Serimizin ilk blogunda SAP Clean Core kavramını ve bu kavramın iş dünyası üzerindeki etkisini, özellikle de ERP ‘nin operasyonel ihtiyaçları karşılayacak şekilde özelleştirilebilmesini tanıtmıştık.

İkinci bölümde, işletmelerin iş hedeflerini daha iyi destekleyen ve vergi ve uyum yönetimlerini olumlu yönde etkileyen bir sistem oluşturmak için SAP Clean Core ilkelerini nasıl kullanabileceklerini ele aldık.

Bu serinin üçüncü bölümünde, işletmenizin Temiz Çekirdek’e giden yolundan ve bunun vergi ve uyum programlarınız ve girişimleriniz için ne anlama geldiğinden bahsetmek istiyorum.

İlk iki yazımızda özetlendiği gibi, Temiz Çekirdek ile uyum sağlamak şirketler için daha çevik, verimli ve uygun maliyetli olmak da dahil olmak üzere bir dizi önemli avantaja sahiptir. Bu, SAP kullanan tüm işletmelere bir an önce düşünmelerini tavsiye edeceğim bir hamle.

Proje için Hazırlık

Herhangi bir büyük ölçekli güncelleme, geçiş veya platform değişikliğinde, işletmenizi Temiz Çekirdek için hazır hale getirmek, etkili bir şekilde yürütmek için gelişmiş planlama, sağlam bir strateji ve kuruluşun en üst düzeylerinden satın alma gerektiren bir süreçtir.

İşletmenizin Temiz Çekirdek’e uyum sağlamaya hazır olup olmadığını değerlendirirken, projenin hem kısa hem de uzun vadeli hedeflerini anlamak ve bu hedeflere ulaşmak için atmanız gereken belirli adımları ana hatlarıyla belirlemek önemlidir. Benim tavsiyem, nihai hedefinizin ne olduğunu belirlemeniz ve oradan geriye doğru çalışmanızdır. Bu, planlama sürecinde hiçbir önemli adımın atlanmamasını sağlamaya yardımcı olacaktır.

Bu büyüklük ve kapsamdaki bir projede, projenin hangi bölümlerinin hangi departmanlara atanacağını detaylandırmak ve işletmenin tüm alanlarının ilerleme kaydettiğinden ve ilgili son teslim tarihlerini karşılama yolunda ilerlediğinden emin olmak için bir gözetim yöntemi belirlemek de kritik önem taşır.

Büyük, çok yönlü kuruluşlarla uğraşırken, departmanların farklı hızlarda hareket etmesi alışılmadık bir durum değildir. Bu noktada, projenin kurumsal bir öncelik olarak kalmasını sağlamak için yöneticilerin katılımı kritik hale gelir.

Değişim Yönetimi Stratejinizin Ana Hatları

Hiçbir kuruluş yapısı ve altyapısı bakımından birbirinin tamamen aynısı değildir. Bu nedenle, işletmeniz için hangi dönüşüm yörüngesinin en mantıklı olduğunu belirlemeden önce nerede olduğunuza dair bir öz değerlendirme yapmanız gerekecektir.

ERP dönüşüm yolculuğunun değişim gerektirecek bir taahhüt olduğunun farkına varmak önemlidir. Kuruluşunuzun değişim iştahını ve bu değişikliklerin uygulanma hızını değerlendirmek kritik başarı faktörleridir.

Daha hızlı hareket etme kabiliyetine ve arzusuna sahip kuruluşlar, modernizasyon sürelerini hızlandıracak ve faydalarından daha çabuk yararlanabilecek bir konumda olacaklardır. Ancak, kuruluşunuzun gerçekçi olarak destekleyebileceğinden daha hızlı hareket etmenin de ciddi sonuçları olabileceği konusunda uyarmak isterim; bu da ilk değerlendirmenizi dönüşüm yolculuğunuzun çok önemli bir parçası haline getirmektedir.

Vergi ve Uyum Üzerindeki Etkisi

Temiz Çekirdek ilkelerinin benimsenmesi, kritik Vergi ve Uyum işlevlerinin ve kararlarının artık temel ERP işlevleri içindeki karmaşık ve genellikle bakımı zor özelleştirmeler tarafından yönlendirilmemesini sağlayabilir. Karmaşıklığı azaltılmış bir altyapıya geçmek, kuruluşunuzun üçüncü taraflarca otomatikleştirilen ve bakımı yapılan belirli vergi çözümlerini daha kolay entegre etmesini sağlayacaktır. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler ve vergi makamları kendi teknoloji yolculuklarına çıktıkça ve önceki nesillerden çok daha karmaşık sistemleri uygulamaya koydukça, bu büyük önem taşıyan bir konudur.

Birçok ülke, gerçek zamanlı işlem verileri ve uçtan uca işlem süreçlerinizde tam şeffaflık gerektiren vergi uyumluluğunun tamamen dijitalleştirilmesine doğru ilerlemiştir. Bu gereklilikleri karşılamak, belirli bölgelerde iş yapabilmenizde belirleyici faktör olabilir. Clean Core ile uyum sağlamak, teknolojinizin değişen düzenleyici koşullara daha hızlı ve daha verimli bir şekilde tepki vermesini sağlamak için önemli bir adımdır.

Son Düşünceler

Bu tür bir dönüşüm projesi her zaman sağlam bir iş stratejisi ile desteklenmeli ve uyumlu olmalıdır. Neyi başarmaya çalıştığınıza ve etkinliği nasıl ölçeceğinize dair belirli bir kriterin önceden oluşturulması gerekir. Ve küresel vergi uyumu, her türlü dönüşüm etkinliğinin temel bir unsuru olmalıdır.

Vergi ve uyum, Temiz Temel ilkeleri sınıfının en iyisi vergi çözümleriyle uyumlu hale getirmenin tüm gücünü ortaya çıkarmaya başlamak için yolculuğunuza başlamak için harika bir yerdir.

Yolculuğunuzda daha fazla rehberlik için lütfen ücretsiz ERP Dönüşüm e-Kitabımızı indirin.

Fransız vergi idaresi, 2026 Fransız e-fatura yetkisinde, devlet tarafından işletilen ücretsiz fatura değişim hizmetinin geliştirilmesine son verecek yapısal değişiklikleri duyurdu. Bu karar, vergi mükellefleri ve yazılım satıcıları üzerinde bu kararın yarattığı boşluğu doldurmak için sertifikalı bir ‘PDP’ seçmeleri yönünde artan bir baskı oluşturacak. 

Fransa’da e-fatura zorunluluğu: Yıllar süren karmaşık bir plan 

Fransa 2020 Finans Kanunu’nda işletmeler arası e-fatura zorunluluğu getirdiğinde, vergi idaresi diğer ülkelerin benzer yükümlülükleri nasıl uyguladığına dair geniş bir karşılaştırmalı çalışma yürüttü. Ancak Fransa, çeşitli ülkelerin sistemlerinden unsurları bir araya getiren karmaşık ‘Y modelini’ oluşturarak benzersiz bir yaklaşım benimsedi. Örneğin İtalya gibi, işletmelerin e-fatura alışverişi ve raporlaması için ücretsiz, temel bir hizmet olarak kullanabileceği, devlet tarafından işletilen merkezi bir platform (‘PPF’) içeriyordu.  

Orijinal ‘Y-şeması’ tasarımında KAP’lar ve PPF arasındaki iş bölümü 

PPF’nin Fransız vergi mükellefleri için e-fatura alışverişi yapabilmesine paralel olarak, Fransız vergi otoritesi daha karmaşık ticari kullanım durumları için aynı işlevi yerine getirecek aday PDP’ler talep etti.  

Bu kuruluşlar kayıt altına alınmış, sıkı testlerden geçirilmiş ve bazıları PPF ile yapılacak son testleri beklemek üzere ön onay almıştır. KAP’lar birbirleriyle sorunsuz bir şekilde fatura alışverişi yapmak üzere tasarlanmıştır ve bu işlemleri PPF’ye bildirmeleri gerekmektedir.  

Ve ortaya çıktığı üzere, Fransız pazarındaki birçok şirket, ticaret ortaklarıyla fatura verilerinin alışverişini kendi benzersiz iş koşullarına uygun bir şekilde düzenlemek için bir KAP kullanmaya karar verdi. Diğer Fransız işletmeleri ise özel bir KAP seçmek yerine PPF tarafından sağlanacak ücretsiz KAP hizmetlerinin mevcudiyetine güvendi.  

Fransız programında yer alan kamu ve özel kuruluşlar arasındaki veri akışlarının genel mimarisi, kamu idaresi tarafından yayınlanan teknik şartnamelerde benzeri görülmemiş bir karmaşıklığa yol açmıştır. Bu karmaşıklığın, Fransız kamu idaresi tarafından PPF’nin teknik gelişimi için bütçeleri ve zaman çizelgelerini zorladığı bir süredir açıktı.

PPF’nin kapsam değişikliği, ücretsiz PFF’ye güvenen işletmeleri nasıl etkiliyor? 

Fransız vergi idaresi (DG-FIP) 15 Ekim’de PPF’nin geliştirilmesine devam edileceğini ancak odak noktasının KAP hizmetleri sunmaksızın e-faturaların yönlendirilmesi için rehber hizmetleri sağlamaya kayacağını duyurdu.  

Sonuç olarak, birçok Fransız işletme ve yazılım satıcısı artık özel bir KAP’ın hizmetlerini güvence altına alma zorluğuyla karşı karşıya. Eylül 2026’da yürürlüğe girecek olan e-fatura zorunluluğu başlangıçta yalnızca en büyük işletmeler için geçerli olsa da, dört milyondan fazla şirket, büyüklüklerine bakılmaksızın bu işlemleri almak için KAP özellikli muhasebe yazılımlarına güvenmek zorunda kalacak. 

Harekete Geçin 

Sovos, Fransız vergi dairesi tarafından ön yetki verilen ilk PDP’lerden biridir ve Fransa’daki işletmeler için uyum teknolojisi sağlama konusunda yirmi yılı aşkın bir deneyime sahiptir. Sovos, artık güvenilir bir sağlayıcı seçmek zorunda olan şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamak için benzersiz bir konuma sahiptir. 

Sovos’un işletmenize nasıl yardımcı olabileceğini öğrenin 

Serimizin ilk blogunda SAP Clean Core kavramını ve bu kavramın iş dünyası üzerindeki etkisini, özellikle deERP ‘ yi operasyonel ihtiyaçları karşılayacak şekilde özelleştirme becerisini tanıtmıştık .

İkinci bölümde, işletmelerin iş hedeflerini daha iyi destekleyen ve vergi ve uyum yönetimlerini olumlu yönde etkileyen bir sistem oluşturmak için SAP Clean Core ilkelerininasıl kullanabileceklerini ele almak istiyorum .

Temiz Çekirdek Neden Bir İş Önceliği Haline Geliyor?

Geçen yıl Forbes’da yayınlanan SAP başlıklı bir makalede : Modern Yazılımın Neden ‘Temiz Bir Çekirdeğe’ İhtiyacı Var başlıklı makalede yazar, bana göre doğru bir şekilde, çekirdeği özelleştirerek işlevsellik eklemenin eski yolunun genellikle aşırı karmaşık, hantal ve maliyetli hale geldiğini savunuyor. Biri öngörülebilirliğe, diğeri ise keşfe odaklanan iki bileşeni birbirinden ayıran yeni bir modelin nasıl geliştirildiğini açıklıyor. Bu evrim modeli ‘bimodal BT’ olarak

bilinmektedir. Şimdi, bimodal BT yeni bir terim değildir. TechTarget’a göre Gartner tarafından 2014 yılında ortaya atılmış ve Nisan 2015’te analistler Simon Mingay ve Mary Mesaglio tarafından “How to Achieve Enterprise Agility with a Bimodal Capability,” başlıklı bir Gartner raporuna konu olmuştur.

Peki, konuyla ilgili bu tarih dersi neden? Teknoloji platformlarının aşırı özelleştirilmesinin yeni bir endişe kaynağı olmadığı gerçeğini ortaya koymanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bir süredir var, ancak değişen şey onu çevreleyen ortam.

Günümüzde dijital ekonomiler, geleneksel yöntemlerin ve karşı önlemlerin artık etkili olmadığı bir hızda ilerliyor. Günümüzün ortamları daha fazla yapı, standardizasyon ve esneklik talep ediyor, böylece istendiğinde hızlı tepki verebiliyorlar.

Çeviklik Neden Önemlidir?

Son on yılda, teknoloji sektörünün temel alanlarında çevikliği kritik hale getiren bir patlama gördük. İster siber saldırılara hazırlanmak olsun, ister iş fırsatlarından yararlanmak için verileri hızlı bir şekilde analiz etme becerisi olsun, çeviklik cephaneliğinizde önemli bir araçtır ve eski yöntemler bunu karşılamamaktadır.

Günümüzün dijital ekonomileri yeni teknolojilerin hızla benimsenmesini gerektiriyor. Bu değişikliklere ayak uydurmanın önemli bir adımı, SAP Clean Core ilkeleriyle uyumlu, iş açısından kritik bağlantılı teknolojileri benimsemektir.

Temiz Çekirdek ilkeleriyle uyumlu küresel bir uyumluluk çözümünün benimsenmesi, gelişmeye devam eden dijitalleşmenin hızına ayak uydurabilmeniz için kritik hale gelecektir.

Temiz Çekirdek’in Vergi ve Uyumluluk Üzerindeki Etkisi

Teknolojinin küresel ölçekteki etkisini vergi ve uyumluluk alanından daha fazla hisseden belki de başka bir iş kolu yoktur. Son on yılda devlet vergi makamları tarafından yapılan yoğun yatırımlar, vergi yükümlülüklerinin toplanması ve havale edilmesi sürecini tamamen değiştirmiştir.

Vergi açıklarını kapatmak veya ortadan kaldırmak amacıyla, vergi verilerini toplama, analiz etme ve olaydan sonra havale etme günleri geride kaldı veya yakında geride kalacak. Bugün, her şey işlemin tüm spektrumunda gerçek zamanlı analizle ilgili. Bu da değişen düzenleyici ortamlara hızla adapte olabilen ve her işlemde uyumluluğu sağlayan otomatik vergi platformlarının kullanılmasını gerektiriyor.

Temiz Çekirdek ilkelerini uygulayan işletmeler artık çekirdek SAP ortamlarını özelleştirmeye gerek kalmadan teknoloji yığınlarına özel ve son derece işlevsel uyumluluk platformları ekleyebilirler. Bu da uzun test döngüleri, özelleştirme ve aksi takdirde gerekli olacak manuel süreç güncellemelerinin birçoğuna olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.

Sıradaki

Clean Core’un belirli vergi süreçlerini nasıl etkilediğini daha derinlemesine inceleyeceğimiz bu serinin bir sonraki bölümü için bizi izlemeye devam edin. Gelecek bölümler şunları kapsayacaktır:

Bölüm III: İşletmenizin Clean Core’a giden yolu

Bölüm IV: Clean Core faydaları ve iş performansı

Bölüm V: Verginin BT’ye bağımlılığını ortadan kaldırmak


erp-kitap-indir

SAP ‘nin ‘Temiz Çekirdek’ konseptinin tanıtımı ve bunun bir işletmenin ERP ‘sini operasyonunun benzersiz ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde özelleştirme yeteneğini nasıl etkileyeceği hakkındaçok şey yapılıyor . Temiz Çekirdek konusunu ele alan bir serinin bu ilk blogunda, bunun ne olduğu, neden önemli olduğu ve arkasındaki mantığa odaklanmak istiyorum.

SAP Clean Core nedir?

SAP, ‘Temiz Çekirdek’i, ana veriler ve iş süreçleri üzerinde yönetişim sağlarken, sistemleri bulut uyumlu bir şekilde entegre etme ve genişletme yöntemi olarak tanımlıyor. Daha basit bir ifadeyle, SAP Clean Core’a geçiş, özelleştirme kapsamını sınırlandırarak SAP platformunun bütünlüğünü korumaya yardımcı oluyor. Ve bunun iyi bir nedeni var.

Bir yazılım satıcısı olarak, kendi kodunuzun kontrolünü kaybedemezsiniz çünkü müşterileriniz ve / veya danışmanları tarafından çok fazla özelleştirme ve ek kod eklenmesine izin veriyorsunuz. Bu özelleştirmeler genellikle yalnızca az sayıda müşteriyi etkileyebilecek çok özel kullanım durumlarına yöneliktir. ‘Temiz Çekirdek’ mimarisi, bu aşırı özelleştirmeleri sınırlandırarak SAP platformunu ve müşterilerini korur.

Aşırı Özelleştirme ile İlgili Sorun

Bir platform aşırı derecede özelleştirildiğinde, platform sahibi SAP’nin tüm değişiklikleri hesaba kattığından ve sahadan geri bildirim aldığından emin olmak için muazzam miktarda geliştirme ve destek kaynağı kullanması gerekir.

Bu durum genellikle platform sahibinin, sistemde aşırı özelleştirmeden kaynaklanan ‘kırılmaları’ onarmak için sürekli olarak hot fix kod yamaları geliştirmesini gerektirmektedir. Müşterilerin yalnızca kendileriyle ilgili kod yamalarını uygulamaları gerekirken, SAP hala bu yamaların binlercesini geliştirmekle yükümlüydü. Bunu yapmanın maliyeti ve kaynakları katlanarak artıyordu ve dizginlenmesi gerekiyordu.

SAP Müşterileri için Clean Core’un Faydaları

Herhangi bir süre BT’de veya BT ile çalışmış olan herkesin onaylayabileceği gibi, en karmaşık ortamlar büyük ölçüde özelleştirmenin olduğu ortamlardır. Bilgi Teknolojisinin ilk zamanlarında, mimarınızın bilgi ve deneyimine dayanarak işletmenizin ağının nasıl inşa edileceği Vahşi Batı’ydı.

Daha sonra neyse ki platformlar ve standartlar tartışmaya dahil oldu ve işletmeler yeni yetenekleri hızlı bir şekilde operasyonel hale getirmelerini sağlayan ortamlar oluşturabilirken aynı zamanda maliyetleri düşürüp BT departmanları içindeki bağımlılıkları azaltabildiler. SAP’nin burada aldığı ve benim de katıldığım pozisyon, temiz çekirdeğin ortamınızı daha üretken ve verimli hale getirmede bir sonraki aşama olacağıdır.

SAP Clean Core’un Vergiler Üzerindeki Etkileri

Clean Core’un en önemli etkilerinden biri de vergi uyumluluğudur. Clean Core, işletmelerin geleneksel SAP ortamlarının dışında kişiselleştirilmiş vergi teknolojisini kullanmaları için yeni olanaklar sunuyor. ERP’lerinde giderek karmaşıklaşan vergi kurallarının üstesinden gelmek için karmaşık kodlama oluşturmaya çalışmak yerine, otomatikleştirilmiş ve değişen düzenleyici ortamlara sorunsuz bir şekilde güncellenen özel vergi motorlarını entegre edebilirler.

SAP Clean Core, işletmelere BT ortamlarını basitleştirme, özelleştirmeyi azaltma ve sistem kararlılığını artırma fırsatı sunuyor. Clean Core’un vergiler üzerindeki etkileri özellikle umut vericidir, çünkü işletmeler artık SAP sistemleriyle sorunsuz bir şekilde entegre olan ve ek karmaşıklık olmadan uyumluluğu sağlayan özel vergi teknolojisinden yararlanabilirler.

Sıradaki

"Clean Core’un belirli vergi süreçlerini nasıl etkilediğini daha derinlemesine inceleyeceğimiz bu serinin bir sonraki bölümü için bizi izlemeye devam edin. Gelecek bölümler şunları kapsayacaktır: 

Kısım II: Temiz Bir Çekirdek Gerekliliği 

Kısım III: İşletmenizin Temiz Çekirdek yolundaki adımları 

Kısım IV: Temiz Çekirdek’in faydaları ve iş performansı 

Kısım V: Verginin IT’ye olan bağımlılığını ortadan kaldırmak


erp-kitap-indir

10 Mart tarihinde Avrupa Parlamentosu (AP), toparlanma stratejisini destekleyen ve Avrupa Birliği’nde Katma Değer Vergisi’yle (AB KDV) ilgili 25 inisiyatifi ortaya koyan, adil ve basit bir vergilendirme sistemine ilişkin Komisyonun Eylem Planı kapsamında bir tasarıyı onayladı. Belgede, Komisyon için, KDV Direktifi’nde 2022 yılında yapılacak revizyon önerisine (“Dijital Çağda KDV”) ilişkin bazı genel hususlar ve tavsiyeler yer alıyor. 

AB’nin KDV politikasında değişiklik 

AP’nin tasarısında, Avrupa Birliği’nin (AB) KDV politikasındaki önemli zorluklar yer alıyordu ve özellikle dijital ve e-fatura gereklilikleri ve uygulamaları dahil olmak üzere teknoloji araçlarının tüm Üye Devletlerde benzer şekilde benimsenmesiyle bu kuralların sadeleştirilmesine, modernleştirilmesine ve uyumlu hale getirilmesine dikkat çekiliyordu. 

Güncellenmiş tasarıda, kesin bir KDV rejimi oluşturulması konusunda, yani hala uygulamaya konması beklenen menşeden hedef pazara ilkesi konusunda, Konsey’den yeterli destek alınmamasıyla ilgili endişeler dile getiriyor. Bu sistemde KDV, hedef lokasyonda tahsil edilecek ve geçiş dönemindeki karmaşık KDV sistemi kuralları geride bırakılmış olacak. 

AB’nin KDV politikasındaki zorluklar 

AB’de farklı vergi düzenlemelerinin karmaşıklığı ve bu durumun özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ) uyum açısından ve dolandırıcılık riski altındaki kişiler açısından getirdiği sınırlamalar konusunda da endişeler ifade edildi. Bu etmenlere ek olarak, farklı ülkelerdeki farklı mevzuat gerekliliklerine uyma konusunda işletmelerin üstlendiği yüksel maliyetler var. AP, daha düzenli ve modern bir KDV sistemine doğru tutarlı bir şekilde ilerlenmesi için acil bir çağrı yapıyor. 

Daha basit KDV raporlamasına doğru  

AP, özellikle Komisyon’un AB içinde prosedür kurallarını uyumlu hale getirme ve AB İşbirliği uyum programı üzerinden vergi daireleriyle işletmeler arasında daha yakın işbirliğini teşvik etme yönündeki çabalarını “son derece önemli” diye niteledi. Farklı maddelerde, basit ve modern bir vergi uyumu için etkili bir araç olarak teknolojiyi kullanma amacı öne çıkıyordu. KDV’nin dijitalleştirilmesi ve bu kapsamda Üye Devlet tarafından gerçek zamanlı veya gerçek zamana yakın raporlamanın ve e-faturanın AB içindeki tüm ülkelerde aynı ve uyumlu şekilde kullanılması, modern ve sadeleştirilmiş KDV uyumunun bir yolu olarak tamamen olumlu karşılandı. 

Aynı cephede, vergi dairesi tarafından sıkı koruma sağlanarak ve vergi güvenliği mevzuatına uyularak verilerin bir sefere mahsus olarak toplanması ve veri güvenliğinin ve kullanımının en üst düzeyde etkili olması için yapay zekâ (AI) ve farklı yazılımların kullanılması konusunda tavsiyeler yer aldı. Dijitalleşme gerekliliklerinin benimsenmesi, güvenliğin artırılmasını sağlayacak, dolandırıcılığı engelleyecek ve Üye Devlet arasında idari iş birliğini artıracaktır. 

Tasarıda ayrıca, OECD’nin 1. Sütun (vergilendirme haklarının devri) ve 2. Sütun (kurumsal kâr üzerinden asgari vergi) müzakerelerini yansıtacak yeni ve tek bir AB kurumlar vergisi kuralları kitabının hazırlanmasını destekleyen yeni AB işletme ve vergilendirme ajandası da yer aldı. 

Bu tavsiyeler, Avrupa Komisyonu’nun 2022/2023 yıllarına kadar sunacağı bir veya daha fazla mevzuat önerisiyle takip edilecek. 

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Artık birçok işletme “uluslararasıticari işlemlere dahil olacak: bir ülkedeki işletme başka bir ülkedeki müşteriye mal satacak ve genellikle bu malların teslimatını da kendisi gerçekleştirecek. Ticaretin iki veya daha fazla vergi bölgesinde ve AB içindeki bir müşteriyle Birleşik Krallık gibi üçüncü bir ülkedeki tedarikçi arasında yapılması ihtimali, kaçınılmaz olarak farklı karmaşıklık düzeylerinde KDV zorluklarını gündeme getirecek. 

İşletmelerle müşteriler arası (B2C) ticari işlemlere kıyasla, işletmeler arası (B2B) işlemler yapan tedarikçiler farklı zorluklarla karşılaşacak. Bu yazıda B2B işlemlere odaklandık. 

Birleşik Krallık’ta bulunan bir tedarikçinin Birleşik Krallık’ta üretilen malları AB içindeki müşterilere tedarik etmek için sözleşme yaptığını varsayalım. 

AB’ye mal ithalatı 

Dikkat edilmesi gereken ilk konu, AB içindeki müşterilere malların teslim edilmesi için malların AB gümrük sınırlarından geçirilmesi gerektiğidir. Ve bu, tedarik zinciri yönetimi için ilk noktadır. 

Malları AB’ye kim ithal edecek ve önemli hususlar neler? 

Müşterinin başlangıç noktası muhtemelen tedarikçiden malları ithal etmesinin istenmesi ve müşterilerini memnun etmek isteyen bir satış temsilcisinin bunu kabul etmesidir. Peki bu durum tedarikçi için bir sorun mu? EVET!

Gümrükte dikkat edilecek hususlar 

Satış temsilcisi Teslim Şekilleri “gümrük resmi ödenmiş olarak teslim edilecek (DDP)” olan bir siparişle hoşnut bir şekilde geri döner – ancak bu, sevinilecek bir durum mudur? 

“Gümrük resmi ödenmiş olarak teslim edilecek” demek, tedarikçinin, malları müşterinin bulunduğu ülkede KDV uygulaması açısından yerel bir satış yapılmak üzere teslim etmesi gerekiyor demektir. Bu durumda, Birleşik Krallık’taki tedarikçinin malları AB’ye ithal etmesi gerekir ve bu ilk sorunu ortaya çıkarır. 

Birlik Gümrük Kodu (UCC) kapsamında, malları gümrük yetkilisine sunan firma (beyan eden), AB içinde kurulmuş bir işletme olmalıdır. AB içinde kurulmuş olan ve mal ithalatı yapan bir işletme hem ithalatçı hem de beyan eden firma olabilir. AB sınırları dışında kurulmuş olan bir işletme ithalatçı olabilir ancak beyan eden firma olamaz. Bu durumda AB dışındaki ithalatçı, AB içinde kurulmuş bir işletmeyi “dolaylı gümrük komisyoncusu” olarak tayin etmelidir. Bu gümrük komisyoncusu, ödenmesi gereken gümrük vergilerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır ve riskler nedeniyle bu hizmetleri veren çok fazla firma bulunmamaktadır. Bu nedenle satıcı, gerekli teslimatı zamanında yapmak – veya genel olarak teslimat yapabilmek – için dolaylı gümrük komisyoncusu olarak çalışacak birini bulamadığında sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getiremeyebilir. 

Yerel KDV konularını anlamak 

Bir tedarikçi, bu engeli aşmayı başarırsa, ardından satışta uygulanan yerel KDV konusu gelir. Tedarikçi KDV için kayıt yaptırıp satış faturasına KDV mi uygulamalıdır, yoksa sorumlu sıfatı ile KDV mi geçerlidir? Ve müşteri, tedarikçinin sınırda ödediği, geri ödenmeyen gümrük masraflarını ödeyecek midir? 

Buradaki önemli husus, DDP koşullarıyla imzalanan bir sözleşmenin satış ekibi için daha kolay olması ancak ileride ciddi sorunlara neden olabilmesidir. Birleşik Krallık’taki tedarikçiler, mümkün olan durumlarda DDP’den farklı teslim koşulları üzerinde anlaşmaya çalışmalıdır. 

AB içindeki depo tesisleri 

Birleşik Krallık’taki bazı tedarikçiler, gecikme olasılığını azaltmak amacıyla teslimatlarını yapmak için AB içinde depo tesisleri kuruyor. Hem KDV’yi hem de doğrudan vergileri etkileyebilecek bir konu, deponun kalıcı veya sabit bir kuruluş sayılıp sayılmadığı sorusudur. Bu yazıda biz sayılmadığını varsayıyoruz – ancak kalıcı bir kuruluşun bulunması durumunda dolaylı gümrük komisyoncusu görevlendirmeye gerek kalmaz.  

İthalatta KDV nasıl yönetilmeli 

Birleşik Krallık’taki tedarikçi, malları AB’deki depoya getirdikten sonra, müşterilere teslimat yapacaktır. Burada önemli bir husus, ithalat KDV’sinin nasıl ödeneceğidir. Bazı Üye Devletler, sorumlu sıfatıyla ithalat KDV’sini KDV iadesine kadar erteleme imkânı sunuyor. Bu gibi durumlarda, kurallara uyulduğu ve işletme KDV’yi tam olarak geri alabildiği müddetçe ithalat KDV’si indirimi yapılabiliyor. Mallar, ithalat KDV’sinin önce ödendiği ve daha sonra kesildiği bir Üye Devlete ithal ediliyorsa, bu işlemin nerede yapılacağı konusu önem kazanıyor. Halihazırda KDV kaydı varsa, KDV normal şekilde KDV iadesi üzerinden geri alınabiliyor. Ancak, ithalatın yapıldığı Üye Devlette yurtiçi satışlar için sorumlu sıfatıyla KDV mekanizması varsa, AB’de kurulu olmayan bir tedarikçinin ithalat KDV’sini geri alması için 13. Direktif kapsamında başvuruda bulunması gerekiyor. Bu durumun söz konusu olduğu Üye Devletlerden biri İspanya, zira burada mütekabiliyet kuralları uygulanıyor ve bu nedenle tüm işletmeler 13. Direktif kapsamında talepte bulunamıyor. 

Dolayısıyla, bir tedarikçi AB içinde bir depo kullanmayı veya DDP üzerinden satış yapmayı planlıyorsa, ilk olarak olası akışların haritasını çıkarması ve ardından KDV ile ilgili olumsuz bir durumun oluşabileceğini anlamak için KDV muamelesini belirlemesi gerekiyor. Bu tip depo işlemlerindeki planlama fırsatlarını ve olası tuzakları başka bir yazıda inceleyeceğiz. 

Harekete Geçin

Güncel dijital vergi zorunluluklarını ve ihtiyaçlarını öğrenmek için bizimle iletişime geçin.

Kasım 2021’de Belçika Başbakanlık Arşiv Dairesi, işletmelerle kamu kurumları arasındaki (B2G) belli başlı işlemlerde uygulanan e-fatura zorunluluğunu genişletmek için ülkedeki kamu ile yapılan tüm işlemlerde e-fatura kullanma zorunluluğu getiren bir Taslak Kraliyet Kararnamesi yayınladı. Bu zorunluluk, belli bölgelerin (Brüksel, Flanders, Wallonia) merkezileşmiş kamu kurumlarının tedarikçileri için zaten uygulanmaktaydı. Ancak ileride uygulama, Belçika’daki tüm bölgeleri kapsayacak. 

Aşamalı yaklaşım

Belçika’da kamu kurumlarının tedarikçileri için e-fatura kesme zorunluluğu, aşağıdaki aşamalı yaklaşım ile hayata geçecek: 

2014/55/EU sayılı Direktifin iç hukuka aktarılmasının ardından, Belçika’daki tüm devlet kurumları kamu ihalelerinde e-fatura almak ve işlemek zorunda. Bu yeni ulusal mevzuat ile Direktifin kapsamı genişletiliyor ve tüm tedarikçilerin federal hükümete e-fatura kesmesi zorunlu hale getiriliyor.

İşletmeler arası işlemlerde e-fatura zorunluluğuna doğru yolculuk sürüyor 

B2G işlemlerde yaşanan bu gelişmeler hikayenin sonu değil, sadece başlangıcı. Belçika Maliye Bakanı Vincent Van Peteghem, Ekim 2021’de yaptığı duyuruda kamunun B2G işlemlerde e-fatura zorunluluğunu işletmeler arası (B2B) işlemlere de getirmeyi istediğini belirtmişti. Ancak resmi kaynaklar henüz zorunluluğun ve gelecekteki uygulamanın ayrıntılarına ilişkin resmi bilgi paylaşmadı. Duyumlarımıza göre, B2B işlemlerde e-fatura zorunluluğuna ilişkin mevzuat teklifi 2022’de yayınlanacak ve uygulama süreci 2023’te gerçekleşecek. 

Öte yandan, geçen hafta çıkarılan ve AB’de uyumlu ve zorunlu e-fatura uygulamasını güçlü şekilde destekleyen Avrupa Parlamentosu Tasarısı konusunda görünüşe göre Belçika sabırlı davranacak ve en azından Komisyon AB’de e-fatura ve raporlama konularının nasıl yönetileceğine ilişkin bir öneri hazırlayana kadar bekleyecek. 

Harekete Geçin

Güncel dijital vergi zorunluluklarını ve ihtiyaçlarını öğrenmek için bizimle iletişime geçin.

E-fatura alanında son dönemde gördüğümüz diğer birçok ulusal inisiyatifin aksine, Avustralya’nın işletmeler arası faturalar için sürekli işlem denetimlerini veya hükümet portalının kullanımını gündeme alma planı bulunmuyor.

Yakın zamandaki kamuoyuyla istişare sürecinden anlaşıldığı kadarıyla, şu anda Avustralya’da asıl hedef işletmelerin elektronik faturaya geçişini hızlandırmanın yollarını bulmak. Bu istişare süreci, hükümetin Kasım 2020’de başlattığı ve işletmelerin nezdinde e-fatura kullanımının değerini artırma ve iş farkındalığını ve kullanımını yaygınlaştırma konusunda hükümetin ciddi bir çaba göstermesini sağlayan “İşletmelerin e-faturaya zorunlu olarak geçmesi için seçenekler” konulu bir önceki girişimin inşa ettiği temel üzerinden ilerliyor.

Avustralya hükümeti tüm hükümet kurumları için 1 Temmuz 2022’den itibaren PEPPOL üzerinden e-fatura almayı zorunlu hale getirmenin yanı sıra, işletmeler arası işlemlerde de e-fatura kullanımını yaygınlaştırmaya çalışıyor ancak bunun için işletmelere elektronik fatura zorunluluğu getirme yöntemini kullanmak istemiyor. Bunun yerine İşletmelerin e-Fatura Hakkı (BER) uygulaması öneriliyor.

İşletmelerin e-Fatura Hakkı (BER) Nedir?

Hükümetin önerisi kapsamında işletmeler, ticaret yaptıkları kuruluşlardan kağıt fatura yerine PEPPOL ağı üzerinden e-fatura göndermelerini isteme hakkına sahip olacak.

İşletmelerin bu talepleri göndermek ve almak için sistemlerini PEPPOL üzerinden e-fatura alabilecek şekilde kurmaları gerekecek. İşletmeler bu sistemi kurduktan sonra, ‘hakkını’ kullanabilecek ve diğer şirketlerin PEPPOL üzerinden e-fatura göndermesini talep edebilecek.

Mevcut öneriye göre BER üç aşamada uygulanacak; ilk aşamada büyük işletmeler, sonraki aşamalarda ise küçük ve orta ölçekli işletmeler uygulama kapsamına alınacak. BER için olası uygulama takvimi aşağıdaki şekilde olacak:

E-faturaya geçişi desteklemek için ilave tedbirler

Avustralya’da işletmeler arası e-fatura kullanımını yaygınlaştırmaya dönük BER girişimi, işletmeleri bu yönde desteklemek üzere önerilen diğer bazı girişimlerle de destekleniyor. Bu tedbirlerden biri, PEPPOL sistemiyle uyumlu elektronik veri değişimi (EDI) ağlarının kurulması. Özellikle birden fazla EDI sistemi kullanan büyük işletmelerle iş yapan küçük işletmeler için EDI ağları, PEPPOL sistemi üzerinden e-fatura kullanımının yaygınlaşmasını engelleyeceğinden, birden fazla EDI sistemi kullanan işletmeler için PEPPOL sistemiyle uyumlu EDI ağlarının kurulması masrafları azaltabilir. Ayrıca hükümet, e-fatura kullanımını, satın almadan ödemeye kadar olan tüm sürece (P2P) yaymayı değerlendiriyor. E-faturayı da kapsayan verimli ve standartlaştırılmış bir P2P sisteminin benimsenmesi gündeme gelirse, işletmeler e-fatura kullanımından daha fazla değer elde edebilir.

Son olarak, e-faturanın ödemelerle entegrasyonu da e-fatura kullanımını artırmak için önerilen yöntemlerden bir diğeri. Bu sayede işletmeler, tedarikçilerden gelen faturaları doğrudan kendi muhasebe yazılımlarına alabilecek ve bu faturaları kendi ödeme sistemleri üzerinden ödeyebilecek.

Önerilen tedbirlerin e-faturanın yaygınlaştırmasını hızlandırmada ne kadar etkili olacağı ve zorunlu e-fatura kullanımı tüm dünyada yaygınlaşırken Avustralya hükümetinin e-fatura zorunluluğu getirmemekle doğru kararı verip vermediğini ileride göreceğiz.

Harekete Geçin

Güncel dijital vergi zorunluluklarını ve ihtiyaçlarını öğrenmek için bizimle iletişime geçin.

Vergi sektörünün küresel KDV zorunlulukları ve uyumluluk kontrollerine ilişkin en kapsamlı çalışması olan Trend Raporu’nun 13.’sü yayınlandı.

Dünya üzerindeki pek çok ülke KDV zorunluluklarını hayata geçirmek, ekonomik veriler hakkında daha önce görülmemiş derinlikte bir iç görü edinmek ve gelir açığını kapatmak için karmaşık yeni politikalar uygularken; rapor tüm dünyadaki regülasyonlara kapsamlı bir bakış sunuyor.

Bu yılki rapor, son yıllarda artan dijital dönüşüm ve bu alana yapılan büyük ölçekli yatırımların, dünyanın farklı ülkelerinde vergi makamlarının gerçek zamanlı veri analizine nasıl katkı sağladığını ele alıyor.

Verginin dijitalleşmesinde Avrupa hamlesi

Bugüne kadar verginin dijital dönüşüm sürecinde Latin Amerika ve Türkiye’ye oranla daha geriden bir süreç izleyen Avrupa, yavaş yavaş bu alana girmeye başladı. 2022’yi etkileyecek trendlerden bazıları şu şekilde:

Harekete Geçin

Verginin geleceğine yönelik detaylı bilgi almak için İngilizce olarak hazırlanan Trends: Continuous Global VAT Compliance dökümanını indirebilir, haberleri ve son gelişmeleri takip etmek için bizi LinkedIn ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Suudi Arabistan Zekât ve Vergi Genel Müdürlüğü’nün (GAZT) daha önce yayımladığı “E-Fatura Yönetmeliği Hükümlerinin Uygulanmasına Yönelik Kontroller, Gereklilikler, Teknik Özellikler ve Usul Kuralları” başlıklı taslak kurallar, yaklaşan e-fatura zorunluluğu için teknik ve usul gerekliliklerini ve kontrolleri tanımlamayı amaçlıyordu. GAZT kısa süre önce Suudi Arabistan’daki e-fatura kurallarının taslağına son halini verdi ve yayınladı.

Bu arada, Zekât ve Vergi Genel Müdürlüğü (GAZT) ile Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün birleşerek Suudi Arabistan Zekat, Vergi ve Gümrük Kurumu’nu (ZATCA) oluşturması nedeniyle vergi dairesinin adı değişti.

Nihai hale getirilen kurallar, ikinci aşamanın uygulamaya geçiş tarihinin 1 Haziran 2022’den 1 Ocak 2023’e değiştirilmesini de içeriyor. İkinci aşama için B2C (basitleştirilmiş) faturaların vergi dairesinin platformuna bildirilmesi için zaman sınırını açıkladılar.

Nihai kurallara göre, Suudi Arabistan e-fatura sistemi iki ana aşamadan oluşacak.

Suudi Arabistan E-Fatura Sistemi: İlk Aşama

İlk aşama 4 Aralık 2021’de başlıyor ve tüm yerleşik vergi mükelleflerinin e-fatura ve elektronik notlar (alacak ve borç notları) oluşturmasını, değiştirmesini ve saklamasını gerektiriyor.

Nihai kurallar, işletmelerin e-faturaları ve ilgili notları yapılandırılmış bir elektronik formatta oluşturmaları gerektiğini belirtiyor. PDF veya Word formatındaki veriler bu nedenle e-fatura değildir. İlk aşama belirli bir elektronik format gerektirmemektedir. Ancak, bu tür fatura ve notlar gerekli tüm bilgileri içermelidir. İlk aşama, B2C faturalarının bir QR kodu içermesini gerektiriyor.

İlk aşama için e-fatura çözümlerine yönelik bir dizi yasaklanmış işlev vardır:

Suudi Arabistan E-Fatura Sistemi: İkinci Aşama

İkinci aşama, vergi mükelleflerinin ZATCA’ya elektronik notlara ek olarak e-fatura iletmeleri için ek gereklilik getirecektir.

Nihai kurallar, ikinci aşamanın 1 Ocak 2023’te başlayacağını ve farklı aşamalarda uygulanacağını belirtmektedir. B2B faturalar için bir takas rejimi öngörülürken, B2C faturaların düzenlendikten sonraki 24 saat içinde vergi dairesi platformuna bildirilmesi gerekmektedir.

İkinci aşama gerekliliklerinin bir sonucu olarak, Suudi e-fatura sistemi 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren CTC e-fatura sistemi olarak sınıflandırılacaktır. Tüm e-faturalar UBL tabanlı XML formatında düzenlenmelidir. Vergi faturaları XML veya PDF/A-3 (gömülü XML ile) formatında dağıtılabilir. Vergi mükellefleri basitleştirilmiş faturaları dağıtmalıdır (örn. B2C) kağıt formunda.

İkinci aşamada, uyumlu bir e-fatura çözümü aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır:

İkinci aşama, ilk aşamada belirtilen gerekliliklerin yanı sıra e-fatura çözümleri için ek yasaklanmış işlevler de getirecektir:

Suudi Arabistan’ın e-fatura sistemi için sırada ne var?

Nihai kuralların yayınlanmasının ardından ZATCA, sektördeki ilgili paydaşları bilgilendirmek üzere çalıştaylar düzenliyor.

Bu noktada bazı ayrıntılar belirsizliğini koruyor, ancak Suudi yetkililer e-fatura sisteminin uygulanmasına ilişkin uzun vadeli hedeflerin iletişiminin yanı sıra açık belgeler sunma ve her aşama için yayınlanan belgelere ilişkin geri bildirim fırsatları sağlama konusunda çok başarılı oldular. Yakın gelecekte gerekli rehberliğin sağlanmasını bekliyoruz.

Harekete Geçin

Suudi Arabistan KDV gereksinimlerinizi görüşmek için bizimle iletişime geçin.

Dünyanın dört bir yanındaki vergi makamları tarafından bir vergi kontrol mekanizması olarak gerçek zamanlı veri toplama eğilimi artık sürpriz değil, tam tersine. Hükümetler teker teker ve artan hızda, daha yaygın olarak CTC’ler olarak adlandırılan Sürekli İşlem Denetimleri rejimlerinin yerel uyarlamalarını ortaya çıkarıyor. Bununla birlikte, vergi makamları arasında yeni eğilimler ortaya çıkıyor, gerçek zamanlı olarak mali verilerin toplanmasının ötesine geçen eğilimler, mükelleflerin muhasebe verilerine gerçek zamanlı erişime ve sonuçta vergi uygunluk riskini değerlendirmek için bu verilerin kullanılmasına değiniyor.

Gerçek zamanlı veri toplama, vergi otoritesi için birçok fırsat sunar. Örneğin, ülkedeki iş düzeyindeki işlemlere güvenilir bir genel bakış sunarak devletin finansal verileri eyleme dönüştürülebilir öngörülere dönüştürmesine olanak tanır. Gerçek zamanlı veriler, bir vergi makamının vergi mükellefi vergi risklerini erken işaretlemesine de izin verebilir, böylece bir denetim veya anlaşmazlık ortaya çıkmadan önce ele alınabilir.

Rusya öncülük ediyor

Rusya, mükelleflerin uygunluğuna ilişkin risk değerlendirmeleri yapmak için bir araç inşa eden bir ülkenin iyi bir örneğidir. Rus sistemi başlangıçta Entegre Risk Yönetim Sistemi olarak adlandırıldı ve daha sonra Kooperatif Uyum Sistemi (CCS) olarak değiştirildi. CCS aracılığıyla, vergi dairesi mükellefinin münferit mükelleflerin uyumsuzluk olasılığını değerlendirebilir ve riskler tespit edildiğinde, sistem hem vergi memurları hem de mükelleflerin görebileceği bir uyarı üretir.

Rus sistemi nasıl çalışır?

Mevcut aşamasında, yalnızca bu sistemi kullanmaya gönüllü olan en büyük ve dijital olarak en gelişmiş vergi mükellefleri CCS’nin bir parçası olabilir. Vergi mükellefleri masa ve saha denetimlerinden muaf olmak, sosyal açıdan sorumlu bir karar vermek ve finansal süreçlerinde kağıttan dijitale geçme yeteneği gibi avantajlara katılmaya motive olurlar.

CCS, Federal Vergi Dairesinin (FTS) vergi mükellefinin muhasebe verilerine doğrudan erişmesine izin verir. AI teknolojisi kullanılarak, belirli bir vergi mükellefinin işlemleri değerlendirilir ve uyumsuzluk riski hesaplanır. Bir risk tespit edilirse ve sistem tarafından bir uyarı tetiklenirse, vergi dairesi ve mükellefi herhangi bir anlaşmazlık ortaya çıkmadan önce iletişim kurabilir ve hareket edebilir.

Gelecekte ne beklenebilir?

Rus CCS sistemi, dünyanın mevcut ve gelecekteki CTC rejimlerinin çoğunun, dünyanın dört bir yanındaki vergi makamlarının modern teknolojiden yararlanırken vergi mükellefleriyle etkileşim kurmalarını ve işbirliği yapmalarını sağlayan sistemlere dönüştüreceğinin açık bir göstergesidir.

Teknolojik gelişmeleri uygulamak zaman alsa bile, vergi idareleri, işbirliği yoluyla işletmelere vergi uygunluğunun yükünü azaltırken vergi kontrollerini gerçekleştirmenin yeni ve etkili yollarını bulmaya kararlı görünmektedir. Rusya’nın CCS sistemi hala oldukça yeni ve bu nedenle diğer ülkeler tarafından kabul edilme olasılığının ne kadar tahmin edilmesi kolay değil, ancak önümüzdeki yıllarda diğer ülkelerde benzer gelişmeleri görmemiz sürpriz olmaz.

Harekete Geçin

TC’ler hakkında daha fazla bilgi edinmek için KDV Trendlerini indirin ve dünya çapındaki hükümetlerin KDV gerekçelerini uygulamak için nasıl karmaşık yeni politikalar uyguladığı hakkında daha fazla bilgi edinin.