Bilişim teknolojileri (BT) lideri olmak için iyi bir yıldayız. Yıllar boyu “daha azıyla daha çoğunu yapın” cümlesi teknoloji harcamalarında birçok kurumun sloganı olduktan sonra, işler nihayet iyi yönde ilerlemeye başladı.
Gartner araştırma şirketine göre, 2022 sonunda BT harcamalarının tahminen 4.5 trilyon dolara ulaşması bekleniyordu. Bu, 2021’e kıyasla %5,1’lik bir artış anlamına geliyor ve COVID-19 pandemisi nedeniyle bir süredir rafa kaldırılmış olan teknoloji güncellemelerine ihtiyaç duyan işletmeler için ciddi bir destek.
BT departmanları aynı zamanda sadece işleri ayakta tutmaya çalışmaktansa işin geleceğini stratejik olarak ve başarılı şekilde destekleyecek uzun vadeli projelere odaklanmak istiyor. Bu iddia, BT yönetim çözümleri şirketi Flexera tarafından Teknoloji Harcamalarının Durumu Raporu’nda verilen rakamlarla da doğrulanıyor.
Ankete katılanların %54’ü, bu yılki bütçelerinin hangi alanlara ayrılacağı sorusuna yanıt olarak, çalışanların evden çalışmasını daha kolay ve sorunsuz hale getirecek teknolojilere ayrılan yatırımların ve kaynakların artacağını tahmin ettiklerini söyledi. Katılımcıların %42’si, pandemi sonrası dünyanın gerçekliklerini desteklemek için bulut teknolojilere geçiş konusunda artık daha istekli olduklarını ifade etti.
Anket katılımcılarının tamamı kurumlarının genel BT bütçeleri hakkında kapsamlı bilgi sahibi olan yöneticiler ve üst düzey BT müdürleriydi. Katılımcılar, gelecek yılda nelerin beklendiği konusunda görüşlerini paylaştılar.
Bu bulgular, hibrit ve esnek çalışma ortamları konusuna işletmelerin ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Evden çalışmanın en azından bir ölçüde kalıcı hale dönüşme ihtimali nedeniyle BT departmanları karşılarına çıkabilecek her tür zorlukla baş etmeye hazır olmak için stratejilerini yeniden gözden geçiriyor.
BT departmanlarının geliştirdiği stratejiler makul ve içinde yaşadığımız dünyayla uyumlu. Öte yandan, pandemi sonrasında en iyi planları bile aksatabilecek ve ciddi miktarda bütçe ve kaynak tüketebilecek diğer bir faktör daha devrede: Hükümetlerin e-faturayı zorunlu hale getirmesi.
Çokuluslu bir şirkette bir BT lideri olarak çalışıyorsanız, muhtemelen aşağıdaki iki kategoriden biriyle uğraşmak durumundasınızdır. Birincisi, düzenleyici kurumların gerçek zamanlı denetim ve uygulamalarının getirdiği yeni gerçekliklerle baş etmeyi zaten çözmüşsünüzdür ya da ikincisi, ülkenizdeki zorunlu e-belge uygulamalarıyla mücadele içerisindesinizdir ve bu sorunu kalıcı olarak çözmek zorundasınızdır.
Bunları söylerken neden mi bu kadar kesin konuşuyorum? Çünkü dünyanın en büyük markalarıyla çalışıyorum ve bu uygulamaların şirketlerin BT organizasyonu üzerindeki etkilere birinci elden tanıklık ediyorum.
Söz konusu BT projeleri olunca, bu projelerin çoğunluğu direngen değil, aksine uzun bir sürede yapılan dikkatli ve metodolojik planlamanın bir sonucu. Öte yandan hükümet, burada kuralları değiştiriyor. Artık projeler ve geliştirmeler firmaların takviminize göre ilerlemiyor. Hükümet yeni kurallar ve zorunluluklar uyguladığında, firmaların ya sorunu hızla çözmesi ya da ağır para cezaları veya işletme lisansının alınması gibi sonuçlara katlanması gerekir.
Hükümetlerin zorunlu kıldığı e-fatura uygulamasına ilişkin yasalar tüm dünyada hızla yürürlüğe girerken, bu durum BT bütçeleri için gerçek bir tehdit oluşturuyor. BT departmanları, zorunlu e-fatura uygulamalarının getirdiği yeni gerçekliklere hazırlıklı olmak zorunda. Devlet kurumlarının işletmenizin veri yığınına kadar girip ağınızdan geçen işlemleri gerçek zamanlı olarak incelediği bu dönemde, bilgileri gerçek zamanlı olarak ve istenen formatta iletmenizi sağlayacak bir çözüme ihtiyacınız olacaktır.
İşin özü, uyum artık bir vergi meselesi olmaktan çıktı. BT liderleri ve diğer üst düzey liderler, her alanda iş fonksiyonlarını aynı hizada tutmak üzere birlikte çalışmak zorunda.
BT departmanları, şirket hangi sektörde veya ülkede olursa olsun, hükümetlerin zorunlu hale getirdiği uygulamaları karşılamak için gerekli kaynakların ve araçların hazır olmasını sağlamak zorunda.
Sorunun erken aşamada çözülmemesi sadece gelecekte daha karmaşık ve maliyetli sorunların doğmasına yol açacaktır ve bu sorunlar diğer öncelikli projeler için ayırmış olduğunuz kritik bütçeleri ve kaynakları tüketecektir.
16 Mart 2023 Perşembe günü düzenlenen webinarda; SAP S/4 HANA geçişi ve e-dönüşüm planlamasına dair merak edilenler ele alındı. Yayın kaydına buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye’de, Nisan 2014 tarihi itibarıyla mükelleflerin zorunlu olarak e-fatura uygulamasına geçmesiyle başlayan e-dönüşüm süreci, aradan geçen sekiz yılda ciddi bir ivme kazandı.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu’nun Genel Tebliği’nde yapılan düzenlemeler ile e-fatura, e-arşiv fatura ve e-irsaliye zorunluluğunu belirleyen ciro limiti değişti. 1 Temmuz 2022 itibarıyla da mükelleflerin brüt satış hasılatına ve sektör bazında belirlenen kriterlere göre e-faturaya geçiş zorunluluğu getirildi.
1Temmuz 2022 tarihi itibarıyla e-fatura kullanan firma sayısı yaklaşık 697 bine ulaştı. Bu sayı ise yaklaşık olarak e-faturada 150 bin yeni mükellef demek oluyor.
Henüz geçiş sürecini tamamlamamış firmaların da sisteme geçişi ile temmuz ayı içerisinde mükellef sayısının 700 bini aşacağı tahmin ediliyor.
E-Fatura uygulamasının yanı sıra e-irsaliyeye kayıtlı kullanıcı sayısı yaklaşık 168 bin civarındayken; e-arşiv faturaya kayıtlı kullanıcı sayısı ise yaklaşık 635 bin civarında… Ancak, Temmuz ayı sonuna kadar geçişlerin devam edeceği düşünüldüğünde bu sayılar da artacaktır.
E-belgeleri kullanmaya başlaması gereken yeni sektörler özelinde de geçiş süreci devam ediyor. Gayrimenkul ve/veya motorlu taşıt, inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunanların yanı sıra e-fatura uygulamasına dahil olma şartı aranmaksızın demir ve çelik ile demir veya çelikten eşyaların imali, ithali veya ihracı faaliyetlerinde bulunan mükellefler de geçişlerini tamamlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile belediyelerden yatırım ve/veya işletme belgesi almak suretiyle konaklama hizmeti veren otel işletmelerinin de Temmuz ayında geçişlerini tamamlaması gerekiyor.
Güncel zorunluluk ve ciro kapsamı detaylarına ulaşmak için ilgili blog yazımızı okuyabilirsiniz.
Türkiye’deki e-dönüşüm uygulamalarına ilişkin son güncellemeler ve zorunluluk kapsamları hakkında tüm detayları öğrenmek için uzman ekibimizle iletişime geçin.
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde yapılan düzenlemeler sonucunda e-fatura, e-arşiv fatura ve e-irsaliye zorunluluğunu belirleyen ciro limiti değişirken; e-belgeleri zorunlu olarak kullanmaya başlayacak yeni sektörler eklendi. Bu kapsamda bazı kurumlar brüt satış hasılatına göre uygulamaya geçiş yapmak zorundayken, bazı sektörlere de özel olarak geçiş kriteri getirildi.
Güncel zorunluluk ve ciro kapsamı detaylarına ulaşmak için ilgili blog yazımızı okuyabilirsiniz.
Gayrimenkul, e-ticaret ve motorlu taşıt sektörleri için e-fatura geçiş kriterleri benzer
2020 veya 2021 hesap dönemleri için 1 Milyon TL ciroya sahip olup;
1 Temmuz 2022 itibarıyla e-fatura uygulamasına geçmiş olmalı.
Otel işletmeleri için e-fatura zorunluluğu
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile belediyelerden yatırım ve/veya işletme belgesi almak suretiyle konaklama hizmeti veren otel işletmeleri için Tebliğ’in yayım tarihi itibariyle faaliyette bulunuyorlarsa 1 Temmuz 2022 itibarıyla e-faturaya geçiş zorunluluğu söz konusu.
Demir-çelik sektörü için e-irsaliye geçiş zorunluluğu
E-Fatura uygulamasına dahil olma şartı aranmaksızın demir ve çelik ile demir veya çelikten eşyaların imali, ithali veya ihracı faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin 2021 hesap döneminde 10 Milyon TL brüt satış hasılatı şartını sağlamaları halinde 1 Temmuz 2022 itibarıyla e-irsaliyeye geçmesi gerekiyor.
Türkiye’deki e-dönüşüm uygulamalarına ilişkin son güncellemeler ve zorunluluk kapsamları hakkında tüm detayları öğrenmek için uzman ekibimizle iletişime geçin.
Son geçiş tarihine sayılı günler kala, GİB tarafından belirlenen e-belge zorunlulukları ve belgelerle ilgili mükelleflerin en sık yönelttiği soruları yanıtladığımız yazı zincirimiz e-irsaliye ile devam ediyor:
Demir ve çelik ile demir veya çelikten eşyaların imali, ithali veya ihracı faaliyetinde bulunan mükelleflerin e-faturaya kayıtlı olmasına bakılmaksızın e-irsaliye uygulamasına geçiş zorunluluğu getirildi. e-Fatura sistemine kayıt olmanın, e-irsaliye için ön koşul olduğunu düşünürsek bu durumda e-fatura sistemine de kayıt olmaları gerekecektir.
Eğer düzenlenen e-irsaliye GİB’e ulaştıysa yeni bir e-İrsaliye düzenlenmesi gerekir. Yola çıktıysa da yeni belgenin şoföre ulaştırılması bekleniyor.
İade faturadaki işlem ile aynı şekilde karşı e-irsaliye düzenlenmeli.
Taslakta istenildiği kadar düzenleme yapılabilir ancak, sonrasında yapılamaz ve düzenleme için yeni bir e-irsaliye gerekir.
Yerinde satış yapılırken e-arşiv fatura yeterli oluyor, ayrıca e-irsaliye düzenlemesi gerekmiyor.
Kesilebilir ancak, e-irsaliyeye ret gelirse, faturanın da iptal edilmesi gerekir.
Kurum o belgeyi referans göstererek kendi kendine bir karşı irsaliye düzenleyebilir.
Bir özel entegratör ile çalışılıyorsa, öncelikle hatanın incelenmesi ve buna göre bir aksiyon alınması gerekir ve sorun giderildikten sonra statüler başarılı durumuna getirilecektir.
Türkiye’deki e-dönüşüm uygulamalarına ilişkin son güncellemeler ve zorunluluk kapsamları hakkında tüm detayları öğrenmek için uzman ekibimizle iletişime geçin.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) 509 sıra no’lu tebliğine göre e-ticaret paydaşı olan internet satış platformları, internet ortamında ilan yayınlayanlar ve internet reklam aracıları e-Fatura ve e-Arşiv Fatura uygulamasına geçmek zorundalar. Bu zorunluluk bir yandan e-ticaret yapan kurumların operasyonel yüklerini azaltırken; bir yandan de verimliliklerini artırıyor. E-belgeler, özellikle e-ticarette yaşanan uzun teslimat ve iade süreçleri, satış sonrası memnuniyetin temel noktasını oluşturan müşteri hizmetleri, yetersiz ürün bilgisi gibi sorunlara da çözüm sunuyor.
E-ticarete başlarken kurumların ilk olarak mali mühür ya da şahıs ise e-imza alınması gerekiyor. Daha sonra e-fatura kullanmak için GİB’e online başvuru yapılıyor. Bu noktada başvuran kişinin karşısına yararlanılacak metot sekmesi çıkıyor. Özel entegratör seçilmesi durumunda bundan sonraki süreç özel entegratör aracılığıyla takip ediliyor. Bu kapsamda kayıt işlemleri, fatura ve irsaliye tasarımlarının yanı sıra mevcut ERP sisteminin entegrasyonu ve günlük raporlama özel entegratörler aracılığıyla gerçekleştiriyor.
Türkiye’de 2012 yılında başlayan e-dönüşüm süreci kapsamında yer alan 15’ten fazla belge bulunuyor. E-ticaret kapsamında ise e-fatura, e-arşiv fatura ve e-irsaliye uygulanıyor. Karşıdaki muhatabın e-fatura mükellefi olması durumunda e-fatura kesilirken, karşı taraf e-fatura mükellefi değil ise e-arşiv fatura kesiliyor. E-arşiv fatura basılı veya elektronik posta olarak paylaşıldıktan 1 gün sonra GİB’e özel olarak raporlanıyor. E-fatura ise online olarak GİB aracılığıyla anında alıcısına ulaşıyor. E-irsaliye ise birden fazla depo ya da operasyon kanalı olan kurumlar için ayrı yerlerden düzenlenebiliyor. Bu kapsamda e-ticarette kullanılan üç farklı seçenek söz konusu:
E-irsaliyelerin üzerinde yer alan karekod uygulaması içerisindeki bilgiler sahada yapılan online kontrollerde kullanılıyor. Vergi denetim memurları bu karekod aracılığıyla e-irsaliyenin kendini görüntüleyebiliyor. Bu kapsamda aracın, ürünlerin, ulaştırmanın bilgisine erişilebiliyor. Karekod uygulaması mükelleflerin yasal zorunluluklarına uymasını sağlıyor.
E-ticarette e-belgeler söz konusu olduğunda perakendenin hızına uyum sağlayabilecek hızlı ve anlaşılabilir bir sistem kullanmanın önemi ortaya çıkıyor. Bu sistem, kurumun tüm süreçlerinin denetlenebilir olmasını sağlıyor. Sistemin denetlenebilir olmasını sağlayan en önemli nokta ise yasal zorunlulukları gözeten iş ortakları ile çalışılması. İş ortakları ile tasarlanan bu süreç e-ticaret yapan kurumlarının iş süreçlerinin verimli ve etkin kılıyor.
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
Türkiye’de e-dönüşüm adıyla andığımız, verilerin vergi mükellefinin sistemlerinden, vergi idareleri tarafından belirlenen elektronik ortamlara gerçek ya da yarı gerçek zamanlı ve elektronik olarak gönderilmesine dayanan Sürekli İşlem Denetimleri (CTC), KDV açıklarına çözüm bulmak isteyen ülkelerin olmazsa olmazı haline geliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın vizyoner yaklaşımıyla Türkiye bu gerçeği ilk fark eden ve harekete geçen ülkelerden biridir. EMEA bölgesinde e-dönüşüm 2012 yılında Türkiye ile başlarken; Meksika, Brezilya, İtalya ve Şili ile birlikte ülkemiz dünya genelinde de e-dönüşümde öncü konumda yer alıyor.
EMEA ve Asya bölgelerindeki ülkelerin, özellikle son beş yıldır ivmelenen bir şekilde sürekli işlem denetimi modeline geçiş çalışmalarına başladığı gözlemleniyor. Bu ivmeye paralel olarak da 2025’e kadar tüm faturaların yüzde 75‘inin gerçek ya da yarı gerçek zamanlı olarak vergi otoritelerine bildirileceği bir vergi sisteminin var olacağını öngörüyoruz.
Dünya büyük bir dönüşüm sürecindeyken her ülkenin vergi zorunluluklarına giden farklı ve kaotik bir yol bulunuyor. Bu yolda karşılaşılan üç ana konu:
Şirketlerin karşı karşıya kaldığı regülasyonlar bu üç alana da yansıyor ve bir bütün olarak ele alınması gerekiyor. Dönüşüm yolculuğunda şirketlerin karşısına; kötü veri kalitesi, karmaşık işlem türleri, tutarsız uygulamalar, sürekli değişen regülasyonlar gibi zorluklar çıkabiliyor. Faturalamada yaşanan herhangi bir hata operasyonel bir tehdit haline gelebiliyor. Multidisipliner, işlem odaklı, veriler üzerinden ispata dayalı ve esnek süreçler önem kazanıyor.
Bu doğrultuda e-dönüşümü kurgularken ve uygularken yalnızca e-belgelerin değil, şirketlerin muhasebe, finans, tedarik zinciri gibi tüm süreçlerinin dikkate alınması gerektiği görülüyor. Bu da e-dönüşüm stratejilerinin operasyonel verimliliği maksimize edecek kapsamda şekillendirilmesinin önemini ortaya koyuyor. Verginin dijital dönüşümü, şirketler için artık bir Bilgi Teknolojileri (BT) problemi ve operasyonel mükemmelliği hedefleyen her BT projesi altında ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konu.
İş süreçleriniz etkilenmeden e-dönüşüm stratejinizi nasıl güçlendirebileceğiniz hakkında tüm detayları öğrenmek için webinarımızın kaydını izleyin.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 10 Kasım 2021 tarihinde yaptığı duyuru ile 509 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin uygulama alanını genişleten taslak bir tebliğ yayımladı. Taslak Tebliğ ile e-fatura ve e-irsaliye uygulamalarına geçme zorunluluğu için halihazırda mevcut olan brüt satış hasılatı sınırı aşağı çekilerek daha fazla mükellefin zorunlu olarak bu uygulamalara geçiş yapması öngörülüyor.
Bir diğer değişiklik ise e-arşiv fatura yükümlüsü olmayan mükellefler bakımından e-arşiv fatura olarak düzenlenmesi gereken faturaların toplam tutarının düşürülmesi şeklinde yer alıyor. Turizm ve demir çelik sektöründe faaliyet gösteren bazı mükellef grupları için de sektörel bazlı zorunlu geçiş hallerinin getirilmesi Taslak Tebliğ ile getirilen bir başka yenilik. Son olarak e-döviz alım satım belgesi ile e-gider pusulası, Taslak Tebliğ’in değişiklik öngördüğü diğer iki elektronik belge türü.
Taslak Tebliğ ile aşağıda yer alan mükellef gruplarının e-fatura uygulamasına zorunlu geçişleri öngörülmektedir:
Söz konusu şartları sağlayan mükelleflerin ilgili şartı sağladıkları ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Fatura uygulamasına geçmeleri gerekmektedir.
509 sayılı Tebliğ’in mevcut halinde e-arşiv fatura uygulamasına kayıtlı olmayan mükelleflerce kesilecek faturalardan vergi mükellefi olmayanlara düzenlenecek faturaların vergiler dahil toplam tutarının 30 Bin TL’yi aşması halinde e-arşiv fatura olarak düzenlenmesi gerekiyordu. Taslak Tebliğ ile bu sınırın 10 Bin TL olarak revize edilmesi öngörülüyor.
509 sayılı Tebliğ’in mevcut halinde e-irsaliye uygulamasına zorunlu geçiş için belirlenen 25 milyon TL’lik brüt satış hasılatının Taslak Tebliğ ile 2021 hesap döneminden itibaren 10 milyon TL ve üzeri olarak revize edilmesi öngörülüyor. Bunun yanında demir ve çelik (GTİP 72) ile demir veya çelikten eşyaların (GTİP 73) imali, ithali veya ihracı faaliyetinde bulunan mükelleflerin de e-Fatura uygulamasına dahil olma şartı aranmaksızın e-İrsaliye uygulamasına dahil edilmesi Taslak Tebliğ’de öngörülen bir başka değişiklik.
Taslak Tebliğ’den de anlaşılacağı üzere GİB e-belgelerin kapsamını, düzenlediği yeni regülasyonlar ile genişletmeye devam ediyor. İlerleyen haftalarda GİB’e iletilecek görüş ve önerilerin de değerlendirilmesiyle Taslak Tebliğ’in son halini alarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. Taslak Tebliğ hakkında görüş ve önerilerini sunmak isteyen ilgililer 1 Aralık 2021 tarihine dek eyeniaras@gelirler.gov.tr adresi üzerinden görüş ve önerilerini GİB’e iletebilirler.
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
Resmi Gazete‘de 1 Haziran 2019 tarihinde, “Güvenli Mobil Ödeme ve Elektronik Belge Yönetim Sistemi (GMÖEBYS)” hakkında 507 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlandı. Ancak Tebliğe ilişkin teknik paketin ve kılavuzun yayınlanması takip eden yıllarda gerçekleşti ve GMÖEBYS, Eylül ayı itibarıyla kullanıma ihtiyari olarak geçti. Bu sistemi işletmek isteyen kuruluşlar, yılın ikinci yarısından itibaren ilgili testleri geçmeye başladılar. Mal ve hizmet satışlarında bedellerin tahsilatı ile mali belgelerin elektronik ortamda oluşturulması için hayata geçen bu sistem devam eden test süreçleri sebebiyle 2022 yılında tam anlamıyla kullanılmaya başlanacak.
Sistemin temel amacı, vergi doğuran mal ve hizmet satış işlemleri ile bunlara bağlı olarak yapılan ödemeleri vergi kaybına yol açmayacak şekilde, bankalar, elektronik para kuruluşları, ödeme kuruluşlarınca, yeni teknolojik gelişmelere uygun olarak fiziki POS cihazları gerektirmeyen ödeme yöntemleri aracılığıyla gerçekleştirmek. Bunun yanı sıra da bu işlemlerin sonuçlarını işlemin mahiyetine uygun düzenlenecek mali nitelikli e-belgeler yoluyla kayıt altına almaktır.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin son teknolojiye uyumlu yeni nesil tahsilat kanalları ile güvenli ve kolay ödeme almalarını sağlayan bu sistem, 10 yıllık mali hafızası olan cihazların kullanımının zorunluluğunu ortadan kaldırıyor.
Özellikle perakende sektörü temsilcileri için önemli bir devrim niteliğinde olacak bu sistem ile faturalar elektronik olarak bilgisayar, tablet veya cep telefonu üzerinden düzenlenebiliyor.
Ödeme ve tahsilat süreçlerinin kısa sürede tamamen elektronik ortama taşınmasını sağlayan sistem ile kâğıt israfının ve yasa dışı işlemlerin önüne geçilirken hem tüketiciler hem de işletmeler için birçok avantaj ve kolaylık sunuluyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı bu sistemden yararlanabilecek kurumları genel anlamda bankalar, ödeme kuruluşları, para kuruluşları ve yazarkasa üreticileri olarak belirledi. Eylül ayında yayımlanan yeni tebliğ ile de yazar kasa üretici firmaları da bu listeye eklendi.
Gelir İdaresi Başkanlığınca faaliyet izni verilen İşletici Kuruluşların yönetmiş oldukları Güvenli Mobil Ödeme ve Elektronik Belge Yönetim Sisteminden aşağıda belirtilen mükellef grupları ihtiyari olarak yararlanabilir:
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne eklenen belge türlerinden biri olan e-gider pusulası, kâğıt ortamda düzenlenen gider pusulasının, e-belge olarak elektronik ortama aktarılması, muhatabının talebi doğrultusunda elektronik ortamda ya da kâğıt olarak iletilebilmesi, elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilebilmesi, GİB’e elektronik ortamda iletilmesine ve raporlanabilmesine imkân tanıyan sistemdir.
Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde belirlenenlerle defter tutma zorunluluğu olan serbest meslek sahipleri ve çiftçiler tarafından vergiden muaf olan esnafa; yaptırılan işler ya da satın alınan mallar için düzenlenen ve elektronik ortamda hazırlanan gider pusulasıdır.
Uygulamaya dahil olmak isteyen mükelleflerin mutlaka e-fatura uygulaması kullanması gerekiyor. Bunun yanı sıra mükelleflerin sistemlerinin, tebliğde açıklanan usul ve esaslara uygun olarak, e-gider pusula düzenleyebilecek şekilde hazırlıklarını tamamlaması gerekiyor. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından elektronik olarak ya da interaktif vergi dairesinden başvuru yapılabiliyor.
E-gider pusulası uygulamasının mükellefler için sağladığı avantajlar şu şekilde:
E-Gider Pusulası uygulaması, Gelir İdaresi Başkanlığınca kendisine yazılı bildirim yapılan mükellefler dışındaki mükellefler için zorunlu bir uygulama değildir. Kendisine yazılı bildirim yapılan mükelleflerin minimum 3 ay süre vermek suretiyle geçiş zorunluluğu bulunuyor.
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
İçinde bulunduğumuz dijital çağda teknolojinin yanında hız da öne çıkan başlıca kavramlar arasında yer alıyor. Rekabet yetisini korumak ve geliştirmek isteyen şirketler için dijital kasların yetkinliği kadar hızlı aksiyon alabilmek de son derece önemli.
Dijitalleşmenin küreselleşmeye olan etkisiyle şirketler birden çok konuda uzmanlaşmak yerine ana faaliyetlerine yoğunlaşarak diğer alanlarda dışardan hizmet alma seçeneğine yöneliyor.
Rakiplerinin önüne geçmek isteyen şirketler başlıca ürün ve hizmetleri ile fark yaratmaya çalışırken odak noktalarını kaybetmemenin yolunu, tüm iş süreçlerini bir araya toplamaktansa belirli bir kısmını dışarıdan sağlamakta buluyor.
Günümüzde şirketler için başarının ana unsuru olan dijitalleşme ve hız, iş süreçlerine de etki ediyor. Dijitalleşmeyi operasyonlarına entegre edememiş şirketler için hızlı olmak da normalden daha fazla çaba gerektiriyor. Bu durumun yanında birden çok alanda uzmanlaşmaya çalışmak zaman kaybı ve verimsizliği beraberinde getiriyor.
Özellikle ticari faaliyetleri destekleyen iş süreçlerinde uzmanlaşma satış rakamlarına olumlu yansırken ana faaliyetler dışında kalan alanlara mesai harcamak ek iş gücü ve maliyetler doğuruyor.
Verginin dijitalleşmesi sonucu e-dönüşüm sürecinde uzmanlaşmaya zaman ve bütçe ayırmak yerine ana faaliyet alanlarına yoğunlaşan şirketler servis sağlayıcıları aracılığıyla çözüm üretme yoluna gittiler.
Şirketlerin muhasebe ve bilişim teknolojileri departmanlarının yoğun uzmanlığının yanı sıra şirketler için teknolojik altyapı yatırımlarını da gerekli kılan e-dönüşüm sürecini servis sağlayıcıları aracılığıyla aşmak şirketlere birçok avantaj kazandırıyor.
E-dönüşüm sürecinde ve e-belge uygulamalarında servis sağlayıcılarının şirketlere en önemli katkısı uzmanlık noktasında. Servis sağlayıcılarının uzmanlığı sayesinde şirketler hız ve maliyet açısından da avantajlı konuma geliyor. E-belgelerle ilgili süreçlerde servis sağlayıcıları güvenlik açısından da önemli özellikler sunarak riskleri ortadan kaldırıyor.
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için Şirket Verimliliğinin Artmasında Vergi Teknolojilerinin Rolü başlıklı blog yazımızı inceleyebilirsiniz.
E-fatura uygulamasından faydalanan mükellef sayısı geçen yıl, bir önceki yıla oranla yüzde 77 artarak 332 bin 400’e, düzenlenen e-fatura sayısı da yüzde 52 artışla 366 milyon 655 bin 334’e çıktı. Düzenlenen e-faturaların tutarı ise Kovid-19 dönemini kapsayan geçen yıl ikiye katlanarak (yüzde 106 artışla) 9,9 trilyon TL’ye ulaştı.
Öte yandan, başladığı günden 2020 yılı sonu itibarıyla e-defter uygulaması kullanmak amacıyla başvuru yapan ve izin verilen mükellef sayısı da 203 bin 410 oldu. Ayrıca geçen yıl itibarıyla e-arşiv uygulamasına kayıtlı kullanıcı sayısı da 321 bin 700’e ulaştı.
Servis sağlayıcılarının sunduğu avantajlar sayesinde GİB’in yayımladığı zorunluluk kapsamı dışında kalan şirketler de gönüllü olarak e-dönüşüm sürecine girmeye başladı. Özel entegratörlerle çalışmanın avantajlarının yanında e-dönüşümün sunduğu zaman, maliyet ve iş gücünde verimlilik, şirketleri servis sağlayıcılarının çözümlerine yakınlaştırıyor.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, e-dönüşüm uygulamalarının kapsamlarını genişletmeye ve yeni e-belgeler eklemeye devam ediyor. Bu belgelerin en son üyesi e-adisyona ilişkin güncel gelişmeleri sizler için derledik.
9 Şubat 2021’de, 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair Tebliğ ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren e-adisyon, hali hazırda kâğıt olarak kullanılan ‘adisyon’ belgesinin elektronik ortamda e-belge olarak düzenlenmiş halidir. Adisyon, masada servis yapılan ve gerçek usulde (bilanço veya işletme hesabı esasına göre) vergilendirilen lokanta, kafeterya, pastane, gazino, bar, pavyon gibi hizmet işletmeleri tarafından kullanılma zorunluluğu bulunan bir belge türüdür. E-adisyonun, adisyondan farklı olarak elektronik ortamda düzenlenmesi, muhafaza ve ibraz edilebilmesi, belge veya bilgilerinin Gelir İdaresi Başkanlığı´na (GİB) elektronik ortamda iletilebilmesi veya raporlanması gerekmektedir.
E-Adisyon Teknik Kılavuzu, GİB tarafından 30 Temmuz 2021 tarihinde yayımlandı. Yayımlanan teknik kılavuzda; adisyon belgesinin ve adisyon belgesine ait e-arşiv raporunun oluşturulması, mali mühür ile zaman damgalı şekilde imzalanması ve oluşturulan raporların GİB sistemine aktarılması süreçleri açıklandı. Kılavuzda ayrıca adisyon belgesine ait XSD şeması ayrıntılı olarak gösterildi. Adisyon belgesinin GİB’e raporlanması konusunun ise önümüzdeki günlerde e-arşiv teknik kılavuzunda ayrıca açıklanacağı biliniyor.
GİB, adisyon belgesi düzenleyen hizmet işletmelerine, yıllık veya aylık satış hasılatı tutarlarını dikkate alarak, geçiş hazırlıkları için en az 3 ay geçiş süresi vermek ve yazılı bildirim ya da ebelge.gib.gov.tr adresinde duyurmak suretiyle e-adisyon uygulamasına geçme zorunluluğu getirmeye yetkili. Yazılı bildirim veya duyuru yapılan mükellefler, belirtilen süreler içinde e-adisyon uygulamasına dâhil olmak ve bu tarihten itibaren istisnai durumlar haricinde, adisyon belgesini, e-adisyon belgesi olarak düzenlemek zorundalar. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında ise kanunda öngörülen cezai hükümler uygulanacak.
GİB tarafından bildirim yapılan mükellefler dışındaki mükelleflerin e-Adisyon’u duzenleme zorunluluğu bulunmuyor. Uygulamaya dahil olmak isteyen mükelleflerin;
E-adisyon uygulamasına dahil olan mükellefler, ilgili belgeyi müşteriden sipariş alırken GİB tarafından belirlenen asgari bilgileri içerecek şekilde ve belirlenen belge formatında elektronik ortamda düzenleyecek. E-adisyon belgesi elektronik ortamda düzenlenirken, hizmetin sunumu süresince müşterinin masasında kağıt çıktının bulundurulması zorunlu değil. Her adisyon belgesi ile eş zamanlı olarak, hizmetin tamamlanması ile birlikte üzerinde e-adisyon belgesinin evrensel tekil numarasının (ETTN) yer alacağı e-fatura, e-arşiv fatura ya da yeni nesil ÖKC’lerde (ödeme kaydedici cihaz) düzenlenen perakende satış fişinin hazırlanması ise zorunlu.
Mükellefler e-adisyon belgesi üzerindeki zorunlu bilgilere ilave olarak ihtiyaçları doğrultusunda farklı bilgilere de yer verebiliyorlar.
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
2000’li yılların başında tüm dünyada hızlı bir yükselişe geçen E-ticaret, yaygın internet kullanımına paralel olarak tüketicilerin öncelikli tercihi olmaya başladı. İçerisinden geçmekte olduğumuz dönemde ise, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını sektörleri olumsuz etkilerken, e-ticarete olan ilgiyi de arttırdı. E-ticaretin büyüyen pazar payı, bu alanda iş fırsatları gören birçok yatırımcı ve girişimcinin e-ticarete yönelmesini sağladı. E-ticaret sektörünün yükselişiyle e-ticaret alanında başarılı olmak isteyen firmalar için dijital vergi dönüşümü ve kullanılması zorunlu e-belgelerin de önemi arttı.
Kovid 19 salgını ile kurumların iş süreçlerini dijital ortama aktarmaya başlaması, e-ticaret sektörünü de e-dönüşüm sürecine yöneltti. Buna paralel olarak da Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) 509 sıra No’lu tebliğine göre e-ticaret yapan firmaların tamamı e-Fatura ve e-Arşiv fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirildi.
Normal perakende satışa göre daha büyük hacme sahip e-Ticaret alanında hangi ürünün, hangi mecralarda, nasıl yönetilebileceğinin yanı sıra tüm bu süreçlerin arka plandaki analizi, dokümanları, arşivi gibi noktalar e-ticaret sektörü için e-dönüşüm sürecini hızlandırdı.
‘Hız’ kavramı içinde bulunduğumuz çağın en önemli özellikleri arasında yer alıyor. E-ticarete talebin artmasında ‘hızlı’ olması büyük rol oynarken e-ticaret yapan firmaların rekabette öne geçmeleri için süreçlerini hızlandırmaları daha önemli hale geliyor. E-dönüşüm, şirketlerin diğer iş süreçlerine odaklanması için zamandan tasarruf sağlarken, gelen bir siparişi otomatik olarak faturaya dönüştürmek örneğinde olduğu gibi e-ticaretle ilgilenen şirketler için dijital vergi süreçlerini de hızlandırıyor.
Firmalara hız katmasının yanında e-dönüşüm yasal zorunlulukları takip etme açısından da büyük kolaylıklar getiriyor. Çeşitli düzenlemeler neticesinde zorunlu hale gelen e-belgelere uyum sağlama sürecinde de e-dönüşüm kolaylık sağlıyor. E-fatura yerine kâğıt fatura kullanıldığı dönemlerde yaşanan operasyonel sorunlar, kaybolma ve benzeri aksaklıklar da e-dönüşüm sayesinde sorun olmaktan çıkıyor.
E-ticarete başlamak isteyenler için iki önemli konu ortaya çıkıyor. İlk olarak e-ticaret yapan bir firma, faaliyetleri neticesinde bir kazanç sağlıyor ve bu kazancın sonunda da devlete birtakım yükümlükleri bulunuyor. Bu yükümlüklerin sonucunda firmanın tüm işlemlerinin denetlenebilir olması gerekiyor.
İkinci olarak ise müşterilere ürünler satılırken, servisler sunulurken hızlı ve anlaşılır bir sistem kurmak gerekiyor. Sadece özel entegratör tarafında değil, kullanılan pazar yeri ya da diğer entegrasyon katmanlarında, stok sisteminde hızlı ve anlaşılır bir işleyiş olması gerekir. Buradaki en temel amaç, firmanın ana faaliyetini yani ürünlerin satış işini rahatça yapabilmek.
Seçilecek özel entegratörün firmaların iş hedeflerine ulaşmalarında katkısı çok büyük olduğu için dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus yukarıdaki iki konu ile alakalı süreçleri sorunsuz gerçekleştirecek iş ortakları ile çalışılmasıdır.
E-ticarette e-belgelerin önemine ilişkin hazırladığımız ve E-ticaret ile ilgili e-dönüşüm alanında yasal düzenlemelere karşı firmaların yükümlü olduğu konular hakkında önemli bilgiler verdiğimiz e-kitabımızı hemen indirin. “E-TİCARETE İLK ADIM E-DÖNÜŞÜM VE E-BELGELER”
Türkiye’de 2010 yılında başlayan e-dönüşüm hikâyesi, 2012’de sistematik bir şekilde ilerlemeye geçti. İlk olarak 1 Ocak 2012’de e-defter zorunluluğuyla başlayan süreç, günümüzde e-belgelerin kapsamının geliştirilmesiyle hız kesmeden sürmektedir. Türkiye’de e-dönüşüm sürecini yöneten Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) vergisel dijital dönüşümü şirketlere benimsetme konusunda önemli bir rol üstlenerek vergi süreçlerinin takibinde başarılı bir denetim modeli oluşturdu. 2012 yılından bu yana sürekli olarak belgelerin elektronikleştirilmesi ve e-belgelerin kullanma zorunluluğu da bu süreci hızlandırdı.
Yaşanan gelişmeler neticesinde GİB çeşitli e-belge türlerinde yeniden düzenlemeye giderek kapsamları genişletti. Bu belgeler aşağıdaki gibidir:
GİB’in e-dönüşüm ve e-belgeler konusunda izlemiş olduğu yolun yanı sıra süreci optimum düzeyde yürürlüğe sokması mükelleflerin de zorunlu olmasalar dahi uygulamalara gönüllü olarak geçiş yapmalarını sağladı. GİB’in e-belgelerle ilgili son güncellemeleri, vergi süreçlerinin takibi açısından da büyük öneme sahiptir. E-belgelerin yaygınlaşmasıyla, vergisel anlamda gelir kayıplarının da en aza indirgenmesi bekleniyor. Şirketler açısından da e-belgeler zaman, maliyet ve iş gücü verimliliği sağlaması açısından hem kamu hem de özel sektör tarafında ciddi avantajlar barındırıyor. İlerleyen süreçte de e-belgelerin kapsamlarınin gerek uygulama gerekse de mükellefler açısından daha da genişlemesi bekleniyor.
E-dönüşüm uygulamarındaki son güncellemeler ve vergi mükelleflerinin dikkat etmeleri gereken kurallar hakkında detaylı bilgi almak için webinarımızın kaydını izleyebilirsiniz: E-Dönüşüm Süreçlerinde Son Gelişmeler
İçinde bulunduğumuz çağa ismini veren dijitalleşme şirketler için her geçen gün kaçınılmaz bir alana dönüşüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2019 yılında 16-74 yaş aralığında internet kullanım oranı yüzde 75 çıkarken, pandemi etkisinde geçen 2020 yılında bu oran yüzde 79 oldu.
2019 Nisan ayı ile 2020 Mart ayı arasındaki dönemde e-ticaret kullanımı yüzde 36,5 oldu. Bu oran önceki yılın aynı döneminde yüzde 34 düzeyindeydi. Bireysel kullanımların yanında kendi web siteleri ya da mobil uygulamalarını kullanarak e-ticaret yapan firmaların oranı ise yüzde 77.
Dijitalleşmenin artmasıyla şirketler için bulut çözümler de önemli bir ihtiyaca dönüşüyor. Bulut bilişim kullanımı 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerde 2018’de yüzde 10 olurken 2020 yılında yüzde 14’e yükseldi. Bulut bilişim hizmeti kullanım oranı 250 ve üzeri çalışanı olan girişimlerde ise yüzde 41’i buluyor.
İnternet kullanımının arttığı ve teknolojinin hayatlarımızın vazgeçilmez parçası olduğu bir zamanda, şirketler için dijital stratejiye karar verilirken en kritik nokta ihtiyaçların belirlenmesidir. Şirketlerin bilişim teknolojileri, finans, muhasebe ve lojistik gibi departmanlarının ihtiyaçlarını ortaya koymasıyla dijital dönüşüm için stratejinin belirlenmesindeki ilk adım da atılmış olur.
Farklı departmanlarca kullanılan tüm uygulamaların birbirine entegre olarak çalışmasını sağlayarak sürecin büyük çoğunluğunu dijital hale getirmek stratejinin en büyük amacını oluşturuyor. Entegrasyon sürecinde, lojistik uygulamalarından başlayarak gelen malın barkodunun okutulup muhasebe departmanlarının kullandığı yazılıma otomatik olarak düşmesini sağlayana kadarki tüm aşamaların dijitalde birbiriyle bağlantılı şekilde olması hedeflenir.
Dijital stratejinin belirlenmesi sonrasında entegrasyon sürecinde uyumluluk konusu büyük öneme sahip. Dijital dönüşüm için iş birliği yapılan servis sağlayıcının sunacağı hizmetlerin daha sonra ortaya çıkacak ihtiyaçlar ve gelişen teknolojilerle uyumlu olması gerekir.
Dijitalleşmenin globalleşmeye de zemin hazırlamasıyla farklı ülkelerdeki dijital uygulamalara da hızla uyum sağlayacak altyapılara sahip olmak ve bu fonksiyonelliği sağlayan servis sağlayıcıları ile çalışmak da oldukça kritik. Tüm bunların yanında GİB tarafından yayımlanan regülasyonları düzenli takip eden ve ilgili düzenlemeler konusunda uzmanlaşmış servis sağlayıcıları şirketler için önemli avantajlar oluşturur.
Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.
Katma değer vergisinde (KDV) yönetimin ve idarenin sürekli değişmesinin nedenlerini anlamak için, önce hükümetleri bu değişikliklere yönelten unsurları anlamak gerekir. Vergi dairelerinin öncelikli sorumluluğu hükümete yasalar gereğince ödenecek geliri tahsil etmektir. Borç tutarı ile tahsil edilen tutar arasındaki farka vergi açığı denir. Bu tip farklar, önemli programları finanse etmek isteyen ülkelerin gelirlerinde ciddi riskler yaratabilir. Örneğin, Avrupa Birliği Ekonomi Komisyonu’na göre, 2018’de AB’de tahmini vergi açığı 140 milyar sterlindi, yani toplam gelirin %11’iydi.
Dünya genelinde bütün hükümetler yasal hakları olan gelirleri daha iyi takip ve tahsil etmek için dijitalleşmeyi ve diğer yeni teknolojileri benimsemeyi tercih ediyorlar. Eğer risk konusunu kavrayabilirsek, böyle bir tercihin nedenlerini de daha kolay anlayabiliriz. Biz de bunun için Sovos olarak yeni KDV ortamının daha net bir resmini oluşturmayı hedefledik ve bu bağlamda IDC ile birlikte çalışarak yeni bir rapor oluşturduk: Taming the Value-Added Tax Beast with Technology. Ücretsiz kopyanızı buradan indirebilirsiniz.
Vergi yolculuğuna atılan hükümetlerin motivasyonunu anladığımıza göre, teknolojinin bu alandaki bazı avantajlarına daha yakından bakabiliriz. Dünya genelinde bütün vergi daireleri aşağıda belirtilen konularda dijitalleşmeyi kullanarak iyileşme sağlayabilir:
Bu iyileştirmeler sayesinde hükümetler; süreçlerdeki kör noktaları daha hızlı ve kolay bir şekilde tespit edebilir, vergilerin doğru şekilde ödenip ödenmediğini belirlemek için verileri gözden geçirebilir ve gerektiğinde yaptırım tedbirlerini uygulayabilir.
Bu bilgilerden sonra KDV sisteminde, hükümetleri değişikliğe yönelten nedenleri ve bu tip değişikliklerden edinebilecekleri faydaları net bir şekilde anlayabiliriz. Peki tüm bu teknolojik iyileştirmelere rağmen KDV basitleşmek yerine neden daha da karmaşıklaşıyor? Yeni sistemler, yasalar ve yetkiler geliştikçe KDV’nin daha karmaşık hale gelmesinin birkaç nedeni bulunuyor.
KDV’nin çok yaygın olması ve hükümetlerin konuya yaklaşımlarının birbirinden farklı olması bu karmaşıklığın temel nedenidir. Diğer nedenler ise şunlardır:
Tüm ülkeler ve vergi daireleri hem gelirlerini artırmaya hem de vergi açıklarını kapatmaya çalışır. Fakat bu iki sürecin birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Her ülkenin kendi öncelikleri vardır. Endüstrileri bulundukları coğrafi bölgeye göre büyük farklılıklar gösterebilir. Dahası, sahip oldukları ekonomik duruşları, gelir akışlarını hızlı ve agresif bir şekilde takip edebilmek konusunda tercihlerine yön verebilir.
Mesele KDV ise, hiçbir zaman varsayımlara göre hareket etmemeli ve kesinlikle risk alınmamalıdır. Sürekli değişen düzenlemelere uyum sağlayabilmek ve denetim veya ceza gibi konularda riskten kaçınmak için en iyi çözüm, bu konuda güncel yerel bilgileri en iyi şekilde aktaracak ve izlenmesi gereken süreçlerde destek verebilecek bir uzmanla birlikte çalışmaktır.
Bu serideki ikinci blogumuz olan KDV’de Üç Odak Alan’ı okumayı ve Taming the Value-Added Tax Beast with Technology başlıklı İngilizce raporumuzun ücretsiz kopyasını indirmeyi unutmayın.
Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.