Sovos’un Global Büyüme Stratejilerinde Türkiye’ye Bakışı

0
551
Sovos EMEA Bölgesi Yönetici Direktörü James Buckley

Finans, vergi yazılımları ve raporlama çözümlerinde dünyanın önde gelen şirketlerinden Sovos, 2019 yılında regülasyon teknolojileri alanında Türkiye’nin öncü yerli girişimlerinden Foriba’yı satın alarak üst düzey müşterilere hizmet vermek üzere ülkemize giriş yapmıştı. Şirket Ekim 2021’de bu kez İstanbul merkezli e-Dönüşüm vergi uyumluluğu şirketi Digital Planet’i satın alarak kapsamını KOBİ’ler yönünde genişletti. Sovos’un Türkiye’ye bakışını ve global büyüme stratejilerinde Türkiye’nin oynadığı rolü Sovos EMEA Bölgesi Yönetici Direktörü James Buckley ile konuştuk.

RÖPORTAJ LEVENT DAŞKIRAN

Sovos’un sunduğu hizmetleri ve ver- giye bakışını nasıl özetlersiniz?
Biz şirket olarak “Solve tax for good”, yani vergiyle ilgili tüm sorunları çözme ilkesiyle yola çıktık. İster küçük ve orta ölçekli işletmeler olsun, ister büyük, çok uluslu şirketler olsun, müşterilerimizin vergi beyanına dair doğrudan veya dolaylı olarak yaşadıkları zorlukları dünya genelinde eksiksiz bir şekilde çözmek için çalışıyoruz. Şirketin vergiyi temelden çözme yaklaşımındaki diğer bir motivasyon da dünya genelindeki KDV açığıyla ilgili hükümetlerin yaşadığı sorunlar.

Bu alanda çalışan bir şirket olarak gerçekleştirdiğimize inandığımız bir diğer, şey hükümetlerin vergi topla- masına yardım etmek. Sonuçta kamu tarafından sağlanan ve hepimizin faydalandığı tüm temel hizmetler vergi gelirlerinden karşılanıyor.

Bundan 3 yıl önce 20 yıllık geçmişe sahip Foriba’yı satın alarak Türkiye pazarına giriş yaptınız. Bu tercihini- zin sebebi neydi?

Türkiye’de üç yıl önce Foriba’yı satın alarak işe başladık. Foriba çoğunlukla büyük, çok uluslu şirketlere ve özellikle de bunların SAP

kullanımlarına odaklanıyordu. Avrupa ve ABD kökenli çok uluslu şirketlerden oluşan yüksek kaliteli bir müşteri tabanına sahiptiler. Ayrıca işlerini kanal aracılığıyla KOBİ odağına da taşıyorlardı. Hükümet ekonominin genişlemesine bağlı olarak vergileri ve dolaylı vergileri dijital ortama taşıdıkça Türkiye’deki pazar fırsatının nasıl genişlediğini görebiliyorlardı.

Sovos Foriba’yı satın aldı. Çünkü vergi sorununu dünya çapında çözebilme stratejimiz gereği, dünyanın
en önemli ve gelişmiş dijital vergi rejimlerinden birinde pay sahibi olmak bizim için önemli. 2000’lerin başında, çoğunlukla Latin Amerika’da başlayıp devam eden ve e-fatura olarak isimlendirilen bu trendin geneline bakarsanız, yapılan şeyin işi gerçek zamanlı veya gerçek zamanlıya yakın hale taşımak olduğunu görürsünüz. Biz buna sürekli işlem kontrolü adını veriyoruz. Dünyada bu konuda gelişmiş sistemleri kullanan yönetimleri arasında Brezilya ve Türkiye var.

Sovos bu alanda açık ara farkla pazar lideri ve işini büyük ölçüde satın alma yoluyla genişletiyor. Çünkü Türkiye gibi bir pazara çok uluslu bir şirket olarak girdiğinizde bu tür yazılımları kurmak, düzenlemeler konusunda uzman kişileri bulup işe almak, ürün geliştirmek uzun bir süreç. Ayrıca bu şekilde yerel pazarda rekabet etmek ve yerli firmalarla satış yapmak oldukça zor. Bu nedenle yeni pazarlara girerken pazar liderini satın alarak iler- liyoruz. Türkiye’de yaptığımız da tam olarak buydu. Sovos, çoğunluğu HG Capital adlı Londra merkezli bir özel sermaye şirketine ait. Yatırımcılarımız yeni pazarlara girmek için yaptığımız satın almalarda bize destek oluyor, kararımızın arkasında duruyorlar.

Foriba’yı satın aldıktan sonra neler oldu, hangi adımları attınız?
Foriba’yı satın aldıktan sonra öncelikle bunu başarılı bir şekilde Sovos’a entegre ettik. Bu bize iki şey kazandırdı. Birincisi, hizmetlerimizi çoğunu Foriba ile paylaştığımız dünya çapındaki çok uluslu müşterilerimize yerelleştirilmiş biçimde sunabilmemizi sağladı. İkincisi, buranın Avrupa’daki işimiz için iyi yetenekler bulabileceğimiz bir yer olduğunu gördük. Şu an Avrupa pazarı için ürün geliştirme çalışmalarımızın yüzde 80’i burada, İstanbul’da yapılıyor. İstanbul bizim için dünyanın en büyük ikinci

geliştirme merkezi oldu. Avrupa’da KDV için gelişmiş periyodik raporlama ürünümüzü burada geliştiriyoruz. Avrupa pazarına yönelik tüm SAP entegrasyonumuzu Türkiye’de gerçekleştiriyoruz. Ayrıca SAP ile ilgili tüm profesyonel hizmetlerimizi, Avrupalı müşterilerimiz için de Türk profesyonel hizmetler ekibimizle sunuyoruz.

Kısacası bunu gelecekte büyüyen bir ekonomi olacağına inandığımız şeyden pay almak için gerçek bir fırsat olarak gördük. Türkiye’nin yatırım yapmak için iyi bir ülke olduğunu düşünüyoruz. Yeni yetenekleri işe almak, ekip kurmak ve büyütmek için harika bir yer. Teknik kaynaklar açısından Avrupa pazarına kolay ve hızlı erişimi mevcut. Gelecekte diğer komşu ülkelerde genişlememiz için bir köprü görevi görüyor.

Türkiye’deki kaynaklarınızı ve çözüm geliştirmeye yönelik çabalarınızı detaylandırabilir misiniz?
Türkiye’de 100’den fazla ürün geliş- tirme kaynağımız var. Bunu kesinlikle genişleteceğiz. Türkiye, dijitalleştirilmiş altyapıya sahip lider ekonomi olarak dünya genelindeki sürekli işlem kont- rollerine pek çok Avrupa ülkesinden daha hızlı uyum sağladı. Bu eğilim şimdi tüm Avrupa’yı dolaşıyor. İtalya’da uy- gulanıyor, Fransa 2024’te uygulamaya hazırlanıyor, Polonya bu yılın Temmuz ayında uygulamaya başlayacak. Bunun Avrupa’da tıpkı Latin Amerika’da olduğu gibi yayıldığını göreceğiz.

Ayrıca önümüzdeki üç yıl içinde 30’dan fazla ülkeyi destekleme planımız var ve bunu sağlayacak ürün geliştirmenin büyük kısmı İstanbul’da yapılacak. Kariyer web sitemize girerseniz şu an İstanbul’da aktif olarak işe alım yaptığımızı göreceksiniz. Bunu şirketin teknoloji stratejisiyle uyumlu olacak şekilde yapacağız.

Satın alma yoluyla genişlediğiniz coğrafyalarda satın aldığınız çözüm- lerin merkezi yapınızla uyumunu sağlamak zahmetli bir süreç değil mi?
Ben büyük, çok uluslu bir şirketsem ve beş ülkede satın alma yapmak istersem, bu beş ayrı entegrasyona karşılık gelir. Bu doğal olarak karmaşaya neden oluyor. Biz bu karmaşayı ortadan kaldırmak için API’lere büyük önem veriyoruz. Yeni pazarlarda yer alırken yaptığımız ilk şeylerden biri bunu tek bir arayüzün arkasına yerleştirmek. Farklı kuralların olduğu birden fazla bölgeyi desteklemesi gereken bir şirketsem, müşterilerim tek API’ye bağlanabilmeli ve aynı anda birden fazla ülkeyi destekleyebilmeli. Bu gerçekten yapılması zor bir şey.

Pek çok müşterimizin aradığı bir özellik de görünürlük ve kontrol eşliğinde işlemleri bir hizmet bu- lutuna teslim etmek istedikleri için yerleşik SAP desteğine sahip olmak. Tüm Avrupa bölgelerine yönelik SAP entegrasyonumuz burada, İstanbul’da yapılıyor. Söz konusu 30 ülkenin her birinde bir kez bağlanacağınız API’nin arkasında bir bulut bileşeni, buna bağlı bir de SAP bileşeni olacak.

Tüm bunların beraberinde getirdiği diğer faydalar da var. Çok uluslu büyük bir şirketseniz ve birden fazla ülkede Sovos kullanıyorsanız, bu sistemlerinizin ve tedarik zincirlerinizin nasıl çalıştığı hakkında detaylı bilgiye sahip olduğunuz anlamına geliyor. Müşterilerimizin bu tür verileri görebilmesi ve bunlardan içgörü elde edebil- mesi için araçlar ve fırsatlar yaratmak bizim için önemli bir gelişim alanı. Yani basit bir uyumun ötesine, içgörüleri de hayata geçmeye çalışıyoruz.

Pandemi dünyada vergi düzenini ve sizin işe bakışınızı nasıl değiştirdi?
Pandemi birçok düzenleme konusunda gecikme etkisi yaptı. Bu dönem hükümetler şirketlerin iş yapma biçiminde önemli değişiklikleri uygulamaya koymak konusunda daha yavaş davrandı. Bu nedenle yeni vergilendirme kurallarının bazılarının uygulanmasında bazı gecikmeler yaşandı. Pandeminin bir diğer etkisi de ekonominin tamamen dijitalleşmesi üzerineydi. Türkiye’de buna bağlı olarak e-fatura düzenlemelerinin dikey pazarlarda genişlediğini gördük. Gayrimenkul, turizm, otomotiv gibi. Hükümet daha fazla şirketi bu sistemin içine alabilmek için kullanım zorunluluğunu giderek aşağı çekme eğiliminde. Biz bu yaygınlaşmayı Sovos için bir fırsat olarak görüyoruz.

Türkiye’de Digital Planet’i satın almamızın arkasındaki sebep de bu. Digital Planet bazı kilit ilişkilerde, örneğin Türkiye’deki ERP satıcılarıyla geliştirdiği iş ortaklıklarında büyük bir güce sahip. Özellikle KOBİ ve mikro işletmeler pazarında geniş yetkinliği mevcut. Ekonomi dijitalleştikçe daha fazla şirket dijital vergi zorunlulukla- rına uymak zorunda kalacak ve Sovos gibi şirketlerin hizmetlerine ihtiyaç duyacak. Türkiye’deki büyüklüğümüz nedeniyle sağladığımız istikrar ve ölçeğin ister küçük şirketler ister büyük çok uluslu şirketler olsun, müşterilerimiz açısından bizi gerçekten güvenli bir seçim kıldığını düşünüyorum. Yeni satın alma planlıyor musunuz diye sorarsanız net bir cevap veremem, ama Türkiye’de yapacak çok işimiz var.

Türkiye’deki şirketlerin dijital dönüşüme bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dijital dönüşüm Türkiye’deki büyük şirketler için çok tanıdık, iyi bilinen bir zemin. Türkiye’de çok olgun bir pazar var. Büyük şirketlerdeki satın alma departmanları, vergi departmanları, teknoloji departmanları nasıl satın alma yapacaklarını, nasıl yöneteceklerini iyi biliyorlar. Tüm büyük şirketler ya bizden ya da rakiplerimizden çözüm temin ederek, kuruluşlarında yerleşik olarak sunduğumuz yeteneklere sahip olacaktır.

KOBİ’ler ise teknolojiyi benimseme adına farklı bir mücadele alanı. Orta ölçekli işletmelerde baskın tüketim modelini kullandıkları muhasebe ve ERP paketleri oluşturuyor. Sovos ve Digital Planet, Türkiye’deki çok sayıda yerel ERP satıcısı için arka uç uyumluluk işlevselliği sağlıyor. Bunu sürdürmek istiyoruz. KOBİ’ler ve mikro işletmeler bizim için çok önemli bir segment. Digital Planet’i satın al- mamız buradaki stratejimizin önemli bir parçası ve Türkiye pazarındaki geleceğimizi güvence altına alıyor.

Neticede biz şirket olarak Türkiye ekonomisinin geleceğine inanıyoruz. Buradaki insanlara inanıyoruz. Harika bir ekibimiz var ve bunu büyütmek istiyoruz. Burası iş yapmak ve yeni yetenekleri işe almak için harika bir yer.