KDV’nin Dönüşümü konulu blog dizimizin birinci bölümünde dünyanın dört bir yanında vergi dairelerinin ve hükümetlerin gelir tahsilatını artırmanın ve vergi açıklarını azaltmanın bir yolu olarak neden dijitalleşmeyi ve teknolojiyi benimsediğini incelemiştik. “KDV’de Üç Odak Alan” başlıklı ikinci bölümde ise düzenleme kuruluşları için öne çıkan bazı kaygıları irdelemiştik. Bu dizinin son bölümünde teknolojiye odaklanacağız ve IT liderlerinin neden KDV yönetiminde yerel çözümlerden uzaklaşarak küresel bir yaklaşıma yöneldiğini inceleyeceğiz.

KDV yönetiminde yerel düzeyde uzmanlık olmazsa olmazdır ancak bu uzmanlık farklı ülkelerde ne kadar geçerli olabilir? Bu soru hem vergi kurumlarını hem de IT liderlerini düşündürüyor. IDC’nin desteklediği “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporumuzda bu konuyu ele almıştık. Raporun ücretsiz kopyasını buradan indirebilirsiniz.

Vergi süreçlerinde IT’nin görevi, KDV uzmanlarının teknolojiyi kullanarak vergileri doğru şekilde tahsil etmesini ve ödemesini ve istendiğinde ayrıntılı raporlar oluşturup paylaşabilmesini sağlamaktır. Dolayısıyla, IT liderleri teknoloji seçimi yaparken belli başlı bazı kriterlere göre değerlendirme yapar. En önemli üç kriter şunlardır:

İşinizi baştan sağlama almanız için teknoloji sağlayıcınızın şirketinizin tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceğinden emin olmanız önemlidir. Yeni teknolojileri uygulamadan önce hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlarınızı değerlendirmek hayati önem taşır.

KDV’nin dönüşümü ve bu alandaki karmaşıklığı en iyi nasıl yönetebileceğiniz hakkında daha fazla bilgi için IDC’nin desteğiyle hazırladığımız “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporu indirin ve uzmanlarımızla mutlaka görüşün.

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin

KDV’nin Dönüşümü konulu yazı dizimizin birinci bölümünde, farklı ülkelerde vergi dairelerinin ve hükümetlerin gelir tahsilatını artırmak ve vergi açıklarını azaltmak için neden dijitalleşme ve teknolojiyi kullanmaya başladığını incelemiştik. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için IDC’nin desteklediği “Taming the Value-Added Tax Beast with Technology” başlıklı İngilizce raporun ücretsiz bir kopyasını indirebilirsiniz.

Dizimizin ikinci yazısında, düzenleme kurumlarının yeni pazarlara, hizmetlere ve iş süreçlerine kendilerini adapte ederken özellikle ilgilendiği üç alana bakacağız. Bu alanlar:

E-ticaret hız kazanıyor

Amazon gibi şirketlerin yükselişi ve birçok tüketicinin çevrimiçi alışverişin rahatlığını seçmesiyle birlikte e-ticaretin yükselişe geçmesi sürpriz değil. Ne var ki bu büyümenin hızı en iyimser tahminlerin bile çok ötesine geçti.

eMarketer’ın yayınladığı verilere göre tüm dünyada perakende e-ticaret satışları yıllık olarak %27,6 oranında arttı ve satışlar 4 trilyon doları geçti. Bu tutarın 2022’de 4 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Bu büyümeyle birlikte, vergi daireleri e-ticaret işlemleriyle ilgili kuralları ve hangi belgelerin zorunlu olacağını yeniden gözden geçiriyor. Bu nedenle artık internet üzerinden satış yapan şirketler, uluslararası güzergahlarda vergilerini yönetme konusunda deneyim sahibi olmadan yeni pazarlara girdiklerinde, karmaşık bir durumla karşı karşıya kalıyor.

Dijital hizmetler ve küresel ekonomi

Dijital ürün ve hizmet satışı küresel ekonominin işleyiş biçimini yeniden tanımlıyor. Elektronik zincir marketlere girip kullanıma hazır bir yazılım veya müzik CD’si aldığınız günler artık geride kaldı. Bugün bir yazılıma veya medyaya ihtiyacınız olduğunda, tek bir düğmeye basarak bunları istediğiniz cihaza indirebiliyorsunuz. Bu durum, böyle potansiyel gelir akışlarının hesabını tutmak isteyen hükümetler için bir senaryo ortaya çıkardı. Dijital hizmetler pazarı ne kadar büyüyecek? Buna birkaç örnek verelim:

Sınır ötesi ticaretin ilave karmaşıklığı

İşletmeler ürünlerini çevrimiçi yollardan satmanın hızından ve rahatlığından faydalanırken ürünleri dünyanın farklı yerlerine ulaştırmada yeni vergi uyumluluk sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. E-ticaret hacminin ve çeşitliliğinin artışı, işlemlerde vergi uyumunu daha da karmaşıklaştırıyor.

2025 yılına kadar firmadan müşteriye sınır ötesi e-ticaret yapan satıcıların %40’ı, yerelleştirilmiş ödeme yöntemlerinden oluşan küresel ağlar üzerinden çalışan bir “Merchant of Record” modelini kullanacak.

Tüm dünyada sınır ötesi çevrimiçi satışların her yıl %15 ila 20 oranında artması bekleniyor. Bu alanda başı çeken ülkeler Birleşik Krallık, Almanya, İtalya ve İspanya.

Ürünlerin bir yerden bir yere taşınabilmesi sayesinde e-ticaret büyümeye ve perakende sektörüne yön vermeye devam ettikçe, KDV konusu giderek daha da karmaşıklaşacak.

Bu dizinin “KDV’nin Dönüşümü ve Karmaşıklığın Nedenleri – Bölüm I: Küresel Düşünmek” başlıklı birinci yazısını okumayı unutmayın.

 

Harekete Geçin

KDV mevzuatına kapsamlı bir bakış için Trend Rehberini İndirin

Türkiye'nin E-Dönüşümü Nedir?

Çoğu devlet ve vergi idaresi şu anda e-Dönüşüm yolculuğunda olsa da bu trend 2000’li yılların başlarında Latin Amerika’da başlamıştır. Türkiye ise on yıl sonra bu yolculuğa adım atarak vergi sistemini dijitalleştirmeye başlamıştır.

Türkiye, Dijital Çağda KDV girişiminde önemli bir rol üstlenme yolunda dijtalleşmeye yönelik çalışmalar yapan AB Üye Devletleri dâhil olmak üzere e-Dönüşüm yolculuğunda çoğu ülkeden daha ileridedir.

Türkiye, e-faturadan elektronik serbest meslek makbuzlarına kadar artık pek çok hareketli unsura sahip tam teşekküllü, yerleşik bir dijital vergi sistemine sahiptir. Türkiye’nin e-Dönüşümünü anlamak için bu sayfaya yer işareti ekleyin ve okumaya devam edin.

Bir bakışta: E-Dönüşüm Türkiye

E-Fatura Türkiye

CTC Türü
Portalda kayıtlı her iki tarafla e-fatura onayı


Merkezî – e-Fatura Portalı, B2B işlemleri için e-faturaları Alıcılara teslim eder

Biçim
UBL-TR formatı

eİmza Gerekliliği
Gerekli – mali mühür veya nitelikli elektronik imza

Arşivleme gerekliliği
10 yıl

E-arşiv Fatura Türkiye

CTC Türü
E-fatura raporlama (günlük bazda)


Merkezî olmayan – e-Fatura Portalı, e-arşiv faturaları iletmez; bu durum vergi mükelleflerinin sorumluluğundadır

Format
UBL-TR formatında veya PDF gibi ücretsiz bir formatta ve ayrıca basılı formda olmalıdır

eİmza Gerekliliği
Gerekli – mali mühür veya nitelikli elektronik imza

Türkiye’de E-Dönüşüm

Türkiye, önemli bilgilerin kolay ve doğru bir şekilde toplanmasına ve iletilmesine yardımcı olmak için 2012 yılında dijitalleşme yoluyla vergi sistemini geliştirmiştir. E-Defter yükümlülüğünden başlayarak birçok vergi mükellefi için zorunlu kılınan çeşitli elektronik sistemler ve belgelerle diğer birçok ülkeden daha ileridedir.

Türkiye, eEurope+ girişimine katılmış ve vergiyi dijitalleşme çalışmalarını hızına yetişmek için hızlı hareket ederek bilgi açısından tüm ekonomik ekosistemini rahatlatmıştır. Söz konusu değişikliklerin amacı, KDV sahtekarlığını azaltmak, devletin verilere erişimini ve veriler üzerindeki kontrolünü artırmak, finans ve muhasebe süreçlerini standartlaştırmak ve hataları azaltmaktır.

Artık faturaların, defterlerin, irsaliyelerin, serbest meslek makbuzlarının ve diğer evrakların elektronik versiyonları etkili bir şekilde kullanıldığından vergi mükelleflerinin Türkiye’nin e-Dönüşümünde uyumlu kalabilmek için üstesinden gelmesi gereken birçok zorluk vardır.

E-Dönüşüm sistemleri ve uygulamaları

Türkiye’nin vergi ekosistemini elektronik olarak dönüştürme hedefi, birçok ürün ve hizmetin geliştirilmesini ve hayata geçirilmesini gerektirmiştir. Bu durum, vergi mükelleflerine yeni gereklilikler ve sonrasında yeni zorluklar getirmiştir.

Türkiye’nin e-Dönüşüm sisteminde yer alan ürün ve hizmetler şunlardır:

e-Fatura

E-Fatura, Türkiye’nin e-fatura girişimidir. Cirosu 5 milyon TL’nin üzerinde olan şirketler için zorunlu olan bu yükümlülük, 1 Nisan 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ayrıca ülkedeki e-fatura zorunluluğu için ciro eşiğini kaldıran ve aşağıda belirtilen kişileri ve kurumları elektronik fatura zorunluluğuna tabi kılan sektör bazlı parametreler de vardır:

  • Türkiye Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu lisanslı Şirketler
  • Meyve veya sebze ticareti yapan aracılar veya tüccarlar
  • Çevrimiçi ticareti kolaylaştıran çevrimiçi hizmet sağlayıcılar
  • İthalatçılar ve bayiler

Türkiye’nin e-fatura girişimi, bir doğrulama modeli ve iki yönlü bir uygulamadır ve düzenlenen faturaların UBL-TR formatında olması ve 10 yıl boyunca arşivlenmesi gerekmektedir. Sovos’un e-fatura çözümü, e-Fatura gerekliliklerine uyulmasını sağlar.

e-Arşiv Fatura

E-Arşiv Fatura, Türkiye’nin e-arşiv fatura girişimidir. E-Fatura sistemine kayıtlı vergi mükellefleri de UBL-TR formatında veya PDF gibi ücretsiz bir formatta e-Arşiv fatura düzenlemek zorundadır.

Bu faturalar düzenlendiğinde gerçek zamanlı doğrulama yapılmasa da e-Arşiv raporunun ertesi günün sonuna kadar vergi idaresine elektronik olarak sunulması gerekir. E-Arşiv faturalar her zaman elektronik olarak oluşturulur ancak alıcı belgeyi elektronik olarak almayı kabul etmezse basılı formatta mevcut olmalıdır.

Sovos e-Arşiv Fatura çözümü, e-arşiv fatura uyumluluğunu kolaylaştırır.

e-İrsaliye

E-İrsaliye, Türkiye’nin e-İrsaliye girişimidir. E-İrsaliye belgelerinin kullanımı, 10 milyon TL gelir eşiğini aşan mükellefler için 1 Temmuz 2023 tarihinde zorunlu hâle gelmiştir ancak kapsam dışında kalan mükellefler gönüllü olarak elektronik İrsaliye belgelerine geçiş yapabilmektedir.

Sevkiyat ve nakliye olmak üzere iki tür basılı irsaliye vardır. E-İrsaliye aslen sevkiyat irsaliyesinin yerini almaktadır.

Bu tür e-belgede gerekli olan bilgiler şunları içerir:

  • Tedarikçi bilgileri
  • Yayın tarihi ve belge numarası
  • Alıcı bilgileri
  • Taşınan malların türü ve miktarı
  • Sevkiyat tarihi ve saati

Basılı irsaliyeler ile e-İrsaliyeler arasında yasal olarak herhangi bir fark yoktur, ancak elektronik versiyon için her iki tarafın da ulusal sisteme kayıtlı olması gerekir.

e-Defter

E-Defter, Türkiye’nin e-Defter girişimidir. Türkiye vergi idareleri, e-Defter uygulamasını bağımsız denetime tabi e-fatura kullanıcıları ve vergi mükellefleri için 2015 yılında zorunlu hâle getirmiştir.

Bu e-belgeler XBRL-GL formatında hazırlanmalı ve standart XML formatında belirli bilgileri içermeli, ayrıca hepsi mali mühürle imzalanmalıdır. Vergi mükellefleri, e-defter oluşturmanın yanı sıra aylık olarak TGİB’ye gönderilecek ve 10 yıl boyunca arşivlenecek bir defter özeti oluşturmakla yükümlüdür.

Elektronik defterler veri toplama süresini azaltır, noter tasdik süreciyle ilgili maliyetlerden tasarruf sağlar ve vergi süreçlerine uyulmasını temin eder.

e-Mutabakat

E-Mutabakat, Türkiye’nin e-Mutabakat girişimidir. Mutabakat, bir anlaşmaya taraf olan şirketlerin borç ve alacak konusunda karşılıklı olarak anlaşmaya varmaları için hesaplar arasındaki iletişimdir.

Türkiye vergi idaresi, şirketlerin belirli zamanlarda mutabakat yapmak zorunda olduğuna hükmetmiştir. Bir anlaşma veya yasal bir gereklilik aksini belirtmediği sürece iki taraf arasındaki hesabın kapatılacağı gün genellikle yılın son günüdür.

TGİB tarafından e-Mutabakat için geliştirilen BA-BS web uygulaması, BA-BA formlarının elektronik olarak gönderilmesinden önce vergi mükelleflerinin mevcut anlaşmaları ve dengeli olmayan anlaşmaları karşılaştırmasına olanak verir.

e-Müstahsil Makbuzu

E-Müstahsil Makbuzu, Türkiye’nin e-Müstahsil Makbuzu girişimidir. Bu ticari e-belge, defter tutmayan çiftçilerden satın aldıkları ürünlerin kaydını tutmak için çiftçiler veya toptancılar tarafından düzenlenir.

Müstahsil makbuzu düzenleme yükümlülüğü bulunan vergi mükelleflerine, 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren e-Müstahsil Makbuzu olarak bilinen belgeyi elektronik ortamda düzenleme zorunluluğu getirilmiştir. Meyve ve sebze komisyoncuları veya tüccarları ise 1 Ocak 2020’den beri e-Müstahsil Makbuzu düzenlemekle yükümlüdür.

E-Müstahsil Makbuzu kullanmakla yükümlü olanlar kişiler e-Fatura, e-Arşiv Fatura ve e-Defter gerekliliklerinin kapsamı dışında kalabilir.

e-Serbest Meslek

E-Serbest Meslek, Türkiye’nin e-Serbest Meslek Makbuzu (e-SMM) girişimidir. Bu yükümlülük 1 Şubat 2020’de yürürlüğe girmiştir ve aşağıdakiler de dâhil olmak üzere tüm serbest meslek sahibi kişiler için geçerlidir:

  • Mimarlar
  • Mühendisler
  • Finans danışmanları
  • Avukatlar
  • Senaristler, yazarlar, besteciler ve ressamlar
  • Serbest meslek sahibi doktorlar, diş hekimleri ve veteriner hekimler

E-SMM makbuzları elektronik olarak oluşturulabilir, iletilebilir ve raporlanabilir ve basılı Serbest Meslek Makbuzları ile aynı yasal geçerliliğe sahiptir. Bu makbuzların 10 yıl boyunca arşivlenmeleri gerekmektedir.

Öne çıkan e-belgeler yukarıda anlatılmış olsa da Türkiye’de bilmeniz gereken daha da fazla elektronik belge vardır. Daha fazla bilgi edinmek için e-belgelere genel bakış yazımızı okuyun.

E-Dönüşümden kimler etkilenir?

E-Dönüşüm, her biri kendi türüne göre belirli eşiklere ve kriterlere tabi olan pek çok belge içerir. Ayrıca bazı belgeler herhangi bir eşik kriteri olmaksızın belirli sektörler için zorunludur. E-fatura artık vergi mükelleflerinin büyük bölümü için zorunludur ancak vergi idarelerine hangi belgelerin sunulması gerektiğinin anlaşılması çok önemlidir.

TGİB, farklı belge türleri kapsamında yeni vergi mükellefi gruplarını duyurmaya devam etmektedir. Bu nedenle işletmelerin uyumluluklarını sürdürmek için en son bilgilerden haberdar olmaları önemlidir.

E-Dönüşümün faydaları nelerdir?

Türkiye’nin vergi dönüşümü hem devlete hem de vergi mükelleflerine fayda sağlamayı amaçlamıştır.

E-dönüşüm girişimi aşağıdaki faydaları sağlamayı amaçlamaktadır:

  • Finansal verilerin gerçek zamanlı toplanması
  • KDV dolandırıcılığının ve sahte faturaların dolaşımının azaltılması
  • Muhasebe süreçlerini otomatikleştirmek için daha fazla standardizasyon
  • Otomatik veri doldurma sayesinde verimlilik artışı ve manuel hataların azaltılması

Vergi uyumluluğu ve e-Dönüşüm

Türkiye’nin e-Dönüşümü, önemli finansal verilerin gerçek zamanlı iletimini başarıyla uygulayarak vergi uyumunu etkilemiştir.

Verilerin belgelere otomatik olarak doldurulması, manuel giriş kaynaklı hataları ve sahte faturaların gönderilmesi ihtimalini azaltmaktadır. KDV açığının azaltılması, Türkiye dâhil olmak üzere birçok ülke için itici bir güç olmuştur. 

Basılı faturalarla ilişkili kâğıt, kartuş, nakliye ve arşivleme maliyetlerinin ortadan kaldırılması da işletmeler ve devletler için bir avantajdır.

16’dan fazla belge düzenlemesine sahip olan Türkiye’de e-dönüşüm sisteminin gereklilikleri kapsamlı ve karmaşıktır. Hangi düzenlemelerin geçerli olduğunun anlaşılması ve en son vergi uyum yönergelerinin takip edilmesi çok önemlidir.

Sovos, e-Dönüşüm yolculuğunuzda size nasıl yardımcı olabilir?

Sovos, ilk küresel e-Dönüşüm çözümü paketini sunarak her form ve büyüklükteki işletmenin Türkiye’deki vergi yönergelerinin gerekliliklerini karşılamasına yardımcı olmuştur. Platformumuz, Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tanımlanan tüm gerekliliklere, standartlara ve formatlara uygundur.

Kuruluşların küresel uyumluluk ortağı olarak Sovos’u seçmelerinin nedenlerinden biri, nerede ve nasıl iş yapıyor olurlarsa olsunlar uyumluluk sağlamalarına yardımcı olacak tek bir sağlayıcıya sahip olmanın rahatlığıdır.

E-Dönüşüm SSS

Gönüllü e-fatura kullanımında e-defter zorunlu değildir.

Özel entegratör, Türkiye Gelir İdaresi tarafından yetkilendirilmiş bir aracı hizmet sağlayıcısıdır. Özel entegratörler, vergi mükellefleri adına elektronik kayıt oluşturma yetkisine sahiptir.

e-Dönüşüm ile ilgili kaynaklar

İçinde bulunduğumuz çağa ismini veren dijitalleşme şirketler için her geçen gün kaçınılmaz bir alana dönüşüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2019 yılında 16-74 yaş aralığında internet kullanım oranı yüzde 75 çıkarken, pandemi etkisinde geçen 2020 yılında bu oran yüzde 79 oldu.

İnternet kullanımında e-ticaret artışta

2019 Nisan ayı ile 2020 Mart ayı arasındaki dönemde e-ticaret kullanımı yüzde 36,5 oldu. Bu oran önceki yılın aynı döneminde yüzde 34 düzeyindeydi. Bireysel kullanımların yanında kendi web siteleri ya da mobil uygulamalarını kullanarak e-ticaret yapan firmaların oranı ise yüzde 77.

Dijitalleşmenin artmasıyla şirketler için bulut çözümler de önemli bir ihtiyaca dönüşüyor. Bulut bilişim kullanımı 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerde 2018’de yüzde 10 olurken 2020 yılında yüzde 14’e yükseldi. Bulut bilişim hizmeti kullanım oranı 250 ve üzeri çalışanı olan girişimlerde ise yüzde 41’i buluyor.

Dijital stratejinin belirlenmesi

İnternet kullanımının arttığı ve teknolojinin hayatlarımızın vazgeçilmez parçası olduğu bir zamanda, şirketler için dijital stratejiye karar verilirken en kritik nokta ihtiyaçların belirlenmesidir. Şirketlerin bilişim teknolojileri, finans, muhasebe ve lojistik gibi departmanlarının ihtiyaçlarını ortaya koymasıyla dijital dönüşüm için stratejinin belirlenmesindeki ilk adım da atılmış olur.

Farklı departmanlarca kullanılan tüm uygulamaların birbirine entegre olarak çalışmasını sağlayarak sürecin büyük çoğunluğunu dijital hale getirmek stratejinin en büyük amacını oluşturuyor. Entegrasyon sürecinde, lojistik uygulamalarından başlayarak gelen malın barkodunun okutulup muhasebe departmanlarının kullandığı yazılıma otomatik olarak düşmesini sağlayana kadarki tüm aşamaların dijitalde birbiriyle bağlantılı şekilde olması hedeflenir.

Dijital uygulamalar arasındaki uyumluluk

Dijital stratejinin belirlenmesi sonrasında entegrasyon sürecinde uyumluluk konusu büyük öneme sahip. Dijital dönüşüm için iş birliği yapılan servis sağlayıcının sunacağı hizmetlerin daha sonra ortaya çıkacak ihtiyaçlar ve gelişen teknolojilerle uyumlu olması gerekir.

Dijitalleşmenin globalleşmeye de zemin hazırlamasıyla farklı ülkelerdeki dijital uygulamalara da hızla uyum sağlayacak altyapılara sahip olmak ve bu fonksiyonelliği sağlayan servis sağlayıcıları ile çalışmak da oldukça kritik. Tüm bunların yanında GİB tarafından yayımlanan regülasyonları düzenli takip eden ve ilgili düzenlemeler konusunda uzmanlaşmış servis sağlayıcıları şirketler için önemli avantajlar oluşturur.

Harekete Geçin

Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.

Katma değer vergisinde (KDV) yönetimin ve idarenin sürekli değişmesinin nedenlerini anlamak için, önce hükümetleri bu değişikliklere yönelten unsurları anlamak gerekir. Vergi dairelerinin öncelikli sorumluluğu hükümete yasalar gereğince ödenecek geliri tahsil etmektir. Borç tutarı ile tahsil edilen tutar arasındaki farka vergi açığı denir. Bu tip farklar, önemli programları finanse etmek isteyen ülkelerin gelirlerinde ciddi riskler yaratabilir. Örneğin, Avrupa Birliği Ekonomi Komisyonu’na göre, 2018’de ABde tahmini vergi açığı 140 milyar sterlindi, yani toplam gelirin %11’iydi. 

Dünya genelinde bütün hükümetler yasal hakları olan gelirleri daha iyi takip ve tahsil etmek için dijitalleşmeyi ve diğer yeni teknolojileri benimsemeyi tercih ediyorlar. Eğer risk konusunu kavrayabilirsek, böyle bir tercihin nedenlerini de daha kolay anlayabiliriz. Biz de bunun için Sovos olarak yeni KDV ortamının daha net bir resmini oluşturmayı hedefledik ve bu bağlamda IDC ile birlikte çalışarak yeni bir rapor oluşturduk: Taming the Value-Added Tax Beast with Technology. Ücretsiz kopyanızı buradan indirebilirsiniz. 

Vergi daireleri açısından faydaları 

Vergi yolculuğuna atılan hükümetlerin motivasyonunu anladığımıza göre, teknolojinin bu alandaki bazı avantajlarına daha yakından bakabiliriz. Dünya genelinde bütün vergi daireleri aşağıda belirtilen konularda dijitalleşmeyi kullanarak iyileşme sağlayabilir: 

Bu iyileştirmeler sayesinde hükümetler; süreçlerdeki kör noktaları daha hızlı ve kolay bir şekilde tespit edebilir, vergilerin doğru şekilde ödenip ödenmediğini belirlemek için verileri gözden geçirebilir ve gerektiğinde yaptırım tedbirlerini uygulayabilir.  

Neden bu kadar karmaşık? 

Bu bilgilerden sonra KDV sisteminde, hükümetleri değişikliğe yönelten nedenleri ve bu tip değişikliklerden edinebilecekleri faydaları net bir şekilde anlayabiliriz. Peki tüm bu teknolojik iyileştirmelere rağmen KDV basitleşmek yerine neden daha da karmaşıklaşıyor? Yeni sistemler, yasalar ve yetkiler geliştikçe KDV’nin daha karmaşık hale gelmesinin birkaç nedeni bulunuyor. 

KDV’nin çok yaygın olması ve hükümetlerin konuya yaklaşımlarının birbirinden farklı olması bu karmaşıklığın temel nedenidir. Diğer nedenler ise şunlardır: 

 Tüm ülkeler ve vergi daireleri hem gelirlerini artırmaya hem de vergi açıklarını kapatmaya çalışır. Fakat bu iki sürecin birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Her ülkenin kendi öncelikleri vardır. Endüstrileri bulundukları coğrafi bölgeye göre büyük farklılıklar gösterebilir. Dahası, sahip oldukları ekonomik duruşları, gelir akışlarını hızlı ve agresif bir şekilde takip edebilmek konusunda tercihlerine yön verebilir.  

Mesele KDV ise, hiçbir zaman varsayımlara göre hareket etmemeli ve kesinlikle risk alınmamalıdır. Sürekli değişen düzenlemelere uyum sağlayabilmek ve denetim veya ceza gibi konularda riskten kaçınmak için en iyi çözüm, bu konuda güncel yerel bilgileri en iyi şekilde aktaracak ve izlenmesi gereken süreçlerde destek verebilecek bir uzmanla birlikte çalışmaktır. 

Bu serideki ikinci blogumuz olan KDV’de Üç Odak Alan’ı okumayı ve Taming the Value-Added Tax Beast with Technology başlıklı İngilizce raporumuzun ücretsiz kopyasını indirmeyi unutmayın. 

 

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) e-fatura ve e-arşiv faturalarının iptal ve itiraz bildirim işlemlerine ilişkin yeni kılavuzlar yayımladı. “e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu” ve “e-Arşiv Uygulamaları (e-Arşiv Fatura, e-SMM) İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu” olmak üzere iki kılavuzda güncelleme yapıldı.

Güncellenen kılavuzlar, e-fatura ve e-arşiv faturalarına yapılacak itirazlar ve bunların GİB’e bildirimlerine ilişkin yeni prosedürler konusunda vergi mükelleflerini bilgilendirmeyi amaçlıyor. Değişen itiraz prosedürü ile birlikte e-arşiv uygulamasının şemasında da değişikliğe gidildi. Henüz bir değişiklik yapılmamış olsa da yakın gelecekte e-fatura uygulamasının şemasında da değişikliğe gidilmesi söz konusu olabilir. Güncellenen kılavuzlarda düzenlenen e-fatura ve e-arşiv faturalarına yapılacak itirazlar için GİB portalının kullanılabileceği belirtildi.

Güncellenen kılavuzlar neden önemli?

Temmuz 2021’den itibaren elektronik ortamda düzenlenen belgeler, BA (Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu) ve BS (Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu) formlarda belirtilmeyecek. BA ve BS formları, toplam fatura tutarının 5.000 TL ve üzeri olduğu durumlarda düzenlenen veya alınan faturaların periyodik olarak raporlanması amacıyla oluşturulur. Tüm limited ve anonim şirketler, bildirimde bulunmaları gereken faturalar olmasa bile bu formları oluşturup GİB’e göndermekle yükümlüdür.

Kısa süre önce GİB, elektronik olarak düzenlenen belgelerin BA ve BS formlarında gösterilmeyeceğini ve bunun yerine denetim (e-fatura) ve raporlama (e-arşiv) sürecinde doğrudan GİB’e raporlanacağını belirten yeni bir kanun hükmü yayımladı. Elektronik olarak düzenlenen faturalara ait verilerin gerçek zamanlı olarak GİB’e gönderildiği göz önüne alındığında, mükellefler BA ve BS formları aracılığıyla elektronik düzenlenen faturaların bildirimini yapmaktan kurtarılarak ilgili verilerin yalnızca bir kez toplu şekilde alınacağı daha verimli bir sistem oluşturuluyor.

Mevcut durumda e-belgeler yukarıda belirtilen formlarda belirtilmeyecek. Ancak, GİB’in her bir mükellefe ait doğru fatura bilgilerine sahip olabilmesi için mükelleflerin, nihai faturaların hangileri olduğunu bildirmesi ve gönderilen veriler değerlendirilirken itiraz veya iptal edilen belgelerin dikkate alınmaması gerekiyor.

İptal süreci halihazırda GİB’in temel e-fatura ve e-arşiv portalı üzerinden gerçekleştiriliyor olsa da, dışarıdan yapılan itiraz talepleri (noter, taahhütlü mektup veya kayıtlı e-posta sistemi aracılığıyla) düşünüldüğünde GİB, tüm itirazları görebilme imkanına sahip değildir. Dolayısıyla bu durum, GİB’in (itiraz nedeniyle) iptal edilen bir belgeyi düzenlenmiş olarak kabul etmesi ve vergi mükelleflerinin kayıtları ile GİB’in vergi tahsilatı için kabul ettiği veriler arasında tutarsızlıklara yol açması riskine neden olabilmekteydi.

Bu nedenle artık mükellefler, kayıtları ile BA ve BS formları arasında herhangi bir tutarsızlık olmaması için itiraz taleplerini GİB’e bildirmekle yükümlüler. Uygulamanın nihai amacı, gelecekte BA ve BS formlarının GİB tarafından tamamen otomatik şekilde doldurulmasıdır.

Yeni süreç nasıl işliyor?

Türk Ticaret Kanunu’na göre itiraz veya iptal taleplerinin sekiz gün içinde yapılması gerekiyor. Alıcı ve satıcılar, GİB sistemi dışında yapılması gereken (noter, taahhütlü mektup veya kayıtlı e-posta sistemi aracılığıyla) ve GİB sistemine kaydedilmesi gereken itiraz talebinde bulunabilirler.

E-arşiv uygulaması için ise satıcıların itiraz talebini GİB’e bildirebilecekleri iki yol bulunuyor. Bunun için isterlerse (otomatik olarak) e-arşiv uygulamasını kullanabilir, isterlerse de itiraz taleplerini GİB’in portal sistemine girebilirler. Alıcılar, GİB portalından bu talepleri görebilir ve zorunlu olmamakla birlikte, isterlerse yanıt verebilirler. e-Serbest Meslek Makbuzlarına (e-SMM) iliskin itiraz bildirimleri de e-arşiv uygulaması üzerinden yapıldığı için aynı itiraz kuralları bunlar için de geçerlidir.

E-fatura uygulamasında herhangi bir değişiklik olmadığı için satıcıların veya alıcıların e-fatura uygulamalarını kullanarak GİB’e bildirimde bulunmaları mümkün değil. Mevcut durumda e-fatura itirazlarını yalnızca GİB portal sistemi üzerinden GİB’e bildirebiliyor. Mükellefler de itiraz taleplerine sadece portal sistemi üzerinden cevap verebiliyor.

Sırada ne var?

Her ne kadar GİB, iptal ve itiraz taleplerinin dijitalleştirilmesine yönelik bir adım atmış olsa da, bu işlemlerin otomatik olarak gerçekleştirilmesinin bir yolu yok. Dijitalleştirilen itiraz sürecinin ülkede hayata geçirilmesinden önce, yetkililerin süreci otomatikleştirmeye ve geçerli mevzuatı yürürlüğe koymaya veya değiştirmeye yönelik daha sofistike bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.

Harekete Geçin

Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.

Sonlanması Öngörülen ve Yeni Başlayacak Teşviklerden Haberdar Olun

Çalışan sayısında herhangi bir sınırlama olmaksızın, küçük ve büyük ölçekli tüm işletmeler her ay sigortalı çalışanları için yatırdığı sigorta priminde teşvik, destek ve indirimden faydalanarak personel maliyetlerinden tasarruf edebilirler.

Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında geçtiğimiz yıl özel şirketlere birçok destek sağlayan SGK, 2021 yılında da yeni teşvikler oluşturarak desteklerini sürdürüyor. Bazı Teşvikler ise sonlandırılıyor; bu teşviklerden yararlanmak için son fırsatı kaçırmayın.

Firmaların yararlanmaya devam edeceği ve yeni başlayacak teşvikleri anlattığımız webinarımızın kaydını izleyebilirsiniz.

Ajanda:

Webinar Kaydını Buradan İzleyebilirsiniz.

Dijital dönüşümün 2021 karnesi

2020 yılının Türkiye için dijital dönüşümün artacağı bir yıl olması öngörülürken, Covid-19 salgını ile geçen süreçte, dijitalleşmede 10 yılda görülmesi beklenen gelişmeler son bir yıl içinde gerçekleşmiştir.

Bu kapsamda şirketler bir yandan zorunlu e-belge kullanımına geçerken bir yandan da dijital dönüşüm kapsamında e-belge uygulamalarını gönüllü olarak kullanmaya başlamıştır. Salgın nedeniyle e-ticaret sektöründe yaşanan yoğunluk ve ilgi nedeniyle de e-belge kullanımında ciddi oranda bir artış görülmektedir. Şirketlerin, e-dönüşüm uygulamalarının özellikle zaman, maliyet ve iş gücü açısından verimliliği artırdığını keşfetmesiyle e-belge türlerine olan talep ciddi oranda artmaya devam etmektedir.

Dijital Dönüşüm 2021’de de Hız Kesmeyecek

2021 yılı içerisinde GİB tarafından regülasyon değişikliği ile açıklandığı üzere mevcut uygulamaların kapsamları genişletilmiştir. Bu doğrultuda “E-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu” kapsamına Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç/etken madde temin eden tüm mükellefler dahil edilmiştir. Bunun yanı sıra e-döviz alım satım belgesinin (E-Dasb) kapsamı da genişletilmiştir. E-adisyon ile ilgili eşik sınırının ve zaman çizelgelerinin ise GİB tarafından ilan edilmesi beklenmektedir. E-gider pusulası, zorunlu belgeler kapsamına dahil olmasa da önümüzdeki yıllarda kullanım alanı artabilecek e-belge türleri arasında yer aldığı söylenebilir.

Dijitalleşmenin artan etkisi

Dijitalleşmenin artan etkisiyle şirketlerin, zorunluluk kapsamında ya da tamamen gönüllü olarak iş süreçlerinde dijital dönüşüme yöneleceği öngörülmektedir. Verginin günden güne dijitalleşmesi ise şirketleri dijital dönüşüme uyum sağlamaya iten bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Şirketler vergilendirme, işlem uyumu için sürekli kontrol, vergi raporlama ve vergiye ilişkin daha pek çok konuda eksiksiz ve bağlantılı çözümlere erişmek için servis sağlayıcıları ile iş birliğini tercih etmektedir. Dijital dönüşüm şirketlere zaman, maliyet ve iş gücü açısından verimlilikte artış getirirken, global servis sağlayıcılarını çözüm ortağı olarak seçen şirketler hem yurt dışında hem de yurt içinde faaliyet gösterdikleri alanlarda daha avantajlı konuma gelmektedir.

Harekete Geçin

Dijital dönüşümde 2021 yılı sonuna kadar beklenen değişiklikleri ve bu değişikliklerin şirketler üzerindeki olası etkilerini Satış Direktörümüz Ali Bulut Vision 2021 yayınında ele aldı. Detaylara hemen ulaşın.

 

Vergi Usul Kanunu kapsamında 509 sayılı Genel Tebliğ’de yapılan değişikliğe göre sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç ya da etken madde temin eden tüm mükelleflerin 1 Temmuz 2021 tarihi itibarıyla e-Fatura uygulamasına geçeceği açıklandı.

Sağlık sektöründe e-fatura ve e-arşiv fatura uygulamalarına geçiş zorunluluğunun kapsamı

Resmî gazetede yayımlanan ve yürürlüğe girecek olan uygulama Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sunucularını, medikal malzemelerin yanı sıra ilaç, etken madde temin eden tüm mükellefleri kapsayacak.

Bu kapsamda;

Sağlık sektöründe e-fatura ve e-arşiv fatura uygulamalarına geçiş süreci

Bu kapsamda kuruluşlar 1 Temmuz’dan itibaren e-fatura uygulamasına geçecek. Bu tarihten sonra Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme imzalayan kuruluşların ise SGK’ya fatura düzenlemeye başlamadan önce e-fatura uygulamasına geçmeleri gerekecek.

1 Ocak 2020’den sonra e-Fatura uygulamasına dahil olanlar ise e-Fatura uygulamasına geçilen tarihte e-arşiv faturaya geçmek zorunda olduğundan, belirtilen kuruluşların 1 Temmuz´da e-arşiv faturaya da geçmesi gerekmektedir.

E-fatura ve e-arşiv fatura geçişinin sağlık sektörüne katkısı

Dijitalleşme süreci, Covid-19 salgını ile özellikle sağlık sektörlerinde artan fiziksel teması en aza indirgeyecek. Bunun yanı sıra kuruluşların fiziki belge hazırlama ve depolama yükünü de azaltacak.

Diğer yandan SGK’ya fatura kesen kurumlar için de elektronik fatura ve e-arşiv fatura uygulamaları ile faturaya dair tüm süreçlerin elektronik ortama taşınması sayesinde ödeme, tahsilat gibi işlemler daha hızlı ve verimli hale gelecek.

Elektronik faturalama sürecini GİB Portal üzerinden veya özel entegratör aracılığıyla yürüten kurumlar, belgelere kolay erişim, verimlilik ve süreklilik gibi faydalara erişebilecek.

Harekete Geçin

Sovos vergi uyumluluğu yazılımının e-dönüşüm ve e-belge zorunluluklarına uyum sürecinizde size nasıl yardımcı olabileceğine göz atabilirsiniz.

Kurumlar için en büyük gider kalemlerinden biri olan çalışan maaşları, net ücret üzerinden hesaplansa da, SGK ve vergi eklemeleri ile birlikte ele alındığında ön görülenden yüksek meblağlara ulaşabilir.

Çalışan Maliyeti Hesaplanması

Çalışan maliyetinin hesaplanmasındaki ilk kalem, brüt ücrettir. Brüt ücret; net maaş, gelir vergisi, damga vergisi ve işsizlik ve SGK işçi primlerinin toplanmasıyla elde edilmektedir.

Ancak, çalışanın kuruma maliyeti, sadece brüt ücret olmamaktadır. Firmanın bir çalışan için ödediği miktar, SGK işveren payı ve brüt maaşın toplanması ile elde edilir.

İşsizlik primleri ve SGK, tavan ve taban meblağları arasında hesaplanır:

Personel giderlerini optimize etmenin yolu: SGK indirimlerinden yararlanmak

Kurumlar, sunulan teşviklerden yararlanarak, personel sayılarını arttırırken aynı zamanda çalışanlarına ait maliyetlerden tasarruf sağlayabilmektedir.

Şirketler eğer tüm personel bildirgelerini zamanında gönderirlerse ve SGK’ya ödemeleri gereken prim, idari para cezası aynı zamanda şirketlerin bunlara ilişkin gecikme zammı ve gecikme cezası bulunmuyorsa; bildirgeyi gönderirken 5510 sayılı kanunu seçmeleri önem arz etmektedir.

Bu kapsamda dikkat edilmesi gereken başlıklar şu şekildedir:

6111 Sayılı Sigorta Prim Teşviki

6111 Sayılı Sigorta Prim Teşviki şirketlerin son 6 aydaki ortalama çalışan sayısına göre hesaplanmaktadır. Kurumların bu teşvikten faydalanması için şu koşullara sahip olması gerekir:

İşbaşı Eğitim Programı Teşviki

İşbaşı Eğitim Programı’nı tamamlayan çalışanların, eğitim aldıkları meslekte, programı tamamladıkları tarihten itibaren 3 ay içerisinde, ortalama çalışan sayısına ilave olarak istihdam oluştuysa, SGK işveren payları İşsizlik Sigortası Fonu tarafından karşılanmaktadır.

7103 Sayılı Kanun Gelir Vergisi Stopaj Teşviki

Kurumların bu teşvikten faydalanması için şartlar şu şekildedir:

 

Harekete Geçin

Personel maliyetinden tasarruf etmenizi sağlayarak işletmenizin kalkınmasına katkıda bulunan Sovos SGK Teşvik çözümümüz ile geçmiş dönem teşviklerinizi eksiksiz hesaplayarak, SGK beyannamelerinizi düşürebilirsiniz.

 

Her geçen gün gündelik hayatımızdaki yerini genişleten dijitalleşme, Covid-19 etkisi ile geçerlilik alanını iyice artırmış durumda.

Dijital dönüşüm sayesinde verimliliğini artırmak isteyen şirketler, gelişen vergi teknolojilerini iş süreçlerine dâhil ederek kaynaklarını daha etkin kullanıyor.

Şirketler e-fatura zorunluluk kapsamında olmasalar da e-belge uygulamalarını operasyonel süreçlerinin bir parçası olarak zaman, maliyet ve kaynaklardan tasarruf etmek için kullanıyorlar.

Sovos Türkiye Satış Direktörü Ali Bulut e-dönüşümün verimliliğe katkılarını değerlendirdi.

E-dönüşüme duyulan ihtiyaç

E-dönüşüm Türkiye için yeni bir kavram değil. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından düzenli olarak yayımlanan yeni regülasyonlarla e-dönüşüm yolculuğu sürekli olarak gelişiyor ve yaygınlaşıyor.

Yeni e-belge türleri zorunluluk kapsamına girdikçe ve işletmeler gönüllü ya da zorunlu şekilde e-belge kullanmaya başladıkça, e-dönüşüm hızla yayılmaya devam ediyor.

E-dönüşümün dünyada ortaya çıkışı vergi kayıplarının önlenmesine, vergi denetim ve kontrollerin artırılmasına dayanıyor. Yıllar içinde geldiğimiz noktada e-dönüşüm, devletlerin vergi otoritelerine sağladığı faydanın yanı sıra şirketler için de önemli bir fayda sağlıyor: Verimlilik.

Şirketler için verimlilik ve e-dönüşüm

Verimliliği arttırmak, her ölçekteki şirket için başlıca hedeflerden birisidir. Beyaz ve mavi yakalı çalışanların yanında ‘metal yakalılar’ da artık iş süreçlerine eklendi. Dijital dünyanın hızına yetişmek ve teknolojiyi şirketin faydaları doğrultusunda yönlendirebilmek için robotlardan, yapay zekâya dayalı çözümlerden ve akıllı teknolojilerden yararlanmak kaçınılmaz.

Şirket performansı üzerindeki doğrudan etkisi nedeniyle birçok şirket avantajlarından yararlanmak için gönüllü olarak e-dönüşüme geçmeyi tercih ediyor. Rakiplerinin önüne geçmek, fark yaratmak, iş hacmini ve performansını geliştirmek isteyen şirketler hızla e-dönüşüme yöneldi.

Firmaların e-dönüşüm uygulamalarını tercih etmelerini sağlayan 3 temel başlığı -Zaman Tasarrufu, Maliyet Tasarrufu, Verimli İş Gücü- incelediğimiz blog yazısını okuyabilirsiniz: Şirket Verimliliğinin Artmasında Vergi Teknolojilerinin Rolü

E-dönüşümün geleceği?

İlerleyen süreçte e-dönüşüm uygulamalarının hem daha da çeşitleneceğini hem de yaygınlaşacağı öngörülüyor. Vergi otoritelerinin açıklayacağı yeni regülasyonlarla e-belgelerin kapsamı uygulama ve mükellefler açısından genişleyecektir.

Henüz e-dönüşüm ile tanışmamış şirketlerin de iş süreçlerinde zaman, maliyet ve iş gücü verimliliklerini artırmaları için e-dönüşüm talepleri artarak devam edecektir.

Harekete Geçin

Türkiye’nin Dijital Vergi Dönüşüm Yolculuğu e-kitabımızı indirerek Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin e-dönüşüm gereksinimleri hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Bu sene de 2020 yılı gibi vergi mükelleflerinin çeşitli e-belgelere zorunlu geçiş yaptığı bir yıl oluyor. Oldukça iddialı dijital vergi dönüşüm planına sahip olan Türkiye, belirli aralıkla yayımladığı tebliğ ve kurallarla dijital dönüşüm sürecini kesintisiz devam ettiriyor.

Vergi mükelleflerinin en güncel değişikliklerden haberdar olabilmek adına yeterli zaman ve kaynak ayırmaları gerekiyor fakat bu yoğun iş takvimleri içerisinde her zaman mümkün olamayabiliyor.

Gerekli tüm bu bilgilere değinerek E-Dönüşüm uygulamalarındaki son güncellemeleri ve vergi mükelleflerinin dikkat etmeleri gereken kuralları webinarımızda anlattık.

Ajanda:

Webinar kaydını buradan izleyebilirsiniz.

Türkiye’nin Dijital Vergi Dönüşüm Yolculuğu

Dijitalleşmeyi erken benimseyen ülkelerden biri olan Türkiye, KDV kontrolünün kapsamını genişletiyor. Türkiye, KDV uygulamasını daha etkin hale getirmek için işletmelerden gerçek zamanlı finansal veri toplama konusunda ülke olarak başarılı oldu.  

Bu gelişme, dijital vergi dönüşümünde yeni gereksinimler doğuruyor. 

Dijital vergi ortamının bu sürekli değişen ve gelişen ortamında ilerlemek, Türkiye’de ticari faaliyet yürüten şirketler için zorlayıcı olabiliyor.

Bu e-kitapta neler bulacaksınız: 

  • Global sürekli işlem denetimi güncellemeleri  
  • Türkiye’nin dijital vergi kontrolü dönüşümündeki ilerlemesi 
  • Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair yayımlanan Tebliğe göre gelecek beklentilerinin değerlendirilmesi

E-Ii̇tabi İndi̇ri̇n

Global sürekli işlem denetimleri

Gerçek zamanlı denetim modeli, ilk olarak 21.yüzyılın başlarında Latin Amerika’da başladı. Türkiye bu modeli on yıl sonra benimsedi. CTC sistemleri, gerçek zamanlı veya gerçek zamanlıya yakın dijital raporlama ve e-fatura uyumluluğu için bir gereklilik.

Türkiye’nin dijital vergi yolculuğu 

E-fatura sistemi, Türkiye’ye 2012 gibi erken bir tarihte geldi. 2012’den bu yana e-fatura zorunluluğu, dijital vergi dönüşümünü hızlandırmak için uygulamaya konan yeni zorunluluklarla birlikte kademeli olarak gelişti.

GİB ise dijital vergi kontrolü uygulamalarında yaptığı yeniliklere devam ediyor. 9 Şubat 2021’de 509 no ́lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair yayımlanan Tebliğ ile mevcut regülasyonlara bazı değişiklikler getirildi:

  • E-dönüşüm uygulamalarından biri: E-Gider Pusulası
  • 2022 için şimdiden hazırlık: E-Döviz Alım Satım Belgesi
  • Yeni bir belge türü: E-Adisyon
  • E-dönüşümde devrim Güvenli Mobil Ödeme ve Elektronik Belge Yönetim Sistemi 

Kovid-19 salgının ekonomi üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri azaltmak ve faaliyetleri sekteye uğrayan özel sektörü desteklemek için 2020 içinde geliştirilen teşvik ve destek paketlerinin benzerleri 2021’de de sürüyor. Sağlanan destekler sayesinde işyerlerinin maliyetleri azalırken, istihdamın korunması ve artırılması için de katkı oluşturuluyor.

SGK, Normalleşme Teşviki ile İstihdama Dönüş ve Artı İstihdam prim destekleriyle özel sektör için 2021 yılında da önemli katkılar oluşturmaya devam ediyor. SGK, sağladığı teşviklerle Kovid-19 salgınından önemli derecede olumsuz etkilenen özel sektörü güçlendirirken sigortalı çalışanlara da desteklerini sürdürüyor.

7252 Normalleşme Teşviki

Kovid-19 ile mücadele kapsamında sağlanan önemli desteklerden biri de Normalleşme Teşviki. Bu destekten yararlanan işyerlerinde sigortalılar için Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) ve Nakdi Ücret Desteği (NÜD) uygulamaları sonlanmış olur. Nakdi ücret desteği 2021 yılı tutarı 39,24 * 1,2156 = 47,70 TL şeklinde hesaplanır.

1 Temmuz 2020 tarihi öncesinde kısa çalışmaya başvurmuş olan işverenler, normal çalışmaya geçtikten sonra ihtiyaç duyulması durumunda çalışanlarını yeniden kısa çalışmaya geçirebilirler. Bunun için sigortalının kısa çalışmaya başvurulan ilk listede yer alması yeterli olur. Bu durumda, 1 Temmuz 2020 tarihi öncesinde kısa çalışma listesinde yer alan sigortalılar uzatılan dönemlerde de kısa çalışmadan yararlandırılabilir.

Bu çerçevede, Normalleşme Teşviki kapsamında işlem gören bir sigortalının, tekrardan KÇÖ ya da NÜD uygulamasından yararlanmaya başlaması durumunda teşvik durdurulur. Bu durumda sigortalı KÇÖ ya da NÜD almaya başlar. Sigortalının KÇÖ veya NÜD uygulaması tekrar sona erdiğinde sigortalı kalan süre kadar Normalleşme Teşviki’nden yararlandırılabilir. Normalleşme Teşviki KÇÖ ya da NÜD uygulamalarının sonlandırıldığı ayı takip eden aydan itibaren başlatılır ve 6 ay boyunca uygulanabilir.

Diğer taraftan, Normalleşme Teşviki’nden yararlandırılmada KÇÖ veya NÜD uygulamalarının sonlandırılması veya yeniden uygulanmaya başlanması durumları sigortalı bazında dikkate alınmaktadır. Bu teşvikten yararlanmak için;

17256 İstihdama Dönüş Prim Desteği

7256 sayılı kanunun 12. maddesi ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 27. madde ile getirilen ve “İstihdama Dönüş Prim Desteği” olarak da adlandırılan 17256 sayılı kanun kapsamında işverenlere 2021 yılı için prim ödeme gün sayısının günlük 44,15 TL ile çarpımı sonucu bulunan tutar olan 44,15 * 1,2156 = 53,67 TL kadar destek verilecektir.

4447 sayılı kanunun geçici 27. maddesinin yürürlüğe girdiği 1 Aralık 2020 tarihinden itibaren 4857 sayılı İş Kanunu’nun geçici 10. maddesinde yer alan fesih yapılamayacak süreyi geçmemek üzere her ay prim desteğinden yararlanılacaktır. İstihdama Dönüş Prim Desteği’nden yararlanmak isteyen işyerlerinin aşağıdaki koşulları yerine getirmesi beklenir.

27256 Artı İstihdam Prim Desteği Teşviki

2019 Ocak ve 2020 Nisan dönemlerine ait aylık prim hizmet belgelerinde, en az sigortalı bildirilen aydaki çalışan sayısına ilave olarak veya 17 Nisan 2020 tarihinden sonra ilk defa SGK kapsamına alınan ya da daha önce tescil edildiği halde 2019 Ocak ve 2020 Nisan dönemlerinde sigortalı çalıştırılmaması nedeniyle aylık prim hizmet belgesi vermeyen işyerlerinde 1 Aralık 2020 tarihinden itibaren işe alınanların fiilen çalıştırılmaları halinde işverenlere Artı İstihdam Prim Desteği Teşviki sağlanacaktır.

27256 teşviki 2021 yılı tutarı 44,15 * 1,2156 = 53,67 TL olarak hesaplanır. Bu teşvikten yararlanmak için;

Yararlanabileceğiniz SGK Teşviklerini anlattığımız blog serimizin 1. bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.

Harekete Geçin

Personel maliyetinden tasarruf etmenizi sağlayarak işletmenizin kalkınmasına katkıda bulunan Sovos SGK Teşvik çözümümüz ile geçmiş dönem teşviklerinizi eksiksiz hesaplayarak, SGK beyannamelerinizi düşürebilirsiniz.

SGK teşvikleri, şirketlerin maliyetlerinden tasarruf sağlarken istihdamı arttırmaları açısından da önemli bir rol oynuyor. SGK, uyguladığı istihdam teşvikleriyle özel sektöre maliyet desteği sunarken istihdamın artması için de olumlu katkıda bulunuyor.

2020 yılı içerisinde çeşitli istihdam teşvikleri açıklayan SGK, Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında istihdamın korunması ve artırılması için destekler sağlamıştı. 2021 yılında da SGK istihdam teşvikleri sağlamaya devam ediyor.

4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu İlave İstihdam Teşviki (Geçici 19. Madde)

Söz konusu istihdam teşviki 1 Ocak 2018 ile 31 Aralık 2020 tarihleri arasında işe alınan sigortalılar için kullanılacak. İlave istihdam teşvikinden faydalanmak için bu tarihler arasında işe alınan sigortalının İŞKUR’a kayıtlı işsiz olması gerekiyor.

Teşvikten yararlanmak için gereken diğer şartlar ise şu şekilde:

4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu İlave İstihdam Teşviki (Geçici 20. Madde)

Bu istihdam teşviki kapsamından 2017 yılında sigortalı sayısı ortalaması 1 ila 3 olan, imalat sektöründe faaliyet gösteren işyerleri faydalanır. Teşvikten yararlanmak için gerekli diğer koşullar ise;

İşsizlik Ödeneği Alanlara Teşvik

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 50. maddesi kapsamında yayımlanan genelge uyarınca; kapsama giren sigortalı için, işsizlik ödeneğine hak kazandığı süre boyunca kısa vadeli sigorta primlerinin %1’i ile, uzun vadeli sigorta primleri ve genel sağlık sigortası priminin tamamı, kalan işsizlik ödeneği süresince İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacaktır.

Bu teşvikten yararlanmak isteyen işyerleri;

6111 Sayılı Genç, Kadın ve Mesleki Belge Sahibi Olanların İstihdamına Yönelik Teşvik (Geçici 10. Madde)

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 10. maddesine göre ilan edilen genelge uyarınca, özel sektör işverenleri için 1 Mart 2011 ve 31 Aralık 2020 tarihleri arasında işe aldıkları sigortalıların sigorta primi işveren payının tamamı, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacaktır.

Teşvikten yararlanmak isteyen işyerlerinde şu şartlar aranıyor:

6645 Sayılı Mesleki Eğitim Alanlara İlave İstihdam Teşviki

Bu teşvikten yararlanmak isteyen şirketlerin 6 aylık çalışan sayısına ilave istihdam oluşturması ve Munzam Sandıklarına (sadece özel sektör işverenlerine) tâbi çalışanları işe alması gerekmektedir.

Türkiye İş Kurumu tarafından 31 Aralık 2018 tarihine kadar başlatılan işbaşı eğitim programlarını tamamlayanları, üç ay içinde işe alan özel sektör işverenlerine işe aldıkları sigortalılar için, sigorta primine esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanacak sigorta primi işveren payının tamamının İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanmasına imkân sağlanmıştır. Yararlanma süreleri işbaşı eğitim programının başladığı tarih ve sektörlere göre 30 ila 48 ay arasında değişmektedir.

Bu teşvik kapsamında gerekli diğer koşullar şu şekilde:

İşbaşı Eğitim Teşviki

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 15. maddesi kapsamında yayımlanan genelge uyarınca; Türkiye İş Kurumu tarafından 31 Aralık 2017 tarihine kadar başlatılan işbaşı eğitim programlarını tamamlayanları üç ay içinde işe alan özel sektör işverenlerine, işe aldıkları çalışanlarının sigorta primi işveren payının tamamını İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacaktır.

Engelli Sigortalı İstihdamına Yönelik Teşvik

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 30. Maddesi kapsamında hazırlanan genelgeye göre özel sektöre ait işyerlerinde çalıştırılan engelli sigortalıların, sigorta primi işveren hisselerinin tamamı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacaktır.

Bu teşvikten yararlanmak isteyenlerin engelli sigortalı çalıştırmaları, aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süreleri içinde vermeleri ve primlerini ödemeleri gerekmektedir.

Sosyal Hizmet Modellerinden Yararlanan Çocukların İstihdamına Dair Teşvik

Özel sektörde istihdam edilen 2828 sayılı kanunun Ek 1. maddesi kapsamında olan sigortalılar için, prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi, kısa vadeli sigorta kolları primi ve genel sağlık sigortası primi, sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı ile işsizlik sigortası primi, sigortalı ve işveren hissesinin tamamı sigortalının işe giriş tarihinden itibaren 5 yıl süre ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanır.

Bu teşvik kapsamında;

Yararlanabileceğiniz SGK Teşviklerini anlattığımız blog serimizin 3. bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.

Harekete Geçin

Personel maliyetinden tasarruf etmenizi sağlayarak işletmenizin kalkınmasına katkıda bulunan Sovos SGK Teşvik çözümümüz ile geçmiş dönem teşviklerinizi eksiksiz hesaplayarak, SGK beyannamelerinizi düşürebilirsiniz.

Tüm e-dönüşüm projelerinin yönetim sürecinde, kapsam ve kaynaklar belirlendikten sonra proje planlaması yapılır ve buna uygun tahmini proje bitiş tarihi belirlenir. Ancak söz konusu regülasyon uyum projeleri olduğunda, çoğu zaman ilk belirlenen husus projenin bitiş tarihi oluyor.

Son teslim tarihini ileten resmî kurumlar, kapsamın da büyük çoğunluğunu belirlemiş oluyor. Birçok mükellef de bu sürecin doğru, kendi iş süreciyle uyumlu ve en önemlisi zamanında yapılmasını sağlamak için özel bir entegratörle çalışmayı tercih ediyor.

Özel Entegratörler Proje Yönetimine Nasıl Yardımcı Olur?

Entegratörler, süreci yönetmek için mükellef ile resmî kurumlarının gereksinimleri veya yaptırımları, entegratör tarafından, mükellefin iş sürecine entegre olacak şekilde tasarlanmalıdır. Bu noktada devreye giren özel entegratörler, sürecin tarafların önceliklerine uyumlu olarak ilerlemesini sağlamak için gerekli tasarımı yapmakta ve projedeki toplam iş dağılım yapısını kurgulamaktadır.

Özel entegratörler, ters planlama olarak adlandırılan yöntem ile ayrıntılı bir proje zaman çizelgesi oluşturur. Buradaki başarının anahtarı, kapsamı doğru tanımlamak ve iş listesini net bir şekilde belirlemektir. Doğru iş listesini belirleyebilmek için ise konu hakkında bütünsel bilgiye sahip, tecrübeli, olası sorunları daha önce deneyimlemiş ve çözüm önerilerini planlamaya dahil edebilecek bir özel entegratör ile çalışmak önemlidir.

Canlı kullanıma geçiş tarihi belirlenmiş projelerin yönetiminde, projedeki riskleri minimize etmek için, özel entegratörler bir planlama modeli hazırlarlar. Bu model, uygun kaynakları, yüksek öngörüyle hazırlanmış iş listesini, her görev için belirlenmiş olan net sorumlulukları ve her bir görev için dahil olan tüm süreçleri içermelidir. Belirlenmiş olan son canlı geçiş tarihine ulaşabilmek için detaylı planlanan bu model üzerinde entegratör ve mükellef birlikte çalışmalıdır.

Bu aşamada gerçekleşebilecek olası aksaklıklar nedeniyle, iş listesinde önceliklendirmeler yapmak ve belirli süreçleri teslim tarihinden sonrasına planlamak gerekli olabilir. Projedeki karar verici paydaşların projeye sık sık dahil edilmesi, istenmeyen olası aksaklıkları engeller ve daha hızlı bir onay süreci sağlar. Ayrıca zaman çizelgesinde olası risklerin önceden giderilebilmesi için, planda boşluklar bırakmak gerekebilir. Bu tavsiyelerin bazıları tüm projeler için gerekli olsa da canlı kullanıma geçiş tarihi belirlenmiş projeler için ayrıca önem arz eder.

E- Dönüşüm Projelerinin Zamanında Tamamlanmasını Sağlamak İçin Öneriler:

Harekete Geçin

Sovos, tüm dünyada müşterilerini e-fatura ve vergi zorunluluklarına uyumlu tutmak konusunda on yıldan fazla deneyime sahiptir.

SGK teşvikleri birçok şirketin personel maliyetlerinden tasarruf ederek kazancını artırdığı önemli bir yoldur. Çalışan sayısında herhangi bir sınırlama olmaksızın, küçük ve büyük ölçekli tüm işletmeler her ay sigortalı çalışanları için yatırdığı sigorta priminde teşvik, destek ve indirimden faydalanarak personel maliyetlerinden tasarruf edebilirler.

Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında geçtiğimiz yıl özel şirketlere birçok destek sağlayan SGK 2021 yılında da yeni teşvikler oluşturarak desteklerini sürdürüyor.

Yurtdışına götürülen ya da gönderilen sigortalılar için teşvik

5510 sayılı kanunun 81. maddesi kapsamında yayımlanan genelgeye göre yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere, yurt içinden götürülen ya da gönderilen sigortalılar için uygulanan teşvik kapsamında genel sağlık sigortası primleri işveren hissesinin 5 puanlık kısmı Hazine tarafından karşılanmaktadır.

Söz konusu teşvikten yararlanmak için;

Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına yönelik teşvik

Özel sektör işverenleri 5510 sayılı kanunun 81. maddesi kapsamında yayımlanan genelgeye göre sigortalı çalışanlarının prime esas kazancı üzerinden hesaplanan malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerinin işveren hissesinde 5 puanlık indirimden yararlanır.

Söz konusu teşvik kapsamında başvuruda bulunurken;

İlave 6 puanlık indirim

5510 sayılı kanunun 81. maddesi kapsamında yayımlanan genelgelerde ilan edilen 51 il ile Bozcaada ve Gökçeada ilçelerinde faaliyet gösteren özel sektör işverenleri için öncelikle prime esas kazanç üst sınırına kadar olan kazançlar üzerinden hesaplanacak malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerinde 5 puanlık indirim sağlanacaktır.

Ardından prime esas kazanç alt sınırına kadar olan kazançlar üzerinden hesaplanan malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerinde 6 puanlık indirim daha uygulanacaktır. 5 puanlık indirim SPEK üzerinden, ilave 6 puanlık indirim ise asgari ücret üzerinden hesaplanmaktadır.

İlave 6 puanlık indirim teşvikinden yararlanırken;

Yatırımlarda devlet yardımları hakkındaki teşvik

5510 sayılı kanunun Ek 2. maddesi kapsamında yayımlanan genelgeler uyarınca, kanun kapsamında koşulların sağlandığı belirlenen illerde, işveren hisseleri ile birlikte sigortalı hisselerinin tamamına kadar olan kısmı Ekonomi Bakanlığı bütçesinden karşılanacak.

Söz konusu teşvikten yararlanmak isteyen işyerlerinin;

Kültür Yatırımları Teşviki

5225 sayılı kanunun 5. maddesi kapsamında yayımlanan genelgeye göre, Kültür Yatırım Belgesi almış olan işyerlerinde fiilen çalışan sigortalıların sigorta primi işveren hissesinin 3 yıl boyunca %50’si, Kültür Girişim Belgesi almış işyerlerinde fiilen çalışan sigortalıların ise sigorta primi işveren hissesinin 7 yıl boyunca %25’i, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanacaktır. Bu destekten yararlanmak için;

AR-GE (Araştırma, Geliştirme ve Girişimleri) Teşviki

5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’un 3. maddesi kapsamında ilan edilen genelgeye göre, Ar-Ge/Tasarım ve destek personeli ile 4691 sayılı kanununun geçici 2. maddesi uyarınca ücreti gelir vergisinden muaf olan personelin; sigorta primi işveren hissesinin yarısı, 31 Aralık 2023 tarihine kadar Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacaktır. Bu teşvikten yararlanmak isteyen işyerlerinin;

Yararlanabileceğiniz SGK Teşviklerini anlattığımız blog serimizin 2. bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.

Harekete Geçin

Personel maliyetinden tasarruf etmenizi sağlayarak işletmenizin kalkınmasına katkıda bulunan Sovos SGK Teşvik çözümümüz ile geçmiş dönem teşviklerinizi eksiksiz hesaplayarak, SGK beyannamelerinizi düşürebilirsiniz.

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Temmuz 2020 tarihinde mevcut e-belge regülasyonlarında yapılan çeşitli değişiklikleri içeren bir Tebliğ Taslağı yayımladı. Bu Taslak Tebliğ´de öngörülen gelişmeler bazı farklılıklar ile 9 Şubat 2021’de 509 no´lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair Tebliğ olarak yürürlüğe girdi.

Gerçekleştirilen değişikliklerin son versiyonlarını tüm detayları ile inceledik.

Sağlık hizmetleri sağlayıcılarına e-fatura ve e-arşiv fatura zorunluluğu

E-fatura ve e-arşiv faturalarının düzenlemesi, sağlık hizmetleri sağlayan kurumlar için (eczaneler, hastaneler, tıbbi ürün tedarikçileri, gözlükçüler, laboratuvarlar, vb.) zorunlu hale gelecek. Bu yükümlülüğün zorunlu olarak uygulanması için son tarih ise 1 Temmuz 2021.

E-Arşiv faturaları özel bir entegratör kullanılarak düzenlenebilecek

Tutarı 5.000/30.000 TL’nin üzerinde olan faturaların GİB portalı kullanılarak e-arşiv faturası olarak düzenlenmesi zaten zorunlu hale getirilmişti. Yapılan son değişiklikler ile birlikte, vergi mükellefleri e-arşiv faturalarını artık özel bir entegratör kullanarak düzenleyebilecek.

E-Adisyon düzenlenmesi zorunluluğu

Taslak Tebliğ ile birlikte e-adisyon adlı yeni bir elektronik belge türü tanıtılmıştı. Bu belge, adisyonların eskiden kâğıt olarak düzenlendiği masada servis yapan işletmeler için (restoran, bar ve kafeler gibi) zorunlu bir belgedir. Cirolarına bağlı olarak, bu tür işletmeler için e-adisyon artık zorunlu hale geldi. Belge ile ilgili eşik sınırı ve zaman çizelgeleri ise ileri bir tarihte GİB tarafından ilan edilecek.

E-Döviz alım satım belgesinin (E-Dasb) kapsamı genişletildi

Tebliğ Taslağında öngörülmemesine rağmen, son Tebliğ ile e-dasb’ın kapsamına ilişkin bir başka gelişme tanıtıldı. Teknik koşulların henüz yayımlanmaması nedeniyle bu e-belge türüne dair hala bazı boşluklar olsa da bankaların e-dasb’ın mevcut kapsamına dahil olduğu ve belgenin henüz zorunlu hale gelmediği açıkça görülmektedir.

GİB uyarınca vergi mükelleflerinin re’sen kaydı

Vergi mükellefleri, kendileri için zorunlu olan e-belgeler için GİB sistemine kayıtlı değilse; GİB, zorunlu belge uygulamaları nedeniyle vergi mükellefleri için kullanıcı hesapları oluşturacak.

İptal/itiraz, ihtar ve ihbar bildirimleri elektronik ortamda yapılabiliyor

Vergi mükelleflerinin, e-belgelere ilişkin iptal/itiraz veya ihbar işlemleri her zaman elektronik ortamda gerçekleştirilemiyordu. Bunun yerine, genellikle bu işlemler GİB sisteminde olmayan tedarikçiye noter tasdikli bir belge iletilmesi ile yürütülüyordu. GİB, uçtan uca bir elektronik sürece sahip olmak için bu uygulamayı değiştirmeye karar verdi; uygulama kullanıma sunulduğunda, bu faaliyetlerin e-belgeler için elektronik olarak gerçekleştirilmesi mümkün olacak.

Türkiye oldukça iddialı bir dijital dönüşüm planına sahip. Yetkililer de her çeyrekte yeni kurallar koyarak hedeflere emin adımlarla ilerleme konusunda tereddüt etmiyor. Böylesine zorlu bir regülasyon ortamında ilgili kurallara uyumlu kalabilmek için vergi mükellefleri, en güncel değişikliklerden haberdar olmak adına yeterli zaman ve kaynak ayırmalıdır.

Harekete Geçin

E-dönüşüm uygulamarındaki son güncellemelere ve vergi mükelleflerinin dikkat etmeleri gereken kurallara yönelik detaylı bilgi almak için webinarımızın kaydını izleyebilirsiniz: E-Dönüşüm: 2021 Neler Getirecek?