Küresel bazda tüm kamu gelirlerinin %15 ila %40’ını KDV oluşturmaktadır. Küresel KDV açığının – yani hatalar ve dolandırıcılık nedeniyle kaybedilen KDV gelirinin – yarım trilyon Euro’ya ulaşmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Bu tutar Norveç, Avusturya ve Nijerya gibi ülkelerin GSYİH’sine yakın seviyede ve bu KDV açığı birçok ülkenin ekonomisini önemli ölçüde etkileyecek kadar büyük. Bu nedenle, vergi otoriteleri küresel bazda artan gelir kaybını engellemek için adımlar atıyor.
Yakın zamana kadar, KDV’ye ilişkin gereklilikler geleneksel olarak geniş kapsamlı üç kategori üzerinden takip ediliyordu.
1. Fatura ve saklama gereklilikleri
Daha detaylı olarak bakıldığında ticari işlemlerin işlenmesi sırasında geçerli olan gereksinimler aşağıdaki konulara ilişkin alt kırılımlara ayrılıyor:
- Faturaların şekli: Çoğu ülkede artık bu tür gereksinimler bulunmuyor ancak bazı durumlarda işletmeler hala vergi dairesi tarafından basılmış hazır kağıt faturalar kullanıyor. Bu, vergi dairesine faturaların numaralandırılması ve bütünlüğü üzerinde sıkı denetim imkanı sunuyor.
- Asgari içerik gereklilikleri: KDV’nin uygulandığı çoğu ülkede, bir fatura KDV amacıyla yalnızca belirli bilgileri içeriyorsa kabul ediliyor. Bunlar, tedarikçinin ve alıcının adı, tedarik türü vb. bilgileri içeriyor. Fatura içeriği KDV ve diğer dolaylı vergi kanunlarının yanında, ticari kanunlar ve diğer kanunlarca da belirlenebiliyor.
- Verginin belirlenmesi: Her fatura için tedarikçiler, ilgili kanunu belirlemeli ve bu kanun kapsamında geçerli vergi oranına karar vermelidir. Belirli vergi oranlarının uygulanması, faturada KDV kanunun ilgili maddesine ilişkin referans verilmesini gerektirir.
- Zamanlama: Bir faturanın düzenlenmesi gereken zaman genellikle KDV kanununca belirlenir.
- Kayıt saklama: “Orijinal” fatura, her iki ticari ortak tarafından da arşivlenmelidir. Bu, tedariğin dayanağını kanıtlar. Arşivleme gereklilikleri genellikle; ne kadar süreyle saklanması gerektiği, saklama yeri ve denetlenebilirliği sağlamak için mevcut olması gereken, insan tarafından okunabilirlik gibi spesifik özellikleri belirler.
2. Periyodik raporlama gereklilikleri
Bu gereklilikler, ticari işlemlere ilişkin özet veya toplu şekildeki bilginin veya her bir faturaya ait tüm bilginin yer aldığı ait raporlardır. Tarihsel olarak bakıldığında bu tür raporlama gereksinimleri genellikle aylıktı, daha az yaygın olan bazı raporlar ise üç aylık veya yıllıktı.
3. Denetimsel gereklilikler
Bu gereklilikler, faturalar ile diğer kayıt ve defterlerin genellikle yedi ila on yıl olan zorunlu saklama süresi boyunca bir vergi dairesinin, raporlara ait yazışmalarını değerlendirmek için bu tür kayıtlara erişim talep etmesi halinde ortaya çıkar.
Sürekli işlem denetimlerine (CTC’ler) doğru artan trend
Yukarıda bahsedilen gereklilik türleri ve bunların hem ticari hem de vergi otoriteleri açısından görece önemi, son yıllarda önemli ölçüde değişti. Genel trendin çeşitli Sürekli İşlem Denetimleri (CTC’ler) şeklinde olduğu olduğu çok açıktır.
“Denetim modeli” olarak bilinen bu oldukça farklı uygulama biçimi, 15 yıldan fazla bir süre önce Latin Amerika’da başladı. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler de on yıl sonra bunu takip etti. Latin Amerika’daki birçok ülke artık, KDV uygulaması için gereken verilerin büyük bir kısmının faturalara dayandığı ve diğer önemli verilerin doğrudan işlem sırasında toplandığı (ve genellikle önceden onaylandığı) istikrarlı CTC sistemlerine sahip.
Avrupa ve diğer ülkeler doğrudan, KDV kanununa ilişkin uygulama modelinin temellerini değiştirmeden, orijinal KDV faturalarının elektronik hale getirilebileceği bir aşamaya geçti. Sürecin yeniden yapılandırılmadığı bu gönüllü e-fatura aşaması genellikle “sonradan denetlenen” (post-audit) e-fatura olarak biliniyor. Sonradan denetlenen (post audit) bir sistemde, büyük ölçüde vergi mükellefi tarafından iletilen periyodik raporlara dayanan faturalama sürecinde vergi dairesinin herhangi bir operasyonel rolü yoktur. Sonradan denetim sisteminde, düzenlenme zamanından zorunlu saklama süresinin sonuna kadar e-faturaların bütünlüğünü ve doğruluğunun kanıtlanabilmesi ticari ortaklar için oldukça önemlidir.
Çoğunlukla halihazırda CTC sistemini uygulayan ülkelerde gelir tahsilatında yaşanan şaşırtıcı gelişmeler ve ekonomik şeffaflık nedeniyle, Avrupa, Asya ve Afrika’daki ülkeler de benzer programları benimsemeye başladılar. Birçok başka ülkede CTC’lerin bu şekilde hızlı benimsenmesi, erken benimseyen ülkelerdeki hızlı geçişe ilişkin aynı yolu izlemiyor. Aslında bu trend tüm dünyaya yayıldıkça, günümüzde çok uluslu şirketlerin karşılaştığı karmaşıklığa ve zorluklara katkıda bulunan birçok farklı modelin ortaya çıkacağı gittikçe daha da açık bir şekilde görülüyor.
Harekete Geçin
KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin