV düzeninde ciddi değişikliklerin yapıldığı şu günlerde çok uluslu şirketlerdeki AP ve KDV uzmanlarının karşılaştığı temel zorlukları ve uzmanların 2021 ve sonrasında odaklarının ne olacağını anlamak üzere Shared Services Link ile birlikte çalıştık.
KDV açıklarını kapatmak ve ekonomik verimliliği artırmak için daha küçük yapılı ve hızlı yanıt sürelerine sahip vergi kontrolleri uygulamaya başlayan ülkelerin sayısı artarken dijital değişimin hiç olmadığı kadar hızlı ilerlediği açıkça görülüyor. Artık dolaylı vergi ekipleri kurumun geri kalanından bağımsız çalışamıyor. Eksiksiz bir uyumluluk yaklaşımının gerçek anlamda başarılı olabilmesi için BT, finans ve vergi uzmanlarının birbirine destek olması, birlikte çalışması ve devamlı yakın iş birliği içinde olması gerekiyor.
Daha fazla bilgi almak için ana fikirlerin ve önerilerin yer aldığı infografiğimizi indirin.
Güçlü bir uyumluluk ve işletme işlem otomasyonuna sahip olmanız, dijital dönüşüme daha sorunsuz bir şekilde geçiş yapmanız için sizi hazırlayacak ve dünya genelinde hükümetlerin dolandırıcılığı önlemek ve KDV açıklarını kapatmak amacıyla hayata geçirdiği artan uyumluluk gereksinimlerini karşılamanıza yardımcı olacaktır. Dijital dönüşüm için hazırlanmanıza yardımcı olacak en önemli dört tavsiyemizi aşağıda paylaşıyoruz.
AP ve KDV profesyonellerinin karşılaştığı temel zorluklar hakkında daha fazla bilgi edinmek için infografiğimizi indirebilir, haberler ve son gelişmelerden haberdar olmak için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Avrupa Komisyonu (Komisyon), 15 Temmuz 2020 tarihinde vergi uyumluluğunu artırırken işletmeler üzerindeki idari yükü azaltmayı amaçlayan yeni bir Vergi Paketini kabul etti. Vergi Paketi, KDV’ye ilişkin birçok öneriyi kapsıyor. Bu paketlerden üç tanesi dikkat çekiyor:
Bu üç öneri de komisyonun, AB’nin KDV sistemini revize ve modernize etme girişimleriyle paraleldir. Üçünün de AB vergi mükellefleri üzerinde kapsamlı etkileri olabilir.
Komisyon, 2016 yılında yayınladığı “KDV Eylem Planı” ile, sınır ötesi e-ticaret için “Tek Noktada Hizmet” (One-Stop-Shop) anlayışını uygulamaya koydu. Bu düzenlemeye göre genellikle internet üzerinden mal ve hizmetlerin sınır ötesi satışını yapan mükellefler, bu satışlardaki KDV’yi ödemek için bir Üye Ülke’deki tek bir platformdan (“Tek Noktada Hizmet”) faydalanabilir. Bu uygulama vergi mükellefleri için kayıt ve raporlama yükümlülüklerini basite indirger. Yeni Vergi Paketi daha da kapsamlı. Tek Noktada Hizmet, kapsamlı olsa da kapsamadığı üyeler de vardır: Hedef Üye Ülke’de yerleşik olmasalar bile vergi mükellefleri, belirli ürünler için o ülkeye kaydolmak zorunda. Komisyonun tek bir AB KDV Kaydı kullanım önerisi, sınır ötesi ticareti daha da kolaylaştırarak bu şartı ortadan kaldıracak. Bu girişim ile ilgili çalışmalara 2022 yılında başlanması planlanıyor.
Üye Ülkeler, KDV raporlama süreçlerinin alanını genişletmek ve hızını artırmak için teknolojiyi gün geçtikçe daha fazla kullanıyor. İspanya, Macaristan ve İtalya; “gerçek zamanlı” raporlama veya e-faturalama zorunluluklarını yürürlüğe koyarken, diğer yargı mercilerinde Vergi için Standart Denetim Dosyalarının (SAF-Ts) sunulması gerekiyor. Sınır ötesi ticari faaliyet gösteren işletmelerde yarattığı farklı etkiye dikkat çekerken komisyon, bu trendin varlığını kabul ediyor. Bu etkiye değinmek amacıyla komisyon, özellikle AB içi işlemlere odaklanarak KDV raporlamasını modernize etmek istiyor. Yeni KDV Paketi, “e-fatura alanını genişletme ihtiyacı” üzerine daha fazla çalışma yapılacağını beyan ediyor. Şu anda, zorunlu işletmeler arası [B2B] e-fatura yalnızca AB KDV Direktifi’nden talep edilen derogasyon ile uygulanabilir. Bu kısıtlamanın yumuşatılması işletmeler üzerinde büyük etkilere sebep olabilir. Etki değerlendirmesi için 2022 yılı öngörülüyor.
2017 yılında 50 milyar Euro olarak tahmin edilen sınır ötesi KDV dolandırıcılığının önüne geçmek, komisyonun yeni Vergi Paketiyle öngördüğü hedeflerden biri. KDV raporlamasını modernize etme girişimi, bunun için bir çözüm. Komisyonun öne sürdüğü diğer yöntem ise Üye Ülkelerin idari işbirliğini pekiştirmelerini amaçlayan Eurofisc’in konumunu güçlendirmek. Yeni Vergi Paketi, yeni dolandırıcılık yöntemlerinin önüne geçmek için, Üye Devletleri Eurofisc’e yatırım yapmaya teşvik ediyor. Şimdilik “Eurofisc 2.0” için öngörülen tarih 2023.
AB vergi mükellefleri için KDV uyumluluğunu kolaylaştırmak, Yeni Vergi Paketi’nin hedeflerinden birisidir. Sonuçta durum böyle olsa da, mükelleflerin kısa vadede yukarıda bahsedilen yeni veya geliştirilmiş programlara ilişkin yeni lojistik yükümlülüklerle karşı karşıya kalması muhtemeldir. Kolaylaştırılmış AB kaydı, etkilenen işletmeler için yeni bir gereklilik hâline gelecektir. Modernize edilmiş KDV raporlaması, işletmelerin vergi dairelerine göndermesi gereken veri türü ve hacminde büyük bir artışa neden olabilir. Sınır ötesi KDV dolandırıcılığını azaltmaya yönelik uygulamalar, sınır ötesi ticaret üzerinde yeni düzenlemelere yol açabilir. Sadece birkaç yıl sonra hayata geçecek uygulamaya uyum sağlamak isteyen işletmeler, bu gelişmeleri takip etmeli ve kullandıkları vergi sistemlerinin güncelliğini korumalıdır.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
James Buckley, Avrupa’nın genel müdürü olarak bölgedeki tüm Sovos müşteri operasyonları için gözetim sağlıyor. Bir vizyon yaratma ve ona yapışma gücüne inanan James, Sovos’un birincil iş fonksiyonları boyunca yürümesini sağlar ve mümkün olan en iyi müşteri deneyimini sağlar.
James kariyeri boyunca bir takım üst düzey görevlerde bulundu. Önemli noktalar arasında, Avrupa’daki Sovos için birden fazla satın alıma rehberlik etme çalışmaları ve Pitney Bowes’un lansmanı ve dönüşümüne katılma fırsatı da yer alıyor. Son derece ödüllendirici ve eğitici olarak tanımladığı deneyimler.
Kendini tanımlayan pratik ve kararlı bir stratejist ve taktikçi olan James, müşterilerle ve ortaklarla olan önemli etkileşimlere asla hazır olamayacağına inanıyor. Takımını benimsemek için sürekli etkilediği bir alışkanlık ve beceri.
Ofisin dışında James ailesiyle vakit geçirmekten ve mümkün olduğunda koşma tutkusunu sürdürmekten hoşlanır. James geçtiğimiz günlerde Londra Maratonu’nu UNICEF’e para toplamak için tamamladı ve bu da tekrar tamamlamayı dört gözle beklediği bir meydan okuma.
Yeni Zelanda’nın yerli değil, aynı zamanda bir İngiltere vatandaşı olan James çok seyahat etti ve birçok ülkede yaşamış.
Daha fazla bilgi için James’in LinkedIn profilinebakın.
Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımı (BEPS), dünyadaki hükümetlerin temel önceliği hâline gelmiştir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), dünya genelinde vergilendirme sorunlarıyla mücadele etmek için yıllardır çalışmalar yürütüyor. Dünyanın büyük çoğunluğu, vergi planlamasıyla ilgili endişelerini dile getirmiştir. Bu endişelerin temeli, geliri sanal olarak azaltmak veya kârlarını çok az olan ya da hiç ekonomik faaliyetin yapılmadığı düşük vergi oranlarına kaydırmak amacıyla farklı vergi sistemleri arasındaki açıklardan istifade eden çok uluslu şirketlerin vergi planlamasıdır. Bu sorunların üstesinden gelmek amacıyla 2013 yılında OECD bir plan yayınladı. Bu plan, başka bir ülkenin ekonomisinde önemli bir dijital mevcudiyete sahip olan, ancak uluslararası kurallar çerçevesinde fiziksel bağlayıcıdan yoksun olan yabancı elektronik hizmet sağlayıcılarına dolaylı vergiler uygulanmasına odaklanan BEPS 1 Numaralı Eylem Planı’dır. Sonuç olarak, ülkeler tüm hizmet sağlayıcılarının adil bir şekilde vergilendirilmesini sağlamak için çaba sarf etti. Yabancı hizmet sağlayıcılarının, belirli işlemlere yönelik KDV/GST (Mal ve Hizmet Vergisi) kayda geçirmeleri ve tahsil etmeleri için yasalar çıkardı.
Avrupa Birliği, yabancı satıcılar için bir süredir yasalar uyguluyor. 2015 yılından bu yana, yabancı elektronik hizmet sağlayıcılarının dijital ekonominin karşılaştığı vergi sorunlarına çözüm bulmak için KDV tahsil etmeleri ve ödemeleri gerekiyor. Satıcılar, alıcının bulunduğu ülkede geçerli olan KDV oranını tahsil etmek zorundadır.
Birçok ülke, Avrupa Birliği’nin izinden gitti ya da İsviçre’de olduğu gibi yasalarını daha önceden uygulamaya koydu.
Avrupa uzun yıllardır yasaları uyguluyor olsa da dünyadaki diğer ülkeler Avrupa seviyesine yaklaşmaya başlıyor. Yabancı hizmet sağlayıcılarına yönelik yeni yasalar koyan bölgeler, elektronik hizmet sağlayıcılarına fırsat eşitliği sunmak adına yasaları hızla yürürlüğe koyan Asya ve Latin Amerika gibi görünüyor.
Geçtiğimiz altı ay boyunca Şili, Malezya, Meksika, Moldova, Singapur, Özbekistan ve Zimbabwe gibi ülkelerin hepsi BEPS 1 Numaralı Eylem Planı’nın ülkelerine özgü versiyonlarını yürürlüğe koydular. Şimdi ise, KDV/GST’yi kaydettirmek ve tahsil etmek için yabancı elektronik hizmet sağlayıcılarına ihtiyaç var.
KDV/GST’ye kayda alma, tahsil etme ve ödeme gereksinimlerini uygulama trendi küresel çapta yayılmaya devam ediyor. Ayrıca, önümüzdeki yıl parlamentoya sunulacak önerileri olan birçok ülke var. Kosta Rika, Endonezya, Fiji, Kazakistan, Mauritius, Panama, Paraguay, Filipinler, Tayland, Ukrayna ve Vietnam son zamanlarda dijital ekonominin vergilendirilmesini arttırmayı planlıyor. Yıl sonu gelmeden diğer ülkelerin bahsi geçen ülkelerin arasına katılması kesinlikle şaşırtıcı olmaz.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
KDV açıkları genellikle dolaylı vergi toplayan ülkelerde görülür. Bu fark çoğu vergi dairesinin, işlem ve muhasebe verilerinin gerçek zamanlı ya da neredeyse gerçek zamanlı bir şekilde izlendiği Sürekli İşlem Denetimi’ni (CTC) uygulamasına sebep oldu. Fakat, gelişmiş Sürekli İşlem Denetimleri olan ülkeler bile vergi yolsuzluğu ya da var olmayan tedarik gibi durumlarla karşılaşabilir. Bu ise KDV toplama zincirinde boşluklar yaratarak önemli açıklara neden olur. Vergi mükellefleri gelen e-fatura ve e-imzaları onaylamaya alışkın olsalar da, çoğu devlet gelir kaybı ile başa çıkmak için ek onaylama gereklilikleri sunuyor.
Geçersiz işlemler nedeniyle kayıpları kabul etmek genellikle vergi daireleri için söz konusu değildir. Bu sebeple, borcu KDV kredi zincirlerinin parçası olan diğer vergi mükelleflerine aktarmak için yöntemler uygulanır. Bu yöntemlerin genellikle yasal rejimlerde olan düz oran gerekliliklerini geçersiz kılmamaları için vergi daireleri, çoğunlukla vergi mükelleflerinin KDV ücretlerini zincirde yeniden konumlandırmadan önce ek kontrolleri yapmalarını bekler. Bu gibi onaylama gerekliliklerinin ardında yatan düşünce, ticari ortağın kanunu çiğnediğini bilen ya da bilmesi gereken vergi mükelleflerine vergi sorumlulukları yüklemektir. Bu sorumluluklar çeşitlidir. Ticari ortağın vergi kimlik numarasını kontrol etmek kadar kolay ya da KDV tutarının ticari ortaklardan biri tarafından toplandığını temin etmek kadar da karmaşık olabilir.
En basit alternatifler arasında vergi numarası kontrol gereklilikleri vardır. Bu noktada, ticaret ortakları bir işlem ya da ödeme yapmadan önce birbirlerinin vergi numaralarını onaylamalıdır. KDV bir ortağın kaybolması sebebi ile ödenmemiş ve kontroller yapılmamışsa, toplanmamış KDV diğer ticaret ortağının sorumluluğundadır. Bu yöntem topluluk içi tedariklere verilen muafiyetin, periyodik beyanlarda ilgili tarafça sağlanan doğru bilgiye dayandığı Avrupa Birliğinde ilgi çekmiş durumda. Pratikte, tedarikçiler alıcıların KDV numaralarını KDV bilgi alışveriş sistemi olan VIES platformu üzerinden kontrol etmelidirler. Bilgi hatalı ise (ya da ticaret ortağı yoksa), şirket alıcının KDV numarasının tedarik gününde VIES platformunda geçerli olduğunu kanıtlayamadığı sürece, tedarikçi aksi takdirde alıcının sorumluluğunda olacak olan KDV’nin yükümlülüğünü taşır.
Bazı ülkeler kimlik kontrolünün de ötesine geçerek, vergilerin toplandığından emin olmak için ticaret yapan taraflarca yürütülecek diğer onaylamaları uygular. Burada çok farklı olmayan nokta ise, ihmalkar tarafın diğer tarafın KDV yükümlülükleri ile ortak sorumluluk aracılığıyla KDV kredi zincirindeki farklılıkları kapatacağı varsayımıdır. Örneğin, Polonya’da topluluk içi tedariklerde uygulanan VIES kontrollerinin yanı sıra, alıcılar Polonyalı vergi daireleri tarafından kaydedilmiş ve listelenmiş banka hesaplarına ödeme yapmalıdırlar. Bir vergi mükellefi, tedarikçinin onaylanmamış banka hesabına ödeme yaparsa tedarikçinin KDV yükümlülüğünden sorumlu tutulabilir. Meksika’da Sürekli İşlem Denetimlerinin (CTC) erken benimsenmesine rağmen, alıcılar tedarikçilerin onaylanmamış listesinde (örneğin, sahte fatura düzenlemiş ya da sahte işlemlerde bulunduğu düşünülen) olup olmadıklarını kontrol etmelidirler. Kara listede yer alan Meksikalı onaylanmamış şirketlerin düzenlediği faturalarda mali değer eksikleri olabileceği için KDV kredi istemini onaylayamazlar böylece alıcı KDV ücretini üstlenir.
İş süreçleri ile birlikte ilerleyen düzgün bir KDV kredi sistemi verim için kilit noktadır. Bu sebeple, vergi daireleri doğrudan kredi-borç sistemini engelleyecek önlemler uygulamaktan kaçınmalıdır. Hindistan, vergi dairelerinin otomatikleştirilmiş vergi numarası kontrollerini gerçekleştireceği Sürekli İşlem Denetimleri (CTC) sistemine geçiyor. Yine de, ülkenin alıcıların sadece tedarikçileri mal ve hizmet vergilerini doğru bir şekilde topladıysa vergi kredisini kullanmaya hakkı olduğu mevcut çerçevesini koruması gibi bir beklenti var. Bu yaklaşım, bir taraftan vergi mükelleflerine denetim getirirken diğer taraftan ödeme olasılığına güvenemeyen ve kolayca bulunamayabilecek veri konusunda uzlaşması gereken vergi mükelleflerine çok fazla idari yükü beraberinde getiriyor.
Vergi numaralarının ve listelerinin onayı hem denetim sonrasını hem de Sürekli İşlem Denetimleri (CTC) sistemi olan ülkeleri etkileyen bir eğilimdir. Ne var ki, son sınıfa dahil olan vergi daireleri otomatik kontrol yapmak için ve işlem durumunda ilgili tarafları bilgilendirmek için sistemlerini geliştirebilirler. İtalya’da da böyle olmuştur. Merkezi e-fatura platformu olan SDI, bir faturada belirlenmiş KDV numaralarını ve bu KDV numaraları daha geniş bir KDV grubuna dahilse de, kontrol ediyor ve geçersiz veri bulunduran belgeleri geri çeviriyor. Brezilya’da da, Hindistan’da olması beklendiği gibi, bu kontroller çoklu Devlet e-fatura platformlarında yürütülüyor.
Bu kurallara uyulmamasının maliyeti oldukça yüksektir. Özellikle her bir yetersiz vergi numarası ve liste kontrolü tedarik ile ilişkili olan KDV tutarını saklayabileceği için beklenmeyen KDV ücretlendirmelerinden sorumlu olma riski oldukça yüksektir. Neticede, alacaklar ve borçlar hesabı sistemi eğilimi yakalamalı, ya gerekli kontrolleri kendisi yapabilmeli ya da kontrollerin tam anlamıyla yerine getirildiğinden emin olmak için hükümet platformları ya da hizmet sağlayıcıları ile entegre olabilmek için esnek olmalıdır.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
CLASS – Sınıflama Bilgi Sisteminin kısaltılmış hali- Avrupa Komisyonunun yeni tek uçlu arama sunucusudur. AB’ye giren ve AB’den çıkan malların gümrük tarifesi sınıflama verilerine erişim sağlar. Vergi bilgilerini ve işlemlerini yönetmek için bütünleştirilmiş bir yaklaşım geliştirmede de son adımdır. Mallar bir AB sınır kapısında beyan edildiğinde, Kombine Tarife (“CN”) ya da bir Üye Devletin yurt içi sınıflaması uyarınca gümrük vergisi transit belgelerine göre sınıflanmalı ve beyan edilmelidirler. CLASS, gümrük vergilerinin doğru oranlarına ve uygulanan tarife dışı engellerin detaylarına kolay erişim sağlar. Ayrıca şunları da sağlar:
CLASS’ı kullanmak, gerekli gümrük vergisi bilgilerini elde etmek için farklı konumlar, formatlar ve dillerde birden çok kaynağa güvenmek zorunda kalmadan işletmelere kayda değer bir zaman kazandırır. Zaman kazanmak ise daha hızlı bir tedarik zinciri karar verme sürecinin yanı sıra daha az idare ve maliyet ve dolayısıyla daha etkin mal nakliye süreci demektir.
Tesadüfen, Birleşik Krallık Hükümeti neredeyse CLASS’ın sunulması ile aynı zamanda Birleşik Krallık Küresel Gümrük Tarifesi (“UKGT”) rejiminin ayrıntılı tasarısını duyurdu. UKGT, Birleşik Krallığın Brexit dönüşümü sona erdiğinde (mevcut durumda 31 Aralık 2020 tarihinde sona ermesi bekleniyor) AB Ortak Gümrük Tarifesinin yerine getireceği rejimdir. Euro yerine Birleşik Krallık pound para birimine vergi değeri uygulayan UKGT, denizaşırı şirketler için Birleşik Krallığa mal ithalini daha basit ve ucuz bir hale getirmelidir. Altı binden fazla tarife kategorisi ve oranında düşürme ve basitleştirme gerçekleştirir (örneğin, tam yüzdelerde yuvarlama oranı), ve çok çeşitli mallarda vergilerin tamamen kaldırılması dâhil, AB Ortak Gümrük Tarifesinden daha düşük bir tarife rejimidir. Amaç işletmeler için gümrük yönetimini kolaylaştırmak, tüketici tercihlerini genişletmek ve küresel çapta ticaret yapan Birleşik Krallık işletmeleri için rekabet gücünü artırmaktır. Tartışmalara yol açan adımlardan biri, hükümetin gereksiz olarak gördüğü gıda ürünleri üzerindeki 13.000’den fazla vergi çeşitliliğini kaldıran AB tarife cetvelinin terk edilmesidir. Kalan tarifeler Birleşik Krallığın özellikle rekabet gücünün yüksek olduğu tarım, otomotiv ve balıkçılık gibi özel stratejik sanayilere destek olmak üzere hedeflenmiş ve ayrıca rekabet gücünü ve “yeşil” enerjilerin ve ilgili ürünlerin kullanımını artırmak üzere planlanmış durumdadır.
UKGT tarafından bildirilen basitleştirmeler, Brexit sonrası gümrük idaresi maliyetlerinde beklenen artışı İngiltere’deki işletmeler için dengeleyebilir. Özelikle Birleşik Krallık-AB arasında devam eden ticaret görüşmelerinin sonucu anlaşmasız ayrılık olduğu takdirde, Birleşik Krallık ürünleri AB ülkelerine girişte eşit düşük oranlara tabi olamayabileceğinden ithalat gümrük tarifesi için yapılacak stratejik değişikliklerin Birleşik Krallıktaki işletmelere zarar verip vermeyeceği net değildir. Diğer taraftan, net olan bir konu ise tüm bu değişikliklerin işletmeleri, gelecek seneden itibaren tedarik zincirlerini gözden geçirmek ve satış fiyatları ve kar oranlarını incelemek için Birleşik Krallıktan ithalat ya da Birleşik Krallığa ihracat yapmak üzere harekete geçirmesidir. İthalat KDV oranı vergi içeren fiyatlar üzerinden hesaplandığı için ayrıca ithalat KDV muhasebesi ve nakit akışında sonuçları olabilir.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Artan vergi kontrolü ve maliyet azaltımına çözüm üreten e-fatura kavramı, dünyanın yeni alanlarına yayılıyor. Hem devletler hem de işletmeler e-faturanın faydalarının farkında olduğu için, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da e-fatura rejimlerini benimseyen ülke sayısı artıyor. Bu bölgelerdeki bazı ülkeler e-faturayı çoktan benimsemiş olsalar da diğer ülkeler Sürekli İşlem Denetimi (CTC) sistemlerini benimseme aşamasındalar. Bu bölgelerdeki ülkeler farklı yaklaşımlar izleseler de asıl amaç aynı: Vergi kontrolünün dijital dönüşümü.
Orta Doğu’da birçok değişiklik oluyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Umman ve Katar zaten e-faturayı yürürlüğe koydular. Ocak 2018’de, KDV’nin uygulanmaya başlamasının ardından Suudi Arabistan, ESAL adlı ulusal bir elektronik faturalama platformunun kullanılmasını da teşvik etmeye başladı. Umman ve Katar henüz KDV uygulamıyor, ancak uygulamaya başladıklarında e-fatura bu ülkeler için daha önemli bir hâle gelecek. CTC rejimlerini kullanmaya hazırlanan bölgedeki diğer ülkeler ise onlar için örnek teşkil edecek.
Ürdün’de vergi dairesi, farklı ülkelerdeki CTC rejimlerini analiz etmek için araştırmalar yapıyor. Bu da, çok yakında yeni bir CTC e-fatura sistemini piyasaya tanıtma niyetinde olduklarına dair güçlü bir işaret.
Son zamanlarda, İsrail de yeni CTC rejimi planları olduğunu açıkladı. Muhasebe yazılımı sağlayıcılarına, önümüzdeki süreçte CTC rejimine hazırlıklı olmaları için tavsiyelerde bulundu. İsrail’in bir CTC rejimini benimsemesinden sonra, bölgedeki gelişmeler domino etkisi gibi ardı ardına gelecektir.
Tunus, e-faturada konusunda bir öncüdür. 2016 yılından bu yana, faturaların elektronik ortamda düzenlenmesi Mali Hukuk çerçevesinde yürürlüğe konmuştur ve daha büyük vergi mükellefleri için e-fatura zorunlu hâle getirilmiştir. Tunus e-fatura rejimine göre, e-faturalar devletin atadığı bir otorite tarafından kaydedilmek zorundadır. Bu nedenle de CTC çerçevesine dâhil edilir.
CTC sistemine doğru hızla ilerleyen bir diğer ülke de Mısır. Mısır Hükümeti, bir süredir CTC rejimlerine yönelik olan en iyi uygulamaları değerlendiriyor. Son olarak, Nisan 2020’de ülkede kayıtlı tüm işletmeler için e-faturayı zorunlu kılan bir kararname yayınlandı. Ancak, e-fatura sisteminin detayları henüz açıklanmadı. Mısır Vergi İdaresi; uyulması gereken teknik kontroller ve koşullar ile e-fatura sisteminin uygulanma aşamalarını açıklayacak.
Fas da farklı e-fatura sistemlerini takip ediyor. Mısır’ın e-fatura girişimlerinden sonra, Fas Hükümeti ülkeye kayıtlı vergi mükellefleri için e-faturayı zorunlu kılma yönünde benzer bir adım atmaya hazırlanıyor.
Tüm biçim ve versiyonları ile e-faturanın, önümüzdeki yıllarda CTC rejimlerinin uygulanmasının beklendiği Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da giderek daha popüler hâle gelen bir eğilim olduğu açıktır. Alınan tedbirlerde benzerlikler olsa da vergilendirme, vergi kontrol zorlukları ve yasal kültür söz konusu olduğunda her ülkenin kendine özgü özellikleri vardır. Bunun sonucu olarak, her rejimde çeşitlilikle karşılaşılabilir.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
MyDATA çerçevesinde uzun süreli sıkı bir çalışmanın ardından, planı tüm Yunanistan’da uygulamaya koymadan önce az bir belgelendirme işi kalmışken IAPR dikkatini e-faturaya yöneltti. Geçen hafta IAPR ve Maliye Bakanlığı, yasalaştığında myDATA sistemini Yunanistan’da yürürlüğe koyacak olan uzun zamandır beklenen tasarıyı imzaladı. IAPR’ın duyurusuna göre tasarı; uygulama kapsamını, istisnaları, verilecek verileri, zamanlamayı, iletim yöntemlerini ve işletmelerin özel yükümlülüklerini belirliyor. Buna paralel olarak tasarı, yeni çerçevenin kurallarına göre sürekli işlem denetimi e-faturalarını, yani akredite edilmiş hizmet sağlayıcıları aracılığıyla düzenlenen e-faturaları vurguluyor. Tasarının önümüzdeki günlerde Resmi Gazete’de yayımlanması bekleniyor.
Gelecek olan tasarı yalnızca myDATA raporlama çerçevesini değil, aynı zamanda belirli bir ölçüde Sürekli İşlem Denetimli e-fatura sistemini de düzenlemeyi hedefliyor. Sürekli İşlem Denetimli e-fatura’nın Temmuz 2020 itibariyle gönüllülük esasına dayalı olarak başlaması ve yeni e-fatura yöntemini kullanan işletmelere teşvik verilmesi bekleniyor.
E-fatura hizmet sağlayıcılarını bu yıl yayımlanan akreditasyon planına uygun şekilde sertifikalandırmak üzere bir komisyon görevlendirildi. Hizmet sağlayıcılar, e-fatura çözümlerinin IAPR’ın e-fatura düzenleme, bütünlük, orijinallik ve myDATA çerçevesine bildirim uyumluluğunu belgeleyen “uygunluk izni” için başvuru yapmaya davet edildi.
Akreditasyon yasası ve uygulama belgelendirmelerinde açıklanan sertifikasyon gereksinimleri (IAPR’ın Yunanca e-fatura internet sitesinde bulunabilir), bir dizi finansal, teknik ve güvenlik kriterinin yanı sıra, myDATA platformuyla entegrasyon yeterliliklerini de gerektiriyor.
Hizmet sağlayıcıların akredite olmak için değerlendirilecekleri kriterler hakkındaki belirsizlik ise sürüyor. Kriterler, hizmet sağlayıcıların vergi idaresi adına sürekli işlem denetimini ne ölçüde gerçekleştirmesi beklendiğine bağlı olarak, yerel kuruluşların yanı sıra, Yunan olmayan çözüm sağlayıcıların akredite Yunan sağlayıcılarla birbirine bağlı çalışmasını gerektirebilecek diğer özellikleri içerebilir.
Son yapılan duyuru, aşağıdaki önemli bildirim tarihlerinde gerekli verilerin aşamalı olarak bildirilmesi gerektiğini ifade ediyor:
MyDATA çerçevesi gelecek tasarıyla şekillenirken, aynı tasarıda yer alan sürekli işlem denetimli e-fatura regülasyonu ise IAPR’ın KDV reformu stratejisindeki ilginç politika değişikliğine işaret ediyor.
IAPR’ın e-faturaya doğru kayması, işletme otomasyonunun yaratması beklenen avantajların yanı sıra, hem KDV toplama fırsatlarını tanımlama hem de myDATA’ya yapılacak özgün işlemsel güncellemeleri açısından daha doğrudan etkilere de sahip olacak. IAPR henüz bu amaçla benimseyeceği formatı veya planı son haline getirmiş olmasa da, e-faturanın akredite edilen hizmet sağlayıcılar tarafından gerçekleştirilmesine dönük değişiklik, şu anda myDATA çerçevesinde ERP bazlı raporlamadan daha öncelikli görünüyor.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Çeşitliliği ile ünlü olan Hindistan, e-fatura çerçevesine de aynı çeşitliliği yansıtıyor. E-fatura tanıtıldığından beri gerekli süreçlerde ve teknik (“JSON”) fatura şemasında çeşitli değişiklikler yapıldı. Bu sayede de mükellefler açısından yeni olanaklar doğdu. Mevcut Sürekli İşlem Denetimi (Continuous Transaction Control-CTC) sistemlerinin çoğu, dijital vergi denetimlerine düzenli olarak yeni unsurlar getirerek, kapsamlarını genellikle yeni alanlara genişlettiğinden, bu tür değişiklikler şaşırtıcı değil. Şili, Meksika ve Türkiye’de olduğu gibi en oturmuş CTC sistemlerinde bile, bu tür değişiklikler sık görülüyor ve kaçınılmaz olarak vergi mükelleflerini sürekli tetikte bekletiyor. CTC kavramı hâlâ nispeten yeni sayılır. Yaklaşık 10-15 yıl önce gündeme ilk geldiğinden bu yana, vergi daireleri bu sistemlerin getirebilecekleri faydalar konusunda akıllıca davrandılar. Sonuç olarak, yeni CTC rejimlerinin tanıtıldığını ve mevcut olanların, vergi denetimlerini daha da optimize etmek amacıyla, sürekli olarak değiştirildiğini görüyoruz.
Hindistan’ın e-fatura sistemi kapsamındaki yükümlülükler henüz yürürlüğe girmedi, ancak yayımlandıklarından tarihten beri bu yükümlülükler birçok kez değişti. Zorunluluk için verilen sürenin bitiminden önce yapılan bu değişiklikler, bu sürenin bir kez daha uzatılacağı anlamına gelmiyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, düzenlemelerin yürürlüğe girmesinden önce ve sonra, tüm CTC rejimlerinde değişmeyen tek şey değişikliktir.
Yasal açıdan sadece bir tane düzenleyici değişiklik yapıldı. Bu değişikliğin iki ana bileşeni mevcut. İlk bölüm zorunlu CTC rejimini Ekim 2020’ye erteledi. 21 Mart’ta, 13/2020 No’lu Tebliğ, zorunluluğun hayata geçirilme tarihini ertelemenin yanı sıra, belirli işletme kategorilerini de kapsam dışında bıraktı. Dolayısıyla, değişikliğin ikinci bölümü kapsam dışı olan işletme kategorileri hakkında oldu. Bu kategoriye dahil olanlar: sigortacılar, bankacılık şirketleri ve bankacılık dışı finans şirketleri de dahil olmak üzere finans kurumları; malların karayolu ile taşıma hizmeti veren nakliye acenteleri; yolcu taşımacılığı hizmeti veren firmalar; çok salonlu sinemalarda sinema filmleri gösterme izni bulunan kayıtlı kişiler.
Teknik açıdan bakıldığında, son birkaç ayda iki sefer teknik fatura şeması değişikliği yapıldı; mevcut JSON şema sürümü 1.02’dir. İkinci şema değişikliği esaslı olmasa da, ilk sürüm değişikliği kesinlikle öyleydi: JSON, isteğe bağlı olarak e-irsaliye ile ilgili alanları içerecek şekilde genişletildi. Bu, e-fatura ve e-irsaliye platformları arasındaki arka uç bağlantısı sayesinde, aynı anda hem e-fatura hem de e-irsaliye düzenlemenin mümkün olduğu anlamına geliyor. Sonuç olarak, ilgili tüm fatura ve e-irsaliye bilgileri e-fatura portalından hem e-irsaliye portalına, hem de gerçek zamanlı olarak GST portalına aktarılabilecek. Bu arka uç bağlantısı tam anlamıyla şaşırtıcı değildi. Çünkü GSTN’nin, satıcı için GST iade beyannamelerinin ANX-1 bölümünü ve alıcı için ANX-2 bölümünü IRP’den alınan e-fatura verilerini kullanarak otomatik olarak dolduracağı zaten duyurulmuştu. Ancak yetkililer, e-irsaliyenin önceden doldurulmasının daha uzun vadeli bir hedef olduğunu belirtmişti. Son şema değişikliklerinden sonra açıkça görülüyor ki e-fatura platformu; e-irsaliye ve GST iade platformlarına sağlanan ana veri kaynağı olarak Hindistan hükümetindeki veri toplamanın merkezinde yer alacak. Kullanıcıların artık e-irsaliye sistemine ayrı erişim veya GST dosyalama konularında endişelenmesi pek olası değil, çünkü vergi ile ilgili bu yükümlülükler e-fatura sistemi üzerinden otomatik olarak yerine getirilecek.
Birçok şirket, Ekim ayındaki geçiş tarihinin daha fazla ertelenme ihtimali olup olmadığını merak ederken, e-fatura zorunluluğu kapsamında yer alan çoğu şirket uygulama süreçlerini başlattı. Başka bir erteleme daha olabilir, ancak emin olmanın bir yolu yok. Uygulamayı ertelemek artık işletmeler için çok riskli bir karar olacaktır. Mevcut hükümetin ısrarcı reform vaadi ve ilgili makamların canlı bir Sürekli İşlem Denetimi sisteminden göreceği faydalar göz önüne alındığında, uyumsuzluk büyük riskler getirebilir. Geçiş tarihi yaklaştıkça, riskler daha da artacaktır. 14 Haziran’da gerçekleşecek bir sonraki GST Konseyi toplantısı, kapsam dahilindeki işletmelerin hoş karşılayacağı bir netlik sağlayacaktır.
Sovos, tüm dünyada SAP müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir. Sovos şirketleri, Hindistan ve tüm dünyadaki e-fatura zorunluluklarıyla nasıl uyumlu tutuyor öğrenin.
COVID-19’ın sebep olduğu duraksamanın ardından, AB ve Birleşik Krallığın Brexit geçiş süreci sonrası ilişkileri üzerine görüşmeler yeniden başlatıldı. Bu noktada Brexit’in KDV’deki yansımalarına ve özellikle Kuzey İrlanda üstündeki etkilerine bakmakta fayda var.
Birleşik Krallığın AB’den ayrılması öncesi, iki taraf da “İrlanda ve Kuzey İrlanda’yı Kapsayıcı Revize Edilen Protokol” için anlaşmıştı. Bu protokol Brexit geçiş süreci sonrası Kuzey İrlanda için KDV hükümleri gibi özel düzenlemeleri içeriyordu.
Şimdilik Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda, AB KDV alanı içerisinde kabul ediliyor ve dolayısıyla hala AB KDV kurallarına bağlılar. Geçişin sonunda Kuzey İrlanda hariç tutularak Birleşik Krallık, bu alandan çıkış yapacak ve artık AB KDV kurallarına tabi olması gerekmeyecek. Bundan sonra AB ve Birleşik Krallık arası ticareti yapılacak tüm ürün ve hizmetlerde, tıpkı AB ve dünyanın geri kalanı arasındaki ticaret ürünlerine uygulanan kurallar geçerli olacak. Ayrıca, bundan sonra Birleşik Krallığın AB KDV sınırlamalarına uyması gerekmeyecek ve hangi ürünlere KDV getirip hangilerini muaf tutacağına kendi başına karar verebilecek.
Kuzey İrlanda, kendi ve İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticareti açık tutmak için özel bir KDV sistemine gidiyor:
Kuzey İrlanda AB KDV kurallarına bağlı kalırken, Kuzey İrlanda ve AB arasında tedarik sağlayan işletmelerin tam bir hesap özeti sunmaları gerekiyor. Ek olarak, AB ve Kuzey İrlanda arası ticari işlemlerde Instrastat raporları doldurulmaya devam edilecek.
Kuzey İrlanda’nın özgün KDV sistemi işletmeler için yeni zorluklar ve uyum sorunlarını beraberinde getiriyor. Brexit geçiş süreci bitişinde işletmelerin dikkate alması gereken bazı altın noktalar:
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Geçtiğimiz yılda İtalya, Macaristan ve İspanya gibi ülkelerin öncü girişimlerini takiben, pek çok Avrupa ülkesinin dijital vergi denetim reformlarında bir artış gözlemlendi. Bu yılın başında Arnavutluk, malileştirme olarak adlandırılan Sürekli İşlem Denetimi (CTC) sisteminin başlayacağını duyurarak Fransa ve Polonya’nın arasına katıldı. Bu tasarı, faturaların düzenlenmeden önce vergi dairesi tarafından onaylanmasını zorunlu kılıyor.
Vergi mükelleflerinin, e-faturalarını eş zamanlı olarak merkezi faturalandırma platformuna aktarabilmesi için lisanslı yazılımlar kullanması gerekiyor. Ayrıca mükellefler faturaları ister elektronik ortamda ister kağıt üzerinde takas edebilirler.
Malileştirme sistemlerinin kullanılacağı iki çeşit lisanslı yazılım bulunuyor.
Üretici, Arnavutluk Bilgi Toplumu Ulusal Ajansı (NAIS) tarafından hazırlanmış sertifikaya dayanan bir imzayı ve belirtilmiş zorunlu içerik gereksinimlerini bulunduran bir fatura hazırlar. Vergi dairesi, faturayı onayladıktan sonra, özgün bir tanımlama numarası (NIVF) yaratarak üreticiye faturayı iade eder. Üretici, NIVF’yi ekleyerek müşterisini faturalandırır.
Ancak Arnavut sistemi, Hindistan’da bu sene başlatılan vergi denetim usulünün aksine, faturaların taraflar arasında elektronik ortamda mı yoksa kağıt üstünde mi takas edildiğini denetlemiyor.
Malileştirme süreci taşıma belgeleri gibi destekleyici belgeleri de içerebiliyor. Bu durumda faturanın kare kodunun, ürünle birlikte basılıp yollanması gerekiyor.
Faturalardan hükümetin merkezi platformuna gelen veriler, her ay otomatik olarak vergi mükellefinin KDV defterine yansıtılıyor. Bu işlemlerin tümünü merkezi platform sürdürüyor. Ayrıca aylık KDV iadesini de merkezi platform gerçekleştirmektedir.
Malileştirme düzenlemeleri, Arnavut ödeme hizmetleri sağlayıcılarına bazı raporlama zorunlulukları getiriyor. Sağlayıcıların günlük olarak, nakdi olmayan işlemlere ait e-fatura ödemelerini kaydetmeleri ve raporlamaları gerekmekte.
Küçük istisnalar dışında Sürekli İşlem Denetimi (CTC) sistemi KDV ve gelir vergisine tabi tutulan tüm Arnavutlar üzerinde geçerli olacak. Sistem 1 Eylül 2020’den itibaren aşamalı olarak aşağıdaki gibi hayata geçirilecektir:
Eylül 2020’den itibaren: KDV ve kurumlar gelir vergisine (CIT) tabi, yıllık cirosu 8 milyon Arnavutluk Lekini aşan vergi mükelleflerinin tüm nakdi işlemleri yapılacaktır.
Ocak 2021’den itibaren:
Temmuz 2021’den itibaren: işletmeden işletmeye nakdi olmayan işlemler.
Malileştirme yasası, AB KDV Yönergesi ve kamu ihalelerinde e-faturalandırma üzerine Yönerge 2014/55 ile uyumlu ilerliyor. Sonuç olarak malileştirme yasaları, Arnavut yasalarını AB’nin e-faturalandırma sistemine yaklaştırıyor. Henüz malileştirme yasasının uygulanabilmesi için ek mevzuatlar gerekse de Arnavutluk, onaylanmış vergi denetimleri uygulayarak KDV dolandırıcılığına karşı savaşında ciddiyetini kanıtlamış durumda.
Arnavutluk, sadece 2020’nin çalkantı ve ekonomik zorlukları karşısında güçlü bir CTC sistemini hayata geçirmeye çabalamakla kalmadı. Belki çok daha önemlisi, kayda değer bir ilerleme gerçekleştirildi. Kullanılacak yazılımsal çözümlere dair gereklilikleri düzenleyen birinci Bakanlık Talimatı Nisanda yayımlandı. Neticede tüm bunlar, küçük bir ülke için dolandırıcılığa karşı savaşta etkileyici bir gelişme.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
SGK, işverenlerin önceki dönem teşviklerinden faydalanmalarını sağladı. Şimdi işverenler, daha önce yanlış veya eksik hesaplanan 2011- 2018 yıllarına ait teşviklerinin doğru hesaplamasını sağlayarak SGK’dan eksik tutarı geri alabiliyor.
İşverenler geçmiş dönemlere ilişkin Ek/İptal/Asıl nitelikli bildirgeleri SGK sitesi üzerinden yapabiliyorlar. Yeniden hesaplamalarda SGK, işverenlerin teşvik miktarını yükseltmek için sadece çalışan için seçilmiş kanun numarasında değişiklik yapılmasına izin veriyor. SGK gün sayısında veya kazançta değişiklik yapılamıyor.
İşverenler geçmiş dönem teşviklerinden yararlanabilmek için son başvuru tarihi 31 Mayıs 2020’yi kaçırmamalı.
18 Mart 2015 tarihinde, 2015/10 sayılı Genelge (genelge), işverenlerin geçmiş dönem teşviklerinden geriye dönük olarak yararlanmasını engellemişti. İşverenler teşviklerinden yararlanabilmek için kurum kararına karşı dava oluşturarak, reddedilen teşvik düzenleme belgelerini işleme aldırtmak zorunda kalıyordu.
27 Mart 2018’de SGK, işverenlerin iki farklı tarihe dayanan geriye dönük teşviklerden faydalanmalarını sağlayan yeni bir genelge ve regülasyon – 7013 sayılı Kanun – yayımladı.
Böylece, işverenler Nisan 2018‘den sonraki dönem ve Mart 2018‘den önceki dönem için geriye dönük teşvik değişiklikleri talep edebilir oldular. İşverenler başvuru son tarihini kaçırmamalıdır.
Kanun’a göre;
İşverenlerin, son başvuru tarihinden sonra geçmiş dönem teşviklerini talep edebilmeleri beklenmemektedir.
Ortalama olarak, şirketlerin% 60’ı istihdam teşviklerini yanlış hesaplamaktadır. Bunun nedeni genellikle insan hatası ve çalışanlar için seçilen kanun numarasını tam olarak anlamadaki ve uygulamadaki güçlüklerden kaynaklanmaktadır.
SGK’nın yeni düzenlemesi, çalışanların optimize edilmemiş kanun seçiminden kaynaklanan eksik teşvik tutarlarını geri kazanmalarına izin vermektedir. İşverenler o döneme ait teşviklerini optimize edilmiş kanun seçeneğiyle hesapladıktan sonra başvurularını SGK web sitesinden yapmalılardır.
Eksik yararlanılmış geçmiş dönem teşviklerinden doğan alacaklar, cari dönemde prim borçları üzerinden düşülecektir. İşverenlerin önceki SGK teşviklerini doğru bir şekilde hesaplamaları ve çalışan için seçilebilecek kanunları optimize etmeleri önemlidir.
Sovos, regülasyonları takip ederek müşterilerinin .ihtiyaçlarına yönelik hizmetler sunma konusunda on yılın üzerinde deneyime sahiptir.
Hindistan’da elektronik fatura zorunluluğu için son tarih hızla geldi. Çok uluslu şirketler dikkatli davranmazlarsa regülasyona uyum sorunları SAP müşterileri için can sıkıcı sonuçlar doğurabilir.
1 Ekim’de, Hindistan, kendine has zorunlu e-fatura sistemini ülkedeki küçük işletmeler haricindeki tüm şirketler için zorunlu hale getirdi. Fakat Hindistan vergi idaresi henüz zorunluluğun her noktasına tamamıyla açıklık getirmiş değil. Bu zorunluluk QR kod kullanılarak bazı kağıt fatura işlemlerine izin verse de her faturada onay için Fatura Kayıt Portalı (IRP) üzerinden devletten dijital imza alınmasını gerektiriyor. Büyük ölçekli işletmeler bakımından bu zorunluluğa riayet etmek için e-fatura en uygun seçenek. Ayrıca, bu zorunluluğun uygulanması e-faturaya tam geçiş için ilk adım olarak görünüyor.
Şirketler, mal ve hizmet vergisi (GST) zorunluluğunun yürürlüğe gireceğini uzun zamandır biliyordu, ancak yürürlük tarihi geldikten sonra SAP müşterilerinin zorunluluğa uygunluk için çalışırken karşılaşacakları potansiyel sorunları ele alma aciliyeti ortaya çıktı:
Yerelleştirme. SAP’nin temel finansal uygulamaları yerelleştirilmiş değil, bu nedenle veri arşivleme ve ulaşılabilirlik sorunları oluşabilir. Fatura verilerini saklama ve bu verilere erişme işleminin düzgün bir şekilde yapılması, yeni e-fatura zorunluluğu ve denetlemelere yanıt verme konusunda büyük önem taşıyor. Yerelleştirmenin olmaması, çok uluslu SAP müşterilerini pahalı ve vakit alan denetim raporları sağlama riskiyle karşı karşıya bırakabilir.
Güncellemeler. Birçok şirket SAP için en güncel iyileştirme paketlerini uygulamıyor. Yeni zorunluluğa uymak için müşterilerin OSS sürümlerini yüklemeleri gerekiyor. Maalesef OSS sürümlerini yüklemek, küresel SAP şablonları üzerinde yıkıcı etkilere neden olabiliyor ve finansal işlemlerde bozulma veya aksaklık yaşanmasına yol açabiliyor. Ayrıca OSS sürümlerinin yüklenmesini yönetmek hem zor olur hem de kaynakları tüketiyor, yeni OSS sürümünün yüklenmesi de 6 ayı bulabiliyor. Bu nedenle, süreç Hindistan’da e-fatura uyumluluğu, son yürürlüğe girme tarihinden çok sonraya uzayabilir ve beklenmediği kadar pahalıya mal olabilir.
Entegrasyon. Birçok uluslararası şirket, ülkeden ülkeye farklı fatura senaryolarına sahip ve bu işlemlerin, küresel ve şirket genelindeki işlemlerle nasıl entegre edileceğini kavrayamıyor. Fatura işleme konusunda entegrasyonun olmaması Hindistan’da ve diğer bölgelerde uyum ile ilgili sorunlara neden olabilir ve bu uyumsuzluk; para cezası, sevkiyat ve ödemelerde eksiklik, tedarikçilerle ve müşterilerle gergin ilişkiler gibi ciddi sonuçlar doğurabilir.
Değişiklik. Hindistan vergi dairesi hâlâ zorunlu e-fatura zorunluluğunun ayrıntılarını paylaşıyor ve muhtemelen gelecek aylarda ve yıllarda da paylaşmaya devam edecek. Dünya genelinde e-fatura zorunlulukları hızla ve aniden değişme eğiliminde ve bu yüzden SAP müşterileri, regülasyon düzenindeki değişikliklere adapte olmak ve kritik finansal süreçlere bunları dahil etmek için uğraş veriyor. Hindistan’da da farklı şeyler yaşanmıyor ama böyle büyük ve önemli bir ülkede regülasyona uyumlu olmamak bir seçenek olamaz. SAP müşterilerinin, kendileri için değişiklikleri takip edip uygulayacak bir iş ortağına ihtiyaçları var.
GST Suvidha Sağlayıcıları veya GSP’ler, devlet elektronik belgeleri inceleyip kabul ederken şirketlere fatura işlemlerinde yardımcı olacak web platformları sunuyor. GSP’ler yardımcı ve hatta gerekli olsa da Hindistan’ın yeni e-fatura zorunluluğu sürecinde SAP müşterilerinin karşılaşmaları muhtemel olan sorunlara çözüm bulmuyor.
GSP’ler temel olarak bilgi işlemeyi sağlar, uyumu sağlamaz. Nitelikleri gereği, SAP finansal uygulamaları için yerelleştirme ve güncelleme hizmeti vermezler. Hindistan’ın iç kapsamında durum böyle, ancak bunlar e-fatura sistemlerinin çok uluslu entegrasyonunu da sağlamaz, e-fatura zorunluluklarında yapılan değişikleri yeterli derece takip etmez ve bu değişiklikleri temel sistemlere dahil etmez.
Süre hızla biterken Hindistan’daki e-fatura sürecine uymaya çalışan çok uluslu SAP müşterileri, şirketlerin 1 Ekim’e ve ötesine hazırlanırken karşılaştıkları sorunları anlayabilen ve çözebilen iş ortaklarına ihtiyaç duyuyor. Hindistan zorunlu e-fatura hakkında ciddiyetini artırırken ve zorunluluğun içeriği hızla değişirken hazırlıksız olmak veya uyum sağlamamak asla bir seçenek olamaz.
Sovos, tüm dünyada SAP müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir. Sovos şirketleri, Hindistan ve tüm dünyadaki e-fatura zorunluluklarıyla nasıl uyumlu tutuyor öğrenin.
Giderek kapsamı genişletilen e-fatura zorunluluğunun uygulamada başarılı bir şekilde yürütülmesinin ardından Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), malların dolaşımını daha teknolojik bir şekilde takip etme amacıyla yeni bir zorunluluk getirdi. Diğer birçok ülkede vergi otoritelerinin de yaptığı gibi GİB de vergi mükelleflerinin irsaliye düzenlemelerini zorunlu kılarak mal dolaşımının takibini yapmaya başlamıştı. GİB, sağlam e-fatura altyapısının avantajlarını gördükten sonra devlet platformunu etkin kullanarak başka faydalar da sağlayabileceğini fark etti. E-irsaliye zorunluluğu, fatura verilerinin ötesinde, gerçek zamanlı veri toplama kapsamını genişletmek için çok önemli bir fırsat sağlıyor.
E-irsaliye, irsaliye ile aynı hukuki statüye sahip ve belirli vergi mükellef grupları için zorunlu olacak. E-irsaliye zorunluluğunun 1 Temmuz 2020’de yürürlüğe gireceği belirlense de tüm ayrıntılar henüz açıklanmamıştı. Zorunluluk kapsamına açıklık getirmek için GİB yakın zamanda “e-İrsaliye Uygulama Kılavuzu“nu (Kılavuz) yayımladı ve uygulamanın işleyişiyle ilgili konulara yanıt getirdi.
Kılavuza göre e-irsaliye uygulamasına kayıtlı mükelleflerin, alıcı uygulamaya kayıtlı olmasa da irsaliyelerini elektronik olarak düzenlemesi gerekiyor. Bununla birlikte, alıcı da uygulamaya kayıtlıysa sistem üzerinden e-irsaliye için yanıt verebilme imkanı mevcut.
E-irsaliyenin, mal sevkiyatı gerçekleşmeden düzenlenmesi gerekiyor. Bu durumda da, düzenlemenin elektronik sistemde nasıl olacağı sorusu birçok mükellefin haklı olarak aklına geliyor. Kılavuza göre, mal sevkiyatının, düzenlenen e-irsaliyelerin GİB portalına başarılı gönderiminden sonra başlaması gerektiği artık netleşti. Ayrıca, tedarikçiler alıcı yanıtını beklemeksizin GİB’den olumlu yanıt aldıktan sonra mal sevkiyatına başlayabilirler.
Diğer önemli nokta ise barkod/QR kodunun e-irsaliyeye eklenmesi. E-irsaliyelerin izlenebilmesi için, QR kod eklenmesi zorunlu kılınıyor. Ancak GİB, QR kodun içeriğini henüz belirlemiş değil. Bu nedenle, bu zorunluluk yalnızca GİB, QR kod için gerekli içerik bilgilerini yayımladığında geçerli olacak.
E-irsaliye zorunluluğunun yürürlüğe girmesi için son tarih olan Temmuz ayı yaklaşırken birçok şirket, hazırlanmak için belirsiz kalan konulara açıklık getirmeye çalışıyor. Neyse ki GİB’in sağladığı belgeler şimdiye kadar mükelleflerin belirttiği konuların çoğunu aydınlığa kavuşturdu. Yanıtsız kalan en önemli soru önceden de birçok kez sorulmuştu: Bu zorunluluğun yürürlük tarihi ertelenir mi? Şu an için erteleme ile ilgili bir açıklama yapılmadı ve işletmelerin Temmuz ayına kadar hazırlıklarını tamamlamayı hedefleyerek devam etmesi gerekiyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.