COVID-19’a karşı geliştirilen aşıların gösterdikleri ilk başarılara tanık olmamızla birlikte, işletmeler ve pazarlar da 2021’in son çeyreğine kadar ülkelerin yeni bir seyir hızına kavuşacağına dair güven tazelemeye başladı.

Tünelin sonunda bir ışık olduğunu görmek çok güzel. Ancak, birçok küçük – aynı zamanda birçok büyük – şirket için çoktan iş işten geçti. Binlerce şirket, başta insan temasına bağımlı olmaları nedeniyle bu krizi atlatamadı. Diğer şirketler ise kendi yaşam döngülerinde halihazırda zor bir dönemden geçerken COVID-19 sürecini deneyimledikleri için durumdan orantısız bir şekilde etkilendi. Dikkate değer birkaç istisna dışında, dünyanın en güçlü ekonomilerinin birçoğunun, sürecin neden olduğu sonuçlara karşı toparlanması yıllar alacak diyebiliriz.

İnternet yardıma yetişiyor – ancak bazı sorunlar var

Tüm krizlerde olduğu gibi, geçtiğimiz yıl zayıflıklar vurgulanırken başarısızlıklar da hızla arttı. Öncelikle, internet ve mevcut teknolojik gelişmeler dünya genelinde şu anki kadar benimsenmiş olmasaydı, COVID-19 krizinin çok daha kötü sonuçları olacağını kabul etmek gerek. Ancak, bir yandan çalışanlar, terk edilmiş ofislerdeki ve veri merkezlerindeki işleri yürütme zorunluluğu ile birlikte sağlık kaygılarını dengede tutmaya çabalarken, şirketlerin dijital dönüşümlerinde geride kalmasına neden olan eski süreçlerin var olan boşluklarına da vurgu yapılmış oldu.

Şirket içi yazılımlar, verimsizliğin başı çektiği alanlardan biri. Birçok şirket, farklı iş akışı kategorilerini ve ticari ortaklık bağlarını desteklemek adına bulut tabanlı yazılımları benimsemeye başlasa da, büyük şirketlerin birçoğu, ERP’ler, lojistik veya rezervasyon sistemleri gibi temel kurumsal sistemlerini bulut ortamına taşıma konusunda isteksiz davranmaya devam ediyor. Bu şirketlerin isteksiz olmalarının arkasında yatan sebep, genellikle oldukça özelleştirilmiş eski sistemleri kullanıyor olmaları.

Birçok kurumsal yazılım sağlayıcısı teoride şirket içi kurulum adına pek çok fayda sağlayan genel bulut sürümleri sunuyor; ancak kuruluşları ve süreçleri standart en iyi uygulamalar çerçevesinde tasarlanan “hazır” iş akışlarına adapte etmenin pratikteki zorlukları, bu tür şirketler için sunulan faydalara kıyasla daha ağır basan taraf oluyor.

Bunlardan daha karmaşık olan başka bir zorluk grubu da var. Global olarak her ölçekten şirket için sipariş ve fatura yönetiminde hala manuel süreçler hakim. İş akışı yazılımlarının, muhasebe departmanında çalışanların sisteme uzaktan erişim sağlamalarına imkan verdiği durumlarda, onay ve gönderim aşamaları evden çalışma koşullarında yönetilebiliyor. Ancak tedarikçi ve müşteri ilişkilerinin birçoğunda yaygın olan kağıt kullanımı, insanların hala sınırlı erişime sahip ofislerinden önemli belgeleri tarama, yazdırma, postalama veya fakslama – evet, faks – süreçlerini uygulamalarını gerektiriyor.

Kağıt dokümanların işlenmesi amacıyla kullanılan endüstriyel güçteki pahalı makineler evlerdeki ofislere kolaylıkla entegre edilemeyeceğinden bu tür problemlerin üstesinden gelmek daha da zorlaşacak. Bu sorunların çözümü, evlerimizdeki mutfakları tarama veya baskı merkezlerine dönüştürmek için yaratıcı yollar aramak değil, uçtan uca veri entegrasyonuna doğru artık büyük bir adım atmak.

Bir e-dönüşüm otomasyonu faktörü olarak verginin iyi, kötü ve çirkin yanları

İlginç bir şekilde, COVID-19’u bu adımı atmak için yeterli bir neden olarak görmeyen işletmeler, vergi idarelerinden bir yardım eli uzatmasını bekleyebilir. Birçok ülke, dijital faturalar adına zorunlu gerçek zamanlı denetim uygulaması benzeri sürekli işlem denetimlerini (CTC’ler) teşvik etmek için halihazırda büyük ölçekli programlar başlatmıştı.

Global olarak yaşadığımız mevcut sağlık krizi, vergi idarelerinin bu programları hızlandırmalarına neden oluyor. Fransa, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin muhasebe verilerine yönelik zorunlu e-Fatura veya dijital raporlama planları ile ilgili yaptıkları duyuruları takip ediyoruz. Bunun yanında, Polonya ve Slovakya dahil pek çok ülke de, İtalya ve Türkiye gibi Avrupalı öncüler ile Latin Amerika ülkelerinin bu yöndeki adımlarını takip etme niyetinde olduklarını açıkladılar. CTC’lerin çağrısına uzun süredir direnen Almanya’da bile, ülkedeki önemli siyasi partilerden biri bu doğrultuda belirleyici bir eylem planı önerisinde bulundu.

Her ne kadar bu tür girişimler genellikle hala vergi açıklarını kapama ihtiyacından kaynaklansa da, gelir tahsilatındaki esneklik ihtiyacının bir diğer belirleyicisi olduğu açık. Ayrıca Brezilya gibi ülkelerden elde edilen örnekler CTC’lerin, hükümetler adına bir krizin ekonomik etkilerini sektörel anlamda en küçük ayrıntısına kadar gözlemleme ve izleme becerilerini büyük oranda geliştirdiğini gösteriyor. Bu da, hükümetlerin, bir krizden en çok zarar gören faaliyetleri yönlendirmek adına mali politikalar açısından müdahalede bulunmaları için kullanabilecekleri ayrıntılı verilere erişmelerini sağlıyor.

Şartların tamamının, işletmeleri tam e- dönüşüm otomasyonu – kendilerinin ve ticari ortaklarının satışları ve satın alma operasyonları arasındaki arayüz –sürecine geçmek için son adımlarını atmaları yönünde yönlendirmesiyle birlikte, şirketlerin artık süreçler ve kurumsal yapılar anlamında tamamen dijital ve çok daha esnek bir düzene geçmek için ​hazırlık planları yaptıkları düşünülebilir.

Ancak maalesef ki CTC zorunluluklarının sunulma şekli ile şirketlerin bu zorunlulukları yanıtlama şekli, e-dönüşüm otomasyonuna yapılan yatırımların ve modern bulut tabanlı kurumsal yazılımın benimsenmesinin tarihsel açıdan yavaşlamasına neden oldu.

CTC zorunlulukları inanılmaz bir çeşitliliğe sahip; Yunanistan’da, hükümetin sunduğu sistemdeki malzemelerin ek sınıflandırması – diğer şeylerin yanı sıra – yoluyla saklanmak üzere tamamıyla çevrimiçi ikinci bir muhasebe defteri dizisi bulunurken, Fransa’da tasarlanan ve içerisinde hizmet sağlayıcıları ile işlem ödemesi raporlamalarının yer aldığı tamamen farklı bir düzen var. Çinli temsilciler blok zinciri tabanlı faturalama denetimlerinden bahsederken, Polonya ve Suudi Arabistan gibi ülkeler merkezi ve devlet tarafından yürütülen fatura değişim ağları için hazırlık içerisinde. Zorunluluklara uyum sağlanması için verilen son tarihlerin genellikle çok kısa olmasının yanı sıra, vergi daireleri zorunlulukların uygulanma dönemlerinde ve sonraki yıllar boyunca yine aynı şekilde her birinde oldukça kısa son tarih verilen ve sadece yerel dilde mevcut olan sayısız yapısal düzenleme gerçekleştiriyor.

Bununla birlikte, vergi daireleri, vergi mükelleflerine ne kadar süre verildiğine neredeyse hiç bakılmaksızın son tarihlerin daima oldukça kısa süreler olması yönünde yasal hak talep edebiliyor. Bunun nedeni ise birçok işletmenin yapısal olarak çok geç hazırlık yapması. CTC’ler, SAF-T ve benzer zorunluluklara doğru yönelen global trend şirketler tarafından yıllardır gözlemleniyordu, ancak hazırlık yapma konusunda birçoğu yine de yetersiz kaldı; özellikle de birçok çok uluslu işletme, KDV uyumluluğunun yerel aracılar tarafından çözümlenecek bir mesele olduğunu düşünüyor. Bu da, vergi dairesi ofisleri tarafından tasarlanan en iyi kurumsal uygulamalara bir yanıt sunmaktan çok, adım adım büyüyen, devasa bir yerelleşmiş prosedür ağının oluşmasına neden oluyor.

E- dönüşüm otomasyonuna doğru verimli bir döngü oluşturma

Bu konu bizi tekrardan şirketlerin neden genel bulut modundaki kurumsal yazılım paketlerinin yeni sürümlerini hızla benimsemedikleri ya da ticari ortakları ile birbirlerine ilettikleri faturaları daha hızlı şekilde otomatikleştirmedikleri sorusuna getiriyor. Bu denklemde yer alan tüm taraflar aynı şeyi istiyor: İşletmelerin kendi arasında ve aynı zamanda işletmeler ile vergi daireleri arasında ilgili verilerin sorunsuz ve güvenli şekilde paylaşımı. Ancak işletmelerin düzenleyici zorunluluklara verdikleri refleks tepkiler ve vergi dairelerinin modern kurumsal sistemlere çok fazla aşina olmaması tam tersi bir etki yaratıyor. Şirketler, yerel zorunluluklara karşı panikle hareket ediyor ve bunu yaparken de verecekleri kararların gelecekteki yenilik ve standartlaşma becerileri üzerindeki etkilerini yeterince kavrayamıyorlar. İlk olarak sistemleri büyük bir hızla devreye almak, ardından ise vergi odaklı finansal ve fiziksel tedarik zinciri verilerinin entegrasyon yaklaşımlarının bir yamasını benimsemekten kaynaklanan sorunları yönetmek için ihtiyaç duyulan kurumsal kaynaklar, daha sonrasında uygun otomasyona harcanmayan BT bütçesinden alınıyor.

Bu kısır döngünün kırılması için çeşitli şeylere ihtiyaç var. İşletmeler, bu gibi KDV dijitalleşmesi yönündeki değişiklikleri gelişimselden ziyade devrimsel olarak ele alıyorlar ve bu yaklaşımlarını değiştirmeleri gerekiyor. CTC zorunlulukları nedeniyle sıkıntı yaşamaktansa bu zorunluluklardan faydalanmak için stratejik bir yaklaşım benimsemek, düzgün şekilde bilgilendirilerek ve yeterince iyi hazırlanarak mümkün. Vergi dairelerinin de zorunlu ticari veri değiş tokuşu adına dijital platformları tasarlamada, uygulamada ve işletmede mevcut iyi uygulamaları benimseyerek kendi üstlerine düşeni yerine getirmeleri gerekiyor. ICC CTC İlkeleri, dünya ekonomisine oldukça ihtiyacı bağışıklık gücünü vermenin mükemmel bir yoludur. Bu ilkeler, bir yandan işletmelerin ve hükumetlerin esnekliklerini geliştirmelerine olanak tanırken, diğer yandan da verimliliği olmayan manuel iş ve vergi uyumluluğu süreçlerinde hapsolan kaynakları serbest bırakıyor.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Katma değer vergisinin (KDV) temel prensibi, hükumetin ekonomik zincirin her aşamasında katma değerin bir yüzdesini alması şeklinde tanımlanabilir. Bu durumun son aşaması da, bir bireyin mal veya hizmetleri tüketmesiyle gerçekleşir. Son müşteri dahil olmak üzere zincirde yer alan herkes KDV’yi öderken, sadece işletmeler girdi vergilerini kendi hesaplarından düşebilir. Bu sebeple, faturalardan kaynaklı KDV zorunlulukları genellikle sadece işletmeler arasında geçerlidir.

Birçok hükumet, şirketlerin hükumete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri belirlerken öncelikli olarak faturaları kullanır. Neredeyse dünyanın tüm ticaret yapan ülkelerinde açık ara en önemli dolaylı vergi, KDV’dir. Kamu gelirinin yaklaşık olarak %30’undan fazlasına katkısı vardır. Bir vergilendirme yöntemi olan KDV, özel şirketleri vergi tahsildarı haline getirir. Verginin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle, bu vergiler bazen “öz değerlendirme vergileri” olarak da tanımlanır.

KDV Açığı

KDV; satış, satın alma ve ticari faaliyetlerinin bir parçası olarak kamu hukuku yükümlülüklerini yerine getiren şirketlere bağlıdır. KDV’nin işlenme ve raporlanması için şirketlere bağlı olma durumu, vergi dairelerinin ticari işlemleri denetlemesini veya farklı yollarla kontrol etmesini zorunlu hale getiriyor. Ancak bu tarz denetimlere rağmen, dolandırıcılık ve yasaya aykırı hareketler sebebiyle çoğu zaman hükumet gerekenden daha az KDV tahsil ediyor. Öngörülen KDV geliri ile tahsil edilen tutar arasındaki fark genellikle KDV açığı olarak nitelendirilir.

Avrupa Komisyonu ‘nun yayınladığı son rapor, Avrupa’da KDV açığının her yıl yaklaşık 140 milyar Euro olduğunu belirtiyor. Bu tutar, AB genelinde tahsil edilmesi öngörülen KDV’nin %11’i oranında bir kayba denk geliyor. Dünya genelinde ödenmesi gereken KDV’yi hesaplıyoruz, ancak hükumetler bu tutarı hatalar ve dolandırıcılık sebebiyle tahsil edemiyor. Dolayısıyla, bahsi geçen tutar yarım trilyon Euro’ya kadar çıkabiliyor. Bu durumun, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi ülkelerin GSYİH’siyle karşılaştırılması mümkün.

KDV açığı, dünya genelinde toplanması gereken KDV’nin yaklaşık %15-30’unu oluşturuyor. Ayrıca rakamlar yalnızca gerçek, kayıtlı ticari faaliyetleri kapsıyor. Eğer kayıt dışı ticari faaliyetlerden kaybedilen vergi geliri eklenirse, tutar kesinlikle çok daha yüksek oluyor.

Hükumetler, KDV zorunluluklarını uygulamak, ekonomik verilerle ilgili daha önce rastlanmamış yaklaşımları edinmek ve gelir açıklarını kapatmak için yeni ve kompleks politikaları yürürlüğe koyuyor. Vergi daireleri, KDV açığını kapatmak konusunda kararlı ve alacaklarını toplamak için ellerindeki tüm araçları kullanacaklar. Bu durum, özellikle hükumetlerin ciddi bütçe kesintileriyle karşılaşacağı öngörülen COVID-19 sonrasında kendini gösterecek.

KDV zorunluluklarına uymamanın bedeli

Ülkeler KDV açığını kapatmak için, vergi dairelerini KDV gerekliliklerine uymaya zorluyor ve düzensizlikler için farklı yasal sonuçlar uyguluyor. KDV zorunluluklarına uyulmazsa olağanüstü sonuçlar ile karşılaşılabilir. Bu nedenle çoğu şirket, aşağıda belirtilen risklerden kaçınmak için KDV uyumluluklarını hızlı ve kolay bir şekilde ispat etmek ister:

Dünya genelinde vergi dairelerince belirlenen zorunluluklar arttığında, işletmelerin karşılaştıkları uyumluluk zorluklarının farkında olmaları ve ileride olacaklara hazırlıklı olmaları gerektiği ortadadır.

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için İngilizce olarak düzenlenen Trend Rehberini İndirin.

Dijitalleşmenin her geçen gün artması şirketlerin farklı gelişim alanlarına yönelmelerini sağlıyor. Verimlilik ise şirketlerin geliştirmek istediği konuların başında yer alıyor. Dijital dönüşüm sayesinde verimliliği artırmak isteyen şirketler gelişen vergi teknolojilerini iş süreçlerine dahil ederek kaynaklarını daha etkin kullanıyor.

Verimliliğin Artması Şirketlere Ne Gibi Kazanımlar Sağlıyor?

Şirketlerin temel faaliyetlerini yerine getirirken kalitenin artırılması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için verimlilik hayati öneme sahip. Üretkenliğin artması, süreçlerin hızlanması ve insan kaynağının etkin kullanımı için verimliliğin artırılması çok önemlidir.

Dijital dönüşümle birlikte gelişen vergi teknolojileri şirketlerin 3 temel konuda verimliliklerini artırmalarını sağlıyor.

E-Belge Kullanımının Şirketlerin Verimliliğine Etkisi

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı Genel Tebliğ ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamını genişletirken 2020 yılı Türkiye için e-belge kullanımlarının arttığı bir yıl oldu. Zorunlu geçişlerin yanında gönüllü olarak da e-belge kullanımına geçen birçok şirket var.

Verimlilik açısından şirketlere önemli avantajlar sağlayan e-belgeler ve bu dijital dönüşümün şirketlere getirdiği faydalar şu şekildedir:

E-Fatura

E-Arşiv Fatura

E-İrsaliye

E-Defter

Diğer E-Belgeler

E-serbest meslek makbuzu ve e-müstahsil makbuzu gibi zorunluluk kapsamında yer alan e-belgelerin yanında, kullanımı zorunlu olmasa da önümüzdeki yıllarda kullanım alanı artabilecek, e-gider pusulası, e-bilet, e-sigorta komisyon gider belgesi, e-sigorta poliçesi, e-döviz alım satım belgesi ve e-dekont gibi e-belgeler, faaliyet alanlarına göre şirketlerin zaman, maliyet ve iş gücü açısından verimliliğini artırmasını sağlar

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

COVID-19 krizi ilk ortaya çıktığında küresel işletmeler üzerinde nasıl etkileri olacağı bilinmiyordu. Zaman geçtikçe ve periyodik olarak yoğunlaşarak devam eden kısıtlamalar belirlendikçe, koronavirüsün hem kişisel hem de işletmeler için sonuçlarının uzun ömürlü olacağı daha açık hale geldi.

Daha fazla dalgalanma ve durgunluk tehdidi sürerken, teknoloji hem hükumetler hem de iş dünyası için mevcut durumun daha net bir resmini elde etmeye yönelik benzersiz bir fırsat sunuyor. Dijital vergi beyannameleri ve gerçek zamanlı raporlama, güncel finansal bilgi sunuyor; birçok vergi dairesi de dijitalleştirme planlarını hızlandırıyor.

Hasar değerlendirme ve hafifletme

Ekonomik çekişmelerin ortasında hem en güçlü hem de kullanması en zor araç netlik. Teknoloji bu aracı kullanmayı mümkün hale getiriyor.

Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşmiş süreçlerin benimsenmesi, makro düzeyde kaybedilen vergiyi ölçmek için bir fırsat sunuyor. Halihazırda sürekli işlem denetimi (CTC) uygulayan ülkeler, krizde kaybedilen gelirlere ilişkin içgörüye sahip olmanın avantajına sahip. Bu yılki olaylar, ekonomik iyileşmenin ayrıntılı verilere erişime bağlı olduğunu ve bir ülkenin ekonomik sağlığına ilişkin doğru zamanda, panoramik bir dijital görünüme sahip olmanın faydalarını vurguladı.

Uyumluluğun dijitalleştirilmesine öncülük eden Latin Amerika’da, ekonomideki tüm işlemler için sıralı fatura verilerine erişim sayesinde kriz sırasında kilit noktalarda oldukça ayrıntılı COVID-19 etki analizi raporları yayınlandı. Bu verilerin doğrudan alınması ve kalitesine ek olarak, ülke ekonomisinin tamamını veya çok büyük bir bölümünü kapsıyor olması gerçekten çığır açan bir gelişme.

Salgından önce sürekli işlem denetimine (CTC) yönelik başlayan eğilim, önceden düşünülenden daha hızlı katalize edildi. CTC’lerin avantajları daha önce açıkça görülmüş olsa da, EY’nin en erken 2024 yılına kadar tam bir ekonomik toparlanma sağlanamayacağına dair tahminleri ile birlikte, işletmelerin ve devletlerin durumu izlemesi için rakipsiz bir mekanizma sunmaları daha büyük önem taşımaya başladı.

Sürekli sağlık kontrolü

Sürekli ve dinamik değerlendirmeler, devlete ve ticari karar alma süreçlerine bilgi sağlayan temel araçlar olarak kabul edildiği için dijitalleşmenin faydaları daha önemli hale geldi. Periyodik olarak özet beyan göndermek yerine, ticari işlemlerin fiili fatura verilerini gerçek veya gerçek zamanlıya yakın olarak doğrudan devlet platformlarına (B2G) gönderen firmalar, giden faturalarını anlık olarak görüntüleyebiliyor. Buna karşılık, devletler de dijital araçları kullanarak genel KDV kaybına dayalı makro resmi daha doğru bir şekilde ölçebiliyor.

Arz ve talebin evrimini ortaya çıkaran canlı bir gösterge panosunun avantajları açık; bu sayede gerçek zamanlı olarak stok hareketleri, ithalat/ihracat ve fiyat dalgalanmaları izlenebiliyor. Bunlara ve diğer birçok veri noktasına ilişkin içgörüye sahip olmak, bir ekonomide sunulan ve satılan mal ve hizmet alt kategorilerinin ayrıntılarının derinlemesine analiz edilebilmesine olanak tanıyarak işletmeler ve devletler için daha net görünürlük sağlıyor. Bu tür veriler, belirsizliği ortadan kaldırarak şirketlerin ve yetkililerin riskleri azaltmasının yanı sıra, politika ve yatırım kararlarıyla bağlantılı fırsatları belirlemesine de olanak tanıyor.

Genel itibariyle ülkeler, kaybı gerçek zamanlı olarak görebildikleri takdirde, şimdiki gibi sağlam veriler olmadan bilgiye dayalı tahminlere güvenmek yerine, değişen davranışları ve pazar boyutunu izleyebiliyor. Ne de olsa, sonraki senaryoları etkili bir şekilde planlamak için şu anda neler olup bittiğini anlamak çok önemli.

Finansal ekosistemler için risk

Hem küçük hem de büyük işletmeler, mali faaliyetlerini ve mali ayak izlerini kanıtlama konusunda aynı kurallara tabi; bu sebeple vergi ölçümü, bu sıkıntılı zamanların yarattığı gerçek zararın çok önemli bir göstergesi.

Gelişmiş tedarik ve değer zincirlerinin tümü karmaşık bir ağda yer alıyor ve her düzeyde yoğun bir bağımlılık yaratıyor. Bu iklimde başarılı bir şekilde hayatta kalmak için gelişmeleri meydana geldikleri esnada izleyebilmek büyük önem taşıyor. Bireysel dijital faturaları ve diğer önemli ticari verileri yakından takip etmek, vergi dairelerine kaç firmanın hala ayakta olduğunu, daha geniş bir seviyede ise hangi ekonomilerin ciddi anlamda sıkıntıda olduğunu geçerli ve doğru bir şekilde gösteriyor.

Krizden önce de zaten endişe kaynağı olan büyük vergi açıkları, artık tüketim vergisi oranlarındaki indirimler ve ekonomik hareketsizlikle bağlantılı diğer mali teşviklerin hem kısa hem de orta vadeli gelir tahsilatı üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olması nedeniyle daha da önem kazanıyor. Vergi açığını ölçmek ve hatta azaltmak giderek daha önemli hale gelecek.

Verilerin sağladığı içgörüler

Verilere erişim, karmaşık ağları çözmeye yardımcı olacak ve hem durgunluk sırasında hem de durgunluktan çıktıktan sonraki adımların daha iyi anlaşılmasını sağlayacak. Küresel bir ortamda faaliyet gösteren ortaklıklara yatırım yapmak, iş dünyası ve hükumetler için ekonomik iyileşmeye giden yolun haritasını çıkarmak üzere gereken bilgiyi sağlamaya destek olacak. Piyasaları ve üzerlerindeki etkileri anlamak, vergi daireleri için açık bir öncelik ve bunun için de gelişmeleri anında takip eden bir veri analizi çok önemli.

Tüm ekonomiler halihazırda yıkıcı bir açıkla ve kar kaybıyla karşı karşıya olduğu için, teknolojinin bize iyileşme için ihtiyaç duyduğumuz net vizyonu sağlamaya devam etmesi gerekiyor. İçgörü teknolojisinin makro düzeyde sunabilecekleri benzersiz. Bununla birlikte mikro düzeyde bile bireyler, stratejik kararları ve gelecekteki yatırımları yönlendirmek için bu verileri kullanabilir ve sürekli bir işlem kaydı tutabilir. Dünya ekonomilerinin birçoğunun önündeki ekonomik yol zorlu görünürken, teknoloji ve gerçek zamanlı veriler daha net bir geleceğe yönelik potansiyel sunuyor.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Yunan hükümeti, myDATA’nın faaliyete geçme tarihini Nisan 2021 olarak belirleyerek projeyi bir kez daha erteledi. Bu beklenen bir duyuruydu ve önceki faaliyete geçme tarihi olan Ocak 2021’e kadar hazırlıklarını tamamlayamayacaklarından endişe duyan Yunan vergi mükellefleri büyük bir rahatlama yaşadı.

2021’in ilk çeyreği, ek eğitim ve yeni Sürekli İşlem Denetimi (CTC) çerçevesinin benimsenmesi için bir fırsat sunacak.

Özellikle Bakanlık Kararı A.1300 / 2020 (Haziran ayında yayınlanan 1138/2020 kararını değiştirerek) gereği, gerekli verilerin myDATA platformuna zorunlu olarak iletilmesi de 1 Nisan 2021’e ertelenecek. 2021’in ilk çeyreğine ait veriler ise en geç 31 Ekim 2021’e kadar gönderilecek, böylece myDATA e-kitaplarında bir yılın eksiksiz bir genel tablosu oluşturulmuş olacak.

Bakanlık Kararı ile aşağıdakiler dahil bazı ek değişiklikler yayınlandı:

MyDATA’nın faaliyete geçme tarihinin yeniden ertelenmesinin, Yunan vergi mükelleflerinin ve ilgili paydaşların yanı sıra IAPR’nin (Yunanistan Vergi Dairesi) yeni CTC gerekliliklerine uygun bir şekilde ve zamanında hazırlanmasını sağlayıp sağlamayacağı henüz kesinliğe kavuşmuş değil.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

İtalya 2019’da Sürekli İşlem Denetimi (CTC) reformunu kamuoyuna açıkladı – 2020’nin de bir büyüme yılı olduğu söylenebilir. İtalyan yetkililer, ülkedeki merkezi e-fatura platformunun sağladığı başarının tüm potansiyel faydalarından yararlanmayı planlıyor. Güncellemelerin çoğu, önümüzdeki yıl veya 2022’de yürürlüğe konacak ve uygulanacak.

İşletmelerin bilmesi ve önümüzdeki yıl için önceden hazırlıklı olması gereken önemli değişikliklerin kesin listesi şöyle:

FatturaPA and SDI: Yeni şema ve doğrulamalar

Şubat ayında, İtalyan vergi idaresi, FatturaPA için yeni teknik özellikleri ve SDI’nın gerçekleştirdiği doğrulamaların duyurusunu yaptı. Yeni teknik özelliklerin ilk etapta Ekim 2020’de yürürlüğe konması planlanmış olsa da, İtalya yeni şemanın zorunlu kullanımını ve yeni doğrulamaları 1 Ocak 2021’e kadar erteledi.

Kasım ayı sonunda, vergi dairesi 1 Ocak’ta yürürlüğe girecek olanları tamamlayıcı nitelikte olan yeni teknik özellikler yayınladı. Yeni kurallar, belirli alanların doğrulanmasında etkili olan kriterleri değiştiriyor. Bu kurallar, 31 Aralık 2020 tarihine kadar CausalePagamento alanı için geçici bir “Z” kodunu yeniden kullanıma sunuyor.

E-arşivlemede yeni kurallar

Dijital İtalya Ajansı (AGID), 7 Haziran 2021’de yürürlüğe girecek arşivleme kurallarının duyurusunu yaptı. Bu durum, İtalyan yasalarınca e-fatura düzenleyen işletmelerin, yeni standartları ve ayrıntılı meta verilerin bildirilmesini içeren yeni gereklilikleri yerine getirmesi anlamına geliyor.

Kağıt faturadan elektronik faturaya dönüşümde yeni kurallar

AGID, yukarıdaki arşivleme kuralları ve 7 Haziran 2021’de yürürlüğe girecek olan kurallar dışında, kağıt faturaların elektronik faturalara dönüşümü için yeni kurallar da yayınladı. İtalya’da birçok fatura elektronik ortamda düzenlenip gönderilse de, sınır ötesi faturalar gibi bazı belgeler hala farklı yollarla düzenleniyor.

Bahsi geçen kurallar, kağıt belgelerin büyük oranda kaydileştirilmesi sırasında gerçekleştirilen sertifikalandırma sürecine ilişkin yeni standartları ve açıklamaları kapsıyor. Sertifikalandırma, elektronik dosyanın içeriğinin ve biçiminin saklanabilir kopyasıyla uyumlu olmasını amaçlıyor.

Kullanıma hazır KDV iadesi

2019’un sonunda İtalya; e-faturalar, Esterometro (sınır ötesi işlemler raporu) ve corrispettivi elettronici(günlük toplu raporu içeren B2C satış kaydı) aracılığıyla SDI platformuna gönderilen verileri kullanarak, kullanıma hazır KDV iadesi planının duyurusunu vergi mükellefleriyle paylaştı. İlk plan, kullanıma hazır KDV iadelerini bu yılın Temmuz ayında piyasaya sürmekti. Ancak İtalya, bu durum FatturaPA şemasında değişikliklere sebep olacağı için projeyi erteledi.

Proje, KDV iadesi taslağının ve 1 Ocak 2021’den sonra gerçekleştirilen işlemlerde gelen ve giden fatura kayıtlarının oluşturulmasını ve geçerliliğini kapsıyor. Vergi mükelleflerinin kullanıma hazır belgedeki verilere nasıl erişim sağlayacakları veya verileri nasıl değiştireceklerine ilişkin daha fazla açıklamanın da yapılması bekleniyor.

Esterometro’nun son günleri

İtalya, 2022’de Esterometro ile yollarını ayıracak. 2021 İtalyan Bütçe Kanununa göre, sınır ötesi işlemler gerçekleştiren (örn. sınır ötesine ürün tedariği sağlayan veya sınır ötesinden tedarik eden) İtalyan vergi mükelleflerinin, Esterometro’yu ibraz etmek yerine, FatturaPA şemasını kullanarak SDI platformu aracılığıyla sınır ötesi işlemlerinin verilerini bildirmesi gerekiyor. 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girecek yeni FatturaPA şemasındaki değişiklikler ile vergi dairesi, sınır ötesi işlem verilerine eskiye kıyasla daha fazla erişim sağlayacak.

2020’nin sonuna hızla yaklaştığımız bugünlerde, İtalya’da ticaret yapan şirketler, 2021 ve ilerleyen zamanlar için bahsi geçen değişikliklere, yürürlüğe konmadan önce hazırlıklı olmalı.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Brexit geçiş sürecinde sona yaklaşılırken, sınır ötesi ticaretle uğraşan işletmelerin dikkatlerini Brexit sonrası malların ne şekilde ele alınacağına yönlendirmesi gerekiyor. Kısa süre önce Birleşik Krallık’ta ithalattan alınan KDV muhasebesinin ertelenmesi konusuna değinmiştik. Bu hafta ise AB’de ithalattan alınan KDV muhasebesinin ve ödemesinin ertelenmesine odaklanacağız.

Muhasebeleştirmenin ve ödemenin ertelemesi

Teorik olarak, ticari emtialar AB’ye girer girmez ithalattan doğan KDV, ilgili sınırdaki gümrük yetkililerine hemen ödenir. Pratikte ise AB KDV Yönetmeliği, Üye Devletlerin hangi koşullar altında ülkelerine mal gireceğini belirleyebilmesini ve ithal edilen malların KDV ödemesi ile ilgili detaylı kurallar koyabilmesini sağlar. Bu durum, Üye Devletlerin KDV iadesi, ödeme erteleme planları ya da her ikisinin bir kombinasyonu ile muhasebe ertelemeye yönelik mekanizmaları devreye sokabilmesi anlamına gelir.

KDV iadesi yoluyla muhasebeleştirmenin ertelenmesi, ithalattan alınan KDV’nin, vergi mükellefinin periyodik KDV iadesinde hesaplanmasına ve ödenmesine olanak tanır. İthalattan alınan KDV, vergi iadesinden düşülebiliyorsa iadeden alınır.  Böylece nötr nakit akışı etkisinden faydalanılır. Bu durumda KDV, ticari kazançtan alınan vergiye benzer şekilde ele alınır; gelir idaresine fiziksel olarak KDV ödemesi yapılmaz.

Üye Devletler kendi ödeme erteleme planlarının ayrıntılarını belirleyebilirler; bu planlardan bazen tüm ithalatçılar faydalanabilirken, bazen yalnızca belirli durumlarda faydalanılabilir.

AB’de durum nedir?

Sırada ne var?

Brexit’in anlaşmalı mı anlaşmasız mı olacağı ve bu olasılıkların ayrıntıları henüz belli olmasa da bu durum, işletmelerin AB Üye Devletleri ile gelecekte gerçekleştireceği işlemlerde yaşanacak değişimlere hazırlanmasını engellememeli. İthalattan alınan KDV, ciddi nakit akışı problemleri yaratabilir. Bu durumun etkisini hafifletmek için mevcut desteklerin farkında olmak ve ithalat yapılan ülkede muhasebeleştirmede ya da ödemede erteleme için gerekli başvuruları yapmak büyük önem taşıyor.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Brexit için geri sayımda sona yaklaşılıyor. 31 Aralık ufukta görünse de, KDV açısından ele alınması gereken çok şey var. Yeni duruma ayak uydurmak için hızla harekete geçilmesi gereken alanlardan biri de Brexit’in ardından AB ile Birleşik Krallık arasında ticari malların hareketi.

Birleşik Krallık önümüzdeki haftalarda AB ile bir Serbest Ticaret Anlaşması (FTA) imzalasa da imzalamasa da, 2021 itibariyle KDV açısından bir üçüncü ülke haline gelecek gibi görünüyor. Bu, Birleşik Krallık ile AB arasında gidip gelen tüm malların ithalat ve ihracat sınıfına girmesi anlamına geliyor.

Birleşik Krallık’ta ithalat yapanlar için bunun anlamı ne?

Serbest Ticaret Anlaşması sağlanmazsa işletmelerin hızla gümrük vergisine adapte olması gerekecek. Birleşik Krallık’a ithal edilen ticari mallar, Birleşik Krallık Global Gümrük Tarifesi (“UKGT”) listesinde belirtilen oranlarda vergiye tabi olacak. KDV’nin aksine gümrük vergisi iade edilmiyor. Dolayısıyla risk azaltma imkanı olup olmadığını anlamak ve kar marjının erimemesi için aynı ürünlere birden çok kez vergi uygulanmadığından emin olmak hayati önem taşıyor.

AB dışındaki bir ülkeden AB’ye ithal edilen malların ithalattan alınan KDV’ye tabi olması da dikkate alınması gereken bir diğer konu (Brexit’in ardından Birleşik Krallık da AB dışındaki ülkelerden biri olacak). Aynı durum, diğer ülkelerden Birleşik Krallık’a ithal edilen mallar için de geçerli. İthalattan alınan KDV’nin nakit akışına ciddi etkisi olabilir. Öte yandan, ithalattan alınan KDV muhasebesinin ertelenmesi bir nebze rahatlama sağlayabilir.

Birleşik Krallık’ta ithalattan alınan KDV muhasebesinin ertelenmesi

1 Ocak 2021’den itibaren Birleşik Krallık’ta ithalattan alınan KDV için muhasebe ertelemesine başlanacak. İthalattan alınan KDV için muhasebe ertelemesi, yalnızca AB’den yapılacak ithalatlar için değil, Birleşik Krallık dışından yapılacak tüm ithalatlar için geçerli. Bu şekilde nakit akışı baskısının azaltılması ve ithalatçılara önemli avantajlar sağlanması amaçlanıyor. AB’deki tedarikçilerden mal satın alan Birleşik Krallık işletmeleri için bunun önemi büyük.

AB üyesi devletlerin birçoğunda erteleme mekanizmalarının devreye alındığı düşünülürse Birleşik Krallık, muhasebe erteleme konusunda AB’deki komşularına kıyasla geç kaldı. Erteleme seçeneği olması, bir ülkeyi ithalatçılar için cazip hale getiriyor. Bunun olmadığı yerlerde vadeli ödeme seçeneği de görülebiliyor. Birleşik Krallık en etkili tedarik zincirlerini kurmak için bu farklı sistemlere ayak uydurmalı.

Sırada ne var?

AB ile anlaşmanın ayrıntıları hala net olmasa da, Birleşik Krallık işletmelerinin AB Üye Ülkeleri ile gelecekte yapacakları alışverişler için değişikliklere hazır olması gerekiyor. Önümüzdeki haftalarda muhasebe ertelemeye dair sizlere daha fazla bilgi sunacağız. Bu bilgilerin içinde Birleşik Krallık’ın AB’deki önemli ticari ortaklarıyla uygulanabilecek seçeneklerin bir özeti de yer alacak.

Birleşik Krallık’ta ithalat yapanların atması gereken önemli adımlar var. İşletmeler, ürün ithal edebileceklerinden emin olmalı. Yani, gümrük beyannamelerini tamamlamaları ve EU EORI kodları olup olmadığından emin olmaları gerekiyor. İthalattan alınan KDV için muhasebe ertelemesi, ithalat yapan Birleşik Krallık işletmelerine fayda sağlayabilecek bir yöntem; bu yüzden, süreci iyi anlamak çok önemli.

Harekete Geçin

Brexit’in KDV uyumluluk süreçlerinizi nasıl etkileyeceğini öğrenmek ister misiniz? Daha fazlasını öğrenmek için İngilizce webinar kaydımızı izleyebilirsiniz. Brexit and VAT: Protect your valuable supply chains and minimise costly disruptions

Portekizli yetkililer, 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girmesi için hazırlığı yapılan benzersiz kimlik numarası (ATCUD) ile ilgili uzun zamandır beklenen regülasyonu yakın zamanda yayınladı. Bu durum, bulmacanın önemli bir parçasının artık halka açık hale geldiği anlamına gelse de, Portekiz vergi dairesi bu yükümlülüğü 2022 yılına kadar erteledi. Bir kavram olarak 2019 yılında tanıtılan ATCUD, 412/2020-XXII sayılı yeni Bakanlık Emri’ne göre 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren zorunlu olacak. Bu nedenle, daha öncesinde 195/2020 sayılı Yönetmelik tarafından belirlenen son tarih olan Ocak 2021 bir yıl daha ertelenmiş oldu.

Doğrulama kodları

195/2020 sayılı Yönetmelik ile uygulanan diğer özellikler ise hala geçerliliğini koruyor. Faturalarını Portekiz yasalarına göre düzenleyen şirketler, faturalarda kullanılan seri numaralarını, bu numaraları kullanmaya başlamadan önce Portekiz vergi dairelerine bildirmek zorundadır. Seriler bildirildikten sonra, vergi dairesi bildirilen her seri numarası için bir doğrulama kodu verir.

Bu doğrulama kodu, daha sonra ATCUD’nin bir parçası olarak kullanılır. ATCUD, serinin doğrulama kodu ve “ATCUD: Doğrulama Kodu-Seri numarası” formatında seri içinde yer alan sıralı bir numaradan oluşur. ATCUD, QR kodundan hemen önce tüm faturalara dahil edilmeli ve faturanın her sayfasında okunabilir olmalıdır.

Bir doğrulama kodu almak için vergi mükelleflerinin aşağıdaki bilgileri Portekiz vergi dairesine bildirmesi gerekir:

1.     Belge serisinin tanımlanması;

2.     SAF-T (PT) veri yapısında belirlenen belge türlerine göre belgenin türü;

3.     Seri içinde kullanılan seri numarasının başlangıç sayısı;

4.     Vergi mükellefinin, doğrulama kodunun gerekli olduğu seriyi kullanmaya başlamasının öngörüldüğü tarih.

Bu bilgiler başarılı bir şekilde sağlandıktan sonra, vergi dairesi minimum sekiz karakterden oluşan bir doğrulama kodu oluşturur.

Ayrıca, 195/2020 sayılı Yönetmeliğe göre, ATCUD’nin bir parçası olan seri numarası, SAF-T dosyasının Portekiz versiyonunun belirli bir alanından elde edilen bir referanstır.

412/2020-XXII sayılı yeni Bakanlık Emri, vergi dairesinin, vergi mükelleflerinin 2021 yılının ikinci yarısından itibaren bir doğrulama kodu elde etmek için seri numaralarını bildirmelerine izin vermeleri gerektiğini de belirtiyor. Böylece vergi mükellefleri yeni yükümlülük için hazırlık yapabilecek ve bu yeni yükümlülüğe uyum sağlayabilecek. Verilerin vergi dairesine nasıl iletileceği ve doğrulama kodunun vergi dairesinden nasıl alınacağı ise henüz yayımlanmadı.

ATCUD’nin yürürlüğe girme tarihiyle ilgili yapılan son değişikliğin aksine, QR kodunun yürürlüğe girme tarihi 1 Ocak 2021 olarak onaylandı. QR kodu ile ilgili teknik özelliklere, vergi dairesinin internet sitesinden ulaşmak mümkündür.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Eylül ayında, Devlet Vergi İdaresi’ne (STA) bağlı Ningbo Belediye Vergi Dairesi (NMTB) Çin’de faaliyet gösteren seçilmiş vergi mükelleflerinin gönüllülük esasına dayalı olarak, KDV özel faturalarını elektronik olarak düzenlemesini sağlayan pilot programın duyurusunu yaptı.

Çin KDV Faturaları

Çin’de iki tür KDV faturası mevcut: KDV özel faturalar ve KDV genel faturalar. İlk fatura türü, sadece genel KDV vergi mükellefleri tarafından düzenlenebilir ve girdi KDV’si talep etmek için kullanılabilir. Diğer yandan KDV genel faturalar, küçük ölçekli vergi mükellefleri tarafından elektronik olarak düzenlenebilir; ancak girdi KDV’si talebinde kullanılamaz. Bu nedenle, B2B (işletmeden işletmeye) işlemlerinde KDV özel faturalar, B2C (işletmeden müşteriye) işlemlerinde ise KDV genel faturalar daha yaygın olarak kullanılmaktadır.

Mevcut durumda, KDV özel faturaların çıktısının kesinti amacıyla alınması ve diğer ticari ortaklara kağıt fatura olarak gönderilmesi gerekiyor. İşleme dahil olan ortaklar, gelecekte karşılaşabilecekleri herhangi bir denetim için orijinal faturayı da saklamak zorunda. Ancak Ningbo’nun duyurduğu yeni pilot program, Çin’de yeni bir e-fatura döneminin başlangıcı olabilir.

KDV özel e-faturalar için pilot program

Program, e-fatura kullanımını teşvik etmeyi ve artırmayı amaçlıyor. Program kapsamında elektronik KDV özel faturalar, kağıt KDV özel faturalarla aynı kanuni geçerliliğe, başlıca amaç ve kullanım regülasyonlarına sahip olacak.

NMTB, özel e-faturalar için vergi mükelleflerine ücretsiz fatura düzenleme hizmeti sağlamak amacıyla STA tarafından geliştirilen KDV elektronik faturalara yönelik kamu hizmeti platformunu kullanıyor. Kişiler ve şirketler, KDV özel elektronik fatura bilgileri için ulusal KDV fatura denetim platformu üzerinden kontrol sağlayabilecekler. E-faturayı, ulusal KDV fatura denetim platformundan indirebilir ve belgedeki elektronik imzanın geçerliliğini doğrulayabilirler.

Kimler bu durumdan etkileniyor?

Pilot programa seçilen vergi mükelleflerinin listesi NMTB’nin resmi internet sitesinde yayınlanacak. Sadece bu listede yer alan vergi mükellefleri, program kapsamındaki bölge olan Ningbo’da, NMTB yetkisi altındaki vergi mükelleflerine elektronik KDV özel faturaları düzenleyebilecek.

Sırada ne var?

Çin’de daha önceden uygulanan pilot programlar, sadece KDV genel e-faturaların düzenlenmesine odaklanıyordu. Pilot programın uygulanması, Çin Hükumetinin bu yıl sonuna kadar ülke genelinde KDV faturalarında e-faturayı benimsemeye yönelik iddialı planları için attığı önemli bir adım sayılabilir.

Bu girişimin başarısı, kilit bir role sahip. Programın başarısı, ilk olarak bölge kapsamını genişletmek için doğru zamanın gelip gelmediğini belirleyecek. Aynı zamanda, bu agresif zaman çizelgesine göre Çin’de elektronik KDV özel faturaları için kesin bir uygulamanın gözüpek bir hedef mi yoksa ne yapılacağına dair fiili bir plan mı olduğunu gösterecek.

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

2020 Çeşitli Mali Önergelerde Gerçekleştirilen 2. Değişiklik Paketinin Temel Hususları

2020 Çeşitli Mali Önergelerde (RMF2020) gerçekleştirilen ikinci Değişiklik paketi, KDV yükümlülükleri, elektronik imza kullanımı ve elektronik fatura zorunluluğu ile ilgili aşağıdaki değişiklikleri getiriyor:

İstihdam Hizmetleri için KDV Stopaj Vergisi Değişikliği: 2020 Çeşitli Mali Önergelerin 11.4.18 sayılı Maddesinin dili değiştirildi. Böylece, istihdam hizmetleri ödemeleri için geçerli olan stopaj yüzdesinin, KDV kanununun IV. Bölüm 1-A Maddesinde belirtilen oranın yüzde 50’si (%6) olacağı ifade edildi. Azaltılan bu oran, söz konusu hizmetlerle ilgili olan işlemler karşılığında yapılacak olan ödemelere doğrudan yansıtılacak.

Ödenen Fazla KDV’nin İadesi: İşletmeler tarafından ödenen fazla KDV’nin iadesini belirlemek için, ilgili dönemin bir önceki DIOT bildirimine yeni bir madde eklendi. DIOT, üçüncü şahıslarla yapılan işlemlerin iadesiyle ilgili bir vergi beyan uygulamasıdır. Vergi mükellefleri, vergi ödemeleri, stopaj, krediler ve tedarikçileriyle yaptıkları satın alma işlemlerine ilişkin KDV ödemeleri hakkında SAT’yi bilgilendirir.

Mali Posta Kutusunun Zorunlu Kullanımı: Mali posta kutusunun aktif hale getirilmesi ve kullanımıyla ilgili son tarihler genel anlamda değiştirilmedi: Yasal işletmelerin bu elektronik mali posta kutularını (buzon tributario electronico) 30 Eylül 2020’ye, bireylerin ise 30 Ekim 2020’ye kadar kullanmaya başlaması gerekiyor. Ancak, son mali yılda 3 milyon pezo ve üzerinde geliri olan ve maaşlı personel çalıştıran bireylerin, söz konusu mali posta kutusunu 15 Temmuz 2020’ye kadar aktif hale getirmesi gerektiğini ifade eden yeni bir hüküm eklendi.

Hidrokarbonlar ve Petrol Yakıtlarının Satışı için CFDI Eki: Yakıtlarla ilgili elektronik fatura ekinin (CFDI) dahil edilmesi, hidrokarbonların arama ve çıkarma işlemleriyle ilgili yapılacak sözleşme sayısı ya da Enerji Bakanlığının Enerji Düzenleme Kurulu izinlerini zorunlu kılacak yeni bir madde eklendi.

Elektronik İmza: Bireylerin elektronik imza kullanımına ilişkin birkaç hüküm eklendi. Bunların bir kısmı, kişilerin dijital imzalı sertifika (Certificado de Sello Digital ya da CSD) yerine, elektronik imza sertifikası (e.firma) kullanarak elektronik fatura (CFDI) düzenlemelerini sınırlandırmayı ya da onlara bu konuda yardımcı olmayı hedefliyor. Elektronik imza sertifikası oluşturma, yenileme, askıya alma ya da tamamen iptal etmeyi amaçlayan prosedürlerle ilgili kurallar da RMF2020 kapsamında değiştirildi.

Yakıt Satıcılarının Toplu CFDI Kullanım İzninin Uzatılması: Çeşitli Mali Önergelerde gerçekleştirilen bu ikinci değişiklik paketi, yakıt satıcılarına, hacim kontrolüne tabi olmak kaydıyla, yaptıkları yakıt satışına karşılık toplu elektronik fatura (CFDI) kesmek için verilen iznin 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzatılmasını öngörüyor. Bu iznin 31 Temmuz 2020 tarihinde sona ermesi bekleniyordu. Böylece, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren bu vergi mükelleflerinin, müşterilerine yaptıkları her yakıt satışı için bir CFDI düzenlemesi gerekecek. Bu hüküm, 2020 Çeşitli Mali Önergelerin yirmi yedinci maddesini değiştiren üçüncü maddede yer alıyor.

Çeşitli Mali Önergelerde yapılan ikinci değişiklik paketiyle ilgili hükümler hakkında ayrıntılar için buraya tıklayın.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Birleşik Krallık, 31 Ocak 2020’den bu yana resmi olarak AB üyeliğinden çıkmış olmasına rağmen ülkede 2020’nin sonuna kadar AB mevzuatı geçerli olacağı için birliğin üçüncü ülkesi olarak kabul edilmektedir. Kuzey İrlanda ise Birleşik Krallığa bağlı olmasına karşın, bölgede 1 Ocak 2021 sonrasında da ürün tedarikinde AB’nin KDV mevzuatı geçerli olmaya devam edecektir. AB Komisyonu, KDV Direktifine getirilecek ve Kuzey İrlanda firmalarının vergi kimlik numaralarında kullanılacak yeni bir ülke kodu oluşturan bir değişiklik yapılmasını önerdi.

Avrupa Birliği mensubu vergi mükelleflerinin, AB tarafından onaylanan vergi numarasını kullanma ve bu numara ile ürün tedariki gerçekleştirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu nedenle, Kuzey İrlanda’ya veya bu ülkeden yapılacak ürün tedarikinde geçerli olan AB kanunu gereğince, firmaların AB mevzuatına uyumlu bir KDV kimlik numarasına sahip olması gerekmektedir. AB Üye Devletleri, ülke kodunu temsil eden bir ön ek olan Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda’ya “GB” ülke kodunu veren ISO 3166-1 standardını kullanmaktadır.

Kuzey İrlanda’da kullanılacak vergi kimlik numaraları için yeni ön ek

1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, KDV numaralarında kullanılan ortak “GB” ön eki, Kuzey İrlanda’ya ve bu ülkeden ürün tedariki yapacak olan firmalar için sorun teşkil edebilir. Bu tarihten itibaren; topluluk içi tedarik, Kuzey İrlanda’dan ürün alımı ve bu ülkeye ürün satışı konuları, AB KDV kanunu kapsamında ele alınmaya devam edecektir. Bunun sonucu olarak da Kuzey İrlandalı vergi mükelleflerinin, Avrupa kanunlarına göre belirlenecek bir AB KDV numarasına sahip olması gerekmektedir. “GB” ülke kodunun Birleşik Krallık tarafından kullanılması ve Britanya mevzuatına göre tayin edilmesi koşuluyla AB Komisyonu, Kuzey İrlandalı vergi mükelleflerinin kullanımına özel yeni “Xl” ülke kodunun bir ön ek olarak kullanılması hakkında bir öneri sunmuştur.

Geçerli bir AB vergi kimliği, topluluk içi tedarik sürecinde doğru vergi ve gümrük uygulamalarını sağlamak (ya da kolaylaştırmak) gibi birçok göreve sahiptir. AB’nin KDV hakkında bilgilendirme sistemine ev sahipliği yapan VEIS Platformu, AB’nin geçerli vergi kimlik numaralarına verdiği önemin bir kanıtıdır. Kuzey İrlanda’ya verilecek olan yeni koddan doğrudan etkilenecek ilk AB mekanizması olacak VIES sistemini AB oluşturmuştur. Bu sistem, işlemi gerçekleştiren tarafların birbirlerinin vergi kimlik numaralarını kontrol edebilmesi ve topluluk içi tedarik süreçlerinde muafiyetlerden faydalanmalarını sağlar.

AB Komisyonunun bu teklifi, Üye Devletler sistemlerini etkileyebilir. Bu teklifin kabul edilmesinin ardından yeni direktif ile Ocak 2021’den itibaren “XI” kodlu faturaları işleme almak için üye devletlerin mekanizmalarını hızlıca duruma adapte etmeleri gerekecektir. İtalya, Macaristan ve İspanya gibi sürekli işlem denetimlerini kullanan ülkelerden, söz konusu değişikliğe uygunluk amacıyla platformlarını güncellemeleri beklenebilir.

Muhasebe ve ERP sistemleri üzerindeki etkileri

Komisyondan geçtiği takdirde bu öneri, vergi mükelleflerinin muhasebe ve ERP sistemlerini etkileyecek. Bu durumda da vergi mükelleflerinin kesilen ve alınan faturalarda Kuzey İrlanda’nın göstergesi olarak “XI” kodunu işleme alması gerektirecektir. Ek olarak, birçok sistem, özelleştirilmiş işlem akışlarında kullanıcının tayin ettiği ülke kodlarının kullanımına izin vermektedir. Kullanıcı tarafından tayin edilen ülke kodları, kullanıcılar tarafından serbestçe tayin edilen ve bir ERP sistemi dahilinde desteklenen/desteklenmeyen ülkeler arasındaki akışlar gibi durumlarda kullanıcıların kendi takdirine göre kullanılan ISO kodlarıdır. Şimdiye kadar “XI” kodu da kullanıcı tarafından tayin edilen bir ülke koduydu. Bu öneri, birçok BT departmanının kullanıcı tarafından atanan ülke kodlarının kullanımını düzenleyen iç politikalarını değiştirmesine neden olabilir.

AB KDV kanunun Kuzey İrlanda’ya ve bu ülkeden hizmet tedarikinde değil yalnızca ürün tedarikinde geçerli olacağı göz önüne alındığında, Vergi dairelerinin de “XI” faturalarının vergi işlemlerinden haberdar olması gerekmektedir. Sonuç olarak firmalar, hizmet tedariki sırasında geçerli bir “GB” ülke koduyla birlikte yer almıyorsa, “XI” ülke kodunun kullanımı ya da doğrulanmasını engellemek adına iç akışlar oluşturması gerekecektir.

Avrupa Birliği Konseyinin, 9 Eylül tarihinde öneriyle ilgili açıklama yapması bekleniyor.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Beklendiği gibi, Portekiz vergi dairesi tarafından faturaların düzenlenmesi ile ilgili daha fazla bilgi yayımlandı. Ülkenin küçük ölçekli e-fatura reformu sırasında belirlenen şartların ertelenmesine ilişkin geçen hafta yayımlanan haberler ve şirketlerin vergi dairesine belli başlı bazı bilgileri bildirme yükümlülüğünün kaldırılması, benzersiz kimlik numarası ve QR kodlar hakkında uzun süredir beklenen bir regülasyon ile sonuçlandı.

Geçtiğimiz 2019 yılı içerisinde, 28/2019 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, benzersiz kimlik numarasını ve QR kodu zorunlu birer fatura içeriği olarak sundu. Öncesinde, 1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenen bu benzersiz kimlik numarasının içeriğinin ne olduğuna ve QR kodların içeriğine ilişkin ayrıntılar eksikti. Ancak, Portekiz hükümeti her iki gerekliliği daha da düzenli hale getiren bir yönetmelik yayımladı.

Yeni bir doğrulama kodu

195/2020 sayılı Yönetmeliğe göre, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, Portekiz yasalarına göre fatura düzenleyen şirketler, faturalarda kullanılan seri numaralarını, bu numaraları kullanmaya başlamadan önce Portekiz vergi dairesine bildirmek zorunda. Seri numaralarının vergi dairesine bildirilmesinin ardından vergi dairesi, bildirilen her seri numarası için bir doğrulama kodu veriyor.

Bu doğrulama kodu, daha sonra ATCUD olarak adlandırılan benzersiz kimlik numarasının bir parçası olarak kullanılıyor. ATCUD, serinin doğrulama kodu ve “ATCUD: Doğrulama Kodu-Seri numarası” formatında seri içindeki bir sıralı numaradan oluşuyor. ATCUD’nin, QR kodundan hemen önce tüm faturalara dahil edilmesi ve faturanın her sayfasında okunabilir olması gerekiyor.

Doğrulama kodu almak için vergi mükelleflerinin aşağıdaki bilgileri Portekiz vergi dairesine bildirmesi gerekiyor:

  1. Belge serisinin tanımlanması;
  2. SAF-T (PT) veri yapısında belirlenen belge türlerine göre belgenin türü;
  3. Seri içinde kullanılan seri numarasının başlangıç sayısı;
  4. Vergi mükellefinin, doğrulama kodunun gerekli olduğu seriyi kullanmaya başlamasının öngörüldüğü tarih;

Seri numaralarının vergi dairesine bildirilmesinden sonra vergi dairesi, minimum sekiz karakterden oluşan bir doğrulama kodu oluşturuyor.

Yönetmeliğe göre, ATCUD’nin de bir parçası olan seri numarası, SAF-T dosyasının Portekiz versiyonunun belirli bir alanından elde edilen bir referans.

Yönetmelik, QR kodu tanıtmayı amaçlasa da, teknik özelliklerin vergi dairesinin internet sitesinde yayımlanacağını belirtmektedir. Ancak Yönetmelik, sertifikalı yazılım kullanılarak düzenlenen tüm belgelerde ve faturalarda QR kodun da eklenmesi gerektiğini eklemekte ve QR kodun, faturanın ilk veya son sayfasına eklenmesi ve okunabilir olması gerektiğini belirtiyor.

Geçen hafta yayımlanan Yönetmelik, fatura düzenlemek için sertifikalı yazılım kullanması gereken şirketlerin kapsamını değiştirmediği gibi sertifika gereksinimlerini de değiştirmiyor. Fakat yine de, Portekizli vergi mükellefleri, tekrardan mevcut iş ve uyumluluk süreçlerini uyarlamak ve sistemlerini 1 Ocak 2021 tarihinden önce değiştirme baskısı altındalar.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Global KDV düzeninde ciddi değişikliklerin yapıldığı şu günlerde çok uluslu şirketlerdeki AP ve KDV uzmanlarının karşılaştığı temel zorlukları ve uzmanların 2021 ve sonrasında odaklarının ne olacağını anlamak üzere Shared Services Link ile birlikte çalıştık.

KDV açıklarını kapatmak ve ekonomik verimliliği artırmak için daha küçük yapılı ve hızlı yanıt sürelerine sahip vergi kontrolleri uygulamaya başlayan ülkelerin sayısı artarken dijital değişimin hiç olmadığı kadar hızlı ilerlediği açıkça görülüyor. Artık dolaylı vergi ekipleri kurumun geri kalanından bağımsız çalışamıyor. Eksiksiz bir uyumluluk yaklaşımının gerçek anlamda başarılı olabilmesi için BT, finans ve vergi uzmanlarının birbirine destek olması, birlikte çalışması ve devamlı yakın iş birliği içinde olması gerekiyor.

Ana fikirler

Daha fazla bilgi almak için ana fikirlerin ve önerilerin yer aldığı infografiğimizi indirin.

Güçlü bir uyumluluk ve işletme işlem otomasyonuna sahip olmanız, dijital dönüşüme daha sorunsuz bir şekilde geçiş yapmanız için sizi hazırlayacak ve dünya genelinde hükümetlerin dolandırıcılığı önlemek ve KDV açıklarını kapatmak amacıyla hayata geçirdiği artan uyumluluk gereksinimlerini karşılamanıza yardımcı olacaktır. Dijital dönüşüm için hazırlanmanıza yardımcı olacak en önemli dört tavsiyemizi aşağıda paylaşıyoruz.

KDV uyumluluk uzmanları için en önemli dört tüyo

  1. Yerel çözümler benimsemek yerine bütünsel bir yaklaşım edinin. Yerel çözümler verimsiz olmalarının yanı sıra global sistemler ve şirketinizin dijital dönüşümü için de engel teşkil edecektir.
  2. Dolaylı vergi uyumluluk süreçlerini otomatikleştirmeye başlayarak sürekli işlem denetimlerine yapılacak kaçınılmaz geçiş için kendinizi hazırlayın.
  3. Manuel süreçleri azaltacak doğru araçlarla sisteminize daha iyi veriler sağlayın ve vergi idare platformlarının gerçek zamanlı faturaları geri çevirmesiyle ortaya çıkan operasyonel sıkıntılardan kaçının.
  4. Sürekli değişen vergi düzeninin karmaşık gereksinimlerini karşılamak için vergi, BT ve finans ekipleri arasında iş birliği sağlayarak aktif bir yaklaşım benimseyin.

Harekete Geçin

AP ve KDV profesyonellerinin karşılaştığı temel zorluklar hakkında daha fazla bilgi edinmek için infografiğimizi indirebilir, haberler ve son gelişmelerden haberdar olmak için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Avrupa Komisyonu (Komisyon), 15 Temmuz 2020 tarihinde vergi uyumluluğunu artırırken işletmeler üzerindeki idari yükü azaltmayı amaçlayan yeni bir Vergi Paketini kabul etti. Vergi Paketi, KDV’ye ilişkin birçok öneriyi kapsıyor. Bu paketlerden üç tanesi dikkat çekiyor:

Bu üç öneri de komisyonun, AB’nin KDV sistemini revize ve modernize etme girişimleriyle paraleldir. Üçünün de AB vergi mükellefleri üzerinde kapsamlı etkileri olabilir.

Kolaylaştırılmış KDV kaydı

Komisyon, 2016 yılında yayınladığı “KDV Eylem Planı” ile, sınır ötesi e-ticaret için “Tek Noktada Hizmet” (One-Stop-Shop) anlayışını uygulamaya koydu. Bu düzenlemeye göre genellikle internet üzerinden mal ve hizmetlerin sınır ötesi satışını yapan mükellefler, bu satışlardaki KDV’yi ödemek için bir Üye Ülke’deki tek bir platformdan (“Tek Noktada Hizmet”) faydalanabilir. Bu uygulama vergi mükellefleri için kayıt ve raporlama yükümlülüklerini basite indirger. Yeni Vergi Paketi daha da kapsamlı. Tek Noktada Hizmet, kapsamlı olsa da kapsamadığı üyeler de vardır: Hedef Üye Ülke’de yerleşik olmasalar bile vergi mükellefleri, belirli ürünler için o ülkeye kaydolmak zorunda. Komisyonun tek bir AB KDV Kaydı kullanım önerisi, sınır ötesi ticareti daha da kolaylaştırarak bu şartı ortadan kaldıracak. Bu girişim ile ilgili çalışmalara 2022 yılında başlanması planlanıyor.

Modernleştirilmiş KDV raporlama

Üye Ülkeler, KDV raporlama süreçlerinin alanını genişletmek ve hızını artırmak için teknolojiyi gün geçtikçe daha fazla kullanıyor. İspanya, Macaristan ve İtalya; “gerçek zamanlı” raporlama veya e-faturalama zorunluluklarını yürürlüğe koyarken, diğer yargı mercilerinde Vergi için Standart Denetim Dosyalarının (SAF-Ts) sunulması gerekiyor. Sınır ötesi ticari faaliyet gösteren işletmelerde yarattığı farklı etkiye dikkat çekerken komisyon, bu trendin varlığını kabul ediyor. Bu etkiye değinmek amacıyla komisyon, özellikle AB içi işlemlere odaklanarak KDV raporlamasını modernize etmek istiyor. Yeni KDV Paketi, “e-fatura alanını genişletme ihtiyacı” üzerine daha fazla çalışma yapılacağını beyan ediyor. Şu anda, zorunlu işletmeler arası [B2B] e-fatura yalnızca AB KDV Direktifi’nden talep edilen derogasyon ile uygulanabilir. Bu kısıtlamanın yumuşatılması işletmeler üzerinde büyük etkilere sebep olabilir. Etki değerlendirmesi için 2022 yılı öngörülüyor.

Sınır ötesi dolandırıcılıkla mücadele

2017 yılında 50 milyar Euro olarak tahmin edilen sınır ötesi KDV dolandırıcılığının önüne geçmek, komisyonun yeni Vergi Paketiyle öngördüğü hedeflerden biri. KDV raporlamasını modernize etme girişimi, bunun için bir çözüm. Komisyonun öne sürdüğü diğer yöntem ise Üye Ülkelerin idari işbirliğini pekiştirmelerini amaçlayan Eurofisc’in konumunu güçlendirmek. Yeni Vergi Paketi, yeni dolandırıcılık yöntemlerinin önüne geçmek için, Üye Devletleri Eurofisc’e yatırım yapmaya teşvik ediyor. Şimdilik “Eurofisc 2.0” için öngörülen tarih 2023.

İşletmeler üzerindeki etkisi

AB vergi mükellefleri için KDV uyumluluğunu kolaylaştırmak, Yeni Vergi Paketi’nin hedeflerinden birisidir. Sonuçta durum böyle olsa da, mükelleflerin kısa vadede yukarıda bahsedilen yeni veya geliştirilmiş programlara ilişkin yeni lojistik yükümlülüklerle karşı karşıya kalması muhtemeldir. Kolaylaştırılmış AB kaydı, etkilenen işletmeler için yeni bir gereklilik hâline gelecektir. Modernize edilmiş KDV raporlaması, işletmelerin vergi dairelerine göndermesi gereken veri türü ve hacminde büyük bir artışa neden olabilir. Sınır ötesi KDV dolandırıcılığını azaltmaya yönelik uygulamalar, sınır ötesi ticaret üzerinde yeni düzenlemelere yol açabilir. Sadece birkaç yıl sonra hayata geçecek uygulamaya uyum sağlamak isteyen işletmeler, bu gelişmeleri takip etmeli ve kullandıkları vergi sistemlerinin güncelliğini korumalıdır.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımı (BEPS), dünyadaki hükümetlerin temel önceliği hâline gelmiştir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), dünya genelinde vergilendirme sorunlarıyla mücadele etmek için yıllardır çalışmalar yürütüyor. Dünyanın büyük çoğunluğu, vergi planlamasıyla ilgili endişelerini dile getirmiştir. Bu endişelerin temeli, geliri sanal olarak azaltmak veya kârlarını çok az olan ya da hiç ekonomik faaliyetin yapılmadığı düşük vergi oranlarına kaydırmak amacıyla farklı vergi sistemleri arasındaki açıklardan istifade eden çok uluslu şirketlerin vergi planlamasıdır. Bu sorunların üstesinden gelmek amacıyla 2013 yılında OECD bir plan yayınladı. Bu plan, başka bir ülkenin ekonomisinde önemli bir dijital mevcudiyete sahip olan, ancak uluslararası kurallar çerçevesinde fiziksel bağlayıcıdan yoksun olan yabancı elektronik hizmet sağlayıcılarına dolaylı vergiler uygulanmasına odaklanan BEPS 1 Numaralı Eylem Planı’dır. Sonuç olarak, ülkeler tüm hizmet sağlayıcılarının adil bir şekilde vergilendirilmesini sağlamak için çaba sarf etti. Yabancı hizmet sağlayıcılarının, belirli işlemlere yönelik KDV/GST (Mal ve Hizmet Vergisi) kayda geçirmeleri ve tahsil etmeleri için yasalar çıkardı.

Ülkeler bugün ne durumda?

Avrupa

Avrupa Birliği, yabancı satıcılar için bir süredir yasalar uyguluyor. 2015 yılından bu yana, yabancı elektronik hizmet sağlayıcılarının dijital ekonominin karşılaştığı vergi sorunlarına çözüm bulmak için KDV tahsil etmeleri ve ödemeleri gerekiyor. Satıcılar, alıcının bulunduğu ülkede geçerli olan KDV oranını tahsil etmek zorundadır.

Birçok ülke, Avrupa Birliği’nin izinden gitti ya da İsviçre’de olduğu gibi yasalarını daha önceden uygulamaya koydu.

Tarih Grafiği (veri grafiği)

Gelecekte bizi neler bekliyor

Avrupa uzun yıllardır yasaları uyguluyor olsa da dünyadaki diğer ülkeler Avrupa seviyesine yaklaşmaya başlıyor. Yabancı hizmet sağlayıcılarına yönelik yeni yasalar koyan bölgeler, elektronik hizmet sağlayıcılarına fırsat eşitliği sunmak adına yasaları hızla yürürlüğe koyan Asya ve Latin Amerika gibi görünüyor.

Ocak – Temmuz 2020

Geçtiğimiz altı ay boyunca Şili, Malezya, Meksika, Moldova, Singapur, Özbekistan ve Zimbabwe gibi ülkelerin hepsi BEPS 1 Numaralı Eylem Planı’nın ülkelerine özgü versiyonlarını yürürlüğe koydular. Şimdi ise, KDV/GST’yi kaydettirmek ve tahsil etmek için yabancı elektronik hizmet sağlayıcılarına ihtiyaç var.

Ağustos 2020 – 2021

KDV/GST’ye kayda alma, tahsil etme ve ödeme gereksinimlerini uygulama trendi küresel çapta yayılmaya devam ediyor. Ayrıca, önümüzdeki yıl parlamentoya sunulacak önerileri olan birçok ülke var. Kosta Rika, Endonezya, Fiji, Kazakistan, Mauritius, Panama, Paraguay, Filipinler, Tayland, Ukrayna ve Vietnam son zamanlarda dijital ekonominin vergilendirilmesini arttırmayı planlıyor. Yıl sonu gelmeden diğer ülkelerin bahsi geçen ülkelerin arasına katılması kesinlikle şaşırtıcı olmaz.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Dünya, birkaç Latin Amerika ülkesinin hem kâğıt faturaları değiştirmek hem de devletlerin alması gerekenle topladıkları arasındaki KDV açığını kapatmak için elektronik faturayı nasıl başarılı bir şekilde benimsediğine tanıklık etti.

E-fatura zorunluluklarının, fatura sürecinin basitleştirilmesi, işletmeler için maliyetlerin düşürülmesi ve KDV kontrolü için sahteciliğe karşı etkili bir önlem alınması gibi olumlu etkileri, dünyadaki tüm devletler için açık hale geldi. Asya ise, Latin Amerika’da ortaya çıkan bu eğilimi benimseyecek bir sonraki bölge. Asya bölgesindeki bazı hükümetler, mümkün olan en kısa sürede yeni bir fatura sistemi getirmeyi amaçladıklarını açıkladı. Ufukta ne olduğuna biraz ışık tutalım.

E-fatura genişletme planları

Bu yıl, Çin Devlet Vergi İdaresi (STA), fatura sisteminin genişletilmesi ve optimizasyonu hakkındaki görüşlerini yayınladı. STA, KDV elektronik faturalarına yönelik kamu hizmeti platformunu geliştirmeyi ve KDV özel faturalarının yıl sonuna kadar dijitalleştirilmesini desteklemeyi amaçlayan bir plan açıkladı.

Sonucu olarak, Çin‘de bazı bölgelerde e-fatura benimsenmesi süreci hızlandırıldı. Guangzhou Belediye Vergi Dairesi, 1 Mart 2020 tarihinden itibaren şehir genelinde sıradan e-faturaların kullanımını teşvik etmek için bir bildiri yayımladı; vergi mükellefleri, KDV’li elektronik genel fatura kesmeye başlamak için Guangdong Elektronik Vergi Dairesi’ne (http://www.etax-gd.gov.cn) başvurabiliyor. Shenzhen Qianhai Vergi Bürosu ise farklı bir yaklaşım izledi. Bu yıldan itibaren, bölge vergi dairesi artık mükellefler tarafından kâğıt genel fatura almak için başlatılan başvuru ve kâğıt alım taleplerini işleme koymayacak ve küçük ölçekli tüccarları KDV’li elektronik genel fatura kesmek üzere elektronik araçlar kullanmaya yönlendirecek.

2018 yılında, Singapur Devlet Ajansı, Infocomm Medya Geliştirme Kurumu (IMDA), bir PEPPOL Otoritesi olarak kâr amacı gütmeyen uluslararası dernek OpenPEPPOL’a Avrupa dışından katılan ilk Ulusal Otorite oldu. OpenPEPPOL, PEPPOL teknik özelliklerinin geliştirilmesi ve sürdürülmesinden sorumludur. Geçtiğimiz yıl IMDA, uluslararası Peppol E-Dağıtım Ağının bir uzantısı olması amaçlanan ülke çapındaki e-fatura ağını resmen açarak işletmelerin diğer şirketlerle uluslararası işlem yapabilmelerini sağladı. Bu yıl, ülke çapında e-fatura girişimini genişletme planıyla ilerleyen IMDA, Singapur’da faaliyet gösteren işletmelerin artık ulusal e-fatura ağı üzerinden devlet kurumlarına e-fatura gönderebileceğini duyurdu.

IMDA, ayrıca E-Fatura Kaydı Hibesi (E-Invoicing Registration Grant)  aracılığıyla işletmeleri, işlemlerini e-fatura ile kayıt altına almaya teşvik etti. Bu avantaj, 25 Mart 2020 ve sonrasında Singapur’da aktif ve kayıtlı şirketler için geçerli ve bu şirketlerin 31 Aralık 2020’den önce e-fatura ağına kaydolmaları halinde hibe almalarına izin veriliyor.

Üçüncü taraf hizmet sağlayıcılarının rolü

Tayland‘da hükümet, e-vergi vermek için de sertifikalı üçüncü taraf hizmet sağlayıcıları kullanarak e-fatura kullanımını artıracak bir çerçeve ile sağlam bir e-fatura sistemi geliştirmek üzere çalışıyor. Bu işletmeler için uygulanabilir bir alternatif. Bazıları kendi e-vergi sistemlerine yatırım yapmak veya geliştirmek istemezken, bazıları da kendi uyumlu sistemlerini sürdürmek için sürekli olarak uygulanması gereken karmaşık teknik ve yasal adımlar nedeniyle gerçekçi bir şekilde uygun bir faturalama sistemi oluşturamıyor. Dolayısıyla Elektronik İşlemler Geliştirme Ajansı (ETDA), elektronik hizmet sağlayıcıları için başvuranın çözümünün güvenli ve uyumlu olup olmadığını değerlendirmek üzere bir sertifikalandırma süreci başlattı.

Yaklaşan değişiklikler

Japonya, Ekim 2023’te, her bir orana karşılık gelen tüketim vergisinin toplam tutarının, kalifiye ihracatçının kayıt numarasıyla birlikte faturaya dâhil edilmesini şart koşan Nitelikli Fatura Sistemi’ne geçecek. Cari geçiş döneminde, yalnızca standarda göre farklı miktarlardaki işlemlerin ve malzemeler için geçerli indirimli oranların faturaya dâhil edilmesi gerekiyor. Bu geçiş, Japon vergi mükelleflerine faturaların düzenlenmesi için gerekli uyum mekanizmalarını oturtabilmeleri için makul bir uyum süresi sağlayacak.

Geçen yıl Filipinler, Dijital Dönüşüm Stratejileri‘nin (PDTS) bir parçası olarak İnovasyon Yasasını yürürlüğe koydu. Bu strateji doğrultusunda, Maliye Bakanlığı 2020 yılının üçüncü çeyreğinde bir e-fatura planının başlatılacağını duyurdu. İç Gelir Bürosu, Güney Kore Hükümeti ile ortaklık yaparak 2022 yılı sonuna kadar gelişimi tamamlamayı ve e-fatura sistemine tamamen geçmiş olmayı hedefliyor.

Bölgedeki değişim rüzgârları, fatura sistemlerinin dijitalleştirilmesi lehine güçlü bir şekilde esiyor. Birçok hükümet, eski ve geleneksel kâğıt faturaların yerine e-faturaları teşvik etmeye karar verdi. İşletmeler, dünya ve özellikle Asya genelinde trend olan yeni e-fatura uyumluluk gereksinimlerini benimsemeye hazırlanmalı.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

KDV açıkları genellikle dolaylı vergi toplayan ülkelerde görülür. Bu fark çoğu vergi dairesinin, işlem ve muhasebe verilerinin gerçek zamanlı ya da neredeyse gerçek zamanlı bir şekilde izlendiği Sürekli İşlem Denetimi’ni (CTC) uygulamasına sebep oldu. Fakat, gelişmiş Sürekli İşlem Denetimleri olan ülkeler bile vergi yolsuzluğu ya da var olmayan tedarik gibi durumlarla karşılaşabilir. Bu ise KDV toplama zincirinde boşluklar yaratarak önemli açıklara neden olur. Vergi mükellefleri gelen e-fatura ve e-imzaları onaylamaya alışkın olsalar da, çoğu devlet gelir kaybı ile başa çıkmak için ek onaylama gereklilikleri sunuyor.

Onaylama gereklilikleri

Geçersiz işlemler nedeniyle kayıpları kabul etmek genellikle vergi daireleri için söz konusu değildir. Bu sebeple, borcu KDV kredi zincirlerinin parçası olan diğer vergi mükelleflerine aktarmak için yöntemler uygulanır. Bu yöntemlerin genellikle yasal rejimlerde olan düz oran gerekliliklerini geçersiz kılmamaları için vergi daireleri, çoğunlukla vergi mükelleflerinin KDV ücretlerini zincirde yeniden konumlandırmadan önce ek kontrolleri yapmalarını bekler. Bu gibi onaylama gerekliliklerinin ardında yatan düşünce, ticari ortağın kanunu çiğnediğini bilen ya da bilmesi gereken vergi mükelleflerine vergi sorumlulukları yüklemektir. Bu sorumluluklar çeşitlidir. Ticari ortağın vergi kimlik numarasını kontrol etmek kadar kolay ya da KDV tutarının ticari ortaklardan biri tarafından toplandığını temin etmek kadar da karmaşık olabilir.

Vergi Numarası kontrol gereklilikleri

En basit alternatifler arasında vergi numarası kontrol gereklilikleri vardır. Bu noktada, ticaret ortakları bir işlem ya da ödeme yapmadan önce birbirlerinin vergi numaralarını onaylamalıdır. KDV bir ortağın kaybolması sebebi ile ödenmemiş ve kontroller yapılmamışsa, toplanmamış KDV diğer ticaret ortağının sorumluluğundadır. Bu yöntem topluluk içi tedariklere verilen muafiyetin, periyodik beyanlarda ilgili tarafça sağlanan doğru bilgiye dayandığı Avrupa Birliğinde ilgi çekmiş durumda. Pratikte, tedarikçiler alıcıların KDV numaralarını KDV bilgi alışveriş sistemi olan VIES platformu üzerinden kontrol etmelidirler. Bilgi hatalı ise (ya da ticaret ortağı yoksa), şirket alıcının KDV numarasının tedarik gününde VIES platformunda geçerli olduğunu kanıtlayamadığı sürece, tedarikçi aksi takdirde alıcının sorumluluğunda olacak olan KDV’nin yükümlülüğünü taşır.

Diğer onaylamalar

Bazı ülkeler kimlik kontrolünün de ötesine geçerek, vergilerin toplandığından emin olmak için ticaret yapan taraflarca yürütülecek diğer onaylamaları uygular. Burada çok farklı olmayan nokta ise, ihmalkar tarafın diğer tarafın KDV yükümlülükleri ile ortak sorumluluk aracılığıyla KDV kredi zincirindeki farklılıkları kapatacağı varsayımıdır. Örneğin, Polonya’da topluluk içi tedariklerde uygulanan VIES kontrollerinin yanı sıra, alıcılar Polonyalı vergi daireleri tarafından kaydedilmiş ve listelenmiş banka hesaplarına ödeme yapmalıdırlar. Bir vergi mükellefi, tedarikçinin onaylanmamış banka hesabına ödeme yaparsa tedarikçinin KDV yükümlülüğünden sorumlu tutulabilir. Meksika’da Sürekli İşlem Denetimlerinin (CTC) erken benimsenmesine rağmen, alıcılar tedarikçilerin onaylanmamış listesinde (örneğin, sahte fatura düzenlemiş ya da sahte işlemlerde bulunduğu düşünülen) olup olmadıklarını kontrol etmelidirler. Kara listede yer alan Meksikalı onaylanmamış şirketlerin düzenlediği faturalarda mali değer eksikleri olabileceği için KDV kredi istemini onaylayamazlar böylece alıcı KDV ücretini üstlenir.

Artırılmış verim

İş süreçleri ile birlikte ilerleyen düzgün bir KDV kredi sistemi verim için kilit noktadır. Bu sebeple, vergi daireleri doğrudan kredi-borç sistemini engelleyecek önlemler uygulamaktan kaçınmalıdır. Hindistan, vergi dairelerinin otomatikleştirilmiş vergi numarası kontrollerini gerçekleştireceği Sürekli İşlem Denetimleri (CTC) sistemine geçiyor. Yine de, ülkenin alıcıların sadece tedarikçileri mal ve hizmet vergilerini doğru bir şekilde topladıysa vergi kredisini kullanmaya hakkı olduğu mevcut çerçevesini koruması gibi bir beklenti var. Bu yaklaşım, bir taraftan vergi mükelleflerine denetim getirirken diğer taraftan ödeme olasılığına güvenemeyen ve kolayca bulunamayabilecek veri konusunda uzlaşması gereken vergi mükelleflerine çok fazla idari yükü beraberinde getiriyor.

Vergi numaralarının ve listelerinin onayı hem denetim sonrasını hem de Sürekli İşlem Denetimleri (CTC) sistemi olan ülkeleri etkileyen bir eğilimdir. Ne var ki, son sınıfa dahil olan vergi daireleri otomatik kontrol yapmak için ve işlem durumunda ilgili tarafları bilgilendirmek için sistemlerini geliştirebilirler. İtalya’da da böyle olmuştur. Merkezi e-fatura platformu olan SDI, bir faturada belirlenmiş KDV numaralarını ve bu KDV numaraları daha geniş bir KDV grubuna dahilse de, kontrol ediyor ve geçersiz veri bulunduran belgeleri geri çeviriyor. Brezilya’da da, Hindistan’da olması beklendiği gibi, bu kontroller çoklu Devlet e-fatura platformlarında yürütülüyor.

Uymamanın cezası

Bu kurallara uyulmamasının maliyeti oldukça yüksektir. Özellikle her bir yetersiz vergi numarası ve liste kontrolü tedarik ile ilişkili olan KDV tutarını saklayabileceği için beklenmeyen KDV ücretlendirmelerinden sorumlu olma riski oldukça yüksektir. Neticede, alacaklar ve borçlar hesabı sistemi eğilimi yakalamalı, ya gerekli kontrolleri kendisi yapabilmeli ya da kontrollerin tam anlamıyla yerine getirildiğinden emin olmak için hükümet platformları ya da hizmet sağlayıcıları ile entegre olabilmek için esnek olmalıdır.

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.