Katma değer vergisinin (KDV) temel prensibi, hükumetin ekonomik zincirin her aşamasında katma değerin bir yüzdesini alması şeklinde tanımlanabilir. Bu durumun son aşaması da, bir bireyin mal veya hizmetleri tüketmesiyle gerçekleşir. Son müşteri dahil olmak üzere zincirde yer alan herkes KDV’yi öderken, sadece işletmeler girdi vergilerini kendi hesaplarından düşebilir. Bu sebeple, faturalardan kaynaklı KDV zorunlulukları genellikle sadece işletmeler arasında geçerlidir.
Birçok hükumet, şirketlerin hükumete borçlu olduğu “dolaylı” vergileri belirlerken öncelikli olarak faturaları kullanır. Neredeyse dünyanın tüm ticaret yapan ülkelerinde açık ara en önemli dolaylı vergi, KDV’dir. Kamu gelirinin yaklaşık olarak %30’undan fazlasına katkısı vardır. Bir vergilendirme yöntemi olan KDV, özel şirketleri vergi tahsildarı haline getirir. Verginin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle, bu vergiler bazen “öz değerlendirme vergileri” olarak da tanımlanır.
KDV Açığı
KDV; satış, satın alma ve ticari faaliyetlerinin bir parçası olarak kamu hukuku yükümlülüklerini yerine getiren şirketlere bağlıdır. KDV’nin işlenme ve raporlanması için şirketlere bağlı olma durumu, vergi dairelerinin ticari işlemleri denetlemesini veya farklı yollarla kontrol etmesini zorunlu hale getiriyor. Ancak bu tarz denetimlere rağmen, dolandırıcılık ve yasaya aykırı hareketler sebebiyle çoğu zaman hükumet gerekenden daha az KDV tahsil ediyor. Öngörülen KDV geliri ile tahsil edilen tutar arasındaki fark genellikle KDV açığı olarak nitelendirilir.
Avrupa Komisyonu ‘nun yayınladığı son rapor, Avrupa’da KDV açığının her yıl yaklaşık 140 milyar Euro olduğunu belirtiyor. Bu tutar, AB genelinde tahsil edilmesi öngörülen KDV’nin %11’i oranında bir kayba denk geliyor. Dünya genelinde ödenmesi gereken KDV’yi hesaplıyoruz, ancak hükumetler bu tutarı hatalar ve dolandırıcılık sebebiyle tahsil edemiyor. Dolayısıyla, bahsi geçen tutar yarım trilyon Euro’ya kadar çıkabiliyor. Bu durumun, Norveç, Avusturya veya Nijerya gibi ülkelerin GSYİH’siyle karşılaştırılması mümkün.
KDV açığı, dünya genelinde toplanması gereken KDV’nin yaklaşık %15-30’unu oluşturuyor. Ayrıca rakamlar yalnızca gerçek, kayıtlı ticari faaliyetleri kapsıyor. Eğer kayıt dışı ticari faaliyetlerden kaybedilen vergi geliri eklenirse, tutar kesinlikle çok daha yüksek oluyor.
Hükumetler, KDV zorunluluklarını uygulamak, ekonomik verilerle ilgili daha önce rastlanmamış yaklaşımları edinmek ve gelir açıklarını kapatmak için yeni ve kompleks politikaları yürürlüğe koyuyor. Vergi daireleri, KDV açığını kapatmak konusunda kararlı ve alacaklarını toplamak için ellerindeki tüm araçları kullanacaklar. Bu durum, özellikle hükumetlerin ciddi bütçe kesintileriyle karşılaşacağı öngörülen COVID-19 sonrasında kendini gösterecek.
KDV zorunluluklarına uymamanın bedeli
Ülkeler KDV açığını kapatmak için, vergi dairelerini KDV gerekliliklerine uymaya zorluyor ve düzensizlikler için farklı yasal sonuçlar uyguluyor. KDV zorunluluklarına uyulmazsa olağanüstü sonuçlar ile karşılaşılabilir. Bu nedenle çoğu şirket, aşağıda belirtilen risklerden kaçınmak için KDV uyumluluklarını hızlı ve kolay bir şekilde ispat etmek ister:
- İdari para cezaları
- Ceza hukuku yaptırımları
- Uzun süreli denetimler
- Vergi veya muhasebenin diğer alanlarına yayılması sonucunda ortaya çıkan etkiler
- Ticaret ortağı denetimleri
- Karşılıklı yardım prosedürleri
- KDV kesme hakkının kaybı
- Sahte faturalar üzerinden KDV ödeme yükümlülüğü
Dünya genelinde vergi dairelerince belirlenen zorunluluklar arttığında, işletmelerin karşılaştıkları uyumluluk zorluklarının farkında olmaları ve ileride olacaklara hazırlıklı olmaları gerektiği ortadadır.
Harekete Geçin
KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için İngilizce olarak düzenlenen Trend Rehberini İndirin.