Sürekli işlem denetimi uygulayan ülkelerin sayısı tüm dünyada büyük bir hızla artıyor. Ayrıca, paralel bir gelişme daha yaşanıyor: Halihazırda sürekli işlem denetimi uygulayan ülkeler, özellikle irsaliye belgeleri ve diğer ilgili belge türleri için yeni yükümlülükler getirerek sürekli işlem denetimi rejiminin kapsamını genişletiyor.
Elektronik irsaliye belgelerinin birçok sürekli işlem denetimi sistemine eşlik ettiği ya da bu sistemlerin ayrılmaz bir parçası haline geldiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Bunun nedeni aşağıdaki gibi açıklanabilir:
İrsaliye belgesi, taşıma işlemi sırasında mallarla birlikte kullanılmak üzere verilir ve transferin kanıtı niteliğindedir. İrsaliye belgelerinde ve faturalarda ortak olan birçok bilgi bulunmaktadır. Bu nedenle irsaliye belgeleri genellikle bir sürekli işlem denetimi prosedüründe bildirilen veya onaylanan fatura verilerine bağlanmak üzere tasarlanır ve bu sayede fiziksel tedarik zinciri için mali tedarik zincirinde entegre olan işlem doğrulama mekanizmalarından kontrol etmesi için seçenekler sunar. Sonuç olarak vergi dairesinin e-fatura ve e-irsaliye belge sistemlerinden aldığı verileri karşılaştırarak vergiye tabi işlemlerin fiziksel gerçekliğini değerlendirmesine yardımcı olur.
Bazı uygulamalarda, malları taşıyan aracın kontrol için durdurulması durumunda kontrollerin kolayca yapılması için e-irsaliye belgelerinde kare kodların olması gerekmektedir. Öte yandan bazı ülkelerde malların taşınmasını doğrulamak için çok daha gelişmiş yöntemler kullanılmaktadır.
Hindistan’da belli koşullar altında, e-irsaliyenin hazırlandığı tarihte geçerli olan mal sınıflandırması, varış yeri ve araç bilgilerini içeren Radyo Frekans ile Tanımlama (RFID) etiketlerinin taşıma araçlarında bulunması zorunludur. Bu etiket yolda kameralar tarafından okunarak, e-irsaliyede belirtilen araç hareketine ilişkin detaylar, aracın fiziksel hareketiyle karşılaştırılır. Bu sistem sayesinde vergi idaresi hem uyumsuz davranışları tespit eder hem de vergi kaçakçılığını daha iyi görünürlükle ve hassasiyetle takip eder.
Özellikle sürekli işlem denetimi uygulaması olan ülkelerde e-irsaliye belgesine ilişkin zorunlulukların giderek daha yaygın hale geleceği öngörülüyor. Bunun nedeni vergi dairesinin platformu üzerinden daha fazla veri toplanabilmesi ve bunların karşılaştırma için kullanılabilmesi. Sürekli işlem denetimlerinin genişleme hızı düşünüldüğünde, işletmelerin birincil ihtiyacı verilerin tutarlığının ve eşleştirmesinin sürdürülmesi olacaktır. Vergi mükellefleri, bu uygulamalara uyum sağlamak için süreçlerinin esnek olmasına ve vergi idarelerinin getirdiği değişikliklere uygun olmasına dikkat etmelidir.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir. Regülasyonlara ilişkin tüm bilmeniz gerekenlere göz atabilirsiniz.
Bazı Doğu Avrupa ülkelerinin vergi kaçakçılığı ile mücadele etmek ve vergi açığını azaltmak için sürekli işlem denetimi sistemlerini uygulamaya başladığından yayınladığımız farklı bir blog yazısında da bahsetmiştik. Bölgede birçok yeni gelişmenin yaşandığı hareketli bir yılı tamamladık. Ufukta görünen bazı değişikliklere yakından bakalım.
Letonya kısa süre önce yeni sürekli işlem denetimi rejimiyle ilgili planlarını açıkladı. Letonya hükümeti, Maliye Bakanlığı’nın ülkede elektronik fatura sistemi uygulamak üzere hazırladığı raporu onayladı. Raporda tarif edilen konsepte göre, 2025’ten itibaren PEPPOL çerçevesi altında B2B ve B2G işlemlerde elektronik fatura kullanımı zorunlu hale getirilecek. Sistemle ilgili mevzuat ve teknik dokümantasyon gibi ayrıntıların süreç içerisinde açıklanması bekleniyor.
Sırbistan sürekli işlem denetimi çerçevesine doğru hızla ilerleyen diğer bir ülke ve öyle görünüyor ki bazı paydaşlar bu ilerlemenin çok hızlı olduğunu düşünüyor. Maliye Bakanlığı kısa süre önce, yeni e-fatura sistemine uyum sağlamak için bir geçiş dönemi uygulanması talebi üzerine B2G işlemlerde sürekli işlem denetimi uygulamasının yürürlüğe giriş tarihini Nisan 2022’nin sonuna ertelemeye karar verdiklerini açıkladı. B2B işlemlerle ilgili olarak ise herhangi bir erteleme olmayacak.
Değiştirilen takvime göre:
Slovenya da sürekli işlem denetimini uygulamaya hazırlanıyor. Haziran 2021’de Maliye Bakanlığı, ülkede B2B işlemlerde e-faturayı zorunlu hale getirmek amacıyla Slovenya parlamentosuna yasa tasarısı sunmuştu. Düzenleme taslağına göre tüm işletmeler ikili işlemlerde (B2B) sadece e-fatura almak ve kesmek zorunda olacak. B2C işlemlerde tüketiciler faturalarını isterlerse elektronik olarak, isterlerse kağıt fatura olarak alabilecek. Ancak Maliye Bakanlığı paydaşlarla uzlaşma sağlanamaması nedeniyle yasa tasarısını geri çekti. Bakanlık taslağı gözden geçirerek süreci sadeleştirmeyi ve işletmeler üzerindeki idari yükü azaltmayı planlıyor.
Ülkede farklı paydaşlar arasında, ör. yerel Ticaret Odası’nda sürekli işlem denetiminin uygulanması konusundaki tartışmalar devam ediyor. Öte yandan Slovenya’da Nisan 2022’deki genel seçimlerin yaklaşması nedeniyle sürekli işlem denetimi reformunun en erken 2022 yılının yazına kadar fazla gündeme gelmesi beklenmiyor.
Slovakya Maliye Bakanlığı’nın sürekli işlem denetimi mekanizmasını uygulamak için bir yasa taslağı hazırladığını daha önce yazmıştık. Amaç, Slovakya’nın vergi açığını AB ortalamasına ulaşacak şekilde azaltmak ve ilgili ticari işlemler hakkında gerçek zamanlı bilgi almaktı. Yasa taslağıyla ilgili kamuoyundan görüş alma süreci Mart 2021’de tamamlandı. Ancak o dönem kademeli uygulama için bir takvim açıklanmadı.
Geçtiğimiz aylarda Slovakya hükümeti sürekli işlem denetimi sistemini uygulamaya koydu ve yeni dokümantasyonu yayınladı. Sürekli işlem denetimi sistemi “Elektronik Fatura Bilgilendirme Sistemleri” (IS EFA, Informačný systém elektronickej fakturácie) olarak adlandırılıyor. Sistem, faturaların elektronik dolaşımını ve faturalardan yapılandırılmış verilerin mali idareye gönderilmesini sağlayan, birleştirilmiş bir süreç. Sistemin yürürlüğe kademeli olarak girmesi için uygulanacak takvim aşağıdaki şekilde:
Polonya’daki sürekli işlem denetimi çerçevesi ve Krajowy System e-Faktur (KSeF) sistemi konusunda ciddi gelişmeler yaşandı. Sürekli işlem denetimi mevzuatı nihayet kabul edilerek 18 Kasım 2021’de Resmi Gazete’de yayınlandı. Ocak 2022’den itibaren KSeF, gönüllülüğe dayalı bir sistem olarak yürürlüğe girecek, yani B2B işlemlerde bu e-fatura sisteminin kullanılması zorunlu olmayacak. Sistemin 2023’te zorunlu hale gelmesi bekleniyor ancak bunun için henüz bir tarih belirlenmedi.
Romanya, AB içindeki en büyük KDV açığıyla (2019’da %34,9), KDV tahsilini iyileştirmek ve güçlendirmek, aynı zamanda vergi kaçakçılığıyla mücadele etmek için vergi tahsilatını kolaylaştırmak amacıyla sürekli işlem denetimi rejimini uygulamaya doğru ilerliyor. Ekim 2021’de 120/2021 Yönetmelik kapsamında Romanya’daki e-fatura sürecinin yapısını düzenleyen ve sürekli işlem denetimi e-fatura sisteminin temel teknik özellikleri için çerçeveyi oluşturan e-Factura uygulamasının yasal çerçevesi ortaya konuldu. Romanya’daki e-Factura sistemi 6 Kasım 2021’de gönüllülüğe dayalı bir sistem olarak yürürlüğe girdi ancak zorunlu hale gelmesi için henüz bir takvim yayınlanmadı. Hem B2B hem de B2G işlemlerde tedarikçiler bu yeni e-fatura sistemini tercih ederek yeni sistem üzerinden Romanya’da yapılandırılmış formatla e-fatura kesebiliyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Bu yıl Polonya’da sürekli işlem denetimi mevzuatının birinci taslağının yayınlanmasından bu yana, Krajowy System e-Faktur (KSeF) adlı sürekli işlem denetimi çerçevesinin ve sisteminin geliştirilmesinde iyi bir ilerleme kaydedildi.
Birkaç kez tekrarlandıktan sonra sürekli işlem denetimlerine ilişkin mevzuat nihayet kabul edildi ve 18 Kasım 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Sürekli işlem denetimi sistemiyle ilgili farklı hususları düzenleyen mevzuatın uygulanması, (ör. kimlik doğrulama ve gelen işlemler) hala devam ediyor. Teknik dokümantasyon ve test ortamı ise sürekli olarak güncelleniyor.
En son dokümantasyona göre, KSeF çerçevesinin en önemli özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanıyor:
Polonyalı yetkililer, sistemin Ocak 2022’de kademeli olarak uygulanması için gerekli her tür belgenin ve detayın zamanında hazır olması için ciddi çaba sarf etti. Ancak süreçle ilgili belli başlı önemli detayların, güncellenmiş test ortamında netleştirilmesi beklenmektedir.
Tüm dünyada müşterilerine e-dönüşüm uyumluluğu sağlayabilen Sovos ile, dünyanın her yerinde işletmenizi sorunsuz bir şekilde yönetebilirsiniz.
AB üyesi bazı devletler, KDV açıklarını kapatmak, gelirlerini artırmak ve ekonomi verileri üzerinde daha fazla denetim sahibi olmak amacıyla sürekli işlem denetimini uygulamaya koyuyor. Öte yandan bu ülkelerin benimsediği sürekli işlem denetimi rejimleri tek tip olmaktan çok uzak. Şimdiye kadar İtalya, yurt içi akışlarda e-fatura zorunluluğunu getirmek için KDV Yönergesinde değişiklik yaptıran tek ülke oldu. Macaristan ve İspanya gibi diğer ülkeler, bunun yerine e-raporlama yaklaşımını benimsedi; bu yaklaşım, e-faturayı zorunlu hale getirmediği için Avrupa Konseyi’nin değişiklik yapması gerekliliğini ortadan kaldırıyor.
Ülkelerin sürekli işlem denetimine yönelik bu hamleleri Avrupa Komisyonu’nun dikkatinden kaçmadı ve Komisyon, sürekli işlem denetiminde mevcut manzarayı değerlendirmek ve yeni teknolojileri ve iş süreçlerinin dijitalleşmesini içeren farklı senaryoları analiz etmek için bir çalışma yaptırdı. Bu çalışma genel olarak “Dijital Çağda KDV” şeklinde adlandırılıyor. Çalışmada, sürekli işlem denetimi rejimlerinin analizi, platform ekonomisinde KDV işlemi ve tek bir AB kimlik numarasının oluşturulması yer alıyor.
Çalışmanın son hali henüz yayınlanmamış olsa da, ilk bulgular bazı forumlardaki tartışmalarda ele alındı. Çalışmada, Avrupa’da sürekli işlem denetiminin var olduğu ve güney ile orta ve doğu Avrupa’nın yerel uygulamalarda ön safta yer aldığı tespit edildi. Bu aynı zamanda Üye Devletlerin sürekli işlem denetiminin yerel versiyonlarını tek tipleşmemiş ve standartlaşmamış bir şekilde uyguladığı anlamına geliyor ve bu durum çok uluslu şirketlerde ve sınır ötesi ticarette bir yük yaratıyor.
Çalışmanın amaçlarından biri, sürekli işlem denetimi kuralları altında işlem yapan vergi daireleri ve işletmeler için maliyet-fayda analizini yapmak. Çalışmada, gerçek zamanlı raporlama, zorunlu e-fatura ve periyodik raporlama (SAF-T programları dahil) gibi birkaç yaklaşım inceleniyor. Araştırmada, sürekli işlem denetimi modeli için AB çapındaki standartları/platformları göz önünde tutulması ve işleri olduğu gibi sürdürme (ancak Üye Devletlerin zorunlu e-fatura programlarını uygulamadan önce istisna kararı verilmesi gerekliliğinin ortadan kaldırılması) olasılığının da analiz edilmesi bekleniyor.
“Dijital Çağda KDV” AB’nin gündeminde sürekli işlem denetimiyle ilgili tek proje değil. İtalya aynı zamanda Avrupa Konseyi’nden, e-fatura zorunluluğu için ülkeyle ilgili değişikliğin geçerlilik süresinin uzatılmasını talep etti. Mevcut tartışmalar, özellikle de İtalya’da 2 milyar Euro’dan fazla kamu geliri artışı sağlanacağı beklentisi, “Dijital Çağda KDV” girişiminin sonuçlarını ciddi şekilde etkileyebilir.
Çalışmanın yayınlanmasının ardından Avrupa Komisyonu’nun, Avrupa’da sürekli işlem denetiminin geleceğini, tek bir AB KDV sicilinin oluşturulmasını, şu anda kapsam dışında olan işlemler ve aktörler için One-Stop-Shop (OSS) programının genişletilmesini ve platform ekonomisindeki KDV işlemlerini tartışmak üzere kamuoyuyla istişare süreci başlatması bekleniyor. İstişare sürecinin, içinde bulunduğumuz çeyrek bitmeden önce başlatılacağı tahmin ediliyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Almanya’da vergi kaçakçılığıyla mücadele etmek ve Alman piyasasının Avrupa’daki rekabetçiliğini artırmak için sürekli işlem denetimlerinin (CTC) uygulanması konusunda farklı kurumlar arasında giderek yükselen bir tartışma süregidiyor.
Almanya’da CTC’lerin destekçileri arasında iş dünyasının dostu Özgür Demokratik Parti’nin (FDP) parlamentodaki grubu, Alman Elektronik Faturalandırma Derneği (VeR) ve Alman Bundesrechnungshof (Federal Denetim Bürosu) adlı bağımsız yargı organı yer alıyor.
Almanya’da kısa süre önce düzenlenen hükümet seçimlerinde ortaya çıkan koalisyonun ortakları (Sosyal Demokrat Parti (SPD), FDP ve Yeşiller Partisi) arasındaki vergi politikasıyla ilgili görüşmelerde de bu konunun gündeme geldiğini gördük.
Tartışmalar henüz kavramsal düzeyde olsa da, yeni olası koalisyonda yer alacak partiler bu alanda reform için siyasi irade gösteriyor.
Özel olarak Alman Bundesrechnungshof, Maliye Bakanlığı’na, KDV dolandırıcılığıyla mücadele etmek için etkili bir sistem olarak blockchain teknolojisini kullanan gerçek zamanlı bir raporlama sistemi önerisi götürdü. Öte yandan öneri, bu tür tedbirlerin önerilmesinden ve uygulanmasından önce maliyet-fayda analizi yapılması gerektiği gerekçesiyle kabul edilmedi.
Parlamenter sürecin bir parçası olarak FDP “faturaların oluşturulması, test edilmesi ve iletilmesi için ülke çapında İtalya’daki SDI sistemine benzer bir elektronik raporlama sisteminin yürürlüğe konması” için çağrıda bulundu. Almanya’da önde gelen sektör derneği VeR, şirketlere ve Alman ekonomisine çok sayıda avantaj sağlayacağını belirterek öneriyi memnuniyetle karşıladı.
VeR’nin, İtalya modelinin Avrupa için bir yol haritası olarak kullanılıp kullanılamayacağına ilişkin yaptığı çalışmaya göre, sistem İtalya’da KDV açığını azaltmaya anlamlı bir katkı yapmış olmasa da e-fatura kullanımının şirketler ve İtalyan ekonomisi için sağladığı avantajlar ikna edici. Raporda, İtalya’daki vergi ödeme sisteminin tüm Avrupa için olmasa da Almanya’da KDV’nin dijitalleştirilmesi için bir model olarak kullanılabileceği sonucuna varılıyor. Ayrıca, VeR uzmanları, Almanya’da bu tür bir CTC sisteminin geliştirilmesi için kendi bilgi birikimlerini de sunuyor.
Görünüşe göre Almanya’da CTC sisteminin uygulanması – İtalya, Fransa ve Polonya gibi Üye Devletlerin ayak izlerini takip ederek – giderek ilgi çeken bir konu haline geliyor ve koalisyon ortakları şu anda iktidarda olan partinin yerine geçecek olan bir koalisyon için anlaşma sağlayabilirse CTC sistemi gerçekten uygulanabilir.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Türkiye’de e-dönüşüm adıyla andığımız, verilerin vergi mükellefinin sistemlerinden, vergi idareleri tarafından belirlenen elektronik ortamlara gerçek ya da yarı gerçek zamanlı ve elektronik olarak gönderilmesine dayanan Sürekli İşlem Denetimleri (CTC), KDV açıklarına çözüm bulmak isteyen ülkelerin olmazsa olmazı haline geliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın vizyoner yaklaşımıyla Türkiye bu gerçeği ilk fark eden ve harekete geçen ülkelerden biridir. EMEA bölgesinde e-dönüşüm 2012 yılında Türkiye ile başlarken; Meksika, Brezilya, İtalya ve Şili ile birlikte ülkemiz dünya genelinde de e-dönüşümde öncü konumda yer alıyor.
EMEA ve Asya bölgelerindeki ülkelerin, özellikle son beş yıldır ivmelenen bir şekilde sürekli işlem denetimi modeline geçiş çalışmalarına başladığı gözlemleniyor. Bu ivmeye paralel olarak da 2025’e kadar tüm faturaların yüzde 75‘inin gerçek ya da yarı gerçek zamanlı olarak vergi otoritelerine bildirileceği bir vergi sisteminin var olacağını öngörüyoruz.
Dünya büyük bir dönüşüm sürecindeyken her ülkenin vergi zorunluluklarına giden farklı ve kaotik bir yol bulunuyor. Bu yolda karşılaşılan üç ana konu:
Şirketlerin karşı karşıya kaldığı regülasyonlar bu üç alana da yansıyor ve bir bütün olarak ele alınması gerekiyor. Dönüşüm yolculuğunda şirketlerin karşısına; kötü veri kalitesi, karmaşık işlem türleri, tutarsız uygulamalar, sürekli değişen regülasyonlar gibi zorluklar çıkabiliyor. Faturalamada yaşanan herhangi bir hata operasyonel bir tehdit haline gelebiliyor. Multidisipliner, işlem odaklı, veriler üzerinden ispata dayalı ve esnek süreçler önem kazanıyor.
Bu doğrultuda e-dönüşümü kurgularken ve uygularken yalnızca e-belgelerin değil, şirketlerin muhasebe, finans, tedarik zinciri gibi tüm süreçlerinin dikkate alınması gerektiği görülüyor. Bu da e-dönüşüm stratejilerinin operasyonel verimliliği maksimize edecek kapsamda şekillendirilmesinin önemini ortaya koyuyor. Verginin dijital dönüşümü, şirketler için artık bir Bilgi Teknolojileri (BT) problemi ve operasyonel mükemmelliği hedefleyen her BT projesi altında ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konu.
İş süreçleriniz etkilenmeden e-dönüşüm stratejinizi nasıl güçlendirebileceğiniz hakkında tüm detayları öğrenmek için webinarımızın kaydını izleyin.
KDV’de günümüzdeki en büyük trendlerden biri sürekli işlem denetimidir. Bu nedenle vergi idareleri giderek daha fazla gerçek zamanlı işlem verisi talep etmekte ve çoğu durumda şirketlerin satış veya satın alma sürecinde sonraki aşamaya geçebilmesi için verilerin vergi idareleri tarafından onaylanması gerekmektedir.
Bir vergi dairesi Sürekli İşlem Denetimi’ne geçtiğinde, şirketler bunu genellikle Bilgi-İşlem Uzmanları tarafından ERP’de veya işlem otomasyon yazılımında bir dizi ilave gerekliliğin uygulanmasından ibaret olarak görür. Uygulama takvimleri genelde çok kısa olduğundan ve uygunsuzluk durumunda ciddi yaptırımlar söz konusu olabileceğinden, şirketlerin çok düşünmeden verdiği bu tepki bir ölçüde anlaşılabilir.
Ancak şirketler, verimsizliklerle ve diğer risklerle karşılaşmamak için bu değişiklikleri devam eden bir yolculuğun parçası olarak görmelidir. Bir vergi dairesi açısından Sürekli İşlem Denetimleri her şeyden bağımsız bir uygulama değildir; aksine, denetim amacıyla yasal olarak erişilebilen tüm verilerin vergi dairelerine elektronik olarak iletildiği daha kapsamlı bir dijital dönüşüm stratejisinin bir parçasıdır.
Birçok vergi dairesinin dijitalleşme vizyonunda, her bir veri kategorisi, şirketlerin doğal veri işleme temposuna ve hükümetlerin veri ihtiyaçlarına göre belirlenen ‘organik’ aralıklarla alınır.
Vergi idareleri, veriye daha kolay şekilde, daha detaylı seviyede ve daha sık olarak erişebilmek için dijitalleşmeyi kullanır.
Raporlama ve denetimlerin olduğu eski dünyadan otomatik veri alışverişinin olduğu yeni dünyaya uzanan bu sürekliliği dikkate almayan şirketler, ‘neden’ sorusundan, yani ticari operasyonların şeffaflığından ziyade, ‘nasıl’ sorusuna, yani bir Sürekli İşlem Denetimi platformuna giden ve gelen mesajların nasıl düzenlendiğine odaklanma hatasını yapabilir.
Vergi idareleri için daha hızlı ve yapılandırılmış, bilgisayarda işlenebilir bir formatta alınan veri kesinlikle daha değerlidir zira bu veriler, hem farklı vergi mükellefleriyle ilgili verileri hem de üçüncü taraflardan gelen veri kaynaklarını daha derinlemesine analiz etmelerine imkan verir.
Eğer şirketinizin verileri eksik veya hatalıysa, daha fazla denetime tabi olma ihtimaliniz vardır çünkü sorunlu veriler vergi memurları tarafından incelenecek ve daha şeffaf hale gelecektir.
Diğer bir deyişle, dijitalleşen vergi dünyasında ne ekerseniz onu biçeceksiniz.
Birçok şirket bu veri sorunlarını çözmek için sihirli formülü parmaklarının ucunda tutuyor. İlk olarak, KDV’nin dijitalleşme dalgasına hazırlanmak için bir projeyle şirket içindeki veri sorunlarını analiz edin ve bu sorunları çözmek için şirket içindeki ve dışındaki paydaşlarla – tedarikçiler dahil – birlikte çalışın.
KDV bildirim süreçlerinde otomatik denetim sağlamak üzere tasarlanmış araçlar, işlem öncesinde var olan ve giderilmesi gereken veri sorunlarını daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. Bu araçlar aynı zamanda Sürekli İşlem Denetimi’nin iletilmesi için oluşturulan veri çıkarma ve entegrasyon yöntemlerini yeniden kullanarak ve böylelikle daha iyi veri yönetişimi sağlayarak ve doğal olarak birbiriyle bağlantılı bu iki süreç arasında bir bağ kurarak Sürekli İşlem Denetimi yolculuğunda size yardımcı olabilir.
Sorunlu veriler büyük oranda kağıt veya PDF formatında tutulan tedarikçi faturaları veya müşteri satın alma emirleri gibi hala devam eden kağıt tabanlı süreçlerden kaynaklanır. Yapılandırılmış, tamamen bilgisayarlar tarafından okunabilecek alternatiflere dayalı otomatik süreçlere geçmek için bugün adım atmak büyük fark yaratacaktır.
Tek zorluk, fatura verilerinin iyileştirilmesinden ibaret değildir. Sürekli İşlem Denetimi kuralları kapsamında iletilmesi gereken belge türleri kaçınılmaz olarak artacağından (fatura ve satın alma tarafındaki onay mesajlarından nakliye belgelerine ve ödeme durumu verilerine kadar), vergi idareleri hem sizin verilerinizi hem de ticaret ortaklarınızın ve üçüncü tarafların verilerini daha fazla kontrol edecektir. Bu bağlamda mali kurumları, gümrük dairelerini ve diğer mevcut veri noktalarını düşünün.
Vergi idareleri dolaylı vergilerde de dijitalleşme adımlarına son vermeyecektir. Standart Vergi Denetim Dosyası (SAF-T ) uygulamasını getirmeye dönük adımlar ve benzer e-muhasebe gereklilikleri, ülkelerin geçmişteki vergi ve yerinde denetim uygulamalarından ne kadar hızlı şekilde uzaklaştığını gösteriyor.
Farklı kaynaklardan güçlü bir doğrulamayla alınan tüm bu veriler, ticari operasyonlarınızın giderek daha ayrıntılı ve inkar edilemez bir resmini ortaya serecektir. Muhtemelen çok yakın bir zamanda kurumsal gelir vergisi iadeleri, vergi idareleri tarafından önceden doldurulacak, sizin bunlar üzerinde yasal değişiklikler yapmanıza gerek kalmayacaktır.
‘Biçim değil, içerik önemlidir’ ifadesi, vergi dünyasında yaygın kullanılan bir özdeyiştir. Vergi idareleri giderek daha fazla iş uygulamasına ve veri akışına eriştikçe, dijital vergi uygulamaları dünyasında büyümek için ilk adım olarak veri kalitesini ve veri tutarlılığını düşünmeye başlamanız gereklidir.
Nihayetinde vergi idareleri işletmenizi anlamak ister. Sadece veri istemekle kalmazlar; ne yaptığınız, neden yaptığınız, nasıl, kimlerle ve ne zaman ticaret yaptığınız konusunda anlamlı bilgi isterler. Bu, şirketinizin sahiplerinin ve yönetiminin de istediği şeydir.
Bu nedenle işletmelerin ve vergi idarelerinin nihai hedefi aynıdır; öte yandan işletmeler operasyonel verimliliğe ve mali hedeflere öncelik verirken vergi idareleri mümkün olan en iyi ve en objektif bilgiye ulaşmaya odaklanır.
Hedef olarak Sürekli İşlem Denetimini gündemine alan vergi idareleri gizli bir lütuf olabilir. Vergi idarelerinin belirlediği gerekliliklere uymak için işletmenizde daha iyi analizler kullanmaya başlamanız faydalı olacaktır.
Asıl değer, nakit yönetimi veya tedarik zincirindeki zayıflıklar gibi ticari operasyonlar ve mali göstergeler konusunda gerçek zamanlı olarak toplanan bilgidedir. İşletmenizle ilgili bu seviyede anında bilgiye ulaşmak, herkesten sürekli bir adım önde olmanızı ve verilerinizin hükümetlere sunduğu resmi kontrol altında tutmanızı sağlayacaktır.
Sürekli İşlem Denetimi, ticari şeffaflığın hakim olduğu cesur, yeni dünyaya doğru yolculukta doğal olarak bir sonraki adımdır.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Polonya’da “E-Faktur” adlı ulusal e-fatura sisteminin hayata geçirilmesine yönelik ilerleme kaydedildi. Polonya Maliye Bakanlığı’nın bu yıl yayınladığı yasa tasarısının henüz parlamentoda onaylanarak yasalaşması bekleniyor. Ancak e-fatura için istenen koşulların taslağı yayınlandı ve Sürekli İşlem Denetimi sistemi konusunda kamuoyuyla istişareler yürütüldü.
Haziran ayında Maliye Bakanlığı, Sürekli İşlem Denetimi sistemi hakkında kamu ve bakanlar tarafından iletilen tüm değerlendirmeleri incelediğini ve aşağıdaki adımları atmaya karar verdiğini duyurdu:
Bakanlığın açıklamasında, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin vergi mükellefleri açısından getireceği faydalara değinildi. Bu faydalar arasında KDV iadelerinin hızlandırılması, saklanan faturaların vergi dairesinin veri tabanında zorunlu saklama süresinin sonuna kadar güvenli şekilde saklanabilmesi, Sürekli İşlem Denetimi platformu üzerinden faturaların alıcıya güvenle ulaştırılması ve bu sayede faturaların daha hızlı ödenmesi, fatura formatının standartlaştırılması sayesinde faturaların işleme alınmasının ve gönderilmesinin otomasyona bağlanması yer alıyor.
Ayrıca, yeni e-fatura kurallarının uygulanması sonucunda SLIM VAT 2 paketinde gerçekleştirilecek değişikliklerle, örneğin mükerrer veya düzeltilmiş faturaların yönetilmesi konusunda ilave destek tedbirleri alınacak.
Polonyalı yetkililer, Ulusal E-Fatura Sisteminin uygulanmasında iyi bir ilerleme kaydediyor. İleride atılacak adımların tanımlanmasında kamuyla istişarelerin yararlı olduğunu görmek olumlu bir izlenim yaratıyor. Yetkililerin şeffaflık ve zamanında belgelendirme konusundaki istekliliğinin, Sürekli İşlem Denetimi sisteminin hayata geçirilmesi sürecinin sonuna kadar devam etmesi umuluyor.
Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
Tüm dünyada KDV açıkları büyürken, vergi daireleri giderek daha da sıkı denetimleri uygulamaya koyuyor. Amaçları verimliliği yükseltmek, sahteciliğin önüne geçmek ve gelirleri artırmak.
Hükümetlerin bir şirketteki işlemleri daha iyi anlayabilmesinin bir yolu Sürekli İşlem Denetimi (CTC) uygulamaktır. Bu kapsamda şirketler, fatura bilgilerini alıcıdan önce vergi dairelerine gerçek zamanlı olarak veya gerçek zamana yakın bir sürede göndermek zorundadır. Yaygın olarak kullanılan bir CTC yöntemine göre, faturanın hazırlanması veya ödenmesi için önce vergi dairesi tarafından onaylanması gerekir. Bu sayede vergi dairesi hem görünürlük kazanır hem de ticari işlemler üzerinde belli bir derecede operasyonel denetim sağlamış olur.
Katma değer vergisinin (KDV) temel ilkesi, ekonomik zincirin her bir aşamasında hükümetin katma değerden belli bir pay almasıdır. Bu zincir, ürün veya hizmetlerin bir kişi tarafından tüketilmesiyle sona erer. Son müşteri dahil olmak üzere zincirdeki tüm taraflar KDV öder. Ancak sadece işletmeler girdiler üzerinden alınan vergileri mahsup edebilir.
Birçok hükümet, şirketlerin devlete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri tespit etmek için faturaları asli delil olarak kullanır. Dünyada ticaret yapan hemen hemen tüm ülkelerde en önemli dolaylı vergi KDV’dir. KDV uygulamasına sahip birçok ülkede tüm gelirlerin %30’undan fazlası bu vergi kaleminden sağlanmaktadır.
KDV açığı, beklenen KDV geliri ile gerçekleşen KDV tahsilatı arasındaki toplam fark anlamına gelir.
Avrupa Komisyonu’nun en son yayınladığı rapora göre Avrupa’da her yıl yaklaşık 140 milyar euro tutarında KDV açığı gerçekleşmektedir. Bu tutar, ilgili ülkelerde beklenen KDV gelirinin %11’inin kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Tüm dünyada ödenmesi gereken ancak hatalar veya dolandırıcılık nedeniyle hükümetlerin tahsil edemediği KDV toplamının yarım trilyon euro tutarında olabileceği tahmin edilmektedir. Bu rakam, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi bazı ülkelerin gayri safi yurt içi gelirine eşittir. KDV açığı tüm dünyada ödenmemiş KDV tutarının yaklaşık %15 ila %30’una karşılık gelir.
Sürekli işlem denetimi bir çeşit vergi uygulamasıdır. Bu uygulamada işlem bilgileri vergi mükellefinin sistemlerinden vergi idaresinin belirlediği bir platforma elektronik olarak gönderilir. Gönderme işlemi, ilgili işlemin tarafları arasında bilgilerin fiili olarak gönderilmesinden hemen önce veya bilgilerin gönderilmesi sırasında veya hemen sonrasında gerçekleşir.
Yaygın kullanılan CTC yöntemlerinden biri “clearance model” (gerçek zamanlı denetim modeli) olarak adlandırılmaktadır çünkü bu sistemde fatura bilgileri alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından ve gerçek zamanlı veya gerçek zamana yakın bir sürede onaylanmaktadır. CTC, mali ve para politikalarını oluşturmak için bilgi sağlamak amacıyla kullanılabilecek benzersiz ekonomik veriler elde etmek de için güçlü bir araç olabilir.
Bu son derece farklı vergi uygulamasının ilk adımları 2000’li yılların başında Latin Amerika’da atıldı. Türkiye gibi diğer yükselen ekonomiler de on yıl sonra bu yöntemi benimsedi. Bugün Latin Amerika’daki birçok ülkede sağlam CTC sistemleri bulunuyor. Bu sistemlerde fatura üzerinden KDV uygulanması için ciddi miktarda veri gereklidir. Diğer önemli veriler de (örn. ödeme durumu veya taşıma belgeleri) işlem anında alınabilir ve doğrudan ön onaydan geçebilir.
Elektronik fatura veya e-fatura, vergi uyumu veya kanıt gösterme amacıyla basılı fatura kullanmaksızın, faturaların elektronik formatta gönderilmesi, alınması ve saklanmasıdır. Basılı faturalara ek olarak tarayıcıyla fatura görüntüsünün alınması veya e-fatura mesajlarının alınıp gönderilmesi hukuki açıdan elektronik fatura kullanılması anlamına gelmemektedir. CTC uygulaması kapsamında e-fatura kullanımı genellikle zorunludur ancak her zaman zorunlu olmayabilir. Örneğin Hindistan’da faturaların alıcıya gönderilmeden önce vergi idaresi tarafından onaylanması zorunludur ancak sonrasında faturanın dijital formatta gönderilmesi zorunlu değildir.
CTC ve e-fatura uygulamalarının amacı, KDV iadesini önceden doldurmak veya değiştirmek için işlem sırasında kaynakta kontrol edilen işletme verilerinin kullanılmasıdır. Bu nedenle işletmeler, teknoloji ve organizasyon planlamalarında CTC dönüşümünü ve CTC sisteminin vergi idareleri tarafından nasıl kullanıldığını bütüncül bir şekilde kavramalıdır.
Hükümetler bu sıkı denetimlerle birlikte gelen gelirlerin ve ekonomik istatistiklerdeki iyileşmelerin farkına varırken, ufukta yeni uygulamaların belirdiğini görüyoruz. Gelecek beş ila on yıl içinde CTC sistemine dayalı dolaylı vergi rejimlerinin yükselişinin hızlanacağını tahmin ediyoruz. Halihazırda KDV, mal ve hizmet vergisi veya benzeri dolaylı vergileri uygulayan çoğu ülkenin 2030’a kadar bu tip denetimleri kısmen veya tamamen uygulamaya koymasını bekliyoruz.
Avrupa’da gelecek birkaç yıl içinde Fransa, Bulgaristan ve Polonya’nın CTC yöntemini uygulamaya başlayacağını biliyoruz. Suudi Arabistan da yakın zamanda e-fatura için uygulanacak kuralları yayınladı ve başka birçok ülke bu yönde adımlar atacak.
Gündeme gelecek olan bu uygulamalar, bir zorluktan ziyade şirketlerin dijital dönüşümü için bir fırsat niteliğindedir. Tabii ki bunun için doğru zihniyetin benimsenmesi gerekiyor. Ancak her tür değişimde olduğu gibi, bu alanda da hazırlık süreci büyük önem taşıyor. Global şirketler, yakında gündeme gelecek olan CTC sitemine ve KDV dijitalleştirmenin getireceği diğer gerekliliklere göre stratejik planlarını hazırlamak için yeterli zaman ve kaynak ayırmalı. Tüm dünyada yeni uygulamalar hızla hayatımıza girerken, küresel bir KDV uyum çözümü, şirketlerin hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarına doğru şekilde yanıt verecektir.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.